İYUK, İdari Yargılama Usulü Kanunun kısa adıdır. İYUK, Türkiye’de idari yargı alanında uygulanan bir kanun olup, idari davalara ilişkin usul ve esasları düzenler. İYUK’ta dava açma usulü, ön inceleme, delillerin toplanması, dilekçelerin sunulması, duruşma süreci, karar verme ve kanun yolları gibi konuları düzenlenmiştir. İdari Yargılama Usulü Kanunu, idari yargıda açılacak davalarda yani Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıkların çözümü bu kanun çerçevesinde gerçekleştirilir. İYUK – İdari Yargılama Usulü Kanunu 65 maddeden, 3 ek maddeden, 11 geçici maddeden oluşmaktadır. Kanun dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm genel esaslar, ikinci bölüm idari davalarda yetki ve bağlantı ile görevsizlik ve yetkisizlik hallerinde yapılacak işlemler, üçüncü bölüm kararlara karşı başvuru yolları, dördüncü bölüm çeşitli hükümler başlığını taşımaktadır. Kadim Hukuk ve Danışmanlık olarak bu yazımızda İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (İYUK) ne olduğundan bahsedeceğiz. İYUK 65 madde ve 9 geçici maddeden oluşur. İdari yargıda açılacak davaların yetki, görev, usul, temyiz, istinaf, öninceleme, karar gibi tüm süreçleri detaylı şekilde bu kanunda düzenlemiştir.
Özel hukuk ilişkilerinde, hukuki ilişkinin tarafları eşittir; bu sebeple de tarafların iradesi uyuşmadıkça ortaya bir hukuki sonuç çıkmaz. Karı-koca, ev sahibi-kiracı, alacaklı-borçlu vb. arasındaki ilişki eşitler arası bir ilişkidir. Bu sebeple de tarafların iradesi uyuşmadığı sürece ortaya herhangi bir sonuç çıkmaz. Bir taşınmaz mal üzerindeki mülkiyet hakkının bir kişiden diğer kişiye geçmesi için her iki tarafın da rızası gerekir; böyle bir rıza yok ise mülkiyet değişimi olamaz. Bununla birlikte üstün kamu gücü kullanma yetkisi ile donatılmış bulunan idare, karşı tarafın rızası olmasa da bir taşınmazı kamulaştırma yoluyla alabilir. İYUK’ta düzenleme bulunmayan hallerde HMK’dan yararlanılır. İYUK’ta buna ilişkin düzenleme vardır.
İdareni Yargının Tarihi Gelişimi
Dünya genelinde idari yargının gelişimi 19. Yüzyılın başlarında Fransa’da başlamıştır. Fransa’dan tüm kıta avrupasına yayıldıktan sonra Osmanlı İmparatorluğu’nu etkilemeye başlamıştır. Osmanlı’da idari yargı ikiye ayrılabilir. Bunlardan birincisi yönetim sistemindeki Şurayı-Devlet yani Danıştay ve taşradaki meclislerdir. Bu ikisi hem yargı hem de idari yönetimle donatılmıştır. İkincisi ise Divanı-Hümayün adı verilen meclistir. Osmanlı İmparatorluğu’nda 19. yüzyıldaki Batılılaşma ve Batı tarzı kurumların oluşturulmasına kadar idare ile ilgili şikâyetler gene idareye yapılmıştır. Merkezde bulunan “Divan-ı Hümayun” Padişahın veya Sadrazamın başkanlığı altında toplanır devlet işleri dışında şikâyetlere ve davalara bakardı. 1868 yılında Fransız örneğine göre oluşturulmuş olan “Şurayı Devlet” (Danıştay), hükümet ile kişiler arasında çıkacak uyuşmazlıklara bakma yetkisine sahip olarak kurulmuştur.
İlk Anayasamız olan 1924 Anayasasının 51.maddesinde Şuray-ı Devlet’e yer verilmiş; Anayasa hükmü doğrultusunda 1925 tarihinde 669 sayılı Şurayı Devlet Kanunu çıkarılmıştır. 1961 Anayasası döneminde 1964 tarihli 521 sayılı Danıştay Kanunu kabul edilmiştir. 521 sayılı Kanun, Milli Güvenlik Konseyi döneminde 1982 yılında çıkarılan 2575 sayılı Danıştay Kanunu, 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’na kadar yürürlükte kalmış ve uygulanmıştır. 1982 yılında kabul edilen ve günümüzde de yürürlükte olan Kanunlar ile Danıştay dışında ilk derece İdare ve vergi mahkemeleri ile Bölge İdare Mahkemeleri Kurulmuştur.
Aynı şekilde idare, bir memuru rızası olmasa bile naklen atayabilir, bir taşınmaz için yıkım kararı alabilir, bir öğrenciye disiplin cezası verebilir. İdareye tanınan bu yetkiler, hiç şüphesiz kamu hizmeti yapmak bakımından tanınmıştır ve hukuk kuralları ile bu yetkilerin ne şekilde kullanılacağı önceden belirlenmiştir. İdarenin yargısal denetimi, bireyin devlet karşısında zayıf konumda olması ve bu sebeple korunması düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Her şeyden önce bu yolla eylem ve işlemleri yargı denetimine tabi olan idare, keyfi ve hukuka aykırı davranışlardan kaçınmaya; hukukun içinde hareket etmeye zorlanır. Ülkemizde idarenin her türlü eylem ve işlemi gerek adli gerekse idari yargının denetimine tabidir. Kamu gücü kullanmak suretiyle, tek yanlı irade açıklaması ile kişiler üzerinde hukuki etki doğuran işlemler yapan; eylemler icra eden idarenin bağımsız yargı organları tarafından denetlenmesi, hukuk devletinin bir gereği olarak kabul edilmektedir.
İYUK Maddeleri
İdari yargılama usulü kanunu (İYUK) 65 madde ve 10 geçici maddeden oluşur. 20/1/1982 tarihinde resmi gazetede yayınlanmıştır. İYUK, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun kısaltmasıdır. İYUK, Türkiye’de idari yargı alanında uygulanan bir kanun olup, idari davalara ilişkin usul ve esasları düzenler. İdari yargıda dava açma usulü, ön inceleme, delillerin toplanması, dilekçelerin sunulması, duruşma süreci, karar verme ve kanun yolları gibi konuları düzenler.
MADDE | BAŞLIK |
---|---|
1 | Kapsam ve nitelik |
2 | İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı |
3 | İdari davaların açılması |
4 | Dilekçelerin verileceği yerler |
5 | Aynı dilekçe ile dava açılabilecek haller |
6 | Dilekçe üzerine uygulanacak işlemler |
7 | Dava açma süresi |
8 | Sürelerle ilgili genel esaslar |
9 | Görevli olmayan yerlere başvurma |
10 | İdari makamların sükutu |
11 | Üst makamlara başvurma |
12 | İptal ve tam yargı davaları |
13 | Doğrudan tam yargı davası açılması |
14 | Dilekçeler üzerine ilk inceleme |
15 | İlk inceleme ü zerine verilecek karar |
16 | Tebligat ve cevap verme |
17 | Duruşma |
18 | Duruşmalara ilişkin esaslar |
19 | Duruşmalı işlerde karar verilmesi |
20 | Dosyaların incelenmesi |
20/A | İvedi yargılama usulü |
20/B | Merkezi ve ortak sınavlara ilişkin yargılama usulü |
20/C | Askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıklara dair hükümler |
21 | Sonradan ibraz olunan belgeler |
22 | Davaların karara bağlanması |
23 | Tutanaklar |
24 | Kararlarda bulunacak hususlar |
25 | Kararların saklanması ve tebliği |
26 | Tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik |
27 | Yürütmenin durdurulması |
28 | Kararların sonuçları |
29 | Açıklama |
30 | Yanlışlıkların düzeltilmesi |
31 | Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Vergi Usul Kanununun uygulanacag˘ ı haller |
32 | İdari davalarda genel yetki |
33 | Kamu görevlileri ilgili davalarda yetki |
34 | Taşınmaz mallara ilişkin davalarda yetki |
35 | Taşınır mallara ilişkin davalarda yetki |
36 | Tam yargı davalarında yetki |
37 | Vergi uyuşmazlıklarında yetki |
38 | Bağlantılı davalar |
39 | Bağlantının Danıştayca incelenmesi |
40 | Bağlantının Bölge İdare Mahkemesince incelenmesi |
41 | Bağlantının mahkemelerce kabul edilmemesi |
42 | Bağlantılı davalarla ilgili diğer esaslar |
43 | Görevsizlik ve yetkisizlik hallerinde yapılacak işlem |
44 | Merci tayini |
45 | İstinaf |
46 | Temyiz |
47 | Temyiz edilemeyecek kararlar |
48 | Temyiz dilekçesi |
49 | Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar |
50 | Temyizen verilen karar ü zerine yapılacak işlem |
51 | Kanun yararına temyiz |
52 | Temyiz veya istinaf istemlerinde yürütmenin durdurulması |
53 | Yargılamanın yenilenmesi |
54 | Kararın düzeltilmesi |
55 | Yargılamanın yenilenmesi usulü |
56 | Danıştay'da çekinme ve ret |
57 | Mahkemelerde çekinme ve ret |
58 | İdari davalarda delillerin tespiti |
59 | Yol giderleri, tazminat ve gündelikler |
60 | Tebliğ işleri ve ücretler |
61 | Çalışmaya ara verme |
62 | Nöbetçi mahkemenin görevleri |
63 | Kaldırılan hükümler |
Yargı Düzeni Kavramı ve İdari Yargının Görev Alanı
Ülkemizde her bir yargı düzeni, Anayasa’da sayılan yüksek mahkemeler tarafından temsil edilir. Buna göre, Anayasa yargısı (Anayasa Mahkemesi), Adli yargı (Yargıtay), İdari yargı (Danıştay), olmak üzere 3 yargı düzeni vardır. Kadim Hukuk ve Danışmanlık olarak bu yazımızda İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (İYUK) ne olduğundan bahsedeceğiz. 1982 Anayasası’nın 142. maddesi, “Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir” hükmünü öngörmektedir. İdari hâkim, uyuşmazlığın niteliğini dikkate alarak görevli olup olmadığını saptamaktadır. Kural olarak idare hukuku alanına ilişkin uyuşmazlıklar idari yargıda çözümlenir. İdari yargının konusu genel olarak idarenin idare hukuku alanındaki faaliyetleri ile ilgili davalardır. Yani idari davalardır. Kural olarak idari uyuşmazlıklar idari yargının görev alanına girer.
- Yargı Düzeni Kavramı
Ülkemizde her bir yargı düzeni, Anayasa’da sayılan yüksek mahkemeler tarafından temsil edilir. Buna göre, Anayasa yargısı (Anayasa Mahkemesi), Adli yargı (Yargıtay), İdari yargı (Danıştay), olmak üzere 3 yargı düzeni vardır.
- İdari Yargının Görev Alanı
1982 Anayasası’nın 142. maddesi, “Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir” hükmünü öngörmektedir. İdari hâkim, uyuşmazlığın niteliğini dikkate alarak görevli olup olmadığını saptamaktadır. Kural olarak idare hukuku alanına ilişkin uyuşmazlıklar idari yargıda çözümlenir. İdari yargının konusu genel olarak idarenin idare hukuku alanındaki faaliyetleri ile ilgili davalardır. Yani idari davalardır. Kural olarak idari uyuşmazlıklar idari yargının görev alanına girer.
İdari Yargı Mahkemeleri
- İlk Derece Yargı Yerleri
İlk derece yargı yerleri, bir davanın ilk olarak açıldığı ve görüldüğü mahkemeleri ifade eder. İdari yargı düzeninde davalar genel görevli olan idare mahkemelerine ve mali nitelikli bir kısım uyuşmazlıklar için ise vergi mahkemelerine açılır. İdare Mahkemeleri, idari yargıda genel görevli yargı yeridir. 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 5. maddesine göre, “İdare mahkemeleri, vergi mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derecede Danıştay’da çözümlenecek olanlar dışındaki
- İptal davalarını,
- Tam yargı davalarını,
- Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaları,
- Diğer kanunlarla verilen işleri, çözümler.
İlk derece mahkemesinde açılır.
- Bölge İdare Mahkemeleri
Bölge İdare Mahkemeleri, doğrudan dava açılan bir mahkeme değildir. Kanunlarla verilen görevleri yapan bir yargı yeridir. Adalet Bakanlığı’nın internet sitesinde yer aldığı üzere şu illerde Bölge İdare Mahkemeleri bulunmaktadır: Adana, Ankara, Bursa, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Konya ve Samsun. Bölge İdare Mahkemeleri 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri Ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu Ve Görevleri Hakkında Kanun madde 1’de yer almaktadır. Bölge İdare Mahkemeleri çeşitli bölümlerden oluşmaktadır. Bunlar başkanlık, başkanlar kurulu, daireler, adalet komisyonu ve müdürlüklerdir. Her Bölge İdare Mahkemesi’nde en az bir idare bir vergi olmak üzere iki daire bulundurulur. Bu sayı Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından arttırılıp azaltılabilir. Dairelerde bir başkan ve yeteri kadar üye bulunur bunların atamaları Hakim ve Savcılar Kurulu tarafından 4 yıl için yapılır.
- Danıştay
Danıştay, Anayasanın 155. maddesi ile görevlendirilmiş bir yüksek idare mahkemesi, danışma ve inceleme merciidir. İdare Mahkemeleri ile vergi mahkemelerinden verilen kararlar ve ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görülen davalarla ilgili kararlara karşı temyiz istemlerini inceler ve karara bağlar. Danıştay idari davaların bakıldığı ve vermiş olduğu kararların yürütme organlarının uymakla yükümlü olduğu yargı organlarıdır. Dört yüksek yargı organından biri olan Danıştay’ın temeli 2. Mahmut zamanında kurulan Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye’dir. Son düzenlemeler ile daire sayısının 10, üye sayısının da 90’a düşeceğine dair kanun tasarısı TBMM’de kabul edilmiştir.
İdari Dava Türleri
- İptal Davaları: İdari yargıdaki en önemli dava türü iptal davasıdır. İptal davaları, idare tarafından yapılan idari işlemlerin (disiplin cezası, ruhsat iptali, naklen atama, kamulaştırma, ihale kararı vb) iptalini sağlamak, hukuki etkisini ortadan kaldırmak üzere açılan davalardır. İptal davaları 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-a maddesinde düzenlenmiştir. İptal davaları idari işlemlerin yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden birine aykırılıkları nedeniyle menfaati ihlal edilenler tarafından açılır. İdari yargıda iptal davası açarken ödenecek çeşitli harçlar bulunmaktadır. Bunlar; başvurma harcı, karar harcı, yürütmenin durdurulması harcı (Eğer talep ediliyorsa), vekalet harcı, posta masrafları, vekalet pulu olarak sıralanabilir. İptal davasının açılabilmesi için idari işlem tamamlanmış olmalı ya da kesinleşmiş olmalıdır. Bunlar için de idari işlemin icrai olması gerekir yani ilgili kişinin hukuki durumunu değiştiren ya da kaldıran özellikler ihtiva etmelidir.
- Tam Yargı Davaları: Tam yargı davaları, idarenin işlemlerinden veya eylemlerinden (faaliyetlerden) kaynaklanan zararların tazmini amacıyla açılan davalardır. Tam yargı davaları 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesinde düzenlenmiştir. Tam yargı davaları iptal davasıyla birlikte açılabileceği gibi iptal davası kesinleştikten sonra ya da iptal davası hakkında ilk derece mahkemesi karar verdikten sonra açılabilir. İptal davası idarenin eylem ve işlemlerinden dolayı zarar gören kişiler tarafından açılır. Bu kişiler uğradıkları zararın tazmini için idari yargı yoluna başvurabilir. Tam yargı davalarının konuları çok çeşitli olabilir. Örneğin tazminat davaları, memurların göreve iade davaları, eski hale iade davaları gibi. Tam yargı davalarında talep edilen tazminatın miktarı tarafların sosyo-ekonomik durumları, olayın neden olduğu yıkım, ölüm gibi hususlar dikkate alınarak belirlenir.
- İdari Sözleşmelerden Kaynaklanan Davalar: İdarenin bazı sözleşmeleri, idari sözleşme olarak değerlendirilir ve idari yargının görev alanındadır. İdare, özel hukuk kişileri gibi alım-satım, kira vb. sözleşmeler yapabilir. Bu sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklar adli yargı yerlerinde çözümlenir. Bununla birlikte, idarenin bir kamu hizmetini özel kişilere gördürmek üzere yaptığı ve üstün yetkilerle donandığı sözleşmeler de mevcuttur. Bu tür sözleşmeler idari sözleşme olarak kabul edilir ve bu sözleşmelerden dolayı taraflar arasındaki uyuşmazlıklar idari yargının görev alanı içindedir.
İdari Yargılama Usulü
- İlk İnceleme ve Esastan İnceleme
İdari davalar açıldığında mahkemelerce, uyuşmazlığın esası incelenmeye geçmeden önce, dava dilekçeleri, bu incelemenin yapılıp yapılamayacağı bakımından bir ilk incelemeye konu edilir. İdari davalar 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. Maddesine göre sırayla; “a) Görev ve yetki, b) İdarî merci tecavüzü, c) Ehliyet, d) İdarî davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, e) Süre aşımı, f) Husumet, g) 3 ve 5 inci maddelere uygun olup olmadıkları,” yönlerinden incelenir.
İlk inceleme yetkisi; Danıştay’da daire başkanının görevlendirdiği tetkik hakimi, idare ve vergi mahkemelerinde mahkeme başkanı ya da onun görevlendireceği bir üye tarafından yapılır. Yasaya göre, dava dilekçesinin kaydından itibaren 15 gün içerisinde ilk inceleme yapılmalıdır. İlk inceleme aşamasında herhangi bir hukuka ya da mevzuata aykırılık olmadığı takdirde dilekçelerin teatisi aşamasına geçilir. Mahkemeler, dava dilekçelerini ilk inceleme konuları bakımından sırasıyla inceler ve herhangi bir hukuka aykırılık tespit etmez ise esas bakımından incelemeye geçer. Esas bakımından inceleme uyuşmazlık konusu
- İvedi Yargılama Usulü
6.2014 tarih ve 6545 sayılı Kanun ile İdari Yargılama Usulü Kanununda yapılan değişiklikle “ivedi yargılama usulü” getirilmiştir. İYUK md. 20/A hükmüne göre; “1. İvedi yargılama usulü sınırlı sayıdaki işlemlerden doğan uyuşmazlıklar hakkında uygulanır:
- Mahkeme Kararları ve Uygulanması
Anayasa’nın 138. maddesinin son fıkrasında yer alan “yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez” hükmü karşısında idari yargı kararlarının idare tarafından yerine getirilmesi zorunluluğu açıktır. İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesi de mahkeme kararlarının otuz gün içinde yerine getirilmesi gerekliliğini düzenlemiştir. Buna göre; ”1.Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez.”
İdari Yargıda Kanun Yolları
İdare mahkemelerinin verdikleri kararlara karşı başvuru yolları, kanun yolları olarak tanımlanır. Buna göre davanın tarafları, verilen yargı kararının hukuka aykırı olduğu iddiasıyla, davanın yeniden incelenmesi için üst mahkemelere başvurma imkanına sahip olurlar. Kanun yolları “olağan kanun yolları” ve “olağanüstü kanun yolları” olarak ikiye ayrılır. Olağan kanun yolları, mahkemelerce verilen nihai kararların kesinleşmesine engel olan kanun yollarıdır. Olağanüstü kanun yolları ise olağan kanun yolları tüketildikten sonra kesinleşmiş kararlara karşı gidilebilen kanun yollarıdır. İdari yargılama usulünde olağan kanun yolları “istinaf” ve “temyiz” incelemelerinden oluşur. Olağanüstü kanun yolları ise “kanun yararına temyiz” ve “yargılamanın yenilenmesinden” oluşur. İlk derece mahkemesinin verdiği nihai karar içeriğindeki hüküm paragrafında verilen karara karşı hangi yargı yerine hangi süreler içinde ne tür bir başvuru yapılacağı bilgisi yer almaktadır.
Temyiz Kanun Yolu
Temyiz, ilk derece mahkemesi ile istinaf incelemesi yapan bölge idare mahkemesi tarafından verilen nihai kararlara karşı gidilen bir kanun yoludur. Temyiz başvurusu, ilk derece mahkemesi ile bölge idare mahkemesi kararlarının hukuka uygunluğunun denetlenmesi için yapılır. Temyiz incelemesi Danıştay tarafından yapılır. Danıştay, idari mahkemelerce verilen ve kanunun başka bir idari yargı merciine bırakmadığı kararların son inceleme mercidir. Danıştay kanunda belirtilen belirli uyuşmazlıklara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar.
Tüm ilk derece mahkemesi kararları ile bölge idare mahkemesi kararlarına karşı temyiz yoluna gidilmez. İdari Yargılama Usulü Kanunu madde 46 temyiz edilebilecek kararları sınırlı sayıda olmak üzere saymıştır. Bunlara ek olarak İYUK madde 20/A ve 20/B kapsamındaki işlemler doğrudan temyiz incelemesine tabi tutulur. Buna göre İdari Yargılama Usulü Kanunu madde 46’da sayılan uyuşmazlık konularını içeren davaların temyiz incelemesi üzerine kesinleşmeleri söz konusudur. Temyiz incelemesine konu olan kararlar arasında ilk derece mahkemesi kararı üzerine bölge idare mahkemesinde istinaf yoluyla incelenenler olduğu gibi, Danıştay’ın, Danıştay Kanunu madde 24’e göre ilk derece mahkemesi olarak incelediği uyuşmazlıklar da vardır ve bunlar temyizen Danıştay’da kesin karara bağlanacaktır.
- Temyiz Başvurusunun Usulü: Temyiz yoluna davanın tarafları yazılı dilekçeler ile başvurabilirler. Dilekçeler dava dilekçesinin usulüne uygun şekilde hazırlanır. Temyiz dilekçesi, Danıştay ilgili dairesine sunulmak üzere, kararı temyiz edilen mahkemeye iletilir.
- Temyiz Başvurusunun Süresi: Bölge idare mahkemeleri tarafından istinaf incelemesi üzerine verilen kararlar bu kararların tebliğini izleyen günden itibaren 30 (otuz) gün içinde Danıştay’da temyiz edilir. İdari Yargılama Usulü Kanunu madde 20/A’ya göre ivedi yargılama usulüne tabi uyuşmazlıklara ilişkin kararlar ilk derece mahkemesinin verdiği kararın tebliğini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde Danıştay’da temyiz edilir. İdari Yargılama Usulü Kanunu madde 20/B’ye göre merkezi ve ortak sınavlarla ilgili işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıklarda kararlar ilk derece mahkemesinin verdiği kararın tebliğini izleyen günden itibaren 5 (beş) gün içinde Danıştay’da temyiz edilir. Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdikleri kararlar bu kararların tebliğini izleyen günden itibaren 30 (otuz) gün içinde Danıştay’da temyiz edilir. Kanunda belirtilen bu süreler geçirildiği takdirde temyiz başvurusu kabul edilmez.
- Temyiz Başvurusu Sonucu Verilebilecek Kararlar: İYUK 49/1 maddede yer alan -onama-gerekçeyi değiştirerek onama-düzelterek onama kararlarının açıkça eklenmesi değerlendirilebilecektir. Belli durumlarda gerekçesini değiştirerek veya düzelterek “onama” kararı verir ve karar kesinleşir. Danıştay, temyiz incelemesi sonucunda önüne gelen kararı (Kararın temyize tabi olan kararlardan olması gerekmektedir.) hukuka aykırı bulursa “bozma kararı verir ve bozma gerekçesiyle birlikte dava dosyasını kararı veren mercie gönderir. Onama kararı ile birlikte dosya ilk derece mahkemesine, kararın bir örneği de Bölge İdare Mahkemesine gönderilir. Bu karar 7 (yedi) gün içinde tebliğe çıkarılır. Bozma kararları sonrası taraflar haberdar edildikten sonra, dosyanın gönderildiği mahkeme veya Bölge İdare Mahkemesi gerekli işlemleri tamamlayarak yeniden karar verir. Danıştay, temyiz incelemesi sonucu, kısmen onama ve kısmen bozma kararı da verebilir.
İstinaf Kanun Yolu
İstinaf ilk derece mahkemesi kararlarının bir üst mahkeme tarafından maddi ve hukuki verileri çerçevesinde yeniden incelenerek denetlenmesidir. İstinaf incelemesini 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun madde 3/A ile İdari Yargılama Usulü Kanunu madde 45’e göre Bölge idare Mahkemeleri yapar. İstinaf incelemesini yapmakla yetkili bölge idare mahkemesi, istinafa konu olan kararı veren mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki Bölge İdare Mahkemesidir.
- İstinaf Başvurusunun Usulü: İstinafa davanın tarafları yazılı dilekçeler ile başvurabilirler. Dilekçeler dava dilekçesinin usulüne uygun şekilde hazırlanır. İstinaf dilekçesinde gerekçeli olarak ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve davanın kabulüne/reddine karar verilmesi talep edilir. İstinaf başvurusuna konu olacak kararlara karşı yapılan kanun yolu başvurularında dilekçedeki hitap ve isteğe bağlı kalınmaksızın dosyalar bölge idare mahkemesine gönderilir.
- İstinaf Başvurusunun Süresi: İstinaf başvurusu için süre ilk derece mahkemesi kararının tebliğini izleyen günden itibaren 30 (otuz) gündür. Kanunda belirtilen bu süre geçirildiği takdirde istinaf başvurusu kabul edilmez.
- İstinaf Başvurusu Sonucu Verilebilecek Kararlar: Bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemesinin kararının hukuka uygun olduğu yönünde bir değerlendirme yaparsa istinaf başvurusunun reddine karar verir. Karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkünse gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı verir. Bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemesinin kararının hukuka uygun olmadığı yönünde bir değerlendirme yaparsa istinaf başvurusunu kabul eder ve ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verir. Bölge idare mahkemesi kaldırdığı kararın yerine davanın esasını inceleyerek yeniden karar verir. Bölge idare mahkemesi, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurusunu haklı bulursa, davaya görevsiz veya yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hakim tarafından bakılmış olması hallerinde istinaf başvurusunu kabul eder ve ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar vererek dosyayı ilgili mahkemeye gönderir.
- İstinaf İncelemesine Konu Edilemeyecek İşlemler: İdari Yargılama Usulü Kanunu madde 45’e göre konusu beş bin Türk lirasını geçmeyen (Yeniden değerleme oranlarına göre bu miktar her yıl değişmektedir.) vergi davaları, tam yargı davaları, idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar kesin olup bunlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulamaz. Bu kararlar ilk derece mahkemesinin kararı ile kesinleşir. İdari Yargılama Usulü Kanunu madde 20/A ve 20/B kapsamındaki ivedi yargılama usulüne tabi olan konular hakkında verilen kararlar ile merkezi ve ortak sınavlara ilişkin verilen kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulamaz.
Kanun Yararına Temyiz
Kanun yararına temyiz İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51. maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre “İdare ve vergi mahkemeleri ile bölge idare mahkemelerinin kesin olarak verdiği kararlar ile istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenler, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabilir. Temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde karar, kanun yararına bozulur. Bozma kararının bir örneği ilgili bakanlığa gönderilir ve Resmî Gazete’de yayımlanır.”
Yargılamanın Yenilenmesi
Yargılamanın yenilenmesi, olağanüstü kanun yoludur. İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 53. maddesinde yargılamanın yenilenmesi şartları ve süresi şu şekilde düzenlenmiştir; “Danıştay ile bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinden verilen kararlar hakkında, belirli sebepler dolayısıyla yargılamanın yenilenmesi istenebilir. Yargılamanın yenilenmesi süresi, İYUK m.53 uyarınca “1 numaralı fıkranın h bendinde yazılı sebep için on yıl, 1 numaralı fıkranın ı bendinde yazılı sebep için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl ve diğer sebepler için altmış gündür. Bu süreler, dayanılan sebebin istemde bulunan yönünden gerçekleştiği tarihi izleyen günden başlatılarak hesaplanır.” hükmü ile birlikte belli hak düşürücü sürelere tabi tutulmuştur.
Kanun Yararına Temyiz
İdari Yargılama Usulü Kanunu madde 51’de düzenlenmiş olan kanun yararına temyiz olağanüstü bir kanun yoludur. Kanun yararına temyiz, idare ve vergi mahkemeleri ile bölge idare mahkemelerinin kesin olarak verdiği kararlar ile istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşen, niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı olan kararların, ilgili bakanlıkların lüzum görmesi üzerine veya Başsavcı tarafından kendiliğinden kanun yararına temyiz edilmesini içerir. Bozulan karar daha önce kesinleşmiş yargı kararının hukuki sonuçlarını ortadan kaldırmaz.
Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Yolu
Anayasa madde 148’e göre herkes Anayasa’da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ekli protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü (devlet) tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru talebiyle başvurabilir. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yoluna gidebilmek için uyuşmazlıkla ilgili idari ve yargısal başvuru yollarının tüketilmiş olması zorunludur. Buna göre, uyuşmazlığın kanunen tabi olduğu istinaf, temyiz ya da istinaf ve temyiz aşamalarını geçirmiş olması gerekir.
Bireysel başvuru yoluna 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun madde 46/1’e göre ihlale yol açtığı iddia edilen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenlerce yapılabilir. Bireysel başvuru 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun madde 47/5’e göre başvuru yolları tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren 30 (otuz) gün içinde yapılmalıdır. Başvuru dilekçesi Anayasa Mahkemesi internet sitesinde bulunan Başvuru Formu doldurularak yapılır. Başvuru formunun ekleri hariç on sayfayı geçmemesi gerekir. Bireysel başvuru dilekçesi, doğrudan Anayasa Mahkemesine ya da Anayasa Mahkemesine ulaştırılmak üzere diğer mahkemelere ve yurt dışı temsilciliklerine iletilebilir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Bireysel Başvuru
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde ve ek protokollerde belirlenen haklarının ihlal edildiğini düşünen herkes Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurma hakkına sahiptir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi madde 35’e göre başvuru sahibinin iç hukuktaki tüm başvuru yollarını tüketmiş olması gerekir. İlgilinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne göre iç hukuktaki son başvuru yoluna ilişkin kesin karar tarihinden sonra 4 (dört) ay içinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurması gerekir.