Tedbir nafakası, eşlerin ayrılık kararı ile birlikte boşanma davasının açılması sonucu yoksulluğa düşmesi muhtemel taraf eş veyahut 18 yaşını tamamlamamış küçük çocukları için kullanılmasına tahsis edilmek sebebi ile velayetine haiz tarafa boşanma davası kesinleşinceye kadar ödenen geçici önlem nafakasıdır. Evlenme ile birlikte evlilik birliği kurulmuş olan eşler, bu birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdür. Birlikte yaşamak, birbirlerine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorunluluğu da eşlerin karşılıklı görevlerindendir. (TMK m.185) eşlerin bu yükümlülükleri evlilik birliğinin sona ermesine kadar devam etmektedir. Boşanma veya ayrılık davası açılmakla eşlerin ayrı yaşama hakları gündeme gelir; fakat bu durum sorumlulukların ortadan kalktığı anlamına gelmez. Evliliğin sona ermesi boşanma kararının kesinleşmesine bağlıdır. Bu durumda boşanma evliliğin feshi veya iptali davası açıldığında hakim, davanın devamı süresince gerekli ola özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakıl ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen almak zorundadır. Bunlardan eşlerin ve çocukların geçim ve bakımları için öngörülen önleme ve tedbir nafakası demekte olup boşanma davasının açılmasından kararın kesinleştiği tarihe kadar olan yargılama sürecinde hâkim tarafından tayin ve takdir olunan belli miktar geçim parasını ifade eder.
Nafaka geçinebilmek için zorunlu bir miktar parayı belirttiğinden: talep olmadığı durumda dahi hâkim re’sen tedbir nafakasına hükmetmekle yükümlüdür. Eş ve çocuklar lehine kararlaştırılacak tedbir nafakasının miktarını tayin ve takdir etme yetkisi de aynı hâkime, yani boşanma veya ayrılık davasına bakan aile mahkemesine aittir. Hâkimin takdir yetkisini kullanarak tedbir nafakasına hükmedebilmesi için bazı gözetmesi gereken hususlar şöyledir;
- Hakim öncelikle tarafların sosyal ve ekonomik durumları araştırılmalıdır. Bu konuda C.başsavcılığı vasıtası ile yaptırılan araştırma ile yetinilmemeli, taraflar çalışıyorlar ise kurum veya işyerlerine yazı yazılarak aylık kazançları ve sosyal yardımları hesap edilmelidir.
- Yine bu bağlamda taraflarca ileri sürülen iddia ve delillerin tahkik ve toplanması için işler adına kayıtlı taşınmaz mallar ile motorlu araçlara ait resmi kayıtlar getirilmelidir.
- Eşlerin çalışıp çalışmadıkları, birliğin giderlerine ne surette katkıda bulundukları, geçim standartları ve sosyal düzeyleri saptanmalıdır.
- Buradan başka çocukların yaş ve eğitim durumları nazara alınarak bedeni, fikri ve sosyal yönden gelişmeleri için gerekli olan giderler belirlenmelidir.
Paranın alım gücü, enflasyonist ortam, hayat pahalılığı gibi ekonomik olgular da nafaka miktarının tespitinde etkili olan objektif unsurlardır. Bu nedenle tarafların dava öncesindeki gibi yüksek refah ya da lüks yaşantı düzeyinin aynen nafaka miktarına yansıması şart değildir. Esasen bu yöndeki taleplerin nafaka kavramıyla bağdaşmadığı açıktır. Ancak bu söylenenler tarafların sosyal statülerinin göz önüne alınmayacağı şeklinde algılanmamalıdır.
Tedbir Nafakası Nedir?
Tedbir nafakası, eşlerin ayrılık kararı ile birlikte boşanma davasının açılması sonucu yoksulluğa düşmesi muhtemel taraf eş veyahut 18 yaşını tamamlamamış küçük çocukları için kullanılmasına tahsis edilmek sebebi ile velayetine haiz tarafa boşanma davası kesinleşinceye kadar ödenen geçici önlem nafakasıdır. Tedbir nafakası davanın başından itibaren karar kesinleşinceye kadar hüküm ifade edecektir. Bu sebeple talebin kabul tarihi değil davanın açılması tarihi tedbir nafakası açısından başlangıç kabul edilecektir.
Tedbir nafakası geçici niteliğe haiz bir nafakadır. Bu süre dava süresi ile aynıdır. Davanın sona ermesi ile beraber tedbir nafakası da kendiliğinden son bulacaktır. Tedbir nafakası talebinde hem davacı hem de davalı taraf bulunabilir. Genel olarak bakıldığında tedbir nafakaları dava sonunda yoksulluk nafakasına dönüşmektedir. Belirtmek gerekir ki tedbir nafakası için hâkim taleple bağlı değildir. Tarafların her hangi bir talebi olmasa dahi hakim re’sen gördüğü lüzum üzerine tedbir nafakasına hükmedebilir.
Tedbir Nafakası Şartları ve Özellikleri
- Boşanma, evliliğin feshi veya iptali davası açıldığında hâkim kişilerin talebi olmasa dahi re’sen olarak tedbir nafakasına hükmedecektir.
- Tedbir nafakasına talep değil dava tarihinden itibaren hükmolunur.
- Davadan feragat durumunda tedbir nafakasına feragat tarihine kadar hükmedilmesi gerekmektedir. Feragat kesin hüküm sonucu doğuracağı için tedbir nafakasına ancak ve ancak feragat tarihine kadar hükmolunabilir.
- Tedbir nafakası boşanma davasında verilen kararın kesinleşmesine kadar devam eder.
- Cevap dilekçesinde tedbir nafakası istemediğini belirten kişi lehine tedbir nafakasına hükmedilemez.
- Dava tarihinde reşit olan çocuklar için tedbir nafakasına hükmolunamaz.
- Askerlik dönemi içinde mal ve geliri olmayan asker eşin tedbir nafakası ile yükümlü tutulması mümkün değildir.
Birçok kez belirttiğimiz gibi tedbir nafakası bir önlem nafakasıdır. Bu önlem boşanma davasında karar kesinleşinceye kadar devam edecektir. Hâkim boşanma davalarında eşlerin barınma, geçim ve dahi müşterek çocuklar için bakım için geçici tedbirlerde bulunabilir. Davanın her aşamasında taleple veya re’sen hükmedebilir. Bu konuda her hangi bir zamanaşımı da mevcut değildir. Her zaman nafaka talebinde bulunulabilir. Tedbir nafakası, alacaklının ölümü ile sona eriyor ve ödenmemiş nafaka alacağı bulunuyor ise; ölen nafaka alacaklısının mirasçıları tarafından ölüm tarihine kadar olan nafaka alacakları karşı taraftan istenebilir.
Tedbir Nafakası Talep Hakkı Bulunan ve Bulunmayan Kişiler
Bu konuda farklı durumların değerlendirilmesi gerekmektedir. Yargıtay’ın farklı durumlarla alakalı vermiş olduğu kararlar mevcuttur.
- Baba yanında kalan çocuklar için tedbir nafakasına hükmolunamaz. Ancak anne yanında kalan çocuk yararına tedbir nafakasına hükmolunması zorunludur.
- Cevap dilekçesinde tedbir nafakası istemediğini belirten kişi lehine tedbir nafakası talep hakkı bulunmaz.
- Dava tarihinde reşit olan çocuklar için tedbir nafakası talebinde bulunulamaz.
- Kişi, askerlik döneminde bulunan eşinin mal ve geliri olmaması durumunda tedbir talebinde bulunsa da asker eş için tedbir nafakasına hükmedilemeyecektir.
- Kadın çalışıyor olsa dahi müşterek çocuk için hakkaniyete uygun bir miktar tedbir nafakası talebinde bulunabilecektir.
- Kocanın ekonomik gücü yok ise nafaka ile yükümlü tutulamaz. Bunun ispatının ilgili delillerle mahkemeye sunulması gerekmektedir.
- Kocanın da eşinden tedbir nafakası talebinde bulunabileceği ve bulunamayacağı haller mevcuttur. Bu konuda örnek olarak şu Yargıtay kararları verilebilir. “Koca, yaşlılığı, hastalığı, işsizliği gibi sebeplerle karısından tedbir nafakası isteyebilir” (2. HD. 20.11.1996 – 10986/12081) Boşanma davası açılınca hâkim davanın devamı süresince gerekli olan özellikle eşlerin barınmasına, geçimine ilişkin geçici önlemleri re’sen alır. (TMK. md. 169). Ancak, davalı kocanın daha önce muhasebeci olarak çalıştığı halde işten çıktığı, davacı kadının asgari ücretle çalıştığı ve kendi anne-babasının yanında kaldığı gerçeği karşısında davalı koca yararına tedbir nafakasına da hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir (2. HD. 14.04.2003-4364/5347)
- Başka erkekle yaşayan kadın yararına tedbir nafakasına hükmolunamaz.
- Eşin geliri olsa bile tedbir nafakası talebinde bulunmasına yasal bir engel yoktur.
Tedbir Nafakası Başlangıç ve Sona Erme Tarihi
Boşanma davasında hükmedilen tedbir nafakası talep tarihi ile değil davanın açılması tarihi ile başlar ve karar kesinleşinceye kadar devam edecektir. Ayrılık davalarında ise bu süre aynı şekilde dava tarihinden itibaren başlar. Ancak, tedbir nafakası talep eden tarafça davadan sonraki bir tarih açıkça belirtilmiş ise HMK’un 74. maddesi hükmü uyarınca bu tarihin nazara alınması gerekir. Ayrılık davasında tedbir nafakasının ne kadar süreceği meselesine gelince: TMK’nın 171. maddesi hükmü uyarınca ayrılığa bir yıldan üç yıla kadar karar verilebileceğinden, tedbir nafakası da hükmolunan ayrılık kararının sonuna kadar devam edecektir. Şu halde, ayrılık süresinin bitimiyle tedbir nafakası da kendiliğinden sona erecektir.
Ayrılık süresinin bitiminde ortak hayat yeniden kurulmamışsa eşlerden her biri boşanma davası açabilir. (MK. m.172/II) Böyle bir durumda boşanma davasındaki tedbir nafakası hükümleri işlerlik kazanacaktır. Boşanma davasının açılmaması halinde eşler fiili bir ayrılık sürecine girmiş olacaklardır. Bu olasılıkla tedbir nafakasına ise; TMK’nın 195. veya 197. maddesi koşullarına uygun bir tedbir nafakası davasının açılması ve davacının ayrı yaşamakta haklı olduğunun kanıtlanması durumunda karar verilecektir.
Boşanma ve Ayrılık Davaları Dışında Talep Olunabilen Tedbir Nafakaları
Evlilik Birliğin Korunmasına Dayanan Tedbir Nafakası Davaları
Madde 195 uyarınca; “Evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde, eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilirler. Hâkim, eşleri yükümlülükleri konusunda uyarır; onlar uzlaştırmaya çalışır ve eşlerin ortak rızası ile uzman kişilerin yardımını isteyebilir Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır.”
Eşler, evlenmeyle kurulan evlilik birliğinin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler(TMK m. 185/1). Bundan başka eşler, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar(TMK. m. 185/11). Birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılmak da eşlerin diğer yükümlülükleri arasındadır (TMK m 186/11). Evliliğin genel hükümleri bağlamında belirtilen bu ailevi yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde kanun koyucu, hâkime, müdahale etme ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verme yetkisi tanımıştır. Tabii bu müdahale re’sen değil, taraf eşlerin ayrı ayrı veya birlikte mahkemeye başvurması (dava açılması) halinde gündeme gelecektir (HMK m. 72)
Müdahale ve tedbir istemine dayanak yapılan vakıaların ispatlanması durumunda hâkimin şu yetkileri kullanması mümkündür. Kusurlu eşi uyarma Bundan maksat, ailevi ödevleri yerine getirmeyen eşin bu yükümlülükleri yerine getirmesi için uyarılması ve bunları ifaya davet edilmesidir. Hâkim uyarı kararında ayrıca, yükümlülüklerini yerine getirebilmesi bakımından davalı eşe makul bir süre tanımak zorundadır.
Batıl Evlilik Sözleşmesi için Tedbir Nafakası Talebi
Evlilik sözleşmelerinin batıl olmasına dair davalarda, evlilik birliğinin kanunda belirtilen şartlara uygun olup olmadığına bakılarak bir karar verilmektedir. Yine bu tür davalarda kişilerin tedbir nafakası talebinde bulunmaları mümkün olacaktır. Çünkü dava süreci devam ederken pek tabi evliliğin batıl olup olmadığı kesinleşmemiş olacaktır. Kişi lehine bu tür davalarda tedbir nafakasına hükmedilmesi ile birlikte boşanma davası kesinleşene kadar sürecektir.
Hakimin Re’sen Tedbir Nafakasına Hükmetmesi
Nafaka, geçinebilmek için zorunlu bir miktar parayı demlediğinden; talep olmasa dahi hâkim re’sen tedbir nafakasına hükmetmekle yükümlüdür. Eş ve çocuklar lehine kararlaştırılacak tedbir nafakasının miktarını tayin ve takdir etme yetkisi de aynı hâkime, yani boşanma veya ayrılık davasına bakan aile mahkemesine aittir. Bunun temel sebebi eşlerin birbirlerine karşı olan bakım yükümlülüklerinin mahkeme kararı kesinleşinceye kadar devam etmesidir.
Hâkimin takdir yetkisini kullanarak tedbir nafakasına hükmedebilmesi için bazı gözetmesi gereken hususlar vardır. Tarafların gelirleriyle alakalı araştırmalarda bulunulmalı, ilgili kurumlara müzekkere yazılmalı, resmi kayıtlar incelenmelidir. Böylelikle hâkim tarafından eşlerin geçim standartları ve sosyal düzeyleri saptanabilecektir. Sadece eşler bakımından değil, bu araştırmaların reşit olmayan çocuklar bakımından da incelenmesi varsa eğitim giderlerinin de araştırılması lazımdır.
Tedbir Nafakasının Miktarının Belirlenmesi
Hâkim öncelikle davalı ve davacı arasında bir anlaşma var ise bu miktarı göz önüne almalıdır. Eşlerin gelir düzeyleri araştırılmalıdır. Geliri az olan eşin lehine nafakaya hükmedilir. Eşin düzenli ve yeteri kadar geliri olması durumunda nafakaya hak kazanamaz. Nafaka borçlusu olacak eşin bir mesleği var ancak keyfiyetten çalışmıyor ise nafaka ödeme yükümlülüğü olacaktır.
Tedbir nafakası belirlenirken kural olarak bilirkişi incelemesi yapılması gerekli değildir. Hakim nafaka miktarını ekonomik etkenlerdeki değişikliklere göre artırıp azaltabilir. Nafaka miktarının belirlenmesi dava devam ederken nafaka miktarının artırılması veya azaltılmasına etki etmemektedir. Değişen koşullarla nafakanın artırılıp azaltılması mümkündür. Nafakaya ilişkin ilamların kesin hüküm teşkil etmemesi, nafaka miktarında değişikliğe gidilebileceği anlamına gelir. Yeni miktar nafaka artırım veya azatlım davasının açıldığı tarihten itibaren geçerlidir. Daha boşanma davası açılmadan nafakadan feragat eder şekilde yapılan sözleşmeler geçerli değildir.
Çalışmayan Kişi Aleyhine Tedbir Nafakasına Hükmedilebilir Mi?
Kişinin aleyhine tedbir nafakasına hükmedilirken ekonomik gücü nafaka miktarının belirlenmesinde önem arz etmektedir. Tarafların her türlü ekonomik gelirleri yani, maaşı, kira geliri ve benzeri her türlü gelir göz önüne alınır. Bu sebeple sadece işsiz olmak nafaka yükümlüsü olarak tedbir nafakası ödemesine engel olmayacaktır. Pek çok mahkeme kararında işsizliğin yanında başka geliri de olmasa dahi kişiye tedbir nafakası ödemesi hususunda hükümler tesis edilmektedir.
Bu durum çalışabilecek durumda olup da çalışmayan kişiler için geçerlidir. Hastalık hali veya başka bir çalışmaya engel durumun varlığı halinde ise tedbir nafakasına hükmedilmeyebilir. Nafaka yükümlüsünün ileriki bir tarihte isteğe bağlı veya zorunlu bir sebeple issiz kalması durumunda nafaka indirim talebinde bulunabilmesi mümkün olacaktır.
Tedbir Nafakası Kararı ve Tarafların Kusur Durumunun Etkisi
Tedbir nafakasında hakim tarafların kusur durumlarını göz önünde bulundurmamaktadır. Bu sebeple kişi asıl kusurlu taraf olsa dahi mahkemeden tedbir nafakası talebinde bulunabilir. Pek tabi yargılama aşamasında daha hüküm kurulmadan tesis edilen tedbir nafakasında, henüz kimin asıl kusurlu olduğunun mahkeme kararı ile belirlenmemesi sebebiyle kusurun göz önünde bulundurulması da mantıken mümkün değildir. Tedbir nafakasına hükmolunmasından sonra işe nafaka alacaklısı eşin, nafakanın kaldırılması sonucunu doğurabilecek bir şekilde hayat sürmesi durumunda nafaka yükümlüsü bunu ileri sürerek nafakanın kaldırılması talebinde bulunabilir.
“Boşanma ve ayrılık davalarında, tarafların kusur durumu hiçbir şekilde tedbir nafakasının takdirine etkili bir unsur değildir. Kusurlu eş yararına dahi, bu tedbirlerin alınması mümkündür. Yine, her iki tarafın da gelirinin bulunması tedbir nafakası verilmesini engelleyici bir hâl değildir. Ancak eşlerin ekonomik güçlerinin birbirine yakın olması durumu söz konusu ise bu durumda geçici tedbir nafakası verme zorunluluğunun ortadan kalkacağı söylenebilir. Ayrıca belirtilmelidir ki, Yargıtay içtihatları ile bir başkası ile evlilik dışı birliktelik yaşayan eşe tedbir nafakası verilmeyeceği hususu benimsenmiştir.” (Yargıtay HGK E. 2017/2-1578 K. 2018/791 T. 18.4.2018)
Tedbir Nafakasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Medeni Kanunun 197. maddesine dayanan nafaka ve diğer önlemlere ilişkin davalarda görevli mahkeme aile mahkemesidir. Aile mahkemesi kurulamayan yerlerde ise, hâkimler ve savcılar yüksek kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemesince anılan davalara bakılmak gerekecektir (4787 sayılı K. m. 2/11). Evlilik birliğinin korunmasına ilişkin davalarda yetkili mahkeme konusunda önceki MK’da bir hüküm bulunmamasına karşın yeni MK’nın 201 maddesinde özel bir düzenleme yapıldığı görülmektedir.
Evlilik birliğinin korunmasına yönelik önlemler konusunda yetkili mahkeme eşlerden herhangi birinin yerleşin yeri mahkemesidir. Eşlerin yerleşim yerleri farklı ve her ikisi de önlem alınması isteminde bulunmuş ise, yetkili mahkeme ilk istemde bulunanın yerleşim yeri mahkemesidir. Önlemlerin değiştirilmesi, tamamlanması veya kaldırılması konusunda da Kanun, önlem kararı veren mahkemeyi yetkili kılmıştır. Önlem kararından sonra her iki eşin yerleşim yerinin değişmesi halinde yetkili mahkeme eşlerden her birinin yeni yerleşim mahkemesi olacaktır.
Tedbir Nafakasında Faiz
Tedbir nafakası, boşanma davası süresince ödenen bir önlem nafakası türüdür. Tedbir nafakasında nafaka kararı verildiği tarih ile dava tarihi arasında geçen süre için faiz işletilmesi mümkün değildir ancak tedbir nafakasına karar verilen ara karar tarihinden itibaren faiz işleyecektir. Tedbir nafakasının sona erme tarihi ise davanın sona erip kesinleşme tarihidir. Tedbir nafakası ödeyecek olan kişinin ölümü ile de tedbir nafakası sona erecektir.
Para alacağının (geç) ifasında gündeme gelen faiz kavramı; alacaklının parasından yoksun kalmasından ötürü verilen bir ivazı olarak tanımlanmaktadır. Faizin talep edilebilmesi için asıl alacağın mevcut ve muaccel olması gerekir. Nafaka dışındaki alacakların, kural olarak, davadan önce mevcut ve belirlenebilir olmasına karşın nafaka alacağı ancak hâkimin takdir yetkisini kullanmak suretiyle dava sonunda verdiği hükümle muayyen ve muaccel hale gelmektedir. Bu nedenle nafaka alacaklarına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi mümkün değildir.
“Nafaka hükmü hâkimin takdirine bağlı olup dava tarihinde muayyen ve muaccel değildir. Bu sebeple dava tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilemez.” (2. HD. 07.03.1997 1032/2584)
“Yargılama sırasında hükmedilen tedbir nafakası her ay doğmakta ve bu tarihte ödene bilir (muaccel) hale gelmektedir. Bu husus üzerinde durulmadan dava tarihinden geçerli olacak şekilde faiz takdir edilmesi isabetsizdir” (2. HD. 06.06.2002-6546/7636)
İspat Konusu ve Deliller
Tedbir nafakası davasında ispatı gereken husus, davacının ayrı yaşamada haklılığını ortaya koyan vakıalardır. İspat yükü, TMK’nın 6. maddesi hükmü uyarınca davacıya aittir. Bu bağlamda delil ikame etme yükü de davacıdadır. Davada sıfat kamu düzenine ilişkin olup hâkim re’sen gözetmek ve bu konudaki delilleri toplamak zorundadır. Medeni Kanunun 161 ve 162. maddesi uyarınca resmen evli kişiler diğeri aleyhine tedbir nafakasına hükmedilmesini isteyebilir.
Dava, Medeni Kanunun m. 195, 197 maddelerine dayanan nafaka isteğine ilişkin olup, bu çerçevede araştırma yapılması ve delillerin değerlendirilmesi gerekir. Nafakaya hükmedilebilmesi için Medeni Kanunun 134. maddesinin şartlarının gerçekleşmesi zorunluluğu yoktur. Kanun koyucu aynı yaşamada haklılık olgusunu şu üç sebebe dayandırmıştır. Ortak hayat sebebiyle (davacı) eşin kişiliğinin ciddi biçimde tehlikeye düşmesi Yine, davacı eşin ekonomik güvenliğinin, aile huzurunun ciddi biçimde tehlikeye düşmesi (TMK. m. 197/1). Yukarıda anılan sebeplerden birinin gerçekleşmesine karşın evlilik birliği- nin hukuken kesintisiz şekilde sürdürülmesinin öngörülmesi halinde, bundan evlilik ilişkisinin büyük yara alacağı aşikârdır. Bu nedenle kanun koyucu 197/1. madde düzenlemesi ile eşlere ayrı yaşama hakkı tanıyarak, eşlere mevcut problemler üzerinde daha soğukkanlı düşünmek suretiyle birliğin sürdürülmesine imkân yaratabilmeyi amaçlamıştır.
Tedbir Nafakası, Haciz ve Ödenmemesi
İlama dayanmayan nafaka alacaklarında İİK m.83’e göre ilama dayanmayan nafakalar, borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra müdürünce takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczolunabilir. İlama dayanan nafakalarda ise nafakanın geçim için zorunlu bir parayı ifade etmesi mahkemenin de nafaka miktarını bu esasa göre belirlemesinden ötürü ilama dayalı nafaka alacaklarının haczedilemeyeceği kabul edilir.
İlama dayanan birikmiş nafaka alacaklarında ise, alacaklının zorunlu ihtiyaçlarını giderme özelliğinin bulunmadığı, dolayısıyla şahsa bağlı hak niteliğinin de sona erdiği belirtilmektedir. Bu sebeple alelade bir alacak kategorisine giren birikmiş nafaka alacağının haczinede herhangi bir engel durum bulunmayacaktır. Görüldüğü gibi nafakanın o anki koşullarına göre haczedilip haczedilemeyeceğine karar verilmesi gerekir.
Tedbir nafakası ayrılık veya boşanma davası açılması ile maddi olarak zorluk çeken eşe, hâkim tarafından miktarı belirlenmesi ile dava sürecinde diğer eşin ödediği bir nafakadır. Tedbir nafakası hâkimin kendiliğinden belirlendiği için tarafların iradesinden de bağımsızdır. Genellikle bu nafakalar boşanma davaları sürecinde talep edilse de evlilik devam ederken veyahut ayrılık davasında dahi talep edilebilir.
Tedbir nafakasının ödenmemesi veyahut eksik ödenmesi durumunda nafaka borçlusu kişi hakkında herhangi bir disiplin cezasına hükmedilmesi mümkün değildir çünkü nafaka borcu herhangi bir cezai sorumluluk gündeme getirmez. Böyle bir durumla karşı karşıya kalan nafaka alacaklısı cebri icra ile tahsil yoluna başvurabilmesi mümkündür. Nafaka alacağı olan taraf, ilamsız icra takibine başvurabilecektir.
Tedbir Nafakasının Diğer Özellikleri
- Temlik Edilememesi: Nafakanın sosyal amacı ve şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hak niteliğinde olması onun alelade bir alacak gibi (Bkz BK. m. 162/1) başkasına temlikini önlemektedir. Ancak, bu değerlendirme, yukarıda açıklanan nedenlerle birikmiş nafaka alacakları için geçerli değildir.”
- Üzerinde Rehin Tesis Edilememesi: Medeni Kanunun 954/II maddesine göre; “Başkasına devredilebilen alacaklar ve diğer haklar rehnedilebilir.” Ancak nafaka alacakları bu kapsama girmediği için rehnedilemeyeceklerdir.
- Mirasçılara Geçmemesi: Münhasıran şahsa bağlı haklardan olan nafaka alacağı, alacaklının veyahut yükümlünün ölümüyle sona erer, dolayısıyla bunları mirasçılarına geçmez.””Nafaka davası açıldıktan sonra davacı veya davalı ölürse, bu döneme ait nafakaya inhisar etmek üzere, mirasçılar külli halef selef ile davaya devam edebilirler.” Yargıtay 2. HD’nin 05.04 1979 tarih ve 2679/2841 sayılı kararında böyle denilmektedir.
- Zamanaşımı: Nafaka alacağında zamanaşımı, on yıllık genel süre kuralına (BK. m. 125) değil, özel düzenleme normu olan BK’nın 126/2. maddesindeki süreye tabidir Buna göre nafaka alacağında zamanaşımı süresi 5 yıldır. “Beş yıllık zamanaşımının başlangıç tarihi nafaka tahakkuk eden aydır.”
Tedbir Nafakası Talep Edebilmek İçin Boşanma Davası Açmak Zorunlu Mudur?
Tedbir nafakası boşanma davası veyahut eşlerin fiili olarak ayrı yaşaması sürecinde hükmedilebilen bir nafaka türüdür. Bu sebeple boşanma davası olmadan da haklı bir sebebin varlığı ile birlikte fiili ayrılık durumunda kişinin mahkemeden tedbir nafakası talebinde bulunmasında bir engel olmayacaktır.
Türk medeni hukukunda nafaka türleri tedbir nafakaları, yoksulluk nafakası, iştirak ve yardım nafakası olarak ayrılmıştır. Mahkeme tarafından verilen tedbir nafakası kararlarına yapılan itirazlar, mahkemeye başvuru dilekçesiyle birlikte yapılır. İtiraz için herhangi bir süre belirlenmemiştir.
Tedbir Nafakası Talepli Dava Dilekçesi Örneği
………………… NÖBETÇİ AİLE MAHKEMESİ’NE
DAVACI: ……………
VEKİLİ : Av. Umur YILDIRIM Söğütözü Mah. Söğütözü Cad. Koç Kuleleri No:2/B/7 06530 Çankaya/ANKARA
DAVALI: …………….
KONU :
- Davalı eşin pek kötü ve ağır derecede onur kırıcı davranışları ve evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması nedenleriyle tarafların Boşanmalarına,
- Müşterek çocuk ………… Velayetinin dava süresince tedbiren, dava sonunda ise sürekli olarak davacı anneye bırakılmasına,
- Müşterek çocuk ………… bakımı, eğitimi, ve diğer zorunlu giderleri için aylık ……….. TL dava süresince Tedbir ve Dava Sonunda İştirak Nafakasına Hükmedilmesine,
- Müvekkilimizin haklarının korunması için evlilik birliği içinde edinilen mal ve haklar üzerine tensip tutanağı ile İhtiyati Tedbir Konulmasına,
- .. …………. TL Maddi ve ……………Manevi Tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı eşten alınarak müvekkilimize ödenmesine karar verilmesi taleplerimizden ibarettir.
AÇIKLAMALAR:
Müvekkilim ve davalı eş ………… tarihinde evlenmişlerdir. Bu evlilikten ……….. doğum tarihli ………… adında müşterek bir kız çocukları bulunmaktadır. Davalı eş ………….. müvekkilimizle evlendikten bir süre sonra evlilikten kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirmemeye başlamış ve bunun sebebini de müvekkilimize bir şeylerin görevi haline gelmesinden duyduğu rahatsızlık olarak açıklamıştır. Davalı eş kendi istediği durumlar haricinde sorumluluklarını düzenli ve istikrarlı bir şekilde yerine getirmekten kaçınmıştır. Davalı eş kesin bir fikri olmadığı konularda uzlaşmacı gibi görünmekle birlikte kendince bir karara vardığı konularda müvekkilimizin düşüncelerini dikkate almamış, kendi kararının kabulü ve uygulanması için manipülatif davranarak müvekkilimize devamlı baskı yapmıştır. Özellikle ortak birikimleri ve otomobil alımı gibi yüksek harcama gerektiren konularda müvekkilimizin düşüncelerini yok saymış ya da baskı yaparak müvekkilimizi kendi kararlarını onaylamaya zorlamıştır. Hayatları ve gelecekleri ile ilgili konularda tartışarak verdikleri müşterek kararlarda da son anda keyfi değişiklikler yaparak müvekkilimizi devamlı bir belirsizlik içinde bırakmıştır.
Davalı eş müşterek kızları ………… doğumundan sonra çocuğun bakımı konusunda da hiçbir sorumluluk almamıştır. Müvekkilimiz çocukla ilgili her konuda bilgi verip onayını almasına rağmen, davalı eş sonrasında kendisinin de onay verdiği bu kararlara tepki göstererek müvekkilimizi devamlı kural koymakla ve kendisini engellemekle suçlamıştır. Müşterek çocuk ……….. yaklaşık 6 aylıkken davalı eşin iş yerinde yaşadığı sıkıntılar psikolojisini olumsuz yönde etkilenmiştir. Davalı eş iş yerinde yaşadığı sıkıntılar sonucunda yoğun bir tükenmişlik duygusu içinde depresif bir sürece girmiştir………………………
HUKUKİ SEBEPLER: Türk Medeni Kanunu ve ilgili diğer mevzuat
DELİLLER: Tanık beyanları, yemin, bilirkişi incelemesi ve diğer her türlü kanuni delil.
TALEP SONUCU:
Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle ve fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla davamızın kabulü ile;Davalı eşin pek kötü ve ağır derecede onur kırıcı davranışları ve evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması nedenleriyle tarafların BOŞANMALARINA, TENSİP İLE müşterek çocuk ………………. VELAYETİNİN dava süresince tedbiren, dava sonunda ise sürekli olarak davacı anneye bırakılmasına, TENSİP İLE Müşterek çocuk …………… bakımı, eğitimi, ve diğer zorunlu giderleri için aylık ……………. TL dava süresince TEDBİR VE DAVA SONUNDA İŞTİRAK NAFAKASINA HÜKMEDİLMESİNE, TENSİP İLE Müvekkilimizin haklarının korunması için evlilik birliği içinde edinilen mal ve haklar üzerine tensip tutanağı ile İHTİYATİ TEDBİR KONULMASINA, ……… TL MADDİ VE …………..TL MANEVİ TAZMİNATIN dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı eşten alınarak müvekkilimize ödenmesine, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz ………………
Davacı Vekili
Av. Umur YILDIRIM