Sosyal medya paylaşımları nedeniyle disiplin cezası, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve 7068 Sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun ile yapılan düzenleme sonucu zaman zaman gündeme gelmektedir. 7068 sayılı Kanun madde 8-6-ü maddesi ile “Mesleğin onur ve saygınlığını zedeleyici veya amir ya da üstlerinin eylem ve işlemlerini olumsuz yönde eleştirici nitelikte tek başına veya topluca bildiri dağıtmak ya da basın, haber ajansları, radyo ve televizyon kurumları ve diğer iletişim kanalları vasıtasıyla kamuoyuna yönelik bilgi, yazı ve demeç vermek “fiili sonucu disiplin cezası olan meslekten çıkarma hükmünün uygulanacağı belirtilmiştir. Sosyal medya paylaşımları sebebiyle disiplin cezası şu maddelerden verilir;
- Kamu kurum ve kuruluşlarınca sosyal medya aracılığıyla paylaşım yapan memurları hakkında uygulamada ve genelde 657/125/A(e) “Devlet memuru vakarına yakışmayan tutum ve davranışta bulunmak” fiilinden dolayı uyarma cezası verdikleri gözlemlenmiştir.
- 7068 sayılı Kanun md. 8-6-ü maddesi gereğince “Mesleğin onur ve saygınlığını zedeleyici veya amir ya da üstlerinin eylem ve işlemlerini olumsuz yönde eleştirici nitelikte tek başına veya topluca bildiri dağıtmak ya da basın, haber ajansları, radyo ve televizyon kurumları ve diğer iletişim kanalları vasıtasıyla kamuoyuna yönelik bilgi, yazı ve demeç verme” meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılması gerekmektedir.
Anayasanın “düşünce ve kanaat hürriyeti” başlıklı 25’inci maddesine göre; Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz. “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” başlıklı 26’ncı maddesine göre ise; herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet Resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir. Bu hürriyetlerin kullanılması, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir. Kadim Hukuk olarak bu yazımızda “Sosyal medya paylaşımları nedeniyle disiplin cezası” hakkında bilgi vereceğiz.
Sosyal Medya Paylaşımları Sebebiyle Disiplin Cezası Verilebilir Mi?
Sosyal medya paylaşımları nedeniyle disiplin cezası öncelikle 657 sayılı yasada düzenlenmiştir. Kamu kurum ve kuruluşlarınca sosyal medya aracılığıyla paylaşım yapan memurları hakkında uygulamada ve genelde 657. sayılı DMK 125/A(e) “Devlet memuru vakarına yakışmayan tutum ve davranışta bulunmak” fiilinden dolayı uyarma cezası verdikleri gözlemlenmiştir. Yine 7068 sayılı Kanun md. 8-6-ü maddesi gereğince “Mesleğin onur ve saygınlığını zedeleyici veya amir ya da üstlerinin eylem ve işlemlerini olumsuz yönde eleştirici nitelikte tek başına veya topluca bildiri dağıtmak ya da basın, haber ajansları, radyo ve televizyon kurumları ve diğer iletişim kanalları vasıtasıyla kamuoyuna yönelik bilgi, yazı ve demeç verme” fiili sonucu kolluk görevlilerine meslekten çıkarma cezası verilebilir. İlgili fiilin farklı eylemlerle işlenebildiği, bunlardan birinin varlığı halinde kişinin meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılması gerekmektedir. Bu halleri teker teker açıklamak gerekirse,
- Bu hallerden ilki yapılan eylemin mesleğin onur ve saygınlığını zedeleyici nitelikte olmasıdır. Anayasa Mahkemesi kararlarında, kişinin eylemlerinin değerlendirmesinde görev dışında kullanılan ifadelerin dile getirildiği koşullar gözetilmeli ve yapılan ifade açıklamasının kamu görevlisinin bulunduğu konum ve üstlendiği devlet görevinin -içeriğiyle birlikte değerlendirildiğinde- itibar ve güven duygusunu sarsmaya elverişli olup olmadığı ortaya konulması gerektiği belirtilmiştir.
- İlgili disiplin suçu “Amir ya da üstlerinin eylem ve işlemlerini olumsuz yönde eleştirici nitelikte tek başına veya topluca bildiri dağıtmak ya da basın, haber Ajansları, radyo ve televizyon kurumları ve diğer iletişim kanalları vasıtasıyla kamuoyuna yönelik bilgi, yazı ve demeç vermek” suretiyle de işlenebilmektedir. Dolayısıyla bu suçun işlenebilmesi için kişinin,
- Amir ya da üstlerinin eylem ve işlemlerini olumsuz yönde eleştirici nitelikte tek başına veya topluca bildiri dağıtmalı,
- Basın, haber ajansları, radyo ve televizyon kurumları ve diğer iletişim kanalları vasıtasıyla kamuoyuna yönelik bilgi, yazı ve demeç vermelidir. Danıştay kararlarıyla, Memurun kamu görevi ile ilgili basına bilgi ve demeç vermek için yetkili kişilerden izin alması gerektiği, ancak memurun kamu görevi dışındaki hususlarda suç teşkil etmemek şartı ile demeç vermesi, köşe yazısı ve makale yazması, basın açıklamasında bulunması ve röportaj yapması için izin alması gerekmediği belirtilmiştir. Zira Danıştay 12. Dairesinin E.2013/4519, K.2016/2974 No.lu Kararıyla, “Devlet memuru olan davacının, özel bir televizyon kanalında yaptığı açıklamaların yürüttüğü kamu göreviyle ilgisi bulunmayıp bireysel görüşlerinin dile getirilmesine yönelik olduğu ve Anayasal ifade özgürlüğünün sınırlarının aşılmadığı, bu nedenle programa katılma konusunda izin alma yükümlülüğü bulunmayan davacıya verilen disiplin cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı” şeklinde hüküm verilmiştir.
Sosyal Medya Paylaşımları Nedeniyle Disiplin Cezası Verme Kriterleri Nelerdir?
Resmi sıfatlarının gerektirdiği itibar ve güvene layık olduklarını hizmet içindeki ve dışındaki davranışlarıyla göstermek zorunda olan kamu görevlilerinin, bireyler arasında dil, ırk, etnik köken, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep, servet, medeni hal, sağlık durumu, engellilik, yaş, kılık ve kıyafet ve benzeri nedenlerle ayrımcılık yapmamaları, kamu politikaları hakkında kamuya açık yorumlar yaparken veya bunlar hakkındaki kamuoyu araştırmalarına katılırken yürüttüğü göreve ilişkin tarafsızlığını tehlikeye atan davranışlardan kaçınmaları gerekmektedir. Yanı sıra kamu görevlisi, kamu hizmetine ayrılan zamanda sosyal medya kullanımı konusunda dikkatli davranmalı ve kamu hizmetini aksatmamalıdır. Anayasa, 657 sayılı Kanun, Anayasa Mahkemesi Kararı, Kamu Görevlileri Etik Kurulu İlke Kararı birlikte değerlendirildiğinde, sosyal medya aracılığıyla paylaşım yapan memura disiplin cezasının uygulanması belli kriterlere bağlanmıştır.
Sosyal medya paylaşımları nedeniyle disiplin cezası vermek için belli kriterler belirlenmiştir. 30.04.2021 tarihli 31470 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan İnsan Hakları Eylem Planı kapsamında kamu görevlileri bakımından sosyal medya etik ilkelerinin Kamu Görevlileri Etik Kurulunca belirlenmesi öngörülmüş ve bu kapsamda Kamu Görevlileri Etik Kurulu almış olduğu “Kamu Görevlilerinin Sosyal Medya Kullanımında Gözetmesi Gereken Etik İlkeler” konulu 20.09.2021 tarihli ve 2021/81 sayılı İlke Kararı ile sosyal medya etik ilkelerini aşağıdaki 8 başlık altında belirlemiş olup, söz konusu karar önemine binaen yazımızın altında yer verilmiştir.
- Tarafsızlık
- Kurum İtibarını Koruma
- Çıkar Çatışmasından Kaçınma
- Kamu Hizmetine Ayrılan Zamanda Sosyal Medya Kullanımı
- Paylaşılan Bilginin İçeriği
- İnsan Haklarına Saygı
- Kurumsal Sosyal Medya Hesabının Kullanımı
- Yöneticilerin Sorumluluğu
657 sayılı Kanunun “davranış ve işbirliği” başlıklı 8’inci maddesinin birinci fıkrasına göre; Devlet memurları, resmi sıfatlarının gerektirdiği itibar ve güvene layık olduklarını hizmet içindeki ve dışındaki davranışlarıyla göstermek zorundadırlar.
Sosyal Medya Paylaşımları Sebebiyle Disiplin Suçu Anayasa Mahkemesi Kararları
Anayasa Mahkemesinin sosyal medya paylaşımları nedeniyle disiplin cezası hakkında verdiği kararlar;
- 18/09/2024 tarih ve 2020/29046 başvuru numaralı Yılmaz GÜNEŞ başvurusu konulu kararında,
- 25/01/2024 tarih ve 2019/7199 başvuru numaralı İsmail Tutal ve Diğerleri başvurusu konulu kararında,
- 08/06/2023 tarih, 2017/28375 başvuru numaralı Yılmaz AKSU başvurusu konulu kararında,
- 12/07/2023 tarih, 2019/2241 başvuru numaralı Evrim SÖNMEZ başvurusu konulu kararında,
- 04/10/2023 tarih, 2019/6390 başvuru numaralı ve Cenk BALCIOĞLU Başvurusu konulu kararında,
- 18/10/2023 tarih ve 2018/5549 başvuru numaralı Kamuran KILINÇ başvurusu konulu kararında,
- 16/11/2022 tarih, 2018/25090 başvuru numaralı Ayfer KILIÇASLAN başvurusu konulu kararında,
- 16/11/2022 tarih, 2018/23179 başvuru numaralı Serdal TOPAL başvurusu konulu kararı,
- 03/11/2022 tarih, 2018/21380 başvuru numaralı Julide HANSU başvurusu konulu kararı,
- 03/11/2022 tarih, 2018/7606 başvuru numaralı Remzi ÖNEL başvurusu konulu kararı,
- 02/11/2022 tarih, 2019/1396 başvuru numaralı Sinan AKBULUT başvurusu konulu kararı ile
- 18/10/2022 tarih, 2018/36354 başvuru numaralı Lale ÇALIKOĞLU başvurusu konulu kararında,
Başvurucuların sosyal medya sitelerinde yapmış oldukları paylaşım nedeniyle, başvurucular hakkında farklı disiplin cezaları ile cezalandırıldıklarını belirtilmiştir. Söz konusu kararda, “Müdahalenin devlet memurunun itibar ve güveninin sağlanmasına yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan kamu düzeninin korunması meşru amacını taşıdığı değerlendirilmiştir. İfade özgürlüğüne yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı olması gerekir. Bu itibarla müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluğu yönünden inceleme yapılacaktır.
Somut olayda başvurucunun devlet memuru vakarına yakışmayan bir paylaşımda bulunduğunun kabul edildiği de göz önüne alındığında idare ve yargı mercilerinin en azından şu değerlendirmeleri yapmaları beklenir:
- Söz konusu olan ifade özgürlüğü olduğu için devlet memurlarının da birer birey olduğu, siyasi görüş sahibi olma, ülke sorunlarıyla ilgilenme, tercih yapma gibi sosyal yönlere sahip olma haklarının bulunduğu gözardı edilmemelidir.
- Bir kamu görevlisinin açıkladığı düşüncenin kamu görevlisinin itibar ve güven duygusuna zarar verdiğinin veya vakarına yakışmadığının kabul edilebilmesi için açıklamanın siyasi partilerle yahut siyasal meselelerle ilgili olması tek başına yeterli kabul edilemez. Sosyal yönleri de bulunan bireyler oldukları düşünüldüğünde kamu görevlilerinin her tür düşünce açıklamasının değil statü hukukunun sağladığı itibar ve güvene veya vakara aykırılık teşkil ettiği yolunda haklı ve objektif bir kanaat uyandıran açıklamalarının kamu görevlisine duyulan güven ve itibarı sarstığı kabul edilmelidir. Dolayısıyla eylemlerin değerlendirmesinde hizmet dışında kullanılan ifadelerin dile getirildiği koşullar gözetilmeli ve yapılan ifade açıklamasının kamu görevlisinin bulunduğu konum ve üstlendiği devlet görevinin -içeriğiyle birlikte değerlendirildiğinde- itibar ve güven duygusunu sarsmaya elverişli olduğu veya vakarına yakışmadığı ortaya konulmalıdır.
- Bununla birlikte somut olayın koşullarında kamu görevlisinin düşünce açıklamasını kamu görevi statüsünün ve görev yaptığı alanın kendisine sağladığı unvanı dâhil herhangi bir olanağı kullanarak yapmış ise bunun gösterilmesi gerekir.
- Buna ilaveten yapılan düşünce açıklamasının kamu hizmetlerinin sürekliliğini, etkinliğini, verimliliğini ya da gereği gibi yerine getirilmesini ne şekilde etkilediğinin ve cezayı gerekli kılan -devlet organizasyonu içinde düzenin bozulması, hizmetlerin yürütülememesi gibi- sonuçların neler olduğunun veya bu tür sonuçlara neden olmasının kuvvetle muhtemel olduğunun ortaya konulması gerekir.
- Her durumda kamu görevlisinin ödev ve sorumluluk derecesinin, bulunduğu konum ve görev yaptığı alanla bağlantılı olarak belirlenmesi gerekmektedir.
- Hükmedilen disiplin cezasıyla kamusal önemi bulunan objektif amaca ulaşılabileceği, başka bir deyişle kamu görevlisinin cezalandırılmasının zorunlu bir sosyal ihtiyaca karşılık geldiği gösterilmeli; düşünce açıklamasının kamu görevini etkileme derecesiyle orantılı bir disiplin cezasına hükmedilmedir.
- Değerlendirmelerin oldukça açık, spesifik ve tekil olarak yapılması gerekmektedir.
Sosyal Medya Paylaşımları Sebebiyle Disiplin Cezası ve Ölçülülük İlkesi
Sosyal medya paylaşımları sebebiyle disiplin cezası verilebilmesi için, kolluk görevlisi tarafından yapılan düşünce açıklamasının kamu hizmetlerinin sürekliliğini, etkinliğini, verimliliğini ya da gereği gibi yerine getirilmesini ne şekilde etkilediğinin ve cezayı gerekli kılan -devlet organizasyonu içinde düzenin bozulması, hizmetlerin yürütülememesi gibi- sonuçların neler olduğunun veya bu tür sonuçlara neden olmasının kuvvetle muhtemel olduğunun ortaya konulması gerekmektedir. Ayrıca hükmedilen disiplin cezasıyla kamu görevlisinin cezalandırılmasının zorunlu bir sosyal ihtiyaca karşılık geldiği gösterilmeli; düşünce açıklamasının kamu görevini etkileme derecesiyle orantılı bir disiplin cezasına hükmedilmelidir.
İdarenin hizmet dışı bir davranışa uygulanacak yaptırımı seçerken amacına uygun; gerekli, elverişli ve ölçülü olanı seçmeye dikkat etmesi gerekir. Nitekim meşru sebebin varlığı hakkın tamamen ortadan kaldırılabileceği anlamına gelmemekte, istisnai nitelikteki hakkı sınırlandırma yetkisi durumun gerektirdiği kadar kullanılabilecektir. Bu konuda değerlendirme yapacak olan idarenin kamu görevlisinin faaliyetini, konumunu ve ulaşılmak istenen sonuçların tamamını birlikte değerlendirmesi gerekir. Gerçekten de Danıştay 12. Dairesinin E. 2003/3174, K. 2006/6690 sayılı kararıyla “…Kamu görevlilerinin gerçekleştirdikleri eylemlerin, kamu hizmetlerinin yürütülmesinde yaratacağı olumsuzlukların ağırlığına göre disiplin cezası verilmesi…” gerektiğini vurgulamıştır. Orantılılık ise öncelikle faaliyet ile ceza arasındaki adil ve makul bir denge, ardından korunan hukuksal değere bağlı ceza takdirini gerekli kılar. Özellikle meslekten çıkarma disiplin yaptırımına tabi tutulabilmesi için, hizmet dışındaki faaliyetin hizmet gereklerine aykırılık olgusunu diğer disiplin cezalarına göre daha ağır düşünmek ve meslekten çıkarma yaptırımının ancak faaliyetin kamu hizmeti bakımından “kabul ve tahammül edilemez” nitelikte olması durumunda kabul etmek gerekir. Zira kişilerin meslekten çıkarılması çoğu durumda temel geçim kaynaklarını kaybetmesi anlamına gelmekte ve bu durum AYM tarafından ölçüsüz bir müdahale olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla yaptırımların ikincil sonuçları da göz önünde bulundurulması gerekir.
Ayrıca Danıştay 12.Dairesinin 15.02.2017 tarih 2016/8859E. Ve 2017/321K. Sayılı kararında aynen “…Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen Hukuk Devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, Anayasa ve hukukun üstünlüğü kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan Devlettir. Kanun koyucu hukuk devletinde kamu hizmetlerinin uyum ve düzen içinde yürütülmesini sağlamak amacıyla hizmeti sunan kamu görevlileri için disiplin düzenlemeleri içeren kurallar öngörebilir ve bu kurallara uyulmasını temin etmek amacıyla çeşitli disiplin yaptırımları benimseyebilir. Ancak disipline konu eylemler ile yaptırımlar arasında adil bir dengenin gözetilmesi de hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir. Eylem ile yaptırım arasında bulunması gereken adil denge, “ölçülülük ilkesi” olarak da adlandırılmakta ve bu ilkenin alt ilkelerini de elverişlilik, zorunluluk ve orantılılık ilkeleri oluşturmaktadır.” şeklinde hüküm vermiş ve yerel mahkemenin kararını ölçülülük ilkesine uymadığı gerekçesiyle bozmuştur.
İdare hukukuna egemen olan ölçülülük ilkesi uyarınca idare, harekete geçeceği her bir somut olayın özelliklerini göz önünde bulundurarak, konuyu değerlendirecek ve söz konusu hukuki amaca ulaşmak için en elverişli aracı seçip gerekli tedbirleri belirleyecek, orantılılık unsurunu da dikkate alarak tasarrufta bulunacaktır. İdarelerce bu unsur nazara alınmaksızın tesis edilen işlemlerde sebep unsuru bakımından hukuka aykırılık teşkil edecektir. Aynı zamanda tüm idari işlemlerde olduğu gibi disiplin işleminde de amaç kamu yararıdır. 657 sayılı Kanun m. 124’e göre disiplin işlemi “Kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak…” amacı taşır. Dolayısıyla disiplin suçları ve cezaları, kamu hizmetlerinde düzenin sağlanması ve korunması amacına ulaşmak için kullanılan vasıtalardan bir tanesidir. Dolayısıyla disiplin hukukuna konu edilecek hizmet dışındaki faaliyetlerin, ister kanun koyucu tarafından açıkça yasaklanmış, isterse de içeriğin tespitinin somut olayda idareye bırakılmış olsun, her halde hizmetin korunmasına ilişkin bir amaçla sınırlandırıldığı söylenebilir.
Nitekim Danıştay 5. Dairesi’nin E. 2016/17558, K. 2018/18298 sayılı kararında da isabetle belirttiği üzere, “…Disiplin kurallarının, temel olarak idarenin iç düzeninin korunması fonksiyonunu üstlendiği göz önüne alındığında, kamu görevlilerinin hizmet dışındaki özel hayatına yönelik fiillerinin memur disiplin hukukunun alanına girmesi için bu düzeni bozan, kamu hizmetinin iyi, objektif ve düzenli şekilde sunulmasını olumsuz şekilde etkileyen bir yönünün bulunması gerekmekte olup, hizmet dışındaki fiillerin kamu hizmetinin iyi, objektif ve düzenli şekilde sunulmasını olumsuz şekilde etkilediğinin veya emniyet personeline duyulan saygınlık ve güven duygusunu sarstığının somut olarak ortaya konulması gerektiği” belirtilmektedir. Kolluk görevlilerin sosyal paylaşım sitesinde memur sıfatını taşımadan yapmış olduğu herhangi bir suç unsuru taşımayan yorumlarının kamu düzenini bozup bozmadığı, hizmetin iyi, objektif ve düzenli şekilde yürütülmesine engel olup olmadığının değerlendirilmesi gereklidir.
Sosyal Medya Paylaşımları Nedeniyle Disiplin Cezası İptali ve Avukat
Sosyal medya paylaşımları nedeniyle disiplin cezası verilebilir. Sosyal medya paylaşımları nedeniyle disiplin cezası alan memur memur 60 gün içinde yürütme durdurma istemli iptal davası açmalıdır. Bu süre hak düşürücü süredir. DMK ve yargı kararları ışığında Devlet Memurlarının sosyal medyadaki paylaşım ve yorumlarının disiplin işlemi ile yargısal sürece konu olabilmesi için;
- Konu edilen paylaşım ve yorumların esasen mesleki faaliyet ile ilgisi olup olmadığının özel yaşam eylemleri olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir.
- Devlet büyüklerinin veya ailelerinin, kamu kurumları yöneticilerinin yada hakaret edildiği iddia edilen kişilerin direkt olarak hedef alındığının açık olması, bu konuda belirsizlik bulunmaması gerekmektedir.
- Devlet büyüklerini veya ailelerini, kamu kurumları yöneticilerini zan altında bırakan, kötüleyen gerçek dışı, asılsız ithamlarda bulunulduğunun tespit edilmesi gerekmektedir.
- Kurumsal imajı ve kişisel saygınlığı zedeler itibar kaybına yol açar nitelikte olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir.
- İfadelerin gerçekten hakaret, ağır eleştiri sınırlarını aşan, kişilik haklarına saldırı niteliğinin sabit olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Herhangi bir kişi ve kuruma hakaret içermeyen soyut ve genel değerlendirmelerde bulunulan, soyut nitelikte eleştirel ifade içeren, duygu ve düşünce ifade etme niteliğinde genel değerlendirmeler içeren, isim, unvan, makam, yer, tarih, işlem, eylem gibi somut ve belli kişiyi hedef alan kişisel bilgiler yer almayan, kişilik haklarına, özel hayata müdahale edecek şekilde ifade ve düşünce özgürlüğünün sınırları dışına çıkılmayan, paylaşım ve yorumlar; demokratik tepki, hak arama vs. hukuk düzeni içinde meşru kabul edilmelidir. Ağır eleştiri niteliğinde ancak ifade özgürlüğü çerçevesinde yapılan paylaşım ve yorumlar ise ‘demokratik talep’ olarak nitelendirilmeli cezai ve hukuki sorumluluk gerekip gerekmediği konusunda dikkat etmeli, eleştiri ,haber verme ve ifade özgürlüğü sınırları dışına çıkılmamalıdır.