Boşanma davasında çocuğun velayeti evlilik birliğini sona erdiren anne ve babadan hangisine çocuğun verileceği hususunu inceleyen, hakim tarafından karara bağlanan bir konudur. Kural olarak evlilik birliği içerisinde olan anne ve baba çocuk üzerinde ortak velayet hakkına sahiptir. Anne veya babadan birinin vefatı gerçekleşirse velayet sağ kalan ebeveyne verilir. Türk hukuk sisteminde ortak velayet kurumu tam oturmamış olup, boşanma davası neticesinde de velayet anne ve babadan birine verilmektedir. Velayetin kapsamı esasında;
- Çocuğun kişi varlığının korunması,
- Çocuk mallarının korunması,
- Çocuğun temsil edilmesi hususlarını içermektedir.
Boşanma davasında çocuğun velayetinin kime verileceği husus ise ayrıntılı bir araştırma neticesinde hükme bağlanır. Nitekim boşanma başlı başına çocuğun psikolojisi ve ruhsal yapısını etkilemektedir. Ayrıca anne ve babanın bu konu üzerinde anlaşma sağlayamaması nedeniyle Türk Medeni Kanunu’nda buna ilişkin hükümler yer almıştır. TMK madde 182/1’de “Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler.” denmektedir. Kadim Hukuk olarak bu makalemizde “Boşanma davasında çocuğun velayeti” konusu hakkında bilgi vereceğiz.
Çocuğun Velayeti
Boşanma davalarında genellikle anne ve baba velayetin kime verilmesi konusunda anlaşmazlık yaşarlar. TMK madde 182/1’de “Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler.” denmektedir. Hakim, boşanmanın fer’i bir sonucu olarak TMK madde 182/1 kapsamında velayeti düzenlemektedir.
Boşanma davasında çocuğun velayeti ile ilgili karar verilirken hakim tarafından gösterilen dikkat ve özenin had safhada olması gerekmektedir. Velayet hakkının kapsamının geniş olması nedeniyle velayet hakkında verilecek olan yanlış karar çocuğun üstün yararını fazlasıyla zedeleyecektir. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacıyla hareket edilmesi ve bu yönde kararlar verilmesi gerekir.
Ana ve babanın faydaları (ahlaki değer yargıları, sosyal statüleri vb.) çocuğun üstün yararını etkilemedikçe önemsenir. Bu nedenlerle hakim velayet hakkında karar verirken çocuğun üstün yararını öncelemelidir. Çocuğa en yüksek hayat standartlarını sunan ebeveyn velayeti almaya diğer ebeveyne göre daha da yakındır. Hakim çocuğa en yüksek hayat standartlarını sunacak ebeveyni araştırmakla yükümlüdür. Ardından ana ve babanın faydaları da gözetilebilir.

Boşanma Davasında Çocuğun Velayeti Kime Verilir?
Boşanma davasında çocuğun velayeti duruma göre anneye duruma göre babaya verilir. Burada önemli olan çocuğun yüksek menfaatidir. Evlilik birliğinde çocuğun velayeti ortak olarak kullanılmaktadır. Boşanma halinde gerekli şartlar oluşmuşsa ortak velayet hakkı sürdürülebilir. Ancak Türk hukukunda bu duruma pek sık rastlanılmamaktadır. Bu nedenle velayet hakkı boşanmayla beraber ebeveynlerden birine verilir. Boşanma esnasında verilen velayet geçici nitelikte bir velayet kararıdır.
Boşanmanın gerçekleşmesiyle beraber hakim velayeti de eşlerden birine vermiş olur. Eşler arasındaki boşanma davasının dayanmış olduğu boşanma sebebi, velayet hakkının verilmesinde yakından ilgili değildir. Hakimin velayet hakkının verilmesi noktasında oldukça geniş bir takdir hakkı vardır. Ancak hakim bu takdir hakkını kullanırken çocuğun üstün yararını gözetmek mecburiyetindedir. Çocuğun üstün yararı gereği hakimin velayet ile ilgili karar almadan önce gözetmesi gereken birtakım hususlar vardır. Bunlar:
- Çocuğun yaşı, bedeni/ akli/ ahlaki gelişim durumu, öğrenimi, gereksinimleri,
- Çocuğun boşanma öncesinde ve sırasında hangi ebeveyn ile daha tatminkar duygusal ilişki içinde bulunduğu,
- Sosyal, ekonomik durumları ve eğitim düzeyleri nedeniyle hangi ebeveynin çocuk için daha yeterli olacağı,
- Ebeveynlerin sosyal çevresi, çocuğun ruhsal, bilişsel ve ahlaki gelişimine zarar verecek unsurları taşıyıp taşımadığı hususlarıdır.
- Hakim velayet ile ilgili karar almadan önce gerekli görürse psikiyatrist, psikolog, pedagog gibi uzman kişilerden yardım da alabilir.
Boşanma Davasında Çocuğun Velayeti Neye Göre Belirlenir?
Boşanma davasında çocuğun velayeti anne, baba veya her ikisine verilebilir. Anne ve baba velayetin yürütülmesi hususunda anlaşamazlar ise mahkeme velayeti taraflardan birine vererek diğer eşle kişisel ilişki kurabilir. Çocuk küçükken anne ve babasının velayeti altındadır. Anne ve babanın biri ölmesi durumunda ise velayet sağ kalan kişiye verilmektedir. Boşanma durumunda ise velayet hakkı, çocukların teslim edildiği anne veya babaya aittir. Çocukların yaşlarına göre velayet hususunda verilecek karar da değişiklik gösterebilir. Bu nedenle yaş gruplarına göre çocukların velayetinin neye göre belirlendiği şu şekilde özetlenmiştir:
- 0-3 yaş aralığındaki çocuklar: 0-3 yaş aralığındaki çocukların anne bakım ve şefkatine mutlak derecede ihtiyaçları olduğu kabul edilmektedir. Bu yüzden 3 yaşına kadar olan çocukların velayetleri genellikle anneye verilir. Bu yaştaki çocukların velayetleri anneye verilirken annenin işi, evi, kazandığı miktar, yaşam tarzı gibi unsurlar mahkeme için o kadar da önem arz etmez. Yargıtay tarafından istikrarlı olarak verilen bu kararlarda bu yaşlardaki çocukların velayeti kesin olarak anneye bırakılması hükme bağlanmaktadır.
- 3-7 yaş aralığındaki çocuklar: 3-7 yaş arasındaki çocuklara bakıldığında bu çocukların anne sevgisi ve şefkatine 0-3 yaş arasındaki çocuklara kıyasen daha az ihtiyaçları olduğu düşünülmektedir. Ancak 3-7 yaş arasındaki çocuklarında velayetlerinin babaya verildiği istisnai olarak görülmektedir. 3-7 yaş aralığındaki çocuklarında velayeti genellikle anneye duydukları ihtiyaç nedeniyle anneye verilir. Ancak bazen olağanüstü durumlarda hakim çocuğun üstün yararı doğrultusunda çocuğun velayetini babaya vermeyi de uygun görebilmektedir. Örnek vermek gerekirse annenin çocuğun sağlığına zarar vermesi, çocuğa bakmaktan aciz olması, annenin sağlığının kötü durumda olması gibi sebepler durumunda çocuğun velayeti anneden alınarak babaya verilebilir.
- 6-12 yaş aralığındaki çocuklar: 6-12 yaş aralığındaki çocuklarda ise anne sevgisi ve şefkati unsuru artık daha geri plandadır. Velayet verilirken anne veya babadan hangisinin bu yaş aralığındaki çocuğa daha fazla maddi imkan sunabileceği göz önüne alınır. 6-12 yaş aralığındaki çocukların velayeti söz konusu olduğunda hakim hangi ebeveynin çocuğa daha iyi bir hayat ve gelecek sunacağını göz önünde bulundurarak karar verir. Aynı zamanda bu yaş aralığındaki çocukların fikirlerinin alınması da mümkündür. Mahkeme hakimi tarafından uzman bir pedagog yardımıyla çocuk dinlenebilir.
- 12 yaş üzerindeki çocuklar: 12 yaşından büyük çocukların velayetlerinin belirlenmesinde hakimin izlediği ol diğer yaş gruplarına göre daha farklıdır. 12 yaş üzerindeki çocukların belirli bir olgunluğa erişmiş oldukları kabul edilir. Bu nedenle bu yaş grubundaki çocuklar diğer yaş grubundaki çocuklara göre kendi karar ve isteklerini daha sağlıklı bir şekilde ifade edebilmektedirler. Hakim diğer yaş guruplarında çocuğun yerine düşünmek suretiyle karar verir. Ancak bu yaş grubunda hakim çocuğun tercihi sorarak velayetin tayinini sağlayabilir.
Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme madde 12; Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi; madde 3,4,5,6. hükümleri ile idrak çağında ki çocuğun durumuna ilişkin hükümler düzenlenmektedir. İdrak yaşı her çocuk için değişir. Ancak idrak çağına gelmiş çocukların velayet ile ilgili görüşlerinin mutlaka alınması gerekmektedir. İdrak çağındaki çocuğun görüşlerinin dikkate alınabilmesi için öncelikle düşüncelerini serbestçe açıklamasına imkân verilmesi ve bu açıklamaların hâkim tarafından özenle dinlenmesi gerekmektedir. Hatta idrak çağındaki çocuğun görüşünün alınmaması durumu kararın bozulmasını gerektirmektedir.

Boşanma Davasında Çocuğun Velayeti Verilirken Göz Önünde Bulundurulan Hususlar
Boşanma davasında çocuğun velayeti konusunda çocuğun cinsiyeti, doğum tarihi, eğitim durumu, kimin yanında eğitim almakta olduğu, velayeti talep eden tarafın çocuğun eğitimi, sağlığı gibi hususlarla ne derece ilgilendiği, sağlığı, sağlık durumuna göre tedavi olanaklarının kimin tarafından daha kolay sağlanabileceği gibi hususlar oldukça önemlidir. Mahkemece ebeveynlerin hayat yaşayış biçimleri, alışkanlıkları, sağlıkları, maddi durumlar veya davranışlarına ilişkin bazı hususlar velayet verilirken göz önünde bulundurulur. Hakim velayetin verilmesinde geniş bir yetkisi vardır. Taraflar aralarında velayetin kime verileceğini kararlaştırmış dahi olsalar hakim bu karardan farklı bir hüküm verebilir.
Boşanma davasında çocuğun velayeti hakim iki tarafa da vermeyebilir. Böyle bir durumda çocuğa vasi atanır. Birden fazla çocuğun velayeti söz konusu olduğunda ise velayetlerin tek bir tarafa verilmesi gibi bir zorunluluk söz konusu değildir. Örneğin iki çocuk varsa bu çocuklardan birinin velayeti anneye, diğerinin velayeti babaya verilebilir. Ancak çocukların kardeşlik ve paylaşım duygularının gelişimi maksadıyla Yargıtay “Kardeşlerin birbirinden ayrılmaması ilkesi” ni benimsemiştir. Kardeşlerin ayrı ebeveynlere velayetlerinin verilmesi halinde, kişisel ilişkinin kardeşlerin bir araya gelebileceği şekilde düzenlenmesi gerekir. Boşanmadan sonra doğan çocukların velayetleri de hakim tarafından kararlaştırılır.
- Çocuğun cinsiyeti: Çocuğun cinsiyeti tek başına velayet kararı verilmesinde önemli bir faktör değildir. Anne ve babanın ikisi de sorumluluk sahibi ebeveynler ise çocuğun cinsiyeti fark etmeksizin iki ebeveynle de yeterince vakit geçirmesi önemlidir. Çünkü çocuğun hayatında, kimi rol model alırsa alsın, anne ve baba figürü önemli izler bırakacak niteliktedir. Anne ve babanın kendine has özellikleri çocuğun yetişmesinde büyük katkı sağlayacaktır. Bu yüzden velayet kime verilirse verilsin çocuk anne ve babasıyla yeterince vakit geçirmelidir.
- Çocuğun eğitimi: Çocuğun eğitimi her iki ebeveyninde yakından ilgilenmesi gereken bir husustur. Eşlerin boşanması çocuklarının eğitimiyle ilgili sorumluluklarının bittiği anlamına gelmez. Hakimde çocuğun velayetinin kime verileceğine ilişkin karar verirken geniş takdir yetkisiyle birlikte çocuğun üstün yararını da düşünmekle bağlıdır. Bu sebepten hakim karar verirken hangi ebeveynin çocuğun eğitimiyle daha çok ilgilendiği veya ilgilenebileceği, velayetin verileceği ebeveynin bir veli olarak bu ödevini yerine getirip getiremeyeceğini düşünür. Hakimin velayeti vermiş olduğu ebeveyn çocuğun eğitimine karşı ilgisiz bir tavır takınırsa velayetin değiştirilmesine karar verilebilir.
- Çocuğun sağlık durumu: Boşanma sonucu velayetin verilmesinde bir diğer önemli husus ise çocuğun sağlığıdır. Çocuğun eğer ki özel bir sağlık durumu mevcutsa velayeti tedavi bakımı karşılayabilecek ebeveyne velayet verilmelidir. Bu hususta mutlaka çocuğun özel bir sağlık durumu olması da gerekmez. Sağlık oldukça önemli bir faktördür. Bu nedenle çocuğun sağlığıyla daha yakından ilgilenebilecek olan ebeveyn velayeti almaya daha yakındır.
- Çocuğun kardeşleri: Boşanan çiftin birden fazla çocuğu mevcutsa çocukların aynı ebeveyne verilmesi gibi bir zorunluluk yoktur. Ancak çocukların üstün yararı gözetildiğinde kardeşlerin birbirinden ayrılmaması daha doğru olacaktır. Bu yüzden Yargıtay kararları doğrultusunda da genellikle kardeşlerin velayeti aynı ebeveyne verilmektedir. Zaten ebeveynlerinin boşanması sebebiyle psikolojik olarak hassas olan çocukların kardeşlerinden ayrılması daha kötü etki edecektir. Bu yüzden kardeşlerin, velayetlerinin aynı ebeveynlere verilmesi isabetli olacaktır.
- Çocuğun yaşam alanı: eşlerin boşanmasıyla beraber hakim velayet kararını verirken çocuğun alışmış olduğu yaşam alanını göz önünde bulundurmalıdır. Boşanma sonucu çocuğun en az hasarı alması amaçlanır. Bu nedenle de çocuğun alışkanlıkları ve düzeni çok fazla değiştirilmemeye çalışılmalıdır. Yaşadığı ve alışık olduğu yaşam alanı, düzeni, arkadaş çevresi bu kapsamda korunur. Ancak bu unsurlar korunurken çocuğa faydası olanın hangi yaşam alanı olduğu da göz önünde bulundurulur. Çocuğun alışık olduğu yaşam alanı onun içinde yararlıysa velayet kararı çocuğun düzeninin bozulmaması düşüncesi doğrultusunda verilir.
Boşanmada Çocuğun Velayeti Hangi Durumlarda Anneye Verilmez?
Velayet çocukların menfaatlerinin korunmasını amaç edinen hak ve yükümlülüklerdir. Kanuna göre anne ve babalar, çocuklarına ve çocuklarının mallarına özen göstermeli ve onları temsil etmelidir. Hukuk ebeveynlere çocuklarına ilişkin hak ve sorumluluklar yüklemiştir. Ebeveynlerin bu yükümlülükleri yerine getirebilmesi için verilmiş hakların bütünü velayettir. Velayet hususu kamu düzenine ilişkindir. Asıl olan çocuğun sağlık, eğitim ve ahlaki bakımdan yüksek yararıdır.
Anne ve babanın evli olduğu süreçte çocuğun velayeti ortaktır. Ancak boşanma söz konusu olduğunda velayetin ya anneye ya da babaya verilmesi söz konusu olacaktır. Çocuğun üstün yararı gözetilerek mahkeme tarafından velayet anne veya babaya verilmelidir. Çocuğun yaşının küçük olması gibi durumlarda genellikle velayet anneye verilir. Ancak bazı durumlarda çocuğun durumu gözetilerek velayetin anneye verilmemesi de mümkündür. Çocuğun velayetinin anneye verilmeyeceği durumlar;
- Çocuğun sağlık, eğitim ve ahlaki durumu söz konusuysa: Çocuğun sağlığı, eğitim ve ahlaki durumu sağlıklı yetişmesi noktasında oldukça önemlidir. Çocuğun üstün yararı velayet kararı verilirken hakim tarafından göz önünde bulundurulacak ilk husustur. Hakim velayet kararını verirken, çocuğun yararının aksine bir karar veremez. Bu nedenle çocuğun velayetinin anneye bırakılması çocuğun sağlığını, eğitimini veya ahlaki değerlerini olumsuz yönde etkileyecek ise, velayet anneye verilmez. Örneğin anne hayat kadını ve çocuğunun ihtiyaçlarını karşılayamıyorsa velayet anneye verilmez.
- Çocuk velayetinin babaya verilmesini istemişse: Anne ve babadan her ikisi de çocuğun velayetini üstlenebilecek durumda olabilmektedir. Bu tarz durumlarda ise çocuğun beyanı önemli nitelik taşır. Eğer çocuk babası ile beraber yaşamak istediğini beyan etmişse hakim çocuğun beyanına önem vermelidir. Hakim bu doğrultuda araştırma yapmalı ve babanın velayeti alma noktasında bir engeli olup olmadığına bakmalıdır. Babanın velayeti üstlenmesine engel bir durum olmadığı anlaşılır ise, çocuğun üstün yararı gözetilerek velayeti babaya bırakılabilir.
- Anne ve baba ortak karar almışlarsa: Hakim her ne kadar çocuğun yerine düşünerek karar alsa da anne ve babanın beyanları da önemlidir. Anne ve baba çekişmeli boşanma davalarında çocuğun velayeti konusunda orta karar alabilirler. Anne ve babanın kararı hakimi tamamen bağlamaz. Hakim hiçbir zaman çocuğun üstün yararını ihlal edecek bir karar veremez. Anne ile babanın ortak karar alarak velayeti babaya bırakması halinde eğer babanın velayeti üstlenmesine engel bir durum yoksa velayet babaya bırakılabilir.
- Anne velayet görevini kötüye kullanırsa: Hakimin velayet kararı daha sonrasında değiştirilebilmektedir. Ayrıca hakim velayeti vermediği ebeveynle çocuk arasında kişisel ilişki de kurar. Ebeveynler hakimin çocuk hakkında kendilerine tanıdıkları hakları kötüye kullanmamalıdırlar. Annenin velayet görevini kötüye kullandığı tespit edilirse velayet hakkı kötüye kullanıldığından çocuğun üstün yararı gözetilerek velayet babaya verilebilir. Kişisel ilişkinin kötüye kullanılmasına; örnek olarak annenin baba ile kişisel ilişkiyi engellediği, baba ile görüş günlerinde çocuğu baba ile görüştürmediği ispatlanması halleri gösterilebilir.
- Annenin yaşı küçükse: Yaşı küçük olan anneye velayet verilmez. Bunun nedeni velayete karar verilirken çocuğun üstün yararının gözetilmesidir. Velayet verilecek olan ebeveynin çocuğun bakım ve gözetiminin eksiksiz olarak yerine getirmesi gerekmektedir. Çocuğun bakımını aksatacak olduğu hakim tarafından tespit edilen ebeveynin velayeti alması da oldukça zordur. Nitekim Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 08.06.2016, 2016/10716 esas, 2016/11271 karar sayılı kararında: “Çocuğun annesi ile, yaptığı evlilik sebebiyle görüşmek istemediğini bildirmesi, annenin onunla görüşme isteğine karşılık vermemesi ya da çocuğun sınav başarı puanına uygun yatılı bir okula yerleştirilmesi velayetin kaldırılmasını ya da velayetin değiştirilmesini gerektirmez.” demiştir.
- Velayet fiilen babada ise: velayet anneden alınarak babaya verilebilir. Yani örneğin okulunun yakın olması vs. gibi sebepler ile çocuk hali hazırda babası ile birlikte yaşıyor olması velayetin fiilen babada olduğu durumlara örnektir. Boşanma hali çocuğun hayatını minimum düzeyde etkilemelidir. Bu nedenle çocuğun alışkanlıklarının ve hayat düzeninin oldukça az etkilenmesi hedeflenir. Bunun temel sebebi çocuğun üstün yararının gözetilmesidir.
Nitekim Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 8.6.2016, 2016/10716 E., 2016/11271 K. sayılı kararında: “Çocuğun annesi ile, yaptığı evlilik sebebiyle görüşmek istemediğini bildirmesi, annenin onunla görüşme isteğine karşılık vermemesi ya da çocuğun sınav başarı puanına uygun yatılı bir okula yerleştirilmesi velayetin kaldırılmasını ya da velayetin değiştirilmesini gerektirmez.” demiştir.

Boşanmada Çocuğun Velayeti Hangi Durumlarda Babaya Verilir?
Çocuğun velayetinin anneye bırakılması çocuğun sağlığına, eğitimine veya ahlakına tehlike oluşturuyorsa, velayet babaya bırakılabilir. Ayrıca, boşanma davasında eğer çocuk babası ile birlikte yaşamak istediğini beyan etmiş ise çocuğun üstün yararı gözetilerek velayeti babaya bırakılabilir. Ancak hakim yine de babanın, çocuğun velayetini almasında bir sakınca olup olmadığını araştırmakla yükümlüdür. Çocuğun velayeti kaç yaşında babaya verilir; net bir rakam belirtmek mümkün değildir. Anne ile babanın ortak karar alarak velayeti babaya bırakması halinde de eğer babanın velayeti üstlenmesine engel bir durum yoksa velayet babaya bırakılabilir.
Ayrıca, annenin velayet görevini kötüye kullandığı tespit edilirse, çocuğun üstün yararı gözetilerek velayet babaya verilebilir. Velayetin kötüye kullanılmasına örnek olarak; baba ile kişisel ilişkinin engellenmesi, baba ile görüş günlerinde çocuğu baba ile görüştürmeme gibi hususlar gösterilebilir. Diğer yandan, velayet fiilen babada ise, velayet anneden alınarak babaya verilebilir. Velayetin fiilen babada olması durumuna ise; okulunun yakın olması, çocuğun hali hazırda babası ile birlikte yaşaması vs. gibi sebepler örnek gösterilebilir.
Nitekim Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 08.04.2013, 2012/22151 E., 2013/9689 K. sayılı kararın: “Tarafların ortak çocuğu Kerem, 13.09.2007 doğumlu olup, altı yaşındadır. Yargılama sırasında velayeti dava süresince anneye bırakıldığı ve baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulduğu halde, annenin kişisel ilişkiyi sürekli olarak engellediği, bu yönde yapılan icra takibine karşın, babanın çocuğunu göremediği dosya kapsamından ve icra takibine ilişkin evraktan anlaşılmaktadır. Baba yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri ve ahlaki gelişimine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı deliller de bulunmamaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında velayetin davacı-davalı (baba)’ya bırakılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.” belirtmiştir.
Boşanmada İki Çocuğun Velayeti Kime Verilir?
Boşanma davalarında iki çocuk olduğu ya da daha fazla çocuk olduğu durumlarda velayetin tek bir ebeveyne verilmesi zorunlu tutulmamıştır. Ancak genel kabul gören görüşe göre çocukların kardeş bağlarının kopmaması ve birbirlerinden ayrılmamaları için her iki velayetin de aynı kişiye verildiği görülmektedir. Bunun aksi durumda iki çocuktan birinin velayetinin anneye birinin velayetinin ise babaya verilmesi mümkündür. Bu durumda kardeşlerinin bağlarının kopmaması için kişisel ilişki kurularak iki kardeşin bir araya getirilmesi sağlanmaktadır. Hakim aradaki bağın kopmaması için şu hususları dikkate alarak bir karar verecektir:
- Çocukların sağlık durumları,
- Çocukların okul hayatları,
- Ebeveynlerin meslek hayatları
- Ebeveynlerin çalışma koşulları
- Ebeveynlerin maddi ve manevi olarak çocuğun ihtiyaçlarına yetişip yetişemeyecek olması,
- Ebeveynlerin çocuklara karşı tutumları,
- Ebeveynlerin çocuklarla olan bağı.
Çocuğun velayetinin kime verileceği hususu hakim tarafından değerlendirilirken yukarıda sayılan hususlar tek tek dikkate alınmaktadır ve somut durum neticesinde çocuğun velayetinin kime verileceği belirlenmektedir. Anlaşmalı boşanma davalarında ise, çocuğun velayeti ile ilgili olarak tarafların sözlü beyanları dikkate alınır ve aradaki sözleşme, protokol dikkate alınır. Ancak hakim bunun dışında resen araştırma ve inceleme yapabilir. Bu durumda çocuğun üstün yararı gereği hakim yukarıdaki kriterleri incelerken, sözleşme ya da protokolde değişiklik yapabilir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 12.06.2017 tarihli E. 2016/2170, K. 2017/7272 sayılı kararında “Toplanan delillerden, davacı-karşı davalı kadının ortak çocukları elleri ve gözleri morarıncaya kadar dövdüğü anlaşılmaktadır. Velayet düzenlemesinde aslolan çocukların üstün yararıdır. Şiddet uygulayan bir anneye çocukların velayetinin verilmesinin çocukların yararına olduğu düşünülemez. Babanın velayet görevini ifa etmesine engel bir halin gerçekleştiğide iddia ve ispat edilememiştir. Gerçekleşen duruma göre çocukların velayet hakkının babaya bırakılması gerekirken, yazılı şekilde anneye verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.” hükmedilmiştir.
Boşanmada Erkek Çocuğun Velayeti
Boşanma davasında çocuğun velayetinde cinsiyet önemli değildir. Çocuğun cinsiyeti velayet için tek başına bir kriter değildir. Mahkeme için velayet hususunda çocuğun cinsiyeti gözetilecek önemli bir kriter değildir. Hakim velayet kararını verirken her şeyden önce çocuğun üstün yararını gözetmelidir. Ancak çocuğun cinsiyetinin velayet kararını hiçbir şekilde etkilemediğini söylemek de yanlış olacaktır. Bu bakımdan mahkemenin önceliği çocuğun üstün yararı olmakla beraber başka bazı hususlarda hakim tarafından gözetilebilmektedir.
Çocuğun cinsiyeti velayet için tek başına bir kriter değildir, mahkemece çocuğun menfaati gözetilerek onun yararına en uygun olacak velayet düzenlemesi yapılır. Yukarıda açıkça çocuğun üstün yararı gereği hakimin velayet ile ilgili karar almadan önce gözetilmesi gereken hususlar sıralanmıştır. Çocuğun cinsiyeti de durumun şartları ile birlikte değerlendirildiğinde velayet hakkındaki karara etki etmektedir. Çocuğun cinsiyeti de çocuğun velayetinin bırakılacağı tarafın belirlenmesinde göz önüne alınan bir ölçüttür.
Nitekim çocuğun cinsiyeti ile ilgili Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 19.6.2013 tarihli E. 2012/25208, K. 2013/17108 sayılı kararının karşı oyunda “Ortak çocuk 2009 yılı doğumlu ve kız çocuğudur…Çocuğun annelik kimliğini tanıması, cinsiyeti ile ilgili kimliğinin gelişimi bakımından annenin velayeti altında bulunması üstün yararıdır.” denmektedir. Somut duruma göre kız çocukların velayetinin anneye, erkek çocukların velayetinin babaya bırakılması gibi bir durum söz konusu olabilir. Zira cinsel kimliğin oturması ve ergenlik sürecinin kolay atlatılması bakımından önemli bir husustur.
Boşanmada Çocuğa Ne Kadar Nafaka Ödenir?
Dava esnasında hakim, gerekli görüldüğü takdirde çocuğun üstün yararı için önlem alınarak tedbir nafakasına hükmedebilir. Dava sonucunda boşanma kararı kesinleştikten sonra çocuk için verilen tedbir nafakası, iştirak nafakası olarak devam etmektedir. Kaldı ki, TMK madde 182/2’de çocuklar bakımından ana ve babanın hakları başlığı altında “Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.” denmektedir. Buna göre, çocuğun velayeti kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlüdür.
Hakimin, vereceği kararda, eş ve çocuk için hükmedilen tedbir nafakalarını ayrı ayrı göstermesi gerekmektedir. Velayet kendisine verilmeyen eş, her ne kadar kendisine velayet verilmese de çocuğun bakım ve ihtiyaçları açısından velayet hakkına sahip olan eş ile birlikte sorumludur. Velayet hakkının verilmemesi ile bu yükümlülüğü sona erdirmeyecektir. Eşler arasında boşanma gerçekleştiğinde karı kocalık ilişkisi bitse de tarafların çocuklarıyla olan ebeveynlik ilişkileri sona ermez. Tarafların hala çocuklarına karşı yükümlülükleri devam eder.
Nafaka, ebeveynlerin ve çocukların durumları ile beraber somut durum da göz önüne alınarak belirlenen hakim tarafından belirlenmektedir. Hükmedilen nafaka miktarı, eşlerin sosyal ve ekonomik durumlarında değişim olması halinde taraflar nafaka miktarının arttırılması veya azaltılması için talepte bulunabilir. Bu durumda çocuğun yaşı, sağlığı, eğitimi, yaşam koşulları gibi ihtiyaçlarının nafakaya hükmedildiği tarihe göre artıp artmadığı veya nafaka yükümlüsünün mali sosyal gücünde farklılık olup olmadığı araştırılır.
TMK madde 330/2 ve 330/3’te “Nafaka her ay peşin olarak ödenir. Hâkim istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.” denmektedir. Nafakaların amacı gereği irat biçiminde ödenmesi gerekmektedir. Taraflar açık bir şekilde yabancı para cinsinden ödenmesi hususunda özellikle anlaşmadıkları takdirde, nafakaya Türk lirası üzerinden karar verilir. Ayrıca, hakim tarafından hükmedilen nafakada, nafaka için faize re’sen karar verilmez. Faizin talep edilmesi gerekir.

Velayetin Değiştirmesi
Velayete ilişkin verilen kararlar nihai, değiştirilemez nitelikte değildir. Anlaşmalı boşanma protokolü imzalanmak suretiyle boşanmanın gerçekleşmesinde dahi imzalanan sözleşmede taraflar velayetin değiştirilemeyeceğine dair madde koysalar bile mahkeme bu maddeyle bağlı olmayacaktır. Çocuğun üstün yararı gerekçesiyle mahkeme belli başlı durum ve şartların değişmesiyle velayeti de değiştirebilir. Medeni Kanunumuzun 183. maddesi çerçevesinde çocuğun velayeti anneye ya da babaya bırakıldıktan sonra annenin, babanın ya da çocuğun durumlarını etkileyen bir değişiklik olmuşsa velayet konusunda talep üzerine ya da re’sen yeni bir karar verilebilecektir. Velayetin değişikliğine sebep olacak bazı durumlar:
- Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi,
- Ana veya babanın başka bir yere gitmesi,
- Ana veya babanın ölümü,
- Ana veya babanın maddi durumlarında meydana gelen değişiklik,
- Ana veya babanın iş hayatlarında meydana gelen değişiklik,
- Ana veya babanın sağlık durumlarıyla ilgili değişiklik,
- Çocuğun velayetinin olmadığı ebeveyni ile görüştürülmemesi,
- Velayet sahibi ebeveynin çocuğu terk etmesi
- Velayetin verildiği ebeveyn çocuğa gerekli bakım ve özeni gösteremiyorsa,
- Velayetin verildiği eş çocuğa baskı uyguluyorsa,
- Çocuğun yaşadığı ortam çocuk için tehlikeliyse,
- Anne veya babanın cezaevine girmesi,
- Anne veya babanın alkol tedavisi sebebiyle yatarak tedavi görmesi,
- Anne veya babanın bitkisel hayata girmesi vb. durumlar mahkemenin velayet değişikliği kararı vermesine sebep oluşturabilir.
Çocuğun velayetinin değiştirilmesi her zaman talep edilebilir. Velayetin değiştirilmesi gibi kaldırılması da mümkündür. Hakim velayet görevini yerine getiremeyen anne, babadan veya her ikisinde velayetin kaldırılmasına karar verebilir. Çocuğun velayeti anne ve babasından kaldırılırsa çocuğa vasi atanır.
Velayetin Değiştirilmesi Davası
Boşanma neticesinde velayet hakkının kime verileceği önemli bir konu olduğu için ilerleyen süreçte değişen ve gelişen şartlar neticesinde velayetin değiştirilmesi de hukukumuzca mümkün kabul edilmiştir. Velayetin değiştirilmesi gerekli şartların oluşması neticesinde aile mahkemesinden talep edilebilir. Velayet hakkı olmayan eşin, velayetin değiştirilmesi talebiyle aile mahkemelerinde açabildiği bu davaya velayetin değiştirilmesi davası adı verilir. Velayetin değiştirilmesine ilişkin dava basit yargılama usulüne tabi olan bir davadır. Basit yargılama usulü, daha hızlı sonuçlandırılması gereken daha kısa bir incelemeye ihtiyaç duyan ve daha kolay bir incelemeyle sonuçlanabilecek dava ve işler için kabul edilen yargılama usulüdür. Velayetin değiştirilmesi davalarında Bölge Adliye Mahkemelerince verilen kararlar temyiz edilemez.
Velayetin değiştirilmesini talep eden ebeveyn aile mahkemesine başvurarak dava açmalıdır. Aile mahkemelerinin bulunmadığı illerde ise görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Davanın görevsiz mahkemede açılması durumunda dava görevsizlik sebebiyle reddedilir. Velayetin değiştirilmesi davası kesin bir süreye tabi değildir. Çocuğun menfaatinin gerektirdiği her durumda velayetin değiştirilmesi davası açılabilir.
Boşanma Davasında Çocuğun Velayeti Hakkında Mahkeme Kararları
- Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 29.12.2011 tarihli E.2011/10761, K. 2011/23988 sayılı kararı
“Ortak çocuk çok küçük olup, emzirme dönemindedir. Çok küçük olan çocuklar anne bakım, sevgi, şevkat ve ilgisine daha çok muhtaçtır. Annenin velayet görevini üstlenmesine önemli bir engel bulunmadığı takdirde, küçük çocuğun annesinin velayetine bırakılması onun üstün yararıdır.”
- Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 8.6.2017 tarihli E. 2017/3059, K. 2017/7002 sayılı kararı
“Velayeti davaya konu olan ortak çocuk 16.12.1999 doğumlu, diğeri 23.11.2006 doğumlu olup dava tarihi itibariyle idrak çağındadır. Ortak çocuklar kendilerini yakından ilgilendiren velayet konusunda mahkemece dinlenilmemiş, görüşlerine başvurulmamıştır. Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6. maddeleri, iç hukuk tarafından çocuğun idrak gücüne sahip olduğunun kabul edildiği durumlarda, çocukların adli merci önündeki kendilerini ilgilendiren davalarda kendi görüşlerini ifade etmesine müsaade edilmesini ve yüksek çıkarlarına açıkça ters düşmediği takdirde ifade ettikleri görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Bu itibarla; idrak çağındaki çocukların mahkemece görüşlerine başvurulması ve velayetle ilgili tercihlerinin sorularak tüm deliller birlikte değerlendirilip, sosyal inceleme raporu alınarak velayet hakkında sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.”
- Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 13/01/2015 tarihli kararında E. 2014/27852, K. 2015/249 sayılı kararı
“…Baba yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri ve ahlaki gelişimine engel olacağı yönünde bir delil de mevcut olmadığına göre, müşterek çocuğun uzun zamandır davalı babayla yaşadığı ve ortama da alıştığı gözetilerek, velayetinin babaya bırakılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır…”
- Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 30.06.2014 tarihli E. 2014/4755, K. 2014/14882 sayılı kararı
“ …Velayet kamu düzenine ilişkindir. Velayetin düzenlenmesinde, çocukların üstün yararı, ana ve babanın isteklerinden önce gelir. Müşterek çocuk Cenker 28.2.2013 tarihli duruşmada annesiyle kalmak istediğini beyan etmiştir. O halde, müşterek çocuğun isteği ve kardeşlik duygularının gelişmesi için kardeşlerin birbirlerinden ayrılmaması kıstası da dikkate alındığında, ortak çocuklardan Cenker’in velayetinin de davacı-karşı davalı anneye verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde babaya verilmesi doğru olmamıştır…”
- Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 19.6.2013 tarihli E. 2012/25208, K. 2013/17108 sayılı kararı
“Ortak çocuk 2009 yılı doğumlu ve kız çocuğudur…Çocuğun annelik kimliğini tanıması, cinsiyeti ile ilgili kimliğinin gelişimi bakımından annenin velayeti altında bulunması üstün yararıdır.”
Sık Sorulan Sorular
Boşanma Davasında Çocuğun Velayeti Neye Göre Verilir?
Boşanma davasında çocuğun velayeti verilirken; çocuğun yaşı, akli durumu, ahlaki gelişim durumu, öğrenimi, gereksinimleri ve çocuğun ruhsal dikkate alınır.
Boşanma Davasında Çocuğun Velayeti Kime Verilir?
Boşanma davasında çocuğun velayeti çocuğun üstün yararına göre verilir. Çocuğun yaşı, akli durumu, ahlaki gelişim durumu, öğrenimi, gereksinimleri ve çocuğun ruhsal dikkate alınır.
Boşanmada Çocuğun Velayeti Kaç Yaşında Babaya Verilir?
Boşanma davasında yaş tek başına vekaletin verilmesi için kriter değildir. Zira yaşı büyük bile olsa çocuğun velayeti babaya verilmeyebilir. Ama genel yargı uygulaması çocuğun anne bakımına ihtiyaç duymayacağı bir yaşta olması gerekliliğidir. Yani 6 yaş ve üzerindeki çocuklarda, babanın çocuğa daha iyi bir yaşam ortamı sağlayabilmesi durumunda velayet babaya verilebilir.