0 (312) 911 9553
·
info@kadimhukuk.com.tr
·
Pzt-Cuma 09:00-18:00
Danışmanlık

İfade Verme – Alma ve Sorgu (Ceza Yargılamasında)

11ifade verme alma

İfade verme, CMK’nın 2.maddesinde şüphelinin kolluk görevlileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından soruşturma konusu suçla ilgili olarak dinlenmesine denir. Kanun hükmünde ifade alabilecek kişiler sınırlı sayıda belirtilmiştir. Kolluk kuvveti kavramı polis, jandarmayı ifade etmektedir ve cumhuriyet savcısıyla ifade alabilecekler arasında sayılmışlardır. Kanunda bahsi geçenler dışında kimse ifade alma eylemini gerçekleştiremez. Örneğin, adli bir soruşturmaya dair ifade alma işlemi Kara Kuvvetler Komutanlığı görevlileri tarafından yerine getirilemez.

Sorgu, “Şüpheli veya sanığın hâkim veya mahkeme tarafından soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili olarak dinlenmesi” şeklinde CMK’nın 2.maddesinde tanımlanmıştır. İfade alma işlemi kolluk kuvvetleri ve savcılık tarafından yürütülürken sorgu işlemi mahkeme tarafından yürütülmektedir. Yani sorgu ile ifade alma işlemi arasındaki temel farklılık; ifade verme işlemi kolluk görevlileri (polis, jandarma, sahil güvenlik) veya savcılık tarafından yerine getirilirken, sorgu yapma işlemi mutlaka bir hakim tarafından yerine getirilir.

ifade verme alma nedir
ifade verme alma nedir

Soruşturmada İfade Vermeye veya Sorguya Çağırma

  • İfade Verme: Şüphelinin kolluk görevlileri veya Cumhuriyet savcı tarafından soruşturma konusu suçla ilgili olarak dinlenmesini ifade eder.
  • Sorgu: Şüpheli veya sanığın hâkim veya mahkeme tarafından soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili olarak dinlenmesini, için kullanılmaktadır.

Cumhuriyet Savcısı tarafından dinlenmesi, şüpheli veya sanığın da hakim veya mahkeme tarafından dinlenmesi gerektiğinde, gözaltında veya tutuklu olmayan şüphelinin veya sanığın nasıl çağrılacağı hususu maddede düzenlenmiştir. Buna göre, şüpheli veya sanığa önce davetiye çıkarılır. Davetiyeye; neden çağırıldığı, ifadeye başvurulacağı veya sorguya tabi tutulacağı için çağdığı yazılır. Davetiyeye, hangi tarihte ve saatte ve nerede hazır olması gerektiği yazılır. Ve aynı zamanda davetiyeye, mazeretsiz olarak ifade vermeye veya sorguya katılmadığı taktirde şüpheli veya sanığın a getirileceği şerhinin de verilmesi gerekir. Bu şerh verilmez ise, şüpheli veya sanık gelmez ise, zorla getirilemez, bu nedenle şerhin davetiyeye eklenmesi önem arzetmektedir.

Çağrı kağıdını C.Savcısı, hakim veya mahkeme çıkarır. Bu çağrı kağıdının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre, şüpheli veya sanığa tebliğ olunması gerekir. Ancak, davetiye, şüpheli veya sanığa telefonla veya mesajla gönderilebilir, aynı şekilde faksla da gönderilmesi mümkündür. Telefonla, mesajla veya faksla çağrılıp da gelmeyen kimse hakkında zorla getirme kararı verilemez. Bu hüküm, hem soruşturma aşamasında, hem de kovuşturma aşamasında uygulanacak hüküm niteliğindedir.

İfadeye Çağırma

CMK’nın 145.maddesinde “İfadesi alınacak veya sorgusu yapılacak kişi davetiye ile çağrılır; çağrılma nedeni açıkça belirtilir; gelmezse zorla getirileceği yazılır.” ifadesi ile ifadeye çağırılma işleminin nasıl gerçekleştirileceği ifade edilmiştir. Soruşturma evresi savcılık tarafından yürütülür ve savcılık emrindeki kolluk kuvveti aracılığıyla soruşturmayı yürütür.

CMK’nın 145.maddesine göre çağırılıp,  ifadeye çağırılan şüpheli veya sanık gelmediği takdirde zorla getirilmesine karar verilir. Zorla getirilme kararı şüpheli veya sanığın açıkça kim olduğunu, kendisiyle ilgili suçu, gerektiğinde eşkâlini ve zorla getirilmesi nedenlerini içerir. Zorla getirme kararının bir örneği şüpheli veya sanığa verilir. Herhangi bir nedenden dolayı zorla getirilme kararı yerine getirilemez ise bu durumun nedenleri köy ve mahalle muhtarı ile kolluk görevlisinin birlikte imzalayacakları bir tutanakla ispatlanır.

Zorla getirme kararı ile çağrılan şüpheli veya sanık derhal, olanak bulunmadığında yol süresi hariç en geç yirmi dört saat içinde çağıran hâkimin, mahkemenin veya Cumhuriyet savcısının önüne götürülür ve sorguya çekilir veya ifadesi alınır ifadesi ile zorla tutulma süresi hüküm altına alınmıştır. Zorla getirme, bunun için haklı görülecek bir zamanda başlar ve hâkim, mahkeme veya Cumhuriyet savcısı tarafından, sorguya çekilmenin veya ifade almanın sonuna kadar devam eder ifadesi ile de zorla getirmenin başlaması ve bitmesi hüküm altına alınmıştır.

ifade verme sorgu
ifade verme sorgu

İfade Verme ve Sorgunun Tarzı

PVSK’nın 15.maddesinin “Polis; yaptığı tahkikat esnasında ifadelerine müracaat lazımgelen kimseleri çağırır ve kendilerine lüzumu olan şeyleri sorar.” ifadesi gereğince polis tahkikat esnasında ifadesinin alınmasına ihtiyaç duyulan kişilere sadece gerekli soruları sorabilir ve keyfi uygulamalara yer veremez. Ayrıca kolluk kuvveti bu işlem sırasında geçen bütün ifadeleri uygun bir şekilde ifade tutanağında kayda almak zorundadır. İfadesine başvurulan kişinin bazı hakları ve dikkat edilmesi gereken bazı hususlar bulunmaktadır.

CMK’nın 147.maddesine göre;

  • Şüpheli veya sanığın kimliği saptanmalı ve şüpheli veya sanık, kimliğine ilişkin  sorulan soruları doğru olarak cevaplandırmakla yükümlüdür.
  • Kendisine yüklenen suç anlatılır. Şüpheli veya sanığa ifade alınmaya başlamadan önce kendisine yöneltilen suç anlatılmalıdır.
  • Müdafi seçme hakkının bulunduğu ve onun hukukî yardımından yararlanabileceği, müdafiin ifade veya sorgusunda hazır bulunabileceği, kendisine bildirilir. Müdafi seçecek durumda olmadığı ve bir müdafi yardımından faydalanmak istediği takdirde, kendisine baro tarafından bir müdafi görevlendirilir.
  • Yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanuni hakkı olduğu söylenir. Bu hükümden de anlaşılacağı üzere sanık veya şüpheliye yüklenen suç hakkında susma hakkının olduğu hatırlatılmalıdır. Susma hakkının kullanılması sanık veya şüphelinin aleyhine bir durum olarak kullanılamaz.
  • Şüpheden kurtulması için somut delillerin toplanmasını isteyebileceği hatırlatılır ve kendisi aleyhine var olan şüphe nedenlerini ortadan kaldırmak ve lehine olan hususları ileri sürmek olanağı tanınır.
  • Hükmü ile şüpheli veya sanığın delillerin toplanmasını isteme hakkı güvence altına alınmıştır.
  • İfade verenin veya sorguya çekilenin kişisel ve ekonomik durumu hakkında bilgi alınır.

İfade Alma ve Sorgu Tutanağı

İfade alındıktan ve sorgulama yapıldıktan sonra ifade alınmışsa ifade alma tutanağı sorgu yapılmışsa sorgu tutanağı tutulmalıdır. İfade alma tutanağı ifadeyi alan, ifadeyi yazan ve ifadesi alınan tarafından imzalanır ve ifadesi alınana bir sureti verilir. Sorgu işleminde de aynı yol izlenerek sorgu tutanağının bir sureti hakimce sorgusu yapılan kişiye verilir.

CMK 147.madddesi gereğince ifade ve sorgu tutanağında bulunması gerekenler:

  • İfade verme veya sorguya çekme işleminin yapıldığı yer ve tarih.
  • İfade alma veya sorguya çekme sırasında hazır bulunan kişilerin isim ve sıfatları ile ifade veren veya sorguya çekilen kişinin açık kimliği.
  • İfade almanın veya sorgunun yapılmasında yukarıdaki işlemlerin yerine getirilip getirilmediği, bu işlemler yerine getirilmemiş ise nedenleri.
  • Tutanak içeriğinin ifade veren veya sorguya çekilen ile hazır olan müdafi tarafından okunduğu ve imzalarının alındığı.
  • İmzadan çekinme hâlinde bunun nedenleri.

İfade Verirken Avukat Bulunmasının Zorunlu Olduğu Haller

Bazı öyle durumlar vardır ki şüpheli veya sanığın bu yönde bir isteği olmasa bile kanundan kaynaklanan zorunluluklardan dolayı ifade alma veya sorgu işlemi avukat eşliğinde yapılmalıdır. Kanunun zorunlu olduğunu ifade ettiği durumlarda avukat bulundurmadan ifade alma veya sorgulama işlemi yapılmışsa bunlar hukuka aykırı olup delil özelliği taşımazlar.

CMK 150.maddesine göre zorunlu halleri şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Tutuklama istenildiğinde, şüpheli veya sanık, kendisinin seçeceği veya baro tarafından görevlendirilecek bir müdafiin yardımından yararlanır.
  • Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir.
  • Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada ikinci fıkra hükmü uygulanır.

Ayrıca CMK’nın 250.maddesine göre;

  • Seri muhakeme usulüne göre yürütülen soruşturma hallerinde şüpheli veya sanığın müdafiye sahip olması zorunlu bir durumdur.

Kolluk Kuvvetlerinin Avukat Olmadan İfade Alması

Emniyet veya jandarma ifadesi alınırken şüpheli veya sanığın hazır bulundurulmaması halinde alınan bu ifade şüpheli veya sanık kabul etmediği sürece delil olarak kullanılamaz.

Bu durum CMK’nın 148.maddesinde şu şekilde ifade edilmiştir: Müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz.

CMK 148/4 maddesinin ihlal edilmesine dair Yargıtay kararı:

Suçtan zarar gören…’nin usulüne uygun olarak suçtan haberdar edilmediği, çağrıya rağmen gelmediği takdirde yokluğunda hüküm verilebileceği şerhini de içeren tebligat yapılmadığı, ayrıca ihbar yazısının adı geçen şirkete ulaştığı hususunda bir yazıya da rastlanmadığı, bu durumda suçtan zarar görenin katılma hakkı bulunduğu anlaşılmakla; CMK’nın 237/2. maddesi gereğince …’nin katılma talebinin kabulü ile Mahkemenin 17.01.2014 tarihli ek kararı kaldırılarak yapılan temyiz incelemesinde;

CMK’nın 148/4. maddesinin, “müdafii hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hakim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz” hükmünü içerdiği, olayımızda da sanıklardan …’nun müdafiisiz kolluk savunmasında toplam 10 ayrı olayı anlatırken 6. sırada da bu olaya değinerek suçu, diğer sanık … ile birlikte işlediklerini belirtmekle beraber, sonraki aşamalarda ve diğer sanıkların tüm aşamalarda suçlamayı red ve inkar ettikleri, yine sanık …’nun hakim veya mahkeme huzurunda da müdafiisiz kolluk beyanını doğrulamadığı anlaşılmakla; Mahkemece sanık …’nun müdafiisiz kolluk savunmasına itibar edilmemesinde bir isabetsizlik görülmemiş olup, dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, kararın dayandığı gerekçeye ve takdire göre, katılan vekilinin temyiz istemi yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle usul ve kanuna uygun ve takdire dayalı bulunan hükmün tebliğname gibi ONANMASINA, 24.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi. (Yargıtay 13.Ceza Dairesi, E:2014/24767-K: 2015/11737)

İfade Verme ve Sorguya Dair Yasak Yöntemler

CMK’nın 148.maddesinde ifade almada ve sorguda yasak yöntemler konusuna değinilmiştir. CMK’nın 148.maddesi gereğince;

  • Şüphelinin ve sanığın beyanı özgür iradesine dayanmalıdır. Bunu engelleyici nitelikte kötü davranma, işkence, ilâç verme, yorma, aldatma, cebir veya tehditte bulunma, bazı araçları kullanma gibi bedensel veya ruhsal müdahaleler yapılamaz.
  • Kanuna aykırı bir yarar vaat edilemez.
  • Yasak usullerle elde edilen ifadeler rıza ile verilmiş olsa da delil olarak değerlendirilemez.
  • Müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz.
  • Şüphelinin aynı olayla ilgili olarak yeniden ifadesinin alınması ihtiyacı ortaya çıktığında, bu işlem ancak Cumhuriyet savcısı tarafından yapılabilir.

Ek İfade Nedir?

Soruşturma konusuyla alakalı yeni bir gelişme meydana gelmesiyle birlikte şüpheli tekrardan ifade vermek üzer çağırılabilir. Ancak CMK’nın “İfade Ve Sorguda Yasak Usuller” başlıklı 148.maddesinde tekrar ifade alınması ihtiyacının ortaya çıkması halinde bu işlemin ancak Cumhuriyet savcısı tarafından yapılabileceği belirtilmiştir.

Kanun hükmünün bu şekilde olmasıyla birlikte uygulamada çoğu kez kanuna aykırı olarak ek ifade kolluk kuvvetlerince alınmaktadır. Yapılacak itiraz ile kanunsuz yapılan bu ek ifade işlemi yok hükmünde olup hükme esas alınamayacaktır.

İfade Almaya Dair Yargıtay Kararları

Yargıtay 6.Ceza Dairesi E.2010/30146 K.2011/6501

  • İfade Verme ve Sorguda Yasak Usuller
  • CMK 148.Madde

Sanık N. Ö.’ün kollukta savunmanı olmadan alınan 02.11.2007 günlü ilk ifadesinde atılı suçlamaları kabul etmediği, aynı sanığın gene kollukta savunmanı olmadan alınan 28.11.2007 günlü ikinci ifadesinde ise hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığını bozmak suçlarını işlediğine dair detaylı anlatımda bulunduğu, sanığın bu eylem nedeniyle C.Savcısınca ifadesinin alınmadığı, tutuklama istemli olarak Sulh Ceza Mahkemesi’ne sevkedildiği, 29.11.2007 günlü Zonguldak 1.Sulh Ceza Mahkemesi’ndeki sorgusunda ise atılı suçlamaları kabul etmediği, kamu davası açılması üzerine Zonguldak 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 08.01.2008 günlü celsesinde alınan savunmasında da da atılı suçlamaları kabul etmediği ve dosyada sanığın atılı suçu işlediğine dair kollukta savunmanı bulunmadan alınan ikinci ifadesindeki ikrarı dışında da kesin, yeterli, inandırıcı ve hukuki bir kanıt bulunmadığının anlaşılması karşısında Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 4709 Sayılı Kanun ile değişik 38/6 maddesi uyarınca “Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez.” hükmü ile 5271 sayılı CMK.nun 148/. ve 5. fıkralarında yer alan “Müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hakim veya mahkeme huzuru da şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz.” ve “Şüphelinin aynı olayla ilgili olarak yeniden ifadesinin alınması ihtiyacı ortaya çıktığında, bu işlem ancak Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılabilir.” hükümlerine aykırı şekilde sanığın başkaca kesin, yeterli, inandırıcı ve hukuki kanıtlarla desteklenmeyen kolluk anlatımının hükme esas alınarak sanığın atılı suçlardan beraati yerine yazılı şekilde cezalandırılmasına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık N. Ö. ile sanık M. T. savunmanının temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, bozma gerekçesine göre de sanık N. Ö.’ün TAHLİYESİNE, başka bir suçtan tutuklu yada hükümlü değilse derhal salıverilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına, 05.05.2011 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


Yargıtay 7.Ceza Dairesi E.2021/13261 K. 2021/9190

  • İfade Verme ve Sorguda Yasak Usuller
  • CMK 148.Madde

Gaziosmanpaşa 4. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2014/268 değişik iş sayılı ve 14.04.2014 tarihli önleme araması kararına dayanılarak iddianameye konu iş yerinde yapılan arama neticesinde ele geçirilen deliller ve sanığın hazırlık aşamasında tespit edilen savunmaları uyarınca sanığın mahkumiyetine karar verilmiş ise de; Hakimlikçe verilmiş usulüne uygun bir adli arama kararı olmadığı gibi gecikmesinde sakınca olduğu gerekçesiyle Cumhuriyet savcısı tarafından verilmiş bir yazılı arama izninin de bulunmadığı, ayırca; sanığın hazırlık aşamasında müdafi hazır olmaksızın alınan savunmasının kovuşturma aşamasında doğrulanmaması nedeni ile CMK’nun 148/4. maddesi uyarınca yüklenen suçun işlendiğine ilişkin mahkeme huzurunda sanık ikrarının varlığından söz edilemeyeceğinin de anlaşılması karşısında; yapılan arama hukuka aykırı olup, ele geçen delillerin yasak delil niteliğinde olduğu, Anayasa’nın 38/2, 5271 sayılı CMK’nun 206/2-a, 217/2, 230/1 maddelerine göre hukuka aykırı surette elde edilen deliller ile müdafi hazır bulunmadan kollukça alınan sanık beyanına dayanılarak sanığın mahkumiyetine karar verilemeyeceği sabit ise de; soruşturma aşamasında beyanı tespit edilen … ‘ un 19.04.2014 tarihli beyanında, sanık tarafından kullanılan yeri sanığa kiraladıklarını, komşusu … almış olduğu interneti kullanması için sanığa verdiğini, yasa dışı iddia oyunu oynattığını öğrenince itiraz ettiğini ve interneti iptal ettiğini beyan ettiğinin anlaşılması karşısında, … ve … tanık sıfatı ile beyanları tespit edildikten sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerekirken, eksik kovuşturma ile yetinilerek hüküm kurulması, BOZMA nedenidir.


Yargıtay 2.Ceza Dairesi E.2015/17979 E.2018/5722

  • İfade Verme ve Sorguda Yasak Usuller
  • CMK 148.Madde

Sanığın, 17.10.2014 tarihinde müdafiisiz olarak alınan kolluk ifadesinde atılı suçlamayı kabul etmekle birlikte, kovuşturma aşamasındaki savunmasında atılı suçlamayı kabul etmediğinin ve 5271 sayılı CMK’nın 148/4. maddesine göre sanık tarafından hakim veya mahkeme huzurunda doğrulanmadıkça hükme esas alınamayacak olan bu kolluk ifadesinin doğru olup olmadığının da sanığa sorulmadığının anlaşılması karşısında, mukayeseye elverişli fotoğrafları temin edildikten sonra, olay yeri görüntülerindeki eylemi gerçekleştiren şahsın sanık … olup olmadığının tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılması, soruşturma aşamasında tanık olarak kollukta ifadesi alınan … ile dosya içesindeki 17.09.2014 tarihli fotoğraf teşhis tutanağında olay günü eylemi gerçekleştiren şahıs ile yüz yüze gelip muhatap oldukları ve suç tarihinde suça konu aracın çalındığı işyerinde çalıştıkları belirtilen…ve ….’a mümkünse canlı olarak değilse fotoğraf üzerinden teşhis ettirilmesi, ayrıca 31.10.2014 tarihli olay görüntü inceleme ve tespit tutanağını düzenleyen kolluk görevlilerinin tutanak tanığı olarak dinlenip bu tanıklara görüntülerdeki şahsın sanık … olarak ne şekilde tespit edildiği sorularak tüm bu hususlar yerine getirildikten sonra sanığın kolluk ifadesinde ismini ve telefon numarasını verdiği…. isimli şahsın araştırılarak bulunduğu takdirde sanığın savunması doğrultusunda ifadesinin de alınarak delillerin birlikte değerlendirilmesi sonucu sanığın hukuki durumunun takdir ve tayininin gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, BOZMA nedenidir.


Yargıtay 16.Ceza Dairesi E.2017/2789 K.2018/218

  • İfade Verme ve Sorguda Yasak Usuller
  • CMK 148.Madde

Sanığın kollukta müdafii bulunmaksızın alman ifadesinin, duruşmada kabul edilmedikçe CMK 148/4 maddesi kapsamında hükme esas alınamayacağından bu beyanın delil olarak kabul edilmediği, ayrıca sanığın üzerinde bulunan ve dış bakıştan kolaylıkla görülebilen patlayıcı maddelerin bulunduğu pakete arama sonucu el koyma işleminin, 2559 sayılı Yasanın 4/A ve CMK’nın 90/2-4 maddeleri gereğince kanuna
uygun olduğundan, arama sonucu elde edilen delillerin hukuka aykırı olarak elde edildiğine dair savunmanın yerinde görülmediği, belirlenerek yapılan incelemede;

Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alman tüm delillerin yukarıda açıklandığı üzere hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık müdafiinin duruşmada ve temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden silahlı terör örgütüne üye olma suçundan duruşmalı, tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme suçundan duruşmasız olarak yapılan incelemede CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükmün ONANMASINA, 06.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Yargıtay 18.Ceza Dairesi E.2015/35285 K.2017/6905

  • İfade Verme ve Sorguda Yasak Usuller
  • CMK 148.Madde

CMK’nın 148/4 maddesinde yer alan “Müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz” ve aynı yasanın 213. maddesinde yer alan “Aralarında çelişki bulunması halinde; sanığın, hâkim veya mahkeme huzurunda yaptığı açıklamalar ile Cumhuriyet savcısı tarafından alınan veya müdafiinin hazır bulunduğu kolluk ifadesine ilişkin tutanaklar duruşmada okunabilir.” şeklindeki yasal düzenlemelere göre; sanığın önceki ifadesinin duruşmada okunmasının ilk koşulunun iki ifade arasında çelişki bulunması, ikinci koşulun ise sanığın önceki ifadesinin; hakim, mahkeme ya da Cumhuriyet Savcısı tarafından alınması veya kollukta alındığı taktirde ise ifadeye müdafiinin katılmış olmasıdır.

Somut olayda her ne kadar sanığın kolluk ifadesinde, müştekiye hakaret ettiğini kabul etmesine rağmen bu ifadenin müdafii huzurunda alınmadığı, sanığın talimat mahkemesindeki duruşmada bu ifadesini doğrulamadığı, bu nedenle sanığın kolluk ifadesinin duruşmada okunamayacağı, hükme esas alınamayacağının gözetilmemesi, BOZMA nedenidir.


Ceza Muhakemesi Kanunu 148. Madde Hakkında Emsal Karar Aramak İçin: https://karararama.yargitay.gov.tr/

Sıkça Sorulan Sorular

İfade verme: CMK 145'de şüphelinin kolluk görevlileri veya Cumhuriyet savcı tarafından soruşturma konusu suçla ilgili olarak dinlenmesini ifade eder.

Sorgu: Şüpheli veya sanığın hâkim veya mahkeme tarafından soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili olarak dinlenmesini, için kullanılmaktadır.



Avatar

1990 yılında Kırıkkale’de doğan Umur Yıldırım, orta öğrenimini Bursa Polis Koleji’nde tamamladıktan sonra yüksek öğrenimine Ankara Polis Akademisi’nde başlamış ve 2011 yılında ayrılmıştır. Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne başlayarak başarı burs ile üç yılda dönem ikincisi olarak mezun olmuştur. Halen tam burslu olarak Çankaya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü-Kamu Hukuku Bölümünde yüksek lisansına devam etmekte olan Umur Yıldırım, Kadim Hukuk ve Danışmanlık Bürosu’nun kurucusudur.

Yorum Yazın