Yardım etme, bir suçun işlenmesinden önce veya suç işlenildiği sırada destekleyici veya kolaylaştırıcı hareketlerde bulunularak, failin suç işleme kararının kuvvetlendirilmesini ya da suçu kolayca işlemesini sağlamaktır. Suça iştirakın bir türü olarak yardım etme TCK 39. madde ile düzenlenmiştir. Fiilin işlenişini birlikte gerçekleştirenler dışında bir suçun işlenmesinde katkısı olan diğer suç ortaklarının durumu yardım olarak nitelenmiştir. 765 sayılı mülga Kanundaki asli-fer’i iştirak ayrımı yeni TCK’da kaldırılmıştır. TCK 39. madde yardım etme şu şekillerde oluşur;
- Suç işlemeye teşvik etme (TCK madde 39/2-a)
- Suç işleme kararını kuvvetlendirme (TCK madde 39/2-a)
- Fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağımı vaat etmek (TCK madde 39/2-a)
- Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek (TCK madde 39/2-b)
- Fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak (TCK madde 39/2-b)
- Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak (TCK madde 39/2-c)
TCK 39/1 uyarınca suçun işlenmesine yardım edene işlenen suça bakılarak ceza verilecektir. Eğer işlenen suça bağlanan ceza ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ise yardım edene onbeş yıldan yirmi yıla, müebbet hapsi gerektirmesi halinde on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilecektir. Diğer ihtimallerde ise, en fazla 8 yıl olmak üzere, cezanın yarısı indirilerek yardım eden cezalandırılır. Görüldüğü üzere faillik ve azmettirmede fail ve şerik asıl faille aynı ceza miktarı üzerinden yargılanırken, yardım etmede ceza miktarı asıl sanığın cezasından azdır.
Yardım Etme Nedir?
Yardım eden kişi, suçun işlenişinde fiil üzerinde hakimiyet kuramayan ve bu nedenle fail veya müşterek fail durumunda olmadığı halde, suçu kolaylaştırıcı ve hareketleri dolayısıyla cezalandırılan suç ortağı/şeriktir. Yardım edenin fiili, fail gibi suçun tüm unsurlarını bünyesinde taşımamaktadır. Yine yardım eden, müşterek fail gibi suç tanımındaki (tipik) fiilin işlenmesinde birlikte hakimiyet kurmamaktadır. Tersine, yardım edenin fiili suçun tüm unsurlarını bünyesinde taşıyan hareketi icra edenin eylemine illi ve kolaylaştırıcı bir katkıdan ibaret kalmaktadır. Manevi yardım suç işleme kararı aldırma boyutunda olmadığından azmettirmeden farklıdır. Öbür yandan yardım eden kamu makamlarınca görevlendirilmediğinden, manevi yardım gizli soruşturmacı, muhbir ya da ajan provokatörlükten farklıdır. Son olarak yardım eden, suçun işlenmesinde başkasını araç olarak kullanmadığından dolaylı faillikten farklıdır.
Kanunda yardım etme olarak sayılan haller açıkça belirlenmiştir. Bu yönden kanunda belirtilen yardım şekillerine girmeyen haller cezalandırılamayacaktır. Bu nedenle yardım hallerinin sınırlı biçimde sayılmasının yerinde olmadığı eleştirisi yapılabilir ise de ceza hukukunda kanunilik ilkesinin geçerli olduğu düşünüldüğünde belirsizliğin ve keyfiliğin önlenmesi bakımından bu tercihin yerinde olduğu söylenmelidir.
Kanun koyucu bazen yardım niteliğindeki hareketleri bağımsız bir suç tipi olarak da düzenleyebilmektedir. Örneğin uyuşturucu madde kullanılmasını kolaylaştırıcı donanım, yer ve malzeme sağlanması ya da failin yakalanmasını zorlaştıran önlemler alınması (m. 190); para veya kıymetli damgada sahtecilik suçlarında sahteciliği yapmaya yarayan alet ve araçları üretme, satma, satın alma gibi hareketler (m. 200); suç örgütüne yardım (m.220/7); denetim görevlilerinin zimmet ve irtikapa göz yummaları (m. 251) gibi eylemler bağımsız suç olarak düzenlenmiştir. Kanunda yardım etme fiili, manevi ve maddi yardım olarak iki biçimde değerlendirilmiştir.
Yardım Etme – TCK Madde 39
- Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi halinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi halinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hallerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.
- Aşağıdaki hallerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur:
a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.
b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.
c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak.
Yardım Etmenin Şartları
- Yardım edilen suç kasıtlı bir suç olmalı: Suça iştirak yalnızca kasıtlı suçlar bakımından mümkün olabilir. Taksirli suçlara iştirakten ve yardım edildiğinden söz edilemez.
- Maddede belirtilen manevi veya maddi yardım hareketlerinden en az birini gerçekleştirmek: Şerikliğin ilk koşulu, 39. maddede belirtilen ve yardım etme olarak kabul edilen hareketlerden en az birini gerçekleştirmektir. Fail olmayan ve şerik olduğu ileri sürülen kişinin davranışı maddede sayılan hareketlerden birini oluşturmuyorsa, suça iştirak ettiği kabul edilemez.
- Yardım etme niteliğindeki davranışın kasten işlenmesi gerekir: İştirak fiilinin taksirle gerçekleştirilmesi mümkün değildir, failde iştirak iradesi bulunmalıdır. İştirakın manevi unsuru; bir suçun işleneceğini veya işlenmekte olduğunu bilerek ve sonucun gerçekleşmesini isteyerek, suçun işlenişine katılma amacıyla tüm şeriklerin iradelerinin birleşmesidir. Bu duruma iştirak iradesi veya iştirak kastı denilmektedir. İştirak iradesi, bütün iştirak türleri bakımından aranmalıdır. Failin suçunu kolaylaştırsa dahi, taksirli bir davranış yardım etme olarak kabul edilemez. Ancak işlenen taksirli davranışın başka bir suçu oluşturması söz konusu olabilir. Bu nedenle yardım edenin, kasıtlı olarak işlenen bir suça yardım etme bilinç ve iradesi içerisinde hareket etmesi gerekir. Buna karşın yardım edenin doğrudan kast ile hareket etmesi zorunlu olmayıp, olası kastının bulunması da yardım eden olarak sorumlu tutulması için yeterlidir. Ayrıca yardım edenin belirli bir suçun işleneceğini genel olarak öngörmesi yeterli olup, ayrıntılarını bilmesi gerekli değildir. Yine yardım edenin kastının, suçun tamamlanmasına yönelik bulunması gerekli olduğundan, teşebbüs aşamasında kalacağı bilinen bir eyleme yardım kastıyla hareket ettiğinde yardım eden sıfatıyla şeriklik gerçekleşmez ve bu nedenle cezalandırılamaz.
- Yardımda bulunulan suçun icrasına başlanılması veya tamamlanmış olması: Suça iştirak, hazırlık hareketleri, icra aşaması, fiilin tamamlanması ve sona ermesi biçimindeki bütün evrelerinde mümkündür. Fakat, yardım edenin sorumlu tutulabilmesi için işlenmesi söz konusu suçun en azından teşebbüs derecesine varmış olması gerekir. Hazırlık hareketlerinden öteye geçmeyen bir fiile yardım etme nedeniyle sorumluluktan söz edilemez. Bu durum, sonuçsuz kalmış yardım olarak adlandırılmaktadır.
- İştirak iradesi suçun işlenmesinden önce veya işleniş anında bulunmalıdır: maddede belirtilen yadım çeşitleri incelendiğinde görüleceği üzere yardım etme suretiyle suça iştirak, suçun tamamlanmasından öncesine kadar olanaklıdır. Fiilin işlenişinden sonra yardım vaadinde dahi, vaadin işlenişin bitirilmesinden önce yapılması gerekir. Buna karşın, suç tamamlandıktan sonra suça iştirak söz konusu olmaz. Bu takdirde suça iştirakten değil, suçluya yardımdan söz edilir.
- Yardım edenin suça katkısının fiil üzerinde müşterek hakimiyet kuracak nitelikte bulunmaması: Fiil üzerinde müşterek hakimiyet kuracak biçimde faille birlikte hareket edenler müşterek fail olarak adlandırılır. Bu bakımdan yardım edenin hareketinin müşterek faillik niteliğini taşımaması, yalnızca şerik olarak suça katkısının bulunması gerekir. Yargıtay kimi kararlarında bu ayrıma işaret etmektedir.
- Yardım fiili ile suçun işlenmesi arasında nedensellik bağının varlığı: Suça yardım fiilinin suçun işlenmesi bakımından olmazsa olmaz bir katkısının bulunması gerekli değil ise de işlenmesini kolaylaştırma, destekleme veya muhtemel hale getirme gibi illi bazı katkılarının olması zorunludur. Suçun işlenişinde hiçbir (maddi-manevi) etkisi olmayan bir katkının yardım olarak nitelenmesi mümkün değildir.
- İştirake ilişkin genel koşulların varlığı: Suça iştirakten dolayı bir kişinin sorumlu tutulabilmesi için gereken genel koşullar oluşmalıdır.
Manevi Yardım Etme
Kanunda manevi yardım halleri 2. fıkranın (a) bendinde sayıldığı gibi, (b) bendinde belirtilen yol gösterme de manevi yardım içerindedir. Şu halde manevi yardım sayılan yardım türleri şunlardır:
- Suç işlemeye teşvik etmek (m.39/2-a)
- Suç işleme kararını kuvvetlendirmek (m.39/2-a)
- Fiilin işlenmesinden sonra yardım vaadinde bulunmak (m.39/2-a)
- Suçun nasıl işleneceği konusunda yol göstermek (m.39/2-b)
Suç İşlemeye Teşvik Etmek (m.39/2-a)
Kendisinde suç işleme fikri mevcut olmasına karşın henüz suç işleme kararı oluşmamış kişiyi suç işlemeye yöneltip teşvik eden kimse, faile manevi yardımda bulunmuş olmaktadır. Teşvik eden kişi, failde mevcut suç işleme fikrini kuvvetlendirecek, cesaretlendirecek ve kesin olarak suç kararı almasını kolaylaştırır biçimde telkin ve teşvikte bulunmaktadır.
Teşvik etmenin azmettirmeden farklı olduğuna dikkat edilmelidir. Azmettirme, azmettirenin zihninde olan suç işleme kararının, suç işleme fikri olmayan kişide karar haline gelmesini gerektirir. Daha önce suç işleme fikri bulunmayan kimsede bu fikri oluşturarak suç işleme kararı almasına yönelik ikna edici davranışlarda bulunulması azmettirme olarak adlandırılır. Teşvik etmede ise, kendisinde suç fikri bulunduğu halde henüz karar haline gelmeyen kişinin kararsızlığını veya tereddütlerini suç işleme kararını oluşturma yönünde sona erdirme söz konusudur. Örneğin çocuğunun ameliyatı için gereken parayı bulamayan failin arkadaşıyla konuşma sırasında çalıştığı kurumun parasını zimmetine geçirmeyi dahi düşündüğünü söylemesi üzerine, çocuğu için her türlü riski alması gerektiğini söyleyerek failin karar vermesini kolaylaştıran arkadaşının eylemi yardım etme olarak nitelenmelidir.
Suç İşleme Kararını Kuvvetlendirmek (m.39/2-a)
Belirli bir suçu işlemeye yönelik olarak karar vermiş olan faile cesaret vererek veya suçu işlemesini gerektiren gerekçeleri ortaya koyarak bu kararı kuvvetlendirmek de bir manevi yardım şeklidir. Başka bir ifadeyle faildeki suç kararının icra edilmesi gerektiğine ilişkin kolaylaştırıcı, cesaretlendirici ve kuvvetlendirici telkinler bu kapsamdadır.
Bu iştirak şeklinde yardımda bulunan şerik, faile yaptığı çeşitli tavsiye veya telkinler sonucunda, failin suç işleme kararını güçlendirmekte, geri dönülmez ve kesin bir kanaat halini almasını sağlamaktadır. Aslında iştirakin bu şekli, suç işlemeye teşvik biçimindeki manevi yardımın benzemektedir. Fakat ondan farklı olarak suç kararı bulunan faili, kararını kesinleştirmeye kışkırtmasını kapsayan ve kastın daha yoğun olduğu biçimidir. Ancak ortak noktası, her ikisinde de suç fikri veya kararının kesinleştirilmesi amaçlanmaktadır. Örneğin olay yerinde bulunan ve failin suç işlemeye yönelik iradesi belli olduğunda “sık şu köpeğe” diyerek ona destek olan kişinin hareketi, kasten öldürme suçunda failin suç işleme kararını kuvvetlendirme niteliğindedir.
Failin aldığı suç karının tasdik edildiği anlamına gelen davranışlar her durumda manevi yardım olarak nitelenmemelidir. Örneğin bir grup kimse yanında kardeşine tecavüz edeni öldüreceğini söyleyen faile bazılarının, bu durumda herkesin aynı şeyi yapacağını söylemelerinin, kararı kuvvetlendirme olarak görülemeyeceği belirtilmektedir. Esasen böyle hallerde sadece tasdikin varlığı yeterli görülmemeli, kişide failin işleyeceği suça katkı sağlama iradesinin ortaya konulabilmesi aranmalıdır.
Fiilin İşlenmesinden Sonra Yardımda Bulunacağını Vaat Etmek (m.39/2-a)
Suç işleme kararı bulunan bir kişiye, fiilin işlenilmesinden sonra çeşitli şekillerde yardımda bulunacağını vaat etmek, o suçun işlenişinde faile cesaret verecek ve suçu daha bir kararlılık ve azimle işleyecektir. Yardım vaadi şeklinde gerçekleşen bu manevi yardım türünde yardım fiili, suçun işlenişinden önce gerçekleşmektedir. Yardım vaadinde bulunan şerik, suç işleme kararının icraya geçmesinde manevi yardımı nedeniyle cezalandırılmaktadır. Bu nedenle, suç işlendikten sonra yardım vaadinde bulunulması bu kapsamda görülmemelidir. Diğer taraftan burada yardım vaadinde bulunulması yeterli olup, şerikin bu nedenle cezalandırılabilmesi için yardımı fiilen yapmış olması zorunlu değildir. Hatta eylem teşebbüs aşamasında kalsa dahi, yardım vaadinde bulunan şerik, 39. madde uyarınca cezalandırılır.
Bu manevi yardım şekli, suçun icrasına başlandıktan sonra fakat tamamlanmasından önce de gerçekleşebilir. Bu anlamda örneğin, hırsızlık yapmak için girdiği evdeki kasayı açamayan failin telefonla aradığında, kasayı getir ben açarım diyen arkadaşının davranışı suç işlendikten sonra yardım vaadi yoluyla manevi yardımı kapsamaktadır. Bu durumda yardım vaadinin ani suçlarda suç tamamlanmadan, kesintisiz suçlarda kesinti gerçekleşmeden, zincirleme suçlarda son suç işlenmeden önce yapılan yardım vaadinin suçtan önce yapıldığı kabul edilmelidir.
Yardım vaadinin konusu herhangi bir şey olabilir. Fakat önemli olan, failin suç işleme kararlılığını etkileyecek bir konuya ilişkin olmasıdır. Bu nedenle, suç işlendikten sonra kaçmasına, saklanmasına, suç delillerinin yok edilmesine yardım hususunda vaatte bulunulabileceği gibi, cezaevinde iken ailesine bakacağını vaat etmek de yardım eden sıfatı için yeterlidir.
Suçun Nasıl İşleneceği Hususunda Yol Göstermek (m.39/2-b)
Suçun işleniliş biçimiyle ilgili yol gösterilmesi de bir manevi yardım şeklidir. Maddi yardım sayılmaması, bu iştirak şeklinin yalnızca işleniş şekliyle ilgili fikir vermeyle sınırlı olmasındandır. Bu iştirak biçiminde esasen failin suç işleme kararı kuvvetlendirildiği gibi bundan da öte, somut icra şekli üzerinde destekte bulunulmaktadır. Suçun işlenmesini kolaylaştıran birtakım harita, palan, şifre gibi şeylerin temini maddi yardım niteliğindedir. Yol gösterme yardımı ise yalnızca suçun işleniş biçimi hususunda akıl fikir verilmesini kapsamaktadır. Örneğin faile suçun daha kolay, tehlikesizce veya daha etkin biçimde işlenmesini sağlayacak fikirlerin verilmesi, engellerin nasıl aşılacağının öğretilmesi, vb. davranışlar b bendi kapsamında manevi yardım niteliğindedir.
Yardımın kural olarak suçun icrasına başlanılmasından önce gerçekleştirilmesi gerekir. Aksi takdirde, suçun icrası sırasında, fiilin ne şekilde işleneceğine dair yol gösterme, talimat verme gibi eylemler, fiil üzerinde hakimiyet kurma anlamına gelebilecek ve bu kişinin müşterek fail sayılmasını gerektirebilecektir. Buna karşın icra aşamasındaki yol gösterme suçun işlenmesi açısından önem arzetmezse icrayı kolaylaştırmak suretiyle manevi yardım, aksi takdirde fiil üzerinde hakimiyet kurulduğu için müşterek failliğin söz konusu olabileceği değerlendirilmelidir. Faile suçun ne şekilde işleneceği hususunda yol göstermenin şeriklik sıfatını kazandırabilmesi için, gösterilen yolun suçun işlenmesine maddi bir etki, başka deyişle illi değeri olan bir katkı yapmış olması da gerekir. Suçun işlenmesi bakımından bir önemi bulunmayan bazı açıklamalar yol gösterme olarak kabul edilmemelidir.
Maddi Yardım Etme
Maddi yardım, suçun işlenişini kolaylaştırıcı hareketlerde bulunmaktır. Maddi yardım kapsamındaki hareketler Kanunun 39. maddesinin ikinci fıkrasında (b) ve (c) bentlerinde gösterilmiştir. Maddi yardım sayılan hareketler:
- Fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak (m.39/2-b)
- Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak. (m.39/2-c)
Filin İşlenmesinde Kullanılan Araçları Sağlamak (m.39/2-b)
Suçun işlenilmesi için gerekli olan araçların başkası tarafından temin edilmesi halinde, bu araçları sağlayan kişi maddi yardım eden olarak ve şerik sıfatıyla cezalandırılır. Hırsızlık suçunda çalınan malların taşınması için taşıt verilmesi, kilidi açmak için maymuncuk temin edilmesi, adam öldürme suçun- da kullanılması için tabanca verilmesi gibi yardım eylemleri bu kapsamdadır.
Temin edilen araçların suçta kullanılmaya elverişli olması ve suçta kullanılması da gerekir. Suçta bir işlevi bulunmayan elverişsiz bir aracın verilmesi, yardım kapsamında görülemez. Elverişli olmakla birlikte temin edilen aracın suçta kullanılmasına gerek görülmemiş ya da kullanılamamış olabilir. Bu takdirde, aracın suçun işlenmesini kolaylaştırıcı bir etkisi bulunduğu ve bunun da suç kararını kuvvetlendirdiği veya teşvik ettiği belirlenebildiğinde araç temin edenin manevi yardımda bulunduğu düşünülmeli, aksi takdirde şerik olarak kabul edilmemelidir.
Araç temininin maddi yardım kapsamında kalması için, yardım işinin suçun işlenmesinden önce gerçekleşmesi gerektiği, aksi halde yardımın müşterek failliğe dönüşeceği görüşü bulunmaktadır.” Katıldığımız görüşe göre söz konusu yardımın fiil üzerinde hakimiyet oluşturmadığı durumda suçun tamamlanması anına kadar gerçekleşen araç yardımı maddi yardım (şeriklik) kapsamında görülmelidir. Bununla birlikte yardımın sadece araç temininden ibaret bulunmayıp, araç bizzat kullanılarak çalınan eşyanın olay yerinden taşınması durumunda müşterek faillik söz konusu olur.
Suçun işlenmesinden Önce veya İşlenmesi Bulunarak icrasını Kolaylaştırmak (m.39/2-c)
Sırasında Yardımda Araç temini niteliğinde bulunmayan diğer maddi yardım halleri bu fIkra kapsamında görülmüştür. Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında gerçekleştirilen herhangi bir şekilde maddi yardımda bulunan kişi şerik sıfatıyla sorumlu tutulur. Suçun işlenmesinden önce gerçekleşen maddi yardımların şerik sıfatıyla mı yoksa müşterek faillik kapsamında mı olduğunu tayin etmekte genellikle bir problemle karşılaşılmayacaktır. Örneğin, bankaya para geldiğini soyguncu faillere bildiren kişinin eylemi suçtan öncedir. Bu halde şeriklik söz konusudur.
Buna karşın, suçun işlenmesi sırasındaki maddi yardımın müşterek faillik boyutuna varmaması gerekir. Başka deyişle, suçun işlenişi sırasındaki yardım, yardım edenin fiile hakimiyet kurmasına yol açacak önem veya derecede ise artık şeriklik değil, müşterek faillikten söz edilmelidir. Bu nedenle, “suçun işlenişi sırasındaki yardımın, fiilin işlenişi bakımından önemli olmayıp, yalnızca kolaylaştırıcı bir etkisi varsa şeriklik, aksi halde müşterek faillik vardır denilebilir. Örneğin bir dağ evinin soyulmasında gözcülük yapan kişinin eylemi yalnızca kolaylaştırıcı bir işleve sahip iken, şehir merkezindeki bankanın soyulmasında faile telsizle cadde üzerindeki durumdan bilgi veren kişinin eylemi, suçun işlenişi bakımından büyük bir öneme sahip bulunmaktadır.
Suça Yardım Etme Hakkında Yargıtay Kararları
Yargıtay 17. Ceza Dairesi 22.5.2019, 2019/5640-2019/7874
- Suça Yardım Etme
- TCK 39. Madde
Önceden aldıkları karar doğrultusunda, aralarındaki iş bölümü gereği, diğer sanıklar tarafından evden hırsızlık yapıldığı sırada gözcülük yapmak suretiyle suça asli olarak iştirak ettiklerinin anlaşılması karşısında; sanıklar Yeter, Ali ve Kıymet’in eyleme iştirakleri nedeniyle konut dokunulmazlığının ihlali suçundan, 5237 sayılı TCK’nin 37/1. maddesi gereğince asıl fail olarak cezalandırılmaları gerekirken hatalı değerlendirme ile eylemleri yardım etme olarak değerlendirilip 5237 sayılı TCK’nin 39. maddesine göre uygulama yapılarak eksik ceza tayini… aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 22.5.2019, 2018/5240-2019/2930
- Suça Yardım Etme
- TCK 39. Madde
Sanık Şeyma’nın, diğer sanık Mehmet’in maktul Eyüp’le yatak odasındaki kavgası sırasında, “hırsızlık süsü veririz, vur, öldür” şeklindeki sözüyle diğer sanığa verdiği cesaretle, fikir ve irade birliği içinde dayanışmalı olarak maktulün öldürülmesi konusunda sonuç üzerinde müşterek hakimiyet kurarak ve sanık Mehmet’in her aşamada yanında olarak TCK’nin 37/1. maddesine göre müşterek fail olarak suça iştirak ettiği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince sanığın TCK.nin 38/1. maddesi delaletiyle 5237 sayılı TCK 82/1-h, 62. maddesi uyarınca kurulan hükmün kaldırılarak “sanığın 5237 sayılı TCK.nin 37/1. maddesi delaletiyle 5237 sayılı TCK’nin 82/1-d, 62. maddeleri uyarınca hüküm kurulması” gerektiği gözetilmeden, yanılgılı değerlendirmeyle sanığın eyleminin yardım eden olarak kabul edilmesi suretiyle eksik ceza tayini kanuna aykırıdır.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 8.5.2019, 2019/713-2019/2656
- Suça Yardım Etme
- TCK 39. Madde
Sanık Oğuzhan Ö. hakkında, müştekiler Mehmet Barış A. ve Dilber A.’ın diğer sanık Emrah tarafından kasten yaralanması suçuna yardım etmek suçundan hüküm kurulurken 5237 sayılı TCK’nin 61/5. maddesindeki sıralamaya aykırı şekilde, aynı yasanın 62. maddesinin 39. maddesinden önce uygulanması kanuna aykırı ise de bu aykırılık sonuca etkili olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 8.5.2019, 2017/2644-2019/2645
- Suça Yardım Etme
- TCK 39. Madde
Oluşa, izlenen kamera görüntülerine ve tüm dosya kapsamına göre, sanık Tuna’dan kaçan maktul Serdar’ın sokak başına geldiğinde sanıklar Hicran ve Erdoğan tarafından yumruk atılarak yere düşürülmesi üzerine, sanık Tuna’nın elinde bulundurduğu tabanca ile ateş ederek onu öldürmesi şeklinde gerçekleştiği anlaşılan olayda,
Sanıkların kasten öldürme eylemine ortak suç işleme kararına bağlı olarak, fiil üzerin- de müşterek hakimiyet kurmak suretiyle katıldığı anlaşılmakla, TCK’nin 37/1. maddesi uyarınca sorumlu tutulmaları yerine aynı Kanunun 39. maddesine göre cezalandırılmaları suretiyle eksik ceza tayini yasaya aykırıdır.