Terekenin Borca Batık Olduğunun Tespiti Davası

terekenin borca batik oldugunun tespiti davasi

Terekenin borca batık olduğunun tespiti davası uygulamada en fazla karşılaşılan miras davalarındandır. Diğer adı hükmen reddi mirastır. Hükmen reddi miras davası, mirasçılar tarafından 3 aylık reddi miras davası açma süresi geçirildikten sonra murisin alacaklılarına karşı açılan ve murisin terekesinin borca batık olduğuna ilişkin bir dava türüdür. Reddi miras, muristen kalan mirasın mirasçılar tarafından kabul edilmemesi demektir. Mirasçılar, reddi miras ile muristen kalan tüm mal varlığı ve tüm borçları kabul etmediklerini beyan ederler. Mirasın reddi 3 ay içerisinde yapılmaması durumunda ise mirasçılar mirası kabul etmiş sayılırlar. Fakat mirasın borca batık olduğu anlaşılırsa mirasın hükmen reddi söz konusu olabilmektedir. Terekenin borca batık olduğunun tespiti davası için belli şartların olması gereklidir. Bunlar;

  • Terekenin borca batık olmasıdır.
  • Terekenin borca batık olduğunun açıkça belli veya tespit edilmiş olması
  • Son şart da, terekenin borca batık olduğunun belli veya tespit edilmiş olmasının, mirasın açıldığı anda mevcut olmasıdır. Bu takdirde, gerçek ret için aranan üç aylık süre geçmiş olsa bile mirasçılar tereke borçlarından sorumlu olmadıklarını ileri sürebilirler.

Mirasın reddi, miras bırakanın mirasından mirasçının tek taraflı bir irade beyanıyla mirası istemediğini bildirmesidir. Başka bir deyişle herhangi bir sebep göstermeksizin, kendi alacaklılarını zarara sokmak amacı da taşımadan, kanuni ve atanmış mirasçıların kayıtsız ve şartsız olarak, mirası kabul etmemeye ilişkin irade beyanlarını açıklamalarına veya açıklattırılmalarına mirası reddi denmektedir. Mirasa, ölümle birlikte kazanılsa da mirasçı yasal süresi içinde mirasa karşı ret hakkını kullanmakla mirasçılık sıfatını murisin ölüm tarihinden itibaren kaybetmiş olur. Mirası reddeden mirasçı, mirasçılık sıfatını, miras bırakanın ölüm tarihinden itibaren kaybetmiş olacağından miras bırakandan önce ölen mirasçı durumundadır.

terekenin borca batik oldugunun tespiti davasi nedir
terekenin borca batik oldugunun tespiti davasi nedir

Terekenin Borca Batık Olduğunun Tespiti Davası Nedir?

Terekenin borca batık olması nedeniyle mirasın hükmen reddi TMK’da düzenlenmiş olup düzenlemeye göre miras bırakanın ölüm tarihi itibariyle ödemeden aczi açıkça belli ise veya resmen dava yoluyla tespit edilmişse miras reddedilmiş sayılır. Terekenin borca batık olduğunun tespiti davasında, borca batık olduğu iddia edilen terekenin aktif ve pasifleriyle birlikte tespiti ile ölüm tarihi itibariyle terekenin borca batık olup olmadığı mahkemece belirlenerek sonucuna göre karar verilir. Terekenin borca batık olup olmadığının tespiti istemini yasal ve atanmış mirasçılar talep edebilir. Davanın davalı tarafında ise terekeden alacaklı olanların tümünün yer alması gerekir.

Terekenin borca batık olduğunun tespitinde icra takibi sonunda düzenlenecek bir aciz vesikası da terekenin borca batık olduğu gösterir. Aciz vesikasının bulunması halinde terekenin borca batık olup olmadığının araştırılması için başka işlem yapılması gerekmez. Buna karşın miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belirli değilse, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekir. Hükmi reddin tespiti davası, hukuki niteliği itibariyle bir tespit davasıdır. Böyle bir davada mahkeme hükmi reddin şartlarının bulunup bulunmadığını tespit eder. Başka bir deyişle, bahse konu dava, mirasçıların borçlu olmadığına yönelik olarak açılır. Bu itibarla, Yargıtay tarafından da kabul edildiği üzere, hükmî reddin tespiti davası, menfi tespit davası niteliğindedir. Zira, menfi tespit davası, davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hak veya hukukî ilişkinin mevcut olmadığının tespiti için açılır.

Terekenin Borca Batık Olduğunun Tespiti

Terekenin borca batık olduğunun tespiti davası, mirasçılar tarafından 3 aylık reddi miras davası açma süresi geçirildikten sonra murisin alacaklılarına karşı açılan ve murisin terekesinin borca batık olduğuna ilişkin bir dava türüdür. TMK md. 605/2’e göre, ölümü tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır. Miras bırakanın ödemeden aczi, murisin ölüm tarihine göre belirlenmektedir. Ölüm tarihi itibariyle, miras bırakanın tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması ise terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla terekenin borca batık olduğunu gösterir.

Terekenin borca batık olduğunun tespitine ilişkin dava, ölüm tarihi itibariyle murisin ödemeden aczinin tespitinin istemidir. Terekenin borca batık olduğunun tespitine ilişkin talepler süreye tabi olmayıp, mirasçıların iyi niyetli ya da kötü niyetli olmalarının önemi yoktur. Mirasın reddi durumu genelde murisin malvarlığının pasifi aktifinden fazla olduğu durumda reddedilmektedir. Murisin malvarlığının pasifinin aktifinden fazla olduğu bu durum terekenin borca batık olduğu anlamına gelmekle birlikte mirasın hükmen ya da zımnen reddi olarak adlandırılan karine Türk Medeni Kanunu’nun 605. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir. TMK md. 605/2’de “Ölümü tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.” şeklinde ifade edilmiştir. Buna göre ölümü tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılmaktadır. İşbu makalemizde de murisin terekesinin borca batıklığının nasıl tespit edileceği, terekenin borca batık olduğunun tespiti davası anlatılacaktır.

Terekenin Borca Batık Olduğunun Tespiti Davası Yargılama Süreci

Terekenin borca batık halde olup olmadığı, dolayısıyla da mirasın reddedilmiş sayılıp sayılmadığı hususunda takdir yetkisi hakime aittir (TMK. m. 4). Böyle bir durumda, mahkeme hükmî reddin şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğine karar verir. Bahse konu değerlendirme bakımından hâkim esas itibariyle tarafların iddia ve savunmaları ile bağlıdır. Bununla beraber, terekenin borca batık olduğu savunmasının bir tür itiraz olduğu da göz önünde bulundurulmalıdır. Mesela, mirasçı borca batık bir terekenin varlığı karşısında bu hususun kendisini borçtan kurtardığı bilgisine sahip olmayabilir. Dolayısıyla, mirasçı duruşmadaki beyanında miras olarak kendisine hiçbir aktif değer kalmamasına rağmen “madem kanunen borçluyum, o halde bunun ödeme gücüme göre taksitlendirilmesini teklif ediyorum.” şeklinde bir savunmada bulunabilir. Bu takdirde artık savunma ile bağlı olunduğundan hareketle hüküm tesis edilmemeli. Dava dosyasından anlaşılan böyle bir itiraz sebebi kendiliğinden gözetilmelidir. Mirasçının hukukî olmayan bir üslupla da olsa eline herhangi bir değerin geçmediğine yönelik beyanından hareketle, hakim tarafından re’sen araştırma yapılmalıdır. Terekenin borca batık olduğu hususunda ispat yükü davacı mirasçının üzerindedir (TMK. m. 6). Nitekim, Yargıtay da aynı görüştedir.

Terekenin borca batık olup olmadığının tespiti, murisin ölüm tarihi itibarıyla malvarlığının bulunup bulunmadığının yasal veya atanmış mirasçılar tarafından açılacak tespit davası ile mümkün olur. Terekenin borca batık olduğunun tespiti davasında mahkemece resen bankalara, trafik tescil müdürlüğüne, vergi dairelerine, belediyelere, tapu müdürlüğüne ve benzeri kurum ve kuruluşlara müzekkere yazılarak murisin alacak ve borçları araştırılır. Mahkeme tarafından yapılan araştırmalar sonucu miras bırakanın aktif malvarlığının tüm borç miktarını karşılamadığı anlaşıldığında terekenin borca batık olduğuna karar verilir. Miras bırakanın mal varlığının aktifinin pasifini karşılayıp karşılamadığı hususunda tespit yapılabilmesi için lüzum görmesi halinde bilirkişiden rapor alınmasını isteyebilir.

terekenin borca batik oldugunun tespiti davasi suresi
terekenin borca batik oldugunun tespiti davasi suresi

Terekenin Borca Batık Olduğunun Tespiti Davası Açma Süresi

TMK md. 605/2’de düzenleme yeri bulan mirasın zımnen ya da hükmen reddi durumunda hakiki redde olduğu gibi ret süresi içerisinde mirasın kayıtsız şartsız reddedildiğinin sulh hakimine açıklanması ve reddin tescil ettirilmesi gerekmemekte olup hakiki redde mirasın reddi için üç ay içinde iş yapılmamasının veya suskun kalınmasının mirası kabul etmiş olunacağı kuralına karşın, terekenin borca batık olmasının herkesçe, mirasçılarca bilinmesi, bu konunun sabit olması halinde suskunluk, terekeye sahip çıkmama mirasın reddedildiği anlamına gelmektedir.

Mirasın hükmen reddinde, reddin açıklanmasının hakiki redde olduğu gibi hakime tescil ettirilmesi gerekmediği gibi mirasçıların bu konudaki irade açıklaması da bir süreye tabi değildir. Ancak mirasçı yasal üç aylık süre içinde terekenin borca batık olduğunu ileri sürerek mirası kayıtsız şartsız reddettiğinin tespit ve tescilini de isteyebilir. Mirasın hükmen reddinde mirasçının ret iradesini açıklama zorunluluğu yoktur. Bu nedenle yasal veya atanmış mirasçı alacaklılara karşı bir süreye bağlı kalmaksızın terekenin borca batık olduğu tespitini açacağı bir dava ile isteyebilir.

Yetkili/Görevli Mahkeme ve Taraflar

Hükmi reddin tespiti davası kanuni ve iradi mirasçılar tarafından mirasbırakanın alacaklılarına karşı açılır; hasımsız açılması ise mümkün değildir. Görevli ve yetkili mahkeme bakımından ise genel esaslar geçerlidir. Dolayısıyla, hükmî reddin tespiti davası davalının yerleşim yerindeki asliye hukuk mahkemesinde açılır. Davada ispat yükü ise, kural olarak davacı mirasçılara aittir. Davalılar ise, özellikle terekenin borca batık olmadığına veya mirasın kabul edildiğine yönelik savunmada bulunabilirler.

  • Terekenin borca batık olduğunun tespiti davasında davanın yetkili ve görevli mahkemede açılmasına dikkat edilmelidir. Terekenin borca batık olduğunun tespiti, malvarlığı haklarına ilişkin bir davanın konusudur. Terekenin borca batık olduğunun tespiti davası mal varlığını ilgilendirdiği için HMK md. 2 uyarınca Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir.
  • Yetkili mahkeme ise, TMK’nın 576. ve HMK’nın 11/1 maddelerine göre miras bırakanın son yerleşim yeri mahkemesidir. Bu yetki kuralı kesin yetki kuralı olup taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemece resen dikkate alınır.

Terekenin Borca Batık Olduğunun Tespiti Davası Yargıtay Kararları

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 10.06.2019 Tarih 2016/11551E. 2019/5054K. Sayılı kararı

Somut olayda mahkemece murisin ölüm tarihi itibariyle üzerine kayıtlı gayrimenkul, araç, banka kaydı olup olmadığı, davalıya ölüm tarihi itibariyle borç miktarının araştırılmadığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, murisin 11.08.2009 tarihi itibariyle gayrimenkul, araç, banka kaydının bulunup bulunmadığı araştırılması için ilgili tapu, emniyet, banka müdürlüklerine yazı yazılmalıdır. …İcra Dairesinin dosyasındaki borcunun ölüm tarihi itibariyle miktarı belirlenmelidir. Ayrıca TMK’nin 610/2 maddesine göre terekeyi sahiplenen mirasçıların mirası reddetme hakkı bulunmadığından davacı mirasçılarının mirası kabul anlamına gelen davranışlarda bulunup bulunmadıkları da araştırılmalıdır. Terekenin ve davacının durumu net olarak tespit edildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmelidir…

…Terekenin borca batık olduğumun tespitiyle mirasın hükmen reddine karar verilmesiyle yetinilmesi gerekirken davacıların borçlu olmadıklarına da karar verilmesi, mirasın hükmen reddi davasının “tespit davası” niteliği gereği maktu harca tabi olduğu dikkate alınmadan nispi harcın davacıdan tahsiline karar verilmesi de doğru değildir…


Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 28.05.2019 Tarih 2016/11054E. 2019/4855K. Sayılı kararı

TMK’m 610/2. Maddesine göre terekeyi sahiplenen mirasçıların mirası reddetme hakkı bulunmadığından davacı mirasçıların mirası kabul anlamına gelen davranışlarda bulunup bulunmadıkları da araştırılmalıdır. Somut olayda davacının murise ait birtakım vergi borçlarını ödeyerek terekeyi sahiplendiği, TMK 610/2 maddesine göre terekeyi reddetme hakkının bulunmadığı…


Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 02.04.2019 Tarih 2016/8851E. 2019/3003K. Sayılı kararı

TMK’nin 610/2. maddesinde; “Ret süresi sona ermeden tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine mal eden mirasçı, mirası reddedemez.” hükmü yer almaktadır.

Somut olayda; 14.03.2012 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin 551. sayfasında, …Ltd. Şti’nin 06.03.2012 tarihli ortaklar genel kurulu toplantısında murise ait hisselerin davacı olan mirasçılara devri, şirket tasfiyesinin sonu ve şirket feshi hakkında karar alındığının ilan edildiği görülmektedir. Anılan işlemle davacıların terekeyi sahiplendiği anlaşıldığından, davanın TMK 610/2. maddesi gereğince reddedilmesi gerekirken…


Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 11.04.2018 Tarih 2017/438E. 2018/770K. Sayılı kararı

Dava 01.02.2008 tarihinde açılmış olmakla birlikte, henüz tamamlanmamış bir işlem olduğundan HMK ile getirilen yeni usul kuralları derhal uygulanacaktır. 6100 sayılı HMK’ da mirasın reddi beyanının tespiti ve tescili çekişmesiz yargı işi olarak düzenlenmiştir. Çekişmesiz yargı işlerinde ise aksine bir hüküm bulunmadıkça resen araştırma ilkesi uygulanır.

Kendiliğinden harekete geçme ilkesi esasen ceza yargılamasında ve medeni yargıda da çekişmesiz yargı alanında geçerlidir. Bu ilkenin uygulandığı davalarda hâkim, tarafların talepleriyle kural olarak bağlı değildir. Yine hâkim, tarafların ileri sürdükleri vakıalarla ve delillerle bağlı olmayıp kendisi de vakıaları araştırabilir, delilleri inceleyebilir; ayrıca iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağından söz edilemez. Çünkü bu yasak, kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda geçerli değildir (Kılıç H. : Açıklamalı-İçtihatlı 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, C.I, Ankara 2011, s.728).

Yine Türk Medeni Kanunu’nun 605. maddesine göre, ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi, açıkça belli veya tespit edilmiş ise ancak o zaman miras reddedilmiş sayılacaktır. Ödemeden aczin varlığı ise miras bırakanın ölüm tarihi itibari ile mal varlığındaki aktif ve pasiflerin net bir şekilde ortaya konulması ile tespit edilebilecektir. Nitekim bu yasal karine miras bırakanın mal varlığındaki pasif fazlalığının herkes tarafından biliniyor olması nedeni ile yasal veya atanmış mirasçıların borca batık olan bu mirası kabul etmeyecekleri yönündeki inançtan kaynaklanmıştır. Bu nedenle de borca batıklık bir başka anlatımla ödemeden aciz durumunun da her türlü delille ispat edilebileceği kabul edilmiştir. Mahkemece bir takım yerlere yazı yazılmış ise de, yapılan araştırmalar hüküm kurmaya elverişli nitelikte değildir. Böyle bir defi durumunda mahkemeye düşen iş, miras bırakanın ölüm tarihindeki mal varlığının, terekesinin davalının ikamet ettiği ve nüfusa kayıtlı olduğu yerlerden kapsamlı ve objektif olarak araştırılması, tapu müdürlüklerinden, vergi dairelerinden, bankalardan, SGK Başkanlığı’ndan (Bağkur, SSK, Emekli Sandığı) maaşlarının bulunup bulunmadığının sorulması ve zabıta araştırması dâhil her türlü araştırma ile durumun teyid edilmesidir. Zira yapılacak olan bu araştırmalar hâkimin davayı aydınlatma yükümlülüğünün bir gereğidir.

Hal böyle olunca Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi doğru olmamıştır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, bozma nedenine ve şekline göre davacı vekilinin yargılama gideri ve vekâlet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 11.04.2018 gününde oy birliği ile karar verildi.

Yorum Gönderin

X
kadim hukuk ve danışmanlık