Soybağının Reddi Davası

Soybağının Reddi Davası

soybaginin reddi davasi nedir

Soybağının reddi davası, mahkeme kararı ile çocuk ve baba arasında olan nesebin iptali için açılan davadır. Soybağının eski adı nesebdir ve kan bağı ilişkisi anlamına gelir. Anne ile çocuğu arasındaki kan bağı ilişkisi doğum ile beraber kurulurken baba ile çocuk arasındaki ilişki tanıma, evlilik ve hakim kararı yollarıyla kurulabilir. Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üç yüz gün içinde doğan çocuğun babası erkek eştir. Bu kabule “Babalık Karinesi” adı verilir. Türk Medeni Kanunu’nun 285. Maddesinde düzenlenmiştir. Ancak bahse konu karine ilgili hükme göre kesin bir karine olarak değil adi karine niteliğinde düzenlenmiştir. Karine varlığı bilinmeyen bir olgu hakkında sonuç çıkarmamızı sağlayan bir işaret, belirtidir. Yani bilinmekte olduğu kabul edilen bir olaydan veya olgudan bilinmeyen bir olayın veya olgunun varlığının çıkartılmasıdır.  Karineler kanuni karine ve fiili karine olmak üzere ikiye ayrılır. Kanuni karine varlığı bilinmeyen bir olgu hakkında sonuç çıkarmamızı sağlayan ve kanunda öngörülmüş olan işaretlerdir.

Soybağının reddi hakkı, hukuki niteliği itibariyle ancak dava yoluyla kullanılabilen “bozucu yenilik doğuran” bir haktır. TMK 286. maddesi hükümlerine göre babalık karinesinin çürütülmesini sağlayan dava “soybağının reddi davasıdır”. Genel olarak soybağı çocuk ile ana arasında doğum ve evlat edinme yoluyla kurulur. Çocuk ile baba arasında soybağı ise dört farklı yolla kurulabilir. Bunlar;

  • Ana ile evlilik
  • Babanın çocuğu tanıması,
  • Hakim hükmü (babalık hükmü)
  • Akdi yolla (evlat edinme) ile kurulur.

Kanuni karineler ise adi ve kesin karine olmak üzere ikiye ayrılır. Kesin karine aksi ispat edilemeyen karine manasına gelirken adi karine kesin karinenin aksine aksi ispatı mümkün olan karinedir. Karine kavramı genel olarak ispat yükü açısından önem taşır. Çünkü kanuni karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Adi bir karine olması neticesinde babalık karinesinin çürütülmesi ve aksinin ispatlanması “soybağının reddi” davasıyla olacaktır.

soybaginin reddi davasi nedir
soybaginin reddi davasi nedir

Soybağının Reddi Davası Nedir?

Biyolojik kökeni kendisine dayanmayan çocuğu reddetme hakkı erkeğin en temel haklarındandır. Erkek eş babalık karinesini çürütmek istiyorsa bunu soybağının reddi davası açmak yoluyla yapabilir. Bu dava sonucuyla çocuğun kendisinden olmadığını ispatlayabilir. Soybağının reddi davası, ana ve çocuğa karşı açılır. Çocuğunda soybağının reddi davasını açma hakkı saklıdır. Çocuk soybağının reddi davasını açarsa ana ve kocaya karşı açabilir. Soybağının reddi, yenilik doğuran bir dava niteliği taşır.

Soybağının reddi davasının açılarak babalık karinesinin çürütülmesini ve böylece çocuk ile baba arasındaki soybağının ortadan kaldırılmasını ifade eder. TMK madde 285’te kabul edilmiş olan ‘babalık karinesi’ adi bir karine olduğu için aksini ispat etmek ve bu karineyi çürütmek mümkündür. Bu anlamda babalık karinesinin çürütülmesine “soybağının reddi”; bunu sağlayan davaya da soybağının reddi davası denilmektedir. Babalık karinesine ilişkin hüküm ise, “Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üç yüz gün içinde doğan çocuğun babası kocadır. Bu süre geçtikten sonra doğan çocuğun kocaya bağlanması, ananın evlilik sırasında gebe kaldığının ispatıyla mümkündür. Kocanın gaipliğine karar verilmesi hâlinde üç yüz günlük süre, ölüm tehlikesi veya son haber tarihinden işlemeye başlar.” şeklindedir. Soybağının reddi davası dışında çocuk ile baba arasında kurulan soybağının ortadan kaldırılması mümkün değildir. Soybağının reddi davası dışında bir dava ile, tespit ya da nüfus kaydının düzeltilmesi gibi, çocukla koca arasında kurulan soybağı ortadan kaldırılamaz.

Soybağının Reddi Davası Kime Karşı Açılabilir?

Soybağının reddi davasının amacı baba ile çocuk arasındaki soybağı ilişkisini ortadan kaldırmak ve babalık karinesini çürütmektir. Bu durumsa baba ile çocuğun arasında gerçek anlamda bir soybağı ilişkisinin olmadığının ispatı neticesinde gerçekleşebilecek bir husustur. Soybağının reddi davası kocanın çıkarlarını gözettiği gibi aynı zamanda çocuğunda çıkarlarını korumayı hedefler. Bu yüzden dava açma hakkı önceliği koca ve çocuğa aittir. Kocanın çocuğa yönelik tavır ve davranışları çocuğun soybağı davasını açmasını etkilemez. Ergin olmayan çocuk soybağının reddi davası açma hakkını kayyım yardımıyla ileri sürebilir.

Bununla beraber çocuğa tanınmış olan soybağının reddi davası açma hakkı çocuğun ölümüyle beraber sona erer. Çocuğun altsoyu bu hakkı ileri süremez. Ancak çocukla birlikte mirasçı olan birinci zümre mirasçıları ile çocuk nedeniyle miras hakkını kaybeden ikinci zümre başlarına soybağının reddi davası açma hakkı tanınmıştır. Bu kişiler soybağının reddi davasını yetkili ancak üç halde açabilirler. Bunlar;

  • Kocanın dava açma süresi geçmeden ölmesi,
  • Kocanın dava açma süresi geçmeden gaipliğine karar verilmesi,
  • Kocanın dava açma süresi geçmeden sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi halleridir.

Son olarak TMK 291. Maddesi hükmünce soybağının reddi davası açabilme hakkı tanınan kişilerin arasına “baba olduğunu iddia eden kişi” de eklenmiştir. Türk Medeni Kanunu anaya soybağının reddi davası açma hakkı tanımamıştır. Ayrıca ananın ergin olmayan çocuğa kayyım olarak atanması da menfaat ilişkisi gereği mümkün olmayacaktır. Kocanın açacağı soybağının reddi davasında ise davalı taraf ana ve çocuktur. Ancak koca davayı ana ve çocuğa birlikte açmalıdır. Sadece anaya ya da sadece çocuğa açılan davanın reddi gerekir. Çocuğun ya da çocuk ergin değilse, kayyumun açacağı soybağının reddi davasında davalı taraf bu sefer ana ve koca olacaktır. Bu durumda da davalı taraf olan ana ve koca arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunur.

Soybağının Reddi Davasında Davacı ve Davalı

Soybağının reddinin sağlanabilmesi için soybağının reddi davası açılması gerekir. Sonuç itibariyle soybağının reddinin sağlanması tek taraflı irade açıklaması veya anlaşmayla mümkün olamayacaktır. Türk Medeni Kanunu’nu 286. Maddesinde dava açmaya hakkı olan kişiler düzenlenmiştir. İlgili maddece kocanın dava açmak suretiyle çocuk ile arasındaki babalık karinesini çürütme hakkı vardır. Davacı olan koca, anne ve çocuğa karşı dava açacağından davalı sıfatına sahip olacaktır. Anne ve çocuk ise davalı tarafında olacaktır.

Diğer ilgililer ile ilgili olarak kocanın altsoyu, annesi, babası veya baba olduğunu iddia eden kişi tarafından açılabileceği düzenlenmiştir. Yalnızca soybağının reddi davasını açabilmeleri için bazı şartlara yer verilmiştir. Öncelikle kocanın soybağının reddi davasını açması için verilen sürenin geçmemiş olması gerekir. Bu şartlara beraber koca ölmeli veya gaipliğine karar verilmeli ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmiş olmalıdır. Diğer ilgili kişiler bu şartlardan birinin gerçekleştiğini öğrenmelerinden itibaren kocanın dava açma süresi hala geçmemişse bir yıl içerisinde soybağının reddi davasını açabilirler.

  • Davacı

Soybağının reddi davasını açma hakkı kural olarak çocuğun babasının koca olduğu düşüncesine dayanılarak kocaya verilmiştir. Bu davayı açma hakkı kişiye sıkı sıkıya bağlı haklar kapsamında değerlendirildiğinden kişi, sınırlı ehliyetsiz de olsa yasal temsilci izni olmaksızın tek başına bu işlemi gerçekleştirebilmektedir. Koca tam ehliyetsiz ise yasal temsilcisinin ya da atanacak bir kayyımın onun adına dava açması mümkün değildir. Buna karşılık TMK madde 291 hükmü şartları çerçevesinde diğer ilgililerin kendi adlarına dava açma hakkı doğabilir. TMK m. 291 uyarınca “Dava açma süresinin geçmesinden önce kocanın ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi hâllerinde kocanın altsoyu, anası, babası veya baba olduğunu iddia eden kişi, doğumu ve kocanın ölümünü, sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararı alındığını öğrenmelerinden başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi davasını açabilmektedirler.” Bu bağlamda koca dava açma süresi içerisinde dava açmamışsa sürenin sona ermesinden sonra;

  • Kocanın ölümü,
  • Gaipliğine karar verilmesi,
  • Sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi

Durumları kocanın altsoyunun, ana ve babasının ve çocuğun gerçek babası olduğu iddiasında olan kişinin soybağının reddi davasını açma hakkına sahip olmaları neticesini doğurmaz. Şayet koca çocuğun kendisinden olduğunu açık veya zımni olarak kabul etmiş ise, kocanın dava açma süresi sona ermeden ölmesi, gaipliğine karar verilmesi veya ayırt etme gücünü sürekli olarak kaybı durumunda da baba olduğunu iddia eden kişi dışındaki ilgililerin dava açma hakkına sahip olmaları söz konusu değildir. Bunun haricinde dava açma süresi sona ermeden kocanın ayırt etme gücünü geçici olarak kaybetmesi, diğer ilgililerin dava hakkına sahip olması neticesini doğurmaz. Bu durum TMK m.289/3 çerçevesinde haklı sebep teşkil edeceğinden koca ayırt etme gücünü kazandığı zaman kendisi dava açabilir. Soybağının reddi davası açmaya hakkı bulunan diğer ilgililerin dava hakkı kanun tarafından doğrudan kendilerine tanınmış olup, kocanın dava hakkının intikali gibi bir durum söz konusu değildir.

Soybağının reddi imkanına sahip olan ilgililerin dava hakkı birbirinden bağımsız olduğu için ilgililerden birinin açtığı soybağının reddi davasının kaybı diğerlerinin dava hakkını etkilemez. Bunun yanında ilgililerden birinin açtığı soybağının reddi davası kazanılıp soybağı reddedilirse verilen hükümden diğer ilgililer de yararlanacaktır.     Kanuna göre ergin olmayan çocuk adına soybağının reddi davası kendisine atanacak kayyım tarafından açılır. (TMK m.291/2) Çocuğa kayyım atanmamışsa çocuk ergin olduktan sonra bir yıl içinde bizzat kendisi dava açabilir. (TMK m.289/2) Çocuğun dava açmadan ölmesi halinde soybağının reddi davası açma hakkı sona erecektir; dava açma hakkının mirasçılara geçmesi söz konusu olmayacaktır.

  • Davalı

Soybağının reddi davası koca tarafından açıldığında davalı tarafta ana ve çocuk bulunur. (TMK m.286/1) Soybağının reddi davası sadece anaya karşı açılamaz. Soybağının reddi davasında ana ve çocuk arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunur. Bu yüzden davanın ana ve çocuğa karşı açılması gerekir. Yalnızca ana ya da yalnızca çocuğa karşı yöneltilen dava reddedilir. Çocuk davada bir kayyım tarafından temsil edilir. Soybağının reddi davası çocuğun ölümü halinde ana ile birlikte çocuğun mirasçılarına yöneltilir. Ananın ölümü halinde ise dava sadece çocuğa karşı yöneltilir. Ana ve çocuğun ölümü halinde soybağının reddi davasının açılması, davacı kocanın soybağının reddinde menfaatinin bulunması durumunda söz konusu olur. Bu durumda davanın mirasçılara yöneltilmesi gerekecektir.

Soybağının reddi davasının çocuk tarafından açılması durumunda davalı, ana ve koca olacaktır (TMK m.286/2). Davanın çocuk adına kayyım tarafından açılması durumunda da davalı taraf yine ana ve kocadır. Davanın çocuk tarafından veya onun adına kayyım tarafından açılması durumunda da ana ve koca arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunur. TMK m.291 son fıkrası soybağının reddi davasının diğer ilgililer tarafından açıldığı durumlarda, kocanın açacağı soybağının reddi davasına ilişkin hükümlerin kıyasen uygulanmasını öngörmektedir. Bu bağlamda soybağının reddi davasının kocanın altsoyu, ana ve babası tarafından açıldığı hallerde davalı tarafta ana ve çocuk, davanın gerçekte baba olduğu iddiasında olan kişi tarafından açılması halinde ise davalı tarafta ana, çocuk ve kocanın yer alması gerekir.

soybaginin reddi davasi ispat
soybaginin reddi davasi ispat

Soybağının Reddi Davasında İspat

Soybağının reddi davalarında babalık karinesi söz konusu olduğu için ispat kavramı ciddi önem taşır. Soybağının reddi davasında da koca, baba olmadığını ispat etmekle yükümlüdür. İlgili davada baba ile çocuk arasında soybağı ilişkisinin olmadığının ispatı iki ayrı duruma göre farklılık gösterir.

  1. Çocuğun evlilik içerisinde ana rahmine düşmüş olması.
  2. Çocuğun evlenmeden önce veya ayrı yaşama sırasında ana rahmine düşmüş olması.

Çocuk evlilik içinde ana rahmine düşmüşse davacı, kocanın baba olmadığını ispat etmekle yükümlüdür. Bu durumda davacının ispat yükü diğer duruma kıyasen biraz daha ağırdır. Evlenmeden önce veya ayrı yaşarken ana rahmine düşmüşse davacının başka bir kanıta ihtiyacı yoktur. Bunun istisnası olarak gebe kalma döneminde evlilik olmasa dahi kocanın karısı ile cinsel ilişkide bulunduğuna ilişkin inandırıcı deliller mevcutsa babalık karinesi geçerliliğini korur. İki ayrı durumu detaylı bir şekilde ele alırsak;

  • Çocuğun Evlilik İçinde Ana Rahmine Düşmesi

TMK m. 287 uyarınca, “Çocuk evlilik içinde ana rahmine düşmüşse davacı, kocanın baba olmadığını ispat etmek zorundadır. Evlenmeden başlayarak en az yüz seksen gün geçtikten sonra ve evliliğin sona ermesinden başlayarak en fazla üç yüz gün içinde doğan çocuk evlilik içinde ana rahmine düşmüş sayılır.” Çocuğun evlilik içinde ana rahmine düşmesi durumunda babalık karinesi oldukça kuvvetlidir. Bu durumda koca babalık karinesini çürütmek için eşiyle cinsel ilişki yaşamasının imkansızlığını ya da illiyet bağının yokluğunu ispatlama yollarına gidebilir. Babalık karinesini çürüterek soybağını reddetmek isteyen koca doğumdan üç yüz gün öncesi ile yüz seksen gün öncesi arasındaki dönemde karısıyla cinsel münasebetinin imkânsız olduğunu kanıtlamalıdır. Bu ispat için koca karısının gebe kaldığı düşünülen dönemde uzun bir seyahatte, cezaevinde veya askerde olduğunu, ağır bir hastalık nedeniyle hastanede tedavi altında bulunduğunu ya da felçli olduğu için hareket yeteneğini kaybettiğini ispatlayarak karısı ile cinsel ilişki kurmasının imkansızlığını da ispat etmiş olacaktır.

Bu ihtimallerden birini öne sürmek dışında kocanın karısıyla yalnızca kavgalı olduklarını ispatlaması, fiilen ayrı yaşadıklarını ispatlaması hatta boşanma davası açılmış olduğunu ileri sürmesi tek başına cinsel ilişkinin imkânsızlığını ispatlayacak olgular olarak kabul görmemektedir. Koca, cinsel ilişkinin imkansızlığını kanıtlamak yerine diğer bir imkan olan cinsel ilişki ile çocuğun doğumu arasında illiyet (nedensellik) bağının olmadığını da ispat edebilir. Bunu, örneğin iktidarsız olduğunu veya çocuk yapma kabiliyetinin bulunmadığını, karısının cinsel ilişkiden önce zaten gebe olduğunu ispatlayarak veya çocuğun ana babaya hiç benzemediğini ve başka bir ırkın özelliklerini taşıdığını kesin şekilde bilimsel olarak ispatlamak suretiyle yapabilir. Çocuğun doğumu ile kocanın cinsel ilişkisi arasında illiyet bağının bulunmadığının ispatlanması hususunda başvurulabilecek yollardan biri de tıbbi inceleme yöntemlerinin kullanılmasıdır. Tıbbi inceleme noktasında kullanılabilecek iki yöntem vardır. Bunlar;

  • Kan muayenesi
  • Genetik inceleme yöntemleridir.

TMK m. 284/2 uyarınca taraflar ve üçüncü kişiler, soybağının belirlenmesinde zorunlu olan ve sağlıkları yönünden tehlike yaratmayan araştırma ve incelemelere rıza göstermekle yükümlüdürler. Davalı, hakimin öngördüğü araştırma ve incelemeye rıza göstermezse, hakim, durum ve koşullara göre bundan beklenen sonucu, onun aleyhine doğmuş sayabilir. Bu konuda kan muayeneleri ve genetik incelemeler doğruya en yakın sonucu veren ve kişiye zararı olmayan yollardan kabul edilmektedir. Tüm bu belirtilenlere ek olarak ifade edilmesi gereken bir diğer husus ise davacı kocanın çocuğun kendisinden olma ihtimalinin bulunmadığını ispat etmedikçe, karısının gebelik süresi zarfında başka biriyle cinsel ilişkide bulunduğunu kanıtlaması veya karısının gebe kalabileceği dönemde başka erkeklerle cinsel ilişkide bulunduğunu ikrar etmesi hallerinde bile yine de babalık karinesini çürütmüş olamayacağıdır.

  • Çocuğun Evlenmeden Önce veya Ayrı Yaşama Sırasında Ana Rahmine Düşmesi

TMK m. 288 uyarınca, “Çocuk, evlenmeden önce veya ayrı yaşama sırasında ana rahmine düşmüşse, davacının başka bir kanıt getirmesi gerekmez. Ancak, gebe kalma döneminde kocanın karısı ile cinsel ilişkide bulunduğu konusunda inandırıcı kanıtlar varsa, kocanın babalığına ilişkin karine geçerliliğini korur.” Çocuğun evlenmeden önce ya da ayrı yaşama sırasında ana rahmine düşmüş olması ihtimalinde kocanın soybağının reddi için yükümlülükleri, çocuğun evlilik içerisinde ana rahmine düşmüş olması ihtimalindeki yükümlülüklerine göre daha azdır. Bu durumda kocanın babalık karinesini çürütmek için yapması gereken tek iş çocuğun kendisinden olmadığını ileri sürmek suretiyle soybağının reddi davasını açmaktır. Ayrıca çocuğun kendisinden olmadığını ispat etmeye ihtiyacı yoktur. Zira evlilik tarihinden itibaren henüz yüz seksen gün geçmeden doğan çocuğun ana rahmine evlenmeden evvel düştüğü karineyle kabul edilmektedir.

Çocuğun evlenmeden önce ana rahmine düştüğü durumda davacı koca sadece evlenme tarihi ve doğum tarihini ispatlamakla yetinecektir. Çocuğun ayrı yaşama esnasında ana rahmine düşmesi ihtimalinde ise davacı koca, kritik dönemin yani muhtemel gebe kalma döneminin karısıyla ayrı yaşadığı döneme denk geldiğini ispatlayacaktır. Davacı kocanın bunlar dışında ispat yükümlülüğü yoktur. Ancak bunlara karşılık, TMK m.288/2’ye göre gebe kalma döneminde kocanın karısı ile cinsel ilişkide bulunduğu hususunda inandırıcı deliller varsa kocanın babalığına ilişkin karine geçerliliğini korur. Bu anlamda kadın gebe kaldığı sırada kocası ile cinsel ilişki kurduğunu ispatlarsa babalık karinesi tekrar canlanarak çocuğun lehine hüküm ifade etmeye başlar. Bu takdirde soybağının reddi, kocanın cinsel ilişkisinin imkansızlığının ispatı ya da çocuğun kocanın cinsel ilişkisinin ürünü olmadığının ispatı suretiyle gerçekleşebilecektir.

Soybağının Reddi Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme

Dava açılması aşamasında dikkat edilmesi gereken iki önemli usuli şart vardır. Bunlardan bir tanesi; uyuşmazlığa hangi mahkemenin bakacağı yani görevli mahkemenin hangisi olduğudur. Diğeri ise davaya hangi yer mahkemesinin bakacağı yani davanın hangi mahkemenin yetkisi kapsamında olduğudur. Görevli mahkeme; dava şartı olup bir davaya bakmakta görevli olan mahkemeye verilen isimdir. Yetkili mahkeme ise bir davaya yer bakımından hangi mahkemenin bakabileceğini gösteren kuraldır. Soybağının reddi davasında yetkili ve görevli mahkemeye ilişkin düzenlemeler Türk Medeni Kanunu’nun 283. Maddesinde düzenlenmiştir. İlgili maddeye göre davaya bakmaya yetkili olan iki mahkeme vardır. Bunlar;

  • Davacı veya davalıdan herhangi birinin yerleşim yeri mahkemesi
  • Çocuğun doğduğu yerleşim yeri mahkemesi

Soybağının reddi davasına ilişkin görevli mahkeme ise aile mahkemesidir. Aile mahkemesi kurulmayan yerlerde ise asliye hukuk mahkemesi, aile mahkemesi sıfatıyla davayı görür ve karar bağlar. Taraflardan hiçbirinin Türkiye’de yerleşim yerinin bulunmaması durumunda soybağının reddi davasında yetkili mahkeme 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 41. Maddesi hükmünce belirlenecektir. İlgili Maddeye göre; “Türk vatandaşlarının kişi hallerine ilişkin davaları, yabancı ülke mahkemelerinde açılmadığı veya açılamadığı takdirde, Türkiye’de yer itibariyle yetkili mahkemede, bulunmaması halinde ilgilinin sakin olduğu yer, Türkiye’de sakin değilse Türkiye’de son yerleşim yeri mahkemesinde, o da bulunmadığı takdirde Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinde görülür.”

Soybağının Reddi Davasında Hak Düşürücü Süre

Hak düşürücü süre; sürenin geçmesiyle birlikte hakkı doğrudan doğruya ortadan kaldıran sürelerdir. Yargıcın re’sen göz önünde bulundurması gerekir. Soybağının reddi davasında koca için davayı, doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl hak düşürücü süreye tabidir. Dava açma süresinin geçmesinden önce kocanın ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi hallerinde kocanın altsoyu, anası, babası veya baba olduğunu iddia eden kişi, doğumu ve kocanın ölümünü, sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararı alındığını öğrenmelerinden başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi davasını açabilir. Davacı tarafta çocuk olduğu hallerde hak düşürücü süre çocuğun, ergin olduğu tarihten başlayarak en geç bir yıl içinde dava açma zorunluluğu olarak düzenlenmiştir. Ergin olmayan çocuğa atanacak kayyım, atama kararının kendisine tebliğinden başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi davasını açar. Dava süresinin uzaması da mümkün olmaktadır.

Gecikme haklı bir sebebe dayanıyorsa, bir yıllık süre bu sebebin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar. Hangi durumların haklı sebep oluşturacağının takdiri hakime aittir. Örnek olarak; kocanın ayırt etme gücünü geçici olarak kaybetmesi, kocanın cezaevinde bulunması, yurtdışında çalışıyor olması, ağır bir hastalık nedeniyle bir hastanede tedavi altında olması, bulaşıcı bir hastalık nedeniyle karantina sahası içerisinde mahsur kalması gösterilebilir. Bunun yanında kocanın çocuğun kendisinden olmadığını bilmesine rağmen, aile şerefini korumak için soybağının reddi davası açmaması, ancak bu hususun ortaya çıkmasından sonra dava açması, karısının gebe kaldığı dönemde bir başka erkekle cinsel ilişkide bulunduğunu bilmesine rağmen ancak karısının bu hususu ikrar etmesinden veya zina nedeniyle açtığı boşanma davasının sonuçlanmasından önce soybağının reddi davası açmaması sürenin uzaması neticesini doğuracak haklı sebep olarak kabul edilmemektedir. TMK madde 289/3 çerçevesinde gecikmeyi haklı kılacak nedenlerin bulunması söz konusu olmasa da sürenin sona ermesinden önce açılmış bulunan soybağının reddi davası usul eksikliğinden reddedilirse bu sırada dava açma süresi sona erse bile, davacı, TBK’nın kıyasen uygulanması yoluyla 60 günlük ek süre içerisinde davasını yeniden yöneltebilir.

Soybağının Reddi Davası Harç ve Masrafları

Soybağının reddi davası masrafları en başta dava dilekçesi, davanın açılması için gereken harçtan oluşur. Bunlarla birlikte dava sırasında gerekli olması halinde babalık testi, bilirkişi raporları, yapılacak tebligatlar, delillerin toplanması soybağının reddi davasının masrafları kapsamındadır. Tüm bunların haricinde dava sürecinde avukat ile yol alınması halinde bu masraflara vekalet ücreti de eklenecektir. Vekalet ücreti dosyanın iş yükü, duruşma yoğunluğu, yapılacak masraflar ve davanın açıldığı ilçe veya illere göre değişecektir. Ücretle birlikte avukatın vereceği vekillik hizmeti de orantılı olarak değişir. Bu nedenle sabit bir vekalet ücreti söz konusu olamaz. Soybağının reddi davasında bahsedilen masraflar ve harçlar yatırılması gereken ödemeler arasında yer alır.

Dava açılırken harç ve masraflar ilgili mahkemenin veznesine yatırılmalıdır. Harç maktu olup davada her yıl belirlenen sabit harç ödemesi gerçekleştirilecektir. Maktu harç, belirli bir hizmet ya da işlem için sabit bir miktar olarak tahsil edilen vergi veya ücrettir. Bunun yanında mahkemenin tebligat giderleri gibi karşılayacağı masraflar da gider avansı olarak yatırılmalıdır. Ayrıca Adli Tıp tarafından yapılacak DNA incelemesi vs. de yargılama giderlerine dahildir. Bunun yanında davalının ölü olması halinde mezar açıp DNA örneği alma gibi bir durum söz konusu olabilir ve bu da bir masraf kalemi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Soybağının Reddi Davasında Yargılama Süresi

Yargılama aşaması devam ederken bazı nedenler davanın ne kadar süreceğini etkiler. Bu nedenlere örnek olarak adli tatile girilmesi, dosyanın iş yükü, mahkeme yoğunluğu vb. gösterilebilir. Bu nedenle soybağının reddi davasının süresine ilişkin olarak kesin bir süre verilmez. Ancak genellikle ortalama 8 ay ila 1 sene arasında soybağının reddi davalarında karar çıkmaktadır. İlk derece mahkemelerinin vermiş olduğu nihai kararın tekrar değerlendirilmesi taraflardan talep edilebilir.

Böyle bir durumda dava bir üst mahkemeye yani istinafa taşınır. Mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık istinaf kanun yoluna başvurulduğunda, süreç ortalama 1 sene daha uzayabilecektir. Yani soybağının reddi davası her şey yolunda gittiği takdirde 1-2 yıl gibi bir süre içerisinde genellikle sonuçlanır. Ancak taraflardan birinin istinafa gitmesi halinde davanın sonuçlanması 3-4 yıllık bir süreyi bulacaktır. Soybağının reddi davalaronda istinaf mahkemesi tarafından verilen kararlar kesindir. Yargıtay’a temyiz yoluna başvurulamaz. Karar kesinleştikten itibaren kimlik bilgileri değiştirilebilir.

Soybağının Reddi Davasında DNA Testi

DNA testinde, hedeflenen belirli gen dizilimlerinin, incelenen materyale ait DNA diziliminde olup olmadığı belirlenir. Günümüzde popüler olan ve tıp alanında kullanılan DNA testi, birçok hastalığın teşhisinde kullanıldığı gibi adli vakalar, babalık davası ve soybağının reddi davası gibi davalarda da kullanım alanı bulmaktadır. Dünyaya gelen her birey genetik özelliklerini anne ve babasından alır ve her bireyin DNA’sı kendisine özel olup dünyada eşsizdir. DNA testi kişilerin genine dair incelemeler de bulunarak kimlik tespiti yapılabilmesini sağlar. Soybağının reddi davalarında da baba ile çocuk arasında, DNA testi yardımıyla, gen bağı bulunup bulunmadığına ilişkin genetik inceleme yapılır.

TMK madde 284/2’de, hakimin maddi olguları re’sen (kendiliğinden) araştıracağı belirtilmiştir. Hakim baba ile çocuk arasında gen bağı olmadığına dair kuvvetli şüphe var ise genetik inceleme yapılması yönünde karar verebilecektir. Aynı maddenin 3. fıkrasında ise; taraflar ve 3. kişilerin, sağlıkları yönünden tehlike yaratmayan araştırma ve incelemeye rıza göstermekle yükümlü olduğu, şayet davalı rıza göstermez ise hakimin durum ve koşullara göre araştırma sonucunu davalı aleyhine doğmuş sayabileceği düzenlenmiştir. DNA testine ilişkin masrafları ispat yükü üzerine düşen taraf yatırmadığı takdirde soybağı ile ilgili davaların kamu düzeni ile ilgili olmasının sonucu olarak yapılması zorunlu olduğuna karar verilen DNA testi ve diğer tıbbi incelemelere ait giderlerin Cumhuriyet savcılığı nezdinde bulunan suçüstü ödeneğinden karşılanmasına karar verilecektir. Zorunlu incelemeler yapılacak ve nihai kararla bu masrafların haksız çıkan taraftan tahsiline karar verilecektir.

Soybağının Reddi Davası Tazminat

Tazminat davası kişinin haksız fiil nedeniyle uğramış olduğu maddi ya da manevi zararları talep edebileceği karşılık için açılan davadır. Kişi, kişilik haklarının ihlal edilmesi sonucunda maddi veya manevi zarara uğraması halinde zararın karşılığını para olarak talep edebilecektir. Maddi tazminat, kişinin malvarlığındaki eksilme nedeniyle talep etmiş olduğu tazminattır. Zarara uğradığını iddia eden kişi malvarlığındaki eksilmeyi ve ekonomik yönden çöküntüye uğradığını ispatlamalıdır. Manevi tazminat ise, kişinin haksız fiile uğraması nedeniyle psikolojik buhrana girmesi, kişilik haklarının zedelenmesi, manevi nedenlerle çöküntüye uğraması sonucu belli bir meblağ talep etmesidir.

Manevi tazminat içinde zarara uğrayan kişi psikolojik olarak gördüğü zararı ispat ile yükümlüdür. Tazminat davaları, davanın dayandırıldığı sebebe bağlı olarak farklı mahkemelerde açılır. Bu yüzden tazminat davaları için tek bir görevli mahkeme yoktur.  Soybağının reddi davasında baba, nesep bağı kaldırılıncaya kadar, çocukları olarak görünen kişiler için masraflar yapmış olabilir. Nesep bağı kaldırılan baba için aralarında kan bağı olmadığı kararı verilen çocuklara yapmış olduğu masraflar zarar niteliği taşır.

Baba nesep bağının kaldırılmasıyla uğramış olduğu zararın giderilmesini biyolojik babadan talep edebilir. Soybağının reddi davası lehine sonuçlanan baba, zararının tazmini için biyolojik babaya çocuklara dair masraflara (malvarlığında eksilme) ilişkin, gerekli şartlar olması halinde, dava açma hakkına sahiptir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2019/85 Esas, 2019/314 Karar sayılı kararıyla “Evlilik birliği içerisinde doğan çocukların, başkasından olduğu anlaşılana kadar baba tarafından yapılan masraflarının biyolojik babadan tazmin edileceği yönünde karar vermiştir.” düzenlenmiştir. Ya da soybağının reddi davası sonucunda çocuk ile baba arasındaki bağın ortadan kaldırılmasıyla birlikte baba ya da çocuk, psikolojik buhrana uğramış olabilir.  Bu durumda buhrana uğrayarak zarar gören ve kişilik hakları ihlal edilen kişi, ilgili kişiden manevi tazminat talebinde bulunabilir.

Soybağının Reddi Kararının Sonuçları

  • Soybağı ilişkisi geçmişe etkili olarak kalkar: Soybağının reddine ilişkin karar ile çocuk ile baba arasındaki nesep bağı kesilir. Bu bağın kesilmesine ilişkin olan karar geçmişe etkilidir. Yani koca ile çocuk arasında doğumla birlikte kurulmuş olan nesep ilişkisi çocuğun ana rahmine düştüğü andan itibaren kaldırılır.
  • Çocuk baba yönünden nesepsiz hale gelir: Kararın kesinleşesiyle birlikte çocuk ile baba arasındaki hısımlık ortadan kalkar. Yani kararın kesinleşmesiyle çocuk baba yönünden nesepsiz hale gelir. Çocuk ile anası arasındaki soybağı ilişkisi ise devam eder.
  • Nüfus kaydı değiştirilir: Mahkeme soybağının reddi kararı verdikten sonra nüfus kaydındaki değişiklik için nüfusa bildirim yapar ve nüfus kaydı düzeltilir. Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 23. Maddesi uyarınca mahkeme kararı ile soybağı reddedilen çocuk; anasının bekarlık hanesine, anasının soyadı ve onun bildireceği baba adı ile tescil edilir.
  • Yapılmış olan masraflar talep edilebilir: Ret kararının geçmişe etkili olmasından ötürü koca, çocuk için yaptığı bakım giderlerini ana veya gerçek babadan sebepsiz zenginleşme ya da vekaletsiz iş görme hükümlerine göre istemesi mümkündür.
  • Genetik babaya kendiliğinden bağlanma gerçekleşmez: Soybağının reddi kararıyla çocuk kendiliğinden genetik babasına bağlanmış olmaz. Dava esnasında uygulanan tıbbi tahlillerle genetik baba tespit edilse dahi sonuç değişmez. Çocuğun genetik babaya bağlanabilmesi için onun tarafından tanınması ya da ayrı bir dava ile babalığa hükmedilmesi gerekir.

Soybağının Reddi Davası Yargıtay Kararları

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi – Karar: 2017/11234

  • Soybağının Reddi Davası
  • Medeni Kanun 286. Madde

Dava, bu haliyle, davacıların babasının M. K. olmadığı iddiası bakımından 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunun 286.madde kapsamında soybağının reddi, biyolojik babalarının … olduğu yönünden ise aynı Kanun’un 301.maddesi gereği babalığın tespiti istemine ilişkindir. Çocuğun bir başka erkekle soybağı ilişkisi geçersiz kılınmadıkça babalık davasının dinlenmesi mümkün değildir. Dolayısı ile eldeki davaya soybağının reddi olarak bakılarak karar verilmesi, babalığın tespiti talebinin eldeki dosyadan tefriki ile başka bir esasa kaydedilerek, soybağının reddi davasının sonucu beklenip bir karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, doğru görülmemiştir.


Yargıtay 8. Hukuk Dairesi – Karar: 2017/7298

  • Soybağının Reddi Davası
  • Medeni Kanun 286. Madde

Dava, çocuk adına yasal temsilci sıfatıyla anne tarafından Türk Medeni Kanununun 286. Maddesi uyarınca açılan soybağının reddine dair olup somut olayda, davacı anne tarafından çocuğa velayeten açılan davada küçüğün gerçek babasının davalı olmadığının tespiti ile soybağının reddine karar verilmesinin istendiği ve davanın küçüğe kayyım tayin ettirilmeden karara bağlandığı anlaşıldığından; yasal düzenlemeler dikkate alındığında, her ne kadar soybağının reddi davası anne tarafından açılamayacak ise de eldeki davanın küçüğe velayeten anne tarafından açıldığı gözönünde bulundurulduğunda, mahkemece küçüğe kayyım tayin ettirilip davanın kayyıma yöneltilmesinden, gösterdiği takdirde delillerinin toplanmasından sonra bütün delillerin birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi yerine eksik hasımla yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır.


Yargıtay 8.Hukuk Dairesi – Karar: 2017/764

  • Soybağının Reddi Davası
  • Medeni Kanun 286. Madde

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 286/1. maddesinde 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 286/1. maddesinde, soybağının reddi davasının ana ve çocuğa karşı açılacağı; 426/2. maddesinde ise, yasal temsilci ile küçüğün menfaati çatıştığında küçüğe kayyım atanacağı hükme bağlanmıştır.

Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; çocuğun gerçek babasının davacı olmadığının tespiti ile soybağının reddi istemine dair davanın koca tarafından açıldığı, ancak küçüğe kayyım tayin ettirilmeden karara bağlandığı anlaşılmaktadır. Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler dikkate alındığında, mahkemece küçüğe kayyım tayin ettirilip davanın kayyıma yöneltilmesi, gösterdiği takdirde delillerinin toplanması, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yeterli inceleme yapılmadan eksik hasımla yapılan yargılama ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.


Yargıtay 8. Hukuk Dairesi-  Karar: 2020/495

  • Soybağının Reddi Davası
  • Medeni Kanun 286. Madde

Davacılar, murisi babalarının eşi ile olan evlilik birliği içerisinde doğan davalının kızı olmadığı, davalının önceki evlilikten dünyaya geldiğini ileri sürerek kaydın düzeltilmesi talebinde bulunmuşlardır. Mahkeme aile mahkemesinin görevli olduğunu belirterek görevsizlik nedeniyle davanın usulen reddine karar vermiş, mahkemenin kararına karşılık davacılar vekili tarafından istinafa başvuruda bulunulmuştur. Başvuru üzerine bölge adliye mahkemesi istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiş, davacılar temyiz başvurusunda bulunmuştur.

Yargıtay dosya incelemesinde, davacıların isteminin soybağının reddi olduğunu tespit etmiştir. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/(1)-c bendine göre Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen başvurunun esastan reddi kararı kesin nitelikte olduğundan temyiz başvurusunun mümkün olmadığı anlaşılmıştır. Tüm bu nedenlerle temyiz başvurusunun reddi yönünde karar verilmiştir.


Yargıtay 8. Hukuk Dairesi – Karar: 2019/4023

  • Soybağının Reddi Davası
  • Medeni Kanun 286. Madde

Davacı koca, davalı ile 17/02/2004 tarihinde boşandığını, tarafların bu evlilikten 3 çocuğu olduğunu ancak sonuncu doğan çocuğun kendisinden olmadığını belirterek aile mahkemesinde soybağının reddi talepli dava açmıştır. Mahkeme tarafından davaya konu olan çocuğun tarafların evliliği içerisinde doğduğunu, davacı üzerine kaydolduğunu, hak düşürücü süre olan 1 yıl içerisinde dava açılmadığı belirtilerek ret kararı vermiştir. Ret kararına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

Yargıtay, dosya incelemesinde davacının boşanma sonrasında yapmış olduğu araştırmalar sonrasında 01.03.2013 tarihinde oğlu olmadığını öğrendiğini belirtmiştir. Davacının beyanına istinaden hak düşürücü süre içerisinde dava açılmış olduğundan mahkemenin ret kararı hukuka aykırı bulunmuştur. Tüm bu nedenlerle bozma yönünde karar verilmiştir.


Soybağının Reddi Dava Dilekçesi Örneği

Ankara Nöbetçi Aile Mahkemesine

Davacı  : Ad Soyad (TC. Kimlik No: …) – Adres

Vekili     : Av. Umur Yıldırım

Davalılar: 1-) Ad Soyad (TC. Kimlik No: …) – Adres

                      2-) Ad Soyad (TC. Kimlik No: …) – Adres

Konu: Soybağının reddi yönünde karar verilmesi talepli dava dilekçesidir.

Açıklamalar:

  1. Müvekkilim Ankara Kuğulupark civarında her gün yaptığı yürüyüşleri esnasında tanıştığı …………….. ile evlenmeye karar vermiştir. Müvekkilim eşinin bakire olmadığını öğrenmiş ve bunu sorun etmemiştir.
  2. Taraflar evlendikten beş ay sonra bir erkek çocukları dünyaya gelmiştir. Müvekkilim eşinin erken doğum yaptığı endişesiyle durumu doktora sorduğunda doktor, bunun normal bir doğum olduğunu söylemiştir. Müvekkilim bu durumu eşi ile konuştuğunda eşi, çocuğun eski erkek arkadaından olabileceğini itiraf etmiştir. Bu gelişmeler karşısında, dünyaya gelen ……. isimli çocuğun müvekkilimden olmadığının tespiti ile soybağının reddi için bu davayı açma zarureti hasıl olmuştur.
  3. Çocuğa kayyım tayini adına sulh hukuk mahkemesine yazı gönderilmesine, müvekkilin çocuğu olmayan ……..’nın soybağının reddine karar verilmesini vekaleten talep ederim.

Hukuki Sebepler: TMK, HMK ve ilgili her türlü yasal delil.

Hukuki Deliller  : Tanık, nüfus kaydı ve her türlü yasal delil.

Sonuç ve İstem   : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

…/…/… tarihinde dünyaya gelen …….’nın müvekkilimden olmadığının tespiti ile bu çerçevede soybağının reddine, nüfus kütüğünün düzeltilmesine, çocuğa kayyım tayini adına sulh hukuk mahkemesine yazı gönderilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafça ödenmesi yönünde karar verilmesini saygılarımla vekaleten arz ve talep ederim.

                                Davacı Vekili

                              Av. Umur YILDIRIM

X
kadim hukuk ve danışmanlık