İdari yargıda ıslah, İdari yargılama hukukunda idarenin eylem veya işlemlerinden zarar görenlerin zararlarının karşılanması amacıyla başvurulan tam yargı davasında talep edilen tazminat miktarının hesaplanmasından dava değeri yükseltmesi ve taleplerini değiştirmesine denir. İdari yargı davalarında ıslah veya dava değerinin artırılması mümkündür. Ancak, idari yargıda ıslah, adli yargıya göre daha sınırlı ve kısıtlıdır. İdari yargı, idarenin işlemlerine karşı açılan iptal ve tam yargı davalarını kapsar. İdari yargıda ıslah, tam yargı davalarında belirli koşullar altında ve sınırlı olarak uygulanabilir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK)’nun 31. maddesinde, HUMK’nun hangi hallerde uygulanacağına ilişkin düzenlemesinde ıslahtan ve iddia ve savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesinden söz edilmediği için Danıştay, idari yargıda ıslahın mümkün olmadığı yönünde kararlar vermekteydi.
6459 sayılı Kanunun 4. maddesiyle İdari Yargılama Usulü Kanunun 16. Maddesinin 4. fıkrasına eklenen cümle ile tam yarı davalarında dilekçede belirtilen miktarın süre ve diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabileceği düzenlenmiştir. İlgili düzenleme şu şekildedir: “Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.”
Islah Nedir?
Islah; bir dava kapsamında her iki tarafın yapmış olduğu hataları düzeltmesi için taraflara tanınan belirli haklardır. Esas itibari ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenen ıslah hükümleri idari yargıda da uygulanabilen bir düzenlenmedir. Islah kurumunda her ne kadar tarafların hataları düzeltilse de davanın esasına herhangi bir müdahale yapılmaz. Adli yargıda tarafların her aşamada ıslah yapması mümkün iken idari yargıda davanın niteliği gereği belirli bir idari işlemin hukuka aykırılığını tespit için ıslah yapılabilir.
İdari yargı; kamu hukukuna dayalı idari işlemlere karşı vatandaşların haklarını arayabilmesi için başvurabileceği bir yargı usulüdür. Taraflar arasında eşitlik olmaması nedeniyle (Nitekim bir taraf kişi bir taraf devlettir.) idari işlemlerin denetlenmesi yargılama usullerine bağlanmıştır. Ayrıca kişilerin devlet karşısında mağdur olmaması için ıslah yapma imkânı da tanınmıştır. Ancak her ne kadar idari yargılamada ıslah yapılma imkânı olsa da adli yargıya göre bu ıslah daha sınırlıdır.
Islah kelime anlamıyla bir davadaki taraflardan birinin yapmış olduğu işlemin kısmen ya da tamamen düzenlenmesidir. İdari yargıdaki ıslah da dava sürecinde kişinin tanık beyanlarını düzeltmesi ya da değiştirmesi şeklinde kullanılabilir. Nitekim kişiler genel itibari ile hata yapabilir ve bu hataların düzenlenmesi için ıslah imkânı her iki tarafa da tanınmıştır. Islah ile hukuk mahkemelerinde birçok işlem yapılabilir. Bunlar dava değerini arttırmak, dava konusunu değiştirmek, dava türünü değiştirmek şeklinde sıralanabilir. Ancak bazı işlemlerin ıslah ile değiştirilmesi ya da yapılması mümkün değildir. İdari yargıda ise ıslah daha sınırlı işlemlerle yapılabilir. Aşağıda ayrıntılı olarak idari yargıda ıslahtan ve idari yargıda ıslahın nasıl yapılabileceğinden bahsedeceğiz.
İdari Yargıda Islah Nedir?
İdari yargılama usulünde ıslah sadece tam yargı davalarına mahsus olmak üzere düzenlenmiştir. Tam yargı davalarında da ıslah hakkı, dava dilekçesinde belirtilen miktarın yalnızca artırılmasıyla sınırlıdır. Tam yargı davası parasal tazmin aracı olduğundan dolayı, söz konusu tam yargı davasının konusu belli bir parasal miktarın ödenmesi isteminden oluşur. Dolayısıyla dava dilekçesinde belirtilen miktarın artırılması demek, yalnızca dava konusunun artırılması anlamına gelir. İYUK’un ıslahı düzenleyen 16. maddesinin kanuni gerekçesinde ıslah tabiri geçmiştir. Islahın idari yargılama usulündeki görünümüne ise tam manasıyla ıslah değil, sadece kısmı ıslah denilebilir. Zira adli yargılama usulünde dava türleriyle sınırlı olmaksızın dava konusu miktar, hem artırılabilir hem de bunun yanında azaltılabilir. Ayrıca davanın konusu değiştirilebileceği gibi davanın tarafları da ıslah yoluyla değiştirilebilir.
İdari yargılama usulü, taraflardan birinin kamu diğerinin ise gerçek kişi olduğu yargılama birimidir. İdari yargılamada ıslahın uygulanması için gereken en önemli şart idari işlemin niteliğidir. İdari işlem kesin ve yürütülebilir nitelikte olduğu takdirde ıslah yapılması mümkündür. Her ne kadar 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda buna ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmamışsa da Danıştay’ın vermiş olduğu kararlarda tarafların ıslah talebi yapabileceği hüküm altına alınmıştır.
Yasada bir düzenleme olmamasına rağmen Danıştay içtihatları ile bu hususun hüküm altına alınmış olması nedeniyle idari yargıdaki ıslah kurumu çok sınırlı şekilde uygulanmaktadır. Ancak genel itibari ile dava konusu üzerinde yapılan ıslah idari yargı mahkemelerinde kabul görmemektedir. İdari yargıda yapılan ıslahlar sınırlı sayıda olup bunlardan bazılarına aşağıda yer verilmiştir:
- Dava dilekçelerindeki şekli hatalar: Kişi dava açıldıktan sonra hazırlanan dilekçe üzerinde bazı usulü hataları düzeltebilir. Bunlar taraf bilgileri gibi basit hususlar olup dilekçede dava konusu gibi ayrıntılı hususların değiştirilmesi mümkün değildir.
- Talebin genişletilmesi: Kişi dava dilekçesinde belirttiği talepleri genişletebilse de bu husus da oldukça sınırlı şekilde uygulanmaktadır. Nitekim dava konusu işlemin özü bu taleplerle değiştirilmemelidir.
- Talebin daraltılması: Talebin genişletilmesinde olduğu gibi sınırlı hallerde talebin daraltılması da mümkündür.
- Delillerin tamamlanması: İdari yargıda sunulan delillerin eksik olması mümkündür. bu durumda delillerin tamamlanması için ıslah talebi kabul edilmektedir.
İYUK’ta, HMK’daki düzenlemeye paralel bir ıslah düzenlemesi bulunmamaktadır. Ancak 2013 yılında İYUK 16. maddesine eklenen bir hükümle tam yargı davalarında, talep edilen miktarın bir defaya mahsus artırılmasına olanak getirilmiştir. (İYUK m.16/4) “Taraflar, sürenin geçmesinden sonra verecekleri savunmalara veya ikinci dilekçelere dayanarak hak iddia edemezler. (Ek cümle: 11/4/2013-6459/4 md.) Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.” Görüldüğü üzere, idari yargıda, ıslaha karşılık gelen düzenlemenin uygulanma alanı, HMK’daki kadar geniş olmayıp, sadece talep miktarının arıtılmasına ilişkindir. Bunun dışında, idari yargıda ıslah ile dava konusu veya taraf değişikliği yapmak mümkün değildir.
Tam Yargı Davalarında Islah
Tam yargı davaları idarenin bir işlemi nedeniyle kişinin haklarının ihlal edilmesi durumunda oluşan zararların tazmin edilmesi için açılan davalardır. Kişi uğradığı zararın tazmin edilmesi için tam yargı davalarını açar. Bu nedenle iptal davalarına göre tam yargı davalarında ıslah daha önemlidir. Çünkü uğranılan zararın tazmin edilmesi için ıslah önemlidir. Hal böyleyken tam yargı davalarında yapılan ıslahlar zarar miktarının değiştirilmesine yönelik olduğundan iptal davalarına göre önem taşır ve uygulama alanı daha fazladır.
Dava süreci boyunca delillerin değerlendirilmesi aşamasına dek zarar miktarı belirli koşullar altında arttırılabilir. Örneğin öncesinde zarar miktarı eksik hesaplanmış olabilir. Bu durumda makul sayılabilecek seviyede zarar miktarının ıslah yolu ile arttırılması mümkündür. Burada önemli olan husus dava konusunun genişletilme yasağıdır. Nitekim dava kapsamında ıslah ile yeni talep eklenemez ya da farklı bir zarar kalemi eklenemez. Örnek vermek gerekirse davada sadece 50.000 TL maddi tazminat talep edilmişse ıslah ile 100.000 TL tazminat talep edilebilir ancak manevi tazminat talep edilemez.
İdari Yargıda Islah Sonuçları
İdari yargıda ıslah sınırlı bir alanda uygulanabilir olduğu takdirde yargılamanın daha hızlı yürütülmesi adına uygulanmaktadır. İdarenin yapmış olduğu işlemlerin denetimi için devlet ve birey arasında bir denge kurmak gereklidir. Bu nedenle kişilerin hak hürriyetleri ile kamu hukuku arasında eşitlik sağlanması için ıslah uygulaması önemlidir. Belirli şartlara bağlanan ıslah için idarenin savunma hakkı zedelenmeksizin zarar miktarının artışı makul bir şekilde belirlenir.
Kısaca idari yargıda ıslah adli yargıya göre daha dar bir alanda uygulanır. Islahtaki amaç kişilerin dava açarken ya da sunduğu dilekçelerde yaptığı hataların düzeltilmesidir. İptal davalarına göre tam yargı davalarında daha çok ıslah yapılmaktadır. Nitekim tam yargı davalarında bir zarar miktarı olduğundan genel itibariyle zarar miktarı düzeltilir. Ancak bu durumda taleplerin genişletilmesi yasağı olduğundan sıkı şekil şartlarına tabi tutulmuştur. Bu da davanın esasına dokunmadan ıslah yapılması demektir.
İdari Yargıda Islah Dilekçesi Örneği
ANKARA 5. İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA
DOSYA NO : 2024/….. E
ISLAH EDEN
DAVACI : …..
VEKİLİ : Av. Umur Yıldırım
DAVALI : Sağlık Bakanlığı
KONU: İşbu dava dosyasında, şamil olarak talep ettiğimiz dava miktarı hakkında ara karar cevabı doğrultusunda ıslah talebimizi havi dilekçenin sunulmasından ibarettir.
ISLAH EDİLEN DAVA DEĞERİ: … TL
AÇIKLAMALAR
Yukarıda esası yazılı dosyada dava dilekçemizde müvekkilin tarafına hukuka aykırı işlem tesis edilmesi dolayısıyla tarafına 09.08.2024 tarihine kadar ödenmeyen maaşlarının her bir maaş tahakkuk ettiği tarihten itibaren dava tarihimize kadar her bir maaşa işleyecek yasal faizin hesaplattırılarak fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL’nin müvekkile ödenmesi istenmiştir. Mahkemenizin …/…/… tarihli ara karar cevabına göre müvekkilin 11.01.2020 – 09.08.2024 tarihleri arası emsal maaş toplamı …… TL olarak bildirilmiştir. Bizde dava dilekçesindeki talebimizi ….. artırılarak ıslah ediyor ve ……TL nin müvekkile ödenmesini talep ediyoruz.
HUKUKİ SEBEPLER: Sair mevzuat
HUKUKİ DELİLLER: Mahkemenizin …/…/202.. tarihli ara karar cevabı
SONUÇ VE İSTEM:
Yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı dosyada mevcut ../…/… tarihli ara karar cevabına göre müvekkilin 12.08.2022-08.08.2023 tarihleri arasında müvekkilin mahrum kaldığı maaşların toplam tutarı olarak ……TL yi ödenmeyen maaşlarının her bir maaş tahakkuk ettiği tarihten itibaren dava tarihimize kadar her bir maaşa işleyecek yasal faizin, müvekkile ödenmesine, Yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim…./…./….
Davacı Vekili
Av. Umur Yıldırım
İdari Yargıda Islah Hakkında Mahkeme Kararları
Danıştay 15. Daire 2013/3669 E. 2014/760 K. ve 17.02.2014 Tarihli Kararı
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda, 6459 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktarın, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin artırılmasına olanak tanınmıştır. Madde gerekçesinde de ifade edildiği üzere, yasal değişiklikle ilgililerin uğramış olduğu zararın, dava dilekçesinde gösterilen zarar miktarından fazla olmasına karşın, davacı veya davacıların dava dilekçesinde gösterdikleri zarar miktarını artırımlarına yönelik taleplerinin mahkemelerce kabul edilmeyerek istemle bağlı kalma kuralını uygulayarak dava dilekçesinde gösterilen zarar tutarı kadar tazminata hükmetmelerinden doğan hak kayıplarının giderilmesi amaçlanmıştır. Bir başka ifade ile mahkemelerce istemle bağlı olma kuralı uygulanmak suretiyle verilen kararlara karşı taraflardan herhangi birinin kanun yoluna başvurmuş olması şartıyla davacı veya davacıların artırılan miktara isabet eden harcı ödemek suretiyle kararı veren Mahkemeye verecekleri dilekçe ile bir defaya mahsus olmak üzere dava dilekçesinde gösterilen miktarı artırmaları mümkündür.
Danıştay 10. Daire 2009/9938 E. 2014/1117 K. ve 25.02.2014 Tarihli Kararı
Tam yargı davalarında istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 16. maddesinin 4. fıkrasına, 30.4.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanunun 4. maddesi ile ”Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir” cümlesi, aynı Kanunun 5. maddesi ile de 2577 sayılı Kanuna Geçici 7. madde olarak ”Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16 ncı maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır. ” cümlesi eklenmiştir.
Nitekim, 6459 sayılı Kanunun 4. maddesinin (Tasarının 3. maddesi) gerekçesinde, ”AİHM, devletin sorumluluğuna ilişkin tazminat davalarında, davacıların yargılamanın yavaş işlemesinden doğan zararlarını ortadan kaldıracak yeterli bir çözüm bulunmadığı yönünde ülkemiz aleyhinde ihlal kararları vermektedir. Düzenlemeyle, idarî yargıda açılan tam yargı davalarında talep edilen tazminatın daha yüksek olduğunun dava devam ederken anlaşılması durumunda, davacıya talep edilen miktarı arttırma hakkı verilmemesinin adil yargılama hakkının ihlali olarak kabul edilmesi sebebiyle, nihai karar verilinceye kadar ıslah suretiyle talep edilen tazminat miktarını arttırma hakkı tanınmaktadır.” ifadesine yer verilmiştir.