Boşanma Davası (Boşanma-Velayet-Nafaka-Tazminat)

Boşanma Davası (Boşanma-Velayet-Nafaka-Tazminat)

bosanma davasi

Boşanma davası, evlilik birliğinin hukuken sona erdirilmesi için açılan davadır. Eşlerin ikisi de hayattayken boşanma davası açılabilir ve evlilikleri dava sırasında devam ediyor olmalıdır. Eşlerin ikisi birlikte dava açabileceği gibi aralarından biri de dava açabilir. Ayrıca Türk Medeni Kanunu’ndaki boşanma sebepleri de gerçekleşmiş olmalıdır. Boşanma davası aile mahkemesinin görevine girer ancak aile mahkemesi olmayan yerlerde asliye hukuk mahkemeleri görevli olacaktır. Mahkemeye verilen boşanma davasının dilekçesinde aşağıdakiler bulunmalıdır:

  • Mahkemenin adı
  • Tarafların ad, soyad, adresleri
  • Dava konusu
  • Vakıalar
  • Hukuki sebepler
  • Açık bir şekilde yazılan iddia ve savunma
  • Cevap süresi
  • Deliller
  • İmza

Kişi kendisine açılan boşanma davasını UYAP-Vatandaş Portal’a E-Devlet şifresi ile girerek öğrenebilir. Türk hukuk sisteminde 3 kez ‘’Boş ol.’’ diyerek tarafların boşanması mümkün değildir. Boşanma davası anlaşmalı veya çekişmeli şekilde açılabilir. Boşanma davası açan eşin maddi durumu dava açacak düzeyde değilse, ikametinin bulunduğu boraya başvurarak ücretsiz dava açabilir.

bosanma davasi ne demek
bosanma davasi ne demek

Boşanma Davası Nedir?

Hukuken geçerli olarak kurulan evliliğin mahkeme kararı ile yasal olarak sona erdirilmesi “boşanma” olarak ifade edilmektedir. Mahkemenin bir uyuşmazlığı çözümleyebilmesi için bu uyuşmazlığın dava yoluyla mahkemede ileri sürülmesi gerekmektedir. Aksi takdirde mahkeme uyuşmazlığı kendiliğinden dikkate alıp bu uyuşmazlık hakkında karar veremez. Mevcut ve hukuken geçerli evlilik birliğinin sona ermesi için eşlerden birisinin, boşanmaya sebebiyet veren olayları ve boşanma talebini boşanma dava dilekçesinde mahkemeye sunması “Boşanma Davası” olarak adlandırılmaktadır. Boşanma davası ile birlikte;

  • Çocukların velayeti
  • Çocuğun velayetini alamayan eş ile çocuk arasındaki kişisel ilişki
  • Çocuğun boşanma davası sürecinde ki bakım ve giderleri (Geçici/Tedbir Nafakası),
  • Boşanma sonrasındaki bakım, eğitim ve diğer giderleri (İştirak Nafakası)
  • Boşanmaya bağlı maddi ve manevi tazminat,
  • Eşe ödenecek nafaka (Yoksulluk Nafakası)
  • Tarafların düğününde kadına takılan ziynet eşyaları iadesi
  • Boşanma sonucunda çeyiz eşyaları ve ev eşyalarının paylaşımı
  • Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalar da ortaya çıkacaktır.

Boşanmanın bu duygusal ve psikolojik zorlu süreci yanında; “Boşanma Davaları” sürecinin hukuki ve usulü yönü de bulunmaktadır. Güzel ve mutlu ile başlayan evlilikler bazen boşanma ile son bulabilmektedir. Boşanma davaları etkileri bakımından oldukça yıpratıcıdır. Boşanma her ne kadar kötü bir olay olsa da, bir o kadar hayatın içerisinde bir durumdur. Boşanma her ne kadar iki eşin fiziksel, ekonomik ve duygusal birlikteliklerinin sona ermesi olsa da; boşanmaya bağlı sonuçlar sadece bununla sınırlı değildir. Boşanma davaları yapısı gereği bir çok farklı sonuç doğuran karışık davalardır.

Boşanma Sebepleri Nelerdir?

Türk Medeni Kanunu’nda boşanma sebepleri sınırlı sayıda ve genel ve özel boşanma sebepleri olarak düzenlenmiştir.

Özel boşanma sebepleri;

  1. Zina Nedeniyle Boşanma (TMK m. 161)
  2. Hayata Kast Nedeniyle Boşanma (TMK m. 162)
  3. Pek Fena Muamele Nedeniyle Boşanma (TMK m. 162)
  4. Onur Kırıcı Davranış Nedeniyle Boşanma (TMK m. 162)
  5. Suç İşleme Nedeniyle Boşanma (TMK m. 163)
  6. Haysiyetsiz Hayat Sürme Nedeniyle Boşanma (TMK m. 163)
  7. Terk Nedeniyle Boşanma (TMK m.164)
  8. Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma (TMK m. 165) şeklindedir.

Genel boşanma;

TMK m. 166’da Evlilik Birliğinin Sarsılması (Şiddetli Geçimsizlik) olarak düzenlenmiştir.  TMK m. 166/3’de Anlaşmalı Boşanma, m. 166/4’ de ise Fiili (Eylemli) Ayrılık Nedeniyle Boşanma (TMK. 166/4) düzenlenmiş bulunmaktadır.

bosanma davasi sartlari
bosanma davasi sartlari

Boşanma Davası Çeşitleri

Hukukumuzda, anlaşmalı ve çekişmeli boşanma davası olmak üzere iki tür boşanma davası bulunmaktadır. Anlaşmalı boşanma davası kısa ve az yıpratıcı bir süreçtir. Çekişmeli boşanma davası ise uzun ve yıpratıcıdır. Çekişmeli boşanma davası İstinaf ve Yargıtay aşamaları ile birlikte 5-6 yıl sürebilmektedir. Boşanma ve/veya boşanmaya bağlı sonuçlar (nafaka, tazminat, velayet vs.) konusunda taraflar arasında anlaşmanın bulunmadığı hallerde açılan boşanma davaları, çekişmeli boşanma davalarıdır. Başka bir ifadeyle; bir boşanma davası anlaşmalı değilse, çekişmeli boşanma davasıdır. Örnek olması açısından bir boşanma davasında:

  • Eşlerden birisi boşanmak istemesine rağmen, diğeri boşanmak istemiyor ise;
  • Eşler boşanma konusunda anlaşmışlar. Ancak boşanmanın sonuçlarından en az bir tanesi konusunda (velayet, nafaka, tazminat vs.) anlaşamıyor ise,
  • Tarafların anlaşmalı boşanma imkanı bulunmuyor ise; (anlaşmalı boşanma için aranan 1 yıllık evlilik süresi dolmamış ise, eşlerin anlaşmalı boşanma davasının duruşmasında hazır bulunma imkanları yok ise vs.) çekişmeli boşanma davası söz konusu olacaktır.

Çekişmeli Boşanma Davası Ne Demek?

Çekişmeli boşanma davaları aile mahkemelerinde, aile mahkemelerinin olmadığı yerlerde asliye hukuk mahkemelerinde görülür. Dava tarafların boşanma hususunda anlaşamamaları halinde, örneğin biri boşanmak isterken diğerinin istememesi durumunda ya da ortak çocuk varsa velayetinin kime bırakılacağı hususunda anlaşamıyorlarsa çekişmeli boşanma davası olur. Yazılı yargılama usulünün uygulandığı davada, davalının kendisine tebliğinden itibaren 2 hafta içinde cevap dilekçesi vermesi gerekir. Dava aşağıdaki sebeplerle açılabilir:

  • Zina (TMK m. 161)
  • Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış (TMK m. 162)
  • Küçük düşürücü suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme (TMK m. 163)
  • Terk (TMK m. 164)
  • Akıl hastalığı (TMK m. 165)
  • Evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK m. 166)

Çekişmeli boşanma davasında ya eşlerden biri boşanmak istemiyordur ya da ikisi de boşanmak istemesine rağmen boşanmanın sonuçları hususunda anlaşamıyorlardır. Çekişmeli boşanma davasında, kişinin avukatı yoksa duruşmaya bizzat katılmalıdır. Dava ortalama 1-3 yıl arasında sürer. Boşanma davasında davayı kusurlu olan eş açmışsa, diğer eş de kusursuzsa ve boşanmak istemiyorsa mahkemenin talep bakımından ret kararı vermesi gerekir. Yani tarafları boşamaz.

Çekişmeli Boşanma Davasının Aşamaları Nelerdir?

Çekişmeli Boşanma Davasının yargılama aşaması Hukuk Muhakemeleri Kanununda düzenlenmiştir. Buna göre yazılı yargılama usulünün uygulandığı boşanma davalarında aşamalar şu şekildedir:

  • Dilekçeler Aşaması: Dilekçeler aşamasında taraflar karşılıklı olarak dava dilekçesi, cevap dilekçesi, cevaba cevap dilekçesi ile ikinci cevap dilekçelerini sunarlar.
  • Ön İnceleme Duruşması Aşaması: Ön İnceleme duruşması uyuşmazlığın tespit edildiği, tarafların sulha davet edildiği aşamadır.
  • Tahkikat Aşaması: Tahkikat aşaması tanıkların dinlendiği, delillerin toplandığı, bilirkişi incelemesi ile pedagog incelemesinin yapıldığı başka bir anlatımla tarafların iddia ve savunmalarının ispatlamaya çalıştığı aşamadır.
  • Sözlü Yargılama Aşaması: Sözlü yargılama aşaması dosyanın tümü hakkında tarafların beyanda bulundukları aşamadır.
  • Hüküm Aşaması: Mahkemece, boşanma davasına ilişkin verilen kararın açıklandığı aşamadır.  Mahkeme son duruşmada davaya ilişkin kararını açıklayacaktır. Açıklanan bu karar kısa karar olacaktır. Mahkeme kısa kararı açıkladıktan sonra gerekçeli kararını yazacaktır.

Çekişmeli boşanma davası için gereken evraklar vardır. Çekişmeli boşanma davası açabilmek için boşanma dilekçesinin hazırlanmış olması ve boşanma dilekçesinin ekine kimlik fotokopisinin eklenmesi yeterlidir. Delil ve tanık listesi yargılamanın ilerleyen aşamalarında ayrıca sunulacağından delillerin ve tanık listesinin dava açılırken sunulması zorunlu değildir.

bosanma davalari nafaka velayet tazminat
bosanma davalari nafaka velayet tazminat

Anlaşmalı Boşanma Davası Nedir?

Anlaşmalı boşanma davasında 1 yıllık süre evlilik tarihi ile dava tarihi arasını kapsamaktadır. Ancak bu 1 yıllık süre dava şartı değildir. 1 yıllık süre dolmamışsa davanın çekişmeli boşanma davasına dönüştüğü kabul edilir. Davayı eşler birlikte açabileceği gibi birinin açtığı davayı diğer kabul de edebilir. Eğer eşler davayı birlikte açmalarına rağmen duruşmaya birisi gelmemişse dava çekişmeli boşanma davasına dönüşür. Bunun dışında evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebiyle boşanma davası açılırsa ve davalı davayı kabul ederse anlaşmalı boşanma davasına dönüşmez. Çünkü sadece kabul beyanı yeterli değildir diğer şartlar da gerçekleşmelidir. Şöyle ki;

  • Evlilik birliği en az 1 yıl sürmüş olmalıdır.
  • Tarafların boşanmak istediklerine dair karşılıklı irade beyanları olmalıdır.
  • Taraflar duruşmada bizzat dinlenmelidir.
  • Tarafların iradelerini serbestçe açıkladıklarına dair kanaat oluşmalıdır.
  • Hakim, boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumunu taraflarca kabul edilecek düzenlemede uygun bulmalıdır.

İlgili eşin vekilinin dinlenmesi yeterli değildir, bizzat kendisi dinlenmelidir. Aynı şekilde eşler talimat yoluyla da dinlenmez ancak SEGBİS yoluyla dinleme mümkündür. Anlaşmalı boşanma davasında yargılama giderleri ve vekalet ücreti hususunda anlaşma sağlanmasına gerek yoktur. Anlaşmalı boşanma davasını iki eş birlikte açarsa her iki eş de davacı-davalı sıfatına sahip olur ve tek harç ödenir. Ancak eşlerden biri davayı açmış diğeri de kabul etmişse davayı açan eş davacı olur diğeri de davalı olur. Boşanma davası maktu harca tabidir. Aynı şekilde vekalet ücreti de maktudur. Dava ile birlikte talep edilen maddi-manevi tazminatlar da maktu harca tabi olacaktır. Boşanmanın eki olarak açılan nafaka tazminat davalarında harç alınmaz ancak boşanmadan bağımsız olarak açılan davalarda alınan harç ise dava değerine göre nispidir.

Anlaşmalı Boşanma Davasının Şartları Nelerdir?

Anlaşmalı boşanma davası Türk Medeni Kanunu m. 166/3’te düzenlenmiştir. Madde metni, “Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.” şeklindedir. Buna göre;

  • Eşler arasındaki evliliğin en az bir yıl sürmüş olması,
  • Eşlerin, boşanma ve boşanmanın sonuçları konusunda tam bir anlaşmaya varmış olması,
  • Eşlerin,  bu anlaşmayı birlikte duruşmada hazır bulunarak tekrar etmesi ve
  • Eşler arasındaki bu anlaşmanın hakim tarafından uygun bulunması gerekmektedir.

Anlaşmalı boşanma için bir yıllık evlilik süresi zorunludur. Bu durum Kanunda özel olarak düzenlenmiş olup, bir yıllık evlilik süresi dolmadan anlaşmalı boşanma davası açılamaz. Aksi takdirde, yani 1 yıllık evlilik süresi dolmadan anlaşmalı boşanma davasının açılması halinde dava mahkemece reddedilecektir. 1 yıl içinde boşanmanın tek yolu çekişmeli boşanma davası açıp diğer eşin davayı kabul etmesidir. Bu da ortalama 3-4 ay sürmektedir.

Anlaşmalı boşanma davasında tarafların, boşanma ve boşanmanın sonuçlarına (velayet, kişisel ilişki tesisi, iştirak nafakası, yoksulluk nafakası, maddi manevi tazminat, mal paylaşımı) ilişkin olarak düzenleyip mahkemeye sundukları anlaşma metnidir. Aile Mahkemesi hakimi, taraflarca hazırlanan protokolü uygun bulursa boşanma protokoldeki taraf iradelerine göre gerçekleşecektir. Mal rejiminden kaynaklanan davalar boşanma kararı kesinleştikten sonra görülebilecek davalardan olup, boşanma davası ile mal rejimi tasfiyesi (mal paylaşımı) davasının aynı dilekçe ile dava konusu edilmesi mümkün değildir. Boşanma davasının yanında mal rejiminin tasfiyesine ilişkin ayrı bir dava açılması durumunda ise, mal rejimi tasfiyesi davasına bakan mahkeme, boşanma davasının sonucunu bekleyecektir; başka bir ifadeyle bekletici mesele yapacaktır.

Anlaşmalı Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?

Anlaşmalı boşanma davası açıldıktan sonra mahkemenin iş yoğunluğuna bağlı olarak bir hafta ile bir ay arası bir zaman dilimi içinde duruşma günü belirlenir. Duruşma günü tüm koşulların varlığı halinde boşanmaya karar verilir. Gerekçeli kararın taraflara tebliğ edilmesi üzerine istinaf süresinin de dolmasıyla gerekçeli karar kesinleşir. O halde anlaşmalı boşanma davasının, 1 ay ile 3 ay arasında sonuçlanmış olacağını söylemek yanlış olmayacaktır.

Anlaşmalı boşanma davası tarafların anlaşarak protokol ile birlikte mahkemeye başvurdukları bir dava türüdür. Bu nedenle yetki itirazı olmayacaktır. Bu sebeple iş yoğunluğu olmayan küçük ilçelerde anlaşmalı boşanma davasının açılması öneriler. Dava için başvurulduğunda asliye hukuk mahkemesi (aile mahkemesi sıfatıyla) ile görüşülüp aynı gün için dahi duruşma günü alınabilir. Bu şekilde hızlıca boşanma kararı alınır. Boşanma kararı verildikten sonra taraflar dilekçe ile istinaf hakkında feragat ettiklerini belirtirse kararı kesinleştirip nüfus ile ilgili işlemlerini yapabilir.

Hakim tarafların anlaşmalı boşanmada, boşanma iradelerini ve boşanma protokolündeki şartları serbest iradeleri ile kararlaştırdıklarından emin olmak için boşanmak isteyip istemediklerini, protokoldeki imzaların kendilerine ait olup olmadığını, boşanma protokolündeki gibi boşanmak isteyip istemediklerini taraflara bizzat soracaktır ve boşanma protokolünde anlaşılması zor bir şartın bulunması halinde taraflardan bunun açıklamalarını isteyecektir.

Boşanma Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Boşanma davalarında görevli mahkeme aile mahkemeleridir. Aile mahkemeleri 4787 sayılı kanunla hukukumuza girmiştir. Ancak her ilde aile mahkemesi olmayabilir. Bu durumda HSK’nin görevlendirdiği asliye hukuk mahkemeleri aile mahkemesi sıfatıyla davaya bakacaktır. Eğer asliye hukuk mahkemeleri aile mahkemesi sıfatıyla davaya bakmazsa bu bozma sebebi olur. Aile mahkemelerinin görevleri 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun ile düzenlenmiştir. Bu kanuna göre vesayet hukuku ile ilgili davalar aile mahkemelerinde görülmez. Ayrıca tazminat davası boşanmanın olmadığı bir durumda açılmışsa aile mahkemesi görevli olmayacaktır.

Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir. (TMK m. 168) Bu iki yerden birini seçme hakkı davacıya verilmiştir. Eşler boşanmaya karar verdikten sonra aynı evde kalmak istemedikleri için birisi baba evine dönebilir. Bu durumda hayatın olağan akışına uygun olarak baba evi eşin yerleşim yeri sayılabilir. Boşanma davalarında yetki kamu düzeninden olmadığı için mahkeme resen göz önünde bulundurmayacaktır. Ayrıca yetki kuralı kesin kural olmadığı için ilk itiraza bağlıdır. Ancak kişiler ilk itirazda bulunmazsa mahkeme resen (kendiliğinden) yetkisizlik kararı vermeyecektir. Dava açıldıktan sonra yerleşim yerinin değiştirilmiş olması yetki hususunda bir değişiklik yaratmaz.

Boşanma Davası Nasıl Açılır?

Boşanma davası, HMK’da öngörülen “taraflarca hazırlama” ilkesinin uygulanması nedeniyle bir boşanma dilekçesi ile açılabilir. Davacı, boşanma dilekçesi ekine kimlik fotokopisini eklemek suretiyle Aile Mahkemesine ya da Hukuk Tevzi Bürosuna müracaat edecektir. Burada gerekli harç ve masrafları ödedikten sonra, davacıya davanın hangi mahkemede görüleceğine ve dava esas numarasını gösteren bir evrak verilecektir. Anlaşmalı boşanma davası açan davacı, dava dilekçesi ekine boşanma protokolünü de eklemelidir. Boşanma davasını avukat tarafından açılıyor ise, boşanma vekaletnamesinin de dilekçe ekinde yer alması gerekir.

Boşanma davası, tarafların yazılı bir dilekçe ile yetkili aile mahkemesine başvurması ile açılır. Boşanma davası için gerekli olan boşanma dilekçesi ise taraflar tarafından ya da avukat aracılığı ile hazırlanmaktadır. Avukat tarafından açılıyorsa dosyaya vekalet sunulmalıdır. Vekalet boşanma davalarında resimli şekilde hazırlanır. Yine boşanma davası uyap veya mahkemeye bizzat başvurarak açılabilir. Uyap üzerinden online dava açılacaksa e imza gereklidir. E imza ile dilekçe imzalandıktan sonra gerekli harç ve giderler yatırılır. bu şekilde dosya esas numarası alır. Boşanma davası tarafların duruma göre anlaşmalı ya da çekişmeli boşanma davası şeklinde açılır. Bunların açılma usulü arasında fark yoktur.

Boşanma Davasında Mahkeme Masrafları ve Harcı Ne Kadar Tutar? 

Boşanma davasında mahkeme masrafları,  dava harçları (peşin harç, başvuru harcı) ile gider avansından oluşmaktadır. Bu harçların yatırılması zorunludur. Bu masraflar devlete ödenen miktardır. Yani taraf kendisi de açsa avukatı da açsa bu masraflar ödenir. Avukat ayrıca ödenecek vekalet ücreti ile karıştırılmamalıdır. 2023 yılı itibariyle boşanma davası masrafları ve harçları;

Masraf Açıklama

Adet

Tutar (TL)

Başvurma Harcı

1

179,90

Vekalet Harcı

1

25,60

Peşin Harç

1

179,90

Gider Avansı

2

710,00

Vekalet Pulu

1

40,30

Harç Toplam

Masraf Toplam

Diğer Toplam

Toplam Tutar

385,40

710,00

40,30

1.135,70

Belirtilen masraflar asgari tutar olup, pedagog incelemesi, bilirkişi masrafları ve mahkemece gerek görülürse yapılacak diğer masraflar bu kapsam dışında yer almaktadır. Bu miktarlar her yıl artmaktadır. Boşanma davası açılırken ödenmesi gereken harç miktarı Hazine ve Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı) tarafından yayımlanan Harçlar Kanunu Genel Tebliği  ile belirlenir ve her yıl ödenmesi gereken harç miktarı değişir. Ödenmesi gereken Gider Avansı ise Adalet Bakanlığı tarafından belirlenerek Hukuk Mahkmeleri Gider Avansı Tarifesi olarak yayımlanır ve bu miktar da her yıl değişir.

Çekişmeli Boşanma ile Anlaşmalı Boşanma Arasındaki Farklar Nelerdir?

Çekişmeli boşanma ile anlaşmalı boşanma arasındaki en önemli farklar şu şekildedir:

  • Çekişmeli boşanma davasında kusur araştırması yapılırken, anlaşmalı boşanma davasında kusur değerlendirmesi yapılmaz.
  • Çekişmeli boşanma davası, anlaşmalı boşanma davasına göre çok uzun sürmektedir. Anlaşmalı boşanma davasında davanın koşulları ve protokol hususunda herhangi bir eksiklik yok ise tek celsede yargılama sona erdirilerek karar verilir.
  • Çekişmeli boşanma davasında mahkeme hakiminin hem boşanma konusunda, hem boşanmanın sonuçları konusunda bir karar vermesi gerekecektir. Anlaşmalı boşanma davasında ise hakim sadece tarafların serbest iradesi ile hareket edip etmediği ve  protokolün uygun olup olmadığına karar verecektir.
  • Anlaşmalı boşanma davalarında tanık, bilirkişi incelemesi, keşif gibi deliller tarafların anlaşmış olmaları sebebiyle ileri sürülmez. Çekişmeli boşanma davalarında ise kusur değerlendirmesi yapılacağından boşanma davalarında ileri sürülmesi caiz olan her türlü delil ileri sürülür ve araştırılabilir.
  • Anlaşmalı boşanma için bir yıllık evlilik süresi zorunludur. Çekişmeli boşanma davası için ise böyle bir zorunluluk bulunmamaktadır.
  • Anlaşmalı boşanma davasında eşlerin duruşmada hazır bulunması ve serbest iradeleri ile boşanma isteklerini beyan etmeleri zorunludur. Çekişmeli boşanma davasında ise eşlerin duruşmada hazır bulunma zorunluluğu bulunmamaktadır.

Boşanma Davasında Geçici Önlemler

Boşanma davasında hakimin alması gereken bazı önlemler vardır. Maddede sınırlı sayma yoktur, bu örnekler çoğaltılabilir. Hakim bu önlemleri kendiliğinden alır. Bu önlemler;

  • Eşlerin barınmasına
  • Eşlerin geçimine
  • Eşlerin mallarının yönetimine
  • Çocukların bakım ve korunmasına ilişkindir.

Eşlerin barınmasına ilişkin husus aile konutunu kimin kullanacağına ilişkindir. Ekonomik ve sosyal durumlarına göre bu belirlenir. Eşlerin geçimine ilişkin önlem ise tedbir nafakasıdır. Ayrı yaşayan ve bu nedenle geçimi zora düşen eş için tedbir nafakasına hükmedilir. Tedbir nafakası boşanma kesinleştikten sonra yoksulluk ya da iştirak nafakasına dönüşür. Nafaka belirlenirken ne kadarı çocuk için ne kadarı davalı için belirlenmelidir. Ayrıca tedbir nafakasına dava tarihinden itibaren hükmedilir. Bu kuralın istisnası dava açıldıktan sonra doğan çocuk içindir, bu çocuğun doğum tarihinden itibaren tedbir nafakasına hükmedilir.

Eşlerin birlikte edindiği malların ne şekilde paylaşılacağı hususu da mal yönetimine ilişkindir. Çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemler ise geçici velayettir. Eşler ayrı ayrı  yaşadığı için ortak çocukların kimde kalacağı hususunda anlaşamamış olabilirler. Hakim eşlerin ekonomik durumlarına, sosyal durumlarına, çocukların yaşına, çocukların okul ve gelişim durumuna bakarak karar verir. Geçici velayette genellikle küçük çocuklar annelerine verilir. Velayet eşlerden birine verilince diğer eş ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmalıdır.

Tarafların evliliği boyunca müşterek çocuğun velayeti her iki ebeveynde ortaktır; ancak tarafların boşanması halinde çocuğun velayet hakkı, ortak velayete hükmedilmediği hallerde taraflardan birisine verilecektir. Mahkeme, velayet kararını verirken öncelik olarak çocuğun anne bakımına muhtaç yaşta olup olmadığını değerlendirecek, çocuğun bakımı ve gözetiminin hangi ebeveyn tarafından daha iyi üstleneceğini değerlendirecektir. Çocuğun velayeti ve çocuğa ilişkin verilecek her türlü kararda temel kriter, çocuğun yüksek yararı olacaktır.

Boşanma Davasında Maddi ve Manevi Tazminat

Maddi tazminat, menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz ya da az kusurlu kişinin, kusurlu taraftan istediği tazminattır. Eşler arasında eşit kusur varsa tazminat hakkı doğmaz. Eğer maddi tazminatın miktarı belirtilmemişse dava reddedilmez, miktarın belirtilmesi talep edilir. Tazminat dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutulabilir. Boşanma davasından ayrı açılan maddi tazminat davası 1 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Anlaşmalı boşanma davasından sonra maddi tazminat talep edilemez. Maddi tazminatın koşulları aşağıda yer almaktadır:

  • Bir zarara uğranılmış olmalıdır.
  • Tazminat talep edilen eş kusurlu olmalıdır.
  • Tazminat talep eden eş daha az kusurlu olmalı ya da hiç kusurlu olmamalıdır.
  • Nedensellik bağı olmalıdır.
  • Hukuka aykırılık unsuru olmalıdır.
  • Boşanma kararı verilmiş olmalıdır.
  • Maddi tazminata ilişkin bir talep olmalıdır.

Manevi tazminat, boşanma sebepleri yüzünden kişinin kişilik haklarının saldırıya uğraması sonucunda, kusurlu taraftan uygun bir miktar para ödenmesini talep etmesidir. Hakaret, şiddet, evden kovmak, cinsel saldırı, sadakatsizlik gibi eylemler kişilik haklarına saldırıdır. Anlaşmalı boşanma davalarında ise kusur araştırması yapılmaz. Eşit kusur halinde tazminat hakkı doğmaz. Manevi tazminatta fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmaz. Manevi tazminat talebi dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında yapılır. Ayrıca 1 yıllık zamanaşımı süresi de vardır. Manevi tazminatta aynen tazmin mümkün değildir yalnızca nakden ödeme yapılır ve irat şeklinde ödeme de yapılmaz.

  • Davacının kişilik hakları zedelenmiş olmalıdır
  • Tazminat talep edilen eş kusurlu olmalıdır.
  • Tazminat talep eden eş daha az kusurlu olmalı ya da hiç kusurlu olmamalıdır.
  • Nedensellik bağı olmalıdır.
  • Hukuka aykırılık unsuru olmalıdır.
  • Boşanma kararı verilmiş olmalıdır.
  • Manevi tazminata ilişkin bir talep olmalıdır.

Boşanma Davasında Nafaka

Nafaka Türk Medeni Kanunu’nda 4 tane olarak sayılmıştır. Bunlar yoksulluk nafakası, tedbir nafakası, iştirak nafakası, yardım nafakasıdır. Ancak bunlardan yardım nafakası aile dayanışması fikrinden doğmuştur ve kişinin yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek alt-üst soy ile kardeşlerine verdiği nafakadır. Yoksulluk nafakasının ise bazı şartları bulunmaktadır:

  • Nafaka isteyen eşin yoksulluğa düşecek olması gerekir.
  • Nafakayı talep eden eş daha az kusurlu ya da kusursuz olmalıdır.
  • Nafaka ile nafakayı ödeyecek olan eşin mali gücü arasında orantı bulunmalıdır.
  • Nafaka için bir talepte bulunulmalıdır.
  • Nafaka için yapılan talep süresinde yapılmalıdır.

İştirak nafakası ise velayet hakkı kendisine verilmeyen eşin ortak çocuğun bakım ve giderleri için yapacağı katkıdır. Diğer nafaka türlerinde olduğu gibi mali gücü oranında nafakaya hükmedilir. İştirak nafakası kamu düzenine ilişkindir ve çocukların korunmasını amaçlar. İştirak nafakası boşanmanın kesinleşmesiyle ödenmeye başlar ve kural olarak çocuğun erginliğine kadar devam eder. Tedbir nafakası ise boşanma davası devam ederken verilen, boşanma davası kesinleşince de yoksulluk ya da iştirak nafakasına dönüşebilen nafaka türüdür. Yani boşanma davası kesinleşince tedbir nafakası da sona erer. Dava devam ederken tedbir nafakası arttırılıp azaltılabilir.

Boşanma Davasında Velayet Hakkı

Ergin olmayan çocuklar anne-babalarının velayeti altındadır. Hakim vasi atanmasına gerek görmezse 18 yaşını dolduran kısıtlılar da anne babasının velayeti altındadır. Evlilik birliği süresince velayet hakkını anne-baba ortak kullanır. Velayet anne babadan birinin ölümü halinde sağ kalana verilirken boşanma sonrasında da çocuk kendisine bırakılan tarafa verilir. Velayet ilişkisinin kurulmasında da esas olan çocuğun üstün yararıdır. Velayet kamu düzenine ilişkin olup kamu düzenindendir. Anne baba evli değilse velayet anneye aittir. Anne velayeti alamayacak durumda ise çocuğun menfaatine göre ya vasi atanır ya da velayet babaya verilir. Velayetin babaya verilmesi için hakim kararı olmalıdır. 4 durumda velayet babaya verilir ya da vasi atanır:

  • Annenin küçük olması (18 yaşını doldurmamış olması)
  • Annenin kısıtlı olması
  • Annenin ölmüş olması
  • Velayetin anneden alınmış olması

Boşanma davası sonucunda velayet anne babadan birine verilecektir. Çocuğun üstün yararına göre velayet verilir. Çocuğun üstün yararı da çocuğun bedensel, ahlaki gelişimi; sosyal, ekonomik, kültürel koşulların sağlanmasıdır. İkiz çocukların velayeti yaşları dikkate alındığında annenin bakımına muhtaç oldukları için üstün yarar bu yöndedir. Boşanma kararı verildikten sonra velayet askıda bırakılmaz. Türk hukukunda boşanmış eşlerin ortak velayet kullanmaları mümkün değilken bazı yabancı hukuk sistemlerinde bu mümkündür. Bu yüzden bu yönde verilen yabancı mahkeme kararları Türk hukuk sisteminin müdahalesi ile karşılaşır yani böyle bir karar kabul edilmez. Velayetin kaldırılması ise duruşma açılarak görülen hatta adli tatilde de görülen bir davadır. Çekişmesiz yargının işi olan velayet aşağıdaki durumlarda kaldırılabilir:

  • Anne veya babanın deneyimsizliği
  • Anne veya babanın hastalığı
  • Anne veya babanın başka bir yerde bulunması
  • Anne veya babanın yeterli ilgiyi çocuğa gösterememesi
  • Anne veya babanın çocuğa karşı yükümlülüklerini aksatması

Boşanma Davasında Çocukla Kişisel İlişki Kurulması

Boşanma davasında ergin olmayan çocukların velayeti eşlerden birine verilir. Velayet kendisine verilmeyen eşin çocukla belirli zamanlarda görüşmesi çocukla kişisel ilişki kurulmasıdır. Kişisel ilişki velayet kendisine verilmeyen anne-baba için etkili olduğu kadar velayet kendisinde olan ebeveyn için de etkilidir. Çünkü ebeveynini göremeyen çocuğun psikolojik olarak kötü etkilenmesine yol açabilir. Bu ilişkide çocuğun üstün yararına bakılır. Velayet hakkının gereği gibi kullanılmasına engel oluyorsa her hafta sonu kişisel ilişki kurulmayabilir.

Birden çok çocuk varsa ve çocukların velayeti farklı ebeveynlere verilmişse kardeşlerin birbiriyle görüşmeleri için de kişisel ilişki kurulmalıdır. Kişisel ilişki sadece anne-baba-kardeşler için değil büyük anne büyük baba için de kurulmalıdır. Üçüncü kişilerle kurulan kişisel ilişki olağanüstü hallerde söz konusudur, her zaman söz konusu olmaz. Çocukla kişisel ilişki kurulmasında basit yargılama usulü uygulanır. Kişisel ilişki hususunda sosyal inceleme raporu da gerektiğinde alınmalıdır. Çocuk idrak çağındaysa da görüşü alınmadan kişisel ilişki kurulmamalıdır.

Boşanma Davası Sırasında Eşlerden Birinin Ölümü

Dava devam ederken eşlerden birinin ölümü hususunda kanun koyucu, özel bir düzenleme yapmıştır. ‘’Boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça, kaybederler. Boşanma davası devam ederken, ölen eşin mirasçılarından birisinin davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun ispatlanması hâlinde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.’’ (TMK m. 181) Yani ölüm ile evlilik birliği son bulacaktır bu nedenle de sağ kalan eşin mirasçılık sıfatı devam edecektir. Bunun istisnası maddenin ikinci fıkrasındadır. Diğer eşin ölümü halinde sağ kalan eşin mirasçılık sıfatının devam etmemesi için gereken şartlar şöyledir:

  • Boşanma davası devam ederken eşlerden biri ölmelidir.
  • Ölen eşin mirasçılarından biri davaya devam etmelidir.
  • Diğer eşin (sağ kalan eşin) kusurlu olduğu ispatlanmalıdır.

Boşanma davasının devam etmesi hem ilk derece mahkemesindeki durumu hem de kanun yolundaki durumunu kapsamaktadır. Kesinleşmiş boşanma davalarında bu madde hükmü uygulanmaz. Mirasçıların tespitinde ise derece sistemine göre hareket edilir. Yani ölen kişinin birinci dereceden mirasçıları varsa anne baba gibi ikinci derece veya üçüncü dereceden akrabaların talebi dikkate alınmaz. Mirasçıların hepsinin davaya devam etmesine gerek yoktur aralarından birinin davaya devam etme talebi yeterli olacaktır. Sağ kalan eşin kusuru ancak çekişmeli boşanma davalarında aranır. Yani örneğin aldatma gibi bir kusurun ispatlanması anlaşmalı boşanma davalarında söz konusu olmaz. Sonuç olarak TMK m. 181/2 hükmü anlaşmalı boşanma davalarında uygulanmaz.

Boşanma Davasının Hukuki Sonuçları

Boşanma davasının esas sonucu evlilik birliğinin son bulmasıdır. Boşanma davası bozucu yenilik doğuran bir hak olup, hüküm doğurabilmesi için kesinleşmiş olması gerekir. Boşanma tarihi boşanma kararının kesinleştiği tarihtir. Hem kadın hem erkek için evlenme ile elde edilen vatandaşlık, erginlik, kayın hısımlığı boşanmadan sonra da devam eder. Yabancı ülkelerde verilen boşanma kararlarının tanıma ve tenfizi aile kütüklerine tescil ettirilir. Yabancı ülkelerin verdikleri bu kararın kesinleşme tarihi de boşanma tarihi olarak sayılacaktır.

Boşandıktan sonra kadının kocasının hanesindeki nüfus kaydı kapatılır ve evlenmeden önce kayıtlı olduğu kütüğe kaydı yapılır. Evlilik birliği süresince kadın kocasının soyadını kullanabileceği gibi kendi soyadı ile birlikte kocasınınkini de kullanabiliyordu. Ancak Anayasa Mahkemesi Şubat 2023 tarihinde evlenmeden önceki soyadının evlendikten sonra da tek başına kullanılması bağlamında kadın ve erkek arasında kuralla öngörülen farklı muamelenin eşitlik ilkesini ihlal ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Boşanmadan sonra ise kural olarak kadın kocasının soyadını kullanamaz. Yani boşanmanın kesinleşmesi ile kadın önceki soyadını kullanmaya devam eder.

Kadın kızlık soyadına dönebileceği gibi ilk eşi öldüyse ve o eşi öldükten sonra ikinci eşiyle evlendiyse ölen eşinin soyadını da kullanabilir. Bu kuralın istisnası da mevcuttur. Şöyle ki; ‘’Kadının, boşandığı kocasının soyadını kullanmakta menfaati bulunduğu ve bunun kocaya bir zarar vermeyeceği ispatlanırsa, istemi üzerine hâkim, kocasının soyadını taşımasına izin verir.’’ (TMK m. 173/2) Kadının ortak çocuklarına sadece velayetin kendisinde olması sebebiyle kızlık soyadını vermesi mümkün değildir. bu durumda çocuğun üstün yararına bakılır eğer üstün yarar varsa çocuğa annenin kızlık soyadı verilebilir.

Yabancı kişinin evlenme yoluyla Türk vatandaşlığı kazanması mümkündür. Boşanma kararıyla birlikte bu vatandaşlık kişiden geri alınmaz. Bakanlığın yapacağı inceleme sonrasında kişinin iyi niyetli olduğu ispat edilirse Türk vatandaşlığı korunur. Ancak Türk vatandaşlığından çıkmak istiyorsa da zorla Türk vatandaşlığı durdurulmaz. Bunun dışında evlilik yoluyla ergin olan kişinin erginliği korunur. Yani 18 yaşını doldurmadan boşanan kişinin erginliği yaşı 18 olmasa da korunur. Son olarak evlilik ile kurulan kayın hısımlığı ve bu hısımlığa bağlanan sonuçlar evlilik birliği sona erdikten sonra da korunur. Örneğin kişinin boşandığı eşinin alt-üst soyu ile kayın hısımlığı korunur ve bu kişilerle evlilik yapması yasaktır.

Boşanma Davaları Ne Kadar Sürer?

Boşanma davası süresi davadan davaya değişkenlik göstermektedir. Bu davada yargılamanın süresi davanın anlaşmalı boşanma davası mı yoksa çekişmeli boşanma davası mı olmasına göre değişkenlik göstermektedir. Süre ayrıca boşanma sebebine göre de değişebilir. Eşler boşanmaya karar verdiklerinde bu sürecin bir an önce sonlandırılmasını istemektedir. Çünkü boşanma davaları hem eşler için hem de çocuklar için yorucu, yıpratıcı olabilmektedir. Bu kapsamda boşanma davası ne kadar sürer? şeklinde incelemenin cevabı 1 ay veya 1,5 yıl olabilir.

Boşanma davası süresi hangi sebebe dayanarak boşanma davası açılmış olduğuna göre değişkenlik gösterebilmektedir. Bununla beraber tarafların iddia ettikleri vakıaları ispata yarayacak kuvvetli delilleri sunması, mahkemelerin yoğunluğu, hakimin değişip değişmemesi gibi birçok husus boşanma davası süresi üzerinde etkili olmaktadır. Anlaşmalı boşanma davaları genel itibariyle tek celsede sonuçlandığından ortalama 1 ila 3 ay arasında anlaşmalı boşanma davasına ilişkin süreç tamamlanmış olacaktır. Çekişmeli boşanma davaları ise günümüzde en az 1 ila 1,5 yıl sürmektedir. Bu sürece istinaf ve temyiz süreleri dahil değildir.

ilk bosanma davasi nasil acilir
ilk bosanma davasi nasil acilir

Boşanma Davasında Davayı İlk Açan Eş Avantajlı Konumda Mıdır?

Davayı açan eş, TMK m. 168’deki yetkili mahkemeye ilişkin “eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesi” şeklindeki hüküm gereğince, boşanma davasının hangi mahkemede görüleceğini de belirlemiş olacağından bu noktada davayı ilk açan eşin bir avantajı bulunmaktadır.

Bununla birlikte bazı boşanma sebepleri açısından bu sebeplere dayanılarak boşanma davası açılabilmesi için hak düşürücü süre öngörüldüğünden (zina ve hayata kast, pek fena muamele ile onur kırıcı davranış) bu süreler kaçırılmadan dava açılması önem arz etmektedir. Yoksa hangi eşin ilk dava açtığının önemi yoktur. Zaten ilk dava açan tarafından dava dilekçesi karşı tarafta tebliğ edildiğinde genelde karşı taraf karşı dava açacaktır. Yani özünde 2 dava birlikte görülecektir.

Sosyo – Ekonomik Durum (SED) Araştırması Ne Demektir?

Boşanma davasında kişilerin sosyal ve ekonomik durumlarının araştırılması için kolluk (emniyet ya da jandarma) tarafından yapılan araştırma işlemidir. Kişinin sosyal durumu, nerede yaşadığı, kimlerle yaşadığı, herhangi bir fiziksel engelinin olup olmadığı, nasıl geçindiği, kimlerden ekonomik destek aldığı, adına kayıtlı taşınmaz ya da taşınır olup olmadığı, eğitim durumu vs. gibi hususlar araştırmanın temel noktalarını oluşturmaktadır.

Mahkeme boşanma ile birlikte boşanmaya bağlı iştirak nafakası, yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat hususlarında da karar vereceğinden ve bu karar verilirken tarafların sosyo-ekonomik durumu dikkate alınacağından hakime yol göstermesi bakımından bu araştırmanın yapılması gerekmektedir. Bununla bilirlikte sosyo-ekonomik durum incelemeleri tarafların mali güçlerini belirlemede tek başına belirleyici olmayıp; tapu kayıtları, trafik tescil kayıtları, banka kayıtları, maaş ya da ücret alınıyor ise ilgili kurum ve kuruluşlar ile yazışmalar sonucunda ulaşılan kayıtlar da büyük önem taşımaktadır.

SED raporunun niteliği ve etkisi gereği davanın seyrini ve sonucunu değiştirebilir. Şüphe duyulmayacak bir gerçek vardır ki bu rapor birçok davanın seyrinde büyük değişikliğe sebep olmuştur. Bu nedenle boşanma davasında ekonomik durum araştırması nedir sorusu bireylerce ayrıntılarıyla öğrenilir. Hal böyle olunca SED raporunun gerektiği gibi düzenlenmediği veya taraflardan birinin mağduriyet yaşayabileceği durumların doğmasından kaynaklı doğru kararın verilememesine sebep olur. Bu denli önemli bir hususta davada olan taraf SED raporunun gerçeği yansıtmadığını veya gerektiği gibi düzenlenmediğini iddia ederek yeniden düzenlenme talebini mahkemeye iletir. Tekrar bir araştırma yapılması mahkemeden istenir.

Pedagog İncelemesi Ne Demektir?

Boşanma davasında çocuğu görme hakkı (ziyaret hakkı), kişisel ilişki kurulması terimiyle ifade edilir. Boşanma davası devam ederken veya boşanma davası sonucunda,  velayet kendisine verilmeyen eş ile çocuk arasında mahkemece kişisel ilişki kurulmasına karar verilir. Mahkemece belirlenen gün ve saatlerde kendisine velayet verilmeyen eş çocuk ile görüşmek, ziyaret etmek, birlikte zaman geçirmek suretiyle kişisel ilişki kurmuş olacaktır.

Adliyelerde görevli bulunan pedagoglarca çocuğun geçici velayeti ya da boşanma sonucundaki velayeti konusunda gerekli incelemeleri yapmak ve rapor hazırlama sürecine “pedagog incelemesi” denilmektedir. Boşanma davalarında velayet hususu konusunda bir uyuşmazlık bulunduğunda çocuğun üstün yararı gereğince çocuğun yargılama süresi içerisinde kimin yanında kalacağı (geçici velayet), dava sonucunda çocuğun velayetinin kime verileceği, velayet kendisine verilmeyen eş ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasının olası etkileri konularında rapor hazırlaması için mahkemece pedagog incelemesi yaptırılacaktır.

Mahkemelerde görevli bulunan bu pedagoglar çocuğun bulunduğu yerde gerekli incelemeler yapar, çocuk/lar ile görüşmeler yapılır, eşler ile görüşülür ve sonuç olarak çocuğun hangi eş yanında kalabileceği, velayet hususunda varsa sakıncalar belirtilir. Çocukları psikolojisini ve zihinsel gelişimi tespit eden bu meslek dalı boşanma gibi durumlarda da çocuklar ile ilgili inceleme yapmaktadır. Bu noktada çocuğun pedagog uzmanları çocuğun psikolojisini ve gelişimini irdeleyerek bir rapor hazırlar ve inceleme yapar. Çocuğun da sağlığı bu raporda bir uzman tarafından mahkemeye sunulmuş olur. Bu nedenle çocuğun gelişimi için de oldukça önemlidir.

Sosyal İnceleme Raporu (SİR) Nedir?

Pedagoglarca inceleme sonucunda hazırlanan rapora, sosyal inceleme raporu (kısaca SİR) denilmektedir. Mahkemece pedagoglarca düzenlenen bu raporlara göre velayet ve geçici velayet hususunda karar verilecektir. Pedagog incelemesi sırasında çocuğun eşlerden birisi ile görüşmesinin sakıncalı olduğu tespit edilirse kişisel ilişki kurulması konusunda karar verilirken bu husus da göz önünde bulundurulacaktır. Sosyal inceleme raporunun işlevi çocuğun sağlıklı bir yerde büyümesi için önemlidir. Çocuğun sağlığı, psikolojisi için birçok avantajı vardır. Bu alanda uzman olan kişiler profesyonel bir rapor hazırlarlar. Raporun içeriğinde mahkemenin belirlediği bir pedagogun velayete ilişkin düşünceleri yer almaktadır. Uzman hem annenin hem de babanın çocuğa karşı görüşünü belirler. Çocuğun idrak kabiliyeti varsa onun da fikirleri alınır. Bu rapor sayesinde eşlerin yaşam ortamları saptanır ve çocuğun kime verileceği belirlenir. Rapor velayet, nafaka, tazminat gibi durumlara da etki etmektedir.

Sosyal inceleme raporunu hazırlayan uzmanlar alanlarında uzman kişilerdir. Bunlar psikolog, pedagog ya da sosyal çalışma uzmanı olabilir. Burada önemli olan annenin yada babanın menfaati değil çocuğun menfaatidir. Raporun alınması kararını aile mahkemesi hâkimi vermektedir. Çocukların fikrinin alınabilmesi için idrak güçlerinin olması gerekmektedir. Rapor tamamlandıktan sonra aile mahkemesi hakimine sunulur. Sosyal inceleme raporu ücretlidir. Bu nedenle süreçten önce ödemenin yapılması gerekmektedir.

Eylemli Ayrılık Nedeniyle Boşanma ve 3 Yıllık Bekleme Süresi

“Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.” (TMK m. 166/4) Madde evlilik birliğinin temelden sarsılması fikrine dayanır. Öncesinde açılmış bir boşanma davası olma koşulu olmakla beraber boşanma sebeplerinden herhangi biriyle dava açılabilir. Bu boşanma davası reddedilmiş olmalı ancak ret sebeplerinde bir özel şart bulunmamaktadır.

Reddedilen boşanma davasına ilişkin hüküm kesinleşmiş olmalıdır. Kararın kesinleşmesi zorunludur ancak kesinleştirme işlemi zorunlu değildir. Bu durumun istisnası feragat nedeniyle ret halidir. Feragat nedeniyle ret halinde ret kararının kesinleşmesi beklenmez. Bunların dışında kesinleşme tarihinden itibaren 3 yıl geçmelidir. 3 yıl evlilik birliğinin tekrar sağlanamayacağına ilişkin kanaattir. 3 yıl kesinleşme tarihinden itibaren başlar ve bu süre hakim tarafından resen dikkate alınır. Bu 3 yıl içinde ortak hayat tekrar kurulamamış olmalıdır. Kısa süreli bir araya gelmelerde ortak hayatın kurulduğundan bahsedilmez.

Eylemli ayrılık nedeniyle boşanma kararı verilmesi için önceden bir boşanma davasının açılması ve reddedilmesi gerektiğini söylemiştik. Ret kararından itibaren 3 yıl içinde de ortak hayat kurulamamış olmalıdır. Önceki boşanma davasının sebebi önemli değildir. Kararın kesinleşmesi için tebligat işlemleri yapılmalıdır ve ilgili süreler hesaplanmalıdır. Hastalık, ölüm, çocukları görme, özel günlerde bir araya gelme ortak hayatın yeniden kurulduğunu göstermez. Ortak hayatın yeniden kurulduğunu davalı ispat etmek zorundadır. Dava tanık dahil her türlü delille ispat edilebilir. Davanın açıldığı tarih itibariyle 3 yıl dolmalı ve ortak hayat kurulamamış olmalıdır.

Boşanma Davasında Tarafların Duruşmalara Katılması Zorunlu Mudur?

Hiç kimse kendi hakkını kullanmaya zorlanamayacağından böyle bir zorunluluk da bulunmamaktadır. Burada ceza yargılamasındaki gibi zorla getirme ya da özellikle sanıklar gibi hakkında yakalama kararı çıkarılması gibi bir durum söz konusu değildir. Yani boşanma davasında davalı konumundaysanız davaya gitme zorunluluğunuz yoktur. Bu gitmeyiz şeklinde bir tavsiye değildir. Sadece gitmeniz zorunlu değildir. Ama giderseniz lehinize olacaktır. Zira hakkınızda bir yargılama yapılıyor. Bu nedenle takibi gereklidir.

Çekişmeli boşanma davalarında taraf kendisini bir vekil ile temsil ediyor ise duruşmaya katılmak zorunda değildir. Kendisini vekil ile temsil etmiyor ise de bunun olası sonuçlarına katlanması gerekir. Kişi davacı olup, duruşmaya kendisi veya vekili katılmaz ise dava dosyası önce işlemden kaldırılır, üç ay içerisinde yenilenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilir. Kişi davalı olup, duruşmaya kendisi veya vekili katılmaz ise, duruşmada gerçekleşen ve yokluğunda yapılan usuli işlemlere itiraz edemez. Anlaşmalı boşanma davalarında ise, her iki tarafın duruşmada hazır olması gerekir. Sadece vekillerin gelmesi yeterli olmayıp tarafların bizzat duruşmada hazır olması gerekir; aksi takdirde anlaşmalı boşanma kararı verilemez.

Boşanmanın gerçekleşmesi için her iki eşin boşanmak istemesi gibi bir zorunluluk bulunmamaktadır. Eşlerden birisinin boşanmak istemesi boşanma davası açmak için yeterli olup, burada yapılabilecek tek şey, boşanma dilekçesi ile Aile Mahkemesinde çekişmeli boşanma davası açmak olacaktır.

Boşanma Davasında Kadının Hakları Nelerdir?

Boşanma davasında kadının hakları;

  • Ayrı Yaşama Hakkı,
  • Ortak Konutun Özgülenmesini Talep Etme Hakkı,
  • Çocuğun Teslim Edilmesini Talep Etme Hakkı,
  • Çocuğun Tedbiren Velayetini Talep Etme Hakkı,
  • Çocuk İle Kişisel İlişki Kurma Hakkı,
  • Kendisi İçin Tedbir Nafakası Hakkı,
  • Çocuk İçin Tedbir Nafakası Hakkı,
  • İştirak Nafakası Hakkı,
  • Yoksulluk Nafakası Hakkı,
  • Velayet Hakkı,
  • Maddi ve Manevi Tazminat Hakkı,
  • Ziynet Eşyası Alacağı Hakkı,
  • Mal Rejiminden Kaynaklı Alacak ve Haklar,
  • Aile Konutu Şerhi Konulmasını İsteme Hakkı,
  • 6284 Sayılı Yasadan Kaynaklanan Koruyucu Tedbirlerin Uygulanmasını Talep Etme Hakkı,
  • Ücretsiz Avukat Talep Edebilme Hakkı,
  • Kendi Eşyalarını Talep Etme Hakkı, şeklinde ifade edilebilir.

Boşanma Davasında Erkeğin Hakları Nelerdir?

Boşanma davasında erkeğin hakları;

  • Ayrı Yaşama Hakkı,
  • Ortak Konutun Özgülenmesini Talep Etme Hakkı,
  • Çocuğun Teslim Edilmesini Talep Etme Hakkı,
  • Çocuğun Tedbiren Velayetini Talep Etme Hakkı,
  • Çocuk İle Kişisel İlişki Kurma Hakkı,
  • Çocuk İçin Tedbir Nafakası Hakkı,
  • Kendisi İçin Tedbir Nafakası Hakkı,
  • İştirak Nafakası Hakkı,
  • Yoksulluk Nafakası Hakkı,
  • Velayet Hakkı,
  • Maddi ve Manevi Tazminat Hakkı,
  • Mal Rejiminden Kaynaklı Alacak ve Haklar,
  • Aile Konutu Şerhi Konulmasını İsteme Hakkı,
  • 6284 Sayılı Yasadan Kaynaklanan Koruyucu Tedbirlerin Uygulanmasını Talep Etme Hakkı,
  • Ücretsiz Avukat Talep Edebilme Hakkı,
  • Kendi Eşyalarını Talep Etme Hakkı, şeklinde ifade edilebilir.

Boşanma Davasında Avukatla Temsil Zorunlu Mudur?

Boşanma davasında avukat ile temsil konusunda bir yasal zorunluluk bulunmamakla birlikte boşanma ve boşanmaya bağlı oldukça önemli olan sonuçlar (velayet, nafaka, tazminat gibi) açısından herhangi bir hak kaybı yaşanmaması adına boşanma davası süresinde uzman bir boşanma avukatı ile çalışmak ciddi katkılar sağlayacaktır. Boşanma davasının açılıp yürütülmesi için avukat tutmak elbette ki zorunlu değildir; lakin yaşanabilecek hak kayıplarını en aza indirmek ve boşanma sürecinde karşılaşılan maddi, manevi ve psikolojik zorlukların hukuki platformda da net bir şekilde yansıtılıp doğru adımların kısa bir sürede atılabilmesi için avukat ile başvurunun her zaman daha avantajlı olduğu hususu genel kabul gören bir durumdur.

Boşanma davalarında neden unsuru her ailede farklılıklar göstereceğinden, tekdüze hazırlanmış yahut arzuhalciler vasıtasıyla yazılmış ve durumun izahına yönelik eksiklikler içeren bir dava dilekçesi size yarardan çok zarar getireceği de göz önünde bulundurulduğunda, alanında uzman bir aile avukatı bu tarz davalarda büyük önem arz etmektedir. Boşanma davası nerede açılır şeklinde tarafımıza yöneltilen soruların büyük bir kısmını cevaplandırdığımız makalemizde boşanma davası reddedilirse nasıl bir yol izlenmelidir sorusuyla devam edeceğiz.

Hakim Çekişmeli ve Anlaşmalı Boşanma Davasında Taraflara Ne Sorar?

Çekişmeli boşanma davasında taraflar karşılıklı olarak dilekçelerini sunduktan sonra, ön inceleme duruşmasında hakim, taraflara sulh olmak isteyip istemedikleri, eğer bir uzmanın yardımından faydalanmak istiyorlar ise bir uzmana yönlendirebileceğini soracaktır.  Sonrasında taraflardan uyuşmazlık konuları ve talepleri sorulacaktır. Taraflar uyuşmazlık konusunu ve taleplerini belirttikten sonra bu husus ön inceleme tutanağına geçirilecektir. Ayrıca hakim, taraflardan dilekçelerinde belirttikleri hususlardan belirsiz bulduğu noktalar için bilgi vermelerini, açıklama yapmalarını isteyebilir.

Hakim tarafların boşanma iradelerini ve boşanma protokolündeki şartları serbest iradeleri ile kararlaştırdıklarından emin olmak için boşanmak isteyip istemediklerini, protokoldeki imzaların kendilerine ait olup olmadığını, boşanma protokolündeki gibi boşanmak isteyip istemediklerini taraflara bizzat soracaktır ve boşanma protokolünde anlaşılması zor bir şartın bulunması halinde taraflardan bunun açıklamalarını isteyecektir.

Çekişmeli Boşanma Davasında İlk Duruşma Ne Zaman ve Ne Olur?

Dilekçeler aşamasının ne zaman sona erdiği, tarafların tüm dilekçe haklarını kullanıp kullanmadığı, dilekçeler aşamasında taraflara tanınan dilekçe verme sürelerinin ne kadarının kullanıldığı ve mahkemenin iş yoğunluğu gibi hususların tamamının ilk duruşma gününün verilmesindeki önemli etkenler olduğu ifade edilerek, çekişmeli boşanma davasında ilk duruşmanın genel olarak dava dilekçesinin verildiği tarihten itibaren 5-6 ay sonrasında yapıldığı söylenebilir.

Çekişmeli boşanma davasının ilk duruşması ön inceleme duruşması olup bu duruşmada tarafların sulh olup olmayacakları sorulur. Taraflar sulhe davet edilir. Taraflar sulh olmaz iseler, tarafların dilekçelerinde belirttiği uyuşmazlık konuları tespit edilir. Bu hususlar duruşma tutanağına geçirilir.

Anlaşmalı Boşanma Davası, Çekişmeli Boşanma Davasına Dönüşebilir Mi?

Tarafların hazırladıkları Anlaşmalı Boşanma Protokolü mahkemeyi bağlamayacaktır. Tarafların duruşmada bu protokolü kabul ettiklerini ve protokoldeki imzanın kendilerine ait olduğunu belirtmeleri gerekmektedir. Mahkemeye protokol sunmasına rağmen, taraflardan biri duruşmaya gelmez ise, taraflardan biri protokoldeki hükümlerden bir tanesini dahi kabul etmez ise yahut taraflardan biri duruşmada “ben anlaşmalı boşanmak istemiyorum” şeklinde beyanda bulunur ise, anlaşmalı boşanma gerçekleşmez. Böyle bir durumda davacının davasını çekişmeli boşanma davasına dönüştürmesi gerekir.

Çekişmeli boşanma davası devam ederken davanın tarafları, boşanma ve boşanmanın sonuçları konusunda anlaşmaya varırlarsa, aralarında anlaşmalı boşanma protokolü hazırlarlar ve bu protokolü boşanma davasının görüldüğü mahkemeye sunarak protokol uyarınca anlaşmalı olarak boşanmak istediklerini beyan edebilirler.

Çekişmeli Boşanma Mı? Anlaşmalı Boşanma Mı? 

Taraflar arasında boşanma ve boşanmanın sonuçları hakkında bir anlaşma var ise kesinlikle anlaşmalı boşanma tercih edilmelidir. Zira anlaşmalı boşanma çok hızlı bir şekilde gerçekleşecek ve evlilik birliği kısa süre içerisinde sona erecektir. Bununla birlikte, eşler arasında bir anlaşmaya varılamıyor ise; bu durumda çekişmeli boşanma davası açmaktan başka yol bulunmamaktadır.

Anlaşmalı boşanmak isteyen eş, boşanma ve boşanmanın sonuçları konusunda eşi ile anlaşarak bir anlaşmalı boşanma protokolü hazırlamalıdır. Bu anlaşmalı boşanma protokolünü, boşanma dilekçesine ekleyerek, bulunduğu yer aile mahkemesinin olduğu adliyedeki hukuk tevzi bürosuna giderek, burada gerekli harçlar ve masrafları yatırmak suretiyle davasını açacaktır. Boşanma davası reddedildikten sonra, eşler bir araya gelerek boşanma ve boşanmanın sonuçları konusunda anlaşmaya varırlarsa, yeni bir boşanma dilekçesi ve anlaşmalı boşanma protokolü ile anlaşmalı boşanma davası açılabilir.

Boşanma Davası Devam Ederken Eşlerin Barışması ve Zina Halinde Ne Yapılmalıdır?

Boşanma davası devam ederken eşler boşanmaktan vazgeçebilir; evliliklerine bir şans daha tanıyabilirler. Bu durumda da açmış oldukları boşanma davasının kapatılmasını isteyebilirler. Böyle bir durumda davacının davasından vazgeçtiğine ya da feragat ettiğine ilişkin bir dilekçe ile mahkemeye başvurması gerekir.

Boşanma davasının açılması ile boşanma kararı kesinleşinceye kadar geçen zaman içerisinde eşler evli kalmaya devam ettiğinden, evlilik birliğinin temel yükümlülüklerinden olan, “sadakat yükümlülüğü” de eşler arasında devam eder. Bu sebeple, boşanma davası devam ederken, bir başkası ile duygusal bağ kurmak sadakat yükümlülüğünün ihlali niteliğinde kusurlu bir eylemdir. Bu şekilde bir davranış yeni bir boşanma davasının konusunu oluşturacaktır.

Boşanma Davası “E-Devlet” Hususu

E-Devletten Boşanma Davası açılabilmesi mümkündür. Bunun için e devlet üzerinden ya da doğrudan “UYAP Vatandaş Portalı”na girilmeli, daha önce UYAP Doküman Editörü ile hazırlanarak E-İmza ile imzalanmış boşanma dilekçesiyle UYAP sistemi üzerinden dava açılması gerekmektedir. UYAP sistemi üzerinden dava harç ve masraflarını ödeyebilmek için ise Vakıfbank hesabınızın bulunması gerekir.

Tarafı olduğunuz her türlü davayı E- Devlet sisteminden görebileceğiniz gibi boşanma davanızı da dava açıldıktan sonra e-devlet üzerinden görebilirsiniz. Uyap vatandaş üzerinden giriş sağlanarak dosyada Uyaba eklenen tüm evrakları görebilirsiniz. Bu şekilde dosyanızı an ve an takip edebilirsiniz. Elektronik imzanın kısaltılmış hali olan E-imza ise, elektronik ortamdaki bir belgenin kim tarafından imzalandığını belirlemeye yarayan veridir.  Islak imza ile aynı işlevi görmektedir.  Elektronik imza, USB, Flashbellek benzeri bir kart üzerinde gelmektedir ve kart elinize ulaştığında öncelikle aktivasyon işlemlerinin yapılması gerekmektedir.  Bir belgeyi imzalamadan önce veya UYAP sistemine giriş yapılmadan önce ise, bu kartın bilgisayara takılarak aktif hale getirilmesi gerekir.

Boşanma Davasında Zamanaşımı Süresi Nasıldır?

Boşanma Davaları için öngörülen bir zamanaşımı süresi bulunmamaktadır; ancak bazı boşanma sebeplerinde kanun koyucu bu sebebe dayanılarak boşanma davası açılabilmesini hak düşürücü süreye bağlamıştır. Örneğin zina sebebiyle boşanma davası açacak olan eşin dava hakkı, boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle düşer. Hayata kast, pek kötü muamele ve onur kırıcı davranış sebebiyle açılacak olan boşanma davasında da davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.

Boşanma davası için bir zamanaşımı süresi bulunmamakla birlikte; boşanmaya bağlı bazı davalar için dava açma hakkı konusunda zamanaşımı süresi bulunmaktadır. Örneğin, evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları (boşanmaya bağlı maddi ve manevi tazminat ile nafaka), boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar yahut mal rejimi tasfiyesine yönelik davalar için de öngörülen zamanaşımı süreleri bulunmaktadır.

Boşanma Davası Delil Listesi Nedir?

Boşanma davasında, taraflar hangi delillere dayanacaklarını, hangi olayı hangi delille ispatlayacaklarını dilekçelerinde belirtirler. Dilekçeler aşaması tamamlandığında taraflara delillerini sunmaları, dilekçelerinde belirttikleri delilleri somutlaştırmaları, başka yerden getirtilmesini istedikleri delilleri varsa bunları belirtmeleri için iki haftalık kesin süre verilir. Tarafların bu iki haftalık süre içerisinde delillerini bir dilekçe halinde sunmaları gerekir. Bu dilekçeye de “delil listesi” denilmektedir.

Boşanma davasında sadece davanın taraflarının telefon dökümlerinin dosyaya getirtilmesi istenebilir. Taraflar haricinde davanın tarafı olmayan üçüncü kişilerin telefon dökümlerinin getirtilmesi ve dosyaya konulması suç teşkil edecektir. Gerekli koşulların varlığı halinde boşanma davasında da ıslah mümkün olup, bunun için ıslah dilekçesi ile davanın ıslah edilmesi gerekir.

Boşanma davasında taraflar tanıklarını mahkemeye bildirirken, tanıklarının ad soyad, TC Kimlik Numarası ve adres bilgilerini bir liste halinde hazırladıkları dilekçe ile mahkemeye sunarlar. İşte bu dilekçeye “tanık listesi” denilir. Tanık listesinde hangi tanığın hangi hususta tanıklık yapacağı da belirtilmelidir. Tanık, mahkeme huzurunda davaya konu olan olaylarla ilgili bilgi ve görgü sahibi olarak beyanda bulunan kişidir. Boşanma davalarında tanık delili çok önemlidir, bu nedenle boşanmada eşler mahkeme huzurunda dinletmek istediği kişileri, davada ileri sürdükleri iddialara tanık olan kişilerden seçmelidir.

Boşanma Davası Dava ve Beyan Dilekçesi Nedir?

Boşanma davasında, dava sırasında bir hususta (Örneğin, bir delilin nerede bulunacağını belirterek bu delilin getirtilmesi istenebilir.) beyanda bulunmak isteyen taraf, bunu mahkemeye bir beyan dilekçesi sunmak suretiyle gerçekleştirecektir. Bazen de mahkemece bir hususta taraflardan birisinden açıklama istenebilir. Bu durumda da açıklama yapacak taraf yazılı olarak beyan dilekçesi sunmak suretiyle beyanda bulunacaktır.

Boşanma davasında kural olarak; taleple bağlılık ilkesi uygulandığından bir talep olmaksızın mahkemece herhangi bir konuda karar verilmez. Bazı zamanlarda değişen koşullar nedeniyle (nafaka miktarının artırılmasını isteme, geçici velayetin değiştirilerek kendisine verilmesini isteme vs.) dava dilekçesindeki talepler dışında talepler ileri sürülebilmektedir. Bu taleplerin ileri sürülebilmesi de talep dilekçesi sunulması suretiyle gerçekleştirilir.

Boşanma davasında terditli talep ileri sürülmesi mümkündür. Örneğin tarafların zina sebebiyle boşanmalarına, zina ispat edilemez ise evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı olarak boşanmalarına karar verilmesinin talep edilmesi sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Böyle bir durumda, sadakat yükümlülüğüne aykırı davranan eşin zinası ispatlanamasa bile, sadakat yükümlülüğüne aykırılık evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet vereceğinden genel boşanma sebebine dayalı olarak boşanmaya karar verilmesinin istenmesi mümkündür.

Boşanma davaları uzmanlık gerektiren davalardır. Boşanma davaları için internet ortamında çok sayıda örnek dava dilekçesi bulunmaktadır; fakat her bir boşanma davasının kendisine özgü olay ve olguları bulunmaktadır. Her aile içinde yaşanan ve boşanmaya sebebiyet veren olaylar farklı olduğundan ve bunlara bağlı olarak talep edilecek hususlar da değişiklik göstereceğinden boşanma sürecinde uzman bir boşanma avukatından hukuki destek alınması en sağlıklı yoldur.

Boşanma Davası Öncesinde Mal Kaçırma Halinde Ne Yapılmalıdır?

Boşanma davası öncesinde eşlerin birbirlerinden mal kaçırmaları (taşınmazın bir başkasına devri, araç satışı, bankada bulunan paranın çekilmesi gibi) sıklıkla karşılaşılan durumlardandır. Eşlerin başvurdukları bu hileli davranışların amacı, boşanma davası sonucunda hükmedilen maddi ve manevi tazminatın tahsilini imkansız hale getirmek yahut boşanma davasından sonra görülecek mal rejiminin tasfiyesi davası sonucunda eşin katılma alacağını azaltmak olabilmektedir. Ancak TMK m. 229 uyarınca, “Aşağıda sayılanlar, edinilmiş mallara değer olarak eklenir:

  1. Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar,
  2. Bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler.” şeklindedir. Bu sebeple edinilmiş mallara katılma rejiminde kanun koyucu, eşlerden birinin diğerinden mal kaçırması halinde kendisinden mal kaçırılan eş için güvence hükmü öngörmüştür. Fakat mal rejimi tasfiyesi davaları da uzmanlık gerektiren davalar olduğundan hak kaybına uğramamak adına uzman bir aile hukuku avukatından hukuki destek alınması son derece önemlidir.

Kadınlar Boşandıktan Sonra Ne Zaman Evlenebilir?

Boşanma Davasında üst mahkeme Aile Mahkemesinin bağlı olduğu Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesidir. Aile Mahkemesi tarafından boşanmaya ilişkin verilen kararlara karşı üst mahkeme olarak Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yoluna gidilebilir. Bölge Adliye Mahkemesince verilen temyizi mümkün olan kararlara karşı ise Yargıtay İlgili Hukuk Dairesine gidilebilir.

Boşanan kadın, kural olarak mahkeme tarafından boşanma kararının verilmesi ve kesinleşmesinden itibaren 300 günlük süre dolmadan yeniden evlenemeyecektir. Buna bekleme süresi (iddet müddeti) denilmektedir. Ancak 300 gün içerisinde kadın doğum yapar ise 300 günlük bekleme süresi sona erecektir ve çocuğun babası boşanılan koca sayılacaktır. Çocuğun babası boşanılan koca değil ise eski eş, soybağının reddi davası açabilecektir. Bekleme süresi (iddet müddeti) kaldırılmasının bir diğer yolu ise kadının bekleme süresinin kaldırılması davası açmasıdır. Kadının hamile olmadığını kanıtlayan resmi sağlık raporunun dosyaya sunulması halinde mahkeme tarafından iddet müddeti kaldırılacaktır. Böylelikle kadın boşandıktan sonra 300 gün içerisinde başka birisiyle evlilik gerçekleştirebilecektir.

Boşanma davasında 300 Günlük iddet süresi vardır. Boşanmadan sonra eşler yeniden evlenebilir. Ancak evli bir kişinin tekrar evlenmesi mümkün değildir çünkü tek eşlilik sistemi kabul edilmiştir. Ayrıca boşanmış eşler birbirleriyle de tekrar evlenebilirler. Boşanmış eşlerin başkaları ile tekrar evlenmeleri hususunda özel bir durum düzenlenmiştir. Bu özel durum iddet müddeti olarak adlandırılır ve boşanmanın ardından kadının 300 gün içinde evlenmesine engel olur. Buna rağmen kadın evlendiyse evlilik birliği geçerli sayılır. ‘’Evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün geçmedikçe evlenemez. Doğurmakla süre biter. Kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin yeniden birbiriyle evlenmek istemeleri hâllerinde mahkeme bu süreyi kaldırır.’’ (TMK m. 132)

Bu süre kadının gebe olduğu varsayımı ile bebeğin babasının kim olduğunun tespit edilmesi hususunda getirilen bir düzenlemedir. Kadın, bir kadın doğum uzmanından gebe olmadığına dair doktor raporu alırsa hâkimden sürenin kaldırılmasını isteyebilir. Aynı şekilde boşanan eşler birbiriyle tekrar evlenecekse sürenin kaldırılmasını isteyebilir. 300 günlük bu bekleme süresi, boşanma veya evliliğin iptali kararının kesinleşmesinden itibaren, kocası ölen kadının ise ölüm tarihinden itibaren başlar. Yabancı uyruklu kadının milliyetinde böyle bir süre yoksa onun için bu süre dikkate alınmaz.

Eşinden Şiddet Gören ve Zina Yap Eşe Ne Yapmalıdır?

Fiziksel şiddete uğrayan kimse, darp raporu almalı ve eşinden şikayetçi olarak suç duyurusunda bulunmalıdır. Şiddet gören eş savcılık, kadın sivil toplum kuruluşları, baroların kadın danışma merkezleri ve adli yardım kuruluşları, polis merkezleri, jandarma karakolları, sağlık kuruluşları ve Alo 183’ü arayarak başvuruda bulunabilir. Darba uğrayan eş, herhangi bir karakola başvuruda bulunarak darp edildiğine dair şikayette bulunabilir. Kişinin, polisler aracılığıyla hastaneye sevk edilerek darp raporu alması sağlanacaktır. Darp raporu alındıktan sonra karakol, savcılık veya Aile Mahkemesinden uzaklaştırma talebinde bulunulabilir.

Eşlerden birisinin sadakat yükümlülüğünün ihlal edildiğine dair şüphe bulunuyor ise hukuka uygun olmak kaydıyla her türlü delille ispatta bulunulabilir. Aldatmayı kanıtlamak isteyen eş tanık, telefon arama kayıtları, otel kayıtları, mesaj veya fotoğrafları kanıt olarak mahkemeye sunabilir.

Boşanma Davasında Nafaka Miktarı Neye Göre Belirlenir?

Mahkeme nafaka miktarı belirlenmeden önce tarafların ekonomik ve sosyal durum araştırmasını gerçekleştirecek ve ekonomik durumu göz önünde bulundurarak karar verecektir. Mahkeme, nafaka yükümlüsünün ödeme gücünü aşan bir karar vermeyecektir. Nafaka talep edilirken her yıl nafakanın artmasına karar verilmesi yönünde de talepte bulunulursa mahkeme tarafından belirlenen nafaka miktarında her yıl artış oranı da belirlenebilecektir. Yargıtay içtihatlarına göre nafaka artışı, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’nun belirlediği Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) doğrultusunda belirlenecek ve her yıl belirlenen oranda artış gerçekleşecektir.

Evliliğin sona ermesi nedeniyle yoksulluğa düşecek olan ve boşanmaya neden olan olaylarda daha az kusurlu olan eş yoksulluk nafakası talep edebilir. Ayrıca tarafların müşterek çocuğu var ise çocuğun velayet hakkını alan eş, diğer ebeveynden çocuğun sağlık, bakım ve eğitim masraflarına katılması için iştirak nafakası ödemesini talep edebilecektir.

İştirak nafakası, kural olarak çocuğun ergin olduğu yaşa kadar devam etmektedir; çocuk ergin olduğu vakit kendiliğinden (dava açılmasına gerek olmadan) sona erecektir. Ancak çocuğun ergin olması sonrasında eğitim hayatı devam ediyor ise dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabilir. Kusur, çekişmeli boşanma davalarında önemli bir husustur. Taraflardan biri veya her ikisi diğer eşin evliliğin bitiminde kusurlu olduğunu iddia ediyor ise iddiada bulunan eşler bu iddialarını kanıtlamakla mükelleftir. Mahkeme tarafından evlilik birliğinin gerektirdiği yükümlülükleri yerine getirmeyen, eşine şiddet uygulayan, eşini aldatan, çocuklarına olan sorumluluklarını yerine getirmeyen eş kusurlu olarak değerlendirilecektir.

Aile Konutu Şerhi Nedir?

Türk Medeni Kanunun 194/Il maddesine göre; “Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan es, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini tapu müdürlüğünden isteyebilir. “Tapu Sicili Tüzüğü 17/11 maddesine göre; “Aile konutu 747 olarak özgülenen taşınmazın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutun aİle konutu olduğuna dair şerhin verilmesini isteyebilir. Aile konutu şerhi için aranan belgeler başka bir ifade ile Tapu Sicil Müdürlüğü’ne ibraz edilecek belgeler: Konutun aile konutu olduğunu kanıtlayan muhtarlıktan ve varsa apartman yönetiminden alınmış belge ile birlikte vukuatlı nüfus kayıt örneği veya evlilik cüzdanıdır.

Ayrıca 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun 4/c maddesine göre; 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunundaki şartların varlığı halinde ve korunan kişinin talebi üzerine tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulması” hakim tarafından verilecek koruyucu tedbir kararları arasında düzenlenmiştir. Uygulamada şerhin kim tarafından verileceğine ilişkin tartışmalar yer almaktaydı. Bu nedenle 2004 yılında Tapu Sicil Müdürlüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Tüzüğün 12. maddesinde, aynı tüzüğün 57. maddesine d bendi eklenmiştir: “d) Aile konutu şerhi için, konutun aile konutu olduğunu kanıtla- yan muhtarlıktan ve varsa apartman yönetiminden alınmış belge ile birlikte vukuatlı nüfus kayıt örneği veya evlilik cüzdanı aranır” hükmü getirilmiştir ve böylece malik olmayan eşin tek taraflı olarak bu şerhin taşınmaza işlenmesini talep etme imkanı yaratılmıştır.

Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini tapu müdürlüğünden isteyebilir. Bu şerhe “aile konutu şerhi” adı verilmektedir. Boşanma davası devam ederken diğer eşin rızası olmadan evin maliki olan eş aile konutu satışını kural olarak gerçekleştiremeyecektir. Aksi takdirde yani aile konutunun satılması halinde diğer eşin tapu iptal tescil davası açma hakkı bulunmaktadır.

Boşanma Davasında Verilen Karar Ne Zaman Kesinleşir?

Mahkeme tarafından duruşmada verilen karar, kısa karardır. Mahkeme gerekçeli kararı yazdıktan sonra gerekçeli karar her iki tarafa tebliğe çıkarılacaktır. Boşanmaya ilişkin gerekçeli kararın, her iki tarafa usulüne uygun tebliğ edilmesinin ardından taraflar yasal itiraz süresinde istinaf kanun yoluna başvurmaz ise karar kesinleşmiş olacaktır. Boşanma kararının kesinleşmesi ile kararı veren mahkemenin kalemi tarafından karar ve kararın kesinleşme şerhi ile birlikte ilgili nüfus müdürlüğüne tebliğ edilecektir. Nüfus müdürlüğü, mahkemenin kararını teslim aldıktan sonra boşanan çiftlerin nüfus bilgilerinde medeni halini bekar olarak değiştirebilecektir.

Bir boşanma davası açılıp, mahkemece boşanma davasının reddine karar verilmesi halinde, red kararının kesinleşmesinin üzerinden 3 yıl geçmiş ve taraflar bu süre içerisinde bir araya gelmemiş ise taraflardan birisinin Fiili (Eylemli) Ayrılık Nedeniyle Boşanma davası açma hakkı bulunmaktadır. Burada tarafların boşanmalarına karar verilebilmesi için sadece boşanma kararının kesinleştiğinin, karar kesinleştikten sonra 3 yıl geçtiğinin ve bu süre içerisinde tarafların evlilik birliğini kuramadıklarının (karı-koca olarak bir araya gelmediklerinin) ispatlanması yeterlidir.

Boşanma Davası ile İlgili Yargıtay Kararları

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 16.01.2017 Tarih 2016/24625 E. 2017/487 K. Sayılı Kararı

Dava, müşterek çocuğun velayetinin davalı anneden alınıp davacı babaya verilme si isteğine ilişkin olup, 9.06.2016 tarihinde açılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu “velâyetin kaldırılması, eşlerden birinden alınarak diğerine verilmesi ve kaldırılan velayetin iadesine” ilişkin davaları çekişmesiz yargı işi kabul etmiştir (HMK m. 382/2-b-13). Aynı Kanununun 384/1. maddesine göre de, Kanun da aksine hüküm bulunmadıkça, çekişmesiz yargı işlerinde talepte bulunan kişinin veya ilgililerden birinin oturduğu yer mahkemesi yetkilidir. Bu Kanunda ve Türk Medeni Kanununda, münhasıran velayete ilişkin davalarda yetkiyi düzenleyen ak sine bir hüküm bulunmamaktadır. Bu bakımdan davacı, oturduğu yer mahkeme sinde bu davayı açabilir. O halde, işin esasının incelenmesi gerekirken, yasal ol mayan gerekçe ile “davalının yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğundan ba hisle yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 12/03/2020 Tarih 2020/617 E. 2020/2140 K. Sayılı Kararı

Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz nafaka isteyebilir (TMK m 175/1) Davalı karşı davacı kadın boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı-karşı davalı erkeğe göre ağır kusurlu olup, kadın yararına yoksulluk nafaka sının koşulları oluşmamıştır. Bu nedenle, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 10/03/2020 Tarih 2020/819 E. 2020/2055 K. Sayılı Kararı

Mahkemece davacı erkeğin eşini kovduğu, ona küfür ettiği, güven sarsıcı davranışlarının olduğu ve evin ihtiyaçlarını karşılamadığı, davalı kadının ise; eşine küfür ettiği, eşini yaralamaya teşebbüs ettiği, ve güven sarsıcı davranışlarının bulunduğu belirtilerek tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan yargılama ve toplanan delillerden mahkemece davacı erkeğe kusur olarak yüklenen eşine hakaret ve evden kovma tehdit vakıasına ilişkin dinlenen tanıkların beyanları duyumdan aktarım olup, kusur belirlemesine esas alınma olanağı bulunmamaktadır. Bu durumda, mahkemece belirlenen tarafların diğer kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda davalı kadının ağır, davacı erkeğin az kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle iken hatalı değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduğunun kabul edilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 12/06/2012 Tarih 2011/8460 E. 2012/15946 K. Sayılı Kararı

Dava, terk hukuki sebebine dayalı olarak açılmıştır. Koca tarafından 19.02.2008 tarihinde ihtar talebinde bulunulmuş, bu ihtar 27.02.2008 tarihinde davalıya tebliğ edilmiştir ihtar tebliğ tarihinde Mihalıççık Sulh Ceza Mahkemesinin 2007/95 esas, 2008/89 karar sayılı dava dosyasında eşe etkili eylem suçundan dolayı koca hakkında açılan kamu davasının devam ettiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasında ceza davası devam ederken kocanın ihtar davetiyesi göndermesi samimi olmadığını gösterir. İhtar samimi bir arzuya dayanmadıkça da sonuç doğurmaz. Açıklanan nedenlerle davanın reddi gerekirken, yazılı olduğu şekilde boşanma karan vermesi doğru görülmemiştir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 21/07/2011 Tarih 2010/11896 E. 2011/12835 K. Sayılı Kararı

Davalı kadına babasından miras yoluyla daire ve dükkân olarak gelir getiren mal- varlığı kaldığı gerekçesiyle yoksulluk nafakası istemi reddedilmiştir. Davalı kadına miras kalan bu malvarlığının değer ve getirdiği gelirinin Türk Medeni Kanunu’nun 175.maddesi uyarınca davalıyı yoksulluktan kurtarma yeterliliğine sahip olup olmadığı araştırılmadan; yazıl şekilde yoksulluk nafakası isteminin reddi- ne karar verilmesi isabetsiz olup; bozmayı gerektirmiştir.

X
kadim hukuk ve danışmanlık