Haksız tahrik, kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi halinde ceza sorumluluğunu azaltan bir ceza indirimi nedeni olarak tanımlanabilir. Başka bir ifadeyle haksız tahrik, “Karşı tarafın tahrik edici hareketlerde bulunması durumunda, suç işleyen kişinin hiddete veya şiddete kapılarak aslında yapmayı planlamadığı bir suç eylemini gerçekleştirmesi durumudur.” Haksız tahrik Ceza Kanunumuzda ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenler arasında sayılmıştır. Yani haksız tahrik durumunda cezada indirime gidilmesi söz konusu olabilmektedir. Haksız tahrik altında suç işleyen kişiye;
- Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla,
- Müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir.
- Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir (TCK m. 29).
Haksız tahrik esasen kusuru azaltan bir nedendir. Haksız tahrikte, failin kusuru maruz kaldığı haksız hareket nedeniyle zayıflamakta ve fail bu nedenle suç işlememe yönünde bir irade kullanamamaktadır. Başka bir ifadeyle, failin yapmış olduğu hareket hala daha suç olmaya devam etmekle birlikte, kusuru azaldığı için cezası indirilerek verilmektedir. Haksız tahrik ne demek örnek vermek gerekirse; size karşı telefon fırlatan birini kemik kırmak suretiyle darp etmenizdir. Esasında burada size karşı gerçekleştirilen eyleme orantılı tepki göstermeniz söz konusudur.
Haksız Tahrik İndirimi Nedir?
Haksız tahrik, kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi halinde ceza sorumluluğunu azaltan bir ceza indirimi nedenidir. Ceza Hukuku tahrik durumunun etkilerine kayıtsız kalmamış ve kanun koyucu failde tahrik oluşturan bazı heyecan hallerini, iradeyi etkileyen ve bu nedenle de cezanın indirilmesini gerektiren haller olarak düzenlemiştir. TCK m. 29’da haksız bir fiilden kaynaklanan hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suçun işlenmesi cezada indirim sebebi olarak düzenlenmiştir.
Haksız tahrik kavramı; kendisine karşı işlenen hukuka aykırı bir eylemin etkisiyle ruhsal yönden aşırı bir elem veya öfkeye kapılması nedeniyle ve bu haksızlığın verdiği kışkırtıcı dürtü altında suç işlemesini ifade etmektedir. Failin, haksız bir eylemin neden olduğu öfke/hiddet veya şiddetli eleme maruz kalması, iradesini özgürce yönlendirme yeteneğini olumsuz olarak etkilemekte, diğer bir ifadeyle suç işlemekten kaçınmaya ilişkin psikolojik oto sansür melekesi zayıflamaktadır. Bu nedenle hukuk düzeni failin iradesini etkileyen haksız fiili, kusuru ve dolayısıyla ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak kabul etmiştir. Dolayısıyla haksız tahrik, kusuru azaltan bir neden olarak ortaya çıkmaktadır. Kanun koyucu 29. madde ile, haksız tahrik nedeniyle kusurunun azaldığı kabul edilen failin ceza sorumluluğunun da azaltılmasını öngörmüştür. Diğer taraftan bu düzenlemeyle kanun koyucu haksız tahrikin failin kusurunu azalttığını kabul etmekle birlikte, kusuru tümüyle kaldırmadığını da kabul etmiş olmaktadır. Haksız tahrik suç mu sorusunun cevabı da tam olarak budur. Haksız tahrik suçtur. Sadece cezanın indirilmesini sağlar.
Haksız tahrik etkisi altında suç işleyen kişinin kusur yeteneğinde bir azalma söz konusu olduğundan fail, ceza indiriminden yararlanır. Burada üzerinde durulması gereken husus, her türlü hiddet ve şiddetli elem durumunun ceza sorumluluğunu etkilemediği aksine; ancak mağdurun hareketinden kaynaklanan haksız bir hareket neticesinde meydana gelen hiddet ve şiddetli elemin bu sonuca ulaştığıdır. Dolayısıyla hiddet ve şiddetli elemin herhangi bir hiddet veya şiddetli elem olmasının haksız tahrikin uygulanması için yeterli olmayacağı önemle belirtilmelidir. Bunlar mağdurun gerçekleştirdiği haksız bir hareketten kaynaklanmalıdır. Ayrıca, mağdurun salt haksız bir hareket gerçekleştirmiş olması da yeterli olmayıp, haksız tahrik nedeniyle indirimin söz konusu olması için bu haksız hareket karşısında failin hiddet veya şiddetli elem duymuş olması da gerekmektedir.
Haksız Tahrik – TCK 29. Madde
Haksız tahrik, kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi halinde ceza sorumluluğunu azaltan bir ceza indirimi nedenidir. Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenler Kanunda şu şekilde belirtilmiştir:
- Kanunun hükmü ve amirin emri (TCK 24)
- Meşru savunma ve zorunluluk hali (TCK 25)
- Hakkın kullanılması ve ilgilinin rızası (TCK 26)
- Sınırın aşılması (TCK 27)
- Cebir ve şiddet, korkutma ve tehdit (TCK 28)
- Haksız tahrik (TCK 29)
- Hata (TCK 30)
- Yaş küçüklüğü (TCK 31)
- Akıl hastalığı (TCK 32)
- Sağır ve dilsizlik (TCK 33)
- Geçici nedenler, alkol veya uyuşturucu madde etkisinde olma (TCK 34)
[vc_message]Haksız Tahrik – TCK Madde 29
(1) Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir. [/vc_message]
Görüldüğü gibi maddede haksız tahrik doğrudan tanımlanmamıştır. Ancak madde metninden haksız tahrik haksız bir fiil sonucu meydana gelen hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında kalma şeklinde tarif edilebilir. Bu durumda haksız tahrik psikolojik bir durum, bir ruh halidir. Bu etki nedeniyle suç işlenmesi durumunda ceza indirimine gidilmektedir
Burada değerlendirilmesi gereken bir diğer husus da, normal bir insanda hiddet ve elem oluşturmayacak bir hareketin failin ruhsal yapısı nedeniyle hiddet ve elem doğurmuş olması halidir. Fail yapı olarak, çok sinirli, çok duygusal yahut çok alıngan bir kişiyse, normal bir insanda bu sonuca yol açmayacak olan bir hareketten etkilenerek fiili gerçekleştirmiş olabilir. Bu durumda fail hakkında haksız tahrik ceza indirimi uygulanmayacaktır. Zira bu durumda fiil, mağdurun haksız hareketinden değil, failin bu ruhsal durumundan kaynaklanmaktadır.
Hakaret suçlarında haksız tahrik olması halinde bu madde değil, TCK 129. madde uygulanır ve ceza verilmez.
Haksız Tahrikle Bağdaşmayan Suçlar
Tahrikin uygulanamayacağı suçlar;
- Soykırım (m.76)
- İnsanlığa karşı suçlar (m.77)
- Göçmen kaçakçılığı (m.79)
- İnsan ticareti (m.80)
- Genel tehlike yaratan suçlar (m. 170 – 180)
- Çevreye karşı suçlar (m. 181-184)
- Kamunun sağlığına karşı suçlar (m. 185-196)
- Kamu güvenine karşı suçlar (m. 197-206)
- Kamu barışına karşı suçlar (m. 213-222)
- Sabit platformlara karşı suçlar (m.223-224)
- Genel ahlaka karşı suçlar (m. 225-229)
- Aile düzenine karşı suçlar (m.230. 234)
- Ekonomi, sanayi ve ticarete ilişkin suçlar (m. 235-242)
- 256 ve 265. maddeler hariç olmak üzere kamu idaresinin güvenilirliği ve işleyişine karşı suçlar (m. 247-264)
- Adliyeye karşı suçlar (m. 267-298)
- Sonraki bölümlerdeki suçlar (m. 299-343)
Haksız Tahrik Ceza İndirimi Şartları
Haksız tahrik indirimi ancak haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işlenmesi durumunda söz konusu olabilecektir. Dolayısıyla haksız tahrik indiriminden faydalanabilmek için
- Haksız bir fiil olmalıdır.
- Bu haksız fiil hiddet veya şiddetli eleme neden olmalıdır.
- Haksız fiilin neden olduğu hiddet veya şiddetli elemin etkisiyle suç işlenmelidir.
- Suç haksız fiilin failine karşı işlenmelidir.
Haksız fiil hukuka aykırı davranıştır. Haksız fiilin suç olması şart değildir. Suç olmayan davranışlar da haksız fiil kapsamında haksız tahrike neden olabilir. Suç oluşturan eylemler ise zaten haksız fiil kapsamındadır. Hakaret, tehdit, taciz, laf atma, başkalarının eşyalarına zarar verme ve rahatsız etme gibi davranışlar haksız fiil kapsamında değerlendirilebilir.
Haksız fiilin hiddete veya şiddetli eleme neden olması gerekir. Haksız fiil söz konusu olmakla birlikte hiddete veya şiddetli eleme yol açmamışsa haksız tahrikten söz edilemez. Suç haksız fiil nedeniyle oluşan hiddet veya şiddetli elemin etkisiyle işlenmelidir. Haksız fiil ile suç arasında uzun bir zaman dilimi varsa etki altında kalmak ve dolayısıyla da haksız tahrik söz konusu olamayabilir. Suç haksız fiilin failine karşı işlenmelidir. Mağdura ya da başkalarına karşı işlenen suçlar haksız tahrik kapsamında değildir. Söz gelimi tacizde bulunana karşı suç işlenmesi durumunda haksız tahrikten söz edilebilir, ancak tacize maruz kalana karşı suç işlenirse haksız tahrikten yararlanılamaz.
- Haksız Tahrik Oluşturan Bir Fiil Bulunmalıdır.
Fail, mağdurun kendisine yönelik haksız bir fiil gerçekleştireceğini düşünerek mağdura karşı bir suç işlerse, fail hakkında haksız tahrik nedeniyle ceza indirimi uygulanamayacaktır. Zira haksız tahrik şartlarının oluşabilmesi için mağdurun faile karşı somut bir haksız fiil gerçekleştirmesi gerekir. Gerçekleşmiş somut bir fiil olmadan failin mağdur hakkındaki kişisel kanaatleri, mağdurun geçmişi, fail ile mağdur arasındaki ilişki gibi kriterlerden yola çıkarak failin haksız tahrik altında suç işlediği savunması kabul edilemez. Bu koşul ile anlatılmak istenen, faili harekete geçiren hiddet veya şiddetli elem duygusunun failin kendi ihtiras ya da bunalımından değil; bir başkasının fiillinden kaynaklanması zorunluluğudur. Başkasından kaynaklanan fiilin varlığının, tahrikin objektif unsurunu oluşturduğu söylenebilir.
Taksirli hareketler açısından ise, Yargıtay yeni tarihli kararlarında taksirli hareket neticesinde haksız tahrikin uygulanamayacağına karar vermiştir. Bilinçli taksir halinde ise, doktrinde haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiği belirtilmektedir. Ancak belirtmek gerekir ki, kusur yeteneğine sahip olmayan çocuk ya da akıl hastasının hareketi haksız tahrik teşkil edebilir. Benzer bir şekilde tahrik edenin milletvekili olması hali gibi, kişisel bir cezasızlık sebebinin bulunması da haksız tahrik kurumunun uygulanmasını engellemeyecektir.
Tahrik teşkil eden fiilin mutlaka suç teşkil etmesi gerekmez; ancak suç teşkil eden bir fiil herhangi bir şekilde cezalandırılabilir değilse bile, buna karşı haksız tahrik hükümlerinin uygulanması mümkündür. Hukuka uygunluk sebebi içinde hareket eden kişinin hareketine karşı gerçekleştirilen harekete, haksız tahrik hükümleri uygulanamaz. Ancak bunun için hukuka uygunluk sebeplerinin koşullarının olayda gerçekleşmiş olması gerekir; koşulları gerçekleşmemiş ise, bu durumda yapılan hareket haksız tahrik oluşturabilir. Bununla birlikte, mazeret sebebi içinde hareket eden kişinin hareketi haksızlığını koruduğundan haksız tahrik oluşturabilir.
- Haksız Tahrike Neden Olan Fiil “Haksız Bir Fiil” Olmalıdır.
Mağdur tarafından faile karşı gerçekleştirilen fiil haklı bir nedenden kaynaklanıyorsa fail haksız tahrik nedeniyle ceza indiriminden yararlanamaz. Fiilin haksız bir fiil olup olmadığı ise her somut olayda hakim tarafından ayrı ayrı değerlendirilmelidir.
Mağdurun faile karşı gereksiz eyleme geçmesi durumu, haksız fiil ile eyleme geçme durumuna denilmektedir. Bu durumda örneğin geç saatte apartmanın önünde dolaşan bir aracın maksadının başka olması fakat bundan kaynaklı apartmanda yaşayan birinin paniklemesi üzerine karşı atağa geçmesi durumu örnek alınabilir. Fiilin haksız yere ancak nedenselliğe dayanarak yapılması durumunda, arabadaki kişinin bıçaklanması ya da şiddete uğraması durumunda görgü kuralları gereğince gece vakti orada insanları tedirgin edecek düzeyde gezmenin haksız fiil ile eyleme geçirme durumu üzerinden incelenmesi gerekmektedir. Fiil haksız olmadığı için ve yanlış anlaşılma olduğu için panik yaratma durumu üzerinden kanunlarca değerlendirilecektir.
Fiilin haksız olması, fiilin hukuka aykırı olmasıdır. Bu çerçevede fiilin hukuka aykırı olması yeterlidir; aynı zamanda ceza hukuku anlamında suç olması ya da borçlar hukuku anlamında haksız fiil sayılması gerekmez. Tahrik oluşturan fiilin failde hiddet ve şiddetli elem doğurması yeterlidir; tahrikin ağır olmasını kanun koyucu aramamıştır.
- Haksız Tahrik Teşkil Eden Fiil Faile Yönelik Olmalıdır.
Haksız tahrik nedeniyle ceza indirimi hükümlerinin uygulanabilmesi için suçun mutlaka tahriki oluşturan haksız fiili işleyen kişiye karşı işlenmesi gerekir. Örneğin kişinin bir tartışma sırasında üstüne direkt olarak bir şey atılması ve zarar vermeye yönelik eylemlerde bulunan karşı tarafa öfke ve şiddet duyması durumlarının yaratılmasıdır.
Haksız fiilin doğrudan failin kendisine karşı işlenmesi ise zorunlu değildir. Bu nedenle, failin yakınlarına veya değer verdiği diğer kişilere ya da faile tamamıyla yabancı olan kimselere karşı işlenmiş haksız fiiller de failde bir öfke veya elem yaratacak nitelikteyse haksız tahrik hükümleri uygulanabilir. Başka bir deyişle, tahrik oluşturan fiilin mutlaka faile yönelmiş olması gerekmez. Failin ilgisi olan ya da olmayan herhangi başka bir kişiye, malvarlığına, yakınlarına, değer yargılarına yönelik de olsa haksız tahrik oluşacaktır. Bu çerçevede tahrik oluşturan fiilin mutlaka failin önünde ve duyacağı şekilde işlenmesi de gerekmez. Failin daha sonradan bunu duymuş öğrenmiş olması da yeterli olacaktır.
Bununla birlikte, kişinin kendi haksız hareketiyle olaya sebebiyet verdiği durumlarda haksız tahrik nedeniyle herhangi bir indirim uygulanamaz. Fail ilk haksız hareketi kendisi gerçekleştirmişse, kural olarak haksız tahrikten yararlanamamalıdır. Ancak ilk harekete tepki olarak gerçekleştirilen fiil ölçüsüz ise bu durumda bu ölçüsüz harekete yönelik gerçekleştirilen fiil bakımından tahrik mümkündür.
Haksız fiili gerçekleştirmeyen ya da buna herhangi bir şekilde iştirak etmeyen bir kişiye yönelik hareketlerde haksız tahrik indirimi yapılmaz. Failin haksız hareketi gerçekleştiren kişiyi, hata sonucu, fiili gerçekleştirdiği kişi sanması halinde ise hataya ilişkin hükümler uygulanmalıdır. Tahrik altında topluma yönelik suç işlenmiş olması da haksız tahrik uygulanmasını gerektirmez. Fail, tahrik eden kişiye yönelik olarak birden fazla tepki suçu işlerse, her bir suç bakımından haksız tahrik indirimi yapılmalı; daha sonra cezalar içtima ettirilmelidir.
Haksız tahrik kurumu bir hukuka uygunluk sebebi olmadığı için, tahrik altında işlenen bu fiillerin haksızlığını koruyacağı da yeniden belirtilmelidir. Bu nedenle de bu fiille verilmiş olan zararlar bakımından özel hukuk sorumluluğu devam etmektedir; mağdur isterse dava yoluna başvurarak tazminat talebinde bulunabilir.
- Fail, Öfke veya Şiddetli Elemin Etkisi Altında Kalmalıdır.
Haksız tahrik sonucu hukuka aykırı bir fiil işleyen fail öfkeyle veya şiddetli bir elemin etkisi altında hareket etmelidir. Failin öfkelenip öfkelenmediği veya şiddetli bir elemin tesiri altında hareket edip etmediği ise, işlediği fiilden önceki davranışlarından anlaşılabilir. TCK m. 29’a göre, suçun hiddet veya şiddetli elem etkisi altında işlenmesi gerekmektedir. Bu çerçevede hüküm değerlendirildiğinde kanun koyucunun hiddeti yeterli görmüşken, elemin şiddetli olmasını, kişi üzerinde önemli bir etki yaratmasını aradığı görülmektedir. Bu anlatılanlar ışığında, hiddet ve elem duygusu, haksız tahrik kurumunun sübjektif unsurunu oluşturmaktadır.
Hükmün bu düzenlemesi gereğince, hakimin haksız tahrik nedeniyle ceza indirimi uygulayabilmesi için, sadece tahrikin varlığını tespit etmesinin yeterli olmadığı; failde hiddet veya şiddetli elem duygusunun oluşup oluşmadığını da ayrıca tartışması gerektiği belirtilmelidir.
- İşlenen Suç, Öfke ve Elemin Oluşturduğu Ruhi Durumun Sonucu Olmalıdır
Öfke veya eleme neden olan haksız fiil, failde ruhsal bir değişiklik yaratmakta ve fail, bir ruhsal tepki olarak mağdura karşı bir suç işlemektedir. Fail ruhsal bir tepkiyle değil de soğukkanlı bir şekilde mağdura karşı bir suç işlerse, haksız tahrik hükümlerinden yararlanamaz.
Fail tahrik edilmeseydi, suçu işlemeyecekti denilebiliyorsa; işlenen suç ile failin tahriki arasında nedensellik bağının bulunduğu kabul edilmelidir. Suç işlenmeden önce failin öfkesi ya da elemi geçmiş ise ya da fail zaten çok önceden suçu işlemeye karar vermiş ise, bu durumda tahrik ile suç arasında nedensellik bağının bulunmadığı söylenebilir.
- Haksız Tahrikin Zamanı ve Tepkide Orantılılık.
“Karşılıklı tahrik oluşturan eylemlerin varlığı halinde, fail ve mağdurun yekdiğeri yönünden tahrik oluşturan bu haksız davranışları birbirlerine oranla değerlendirilmeli, öncelik-sonralık durumları ile birbirlerine etki-tepki biçiminde gelişip gelişmedikleri göz önünde tutulmalı, ulaştıkları boyutlar, vahamet düzeyleri, etkileri ve dereceleri gibi hususlar dikkate alınmalı, buna göre; etki-tepki arasında denge bulunup bulunmadığı gözetilerek, failin başlangıçtaki haksız davranışına gösterilen tepkide aşırılık ve açık bir oransızlık saptanması halinde, failin haksız tahrik hükümlerinden yararlandırılması yoluna gidilmelidir.” (CGK. 12.2.2008, 2007/1-163-2008/21)
Yargıtay, mahkemenin tahrik nedeniyle uyguladığı indirim oranının, somut olaya uygun olup olmadığını denetlemektedir. Örneğin, basit müessir fiilden ya da hakaretten ibaret tahrik eylemi dolayısıyla indirimin yerine ½ oranında uygulanmak suretiyle eksik ceza tayini bozma nedeni kabul edilmiştir
İlk Haksız Davranışı Yapanın Saptanamaması
Haksız tahrik uygulamasında ilk haksız hareketin kimde geldiği tespiti gereklidir.. Zira ilk haksız hareketi fail kendisi yapmışsa, ceza indiriminden yararlanamaz. Haksız tahrik uygulamasında temel kural, ilk haksız hareketin mağdur tarafından gerçekleştirilmesidir. Örneğin; iki arkadaş konuşurlarken biri aniden sinirlenmiş ve arkadaşına yumruk atmışsa, yumruğa sinirlenen kişinin de karşılık vererek diğerine yumruk atması üzerine ilk yumruğu atan kendisine karşılık verilmesine sinirlenip arkadaşını silahla vurarak öldürmüşse, adam öldürme suçu işlediği iddiasıyla yargılanan kişinin haksız tahrik indirimi hükümlerinden yararlanması mümkün değildir. Zira, ilk yumruğu atarak ilk haksız harekete kendisi neden olmuştur. İlk haksız hareketin kimden geldiğinin belirlenemediği hallerde, haksız tahrikin koşullarının oluşup oluşmadığını mahkeme tartışmalı, uygulanması gerektiği kanaatine varır ise sanık lehine asgari oranda tahrik indirimi yapılmalıdır. (1. CD. 07.10.2015, 1150-4733)
Haksız tahrik indirimi, tahrikin derecesine göre belirlenir.
Failin ceza indiriminden yararlanabilmesi için haksız tahrik teşkil eden fiilin bizzat mağdurdan kaynaklanması gerekir. Aksi takdirde, üçüncü kişilerin haksız fiili nedeniyle mağdura karşı bir suç işleyen fail haksız tahrik hükümlerinden yararlanamaz. Mağdurun ilk haksız hareketi ise, faile veya failin yakınlarına yönelik olabilir. Burada önemli olan ilk haksız fiilin mağdurdan kaynaklanmış olmasıdır. Bir kavga sırasında ilk haksız hareketin hangi taraftan kaynaklandığı şüpheye yer bırakmayacak bir şekilde anlaşılamıyorsa, “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi gereği, bu durum sanık lehine yorumlanarak TCK 29. maddede düzenlenen haksız tahrik indirimi hükümlerinin sanık hakkında uygulanması gerekir. (YCGK-K.2002/367)
Taksirli Suçlarda Haksız Tahrik İndirimi
Haksız fiile tepki olarak işlenen suçun kasıtlı bir suç olmasının zorunlu olup olmadığı konusunda doktrinde farklı görüşler ileri sürülmüştür. Bir görüşe göre, haksız tahrikte bulunmayan kişilere yönelik olarak işlenmesi nedeniyle taksirli suçlarda haksız tahrik uygulanamaz. Buna karşın diğer görüşe göre haksız tahrik kusuru azaltan bir neden olmakla, başka bir kimsenin işlediği haksız fiil dolayısıyla kusur yeteneği azalan kişinin taksirli bir suç işlemesi durumunda da şartları oluşursa 29. madde uygulanmalıdır.
Yargıtay önceki yasa döneminde taksirli suçlarda tahrikin uygulanamayacağını kabul etmekteydi. Yargıtay, 5237 sayılı Yasa dönemindeki kararlarında da taksirli suçlarda haksız tahrik hükmünün uygulanamayacağı görüşünü sürdürmüştür. Taksirli suçlarda uygulama olanağı bulunmadığı gözetilmeksizin hakkında taksirle öldürme suçundan mahkumiyet kararı verilen sanık hakkında TCK’nin 29. maddesi gereğince haksız tahrik hükümlerinin uygulanması kanuna aykırıdır. (12. Ceza Dairesi 17.12.2014, 2503/25903) Buna karşın sonraki kimi kararlarda olayın özelliği gerektiriyorsa taksirli suçlar bakımından da haksız tahrik koşullarının tartışılabileceği ifade edilmektedir.
Haksız Tahrikte Dengenin Bozulması
Fail ve mağdurun karşılıklı haksız fiillerde bulunması halinde haksız tahrikte dengenin bozulup bozulmadığına dikkat edilmelidir. Fail, haksız bir eylemle mağduru tahrik ettikten sonra karşılaştığı tepkiden dolayı tahrik altında kaldığını savunamaz. Bununla birlikte, failin karşılaştığı tepki, kendi gerçekleştirdiği eylemle karşılaştırıldığında aşırı bir hal almışsa, başka bir deyişle tepkide açık bir oransızlık varsa, burada haksız tahrik indirimi hükümlerinden yararlanabilir.
Örneğin; kendisine küfredilen kişi küfredeni bıçakla yaralamış; onun üzerine de bıçakla yaralanan, karşısındakini silahla yaralamışsa ve silahla kasten adama yaralama suçu iddiasıyla yargılanıyorsa, bıçakla yaralayan küfre karşılık aşırı bir tepki verdiği için haksız tahrikte dengeyi bozmuştur. Bu durumda tahrikte denge bozulduğu için ilk haksız hareket küfredenden kaynaklansa bile haksız tahrik hükümlerinden yararlanır. Başka bir deyişle, bazı durumlarda ilk haksız hareket failden kaynaklansa bile “haksız tahrikte dengenin bozulması” hali söz konusuysa fail, haksız tahrik indirimi hükümlerinden yararlanabilir.
Genel güvenliği tehlikeye sokma suçunda tahrik indirimi uygulanmaz.
Ağır Tahrik – Hafif Tahrik Ayrımı
Yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK, “ağır tahrik” – “hafif tahrik” ayrımını kaldırmıştır. Mevcut TCK’nın 29. maddesi, ağır ve hafif tahrik ayrımı yerine, haksız tahrik uygulaması nedeniyle indirimin belirlenen alt sınır ve üst sınır arasında mahkeme tarafından yapılmasını düzenlemiştir. Mahkeme, haksız tahrik indirimi yaparken olayın özellikleri, olaydan önce ve olay sırasında tarafların davranışları, failin içinde bulunduğu koşullar gibi kriterleri dikkate alarak daha önce verilen yargı kararları ışığında indirim oranını belirleyecektir. Mahkeme, takdir hakkını somut olaya uygun kullanmak zorundadır. Haksız tahrik indirimi konusunda yerel mahkemelerin yanlış uygulama içeren çok sayıda kararının Yargıtay tarafından bozulduğunu da belirtmek gerekir.
Haksız Tahrik ile Meşru Savunmanın Birlikte Uygulanması
Meşru savunma ile haksız tahrikin bir arada uygulanabilmesi mümkün değildir. Zira bu iki kurumun ilk olarak hukuki nitelikleri farklıdır. Meşru savunma, kanunda bir hukuka uygunluk nedeni olarak düzenlenmiştir. Oysaki haksız tahrikte, fiil hukuka aykırı kalmaya devam etmektedir; ancak failin kusuru tahrik nedeniyle azalmış kabul edildiği için cezasında indirim yapılmaktadır. Bu çerçevede bir fiili meşru savunma kabul ederek hukuka uygun saydıktan sonra, haksız tahrik nedeniyle indirim uygulamak mümkün değildir.
Ceza avukatı, mağdurun faile yönelttiği fiile karşı haksız tahrik mi yoksa meşru müdafaa savunması mı yapılması gerektiğini dikkatli bir şekilde irdelemelidir. Zira, meşru müdafaa olarak düşünülen bir fiil, ulaştığı boyut itibariyle haksız tahrik derecesinde kalabilir. Meşru müdafaanın gerçekten varlığı ise, failin cezalandırılmaması sonucunu doğurur. Mağdura karşı işlenen fiilin meşru müdafaa amacıyla mı yoksa haksız tahrik altında mı işlendiği, faile ceza verilip verilmeyeceğini, ceza verilecekse hangi miktarda bir ceza verileceğini belirleyeceğinden uzman bir ceza avukatından hukuki destek alınması savunma açısından son derece önemlidir.
Haksız Tahrik ile Takdiri İndirim Nedenlerinin Birlikte Uygulanması
Takdiri indirim nedenleri, Kanun tarafından belirlenmeyen, hakimin gözönünde tutacağı birtakım özellikler nedeniyle cezanın indirilmesine olanak sağlayan tamamen hakimin takdirinde olan sebeplerdir. TCK m. 62’de düzenlenmiş bulunan takdiri indirim sebepleri, sanığın suçtan sonraki davranışları, kişilik özellikleri gibi hususların değerlendirilmesi suretiyle cezanın bireyselleştirilmesini amaçlayan bir kurumdur. Maddede takdiri indirim nedenlerinin neler olduğu tek tek sayılmamıştır. Maddenin 2. fıkrasında takdiri indirim nedeni olarak, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar örnekleyici olarak belirtilmiştir. Takdiri indirim nedenleri kararda gösterilir.
Bir olayda hem haksız tahrik hem de takdiri indirim nedenleri birlikte uygulanabilir. Bu sonuca TCK m. 61/5’te yer alan “Yukarıdaki fıkralara göre belirlenen ceza üzerinden sırasıyla teşebbüs, iştirak, zincirleme suç, haksız tahrik, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı ve cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsî sebeplere ilişkin hükümler ile takdiri indirim nedenleri uygulanarak sonuç ceza belirlenir” düzenlemesinden ulaşılmaktadır. Dolayısıyla bir olayda haksız tahrik durumu varsa önce onun indirimi uygulanacak; daha sonra da takdiri indirim nedenleri uygulanacaktır.
Haksız Tahrikte Hata ve Sapma
Fail, haksız tahrikin varlığı konusunda hataya düşülebilir. Başka bir deyişle, somut olayda haksız tahrik unsurları olmadığı halde, fail, haksız tahrik teşkil eden fiiller bulunduğunu zannederek hareket etmiş olabilir. Böyle bir durumda, haksız tahrikin varlığı konusunda kaçınılmaz hataya düşen fail, haksız tahrik hükmünden yararlanacaktır. Fakat burada hatanın kaçınılmaz olması zorunlu olup, ortada kaçınılabilir bir hata varsa, yani failin kişisel özellikleri göz önüne alındığında, daha dikkatli ve özenli davranması durumunda hatasından kaçınılabilecekse haksız tahrik hükümlerinden yararlanamayacaktır (YCGK- K.2013/622).
Fail tahrik altında hareket etmiş; fakat hareketi başka bir kimse üzerinde gerçekleşmiş olabilir. Kanunda hedefte sapmayla ilgili bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu çerçevede sorun içtima kuralları uygulanmak suretiyle her somut olayın özelliğine göre çözümlenmelidir. Haksız tahrikin etkisi altında bir fiil gerçekleştirilirken hedefte sapma sonucu bir başka kişinin üzerinde de netice gerçekleşmiş ise; haksız tahrik indirimini sadece hedef alınan şahsa yönelik suç açısından değil, tahrikin etkisinde işlenen fiilin sebebiyet verdiği bütün neticeler açısından uygulamak gerekir. Yargıtay, bu durumda başka bir kişinin de isabet alacağını öngörmesine rağmen hareketine devam eden fail hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanamayacağını düşünmektedir. Yargıtay kararlarında hedefte sapma bulunması halinde haksız tahrikin uygulanmayacağı belirtilmektedir. Ancak haksız tahrikin kusuru etkileyen bir hal olması nedeniyle sapma durumlarında da uygulanabileceği kabul edilmektedir. Mağdurdan kaynaklanan haksız tahrik yüzünden bir suç işleyen fail, mağdur dışında başka kimselerin de isabet alacağını öngörmesine rağmen, sonucu kabullenmiş ve hareketine devam etmişse, olası kastla hareket etmiş demektir. Bu durumda bu kişiler bakımından haksız tahrik uygulanamaz.
Haksız Tahrik Nedeniyle Cezanın İndirilmesi
Haksız tahrik indiriminden önce temel cezanın 61. madde uyarınca belirlenmesi ve sonra yine aynı maddede gösterilen sıraya göre cezayı artıran veya azaltan nedenler uygulanılması gereklidir. Tahrik nedeniyle indirimde ise ilgili tüm koşullar değerlendirilmek suretiyle 29. maddedeki alt ve üst sınırlar içerisinde takdir edilen indirim yapılmalıdır. Haksız tahrik altında suç işlediği kabul edilen failin;
- Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmi dört yıla,
- Müebbet hapis cezası yerine on iki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası,
- Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.
5237 sayılı Kanunda haksız tahrik derecelendirilmemiştir. Bu nedenle 765 sayılı Kanunun 51. maddesinde olduğu gibi ağır ve hafif haksız tahrik ayrımı 29 yapılmayacaktır. Ancak 29. madde uyarınca cezada indirim yapılması sırasında da hakimin, somut olayın özelliğine ilişkin; haksız hareketin işleniş şekli, niteliği, zamanı, yöresel koşullar ve tahrik eden ile edilenin durumlarını nazara alıp, hakkaniyet ilkesine uygun biçimde tahrikin derecesini tayin ederek, indirim oranını buna göre belirlemesi gerekecektir. Bu uygulamada en hafif dereceli tahrikte alt sınırın, en ağır tahrikte ise üst sınırın tercih edilmesi ve aradaki durumların da buna göre takdir edilmesi gerektiği gözetilmelidir.
Haksız tahrik indirimi yapılırken Kanunun 3. maddesi uyarınca fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ilkesi de gözetilmelidir: “Katılan Serkan’ın, sanığın da içinde bulunduğu aracın sol arka kapısını açtığı ve arka tarafta oturan sanığa vurarak basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde kasten yaraladığı, sanığın da bu saldırı sonrası katılanı yaraladığı olayda, katılandan kaynaklanan haksız tahrik teşkil eden hareketlerin haksızlık boyutuna göre TCK’nin 3. maddesi uyarınca orantılılık ilkesi gözetilerek sanık hakkında TCK’nin 29. maddesi gereği haksız tahrik indiriminin asgari orandan makul şekilde uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi kanuna aykırıdır.” (3. Ceza Dairesi 16.7.2020, 2020/2315 Esas, 2020/9713 Karar)
Yargıtay haksız tahrik indirimine ilişkin oran belirlenirken olaya ve taraflara ilişkin tüm koşulların gözetilmesi gerektiğini belirtmektedir: “Ceza Genel Kurulunun çeşitli kararlarında tartışmasız olarak benimsendiği üzere, tahrik nedeniyle yapılacak indirimin oranı belirlenirken, haksız tahriki oluşturan hareketin işleniş şekli, yeri, niteliği, zamanı, yöresel şartlar ve tahrik eden ile edilenin durumları göz önüne alınıp değerlendirilmelidir.” (Ceza Genel Kurulu 23.10.2018, 2017/1-842 Esas, 2018/457 Karar)
Yargıtay, mahkemenin tahrik nedeniyle uyguladığı indirim oranının, somut olaya uygun olup olmadığını denetlemektedir. Örneğin, basit müessir fiilden ya da hakaretten ibaret tahrik eylemi dolayısıyla indirimin yerine ½ oranında uygulanmak suretiyle eksik ceza tayini bozma nedeni kabul edilmiştir. Mahkemenin tahriki oluşturan eylem veya eylemlerin niteliğini, fail üzerindeki etkisini iyi değerlendirmesi ve indirim oranını buna göre tayin etmesi gerekmektedir.
Haksız Tahrik Halinde Ceza İndirim Oranı
Haksız tahrik altında suç işleyen kişiye;
- Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla,
- Müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir.
- Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir (TCK m. 29).
TCK m. 29’a göre haksız tahrikin etkisi altındayken bir suç işlendiğinde, faile verilecek cezada indirim yapılacağı öngörülmüştür. Mahkeme kanun hükmünde belirtilen çerçevede, failin haksız fiilden etkilenme derecesine göre indirim uygulayacaktır. Kanun koyucu tahrik halinde tahrikin ağırlığının tespiti ve indirim oranını, tahrikin derecesinin her olayda farklı olabileceği düşüncesiyle hakime bırakmıştır. Dolayısıyla hakim, tahrikin yoğunluğuna göre, haksız tahrik nedeniyle yapılacak indirimi tespit edecektir. Hakim bunu yaparken, objektif bir değerlendirme yapmalıdır. Ancak, failin tahrik altında hareket edip etmediği konusunda, her somut olayın ayrıntıları ve özel durumları da tespit edilmelidir.
Hakim önüne gelen olayda, olayın tüm özelliklerini, suçun işleniş şeklini, tahrik edenin ve mağdurun sosyal durumlarını, yöresel koşullarını dikkate almalıdır. Fail ile mağdur arasında mevcut olan, geçmişe dayanan ilişki, yapılacak olan değerlendirmede önem arz etmektedir ve mutlaka dikkate alınmalıdır. Bu çerçevede failin kişisel özellikleri, örneğin çok hassas olması nedeniyle kendisine yapılan hareketi yanlış anlaması veya bazı şeyleri hukuken hatalı olarak değerlendirmesi durumları sıklıkla karşılaşılan durumlardan olduğu için objektif değerlendirmeyi engeller. Diğer taraftan, tarafların genel olarak ağır bir tahrik olarak nitelendirilebilecek bir hareketi somut olayda bu şekilde algılamamaları da mümkündür.
Bazı suçların haksız tahrik altında işlenmesi halinde ceza verilmemesini öngören özel düzenlemeler vardır. Örneğin, karşılıklı hakaret halinde taraflardan birine veya her ikisine ceza verilmeyebilir. Başka bir deyişle TCK, Hakaret Suçu açısından haksız tahrik kurumunu özel bir hükümle düzenlemiştir.
Haksız Tahrik Ceza İndirimi Yargıtay Kararları
CGK. 4.3.2008, 2/42
- Haksız Tahrik Ceza İndirimi
- TCK 29. Madde
Haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi için, hukuka aykırı davranışın mağdur veya maktulden kaynaklanması ve faile ya da etkileneceği bir yakınına yönelik olması zorunludur. CGK. 4.3.2008, 2/42
CGK. 12.2.2008, 163/21
- Haksız Tahrik Ceza İndirimi
- TCK 29. Madde
İlk haksız davranışta bulunan failin haksız tahrik hükmünden yararlanması olanaklı değil ise de, karşılaştığı tepkinin aşırı ve oransız bulunup başlı başına haksız bir fiil niteliğini alması durumunda 29. maddeden yararlandırılması gerekir.
CGK 6.12.2018, 2017/1-1062-2018/612
- Haksız Tahrik Ceza İndirimi
- TCK 29. Madde
Bir numaralı uyuşmazlık konusunda anlatıldığı şekilde gerçekleşen olayda; mağdurun gece vakti, sanık ile aile bireylerinin oturduğu apartmandaki zillere basarak rahatsızlık vermesi, tartışma sırasında sanığa küfrederek iş yerlerini kurşunlayacağından bahsedip tehdit etmesi, tanık Çetin ile sanığın yanında bulunan tanıklar Mehmet ve Murat’ın mağduru uzaklaştırmaya çalışmalarına rağmen mağdurun eylemlerine ısrarla devam etmesi ve tartışma sırasında mağdurun sık sık elini beline götürmek suretiyle sanki belinde bıçak veya silah varmış gibi bir izlenime neden olması, hastaneye kaldırılan mağdura yapılan müdahale sırasında üzerinde bıçak çıkması da göz önüne alındığında; mağdurdan sanığa yönelen ve her biri ayrı ayrı tahrik nedeni olan haksız söz ve davranışların ulaştığı boyuta göre, sanık hakkında haksız tahrik nedeniyle alt sınırın üzerinde bir oranda indirim yapılması gerektiği kabul edilmelidir.
1. CD. 29.03.2017,2016/823-2017/989
- Haksız Tahrik Ceza İndirimi
- TCK 29. Madde
…aralarında süregelen husumet bulunan sanıkların araçlarla olayın meydana geldiği yere gelip karşılaştıkları, eş zamanlı olarak birbirlerine saldırdıkları, bu arada özellikle Girgin soyadlı kişilerin bulunduğu tarafın ateşli silahlar kullandıkları, buna karşılık diğer tarafın kürek, sopa, keser gibi silahlar kullandıkları, olayda her iki taraftan birer kişi olmak üzere İbrahim B. ‘in tabancayla vurularak olay yerinde, Sıddık’ın aldığı darbelerin etkisiyle olaydan bir süre sonra öldüğü, ayrıca B. soyadlı kişilerin yanında yer alan, mağdurlar Mustafa, Tahsin ve Kasım’ın ateşli silahla, Nusret’in ise künt travma sonucu ağır yaralandıkları anlaşılan olayda;
a) Somut olayda her iki tarafın hazırlıklı ve eş zamanlı olay yerine gelerek Kavgaya tutuştukları, kavganın karşılıklı çatışmaya dönüştüğü, her iki tarafına ölü ve yaraların varlığı, ilk haksız hareketin hangi taraftan kaynaklandığının tespitinin imkansızlığı karşısında, sanıklar hakkında kasten öldürme ve kasten öldürmeye teşebbüs saçlarından kurulan bütün hükümlerde, tarafların karşılıklı haksız eylemlerinin ulaştığı boyuta göre, sanıklar hakkında yasal sınırlar dahilinde ve makul düzeyde haksız tahrik indirimi yapılması yerine asgari düzeyde indirim yapılarak fazla cezalar tayini,
ab) Mağdur Kasım’ın sağ omuzdan girip çıkan ateşli silah yaralanması, mağdur Nusret’in ise künt travmaya bağlı kot kırığı ve pnömotoraksa neden olacak şekilde öldürmeye teşebbüs edildiği kabul edildiğine göre, mağdurlarda meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı nazara alınarak, TCK’nin 35. maddesinin uygulanmasın da sanıklar hakkında yasal sınırlar dahilinde makul cezalar belirlenmesi yerine hiç isabet olmayan hallerde uygulanacak şekilde 9’ar yıl hapis cezalarına hükmedilerek eksik cezalar tayini…
1.CD. 12.7.2018, 2017/721 – 2018/3406
- Haksız Tahrik Ceza İndirimi
- TCK 29. Madde
Maktul ile sanık Yunus’un tartışıp karşılıklı olarak birbirlerine hakaret etmeleri akabinde yine karşılıklı şekilde mala zarar verme suçlarının işlenmesi üzerine çıkan kavgada maktul Ersen’in, sanık Yunus’u sağ uyluk bölgesinden 5 cm.lik cilt, cilt altı ve kas içerikli kesi oluşturacak ve basit tıbbi müdahaleyle giderilemeyecek nitelikte yaralaması şeklindeki, maktulden kaynaklanan haksız tahrik oluşturan davranışların ulaştığı boyut nazara alınarak sanık Yunus bakımından TCK’nun 29. maddesi uyarınca makul bir indirim yapılması gerektiği gibi, bu eylemin Yunus’un yanında yer alan sanık Semih ve suça sürüklenen çocuk Muhammet bakımından da haksız tahrik teşkil edeceği ve haklarında TCK’nun 29. maddesi uyarınca makul bir indirim yapılması gerektiği gözetilmeden yanlış değerlendirme sonucu sanık Yunus hakkında asgari oranda indirim tatbiki ile sanık Semih ve suça sürüklenen çocuk Muhammet hakkında tahrik indirimi uygulanmaması suretiyle fazla ceza tayini bozmayı gerektirmiştir.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2019/2549 K.
- Haksız Tahrik Ceza İndirimi
- TCK 29. Madde
Olaydan önce maktul …‘in maktul …‘yı evlenmek üzere ailesinden istediği ancak buna izin verilmediği, maktulenin akrabası olan …ile evlendirildiği ancak maktullerin görüşmeye devam ettikleri, bu durumu öğrenen eşi ve ailesinin maktuleyi babası olan sanığa olay günü teslim ettikleri, hamile olan maktulenin olay gecesi eşinin evine dönmek istemediği, maktulenin,…‘i 02:30 ve 02:34 sıralarında aradığı, olay saatinin ise 02:40 civarı olduğu anlaşılmasına göre maktullerin olay yerinde buluşmaları ile öldürülmelerinin eş zamanlı olduğu, babası olan sanığın maktüleyi sorguya çektiği ve görüştüğü kişinin Velit olduğunu öğrendiği, gece gelen tıkırtılar üzerine damda maktulleri görünce sinirlenerek onlara ateş ettiği, akabinde olay yerine gelen polis memuru tanık Hakan’ın beyanına göre de, namusunu temizlediği yönünde beyanda bulunduğu nazara alındığında;
Bir başkasıyla evli olan kızının sevgilisiyle gece vakti kendi evinde buluşması nedeniyle toplum yapısı, kültürel yapı, toplum tepkisi gözetildiğinde sanığın haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddetli elemin etkisi altında eylemini gerçekleştirdiği kanaati oluşmakla maktulden kaynaklanan ve haksız tahrik oluşturan davranışların ulaştığı boyut dikkate alındığında, sanık hakkında TCK’nin 29. maddesi uyarınca makul oranda haksız tahrik indirimi yapılması gerektiğinin gözetilmemesi, bozma nedenidir.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2013/4530 K.
- Haksız Tahrik Ceza İndirimi
- TCK 29. Madde
Olay günü sanık sigara almak için dışarı çıktığında, kahvehanenin önüne geldiği sırada birden yanında maktulü gördüğü, aksi kanıtlanamayan savunmaya göre maktulün elini cebine götürmesi üzerine ateş ederek öldürdüğü anlaşılmıştır.
Önceden maktulün haksız saldırılarına maruz kalmış bulunan sanığın, olay gününde, önceki olaylarda gerçekleşen haksız saldırıların tekrarlanacağı konusunda kaçınılmaz bir hataya düşerek, bu koşullar içinde eylemlerini gerçekleştirdiği anlaşıldığı halde, sanık hakkında Türk Ceza Kanununun 29. maddesi uyarınca “haksız tahrik” hükmünün uygulanmaması suretiyle fazla ceza tayini bozma nedenidir.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2018/29 K.
- Haksız Tahrik Ceza İndirimi
- TCK 29. Madde
Mağdur … ve arkadaşlarından kaynaklanan ve sanığı yumrukla vurmak suretiyle BTM ile giderilebilir şekilde basit yaralamadan ibaret haksız fiil niteliğindeki eylemin niteliği, ulaştığı boyut dikkate alındığında, haksız tahrik nedeniyle 1/4’ten 3/4 oranına kadar indirim öngören 29. maddesi ile yapılan uygulama sırasında, asgari oranda bir indirim yapılması yerine yazılı şekilde 2/3 oranında indirim yapılması suretiyle eksik ceza tayini bozma nedenidir.
Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2015/1407 K.
- Haksız Tahrik Ceza İndirimi
- TCK 29. Madde
Sanığın aşamalarda değişmeyen “… olay tarihinde polislere ne olduğunu, ne amaçla geldiklerini, Savcılıktan emniyetten izin alıp almadıklarını sorduğu, polislerin de yok diyerek dalga geçtikleri, üzerine çullandıkları, hatta balkondan atlamak suretiyle içeriye girip evin içinde kendisini dövdükleri,…” şeklindeki savunması, bu hususu doğrulayan adli rapor içeriği üzerinde durularak olayın başlangıcı ve gelişimi irdelenip sanık hakkında TCK’nın 29. maddesi gereği haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerekip gerekmediğinin karar yerinde tartışılması gerekir.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2014/3485 K.
- Haksız Tahrik Ceza İndirimi
- TCK 29. Madde
Elinde kırık bira şişesi olan maktul hem failin üzerine yürümüş hem de tehdit ve küfür içeren sözler söylemiştir. Fail haksız tahrik altında maktulü bıçakla öldürmüştür. Fail hakkında haksız tahrik hükümleri uygulanarak 18 yıl ceza verilmiştir. Maktulün sergilediği haksız hareketin ulaştığı boyut dikkate alındığında faile verilen 18 yıl ceza fazladır. TCK’nın 29. maddesi gereği 12 yıl ile 18 yıl arasında uygun bir ceza tayin edilmelidir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/229 K.
- Haksız Tahrik Ceza İndirimi
- TCK 29. Madde
Somut olayda, bir yıl önceki olayın etkisiyle, olay günü sabah erken saatlerde yanına arkadaşını alıp, üzerinde bıçak da olduğu halde taksi tutarak mağdurun okula giderken kullandığı güzergaha gelen ve sanıkla burada karşılaşmayı sağlayarak ona saldıran sanığın, bu davranışı karşısında, mağdur tarafından sanığa ve arkadaşına sandalye ile veya yumrukla vurulmuş olmasının haksız tahriki oluşturmayacağı, başka bir deyişle olaya kendi haksız hareketleriyle neden olan sanığa yönelik olarak mağdurdan kaynaklanan ve sanığın hareketleriyle orantılı olduğu anlaşılan hareketlerin haksız tahrik nedeni olarak değerlendirilemeyeceği ortadadır. Buna karşılık, olaydan yaklaşık bir yıl önce mağdur tarafından sanığın nişanlısı Naile’ye yönelik olarak kısa bir zaman dilimi içerisinde iki kez sarkıntılıkta bulunulmuş olması, sanık açısından haksız tahriki oluşturur. Ancak, her ne kadar sarkıntılık fiilinin iki kez tekrarlanmış olması nedeniyle haksız tahrik düzeyinin en hafifin üzerinde olduğu söylenebilirse de, en ağır düzeyde olduğu da kabul edilemez. Bu nedenlerle, sanığın cezasından haksız tahrik nedeniyle 1/4 ila 3/4 oranları arasında, tahrikin ulaştığı düzey de dikkate alınarak hakkaniyete uygun olması açısından 1/4 oranına daha yakın bir nispette indirim yapılması gerekirken, olayda koşulları oluşmadığı halde en üst oranda indirim yapılmak suretiyle eksik ceza tayin edilmiş olması hukuka aykırıdır.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2017/684 K
- Tahrik Ceza İndirimi
- TCK 29. Madde
Maktulün sanığı evine alkol almak için davet ettiği, sanığı patates soğan alması için markete gönderdiği, sanığın file olarak alması nedeni ile aralarında tartışma çıktığı ve çıkan tartışmada birbirlerine küfür ettikleri, tanık tarafından da bu hususun doğrulandığı anlaşılmakla,
Sanığın maktulü kasten öldürme suçunu maktulün hakaret etmesi ve karşılıklı küfürleşmeden kaynaklanan haksız tahrikin etkisiyle işlediğinin kabulüyle cezasından 29. maddesi uyarınca asgari oranda indirim yapılması yerine yanılgılı değerlendirme sonucu bu maddenin uygulanmasına yer olmadığına hükmedilmesi hukuka aykırıdır.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2010/16199 K.
- Tahrik Ceza İndirimi
- TCK 29. Madde
Sanık H.Deniz’in arkadaşı Burak’ın mağdur sanık Ata ile aralarında husumet bulunduğu, olay günü karşılaştıklarında sanık Ata’nın arkadaşı Burak ‘a vurduğunu gören sanığın arkadaşı Burak yanında kavgaya katıldığının anlaşılmış olmasına göre, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 22.05.1989 tarih, 1/133 -192 sayılı kararı ve buna uyum gösteren özel Ceza Dairelerinin istikrarlı uygulamaları doğrultusunda bir olayda tahrikin varlığının kabulü için haksız hareketin bizzat sanık yakınına yönelik olmasının gerekmeyeceği, üçüncü kişilere dahi yapılan haksız hareketin tahrik sebebi oluşturabileceği gözetilmeden ve hükmün gerekçesinde, mağdur sanık Ata’nın kavgayı başlatıp, sanığın arkadaşı Burak’ı yaraladığının kabul edilmesine rağmen haksız hareketin sanığa yönelik olmadığına dair yerinde olmayan gerekçeyle haksız tahrik hükmünün uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi hukuka aykırıdır.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2017/3063 K.
- Tahrik Ceza İndirimi
- TCK 29. Madde
Sanığın, müşteki ile 22.10.1999 tarihinde resmi olarak evlendikleri, 01.10.2010 tarihinde resmi olarak ayrıldıkları, ancak müşteki, evlilik birliğinin resmi olarak sonlanmasından önce de maktul ile birlikte olduğu ve temyize konu olaydan bir ay önce çocuklarını görmek amacıyla eski eşini telefonla arayan sanığın telefonuna bakan maktulün sanığa karşı ağır hakaretlerde bulunduğu anlaşılan olayda;
Sanığın, maktulü tasarlayarak kasten öldürme suçu sebebiyle hüküm kurulurken 18 yıldan 24 yıla kadar hapis cezası öngören 5237 Sayılı TCK’nun 29. maddesi uyarınca maktulden kaynaklanan haksız tahrikin ulaştığı boyut dikkate alınarak yasal sınırlar dahilinde makul bir ceza verilmesi yerine yazılı şekilde en üst hadden 24 yıl hapis cezasına hükmedilerek fazla ceza tayini hukuka aykırıdır.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2018/33 K.
- Tahrik Ceza İndirimi
- TCK 29. Madde
Sanıkların cezalarından “olayları kimin başlattığı tespit edilemediğinden” şeklinde kabul edilen gerekçe ile haksız tahrik hükümlerini düzenleyen TCK’nin 29. maddesi uyarınca TCK’nin 3. maddesinde belirtilen orantılılık ilkesi gereğince (1/4) oranında indirim yapılması gerekirken, (1/2) oranında indirim yapılmak suretiyle sanıklar hakkında eksik ceza tayini, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
8. Ceza Dairesi 2019/3235 Esas , 2021/16809 Karar
- Tahrik Ceza İndirimi
- TCK 29. Madde
Mağdurun sanık …’un kız kardeşine sarkıntılık yaptığı iddiası üzerine sanığın eylemini gerçekleştirdiği olayda, sanık hakkında TCK.nın 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılmaması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 28.06.2021 günü oy birliğiyle karar verildi.
Ceza avukatı, haksız tahrik durumlarında müvekkilinin mahkeme sürecinde savunulması, gerekli ceza indirimlerinden yararlanması için gerekli olan işlemleri yerine getirecektir. Bu süreçte ceza hukuku alanında uzman avukatlarla çalışmakta olan Kadim Hukuk ve Danışmanlık, sorularınıza cevaplandırmaktan mutluluk duyacaktır.