İYUK – İdari Yargılama Usulü Kanunu

İYUK – İdari Yargılama Usulü Kanunu

iyuk nedir

İYUK, İdari Yargılama Usulü Kanunun kısa adıdır. İdari Yargılama Usulü Kanunu, idari yargıda açılacak davalarda yani Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıkların çözümü bu kanun çerçevesinde gerçekleştirilir. İYUK – İdari Yargılama Usulü Kanunu 65 maddeden, 3 ek maddeden, 11 geçici maddeden oluşmaktadır. Kanun dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm genel esaslar, ikinci bölüm idari davalarda yetki ve bağlantı ile görevsizlik ve yetkisizlik hallerinde yapılacak işlemler, üçüncü bölüm kararlara karşı başvuru yolları, dördüncü bölüm çeşitli hükümler başlığını taşımaktadır. Kadim Hukuk ve Danışmanlık olarak bu yazımızda İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (İYUK) ne olduğundan bahsedeceğiz.   İYUK 65 madde ve 9 geçici maddeden oluşur. İdari yargıda açılacak davaların yetki, görev, usul, temyiz, istinaf, öninceleme, karar gibi tüm süreçleri detaylı şekilde bu kanunda düzenlemiştir.

Özel hukuk ilişkilerinde, hukuki ilişkinin tarafları eşittir; bu sebeple de tarafların iradesi uyuşmadıkça ortaya bir hukuki sonuç çıkmaz. Karı-koca, ev sahibi-kiracı, alacaklı-borçlu vb. arasındaki ilişki eşitler arası bir ilişkidir. Bu sebeple de tarafların iradesi uyuşmadığı sürece ortaya herhangi bir sonuç çıkmaz. Bir taşınmaz mal üzerindeki mülkiyet hakkının bir kişiden diğer kişiye geçmesi için her iki tarafın da rızası gerekir; böyle bir rıza yok ise mülkiyet değişimi olamaz. Bununla birlikte üstün kamu gücü kullanma yetkisi ile donatılmış bulunan idare, karşı tarafın rızası olmasa da bir taşınmazı kamulaştırma yoluyla alabilir. İYUK’ta düzenleme bulunmayan hallerde HMK’dan yararlanılır. İYUK’ta buna ilişkin düzenleme vardır.

Anayasa’nın 125. Maddesi uyarınca: “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır”.

İdarenin Yargısal Denetiminin Tarihi Gelişimi

Dünya genelinde idari yargının gelişimi 19. Yüzyılın başlarında Fransa’da başlamıştır. Fransa’dan tüm kıta avrupasına yayıldıktan sonra Osmanlı İmparatorluğu’nu etkilemeye başlamıştır. Osmanlı’da idari yargı ikiye ayrılabilir. Bunlardan birincisi yönetim sistemindeki Şurayı-Devlet yani Danıştay ve taşradaki meclislerdir. Bu ikisi hem yargı hem de idari yönetimle donatılmıştır. İkincisi ise Divanı-Hümayün adı verilen meclistir. Osmanlı İmparatorluğu’nda 19. yüzyıldaki Batılılaşma ve Batı tarzı kurumların oluşturulmasına kadar idare ile ilgili şikâyetler gene idareye yapılmıştır. Merkezde bulunan “Divan-ı Hümayun” Padişahın veya Sadrazamın başkanlığı altında toplanır devlet işleri dışında şikâyetlere ve davalara bakardı. 1868 yılında Fransız örneğine göre oluşturulmuş olan “Şurayı Devlet” (Danıştay), hükümet ile kişiler arasında çıkacak uyuşmazlıklara bakma yetkisine sahip olarak kurulmuştur.

İlk Anayasamız olan 1924 Anayasasının 51.maddesinde Şuray-ı Devlet’e yer verilmiş; Anayasa hükmü doğrultusunda 1925 tarihinde 669 sayılı Şurayı Devlet Kanunu çıkarılmıştır. 1961 Anayasası döneminde 1964 tarihli 521 sayılı Danıştay Kanunu kabul edilmiştir. 521 sayılı Kanun, Milli Güvenlik Konseyi döneminde 1982 yılında çıkarılan 2575 sayılı Danıştay Kanunu, 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’na kadar yürürlükte kalmış ve uygulanmıştır. 1982 yılında kabul edilen ve günümüzde de yürürlükte olan Kanunlar ile Danıştay dışında ilk derece İdare ve vergi mahkemeleri ile Bölge İdare Mahkemeleri Kurulmuştur.

Aynı şekilde idare, bir memuru rızası olmasa bile naklen atayabilir, bir taşınmaz için yıkım kararı alabilir, bir öğrenciye disiplin cezası verebilir. İdareye tanınan bu yetkiler, hiç şüphesiz kamu hizmeti yapmak bakımından tanınmıştır ve hukuk kuralları ile bu yetkilerin ne şekilde kullanılacağı önceden belirlenmiştir. İdarenin yargısal denetimi, bireyin devlet karşısında zayıf konumda olması ve bu sebeple korunması düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Her şeyden önce bu yolla eylem ve işlemleri yargı denetimine tabi olan idare, keyfi ve hukuka aykırı davranışlardan kaçınmaya; hukukun içinde hareket etmeye zorlanır.  Ülkemizde idarenin her türlü eylem ve işlemi gerek adli gerekse idari yargının denetimine tabidir. Kamu gücü kullanmak suretiyle, tek yanlı irade açıklaması ile kişiler üzerinde hukuki etki doğuran işlemler yapan; eylemler icra eden idarenin bağımsız yargı organları tarafından denetlenmesi, hukuk devletinin bir gereği olarak kabul edilmektedir.

iyuk ne demek
iyuk ne demek

İYUK Maddeleri

MADDEBAŞLIK
1Kapsam ve nitelik
2İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı
3İdari davaların açılması
4Dilekçelerin verileceği yerler
5Aynı dilekçe ile dava açılabilecek haller
6Dilekçe üzerine uygulanacak işlemler
7Dava açma süresi
8Sürelerle ilgili genel esaslar
9Görevli olmayan yerlere başvurma
10İdari makamların sükutu
11Üst makamlara başvurma
12İptal ve tam yargı davaları
13Doğrudan tam yargı davası açılması
14Dilekçeler üzerine ilk inceleme
15İlk inceleme ü zerine verilecek karar
16Tebligat ve cevap verme
17Duruşma
18Duruşmalara ilişkin esaslar
19Duruşmalı işlerde karar verilmesi
20Dosyaların incelenmesi
20/Aİvedi yargılama usulü
20/BMerkezi ve ortak sınavlara ilişkin yargılama usulü
20/CAskeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıklara dair hükümler
21Sonradan ibraz olunan belgeler
22Davaların karara bağlanması
23Tutanaklar
24Kararlarda bulunacak hususlar
25Kararların saklanması ve tebliği
26Tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik
27Yürütmenin durdurulması
28Kararların sonuçları
29Açıklama
30Yanlışlıkların düzeltilmesi
31Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Vergi Usul Kanununun uygulanacag˘ ı haller
32İdari davalarda genel yetki
33Kamu görevlileri ilgili davalarda yetki
34Taşınmaz mallara ilişkin davalarda yetki
35Taşınır mallara ilişkin davalarda yetki
36Tam yargı davalarında yetki
37Vergi uyuşmazlıklarında yetki
38Bağlantılı davalar
39Bağlantının Danıştayca incelenmesi
40Bağlantının Bölge İdare Mahkemesince incelenmesi
41Bağlantının mahkemelerce kabul edilmemesi
42Bağlantılı davalarla ilgili diğer esaslar
43Görevsizlik ve yetkisizlik hallerinde yapılacak işlem
44Merci tayini
45İstinaf
46Temyiz
47Temyiz edilemeyecek kararlar
48Temyiz dilekçesi
49Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar
50Temyizen verilen karar ü zerine yapılacak işlem
51Kanun yararına temyiz
52Temyiz veya istinaf istemlerinde yürütmenin durdurulması
53Yargılamanın yenilenmesi
54Kararın düzeltilmesi
55Yargılamanın yenilenmesi usulü
56Danıştay'da çekinme ve ret
57Mahkemelerde çekinme ve ret
58İdari davalarda delillerin tespiti
59Yol giderleri, tazminat ve gündelikler
60Tebliğ işleri ve ücretler
61Çalışmaya ara verme
62Nöbetçi mahkemenin görevleri
63Kaldırılan hükümler

Yargı Düzeni Kavramı ve İdari Yargının Görev Alanı

Ülkemizde her bir yargı düzeni, Anayasa’da sayılan yüksek mahkemeler tarafından temsil edilir. Buna göre, Anayasa yargısı (Anayasa Mahkemesi), Adli yargı (Yargıtay), İdari yargı (Danıştay), olmak üzere 3 yargı düzeni vardır. Kadim Hukuk ve Danışmanlık olarak bu yazımızda İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (İYUK) ne olduğundan bahsedeceğiz.

1982 Anayasası’nın 142. maddesi, “Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir” hükmünü öngörmektedir. İdari hâkim, uyuşmazlığın niteliğini dikkate alarak görevli olup olmadığını saptamaktadır. Kural olarak idare hukuku alanına ilişkin uyuşmazlıklar idari yargıda çözümlenir. İdari yargının konusu genel olarak idarenin idare hukuku alanındaki faaliyetleri ile ilgili davalardır. Yani idari davalardır. Kural olarak idari uyuşmazlıklar idari yargının görev alanına girer.

  • Yargı Düzeni Kavramı

Ülkemizde her bir yargı düzeni, Anayasa’da sayılan yüksek mahkemeler tarafından temsil edilir. Buna göre, Anayasa yargısı (Anayasa Mahkemesi), Adli yargı (Yargıtay), İdari yargı (Danıştay), olmak üzere 3 yargı düzeni vardır.

  • İdari Yargının Görev Alanı

1982 Anayasası’nın 142. maddesi, “Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir” hükmünü öngörmektedir. İdari hâkim, uyuşmazlığın niteliğini dikkate alarak görevli olup olmadığını saptamaktadır. Kural olarak idare hukuku alanına ilişkin uyuşmazlıklar idari yargıda çözümlenir. İdari yargının konusu genel olarak idarenin idare hukuku alanındaki faaliyetleri ile ilgili davalardır. Yani idari davalardır. Kural olarak idari uyuşmazlıklar idari yargının görev alanına girer.

İdari Yargı Mahkemeleri

  • İlk Derece Yargı Yerleri

İlk derece yargı yerleri, bir davanın ilk olarak açıldığı ve görüldüğü mahkemeleri ifade eder. İdari yargı düzeninde davalar genel görevli olan idare mahkemelerine ve mali nitelikli bir kısım uyuşmazlıklar için ise vergi mahkemelerine açılır. İdare Mahkemeleri, idari yargıda genel görevli yargı yeridir. 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 5. maddesine göre, “İdare mahkemeleri, vergi mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derecede Danıştay’da çözümlenecek olanlar dışındaki

  • İptal davalarını,
  • Tam yargı davalarını,
  • Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaları,
  • Diğer kanunlarla verilen işleri, çözümler.

İlk derece mahkemesinde açılır.

  • Bölge İdare Mahkemeleri

Bölge İdare Mahkemeleri, doğrudan dava açılan bir mahkeme değildir. Kanunlarla verilen görevleri yapan bir yargı yeridir. Adalet Bakanlığı’nın internet sitesinde yer aldığı üzere şu illerde Bölge İdare Mahkemeleri bulunmaktadır: Adana, Ankara, Bursa, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Konya ve Samsun. Bölge İdare Mahkemeleri 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri Ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu Ve Görevleri Hakkında Kanun madde 1’de yer almaktadır. Bölge İdare Mahkemeleri çeşitli bölümlerden oluşmaktadır. Bunlar başkanlık, başkanlar kurulu, daireler, adalet komisyonu ve müdürlüklerdir. Her Bölge İdare Mahkemesi’nde en az bir idare bir vergi olmak üzere iki daire bulundurulur. Bu sayı Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından arttırılıp azaltılabilir. Dairelerde bir başkan ve yeteri kadar üye bulunur bunların atamaları Hakim ve Savcılar Kurulu tarafından 4 yıl için yapılır.

  • Danıştay

Danıştay, Anayasanın 155. maddesi ile görevlendirilmiş bir yüksek idare mahkemesi, danışma ve inceleme merciidir. İdare Mahkemeleri ile vergi mahkemelerinden verilen kararlar ve ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görülen davalarla ilgili kararlara karşı temyiz istemlerini inceler ve karara bağlar. Danıştay idari davaların bakıldığı ve vermiş olduğu kararların yürütme organlarının uymakla yükümlü olduğu yargı organlarıdır. Dört yüksek yargı organından biri olan Danıştay’ın temeli 2. Mahmut zamanında kurulan Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye’dir. Son düzenlemeler ile daire sayısının 10, üye sayısının da 90’a düşeceğine dair kanun tasarısı TBMM’de kabul edilmiştir.

İdari Dava Türleri

  • İptal Davaları: İdari yargıdaki en önemli dava türü iptal davasıdır. İptal davaları, idare tarafından yapılan idari işlemlerin (disiplin cezası, ruhsat iptali, naklen atama, kamulaştırma, ihale kararı vb) iptalini sağlamak, hukuki etkisini ortadan kaldırmak üzere açılan davalardır. İptal davaları 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-a maddesinde düzenlenmiştir. İptal davaları idari işlemlerin yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden birine aykırılıkları nedeniyle menfaati ihlal edilenler tarafından açılır. İdari yargıda iptal davası açarken ödenecek çeşitli harçlar bulunmaktadır. Bunlar; başvurma harcı, karar harcı, yürütmenin durdurulması harcı (Eğer talep ediliyorsa), vekalet harcı, posta masrafları, vekalet pulu olarak sıralanabilir. İptal davasının açılabilmesi için idari işlem tamamlanmış olmalı ya da kesinleşmiş olmalıdır. Bunlar için de idari işlemin icrai olması gerekir yani ilgili kişinin hukuki durumunu değiştiren ya da kaldıran özellikler ihtiva etmelidir.
  • Tam Yargı Davaları: Tam yargı davaları, idarenin işlemlerinden veya eylemlerinden (faaliyetlerden) kaynaklanan zararların tazmini amacıyla açılan davalardır. Tam yargı davaları 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesinde düzenlenmiştir. Tam yargı davaları iptal davasıyla birlikte açılabileceği gibi iptal davası kesinleştikten sonra ya da iptal davası hakkında ilk derece mahkemesi karar verdikten sonra açılabilir. İptal davası idarenin eylem ve işlemlerinden dolayı zarar gören kişiler tarafından açılır. Bu kişiler uğradıkları zararın tazmini için idari yargı yoluna başvurabilir. Tam yargı davalarının konuları çok çeşitli olabilir. Örneğin tazminat davaları, memurların göreve iade davaları, eski hale iade davaları gibi. Tam yargı davalarında talep edilen tazminatın miktarı tarafların sosyo-ekonomik durumları, olayın neden olduğu yıkım, ölüm gibi hususlar dikkate alınarak belirlenir.
  • İdari Sözleşmelerden Kaynaklanan Davalar: İdarenin bazı sözleşmeleri, idari sözleşme olarak değerlendirilir ve idari yargının görev alanındadır. İdare, özel hukuk kişileri gibi alım-satım, kira vb. sözleşmeler yapabilir. Bu sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklar adli yargı yerlerinde çözümlenir. Bununla birlikte, idarenin bir kamu hizmetini özel kişilere gördürmek üzere yaptığı ve üstün yetkilerle donandığı sözleşmeler de mevcuttur. Bu tür sözleşmeler idari sözleşme olarak kabul edilir ve bu sözleşmelerden dolayı taraflar arasındaki uyuşmazlıklar idari yargının görev alanı içindedir.

İdari Yargılama Usulü

  • İlk İnceleme ve Esastan İnceleme

İdari davalar açıldığında mahkemelerce, uyuşmazlığın esası incelenmeye geçmeden önce, dava dilekçeleri, bu incelemenin yapılıp yapılamayacağı bakımından bir ilk incelemeye konu edilir. İdari davalar 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. Maddesine göre sırayla; “a) Görev ve yetki, b) İdarî merci tecavüzü, c) Ehliyet, d) İdarî davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, e) Süre aşımı, f) Husumet, g) 3 ve 5 inci maddelere uygun olup olmadıkları,” yönlerinden incelenir.

İlk inceleme yetkisi; Danıştay’da daire başkanının görevlendirdiği tetkik hakimi, idare ve vergi mahkemelerinde mahkeme başkanı ya da onun görevlendireceği bir üye tarafından yapılır. Yasaya göre, dava dilekçesinin kaydından itibaren 15 gün içerisinde ilk inceleme yapılmalıdır. İlk inceleme aşamasında herhangi bir hukuka ya da mevzuata aykırılık olmadığı takdirde dilekçelerin teatisi aşamasına geçilir.  Mahkemeler, dava dilekçelerini ilk inceleme konuları bakımından sırasıyla inceler ve herhangi bir hukuka aykırılık tespit etmez ise esas bakımından incelemeye geçer. Esas bakımından inceleme uyuşmazlık konusu

  • İvedi Yargılama Usulü

6.2014 tarih ve 6545 sayılı Kanun ile İdari Yargılama Usulü Kanununda yapılan değişiklikle “ivedi yargılama usulü” getirilmiştir. İYUK md. 20/A hükmüne göre; “1. İvedi yargılama usulü sınırlı sayıdaki işlemlerden doğan uyuşmazlıklar hakkında uygulanır:

  • Mahkeme Kararları ve Uygulanması

Anayasa’nın 138. maddesinin son fıkrasında yer alan “yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez” hükmü karşısında idari yargı kararlarının idare tarafından yerine getirilmesi zorunluluğu açıktır. İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesi de mahkeme kararlarının otuz gün içinde yerine getirilmesi gerekliliğini düzenlemiştir. Buna göre; ”1.Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez.”

İdari Yargıda Kanun Yolları

Mahkemelerin vermiş bulunduğu nihai kararlar, taraflarca üst yargı merciinde yeniden incelenmek üzere başvuruya konu olabilir. Kanun yolu olarak tanımlanan bu usule ilişkin şartlar da kanunlarla düzenleme altına alınmıştır. İdari yargıda olağan ve olağanüstü kanun yolları olmak üzere 2 çeşit kanun yolu vardır.

İYUK Olağan Kanun Yolları

  • İstinaf

İstinaf, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın bir üst mahkeme tarafından (Bölge İdare Mahkemesi) yeniden incelenmesidir. İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinde istinaf usulü düzenlenmiştir. Maddeye göre “İdare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Ancak, konusu beş bin Türk lirasını geçmeyen vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar kesin olup, bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamaz.

  • Temyiz

Temyiz, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesinde düzenlenmiştir. Madde uyarınca Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemelerinin İdari Yargılama Usulü Kanununda sayılan davalar hakkında verdikleri kararlar, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştay’da, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebilir. Özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde, Danıştay dava daireleri ile idare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarına karşı tebliğ tarihini izleyen otuz gün içinde Danıştay’da temyiz yoluna başvurulabilir.

İYUK Olağanüstü Kanun Yolları

  • Kanun yararına temyiz

Kanun yararına temyiz İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51. maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre “İdare ve vergi mahkemeleri ile bölge idare mahkemelerinin kesin olarak verdiği kararlar ile istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenler, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabilir. Temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde karar, kanun yararına bozulur. Bozma kararının bir örneği ilgili bakanlığa gönderilir ve Resmî Gazete’de yayımlanır.”

  • Yargılamanın yenilenmesi

Yargılamanın yenilenmesi, olağanüstü kanun yoludur. İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 53. maddesinde yargılamanın yenilenmesi şartları ve süresi şu şekilde düzenlenmiştir; “Danıştay ile bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinden verilen kararlar hakkında, belirli sebepler dolayısıyla yargılamanın yenilenmesi istenebilir. Yargılamanın yenilenmesi süresi, İYUK m.53 uyarınca “1 numaralı fıkranın h bendinde yazılı sebep için on yıl, 1 numaralı fıkranın ı bendinde yazılı sebep için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl ve diğer sebepler için altmış gündür. Bu süreler, dayanılan sebebin istemde bulunan yönünden gerçekleştiği tarihi izleyen günden başlatılarak hesaplanır.” hükmü ile birlikte belli hak düşürücü sürelere tabi tutulmuştur.

X
kadim hukuk ve danışmanlık