Tefecilik suçu, faiz veya bir başka kazanç elde etmek amacı ile bir kişiye ödünç para verme fiiline denir. Tefecilik suçu, kazanç sağlamak maksadıyla bir kimseye “doğrudan ödünç para verme”, “senet kırdırma” veya “kredi kartıyla pos cihazından para çekme” yollarıyla gerçekleşen ekonomik bir suçtur. (TCK 241. madde) Kazanç elde etmek amacıyla birine para verilmesi durumunu bankalar nezdinde düzenleyen yasa koyucu bu durumun gayri meşru yollardan yapılmasını suç kapsamına almıştır. Bankacılık faaliyeti yürüten kurumlar dışındaki kişilerin kazanç elde etmek amacıyla para vermesini suç kapsamına almış ve tefecilik suçunu düzenlemiştir. Tefecilik suçu üç şekilde işlenebilir:
- Doğrudan Ödünç Para Verme Yoluyla Tefecilik Suçu: Bir kimseye kazanç sağlamak için ileriki bir tarihte faizli bir şekilde geri ödenmek üzere doğrudan ödünç para verme yoluyla işlenir.
- Senet ve/veya Çek Kırdırma Suretiyle Tefecilik Suçu: Kazanç elde etme amacıyla ileriki tarihli bir senedi veya çeki vadesinden önce belli bir kazanç (oran, iskonto, komisyon) uygulamak suretiyle kırdırmaktır.
- Pos Cihazı Tefeciliği: Pos tefeciliği suçu, kazanç sağlamak amacıyla kredi kartıyla pos cihazından para çekerek belli bir kazanç (oran, iskonto, komisyon) alma şeklinde işlenir.
Tefecilik suçu TCK’ da 2. kitabının Topluma Karşı Suçlar başlıklı üçüncü kısmının Ekonomik, Sanayi ve Ticarete ilişkin Suçlar başlıklı dokuzuncu bölümünde yer alması sebebiyle, düzenlendiği yer göz önünde bulundurulduğunda ilgili düzenleme ile asıl amacın toplumda ticari hayatın güvenilirliğinin ve öngörülebilirliğinin sağlanmasının amaçlandığı söylenebilir. Aynı zamanda söz konusu düzenleme ile kişilerin tecrübesizliği ve zor durumundan yararlanılarak kişilerden yüksek faiz talep edilmesi yoluyla kazanç elde edilmesinin önüne geçilerek kişilerin malvarlığı değerlerinin korunması amaç edinilmiştir. Bu kanun maddesiyle korunan hukuki yarar, ekonomik kuralların, devletin kişilere sağlamakla yükümlü olduğu serbest piyasa ortamının korunması ve bireylerin malvarlığına ilişkin değerleridir.
Tefecilik Suçu Nedir?
Tefecilik suçu, kazanç sağlamak maksadıyla bir kimseye “doğrudan ödünç para verme”, “senet kırdırma” veya “kredi kartıyla pos cihazından para çekme” yollarıyla gerçekleşen ekonomik bir suçtur. Kanunilik ilkesi gereği tefecilik suçu yalnızca para ödünç verilmesi yoluyla işlenebilir. Kanun koyucu tarafından suç olarak nitelendirilen fiilin diğer menkul kıymetler üzerinde gerçekleştirilmesi suç olarak değerlendirilemez. Buna ek olarak suçun üzerinde işlenmiş olduğu paranın piyasa sürüm kabiliyetinin bulunması önemlidir.
Türk Ceza Kanunu’nun 241. Maddesinde tefecilik suçu düzenlenmiştir. Maddeye göre, kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişinin cezalandırılacağı belirtilmiştir. Madde metninde tefecilik fiili suç olarak tanımlanmıştır. Faiz veya başka bir namla da olsa kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para verilmesi, tefecilik suçunu oluşturacaktır. Tefecilik suçu, iktisadi hayatımızda senet kırdırma denen usulle de işlenebilir. İzlenen suç politikası gereğince, kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi cezalandırılmaktadır. Buna karşılık, fiilin gerçekleştiği esnada suç olduğunu bilen ve ödünç para alan kişi cezalandırılmamaktadır.
Tefecilik Suçu 241. Madde | |
Dayanak | 5237 sayılı TCK 241. madde |
Şikayet | TCK 241. madde şikayete tabi değildir. |
Zamanaşımı | 8 yıllık zamanaşımı süresi vardır. |
Tutuklama ve Adli Kontrol | Tutuklama ve adli kontrol kararı verilebilir. |
Uzlaşma | TCK 241. madde için uzlaşma hükümleri uygulanmaz. |
Etkin Pişmanlık | Etkin pişmanlık söz konusu olabilir. |
İyi Hal İndirimi | Şartları oluşmuşsa cezada TCK 62’ye ⅙’ya kadar indirim yapılabilir. |
Memurluğa Etkisi | Bu suç memuriyete engel değildir. Ceza 1 yıldan fazla olursa engel olabilir. |
İstinaf ve Temyiz | Tefecilik suçu sadece istinafa tabidir. |
Tefecilik Suçunun Şartları Nelerdir?
Tefecilik suçu Türk Ceza Kanunu’nda Topluma Karşı Suçlar başlıklı bölümün içerisinde düzenlendiği için, kişilerden çok kamu menfaatini koruma güdüsü gütmektedir. Özellikle TCK’ da düzenlenen malvarlığına karşı suçlar ile aralarındaki benzerlikten ötürü bu suçun şartlarını bilmek oldukça mühimdir. Suçun birinci fıkrada belirtilen unsurlarla işlenmesi, yani;
- Başkasına ödünç para vermek,
- Faiz veya başka bir namla da olsa kazanç elde etmek suçun şartlarını oluşturmaktadır.
Kanunun lafzından yola çıkarak suç kazanç elde etmek amacıyla paranın ödünç verilmesiyle tamamlanmış olacaktır. Suçun tamamlandığı an paranın mülkiyetinin ödünç alana geçmesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Suçun tamamlanmış olması elde edilmek istenen kazancın elde edilip edilmemesine bağlı değildir. Fiilde en önemli unsur failin kazanç elde etme kastının bulunmasıdır.
Yargıtay’ın güncelliğini yitirmiş eski uygulamasında tefecilik suçunun oluşması için “birden fazla kişiye sürekli ve sistemli bir biçimde faiz karşılığı ödünç para” verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Yargıtay, yeni TCK’nın yürürlüğe girdiği tarihten sonraki içtihatlarında ise, tefecilik suçunun oluşması bakımından eski içtihatlarda kabul edilen ölçütlere sadık kalmamıştır. Bu hususta eski tarihli birçok kararında suçun oluşabilmesi için, birden fazla kişiye sistemli ve sürekli bir biçimde faiz karşılığı ödünç para verilmesi, (failin) birçok kişiye faiz karşılığı ödünç para vererek çıkar sağlaması ve bu işi meslek haline getirmesi gerektiğini vurgulamışken, yakın tarihli kararlarında faiz karşılığı tek sefer dahi ödünç para verilmesini suçun oluşması için yeterli saymıştır.
Tefecilik Suçunun Unsurları
Fail
Fail kazanç sağlamak amacıyla ödünç para veren kişidir. Suçun düzenlenişi bakımından özgü faillik söz konusu değildir. Failde bulunması gereken bir özellik öngörülmemiştir. Bu suç bakımından fail herkes olabilmektedir. Bu suç, ödünç para veren ve ödünç para alan olarak iki kişinin varlığını zorunlu kılmaktadır. Bu suç mahiyeti itibariyle çok failli bir suçtur. İvaz karşılığında ödünç alan kişi de tefecilik suçunun faili olmakla birlikte izlenen suç siyaseti gereğince sadece ivaz karşılığı ödünç para veren kişi yani tefeci cezalandırılmakta olup, bu husus madde gerekçesinde “izlenen suç politikası gereğince kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi cezalandırılmaktadır. Buna karşılık ödünç para alan kişi cezalandırılmamaktadır.” şeklinde ifade edilmiştir.
Buna ek olarak ödünç para alan kişi, söz konusu parayı mali bakımdan düşmüş olduğu zor durum sebebiyle faizli olarak geri ödemeyi kabul etmek zorundadır. Türk Ceza Kanunu politikası gereğince suçtan zarar gören ve fail sıfatlarının aynı kişide birleşmesi söz konusu olamayacağından ödünç veren kişi fiile ortak olmasına rağmen cezalandırılmamaktadır.
Mağdur
Suçun mağduru ve kamu davasına katılma ile ilgili olarak gerek öğreti gerekse uygulamada farklı görüşler vardır. Bunlar;
- Tefecilik suçunun mağdurunun, toplumu oluşturan ve istikrarlı makroekonomide yararı bulunan herkes olduğu,
- Mağdur – suçtan zarar gören kavramları gözetildiğinde, mağdurun, suçun icrai hareketlerinin üzerinde gerçekleştiği kişi olarak tanımlanabilir.
Buna ek olarak uygulamada yargılama esnasında suçtan zarar gören veya mağdurun davaya katılma taleplerinin kabul edilmediği ya da temyiz hakkı bulunmadığı ancak müşteki veya tanık sıfatıyla yargılamaya katkı sağlayabildikleri göze çarpmaktadır. Bunun sebebi çoğunluklu görüşün suç konusu fiilin bireylerin menfaatlerinden çok, toplumsal menfaatin zedelendiği yönünde olmasıdır.
Suçun Hukuki Konusu
Türk Ceza Kanunu’nun 241. Maddesine göre tefecilik suçunun maddi konusu, başkasına verilen ödünç paradır. Para, kanuna dayalı olarak devlet tarafından tedavüle konulan ve itibari ekonomik değeri kabul edilen ve ödeme aracı olarak kullanılan metadır. Tefecilik bakımından suça konu edilen paranın tedavül kabiliyeti önem taşımaktadır.
Para dışındaki diğer misli şeylerin ödünç olarak verilmesi halinde, karşılığında bir kazanç elde edilse bile, kanundaki tanımı itibarıyla tefecilik suçu oluşmayacaktır. Aksi durumda TCK madde 2’ de belirtilen kıyas yasağına aykırı hareket teşkil edilmiş olacaktır. Kanunda açıkça ve sadece “para” ifadesi kullanılmıştır. Altın ise geçmişte para olarak kullanılmış olsa bile, günümüzde para sayılmayıp, paranın değerini endeksledikleri bir değer rezervi olduğundan, altın da bu suçun konusunu oluşturmayacaktır.
Fiil
Türk Ceza Kanununun 241. maddesi düzenlemesinden suçun hareket unsuru faiz veya başka bir namla da olsa kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para verme eylemidir. Bu suçun oluşması için öncelikle ikrazatçılık yapmak üzere yetkili organlardan izin alınmamış olması veya yetkili organlarca verilen iznin iptal edilmiş olması gerekir. İzin alınarak faiz karşılığında ödünç para verilmesi eylemi suç oluşturmayacaktır. Tefecilik suçunun oluştuğunun kabul edilmesi için paranın verildiği tarihte faizin kararlaştırılmış olması gerekir. Paranın verildiği anda faiz kararlaştırılmadığı hallerde, sonradan faiz istense de bu suç oluşmaz.
Yargıtay’ın uygulamasında suçun yasal delillerle sübutunun kabul edilmesine ilişkin ve hangi hallerde suçun ispatlanmış sayılacağına ilişkin bir kısım kararları mevcuttur. Bunlar;
- Failin kolluk kuvvetleri vasıtasıyla sanığın geçimini ne şekilde sağladığı, belirtilen paraya ilişkin yaptığı işle orantılı ekonomik gücü olup olmadığı hususunun araştırılması,
- Meşru faaliyetleri ile orantılı olmayan mal varlıklarının olup olmadığının belirlenmesi,
- Atılı tefecilik suçunun işlenip işlenmediğinin tespiti için yeterli zabıta araştırması yapılıp yapılmadığı, sanık yararına icra müdürlüklerinde yapılmış bulunan veya yapılmakta olan icra takip dosyaları bulunup bulunmadığı,
- Failin faiz karşılığında ödünç para verme işiyle iştigal edip etmediği, çevrede tefecilik yaptığının bilinip bilinmesinin saptanması,
- Failin kazanç elde etmek amacıyla başkalarına ödünç para verip vermediğinin kolluk aracılığı ile araştırılıp, sanığın faiz karşılığı borç para verip vermediğinin saptanması,
- Faillerin evinde ve/veya işyerinde, üzerlerinde yapılan aramada ele geçirilen belgelerde var ise borçluların olanaklı bulunduğu takdirde dinlenmesi,
- Faillerin hangi iş sektöründe faaliyette bulundukları, vergi mükellefi olup, olmadıkları, soruşturma sürecinde defterdarlık görevlilerince haklarında ticari faaliyetleri ile ilgili inceleme yapılıp yapılmadığı, banka hesaplarına ilişkin ekstrelerin temin edilip para hareketlerinde adları geçen kişilerin faizle para alıp almadıklarının araştırılması,
- Para alan kimsenin, suça konu parayı hangi amaçla aldığının belirlenmesi,
- Faille borç alanlar arasında ticari ilişki olup olmadığının araştırılması,
- Ticari teamüller gereği yapılan bir iş olup olmadığının araştırılması,
- Hayatın olağan akışına ve bilinen ticari kurallara göre faiz ödemesi bulunup bulunmadığı,
- Şikâyetçilerin tanıkların birbiriyle uyumlu oluşa uygun beyanlarında failden faiz karşılığında para alındığını ifade edip etmedikleri,
- Fail ile para alan arasında herhangi bir yakınlık olup olmadığı,
- Tefecilik yaptığı yönünde beyan bulunan failin, başkaları aleyhine yaptığı çok sayıda icra takibi olup olmadığı,
- Failin takibe konu alacağın dayanağı hukuki ilişkiyi olağan yaşam kurallarına göre açıklayamaması halinde, tefecilik suçunun sübut bulduğunun kabul edilmesi gerektiğine işaret edilmektedir.
Suçun Manevi Unsuru
Ceza hukukunda manevi unsur, işlenen fiil ile fail arasındaki psişik bağı ifade eder. Tefecilik suçunun taksirli halinin kanunda düzenlenmemesi sebebiyle suç yalnızca kast yoluyla işlenebilmektedir. Zira suçun niteliği gereği taksirli olarak işlenebilmesi mümkün görünmemektedir. Aynı zamanda kanun lafzında fiilin “kazanç sağlamak amacıyla” gerçekleştirilmesinin suç sayılması, fiilin özel bir saikle işlenmesini gerekli kılmaktadır. Fail söz konusu fiilden bir kazanç sağlamıyorsa manevi unsur tamamlanamadığından suçun gerçekleşmediğinin kabulü gerekmektedir. Bu sebeple kazanç ede etme amacı olmadan verilen ödünçler ve yine kazanç elde etme amacı olmadan paranın geri ödenmesine kadar geçen sürede muhtemel değer kaybı tutarı ile sınırlı olan ek ödeme talepleri tefecilik suçu kapsamında değerlendirilemez.
Nitelikli Unsurlar
Suçun işlenmesiyle beraber kamu menfaatine verilecek zararın artacağının öngörüldüğü durumlarda suçun nitelikli hali ortaya çıkmaktadır. Bu sebeple suçla verilecek ceza arttırılmaktadır. TCK’nın 241. maddesinin ikinci fıkrasında suçun örgüt faaliyetinde işlenmesi nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Kanunda örgütün varlığından bahsedilebilmesi için en az üç kişinin varlığı şart koşulmuştur. Kanunda öngörülen şartların varlığı durumunda verilecek ceza bir kat arttırılacaktır. Suçun örgüt faaliyetinde işlenmesi mağdur üzerinde yaratacak baskıyı ağırlaştırdığından suçun işleniş biçimini kolaylaştırmaktadır.
Senet Kırma ve POS Tefeciliği
Madde gerekçesinde de bahsedildiği üzere tefecilik suçu senet kırma usulüyle de işlenebilmektedir. Bu yolla işlenen biçimde söz konusu çek veya bono kıymetli evrak niteliğinden de ziyade bir eşya niteliğinde görülmektedir. Üzerinde yazan rakamdan daha düşük bir meblağ ile satılarak kazanç elde etme amacı güdülmektedir. İfade yerinde ise, bu durumlarda, birer ödeme aracı olan bononun veya çekin kendisi satılmakta ve satın alınmaktadır.
Kredi kartı ile gerçekte alışveriş yapılmadan kredi kartı ile para tahsilinde bulunulması ile işlenmektedir. Kredi kartı tefeciliğinde para alacak olan kişinin kredi kartından çekilen paradan daha düşük bir miktar ödenmesi yoluyla işlenmektedir. Bu yolda ortada bir mal satışı olmamasına rağmen yapılan işlemin hukuki sebebinin mal satışı olduğu görünümü söz konusudur. Örnek olarak paraya ihtiyacı olan kişi tefeciye başvurarak 25.000 TL’ye ihtiyacı olduğunu belirtmekte, tefeci, parayı verecek olan kişi, kredi kartından 40.000 TL çekerek 25.000 TL’yi mağdur olan kişiye vermesi verilebilir.
Tefecilik Suçunun Cezası Nedir?
Tefecilik Suçunun Temel Halinin Cezası
TCK’da tefecilik suçunun temel halinin cezası 2 yıldan 6 yıla kadar hapis ve beş yüz günden beş bin güne kadar adli para cezası olarak belirlenmiştir. Adli para cezasının TCK’ nın 52. Maddesine göre adli para cezasının alt sınırı 5 gün, üst sınırı 730 gündür.
Tefecilik Suçunun Nitelikli Halinin Cezası
Tefecilik suçunun nitelikli hali, kanunun 241/2. Fıkrasında belirtilmiş olup, bu fıkra gereğince verilecek ceza, bir kat artırılır. Yani örgüt kapsamında işlenirse ceza 1 kat arttırılı.
Suçun Özel Görünüşleri
Teşebbüs
TCK 35. maddesinde teşebbüsü kişinin işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaması hali olarak düzenlenmiştir. Suça teşebbüste fail suçu tamamlamak amacıyla hareket etmesine rağmen, elinde olmayan nedenlerden dolayı bunu gerçekleştirememektedir. Bu durumda ise kişiye tamamlanmış suça oranla daha az bir ceza verilmektedir.
Yukarıda da açıklandığı üzere suçun tamamlandığı an ödünç konusu edilen paranın ödünç alana verildiği andır. Ayrıca bir kazancın elde edilmiş olması suçun tamamlanmış sayılması için şart değildir. Ödünç alan ve ödünç veren arasında söz konusu işlemden kazanç sağlanacağına dair anlaşma tamamlanmış olsa dahi failin elinde olmayan sebeplerle söz konusu para ödünç alana teslim edilemezse fiilin teşebbüs aşamasında kaldığının kabulü gerekecektir. Teşebbüsün şartları gerçekleştiğinde verilecek ceza dörtte birinden dörtte üçü kadarı ile indirilecektir.
İştirak
TCK m.37 gereği iştirak, bir suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla kişi tarafından fikir ve eylem birliği içinde birlikte suç işlenmesidir. Bu suça iştirak her hali ile mümkündür. Ancak faiz veya başka bir kazanç karşılığı para alan kimse, suça iştirak etmiş sayılmamaktadır.
İçtima
Suçların içtimai, bir kişinin birden fazla ceza kanunu hükmünü ihlal etmesi ve bu sebepten de birden fazla suçtan sorumluluk doğması halinde oluşmaktadır. Suçların içtimai kurumu ceza sorumluluğunun sınırlarını daraltıcı niteliktedir. İçtimai hükümlerine göre kişinin bir veya birden çok fiille, ceza kanununun aynı hükmünü veya farklı hükümlerini bir veya birden çok kez ihlal etmesi, dolayısı ile failin birden çok suçtan değil yalnızca tek bir suça göre cezalandırılmasıdır. TCK m.44 fikri içtimai şöyle tanımlamaktadır: ‘’İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşumuna sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır.’’ Tefecilik suçunun mağdurunun toplum olması ve TCK’ nın 43. maddesinin birinci fıkrası uyarınca mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda zincirleme suç hükmünün uygulanması olanaklıdır denmiştir. Fakat bir kısım görüşe göre de, farklı mağdurlara karşı faiz karşılığı ödünç para verme işlemlerinde her bir ödünç verme işlemi için ayrı bir tefecilik suçu oluşacaktır.
Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı
Adli Para Cezası
Yargılamayı gerçekleştiren mahkeme tarafından, hükümlünün bir miktar parayı devlet hazinesine ödemesine karar verilmesidir. Tefecilik suçu bakımından hapis cezasına ek olarak adli para cezasına hükmedilmesi gerektiği öngörülmüştür. Bu sebeple hakim olayın sübuta erdiğini tespit ettiği ihtimalinde hem adli para cezasına hem de hapis cezasına hükmedecektir. Açıklanan sebeplerle ayrıca hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi mümkün değildir.
Erteleme
Mahkemece yargılanan kişinin suçlu olduğu tespit edilmiş ve kişi hakkında hapis cezası hükmedilmiştir. Ancak, mahkeme tarafından kişiye verilen hapis cezasının, cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesi halinde erteleme kararı verilmiş olacaktır. TCK’ nın 241/1. Maddesi cezası olarak iki yıldan altı yıla kadar hapis ve beşbin günden beşyüz güne kadar adli para cezası belirlenmiştir. Erteleme kararının şartlarından olan hükmedilen cezanın 2 yıl ve daha az olması şartının gerçekleşmesi tefecilik suçu açısından mümkün gözükmemektedir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması
Sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi boyunca kasıtlı bir suç işlenmez ve yükümlülüklere uygun davranılırsa ceza kararının ortadan kaldırılması ve davanın düşmesine yol açan bir cezanın bireyselleştirilmesi kurumudur. Tefecilik suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezasının miktarı 2 yıl ve daha üstü olabileceği için suçu işleyen hakkında Hagb kararı verilmesi somut olaya göre mümkün gözükmemektedir.
Tefecilik Suçunda Soruşturma ve Kovuşturma Aşaması
Tefecilik suçunun basit hali şikâyete tabi bir suç olmadığından yani re ’sen takip edilecek bir suç olduğundan dolayı savcılık ihbar üzerine veya kendiliğinden soruşturma aşamasını başlatacaktır. Tefecilik suçunun nitelikli halinin düzenlendiği kanun maddesinin ikinci fıkrasında da, bu suçun takibi için şikâyete gerek olmadığı düzenlenmiştir. Bu sebeple, savcılık ihbar üzerine veya kendiliğinden soruşturma aşamasını başlatacaktır. Eğer savcı, yeterli delilin var olduğuna kanaat getirirse iddianame düzenleyecektir. Aksi halde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verecektir. Halk arasında bu karara takipsizlik kararı da denmektedir. Savcının iddianame düzenleyebilmesi için, suçun işlendiği yönünde yeterli şüphe söz konusu olmalıdır. Böyle bir şüphe şartının şart koşulmasının nedeni, yargının iş yükünün gereksiz davalarla artırılmaması ve insanların gereksiz yere yargılanmamasıdır.
Kovuşturma aşamasında; suç üzerine soruşturma aşaması tamamlanmıştır. Artık bir ceza mahkemesinde dava açılmış demektir. Kovuşturma aşamasında; yargılama makamı, savcılık makamı ve savunma makamının işbirliği söz konusudur. Savcının düzenlediği iddianamenin Mahkeme tarafından kabul edilmesi ile kovuşturma aşamasına geçilmiştir. Kovuşturma aşamasında ceza mahkemeleri görevli olacaktır. Kovuşturma evresi son evredir. Kovuşturma aşamasının sonunda faile verilecek cezaya hükmolunur. Eğer sanık suçsuz bulunursa beraatına hükmedilecektir.
Tefecilik Suçunda Gözaltı ve Tutukluluk Hali
Gözaltı kararı savcının kararı ile şüphelinin polis ya da jandarma tarafından özgürlüğünün geçici bir süreliğine sınırlanmasını sağlayan karardır. Gözaltına alma kararı için hâkim kararı aranmamaktadır. Gözaltı kişinin özgürlüğünün sınırlandığı anda başlamaktadır. Dolayısıyla aslında şüphelinin yakalandığı anda gözaltı süresi başlamaktadır. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 91. maddesinde gözaltına ilişkin düzenlemeler mevcuttur. İlgili maddeye göre gözaltı süresi yakalama anından itibaren 24 saati geçemez. Gözaltına alma, bu tedbirin soruşturma yönünde zorunlu olmasına ve kişinin bir suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığına bağlıdır. Yine ilgili düzenleme gereğince 24 saatlik gözaltı süresinin, toplu olarak işlenen suçlarda şüpheli sayısının çokluğu ve delil toplamadaki güçlük göz önüne alınarak Cumhuriyet Savcısı tarafından her defasında bir günü geçmemek üzere, üç gün süreyle uzatılmasına karar verilebilir.
Tutuklama kararı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda en ağır koruma tedbiri olarak düzenlenmiştir. Tutuklama kararı da gözaltı kararı gibi geçici bir koruma tedbiridir. CMK’nın 100. maddesinde kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, soruşturma ya da kovuşturma evresinde şüpheli ve sanık için tutuklama kararı verilebilir. Ancak verilecek olan tutuklama kararı verilmesi beklenen ceza ve işin önemi ile ölçülü olmalıdır. Ceza yargılamasında asıl olan sanık ya da şüphelinin tutuksuz bir biçimde soruşturma ya da kovuşturmasına devam edilmesidir. Dolayısıyla tutuklama hali her zaman istisnai bir nitelikte olan koruma tedbiridir. Sadece adli para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez. Dolayısıyla Tefecilik suçunun işlendiğine dair kuvvetli şüphe uyandıracak somut deliller mevcutsa, fail hakkında tutuklama kararı verilebilir.
Tefecilik Şikayet Süresi, Zamanaşımı, Uzlaşma, Etkin Pişmanlık ve Görevli Mahkeme
Şikayet Süresi ve Zamanaşımı
Tefecilik suçu şikâyete tabi olan suçlardan olmadığı için şikayet süresi bulunmamaktadır. Zaten aslında savcılığa, polise veya jandarmaya bulunduğunuz suç duyurusunun niteliği ihbar şeklindedir. Nitelikli halinin ihbarın da herhangi bir süresi olmamasına rağmen Tefecilik dava zamanaşımı süresince yapılması gerekmektedir. Aksi halde fail hakkında herhangi bir ceza davası açılamaz. Söz konusu zamanaşımı süresi Tefecilik suçu için 8 yıldır.
Uzlaşma
Ceza hukukunda uzlaşma Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. ve 254. maddelerinde düzenlenmiştir. Suçtan mağdur olan kişinin suç şüphelisi ile anlaşması sonucunda ceza yargılamasının sona ermesidir. Uzlaşma müzakereleri ve uzlaşma anlaşması, şartları varsa hem soruşturma aşamasında hem de kovuşturma aşamasında yapılabilir. Tefecilik suçu uzlaşma kapsamında düzenlenen suçlardan biri değildir.
Etkin Pişmanlık
Etkin pişmanlık Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiş bir kişisel cezasızlık ya da cezada indirime sebep olan kurumdur. Etkin pişmanlık hükümleri, Türk Ceza Kanunu’nda her suç tipi için düzenlenmemiştir. Kimi suç tipleri için öngörülen etkin pişmanlık hükümleri, kanunilik ilkesi gereğince yalnızca düzenlenmiş olduğu suç tipleri bakımından uygulanabilecek bir hukuki müessesedir. Tefecilik suçu kapsamında etkin pişmanlık hükümleri uygulanmamaktadır.
Görevli Mahkeme
Tefecilik suçuna bakmakla görevli mahkeme, 5235 sayılı Kanun’un 12. maddesi gereğince suç için kanunda öngörülen cezanın üst sınırı itibariyle Asliye Ceza Mahkemesidir. Bu suçun maddenin ikinci fıkrasına göre nitelikli halinin vuku bulması neticesinde ise bu durumda da görevli mahkeme yine Asliye Ceza Mahkemesidir.
Bu suçla ilgili yetkili yargı mercii ise, ödünç paranın verildiği yer merciidir. Zincirleme suçlarda yetkili mahkeme ise, CMK’ nın 12/2. maddesine göre son fiilin işlendiği yer mahkemesidir.
Tefecilik Suçuna İlişkin Örnek Yargıtay Kararları
Y.9.CD.,13.10.2020; 2020/8080-2020/1462
- Tefecilik Suçu
- TCK 241. Madde
Sanık hakkında katılan Kamil’e faizle borç verdiği iddiasıyla tefecilik suçundan kamu davası açılmış ise de katılan, tanık beyanları, sanık savunması ile katılan Kamil K’nın, sanık hakkında şikayette bulunması, ilk şikayetinde sanığa yönelik tefecilik suçu yönünden herhangi bir şikayetin bulunmaması, taraflar arasında husumetin bulunması sanığın atılı suçu işlediğine dair somut, kesin delil bulunmaması, nedeniyle beraatına hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması…
Y.9.CD., 08.10.2020; 2020/1081-2020/1357
- Tefecilik Suçu
- TCK 241. Madde
Sanığın kazanç elde etmek amacıyla müştekiye faiz karşılığında para vererek tefecilik suçunu işlediği iddia edilen olayda; dava konusu olaya ilişkin maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından sanığın tefecilik faaliyetinde bulunup bulunmadığına ve sosyal ve mali durumuna ilişkin kolluk marifetiyle gizli ve ayrıntılı araştırma yaptırılması, sanığın alacaklı olduğu icra takip dosyalarının araştırılması ile varsa borçlular ile soruşturma aşamasında bilgisine başvurulan Necip Ş.’ nın tanık sıfatıyla dinlenmesi sonrasında hasıl olacak sonuca göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması…
Y.11. CD, 03.11.2022 2018/3769 E., 2022/18473 K.
- Tefecilik Suçu
- TCK 241. Madde
Tefecilik suçu ile korunan hukuki yarar ve suçun TCK’nin topluma karşı suçlar bölümünde düzenlenmesi karşısında, bu suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamı, diğer bir ifadeyle kamu olduğu, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerektiği, bu bağlamda TCK’nin 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçunun kazanç elde etmek amacıyla borç para verilmesiyle oluşacağı, bunu meslek haline getirmenin suçun unsurları içerisinde yer almadığı, değişik zamanlarda ve/veya farklı kişilere karşı tefecilik eylemini zincirleme olarak işleyen sanık hakkında TCK’nin 43. maddesinin uygulanması gerektiği gözetilmeden mağdur sayısınca mahkumiyet kararı verilmesi…
Y.6. CD, 25.10.2022 2021/25480 E., 2022/14523 K.
- Tefecilik Suçu
- TCK 241. Madde
Sanık …’ya yüklenen ve 5237 sayılı TCK’nın 241/1 maddesine uyan tefecilik suçunun suç tarihi itibariyle gerektirdiği cezanın türü ve üst sınırına göre; aynı Kanun’un 66/1-e, 66/2. maddelerinde öngörülen 8 yıllık asli dava zamanaşımına tabi olduğu, dava zamanaşımını kesen en son işlem olan sanığın savunmasının alındığı 05.04.2009 ile bozma sonrası hükmün kurulduğu 22.06.2021 tarihleri arasında dolduğu, bu süre içinde zamanaşımını kesen başka bir işlem yapılmadığı gözetilerek sanık hakkında kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesi yerine yargılamaya devamla … şekilde hüküm kurulması, bozmayı gerektirmiş…
Tefecilik Suçu Örnek Suç Duyurusu
ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
MÜŞTEKİ : Adı ve Soyadı (T.C. Kimlik No) – Adresi
VEKİLİ : Av. Umur YILDIRIM
Söğütözü Mah. Söğütözü Cad. Koç İkiz Kuleleri B Blok Kat: 4 No: 7, 06530 Çankaya/ANKARA
ŞÜPHELİ : Adı ve Soyadı (T.C. Kimlik No) – Adresi
SUÇ : Tefecilik Suçu (TCK m.241)
SUÇ TARİHİ : …/…/….
KONU : Şüpheli hakkında işlediği suç nedeniyle soruşturma başlatılması ve soruşturma sonucunda kamu davası açılması talepli şikâyet dilekçesidir.
AÇIKLAMALAR
- Burada müvekkil hakkında, kim olduğuna ve şüpheli tarafından Tefecilik suçunun nasıl konu edildiğine ilişkin bilgilere yer verilmelidir.
- Yaşanılan olay ayrıntılı bir biçimde izah edilmelidir.
- Burada ise, yaşanılan olaya ilişkin hangi delillerin olduğundan bahsedilmelidir.
- Dilekçenin ekinde yer verilecek delillerin neler olduğu belirtilmelidir.
HUKUKİ SEBEPLER : TCK ve ilgili her türlü yasal mevzuat.
HUKUKİ DELİLLER : Tanık, yemin, video kaydı, fotoğraf görüntüleri, mesajlar ve ilgili her türlü yasal delil.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan nedenlerle şüpheli hakkında soruşturma başlatılmasını, soruşturma sonucunda kamu davası açılması yönünde karar verilmesini saygılarımla vekâleten arz ve talep ederiz.
Müşteki Vekili
Av. Umur YILDIRIM
İmza