Soruşturma izni verilmesi veya verilmemesi; “4483 Sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkındaki Kanun” ve “Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun Uygulaması İle İlgili Olarak İçişleri Bakanlığınca Yürütülecek İşlemlere İlişkin Yönerge” kapsamında değerlendirilir ve karara bağlanır. Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleriyle ilgili işledikleri suçlardan dolayı yargılanmaları ile normal vatandaşların yargılanma usulü arasında farklılıklar mevcuttur. Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sırasında işledikleri iddia edilen eylemlerden dolayı haksız yere yapılan şikâyetler sebebiyle rahatsız edilmemeleri ve kamu görevinin kesintiye uğramaması açısından bu kişiler özel bir soruşturma usulü öngörülmüştür. Memurların yargılaması için belli suçlarda soruşturma izni verilmesi gerekir. Soruşturma izni verilmesi, verilmesi ve görev sırasında işlenen suç terimlerinin bilinmesi konunun anlaşılması bakımından önemlidir. Bunlar:
- Soruşturma izni verilmesi; belli suç tipleri bakımından memurun adli soruşturma geçirebilmesi için idare tarafından verilen izne denir. Anayasamızın 129. maddesinin son fıkrası; “memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü ceza kovuşturması açılması, kanunla belirlenen istisnalar dışında, kanunun gösterdiği idari merciin iznine bağlıdır.”
- Görev sırasında işlenen suç; Niteliği itibariyle memur ve diğer kamu görevlisi olan ve olmayan herkes tarafından işlenebilen, ancak memur ve diğer kamu görevlisinin görev yaptıkları zaman içerisinde işlenebilen suçlardır. İşlenen suç ile görev arasında illiyet bağının bulunması gerekmemektedir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunumuzun “kovuşturma ve yargılama” başlıklı 24. maddesi; “Devlet memurlarının görevleri ile ilgili veya görevleri sırasında işledikleri suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılması ve haklarında dava açılması özel hükümlere tabidir” hükümlerini taşımaktadır. Soruşturma izni verilmemesi karşı Bölge İdare Mahkemesine itiraz edilir. Anılan bu hükümler gereğince, görevi ile ilgili olarak işlediği iddia edilen suçlardan dolayı kamu personeli hakkında ceza soruşturması başlatılması ilgili idari merciin iznine tabi bulunmaktadır.
Soruşturma İzni Verilmesi Nedir?
Anayasamızın kamu görevlilerine ilişkin hükümleri arasında yer alan 129. maddesinin son fıkrası “memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü ceza kovuşturması açılması, kanunla belirlenen istisnalar dışında, kanunun gösterdiği idari merciin iznine bağlıdır” hükmünü taşımaktadır. Görüldüğü gibi Anayasa kamu görevlileri hakkında adli soruşturma açılmasını kural olarak idari izne bağlamış, ancak kanunla bu ana kurala istisnalar getirilebilmesine imkan tanımıştır. Kısaca özetlemek gerekirse memurlar ve diğer kamu personeli hakkında adli soruşturma başlatılması için kural olarak idari izin gereklidir, ancak kanunun belirlediği durumlarda memurlar ve diğer kamu personeli hakkında da sivil bireyler gibi adli makamlar tarafından doğrudan soruşturma başlatılabilecektir. Soruşturma izni verilmesi süreci şu şekilde ilerler;
- İzin vermeye yetkili merci, bu kanun kapsamına giren bir suç işlendiğini bizzat veya yukarıdaki maddede yazılı şekilde öğrendiğinde bir ön inceleme başlatır.
- İzin istenecek kişiyi, tanıkları ve mağduru dinler.
- Gerek duyması halinde bilgi ve belge talep edebilir.
- Görevden uzaklaştırma kararı verebilir.
- Bilgi ve belge topladıktan sonra kendi görüşlerinin de yer aldığı bir ön inceleme raporu hazırlayarak yetkili mercie sunar.
- Ön inceleme ile görevlendirilen kişiler tarafından düzenlenen raporun ve dosyada yer alan eklerinin izin vermeye yetkili mercie verilmesiyle birlikte ön inceleme geçiren kamu görevlisinin soruşturulup soruşturulmayacağına ilişkin olarak da karar verilir.
- Bu karara karşı 10 gün içinde itiraz edilebilir.
Soruşturma izni, memurlar veya diğer kamu görevlilerinin yargılanması adına idari nitelik taşıyan bir karardır. Bu idari nitelikteki karar, kamu görevlisi yahut memurun görevi nedeniyle işlemiş olduğu bir suça ilişkin savcılık tarafından soruşturma yapılabilmesi adınayken, mahkeme tarafından kovuşturma yapılabilmesi adına bir karardır. İlgili kararın idari nitelikte olması nedeniyle, karara karşı itiraz edilecek ise idari yargıya başvurulması gerekmektedir. Soruşturma izni, niteliği itibariyle soruşturmanın gerçekleşebilmesi için şarttır. Bir başka deyişle, savcılık tarafından soruşturma izni alınması gereken kişi hakkında soruşturma izni alınmadığı takdirde, kişi hakkında bir soruşturma gerçekleştirilmesi mümkün değildir. Savcılık tarafından soruşturma izni alınmadığı takdirde kişinin ifadesinin dahi alınması mümkün değildir.
Anayasamız memurların yargılanmasını kural olarak idari izne tabi tutmuş, doğrudan yargılamaya ilişkin istisnaları kanuna havale etmişse de bu konudaki kanuni düzenlemeler Anayasanın aksine hangi durumlarda memur yargılamalarının idari izne tabi olacağını göstererek bunların dışında memurların ve diğer kamu personelinin yargılanmasını genel hükümlere tabi tutmuşlardır. Gerek 657 sayılı Devlet Memurları Kanunumuz, gerekse de 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun memurların görevleri ile ilgili suçları hakkındaki soruşturmayı idari izne bağlamaktadırlar. Yani kamu personeli ancak görevleri nedeniyle işledikleri suçlar için idari izin verilmesi halinde yargılanabileceklerdir, görevle ilgili olmayan suçlarda ise diğer sivil bireyler gibi genel hükümlere tabi olacak, soruşturma ve kovuşturma için idari izin aranmayacaktır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunumuzun “kovuşturma ve yargılama” başlıklı 24 maddesine göre: “Devlet memurlarının görevleri ile ilgili veya görevleri sırasında işledikleri suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılması ve haklarında dava açılması özel hükümlere tabidir.” Kanunda belirtilen özel hükümler 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunla getirilen düzenlemelerdir.
Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı yargılanabilmeleri için izin vermeye yetkili merciler ve izlenecek usul 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunla belirlenmiştir.
4483 Sayılı Kanunun Kapsamı ve Verilecek Kararlar
4483 Sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’un Devlet ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürüttükleri kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri ifa eden memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlar hakkında uygulanacağı Kanun’un 2nci maddesi ile hüküm altına alınmıştır. Yetkili merci, soruşturma izni konusundaki kararını suçun 5.maddenin birinci fıkrasına göre öğrenilmesinden itibaren ön inceleme dahil en geç otuz gün içinde verir. Bu süre zorunlu hallerde on beş günü geçmemek üzere bir defa uzatılabilir. Yani 30+15=45 gündür. Yetkili merci, her durumda yukarıdaki fıkrada belirtilen süreler içinde memur veya diğer kamu görevlisi hakkında soruşturma izni verilmesi veya verilmemesi konusunda karar vermek zorundadır. (Madde 7) 4483 sayılı Kanuna göre yapılan ön inceleme ve düzenlenen ön inceleme raporuna istinaden yetkili merciler tarafından;
- Soruşturma izni verilmesine,
- Soruşturma izni verilmemesine kararlarından biri verilir.
4483 Sayılı Kanunun uygulanabilmesi için iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Bunlar, failin memur olması ve suçun memuriyet görevinden doğması veya görev sırasında işlenmiş olmasıdır. Buna göre; mezkur kanun hükümleri 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4/A maddesine göre istihdam edilen memurların memuriyet görevleri sebebiyle işledikleri suçlar hakkında uygulanacak, 4/B ve D maddesinde sayılan sözleşmeli personel ve işçiler hakkında uygulanmayacaktır. Kanun kapsamına giren memurların işlediği tüm suçlar değil, memuriyet görevinden doğan ya da memuriyet görevini ifası sırasında işlenen suçlar 4483 Sayılı Kanundaki usule göre soruşturulur. İşlenen suç eğer memuriyet görevi ile ilgili değilse veya memuriyet görevi sırasında işlenmemişse genel hükümlere göre kovuşturma yapılır.
4483 Sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun
Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı yargılanabilmeleri için izin vermeye yetkili merciler ve izlenecek usul 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunda düzenlenmiştir. Kanuna göre;
- Cumhuriyet başsavcıları, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin 4483 sayılı Kanun kapsamına giren suçlarına ilişkin herhangi bir ihbar veya şikayet aldıklarında veya böyle bir durumu öğrendiklerinde ivedilikle toplanması gerekli ve kaybolma ihtimali bulunan delilleri tespitten başka hiçbir işlem yapmayarak ve hakkında ihbar veya şikayette bulunulan memur veya diğer kamu görevlisinin ifadesine başvurmaksızın evrakın bir örneğini ilgili makama göndererek soruşturma izni isterler.
- Diğer makam ve memurlarla kamu görevlileri de, bu Kanun kapsamına giren bir suç işlendiğini ihbar, şikayet, bilgi, belge veya bulgulara dayanarak öğrendiklerinde durumu izin vermeye yetkili mercie iletirler.
- İzin vermeye yetkili merci, bu Kanun kapsamına giren bir suç işlediğini bizzat veya yukarıda belirtildiği şekilde öğrendiğinde bir ön inceleme başlatır.
- Ön inceleme ile görevlendirilen kişi veya kişiler, hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisinin ifadesini de almak suretiyle yetkileri dahilinde bulunan gerekli bilgi ve belgeleri toplayıp, görüşlerini içeren bir rapor düzenleyerek durumu izin vermeye yetkili mercie sunarlar.
- Yetkili merci bu rapor üzerine soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine karar verir. Bu kararlarda gerekçe gösterilmesi zorunludur.
- Yetkili merci, soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine ilişkin kararını Cumhuriyet başsavcılığına, hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisine ve varsa şikayetçiye bildirir.
- Soruşturma izni verilmesine ilişkin karara karşı hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisi; soruşturma izni verilmemesine ilişkin karara karşı ise Cumhuriyet başsavcılığı veya şikayetçi, izin vermeye yetkili merciler tarafından verilen işleme koymama kararına karşı da şikâyetçi itiraz yoluna gidebilir. İtiraz süresi, yetkili merciin kararının tebliğinden itibaren on gündür.
- İtiraza, ilgili kamu personelinin statüsüne göre Danıştay İkinci Dairesi ya da yetkili merciin yargı çevresinde bulunduğu bölge idare mahkemesi bakar. İtirazlar, öncelikle incelenir ve en geç üç ay içinde karara bağlanır. Verilen kararlar kesindir.
- Soruşturma izninin itiraz edilmeden veya itirazın reddi sonunda kesinleşmesi ya da soruşturma izni verilmemesine ilişkin karara karşı yapılan itirazın kabulü üzerine dosya, derhal yetkili ve görevli Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir. İzin üzerine ilgili Cumhuriyet başsavcılığı, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ve diğer kanunlardaki yetkilerini kullanmak suretiyle hazırlık soruşturmasını yürütür ve sonuçlandırır.
Soruşturma izni verilmesi ya da verilmemesi yönündeki kararlar işlenen bir suçun cezasız kalarak hak ihlallerine ve kamu düzeninin bozulmasına neden olabilir, ya da tam aksine kamu görevlilerinin haksız yere itham edilerek lekelenmeme haklarının çiğnenmesine ve sicillerinin olumsuz etkilenmelerine yol açabilirler. Bu nedenle sürecin hukuka uygun bir şekilde yürütülmesi ve savcılık makamı ile yetkili idari merciler kadar ilgili kamu görevlisi ile mağdur ve şikayetçinin de konuyu hassasiyetle takip etmeleri gerekmektedir. Maddi hakikatin ortaya çıkarılması ve muhtemel mağduriyetlerin önlenmesi için bu süreçte profesyonel hukuki desteğin önemi büyüktür.
Soruşturma İzni Kapsamındaki Kurumlar, Memurlar ve Suçlar
Devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürüttükleri kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri ifa eden memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçların soruşturulması kanunda belirtilen idari mercilerin iznine tabi bulunmaktadır. Buna göre:
- Cumhurbaşkanlığı, bakanlıklar, bağlı, ilgili, ilişkili kurum ve kuruluşlar, belediyeler, yerel yönetimler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile kamu tüzel kişiliğini haiz diğer kurum ve kuruluşlarda
- Genel idare esaslarına göre yürütülen kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri ifa eden memurlar ve diğer kamu görevlilerinin
- Görevleri sebebiyle işledikleri suçların
soruşturulması idari izne tabi bulunmaktadır. Kısacası kural olarak tüm kamu personelinin görevle ilgili suçlarının soruşturulması idari merci iznine tabidir.
Kanunun kapsamı dışında kalanlar ise şunlardır.
- Kanunun 2. maddesine göre, özel kovuşturma ve soruşturma usulüne tabi olanlar 4483 sayılı kanunun kapsamı dışındadır. Bunlar da “diğer kamu görevlileri” dediğimiz, özel yasaları ve düzenleri bulunan Cumhurbaşkanı, bakanlar, hakim ve savcılar, öğretim üyeleri ve askerler gibi personeli kapsamaktadır.
- 567 sayılı kanunda belirtilen, sözleşmeli personel kanunun kapsamı dışındadır. Ancak, kadro karşılık gösterilerek çalıştırılan personelin (müsteşar, müsteşar yardımcısı, genel müdür, daire başkam vs.), statüsü ile ilişkisi devam ettiğinden, bunlar kanunun kapsamı dahilindedir. Geçici personel ve özel hukuka tabi personel (işçiler) yasanın kapsamı dışındadır.
- Kanunun 2. maddesine göre, suçun niteliğine göre Özel hükümler getirilen suçlar kapsam dışı bırakılmıştır. Kanunun 16. maddesi, önceki kanunun uygulanmayacağı yönündeki düzenlemelerin, bu kanun için de geçerli olduğunu ifade etmektedir. Buna göre, 3628 sayılı Yolsuzlukla Mücadele Kanun ile memurların rüşvet, zimmet, kaçakçılık suçlan, 5816 sayılı kanuna göre Atatürk aleyhine işlenen suçlar, 298 sayılı kanuna göre seçimlere ilişkin suçlar, 625 sayılı kanuna göre özel öğretime ilişkin suçlar, gibi bazı suçlar kanunun kapsımı dışında tutulmuştur. Bu suçları işleyenler genel hükümlere tabi olacaklardır yani haklarında savcılıkça doğrudan kovuşturma yapılacaktır.
- 4483 sayılı kanunun 2. maddesinin 3. fıkrasına göre, ağır cezayı gerektiren suçüstü hali durumunda olan kamu görevlileri de kanunun kapsamı dışındadır.
- Yine 4483 sayılı kanunun 2. maddesine göre, Türk Ceza Kanununun 243 ve 245. maddelerinde düzenlenen, kolluk görevlilerinin kişilere karşı işkence ve zalimane davranışlar şeklindeki suçlar ile, CMUK’nun 154/4, maddesinde düzenlenen, zabıta amirlerinin adliyeye müteallik görevleri suiistimal suçları da kanunun kapsamı dışındadır
Kanunda yer alan bu düzenlemeden de görüleceği üzere soruşturma izni verilmesi görevle ilgili suçlarla sınırlıdır. Görevle ilgisi olmayan suçlar için soruşturma izni söz konusu değildir. Görev yerinde ve görev esnasında işlenmiş olsa bile görevle ilgili olmayan suçlar izin aranmaksızın genel hükümler çerçevesinde soruşturulur.
Soruşturma İzni Vermeye Yetkili Merciler
Soruşturma izni memurun görev yaptığı yere, çalıştığı kuruma, görevinin ve unvanın niteliğine göre farklılık gösterebilmektedir. Soruşturma izni vermeye yetkili merciler Kanunda şu şekilde belirtilmiştir:
- İlçede görevli memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında kaymakam,
- İlde ve merkez ilçede görevli memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kaymakamlar hakkında vali,
- Bölge düzeyinde teşkilatlanan kurum ve kuruluşlarda görev yapan memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında görev yaptıkları ilin valisi,
- Cumhurbaşkanına veya Cumhurbaşkanlığına bağlı, ilgili veya ilişkili kuruluşlar ve bakanlıkların merkez ve bağlı veya ilgili kuruluşlarında görev yapan diğer memur ve kamu görevlileri hakkında o kuruluşun en üst idari amiri,
- Cumhurbaşkanı kararıyla atanan memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında Cumhurbaşkanı veya ilgili bakan,
- Türkiye Büyük Millet Meclisinde görevli memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreteri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreteri ve yardımcıları hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı,
- Cumhurbaşkanlığında görevli memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı hakkında Cumhurbaşkanı,
- Büyükşehir belediye başkanları, il ve ilçe belediye başkanları; büyükşehir, il ve ilçe belediye meclisi üyeleri ile il genel meclisi üyeleri hakkında İçişleri Bakanı,
- İlçelerdeki belde belediye başkanları ve belde belediye meclisi üyeleri hakkında kaymakam, merkez ilçelerdeki belde belediye başkanları ve belde belediye meclisi üyeleri hakkında bulundukları ilin valisi,
- Köy ve mahalle muhtarları ile bu Kanun kapsamına giren diğer memurlar ve kamu görevlileri hakkında ilçelerde kaymakam, merkez ilçede vali
Soruşturma izni verme yetkisi yukarıda belirtilen makamlar, yokluklarında ise vekilleri tarafından kullanılır. Yetkili merci memur veya kamu görevlisinin suç tarihindeki görevi esas alınarak saptanır. Ast memur ile üst memurun aynı fiili birlikte işlemesi halinde izin, üst memurun bağlı olduğu merciden istenir.
Ön İncelemeyi Yapacak Kişiler ve Yetkileri
Ön incelemenin kimler tarafından ve nasıl yapılacağı, kanunun 5/2. maddesinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Bunları şu şekilde özetleyebiliriz.
a) Ön incelemeyi, izin vermeye yetkili merci bizzat yapabilir.
b) Görevlendireceği bir veya birkaç denetim elemanı marifetiyle yapabilir. Denetim elemanı, teftiş, araştırma ve incele ile görevlendirilmiş kişi ya da kurulları ifade etmektedir.
c) Hakkında inceleme yapılan kişinin, üstü konumundaki memur yada kamu görevlilerinden biri veya bir kaçı eliyle yapabilir. Bu düzenlemeye göre, hakkında inceleme yapılacak kişinin eşiti durumundaki kişi eliyle ön inceleme yapılamayacak demektir. İnceleme yapacak kişilerin, izin vermeye yetkili merciin mensubu olduğu kurum içinden olması esastır. Ancak, işin özelliğine göre, izin vermeye yetkili merci, ön incelemenin, başka bir kurum elemanı tarafından yapılmasını isteyebilir.
Ön inceleme yapanların yetkileri ve görevleri kanunun 6. maddesinde düzenlenmiştir. Bunları iki başlık altında toplayabiliriz.
a) Ön inceleme ile görevlendirilen kişiler, bakanlık müfettişleri ile kendilerini görevlendiren merciin bütün yetkilerine sahiptirler. Buradaki “bütün yetkiler” ifadesini, Ön soruşturmaya ilişkin yasal yetkiler olarak anlamak gerekir. Bu yetkiler de, kişinin ifadesini almak, tanık ve bilirkişi dinlemek, keşif yapmak, ilgiliyi görevden uzaklaştırmak gibi durumlardır. Bu yetkiler kanunlarla (örneğin 3046 SK. m.23, 657 SK. m. 137) müfettişlere veya atamaya yetkili makamlara verilmiştir. Kanunun 6. maddesinde, özellikle soruşturulan kişinin ifadensin mutlaka alınacağı hükme bağlanmıştır.
b) Ceza Muhakemesi Kanunundan doğan yetkilere sahiptirler. Kanunun 6. maddesinde, ön inceleme yapan kişilerin, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde CMK’ya göre işlem yapabilecekleri öngörülmüştür. Tüm kamu görevlilerinden bilgi ve belge isteyebilir ve onlar da bu bilgi ve belgeleri vermekle yükümlüdürler. Ayrıca savcının, hazırlık soruşturması aşamasında, başka yerdeki savcıları istinabe etme, arama, müsadere, elkoyma, yakalama, zorla getirme gibi koruma tedbirlerine başvurma yetkisi de bulunmaktadır. Buna göre, ön soruşturmayı yapan kişi, soruşturulan kişi ve tanıklara yazılı davetiye çıkarır (7201 sayılı Tebligat Kanunu). Sanığın gelmemesi halinde, Sulh Ceza Mahkemesinden “izhar müzekkeresi ” çıkartması istenebilir. Ön incelemeyi yapanlar, yukarıda aktardığımız yetkilerini kullanarak, ulaştıkları sonucu tanzim edecekleri bir raporla, izin vermeye yetkili merciye sunarlar. Bu raporda isnat olunan her suç için bulgular tek tek irdelenmeli, soruşturma izni verilmesi ya da verilmemesi yönünde bir görüşün yer alması gerekmektedir. Şayet muhalefet edenler varsa, karşı oyları da bu raporda yer alır.
Soruşturma İzni Verilme Süreci
Soruşturma izni isteme süreci ihbar veya şikayet yoluyla ya da başka herhangi bir şekilde suçun öğrenilmesi ile başlamaktadır. Memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında yapılacak ihbar ve şikâyetlerin soyut ve genel nitelikte olmaması, kişi veya olay belirtilmesi, iddiaların ciddî bulgu ve belgelere dayanması, ihbar veya şikâyet dilekçesinde dilekçe sahibinin doğru ad, soyad ve imzası ile iş veya ikametgâh adresinin bulunması zorunludur. Bu şartları taşımayan ihbar ve şikâyetler Cumhuriyet başsavcıları ve izin vermeye yetkili merciler tarafından işleme konulmaz ve durum, ihbar veya şikâyette bulunana bildirilir. Ancak iddiaların, sıhhati şüpheye mahal vermeyecek belgelerle ortaya konulmuş olması halinde ad, soyad ve imza ile iş veya ikametgâh adresinin doğruluğu şartı aranmaz. Başsavcılar ve yetkili merciler ihbarcı veya şikâyetçinin kimlik bilgilerini gizli tutmak zorundadır.
- Memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında yapılacak ihbar ve şikâyetlerin soyut ve genel nitelikte olmaması, kişi veya olay belirtilmesi, iddiaların ciddî bulgu ve belgelere dayanması, ihbar veya şikâyet dilekçesinde dilekçe sahibinin doğru ad, soyad ve imzası ile iş veya ikametgâh adresinin bulunması zorunludur. Bu şartları taşımayan ihbar ve şikâyetler Cumhuriyet başsavcıları ve izin vermeye yetkili merciler tarafından işleme konulmaz ve durum, ihbar veya şikâyette bulunana bildirilir. Ancak iddiaların, sıhhati şüpheye mahal vermeyecek belgelerle ortaya konulmuş olması halinde ad, soyad ve imza ile iş veya ikametgâh adresinin doğruluğu şartı aranmaz. Başsavcılar ve yetkili merciler ihbarcı veya şikâyetçinin kimlik bilgilerini gizli tutmak zorundadır.
- Cumhuriyet başsavcıları, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin 4483 sayılı Kanun kapsamına giren suçlarına ilişkin herhangi bir ihbar veya şikayet aldıklarında veya böyle bir durumu öğrendiklerinde ivedilikle toplanması gerekli ve kaybolma ihtimali bulunan delilleri tespitten başka hiçbir işlem yapmayarak ve hakkında ihbar veya şikayette bulunulan memur veya diğer kamu görevlisinin ifadesine başvurmaksızın evrakın bir örneğini ilgili makama göndererek soruşturma izni isterler.
- Diğer makam ve memurlarla kamu görevlileri de, bu Kanun kapsamına giren bir suç işlendiğini ihbar, şikayet, bilgi, belge veya bulgulara dayanarak öğrendiklerinde durumu izin vermeye yetkili mercie iletirler.
- İzin vermeye yetkili merci, bu Kanun kapsamına giren bir suç işlediğini bizzat veya yukarıda belirtildiği şekilde öğrendiğinde bir ön inceleme başlatır.
- Ön inceleme ile görevlendirilen kişi veya kişiler, hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisinin ifadesini de almak suretiyle yetkileri dahilinde bulunan gerekli bilgi ve belgeleri toplayıp, görüşlerini içeren bir rapor düzenleyerek durumu izin vermeye yetkili mercie sunarlar.
- Yetkili merci bu rapor üzerine soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine karar verir. Bu kararlarda gerekçe gösterilmesi zorunludur. Yetkili merci, soruşturma izni konusundaki kararını suçun öğrenilmesinden itibaren ön inceleme dahil en geç otuz gün içinde verir. Bu süre, zorunlu hallerde onbeş günü geçmemek üzere bir defa uzatılabilir.
- Yetkili merci, soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine ilişkin kararını Cumhuriyet başsavcılığına, hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisine ve varsa şikayetçiye bildirir.
- Soruşturma izni verilmesine ilişkin karara karşı hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisi; soruşturma izni verilmemesine ilişkin karara karşı ise Cumhuriyet başsavcılığı veya şikayetçi, izin vermeye yetkili merciler tarafından verilen işleme koymama kararına karşı da şikâyetçi itiraz yoluna gidebilir. İtiraz süresi, yetkili merciin kararının tebliğinden itibaren on gündür.
- İtiraza, ilgili kamu personelinin statüsüne göre Danıştay İkinci Dairesi ya da yetkili merciin yargı çevresinde bulunduğu bölge idare mahkemesi bakar. İtirazlar, öncelikle incelenir ve en geç üç ay içinde karara bağlanır. Verilen kararlar kesindir.
- Soruşturma izninin itiraz edilmeden veya itirazın reddi sonunda kesinleşmesi ya da soruşturma izni verilmemesine ilişkin karara karşı yapılan itirazın kabulü üzerine dosya, derhal yetkili ve görevli Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir. İzin üzerine ilgili Cumhuriyet başsavcılığı, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ve diğer kanunlardaki yetkilerini kullanmak suretiyle hazırlık soruşturmasını yürütür ve sonuçlandırır.
Soruşturma izni verilmesi ya da verilmemesi yönündeki kararlar işlenen bir suçun cezasız kalarak hak ihlallerine ve kamu düzeninin bozulmasına neden olabilir, ya da tam aksine kamu görevlilerinin haksız yere itham edilerek lekelenmeme haklarının çiğnenmesine ve sicillerinin olumsuz etkilenmelerine yol açabilirler. Bu nedenle sürecin hukuka uygun bir şekilde yürütülmesi ve savcılık makamı ile yetkili idari merciler kadar ilgili kamu görevlisi ile mağdur ve şikayetçinin de konuyu hassasiyetle takip etmeleri gerekmektedir. Maddi hakikatin ortaya çıkarılması ve muhtemel mağduriyetlerin önlenmesi için bu süreçte profesyonel hukuki desteğin önemi büyüktür.
Soruşturma İzni Verilmemesi Kararına İtiraz
Yukarıda da belirtildiği gibi görevi sebebiyle suç işleyen kamu personeli hakkında adli soruşturma başlatılması yetkili idari merciin iznine tabi bulunmaktadır. Yetkili merciin soruşturma izni vermemesi durumunda Cumhuriyet Başsavcılığı ya da şikayetçi itiraz yoluna başvurabilir. İtiraz, yetkili merciin soruşturma izni verilmemesi yönündeki kararının tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde ilgili kamu personelinin statüsüne göre Danıştay İkinci Dairesine ya da yetkili merciin yargı çevresinde bulunduğu bölge idare mahkemesine yapılır. Yani;
- Cumhurbaşkanı kararıyla atanan memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkındaki soruşturma izni verilmemesi kararlarına karşı Danıştay İkinci Dairesine,
- İlde görev yapan personel hakkındaki soruşturma izni verilmemesi kararlarına karşı Bölge İdare Mahkemesine itiraz edilir. Kamu görevlisi hakkındaki şikayetin işleme konulmaması durumunda da şikayetçi tarafından aynı şekilde itiraz edilebilir.
Soruşturma izni verilmemesi ya da şikayetin işleme konulmaması kararlarına karşı itiraz edilirken on günlük sürenin kaçırılmamasına dikkat edilmeli, zaman kaybetmemek adına personelin Kanunda belirtilen statüsü dikkate alınarak doğru idari yargı merciine itiraz başvurusunda bulunulmalıdır. İtiraz dilekçesinde olay anlatılmalı, suç işlediği öne sürülen kamu görevlisi ve işlediği öne sürülen suç izah edilmeli, bu suçun görev nedeniyle işlenen bir suç olduğu belirtilmeli ve soruşturma izni verilmemesi yönündeki kararın hukuka aykırılığı açıklanmalıdır.
Suç işlendiği yönünde bir ihbar ya da şikayetin veya şüphenin varlığına rağmen soruşturma izni verilmemesi dahi başlı başına bir hukuka aykırılık sebebidir. Kamu görevlisinin ve işlediği öne sürülen suçun sebep olduğu zarar ve mağduriyetler izah edilmelidir. Şayet elde bilgi ve belge varsa usule ilişkin ve ön inceleme sürecindeki hukuka aykırılıklar belirtilmelidir. Söz gelimi konu hakkında ön inceleme başlatılmaması, ön incelemenin usulüne uygun bir şekilde yürütülmemesi, mesela ilgili kişilerin ifadesinin alınmaması, gerekli bilgi ve belgelerin toplanmaması, raporu hazırlayanların raporda görüşlerini belirtmemeleri, eksik, yetersiz ya da objektif olmayan taraflı bir rapora hazırlanması ya da rapor hazırlanmaması hukuka aykırılık ve itiraz nedenidir. Hakeza soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine ilişkin kararlarda gerekçe gösterilmesi zorunlu olup gerekçe gösterilmeksizin verilen soruşturma izni verilmemesi kararı Kanuna aykırıdır.
Soruşturma İzni Verilmemesi Kararına İtiraz Dilekçesi
Yukarıda da belirtildiği gibi görevi sebebiyle suç işleyen kamu personeli hakkında adli soruşturma başlatılması yetkili idari merciin iznine tabi bulunmaktadır. Yetkili merciin soruşturma izni vermemesi durumunda Cumhuriyet Başsavcılığı ya da şikayetçi itiraz yoluna başvurabilir. İtiraz, yetkili merciin soruşturma izni verilmemesi yönündeki kararının tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde ilgili kamu personelinin statüsüne göre Danıştay İkinci Dairesine ya da yetkili merciin yargı çevresinde bulunduğu bölge idare mahkemesine yapılır. Söz gelimi, Cumhurbaşkanı kararıyla atanan memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkındaki soruşturma izni verilmemesi kararlarına karşı Danıştay İkinci Dairesine, ilde görev yapan personel hakkındaki soruşturma izni verilmemesi kararlarına karşı Bölge İdare Mahkemesine itiraz edilir. Kamu görevlisi hakkındaki şikayetin işleme konulmaması durumunda da şikayetçi tarafından aynı şekilde itiraz edilebilir.
Soruşturma izni verilmemesi ya da şikayetin işleme konulmaması kararlarına karşı itiraz edilirken on günlük sürenin kaçırılmamasına dikkat edilmeli, zaman kaybetmemek adına personelin Kanunda belirtilen statüsü dikkate alınarak doğru idari yargı merciine itiraz başvurusunda bulunulmalıdır. İtiraz dilekçesinde olay anlatılmalı, suç işlediği öne sürülen kamu görevlisi ve işlediği öne sürülen suç izah edilmeli, bu suçun görev nedeniyle işlenen bir suç olduğu belirtilmeli ve soruşturma izni verilmemesi yönündeki kararın hukuka aykırılığı açıklanmalıdır.
Suç işlendiği yönünde bir ihbar ya da şikayetin veya şüphenin varlığına rağmen soruşturma izni verilmemesi dahi başlı başına bir hukuka aykırılık sebebidir. Kamu görevlisinin ve işlediği öne sürülen suçun sebep olduğu zarar ve mağduriyetler izah edilmelidir. Şayet elde bilgi ve belge varsa usule ilişkin ve ön inceleme sürecindeki hukuka aykırılıklar belirtilmelidir. Söz gelimi konu hakkında ön inceleme başlatılmaması, ön incelemenin usulüne uygun bir şekilde yürütülmemesi, mesela ilgili kişilerin ifadesinin alınmaması, gerekli bilgi ve belgelerin toplanmaması, raporu hazırlayanların raporda görüşlerini belirtmemeleri, eksik, yetersiz ya da objektif olmayan taraflı bir rapora hazırlanması ya da rapor hazırlanmaması hukuka aykırılık ve itiraz nedenidir. Hakeza soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine ilişkin kararlarda gerekçe gösterilmesi zorunlu olup gerekçe gösterilmeksizin verilen soruşturma izni verilmemesi kararı Kanuna aykırıdır.
ERZURUM BÖLGE İDARE MAHKEMESİNE
GÖNDERİLMEK ÜZERE
HINIS KAYMAKAMLIĞINA
KARAR NO:
KARAR TARİHİ:
İTİRAZ EDEN :
KARARIN TEBLİĞ TARİHİ :
İTİRAZ KONUSU: Hınıs Kaymakamlığının …………. tarih ve …………… karar sayılı kararı gereği verilen soruşturma izninin verilmesi/verilmemesi kararının iptali talebimizden ibarettir.
AÇIKLAMALAR
- Hınıs Kaymakamlığının ……….. tarihli ve ……………. sayılı soruşturma izni verilmesi/verilmemesi hakkındaki kararı …………. tarihinde tebellüğ etmiş bulunmaktayım.. Ancak ilgili kararın usul ve yasaya aykırı olduğu kanısında olduğumuz için itirazımızı yapma zorunluluğumuz doğmuştur. Şöyle ki…
- ………………………………………………………………………………………………………………
SONUÇ: Yukarıda arz ve izah edilen sebeplerle ve resen göz önüne alınacak sebeplerle Hınıs Kaymakamlığının ………. tarih ve ……………… sayılı hakkımda soruşturma izni verilmesi hakkında ki kararın İTİRAZEN KALDIRILARAK, itirazımın kabulünü saygılarımla dilerim …./…./2025
İTİRAZ EDEN
ADI SOYADI
İMZASI
ADRESİ:
İLETİŞİM TEL:
Soruşturma İzni Verilmesine Kararına İtiraz
Görevi ile ilgili olarak suç işlediği iddia edilen ve yetkili merci tarafından hakkında soruşturma izni verilen kamu görevlisi de hakkındaki soruşturma izni verilmesi kararına karşı bu kararın tebliğinden itibaren on gün içerisinde Danıştay İkinci Dairesine veya Bölge İdare Mahkemesine itiraz edebilir. İtiraz eden kamu görevlisinin hakkındaki soruşturma izni kararının hukuka aykırılığını ortaya koyması gerekmektedir. Hakkındaki iddiaların asılsız ve gerçek dışı olduğu, usulsüz ihbar veya şikayette bulunulduğu, isnat edilen fiillerin suç niteliği taşımadığı veya zarara sebep olmadığı, mağdurun ve şikayetçinin zararının giderildiği, savunmasının alınmadığı ya da bilgisine başvurulmadığı gibi.
Bunlara ek olarak şayet elde bilgi ve belge varsa usule ilişkin ve ön inceleme sürecindeki hukuka aykırılıklar da belirtilmelidir. Söz gelimi konu hakkında ön inceleme başlatılmaması, ön incelemenin usulüne uygun bir şekilde yürütülmemesi, mesela ilgili kişilerin ifadesinin alınmaması, gerekli bilgi ve belgelerin toplanmaması, raporu hazırlayanların raporda görüşlerini belirtmemeleri, eksik, yetersiz ya da objektif olmayan taraflı bir rapora hazırlanması ya da rapor hazırlanmaması hukuka aykırılık ve itiraz nedenidir. Hakeza soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine ilişkin kararlarda gerekçe gösterilmesi zorunlu olup gerekçe gösterilmeksizin verilen soruşturma izni verilmesi kararı Kanuna aykırıdır. Soruşturma izni verilmemesine karşı Bölge İdare Mahkemesine itiraz edilir. Bölge İdare Mahkemesi kararı kesindir. Bu konuya ilişkin idare hukuku avukatı desteği almanız süreç açısından önemlidir.
Soruşturma İzni Verilmesine İtiraz Dilekçesi
Görevi ile ilgili olarak suç işlediği iddia edilen ve yetkili merci tarafından hakkında soruşturma izni verilen kamu görevlisi de hakkındaki soruşturma izni verilmesi kararına karşı bu kararın tebliğinden itibaren on gün içerisinde Danıştay İkinci Dairesine veya Bölge İdare Mahkemesine itiraz edebilir. İtiraz eden kamu görevlisinin hakkındaki soruşturma izni kararının hukuka aykırılığını ortaya koyması gerekmektedir. Hakkındaki iddiaların asılsız ve gerçek dışı olduğu, usulsüz ihbar veya şikayette bulunulduğu, isnat edilen fiillerin suç niteliği taşımadığı veya zarara sebep olmadığı, mağdurun ve şikayetçinin zararının giderildiği, savunmasının alınmadığı ya da bilgisine başvurulmadığı gibi.
Bunlara ek olarak şayet elde bilgi ve belge varsa usule ilişkin ve ön inceleme sürecindeki hukuka aykırılıklar da belirtilmelidir. Söz gelimi konu hakkında ön inceleme başlatılmaması, ön incelemenin usulüne uygun bir şekilde yürütülmemesi, mesela ilgili kişilerin ifadesinin alınmaması, gerekli bilgi ve belgelerin toplanmaması, raporu hazırlayanların raporda görüşlerini belirtmemeleri, eksik, yetersiz ya da objektif olmayan taraflı bir rapora hazırlanması ya da rapor hazırlanmaması hukuka aykırılık ve itiraz nedenidir. Hakeza soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine ilişkin kararlarda gerekçe gösterilmesi zorunlu olup gerekçe gösterilmeksizin verilen soruşturma izni verilmesi kararı Kanuna aykırıdır. Soruşturma izni verilmemesine karşı Bölge İdare Mahkemesine itiraz edilir. Bölge İdare Mahkemesi kararı kesindir. Bu konuya ilişkin idare hukuku avukatı desteği almanız süreç açısından önemlidir.
…. BÖLGE İDARE MAHKEMESİ’NE
İTİRAZ EDEN: …
VEKİLİ: Av. Umur Yıldırım
TEBLİĞ TARİHİ: …
KONU: …… Kaymakamlığı’nın ….. Tarihli ve ….. Karar sayılı soruşturma izni verilmesine dair karara itirazlarımızı içerir söz konusu soruşturma izninin iptali talepli dilekçemizdir.
AÇIKLAMALARIMIZ
Müvekkil, ……..’da …………… olarak görev yapmıştır. Müvekkil ve diğer ilgililer hakkında Valilik Makamının ……… tarih ve …………. sayılı onayı ile ön inceleme yapılmıştır. Ön inceleme sonucu düzenlenen ………. tarihli ve …….. sayılı ön inceleme raporu doğrultusunda, ……Kaymakamlığı’nın ………. Tarihli ……… Karar sayılı kararı ile müvekkil ve diğer ilgililer hakkında soruşturma izni verilmesine karar verilmiştir.
……….. Kaymakamlığı’nın ….. Tarihli ve ……… Karar sayılı soruşturma izni verilmesine dair kararı müvekkile ……… tarihinde tebliğ edildiğinden yasal süresi içinde itiraz etmek zorunluluğumuz hasıl olmuştur. Nitekim söz konusu karar meslek hayatı boyunca soruşturma bile geçirmemiş, sicili tertemiz müvekkil bakımından haksızlık niteliğindedir.
- İlgili karara ulaşılırken yapılan ön incelemede müvekkilin ifadesi usulüne uygun biçimde alınmadığı gibi, 4483 sayılı Kanun’un emredici hükümlerine aykırı davranılmıştır.
- Ayrıca soruşturma izni kararında birden fazla hakkında ön inceleme yapılan memur varken bu kişilerin eylemleri tek tek açıklanmamıştır. Raporda diğer soruşturulan memurların ortaya koyduğu iddia edilen eylemlerden müvekkil de sorumlu tutulmuştur. Bu şekilde cezaların şahsiliği ilkesine aykırı davranılmıştır.
- Diğer yandan, müvekkil ………… tarihleri arasında ……….’da görevli iken, kurumla ilişiğinin tamamen kesildiği …………… tarihi sonrası olaylardan da sorumlu tutulduğu göze çarpmaktadır.
- Bu gibi durumların müvekkil bakımından şüphe doğurduğu açıktır. Şüpheden sanık yararlanır ilkesi uyarınca şüphe perdesi tam olarak kalkmadan ceza teklifi dahi mümkün değildir. Dolayısıyla eldeki dosyada ancak ve ancak ALANINDA UZMAN BİLİRKİŞİ NİTELİĞİNE HAİZ BİLİŞİM UZMANLARI TARAFINDAN incelenmesi halinde atılı suçun gerçekten müvekkil tarafından işlenip işlenmediği ortaya konabilecekken bu yapılmamış, müvekkilin üzerindeki şüphe perdesi aralanmamıştır.
Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı yargılanabilmeleri için izin vermeye yetkili mercileri belirtmek ve izlenecek usul 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun ile düzenlenmiştir. Kanunun emredici hükümlerinin kesin biçimde uygulanmaması halinde, oldukça ağır müeyyideler bağlanan memur suçlarının doğru ve maddi ceza hukukunun temel ilkelerine aykırı biçimde yürütülmesi sonucunu doğuracaktır. Nitekim somut olayda da 4483 sayılı kanunun emredici hükümleri doğru biçimde uygulanmamış, usulü pek çok düzenleme ihlal edilmiş, müvekkilin savunma hakkı kısıtlanmıştır.
- 4483 Sayılı Memurlar Ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunun 6. Maddesinin 1. Fıkrası; “Ön inceleme ile görevlendirilen kişi veya kişiler, bakanlık müfettişleri ile kendilerini görevlendiren merciin bütün yetkilerini haiz olup, bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununa göre işlem yapabilirler; hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisinin ifadesini de almak suretiyle yetkileri dahilinde bulunan gerekli bilgi ve belgeleri toplayıp, görüşlerini içeren bir rapor düzenleyerek durumu izin vermeye yetkili mercie sunarlar. Ön inceleme birden çok kişi tarafından yapılmışsa, farklı görüşler raporda gerekçeleriyle ayrı ayrı belirtilir.” hükmüne amirdir.
Ancak somut olayda müvekkilin ifadesinin alınması işleminde, yeminli bir yazman temin edilmeden ifade alınması işlemi gerçekleştirilmiştir. Ayrıca müvekkilin ifadesinin alınması sırasında, ihsas-ı rey içeren açıklamalar ve suçlamalar doğrultusunda ifadesi alınmıştır. Müfettişler müvekkile “biz ne olduğunu biliyoruz” diyerek ifadeye giriş yapmış, akabinde müvekkili neredeyse tamamen suçlar biçimde ifadesini almışlardır.
- 4483 Sayılı Memurlar Ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunun 6. Maddesinin 2. Fıkrası ise; “Yetkili merci bu rapor üzerine soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine karar verir. Bu kararlarda gerekçe gösterilmesi zorunludur.” hükmüne amirdir.
………… Kaymakamlığı’nın ………. Tarihli ve ……….. Karar sayılı kararının Kanunun 6. Maddesinin 2. Fıkrasında tarif edildiğinden çok uzakta olduğu bellidir.
- Öncelikle kararda olay tarihleri belirsizdir, “…. yılları” denilerek oldukça afaki ve soyut ayrıca çok uzun bir dönem olay tarihi olarak gösterilmiştir.
- Diğer yandan söz konusu ön incelemede, hakkında işlem yapılan ……. kişi bulunmasına rağmen, bu kişilere işledikleri fiiller tek tek izafe edilmeyerek, birinin yaptığından herkes sorumlu tutulmuştur, bu durumun suçta ve cezada şahsilik ilkesine aykırıdır. Müvekkilin şahsına bizzat izafe edilen bir suçlama bulunmadığı açıkça görülmekteyken, “kurunun yanında yaş da yanar” anlayışı ile, diğer kişilerin yaptığı işlemlerden sorumlu tutulmuştur.
- Kaldı ki afaki biçimde ele alınan “suç tarihi” müvekkili töhmet altında bırakmıştır. Halbuki müvekkil …………… tarihinde göreve başladığı görevinden ……. tarihinde ilişiği tamamen kesilmiştir. Bu tarihten sonra yaşanan bir olay varsa bu olayların görevli bulunmayan müvekkile yüklenmesi ve görevli olmadığı dönem dolayısıyla suçlanması kabul edilebilir değildir.
- Ayrıca kanunda soruşturma izni verilmesine dair kararın muhakkak gerekçeli olması gerektiği hüküm altına alınmışken, eldeki ………….. Kaymakamlığı’nın ……… Tarihli ve ………. Karar sayılı kararı somut ve yasal gerekçeden yoksundur.
SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda arz ve izah edilen sebeplerle ve resen göz önüne alınacak sebeplerle ………… Kaymakamlığı’nın ………. Tarihli ve ……….. Karar sayılı soruşturma izni verilmesine dair karara itirazlarımızın kabulü ile ilgili kararın kaldırılmasına karar verilmesini saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz.
İtiraz Eden Vekili
Av. Umur Yıldırım
Soruşturma İzni Verilmesine Gerek Olmayan Suçlar
- İşkence ve Zor Kullanmada Sınırın Aşılması
4483 sayılı Kanun’un kapsam başlıklı 2. maddesine 2003 yılında eklenen son fıkra, Kanun’un uygulama alanına suç yönünden getirilen istisnaları düzenlemektedir. Madde metni şöyledir: “765 sayılı Türk Ceza Kanununun 243 ve 245’inci maddeleri ile 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 154’üncü maddesinin dördüncü fıkrası kapsamında açılacak soruşturma ve kovuşturmalarda bu Kanun hükümleri uygulanmaz.” Anılan düzenleme, 2003 yılında eski Türk Ceza Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönemde getirilmiştir. 1/3/1926 tarihli ve 765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu’nun altıncı faslı, hükümet memurları tarafından efrada karşı yapılacak sui muameleler başlığını taşımakta, bu fasıl içinde yer alan 243. madde işkence, zalimane, gayriinsani veya haysiyet kırıcı muameleyi düzenlerken 245. madde kötü muameleyi düzenlemektedir.
765 sayılı Kanun 2004 yılında yürürlükten kalkmış ve yeni Türk Ceza Kanunu yürürlüğe girmiştir”, 4483 sayılı Kanun’un anılan maddesindeki istisnalar 5237 sayılı Kanun’un 94. ve 95. maddelerinde düzenlenen işkence suçu ile 256. maddesinde düzenlenen zor kullanma yetkisinde sınırın aşılması fiillerine karşılık gelmektedir. Özetle, 5237 sayılı Kanun’un 94., 95. ve 256. maddelerinde düzenlenen suçlar görev sebebiyle işlenmiş olsa dahi genel hükümlere göre soruşturma yürütülecektir
İşkence suçu ile zor kullanmada sınırın aşılması suçlarının 4483 sayılı Kanun’da kamu görevlileri için öngörülen soruşturma izni prosedürünün dışında bırakılarak bu suçlar yönünden doğrudan Cumhuriyet savcısınca soruşturma yürütme yetkisinin verilmesi, yaşam hakkı ile işkence ve kötü muamele yasağı kapsamında devletin sahip olduğu etkili soruşturma yükümlülüğünün yerine getirilebilmesi yönünden şüphesiz ileri düzeyde önem taşımaktadır.
Soruşturma izni usulü zaman zaman kamu görevlilerinin cezai sorumluluklarının ortaya çıkarılması ve uygun bir giderim sağlanması yönünde bir engel olarak karşımıza çıkabilmektedir. Bu durumda, güç kullanma yetkisine sahip kolluk görevlilerinin anılan türde bir suçu işlediklerine ilişkin şüphe oluştuğu durumda Cumhuriyet savcısınca doğrudan soruşturma başlatılması, gerek delillerin ivedilikle toplanabilmesi gerek sorumluların cezasız kalmaması gibi etkili soruşturma ilkelerinin sağlanabilmesi açısından imkân tanımaktadır. Kamu görevlilerinin anılan istisna hükümleri kapsamına giren suçları hakkında Cumhuriyet Savcısı doğrudan soruşturma yürütecek, bu suçlar hakkında izin sistemi işletilmeyecektir. Suç vasıflandırması ise Cumhuriyet savcısı tarafından yapılmaktadır.
- Adliye ile İlgili Görevler
4483 sayılı Kanun’un 2. maddesine 2/1/2003 tarihli ve 4778 sayılı Kanunla eklenen fıkra ile Cumhuriyet savcılarına doğrudan soruşturma yetkisi verilen bir diğer istisna düzenlenmektedir. Buna göre 4/4/1929 tarihli ve 1412 sayılı mülga Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 154. maddesinin dördüncü fıkrası kapsamında açılacak soruşturma ve kovuşturmalarda 4483 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz.
1412 sayılı Kanun’un yürürlükten kaldırılmış olması nedeniyle düzenlenen bu istisna hükmü 5271 sayılı yeni Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 161. maddesinin (5) numaralı fıkrasına isabet etmektedir. Anılan fıkra şöyledir: “Kanun tarafından kendilerine verilen veya kanun dairesinde kendilerinden istenen adliye ile ilgili görev veya işlerde kötüye kullanma veya ihmalleri görülen kamu görevlileri ile Cumhuriyet savcılarının sözlü veya yazılı istem ve emirlerini yapmakta kötüye kullanma veya ihmalleri görülen kolluk amir ve memurları hakkında Cumhuriyet savcılarınca doğrudan doğruya soruşturma yapılır. Vali ve kaymakamlar hakkında 2.12.1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri, en üst dereceli kolluk amirleri hakkında ise, hâkimlerin görevlerinden dolayı tabi oldukları yargılama usulü uygulanır.”
- Ağır Cezayı Gerektiren Suçüstü Halleri
Kanun metnindeki sıraya göre, 4483 sayılı Kanun’a suç yönünden getirilen ilk istisna, ağır cezayı gerektiren suçüstü halleridir. Kanun’un 2. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, ağır cezayı gerektiren suçüstü hali genel hükümlere tabidir ve bu kanun hükümleri uygulanmaz. Suçüstü halinin ne olduğu ise 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 2. maddesinde tanımlanmaktadır. Buna göre suçüstü, işlenmekte olan suçu, henüz işlenmiş olan fiil ile fiilin işlenmesinden hemen sonra yakalanan kişinin işlediği suçu veya fiilin pek az önce işlendiğini gösteren eşya veya delille yakalanan kişinin işlediği suçu ifade etmektedir.
Ağır cezayı gerektiren suç kavramı ile ise ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçlar kastedilmektedir. Ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçlar ise 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 12. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; yağma, irtikâp, resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık, hileli iflas suçları ile ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve on yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlar ağır ceza mahkemesinin görevine girmektedirler. On yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlar belirlenirken ağırlaştırıcı veya hafifletici nedenler gözetilmeksizin suçun kanunda belirlenen üst sınırı esas alınmaktadır.
- Diğer Kanunlarla Getirilen İstisnalar
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 332. maddesinde Cumhuriyet Savcısı veya Mahkeme Tarafından İstenen Bilgiyi Vermeme Suçu düzenlenmiştir. Buna göre, suç soruşturması ve kovuşturması sırasında Cumhuriyet savcısı, hakim veya mahkeme tarafından yazılı olarak istenilen bilgilere on gün içinde cevap vermemek görevi kötüye kullanma suçunu oluşturabilecek ve bu suçun failleri hakkında izin veya karar alma prosedürleri uygulanmaksızın doğrudan soruşturma yürütülecektir. 5271 sayılı Kanun’daki bu düzenleme, 4483 sayılı Kanun’da adliyeye ilişkin suçlara ilişkin düzenlenen istisna hükmünün kapsamı içinde kalmaktadır. Bu nedenle, anılan hükmün ayrıca düzenlenmiş olmasına gerek bulunmadığı yönünde görüşler bulunmakta ise de, 5271 sayılı Kanun’daki düzenlemenin yalnızca 4483 sayılı Kanun yönünden değil mevcut ve ileride getirilebilecek tüm özel soruşturma usullerine yönelik olduğu düşünüldüğünde düzenlemenin sadece bir tekrardan ibaret olmadığı anlaşılacaktır.
Diğer başka kanunlarda 4483 sayılı Kanun’a ilişkin getirilen istisnalar, Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu Kapsamındaki Suçlar’, 3628 Sayılı Kanundaki Suçlar Hakkında İhbar Görevini Yerine Getirmeme Suçu”, Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar, Seçim Suçları, İcra Dairesince Kanuna Göre Yapılan Tebliğ ve Emirleri Yerine Getirmeme Suçu, Çocuk Koruma Kanunu’ndan Kaynaklanan Görevler Nedeniyle İşlenen Suçlar ve 2802 Sayılı Kanun’un 88. maddesinde Düzenlenen Suçlar olarak sayılabilir.
Soruşturma İznine İlişkin Sık Sorulan Sorular
- Memurların işlediği hangi suçlar için soruşturma izni alınması gerekir?
Memurların ve diğer kamu görevlilerinin görevleri nedeniyle işledikleri suçların soruşturulması için idari merci izni gerekir. Görevle ilgili olmayan suçlar kamu personeli tarafından görev yerinde ve görev sırasında işlenmiş olsa bile izin aranmaksızın doğrudan soruşturulur.
- Hangi memurların yargılanması idari merci iznine bağlıdır?
Kural olarak tüm kamu personelinin görevle ilgili suçlardan yargılanması idari merci iznine bağlıdır. Bununla birlikte hakimler ve savcılar, öğretim üyeleri ve TSK personeli gibi bazı kamu görevlileri kendi özel kanunlarındaki soruşturma usulüne tabidirler. Özel kanunlarında farklı soruşturma usulüne tabi olanlar dışındaki tüm kamu personeli 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanuna tabidir.
- Kamu işçileri ve sözleşmeli personelin soruşturulması da izne tabi midir?
Memurlarla birlikte diğer kamu görevlileri de, yani kamu işçileri ve sözleşmeli personel de 4483 sayılı Kanun kapsamındadır, bunların görevle ilgili suçlarının soruşturulması da idari izne bağlıdır.
- Soruşturma izni verilmesi ya da verilmemesi kararlarına itiraz edilebilir mi?
Soruşturma izni verilmesine ilişkin karara karşı hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisi; soruşturma izni verilmemesine ilişkin karara karşı ise Cumhuriyet başsavcılığı veya şikayetçi, izin vermeye yetkili merciler tarafından verilen işleme koymama kararına karşı da şikâyetçi itiraz yoluna gidebilir.
- İtiraz süresi ne kadardır ve nereye itiraz edilir?
İtiraz süresi, yetkili merciin kararının tebliğinden itibaren on gündür. İtiraz kamu personelinin statüsüne göre Danıştay İkinci Dairesine ya da yetkili merciin yargı çevresinde bulunduğu bölge idare mahkemesine yapılır.