İdari Yargılama Usulü Kanunu 62. Madde (İYUK)

idari yargilama usulu kanunu 62 madde

İdari Yargılama Usulü Kanunu 62. Madde

Nöbetçi Mahkemenin Görevleri

Nöbetçi mahkeme çalışmaya ara verme süresi içinde aşağıda yazılı işleri görür:

a) Yürütmenin durdurulmasına ve delillerin tespitine ait işler,

b) Kanunen belli süre içinde karara bağlanması gereken işler.

İdari Yargılama Usulü Kanunu 62. Madde Açıklaması

Ara verme süresi içinde, İdari Yargılama Usulü Kanunun 62. maddesinde yazılı görevleri yapmak üzere, nöbetçi mahkeme kurulur. Danıştay’da ise, aynı süre içerisinde, 2575 sayılı Danıştay Kanununun 87. maddesinde yazılı benzer görevleri, nöbetçi daire yerine getirir.

Nöbetçi mahkeme, bölge idare mahkemesi başkanın önerisi üzerine, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, her bölge idare mahkemesi merkezinde idare ve vergi mahkemesi başkan ve üyeleri arasından görevlendirilecek üç Hâkimin katılmasıyla oluşur. Nöbetçi kalanlardan en kıdemli başkan, yoksa en kıdemli üye nöbetçi mahkemenin başkanlığını yapar. Danıştay’da ise, nöbetçi daire, Danıştay Başkanlar Kurulu tarafından, Danıştay dairelerinin başkan ve üyeleri arasından karma olarak, seçilecek, bir daire başkanı, dört üye ve bir yedek üyeden oluşur.

Mahkemelerde, çalışmaya ara verme süresi içerisinde nöbetçi kalan başkan ve üyeler, bu sürenin sona ermesinden sonra, yıllık izinlerini kullanırlar. Danıştay’da ise, nöbetçi kalan başkan ve üyeler, 2575 sayılı Danıştay Kanununun 86. Maddesine, 6494 sayılı Kanununun 17. Maddesiyle eklenen 6. fıkra uyarınca, yılım diğer dönemlerinde yol süresi dahil çalışmaya ara verme süresi kadar izin kullanırlar.

  • İlgili Makale: 
  • 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) Tam Metin: 

idari yargilama usulu kanunu 62 madde iyuk
idari yargilama usulu kanunu 62 madde iyuk

İdari Yargılama Usulü Kanunu 62. Madde Nöbetçi Mahkemenin Görevleri Emsal Kararlar

Danıştay 2. Dairesi E:2020/524, K:2020/3192

  • İdari Yargılama Usulü Kanunu 62. Madde
  • Nöbetçi Mahkemenin Görevleri

Dava dosyasının incelenmesinden; İdare Mahkemesinin kararı ile, olayın niteliği ve davanın durumuna göre yürütmenin durdurulması isteminin, davalı idarenin birinci savunması alındıktan ve ara kararı gereği yerine getirildikten sonra incelenmesine karar verilerek, savunma ve ara kararı süresinin (15) gün olarak belirlendiği, dava dilekçesi ve ara kararının davalı idareye 10/07/2015 tarihinde tebliğ edildiği, (15) günlük sürenin dolmasından sonra da, davanın “konusu itibarıyla” 2577 sayılı Kanun’un 20/B maddesinde düzenlenen “merkezi ve ortak sınavlara ilişkin yargılama usulü” kapsamında olduğu değerlendirilmek suretiyle dosyanın tekemmül ettiği sonucuna ulaşılarak, çalışmaya ara verme süresi içinde … tarihinde, işin esası hakkında, temyize konu kararın verildiği anlaşılmaktadır.

Bu itibarla, gerek dava dosyasının usulüne uygun olarak tekemmül ettirilip ettirilmediği, gerekse çalışmaya ara verme süresi içinde karara bağlanıp bağlanamayacağı noktasında, öncelikle davanın, 2577 sayılı Kanun’un 20/B maddesinde belirtilen “Millî Eğitim Bakanlığı ile Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yapılan merkezî ve ortak sınavlar, bu sınavlara ilişkin iş ve işlemler ile sınav sonuçları hakkında açılan davalar” kapsamında olup olmadığının ortaya konulması gerekmektedir.

Bilindiği üzere, idari yargıda davaların tümü aynı usul takip edilmek suretiyle sonuçlandırılmakta iken, bazı davaların niteliği itibarıyla diğerlerinden farklı olması ve bu tür davaların geciktirilmeksizin karara bağlanması ihtiyacının ortaya çıkması üzerine, bu kapsamdaki yargı hizmetinin hızlandırılması, etkin ve verimli bir şekilde sunulabilmesi amacıyla 2577 sayılı Kanun’da birtakım değişiklikler yapılmış ve idari yargıda başvuru, inceleme ve yargılama usulüne ilişkin olarak bazı yenilikler getirilmiştir.

Bu kapsamda, 6552 sayılı Kanun ile 2577 sayılı Kanun’a eklenen 20/B maddesinde; Millî Eğitim Bakanlığı ile Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yapılan merkezî ve ortak sınavlar, bu sınavlara ilişkin iş ve işlemler ile sınav sonuçları hakkında açılan davalara ilişkin olarak özel yargılama kuralları getirilmiş ve belirtilen işlemlere karşı, taraflar açısından, dava açma süresi, cevap verme süresi, temyiz süresi; mahkemeler açısından ise, dava dosyalarının tekemmül süreci ile dosyaları inceleme süreleri kısaltılmış; yürütmenin durdurulması talebine ilişkin verilecek kararlara itiraz yolu ile temyiz incelemesi sonrasında karar düzeltme yolu kapatılmıştır.

2577 sayılı Kanun’un 20/B maddesinde, öngörülen özel yargılama usulüne tabi işlemlerin kapsamının belirlenmesi amacıyla iki şart aranmıştır. Bunlardan birincisi “Millî Eğitim Bakanlığı ile Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yapılan bir sınav olması”; ikincisi ise, “merkezî ve ortak sınav ve bu sınava ilişkin iş ve işlemler” olması şartıdır. Kanun koyucu bu iki şartın yanında, yapılacak sınavın “merkezi” ve “ortak” sınav olması özelliğini de birlikte aramış olduğu halde, “merkezi ve ortak sınav” tanımına yer vermemiştir.

Dolayısıyla, söz konusu maddedeki yargılama usulüne tabi işlemlerin kapsamı belirlenirken, bu Kanun maddesiyle amaçlanan faydanın sağlanması için dengeli bir yorum yapılması gerekmektedir. Bu madde ile getirilen düzenlemedeki sürelerin kısalığı, bazı itiraz ve kanun yollarının kaldırıldığı dikkate alındığında, maddenin kapsamının dar yorumlanmasının değişik mağduriyetlere yol açabileceği gibi çok geniş yorumlanmasının da mağduriyetlere yol açacağı açıktır.

Yukarıda belirtilen tüm hususlar dikkate alındığında; sınavlar nedeniyle oluşacak bireysel mağduriyetlerin önüne geçilmesi amacıyla getirilen 2577 sayılı Kanun’un 20/B maddesi hükmünün, düzenleyici işlemleri kapsamadığı gibi “merkezi ve ortak sınav” koşuluna uymayan, yani bir kuruma veya bir gruba münhasır olarak yapılan Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Sınavı, Komiser Yardımcılığı Sınavı veya Milli Eğitim Bakanlığı Şube Müdürlüğü Yazılı ve Sözlü Sınavı gibi sınavları da kapsamadığı; maddede yer alan “merkezi ve ortak sınav” tanımına uygun olarak yapılan ve başvurucular bakımından daha geniş kapsamlı olan KPSS, ALES, YDS, YGS, LYS, TEOG ve benzeri gibi sınavların ise bu özel yargılama usulü kapsamında olduğu değerlendirilmektedir. Nitekim, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 04/02/2016 günlü, E:2016/90, K:2016/156 sayılı kararı da bu yöndedir.

Bu durumda; 2577 sayılı Kanun’un 20/B maddesinde öngörülen yargılama usulü kapsamında olmayan Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Sınavı’na ilişkin işlemden doğan dava konusu uyuşmazlık bakımından dosyanın, Kanun’un 16. maddesi uyarınca tekemmül ettirilerek, olağan çalışma dönemi içinde karara bağlanması gerektiğinden, 03/07/2015 günlü, E:… sayılı ara kararı ile “savunma ve ara kararı süresi” olarak belirlenen 15 günlük sürenin son günü olan 25/07/2015 tarihinin çalışmaya ara verme zamanına rastladığı, dolayısıyla savunma süresinin, Kanun’un 8. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 07/09/2015 tarihine uzamış sayıldığı ve davanın Kanun’un 62. maddesi uyarınca çalışmaya ara verme süresi içinde karara bağlanamayacağı dikkate alınmaksızın, Nöbetçi Mahkemece dava dosyasının tekemmül ettiği gerekçesiyle verilen kararda usul hükümlerine uyarlık görülmemiştir.


Danıştay 10. Dairesi E:1998/7310, K:2001/282

  • İdari Yargılama Usulü Kanunu 62. Madde
  • Nöbetçi Mahkemenin Görevleri

Nöbetçi İdare Mahkemesince; dava konusu elektrik çarpması olayının 26.5.1993 tarihinde meydana geldiği, davacının hastanede geçirdiği ameliyat sonrası 11.6.1993 tarihinde taburcu olduğu dolayısıyla cismani zarardan en geç bir tarihte haberdar olduğu buna göre 2577 sayılı Yasanın 13. maddesi uyarınca zararı öğrendiği 11.6.1993 tarihinden sonra en geç 11.6.1994 tarihine kadar idareye başvurarak zararın tazminini istemini gerekirken anılan Yasa hükmünde öngörülen bir yıllık süre geçirildikten sonra açılan davanın süresinde açılmadığı gerekçesiyle davanın süre yönünden reddine karar verilmiştir.

Davacı, olay tarihi itibariyle zararlı sonuç ile ilgili olarak kesin rapor bulunmadığı dolayısıyla zamanaşımı süresinin sona ermediği iddiasıyla kararın temyizen incelenip bozulmasını istemektedir.

2577 sayılı Yasanın nöbetçi mahkemenin görevlerini düzenleyen 62. maddesinde, nöbetçi mahkemenin çalışmaya ara verme süresi içinde yürütmenin durdurulmasına ve delillerin tespitine ait işler ile kanunen belli süre içinde karara bağlanması gereken işleri göreceği hükme bağlanmıştır. Dosyanın incelenmesinden; dava dilekçesinde yürütmenin durdurulması istemi olmamasına karşın, nöbetçi mahkeme tarafından 2577 sayılı Yasanın 14. madde hükmü uyarınca dosya üzerinde ilk inceleme yapılarak karar verildiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda, yukarıda anılan maddede karara bağlanması gereken işler kapsamında yer almadığından ilk inceleme üzerine verilen karar esas alınarak nöbetçi mahkemece davanın reddedilmesinde yasal isabet bulunmamaktadır.


Danıştay 12.Dairesi E:1995/731, K:1995/1196

  • İdari Yargılama Usulü Kanunu 62. Madde
  • Nöbetçi Mahkemenin Görevleri

İzmir 2. İdare Mahkemesinin 13.08.1992 günlü, E: 1992/787, K: 1992/746 sayılı kararıyla; dosyanın incelenmesinden, davacının 1990 yılı ücretinin yapılan gruplandırmada 5. grup içinde değerlendirilmesine ilişkin işlemin davacıya hangi tarihte tebliğ edildiği belli olmamakla birlikte, davacının dilekçesinde yeni gruplandırmaya göre Mart 1990 aylığının kendisine ödendiğini belirtmiş olduğundan bu tarih itibariyle işlemin öğrenildiğinin kabulü gerekeceği; bu itibarla 15.03.1990 tarihinden itibaren başlayan 60 günlük dava açma süresi geçirildikten sonra 07.02.1992 tarihinde idareye yapılan başvurunun yeni bir idari dava açma süresini başlatmayacağı, dolayısıyla 2577 sayılı Yasanın 7. maddesinde öngörülen süre geçirildikten ve 11. madde kapsamında bir başvuru yapılmadan daha sonra davacı tarafından 07.02.1992 tarihinde yapılan başvuru üzerine verilen olumsuz yanıta ilişkin 24.03.1992 günlü işlemin iptali istemiyle 16.04.1992 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle dava 2577 sayılı Yasanın 15/1-b. maddesi uyarınca reddedilmiştir.

Davacı, 01.01.1992 tarihinden itibaren sözleşme ücretinin 4 gruptan değerlendirilmiş olduğundan 01.01.1990 tarihinden itibaren yoksun kaldığı farkların ödenmesi ve hatalı işlemin idarece düzeltilmesi istemiyle 07.02.1992 tarihinde idareye başvurduğunu, başvurusunun 24.03.1992 günlü işlemle reddi üzerine bu işlemin iptali istemiyle açtığı davada süreaşımı bulunmadığını, bu nedenle işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken davanın süreaşımı yönünden reddedilmesinin usule ve mevzuata aykırı olduğunu öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

2577 sayılı Yasanın Nöbetçi Mahkemenin görevlerini düzenleyen 62. maddesinde nöbetçi mahkemenin çalışmaya ara verme süresi içinde yürütmenin durdurulmasına ve delillerinin tespitine ait işler ile kanunen belli süre içinde karara bağlanması gereken işleri göreceği hükme bağlanmıştır.

Dosyanın incelenmesinden; dava dilekçesinde yürütmenin durdurulması istemi olmamasına karşın, nöbetçi mahkeme tarafından 2577 sayılı Yasanın 14. madde hükmü uyarınca dosya üzerinde ilk inceleme yapılarak karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, yukarıda anılan maddede karara bağlanması gereken işler kapsamında yer almadığı halde, dosya üzerinde ilk inceleme yapılarak Nöbetçi Mahkemece davanın reddedilmesinde yasal isabet bulunmamaktadır.


Danıştay 10. Dairesi E:1990/4548, K:1992/3436

  • İdari Yargılama Usulü Kanunu 62. Madde
  • Nöbetçi Mahkemenin Görevleri

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 62. maddesi nöbetçi mahkemenin görevlerini sayarken “Nöbetçi Mahkeme çalışmaya ara verme süresi içinde aşağıdaki yazılı işleri görür:
a- Yürütmenin durdurulmasına ve delillerin tespitine ait işler,

b- Kanunen belli bir süre içinde karara bağlanması gereken işler” hükmünü getirmiştir.

Nöbetçi mahkemece, ödeme emrine ilişkin davaların, 6183 sayılı Yasada, öncelikle sonuçlandırılmasının öngörüldüğü gerekçesiyle dava dosyası incelenmiş ve esası karara bağlanmış ise de; yukarıda hükmü yazılı maddede, nöbetçi mahkemece, öncelikle görüşülmesi gerekli işlerin değil, kanunen belli sürede karara bağlanması gereken işlerin çalışmaya ara verme süresi içinde karara bağlanabileceği belirtilmiş bulunmaktadır .Öte yandan, 6183 sayılı Yasanın 58. maddesinde yer alan ve kendisine ödeme emri tebliğ edilen şahsın yaptığı itirazın, itiraz komisyonunca en geç yedi gün içinde karara bağlanacağı şeklindeki hüküm, itiraz komisyonlarınca yapılan yargılamaya ilişkin usulü belirlemektedir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü hükümlerine göre yargılama yapmak durumunda olan idare ve vergi mahkemelerinin, yukarıda anılan 58. madde hükmünde belirlenen kurallara bağlı olmadığı açıktır. Bu durumda, 6183 sayılı Yasanın 58. maddesinde itirazın en geç yedi gün içinde karara bağlanacağı yolundaki hüküm, 2577 sayılı Yasanın 62. maddesinde belirlenen anlamda, mahkemeyi bağlayıcı bir süre olmadığından, idari yargı nöbetçi mahkemesince karara bağlanması gereken bir uyuşmazlığın varlığından söz etmemek mümkün değildir.


İdari Yargılama Usulü Kanunu 62. Madde Hakkında Emsal Karar Aramak İçin: https://karararama.danistay.gov.tr/

Yorum Gönderin

X
kadim hukuk ve danışmanlık