0 (312) 911 9553
·
info@kadimhukuk.com.tr
·
Pzt-Cuma 09:00-18:00
Danışmanlık

Mirasın Paylaşılması

Kişinin malvarlığını oluşturan hakları ve borçları, ölümüyle birlikte başka hiçbir işleme gerek olmaksızın doğrudan mirasçılarına intikal etmektedir. Mirasçılar, mirasbırakanın malvarlığının aktif değerleri üzerinde hak sahibi oldukları gibi, aynı zamanda onun borçlarından da şahsen sorumlu olmaktadırlar. Bu nedenle mirasın paylaşılması önemli bir durumdur.

Kanun koyucu, mirasbırakanın ölümüyle paylaşıma kadar geçen süre içerisinde mirasçıların miras ortaklığı olarak mirasbırakandan kendilerine intikal eden malları, hakları ve borçları ifade eden tereke üzerinde elbrliği mülkiyetine sahip olmalarını öngörmektedir. Eski Kanunumuzda iştirak halinde mülkiyet olarak isimlendirilen elbirliği mülkiyeti, Kanunla belirlenen istisnalar haricinde tereke üzerindeki iş ve işlemlerin tüm mirasçıların aynı yöndeki iradeleriyle gerçekleştirilmelerini gerektirmektedir.

Mirasbırakanın ölümü ile mirasın paylaşımı arasında Kanundan kaynaklanan geçici bir zorunluluk hali olan miras ortaklığı, elbirliği mülkiyetine tabi olduğundan ve dolayısıyla da tüm mirasçıların oybirliği ile karar almalarını gerektirdiğinden paylaşıma kadar geçen süre zarfında terekenin idaresini güçleştirmekte ve çeşitli sorunların yaşanmasına yol açabilmektedir. Bununla birlikte, mirasbırakanın iradesinin, mirasçıların haklarının ve tereke alacaklıları ile borçlularının haklarının korunması açısından elbirliği mülkiyeti esasına dayanan miras ortaklığı yasal olduğu kadar durumun gerektirdiği bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır.

Kanun koyucu elbirliği mülkiyetine dayanan miras ortaklığının sebep olabileceği zorlukların bir ölçüde giderilmesi için terekeye temsilci atanması ya da belirli durumlarda mirasçılara talep hakkı tanınması gibi imkanlar tanımıştır. Bununla birlikte mirasın usule, hukuka ve hakkaniyete uygun bir şekilde paylaştırılarak miras ortaklığının sonlandırılması en uygun çözüm yolu olarak karşımıza çıkmaktadır. Zira miras ortaklığı paylaşıma kadar tereke ile ilgili olan hakların korunmasını amaçlayan zorunlu ve geçici bir durumdur. Nihai hedef mirasın hakkaniyete uygun bir şekilde paylaştırılmasıdır. Nitekim Kanun da bunu öngörmektedir.

Diğer taraftan mirasın paylaşımı, tereke üzerine hak sahibi olan kişilerin, özellikle de mirasçıların menfaatine bulunmaktadır. Zira elbirliği mülkiyeti esasına dayanan miras ortaklığı oy birliği ile karar alınmasını gerektirmektedir ve bunun her zaman sağlanması mümkün değildir. Her durumda oy birliğinin sağlanamaması terekeye dahil eşya veya hakların, dolayısıyla da hak sahiplerinin ve özellikle de mirasçıların zarar görmesine sebep olabilir. Diğer taraftan, paylaşılmaya gidilmemesi durumunda miras ortaklığı devam edeceğinden herhangi bir mirasçının alacaklısı, talebini tüm mirasçılara ve terekeye yöneltmek durumunda kalacaktır. Dolayısıyla bir mirasçının borcu terekeyi ve diğer mirasçıları da etkileyecektir. Aynı şekilde tereke borçlarından dolayı da tüm mirasçılar şahsen ve müteselsilen sorumlu olacaklardır. Bu gibi durumlardan kaynaklanabilecek sorunlarla karşılaşılmaması için en uygun çözüm mirasın makul bir süre içinde hakkaniyete uygun bir şekilde paylaştırılmasıdır.

Bununla birlikte mirasın paylaşımı da kendi içinde kendine özgü güçlükleri olan bir süreçtir. Öncelikle bu konu miras hukukunun en zor ve teknik konuları arasında yer almaktadır. Mirasbırakanın iradesinin tespitini, mirasbırakanın sağlığında mirasçılarla olan hukuki ilişkilerinin belirlenmesini ve değerlendirilmesini gerektirmektedir. Bu konudaki hata ve eksiklikler daha sonra denkleştirme ya da tenkis taleplerine yol açabilir. Diğer taraftan maddi ve manevi açılardan da son derece hassas olan bu konu aile içi ilişkilerin zedelenmesine sebep olabilmekte, hatta bu konuda yaşanan olaylar yargılama ve mahkumiyetle sonuçlanabilmektedir. Bu bakımdan sadece paylaşmada değil, miras ortaklığının başlamasıyla, hatta daha da öncesinde sürecin titizlik ve hassasiyetle yürütülmesi, mümkünse profesyonel hukuki destek alınması büyük önem taşımaktadır.

Mirasın Paylaşılması Kanuni Düzenleme

Mirasın paylaşılması konusu Medeni Kanunumuzda dört başlıkta ele alınmıştır:

  • Paylaşımdan Önce Miras Ortaklığı (m. 640-645)
  • Paylaşmanın Nasıl Yapılacağı (m. 646-668)
  • Mirasta Denkleştirme (m 669-675)
  • Paylaşmanın Tamamlanması ve Sonucu (m. 676-682)

Bu başlıklara geçmeden önce bazı noktaların tekrar vurgulanması yerinde olacaktır:

Mirasbırakanın  ölümüyle birlikte malvarlığındaki haklar ve borçlar bir bütün olarak mirasçılara geçmektedir. Mirasçılar mirasbırakanın tüm mal ve haklarına hep birlikte sahip olmakta ve aynı zamanda borçlarından da şahsen sorumlu olmaktadır. Kanunda miras ortaklığı olarak tanımlanan bu durum mirasın paylaşımına kadar devam etmektedir.

Mirasçılar miras ortaklığı kapsamında tereke üzerinde elbirliği mülkiyetine sahiptir. Kanunda öngörülen istisnalar haricinde tereke ile ve terekeye dahil olan hak ve eşyalar konusunda tek başlarına tasarruf yapma yetkileri yoktur. Mirasçıların somut ve belirli bir payları yoktur. Mirasçılık hakları terekenin tamamına şamildir. Elbirliği mülkiyeti söz konusu olduğu için terekeyle ilgili tüm tasarrufların mirasçıların tamamının oybirliği ile yapılması gerekmektedir.

Kanun mirasın paylaşımında önceliği mirasbırakanın iradesine ve mirasçılara tanımıştır. Mirasbırakanın paylaşım konusunda koyduğu kurallar mirasçıları bağlamaktadır. Mirasçılar terekedeki mal ve hakları fiilen paylaşarak miras ortaklığını sonlandırabilecekleri gibi mirası yazılı sözleşme ile de paylaşabilirler. Anlaşmazlık halinde mirasçılar paylaştırmanın hakim tarafından yapılmasını isteyebilirler.

Payların mirasçılara özgülenmesi, yani tahsisi de mirasçıların kararıyla olur, anlaşmazlık halinde kura çekilir.

Mirasın hakkaniyete uygun bir şekilde paylaştırılabilmesi için mirasbırakanın sağken miras paylarına mahsuben mirasçılara sağladığı karşılıksız kazandırmaların denkleştirme hükümleri çerçevesinde terekeye iadesi gerekmektedir.

Miras paylarının devri mirasçılar arasında yazılı, mirasçılar ile üçüncü kişiler arasında ise noter sözleşmesine tabidir.

Kısacası; Kanun mirasın paylaşımı, payların oluşturulması ve mirasçılara özgülenmesi, yani tahsisi konularında önceliği, mirasçılara tanımıştır. Ancak mirasbırakanın bu konulardaki iradesi de mirasçılar için bağlayıcıdır. Mirasçıların mirasın paylaşımında ya da payların oluşturulmasında anlaşamamaları durumunda paylaştırma ve payların oluşturulması mahkeme tarafından yapılacaktır. Kanun payların özgülenmesinde, yani tahsisinde anlaşmazlık olması durumunda kur’a yoluna başvurulmasını öngörmektedir. Ancak bu konudaki uyuşmazlıklar da en nihayetinde mahkeme tarafından çözümlenecektir.

Aslolan paylaştırmanın aynen yapılmasıdır, bunun mümkün olmaması durumunda satış yoluyla paylaştırma yoluna gidilecektir.

Miras paylaşımından kaynaklanan davalarda görevli ve yetkili mahkeme mirasbırakanın son yerleşim yeri sulh hukuk mahkemesidir.

Yukarıda da vurgulandığı gibi son derece zor, teknik ve hassas bir süreç olan miras paylaşımında söz konusu olabilecek hata ve eksiklikler hak kayıplarına ve aile ilişkilerinin zedelenmesine sebep olabilmektedir. Bu nedenle miras ortaklığının başlamasıyla birlikte paylaşmanın sonuçlanmasına kadarki sürecin profesyonel hukuki destekle sürdürülmesi büyük önem taşımaktadır.

Miras Ortaklığı

Paylaşımdan önce miras üzerinde bir ortaklık söz konusudur. Bu ortaklığa miras ortaklığı denir. Miras ortaklığı mirasın geçmesiyle birlikte başlar ve mirasın paylaşılmasına kadar devam eder. Miras ortaklığı terekedeki bütün hak ve borçları kapsar. Yani mirasçılar sadece haklara değil, aynı zamanda borçlara da ortaktır, dolayısıyla borçlardan da sorumludur.

Tereke, ölen kişinin ya da mirasbırakanın mal varlığına dahil olan ve mirasçılara bırakılan, deyim yerindeyse mirasçılara terk edilen mal, eşya, hak ve borçların tamamını ifade etmektedir. Tereke ve miras kavramları eşanlamlı olarak kullanılmakla birlikte aslında miras kavramı terekenin mirasçılara intikalini tanımlamaktadır.

Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahiptir, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler, borçlardan da birlikte sorumludurlar.

Elbirliği mülkiyeti, birden fazla kişinin malların veya hakların tamamına sahip olması durumudur. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır. Mülkiyet ortakların tamamına aittir. Ortakların tek başlarına tasarruf yetkileri yoktur. Yönetim ve tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerekmektedir. Ortaklığın devri mümkün değildir. Ancak ortaklığın tasfiyesi sonucu ortaya çıkacak payların devri söz konusu olabilir.

Mirasçıların tereke borçlarından sorumlu olduklarını belirtmiştik. Bu sorumluluk müteselsil sorumluluktur. Mirasçılar tereke borçlarından dolayı paylaşmadan sonra da bütün mal varlıklarıyla müteselsilen sorumludurlar. Paylaşmanın gerçekleştiği tarihin veya daha sonra yerine getirilecek borçlarda muacceliyet tarihinin üzerinden beş yıl geçmekle teselsül sona erer.

Mirasçılar tereke, yani mirasbırakanın borçlarından müteselsilen sorumlu olduklarından alacaklılar alacaklarının tamamını bütün mirasçılardan ya da mirasçıların yalnızca birinden isteyebilirler. Borcu ödeyen mirasçı, ödediği bu borcu payları oranında diğer mirasçılara rücu edebilir.

Mirasçıların terekeye elbirliği ile sahip olduklarını belirtmiştik. Elbirliği mülkiyeti bazı sorunlara neden olabilmektedir. Bu nedenle mirasçılar sulh hakiminden tereke üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesini isteyebilirler. Hakimin belirlediği süre içinde haklı bir itirazda bulunulmadığı ya da paylaşım davası açılmadığı takdirde elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesine karar verilir:

Miras Paylaşma

Mirasın nasıl paylaşılacağı mirasçılar tarafından serbestçe kararlaştırılır. Mirasbırakanın paylaşmanın nasıl yapılacağı ve payların nasıl oluşturulacağı hakkında koyduğu kurallar mirasçılar için bağlayıcıdır. Aralarında yapacakları paylaşma sözleşmesi veya payların oluşturulması ve fiilen alınması mirasçıları bağlar. Paylaşma sözleşmesi yazılı şekle tabidir, aksi takdirde geçerli olmaz.

Mirasçılar paylaşmada terekenin bütün malları üzerinde eşit haklara sahiptirler. Mirasçılardan her biri, tereke borçlarının paylaşmadan önce ödenmesini isteyebilir. Paylar mirasçılar tarafından mirasçı sayısınca oluşturulur. Anlaşmazlık halinde paylar mirasçılardan birinin talebi üzerine sulh hukuk mahkemesi tarafından oluşturulur. Payların özgülenmesi, yani mirasçılara tahsisi de mirasçıların anlaşmasıyla olur, anlaşmazlık halinde kur’a çekilir. Aslolan paylaştırmanın aynen yapılmasıdır, bunun mümkün olmaması durumunda satış yoluyla paylaştırma yoluna gidilecektir.

Mirasçılar bir tereke malının bölünmesi veya özgülenmesi konusunda anlaşamazlarsa, o mal satılır ve bedeli bölüştürülür Taşınmazlar, paylaşmanın yapıldığı zamandaki gerçek değerleri esas alınarak mirasçılara özgülenir. Tarımsal taşınmazlar gelir değerine, diğer taşınmazlar sürüm değerine göre özgülenir. Mirasçılar özgülenme değeri üzerinde uyuşamazlarsa, bu değer sulh hakimi tarafından belirlenir.

Mirasın paylaşılması, mirasçıların ortak bir karara varamamaları ya da anlaşamamaları durumunda mirasçılar mirasın paylaşılmasını mahkemeden de isteyebilirler. Her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini sulh mahkemesinden isteyebilir. Mirasçılardan birinin istemi üzerine hakim, terekenin tamamını ve terekedeki malların her birini göz önünde tutarak, olanak varsa taşınmazlardan her birinin tamamının bir mirasçıya verilmesi suretiyle paylaştırmayı yapar. Mirasçılara verilen taşınmazların değerleri arasındaki fark para ödenmesi yoluyla giderilerek miras payları arasında denkleştirme sağlanır.

Açılmış mirasta bir mirasçının payını devralmış veya haczettirmiş olan ya da elinde mirasçıya karşı alınmış borç ödemeden aciz belgesi bulunan alacaklı da sulh hakiminden bu mirasçının yerine paylaşmaya katılmak üzere bir kayyım atanmasını isteyebilir.

Mirasın Denkleştirme

Mirasın hakkaniyete uygun bir şekilde ve adilane paylaştırılması için Kanunda denkleştirme hükümlerine yer verilmiştir. Yasal mirasçılar, mirasbırakandan miras paylarına mahsuben elde ettikleri sağlararası karşılıksız kazandırmaları, denkleştirmeyi sağlamak için terekeye geri vermekle birbirlerine karşı yükümlüdürler.

Mirasbırakanın çeyiz veya kuruluş sermayesi vermek ya da bir malvarlığını devretmek veya borçtan kurtarmak ve benzerleri gibi karşılık almaksızın altsoyuna yapmış olduğu kazandırmalar, aksi mirasbırakan tarafından açıkça belirtilmiş olmadıkça, denkleştirmeye tabidir.

Geri vermekle yükümlü olan mirasçı, dilerse aldığını aynen geri verir; dilerse payından fazla olsa bile değerini miras payına mahsup ettirir.

Yapılan kazandırma miras payını aştığı takdirde mirasçı, mirasbırakanın bunu kendisine bırakmak istediğini ispat ederse, bu fazlalık denkleştirmeye tabi olmaz. Denkleştirme, kazandırmanın denkleştirme anındaki değerine göre yapılır.

Alışılmış ölçülerdeki eğitim ve öğrenim giderleri, olağan hediyeler ve evlenme sırasında yapılan geleneğe uygun giderler denkleştirmeye tabi değildir.

Miras Payının Devri

Miras payının devri mirasçılar arasında yazılı, mirasçılar ile üçüncü kişiler arasında ise noterlikçe düzenlenen sözleşmelerle mümkündür. Miras payının devri üçüncü kişiye paylaşmaya katılma yetkisi vermez, sadece paylaşma sonunda mirasçıya özgülenen payın kendisine verilmesini isteme hakkını sağlar.

Miras paylaşımı ve kardeşler arası uyuşmazlık çıkması durumunda genelde bir kardeş payını 3. kişiye veya diğer kardeşlere devrettiği görülmektedir. Bu nedenle bu kavram önemlidir.

Mirasbırakanın Sağlığında Yapılan Sözleşmeler

Mirasbırakan katılmadığı veya izin vermediği takdirde henüz açılmamış bir miras hakkında mirasçılar ve/veya üçüncü kişiler arasında yapılacak sözleşmeler geçersizdir. Böyle bir sözleşme gereğince yerine getirilmiş olan edimlerin geri verilmesi istenebilir.

Miras Paylaşımı Davası Yetkili Mahkeme

Mirasın paylaşılması  davalarında görevli ve yetkili mahkeme mirasbırakanın son yerleşim yeri sulh hukuk mahkemesidir.

Miras Avukatı

Yukarıda kısaca özetlenenlere ek olarak Kanun diğer konuların yanında özellikle mirasçıların birbirlerine karşı hakları ve sorumlulukları hakkında önemli hükümler içermektedir.

Son derece teknik bir konu olan ve uzmanlık gerektiren, aile içi ilişkileri etkileme potansiyeli nedeniyle de hassas bir nitelik taşıyan miras paylaşımı sürecinde profesyonel hukuki destek alınması, muhtemel zararların önlenmesi ve hakların korunması açısından büyük önem taşımaktadır. Mirasın paylaşılması hususunda uyuşmazlığınız varsa uzman miras uzman avukatı ile iletişime geçiniz.

] }


Avatar

1990 yılında Kırıkkale’de doğan Umur Yıldırım, orta öğrenimini Bursa Polis Koleji’nde tamamladıktan sonra yüksek öğrenimine Ankara Polis Akademisi’nde başlamış ve 2011 yılında ayrılmıştır. Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne başlayarak başarı burs ile üç yılda dönem ikincisi olarak mezun olmuştur. Halen tam burslu olarak Çankaya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü-Kamu Hukuku Bölümünde yüksek lisansına devam etmekte olan Umur Yıldırım, Kadim Hukuk ve Danışmanlık Bürosu’nun kurucusudur.