Mirasın hükmen reddi, Türk Medeni Kanunu’nun 605. maddesinin 2.fıkrasında düzenlenmiştir. Ölüm tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır. Buna mirasın hükmen reddi denilmektedir. Mirasbırakanın borca batıklığı her türlü delille ispat edilebilir. Mirasbırakanın vergi borcu varsa bunun da ölüm tarihi itibariyle miktarı dikkate alınır. Mirasbırakanın terekesinin borca batık olduğunu Davacının ispat etmesi gerekmektedir. Mirasbırakanın terekesinin borca batıklığının tespiti için ölüm tarihi itibariyle terekesinin aktif ve pasifinin belirlenmek gerekmektedir.
Medeni kanunumuzun 605. ve devamı maddelerinde düzenlenen mirasın reddi, mirasçıya, mirasçılık sıfatını kabul etmeme imkânını veren bir yoldur. Red, ya mirasçının iradesinden kaynaklanır ya da kanunun getirdiği bir karineden kaynaklanacaktır. Kanunun getirdiği bir karineden kaynaklanma durumunda mirasın hükmen reddinden bahsedilecektir. TMK m. 605/11 gereğince, ölüm tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmişse miras reddedilmiş sayılır. Burada kanun koyucu, ret süresinin susarak geçirilmesi halinde, mirasın kabul edilmiş sayılacağının aksine, reddedilmiş sayılacağı yönünde bir karine getirmiştir. Hükmi ret, mirasın kendiliğinden kazanılması ilkesine bir istisna teşkil etmektedir.
Mirasın Hükmen Reddi Nedir?
Hükmi ret, ret süresinin susarak geçirilmesi halinde mirasın kabul edilmiş sayılacağının tam tersine bir karine getirmiştir. Medeni Kanunumuzun 605/II. Maddesi’ne göre “ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır.” Hükümden anlaşılacağı üzere, belli şartların bulunduğu hallerde, mirasçıların mirası reddetmiş sayılacakları karinesi mevcuttur. Bu durum, mirasbırakanın borca batık olmasının açıkça belli ya da resmen saptanmış olmasıdır. Açıkça belli olma, mirasbırakanın ödemeden aczinin en az mirasbırakanın çevresi tarafından biliniyor olmasıdır Resmen sabit olma ise, mirasbırakan hakkında aciz vesikasının alınmış olmasıdır.
Hükmi ret bir karine olduğundan, reddin gerçekleşmiş sayılması için, mirasçıların ret beyanında bulunmalarına gerek yoktur, fakat, ileride doğacak ihtilafları önlemek için, sulh mahkemesine yine de bir beyanda bulunulmasında yarar vardır. Aksine, kabul etmek isteyen mirasçıların kabul beyanında bulunmaları gerekir. Bu kabul beyanı açık olabileceği gibi örtülü de olabilir. Ancak bu gibi durumlarda kabul beyanı için bir süre öngörülmüş değildir. Her ne kadar hükmi reddin gerçekleşmesi için mirasçının bir ret be-yanında bulunmasına gerek yok ise de ileride doğacak ihtilafları önlemek için sulh mahkemesine yine de bir beyanda bulunmasında fayda vardır Hükmi reddin tespiti bakımından da bir süre öngörülmediğinden, her zaman tespiti talep edilebildiği gibi tereke alacaklılarının açtığı davalarda da her zaman ileri sürülebilir Burada açılacak olan dava menfi tespit davası niteliğindedir.
Mirasın Hükmen Reddinin Şartları
- Terekenin Borca Batık Olması
Hükmi reddin varlığından bahsedilebilmesi için her şeyden önce terekenin borca batık olması gerekir. Terekenin borca batık olmasından kasıt, tereke nin pasif kısmının aktif kısmından fazla olmasıdır. Borca batık olmaktan kasıt yukarıda da bahsettiğimiz üzere mirasbırakanın ödemeden aczinin (borca batık) açıkça belli olması veya resmen açıklanmış olmasıdır. Açıkça belli olma, mirasbırakanın ödemeden aczinin en az mirasbırakanın çevresi tarafından biliniyor olması gerekmektedir. Resmen sabit olmadan kasıt mirasbırakan hakkında aciz vesikasının alınmış olmasıdır. Terekenin borca batık olduğunun tespiti için kişinin malvarlığı;
- Vergi dairelerinden,
- Trafik tescil genel müdürlüklerinden,
- Bankalardan,
- Tapu kadastro genel müdürlüğünden ve benzeri kurumlardan yapılacak yazışmalar ile veya ilgili belgelerin mahkemece istenmesi ile aktif ve pasiflerin hesaplanması ile tespit edilebilir.
Terekenin borca batık olması konusunda Yargıtay 7 Hukuk Dairesi “Murisin ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir Ölüm tarihi itibariyle, murisin tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması, terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir.” şeklinde karar vermiştir.
- Terekenin Borca Batık Olduğunun Açıkça Belli veya Resmen Tespit Edilmiş Olması
TMK m. 605/II uyarınca, hükmi reddin gerçekleşebilmesi için terekenin borca batık olması yeterli değildir. Ayrıca bunun açıkça belli olması veya resmet tespit edilmiş olması gerekir. Terekenin borca batık olduğu, yani mirasbırakanın borçlarını ödemeden aczi, yakınları, hukuki veya ekonomik ilişki kurduğu kişiler tarafından bilinir hale gelmiş ise bu şart gerçekleşmiş olur. Mirasbırakanın borçlarını ödemeden aczi resmen de tespit edilmiş olabilir Bundan kasıt, mirasbırakan hakkında bir iflas kararı veya borç ödemeden aciz belgesinin bulunmasıdır.
- Terekenin Borca Batık Olduğunun Belli ve Tespitinin Mirasın Açıldığında Meveut Olması
TMK m. 605/Il’ye göre, terekenin borca batık olmasının belli veya resmen tespit edilmiş olmasının ölüm tarihinde olması gerektiği belirtilmiştir. Diğer bir ifadeyle, miras açıldığında terekenin borca batıklık durumu ortadan kalmış ise hükmi red söz konusu olmaz.
Mirasın Hükmen Reddinin Tespiti Davası
Mirasın 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde gerçek reddi davası açmayan kişilerin tek başvurabileceği yol “Mirasın Hükmen Reddinin Tespiti Davası” olarak karşımız çıkmaktadır. Medeni Kanunumuzun 605/II. Maddesi’ne göre “ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır.” Hükmü amirdir. Ancak burada mirasçılar mirasın hükmen reddedildiğine dair bir tespit davası açmaları gerekmektedir. Bu dava açılırken mirasçıların daha önceden mirası kabul etmemiş olmaları gerekmektedir.
Bu davanın açılması, mirasçılara karşı açılacak icra takipleri veya benzeri durumların varlığı halinde mahkeme ilamını karşı delil olarak sunarak ileri sürülen borç iddialarından kurtulmak noktasında önem arz etmektedir. Bu ilamlar mirasçıları büyük bir yükümlülüğün altından kurtarmaktadır. İlgili davanın şartları şöyle sayılabilir;
- mirasçıların mirasın kabul edildiği yönünde bir işlem yapmamış olması
- murisin aktif malvarlığını kendi kullanımına geçirmeye yönelik bir harekette bulunmamış olmak
Mirasın Hükmen Reddinin Tespiti Davasında Taraflar
Kanuni ve atanmış mirasçılar “Mirasın Hükmen Reddinin Tespiti Davası” açma haklarına haizdirler. Mirasçıların yaşça küçük bireylerden oluşması durumunda terekeye kayyım atanması gerekecektir. Veyahut vesayet altında olanlar için ise vesayet makamlarının izninin alınması gereklidir. Bu kişiler ilgili davada davacı sıfatı ile yer alacaklardır.
Davalı kısım ise, murisin borcunun mevcut olduğu kurum veya kişiler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu davanın hasım gösterilmeksizin açılması mümkün değildir. hakim tarafından davalı taraf mevcut olmadan karar verilmesi mümkün olmayacaktır. Hasım gösterilmeyen davalar bundan kaynaklı olarak reddedilecektir.
Mirasın Hükmen Reddinin Tespiti Davasında Görevli, Yetkili Mahkeme ve Sonuçları
TMK m. 609/1 hükmüne göre, mirasın reddi mirasçılar tarafından sulh hukuk mahkemesine sözlü veya yazılı bir beyanla yapılır. Mirasın hükmi reddinin tespitinde, diğer bir ifadeyle terekenin borca batık olduğunun tespitinde ise görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Mirasın gerçek reddinde yetkili olan sulh hukuk mahkemesi, mirasbırakanın son yerleşim yeri mahkemesidir. Ancak Mirasın hükmi reddinde ise yetkili mahkeme, alacaklıların davanın açıldığı zamandaki ikametgahı mahkemesidir.
Hükmi ret durumunda mirasçıların herhangi bir irade açıklamasında bulunmalarına gerek kalmaksızın mirasçılık sıfatları ortadan kalkar. Dolayısıyla, onların terekenin borçlarından dolayı herhangi bir sorumlulukları söz konusu olmaz. Hükmi ret, bütün mirasçıları kapsadığından, mirası kabul eden herhangi bir mirasçının bulunmaması durumunda, mirasın en yakın bütün mirasçılar tarafından reddedilmesi gibi bir sonuç ortaya çıkar. Bu durumda mirasın resmen tasfiyesi yoluna gidilmesi gerekir.
Mirasın Hükmen Reddi Dava Dilekçesi
ANKARA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE
DAVACI (Mirasçı): …
VEKİLİ : Av. Umur Yıldırım
MURİS : …
ÖLÜM TARİHİ : …
DAVALILAR: …
KONU: Mirasın Hükmen Reddine ve Tesciline Karar Verilmesi Talebimizden ibarettir.
AÇIKLAMALAR
Müvekkilin babası olan muris ……., …… tarihinde vefat etmiştir. Müvekkil, murisin geriye kalan yasal mirasçılarından biri olarak murise ait taşınır, taşınmaz, borç, alacak ve nakit para gibi aktif ve pasiflerin hiçbirini kabul etmemektedir. Murisin borçlarından ötürü müvekkil aleyhinde yukarıda davalı olarak gösterilen alacaklılar tarafından icra takipleri başlatılmış olup, müvekkilin ödemesinin mümkün olmadığı meblağlar ortaya çıkmıştır. Bu nedenler doğrultusunda; Muristen, müvekkilin payına düşen mirasın tamamının hükmen reddine karar verilmesini talep etme zaruretimiz hasıl olmuştur.
Öncelikle belirtmemiz gerekir ki; müvekkil, ……. anne ve babası ayrılmışlardır ve müvekkil bir daha muris babasını görememiştir. Bu nedenlerle müvekkil, müteveffa babasından kalan aktif ve pasifleri hiçbir şekilde öğrenememiştir. Müvekkil, aşağıda detaylıca açıklayacağımız icra takipleri neticesinde, murisin mirasının borca batık olduğunu öğrenebilmiştir. Dosya kapsamında açıklığa kavuşturulacağı üzere, müteveffanın uzun yıllardan beri ayrı yaşaması nedeniyle müvekkilin, murisin malvarlığı ve borçları hakkında kesin bilgilere sahip olma imkanı hiçbir zaman olmamıştır.
Müteveffanın terekesinde pasifler, aktiflerden fazla olup kanun gereğince terekenin hükmen reddi kabul edilmelidir. Zira müteveffanın, ölüm tarihinde borçlarını ödemekten aciz olduğunu sabittir. Bu durumun açıkça ve resmen tespit edilerek, mirasın hükmen reddinin tescil edilmesi amacıyla işbu dava ikame edilmiştir.
Müteveffa, borçlarını ödeyemeden vefat etmiş ve bu nedenle yukarıda davalı olarak gösterilen alacaklılar tarafından, müvekkil aleyhinde aşağıdaki icra takipleri başlatılmıştır;
……
Her ne kadar, kural olarak mirasçıların mirası 3 aylık yasal süre içerisinde reddetmeleri gerektiği düzenlenmişse de, TMK’nın 605. Maddesi gereğince “Ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi (borca batık olduğu) açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.” denilmektedir. Kanun maddesi gereğince, mirasın borca batık olması durumunda mirasın hükmen reddedildiği kabul edilmektedir. Mirasçıların, bunun için ayrıca bir beyanda bulunmaları gerekmeksizin mirası reddetmiş sayılırlar. Ayrıca hükmen reddin söz konu olması halinde herhangi bir hak düşürücü süre de öngörülmemiştir. Bu nedenle, borca batık işbu hükmen reddinin tescili gerekmektedir. Nitekim, Yargıtay kararları ile de sabit olunduğu üzere; terekenin borca batık olduğunun tespiti hukuksal nedenine dayalı olarak TMK’nun 605/2. maddesi gereğince açılan davalar, mirasın hükmen reddi davasıdır. Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, murisin ölüm tarihi itibariyle terekesinin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. Mirasın hükmen reddine (terekenin borca batık olduğunun tespitine) ilişkin talepler, süreye tabi olmayıp mirasçıların iyiniyetli ya da kötüniyetli olmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Murisin ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir.
Yukarıda açıklamaya çalıştığımız nedenler doğrultusunda; Müvekkil açısından geri dönülmez sorunlara sebebiyet vermemesi ve müvekkilin haksız bir şekilde mağdur edilmesinin engellenmesi adına, mirasın hükmen reddine karar verilmesini ve bu kararın tescil edilmesini talep etme zorunluluğumuz hasıl olmuştur.
HUKUKİ NEDENLER: TMK, HMK, sair alakadar mevzuat
HUKUKİ DELİLLER: Ölüm belgesi, Nüfus kaydı, Konya ….. Esas sayılı İcra dosyası, Bilirkişi, Tanık, ve tüm sair deliller.
- SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıkladığımız ve re’sen dikkate alınacak nedenlerle;
- Talebimizin kabulüne karar verilerek, terekenin borca batık olduğunun tespitine; bu nedenle mirasın hükmen reddine karar verilmesine ve bu kararın tesciline,
- Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine, karar verilmesini bilvekale arz ve talep ederiz. (tarih)
Davacı Vekili
Av. Umur Yıldırım
Mirasın Hükmen Reddi Yargıtay Kararları
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin E. 2022/1460, Κ. 2023/2505, Τ.11.5.2023 sayılı kararı
Murisin ölüm tarihi itibariyle üzerine kayıtlı gayrimenkul, araç, banka kaydı olup olmadığı, davalıya ölüm tarihi itibariyle borç miktarının araştırılmadığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, murisin 19.06.2017 tarihi itibariyle gayrimenkul, araç, banka kaydının bulunup bulunmadığının araştırılması için ilgili tapu, emniyet, banka müdürlüklerine yazı yazılmalıdır. Davalıya olan borcunun ölüm tarihi itibariyle miktarı belirlenmelidir. Bunun yanında davacı mirasçılar tarafından ödendiği ileri sürülen borç miktarı tereke pasifine göre cüzi bir miktar olup, mirasçıların kendi malvarlığından ödemiş olmalarına göre ödeme işleminin olağan işlemlerden olduğu, cüzi kısım borçlarının davacılar tarafından ödenmesinin terekeyi kabullenme olarak değerlendirilemeyeceği gözetilmeden bu hususların davanın reddi gerekçesi olarak görülmesi doğru olmadığı gibi ödeme cüzi bu miktar olmasa dahi ödemeyi yapan mirasçılar tespit edilmeksizin tüm davacılar yönünden terekenin benimsendiği kabul edilerek hüküm kurulması da doğru değildir.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin E. 2022/1242, Κ. 2023/2299, Τ. 26.4.2023 sayılı kararı
Dava, mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir Uyuşmazlık çözümünde, mirasın hükmen reddi talebine ilişkin olarak Türk Medeni Kanunu’nun 605/2 ve 610. maddesi esas alınmıştır. Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır. (TMK m. 605/2) Mirasçılar Türk Medeni Kanunu’nun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir Türk Medeni Kanunu’nun 606. maddesinde belirtilen süre bu davada uygulanmaz.
Terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler ve tapu müdürlüğü vb. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı göz önünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Mahkemece davanın niteliği gereği davalı-alacaklının, murisin terekesi nin borca batık olduğunu bilmediği, bilmesinin mümkün olmadığı, yapılan yargılama sonrasında terekenin borca batık olup olmadığına karar verildiği göz önünde bulundurularak yargılama gideri ve harçtan davalının değil davacıların sorumlu tutulması, davacılar lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerekir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden, davacıların Samsun Noterliğinin 01.08.2012 tarihli 17293 Sayılı feragatnamesiyle murisin ölümüyle kendilerine intikal eden unvanlı işyerinin işletme hakkı üzerindeki, Sam sun Noterliği’nin 01.08.2012 tarihli 17294 Sayılı feragatnamesiyle de murisin ölümüyle kendilerine intikal eden…… plakalı kamyonetteki bil- cümle miras hak ve hisselerinin tamamını mirasçıya devrettikleri anlaşılmaktadır, Davacıların bu devrilerle tereke işlemlerine karıştığı ve TMK’nın 610 maddesinin 2 fıkrası gereğince mirası reddedemeyecekleri gözetilmeden karar verilmesi doğru görülmemiş bu sebeple hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin E. 2022/6601, K. 2022/7752, Τ. 14.12.2022 sayılı kararı
Dava, TMK’nın 605/2 maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir. Murisin yasal mirasçısı olan davacılar hakkında, amme alacaklısı tarafından henüz takibe geçilmemiş olması, yasal mirasçıların borç tehdidi altında olmadıkları anlamına gelmez. Öyleyse, bu işten anlayan bilirkişi veya bilirkişiler eliyle murisin “yasal temsilcisi olduğu limited şirketin defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılarak şirketin aktif ve pasifinin saptanması ve murisin şirketin kamu borcundan dolayı sermaye hissesi oranında şahsen sorumlu olacağı miktarın bu suretle belirlenmesi gerekir.
Amme alacağının şirketin malvarlığından tamamen tahsili mümkün ise, bu halde davacıların borca batıklığın tespitini istemekte hukuki yararlarının bulunmayacağı gözetilerek isteğin reddedilmesi, değil ise murisin ölüm tarihi itibarıyla tespit edilen terekesi aktifinin borcu karşılamaya yeterli olmaması halinde isteğin kabulüne karar verilmesi gerekir.
Ayrıca, mahkemece terekenin aktif ve pasifi araştırılırken ölüm tarihinin baz alınmadığı görülmektedir. Mahkemece, ilgili tapu, emniyet ve banka şu belerine yazı yazılarak Murise ait olduğu tespit edilen taşınmazlar dışında gayrimenkulünün bulunması halinde gayrimenkullerde, adına kayıtlı aracın bulunması halinde araç için keşif yapılarak konusunda uzman bilirkişiler aracılığıyla ölüm tarihindeki değerleri tespit edilmelidir. SGK ve Vergi Dairesi Başkanlığına olan borçların ölüm tarihi itibariyle miktarı ve niteliği belirlenmeli, murisin sorumlu olduğu miktar yönünden konusunda uzman bilirkişilerden rapor alınmalıdır.
Terekeyi sahiplenen mirasçıların mirası reddetme hakkı bulunmadığından davacı mirasçının mirası kabul anlamına gelen davranışlarda bulunup bulunmadıkları da araştırılmalıdır. İlk derece mahkemesince, belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bu sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin E. 2022/4844, K. 2022/7642, Τ. 12.12.2022 sayılı kararı
Dava, terekenin borca batık olduğunun tespiti hukuksal nedenine dayalı olarak 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir. Ölüm tarihinde murisin ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK. m. 605/2). Bu maddeye dayanan talepler süreye tabi olmayıp, mirasçıların iyi niyetli ya da kötü niyetli olmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Murisin ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Ölüm tarihi itibariyle, murisin tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması; terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir. Ancak, tereke borca batık olmasına rağmen Türk Medeni Kanununun 610/2. madde- sinde açıklandığı şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı, mirası reddedemez. Davacının murisinin ölümünden sonra yasal yükümlülüklerini yerine getirerek veraset ve intikal vergisi beyannamesini vermiş olması mirası kabul anlamında yorumlanamaz.
Murisin ölümü nedeniyle sağlığında yaptırdığı hayat sigortasından ödenen tazminat, mirasçıların hak sahipliği sıfatından… haklarından olup terekeye dahil değildir.
Somut olaya gelince, Ziraat Bankası A.Ş. Şubesinin Bursa Yeşil Vergi Dairesine gönderdiği 02.04 2013 tarihli yazısında, murisin kullanmış olduğu tüketici kredisinin Ziraat Sigorta Şirketinden gelen 22.050.00 TL tazminat ile kapatılmış olduğu, kalan 4.781,52 TL’nin varislere ödenmek üzere emanet hesabında tutulduğu bildirilmiş olup; murisin kullandığı kredi nedeniyle sigorta tazminatından mirasçılara ödeme yapıldığı anlaşılmıştır, Mahkemece öncelikle murisin sağlığında kullanmış olduğu tüketici kredisi nedeniyle tanzim edilen sigortaya ait poliçe örneği ve dayanak diğer belgelerin getirtilerek, sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin Türk Medeni Kanununun 610. maddesi anlamında terekeye ait olup olmadığı yahut poliçenin teminat altına aldığı kredi borcu ödendikten sonra artan tutarın hak sahibi mirasçılara ait olup olmayacağı değerlendirilmek suretiyle hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.