İlamlı İcra Takibi Nedir? Nasıl Yapılır? Nasıl İtiraz Edilir?

ilamli icra takibi

İlamlı icra takibi, bir mahkeme kararının gereğinin yerine getirilmesi için başvurulan takip yoludur. İlamlı icra takibinde, mahkemeden lehine ilam alan kişi, icra dairesine başvurarak ve ilama dayalı olarak hakkının alınmasını talep eder. Para ve teminat alacağı dışında bir alacak için takip yapılmadan önce mutlaka mahkemede dava açılır ve ilam alınır. İlamlı icra takibinin konusu para alacağı, menkul teslimi, gayrimenkullerin tahliyesi, çocuk teslimi çocuk ile şahsi münasebet-görüştürme gibi konulardır. Alacaklı konusu para ve teminat dışında alacaklar için seçim hakkına sahiptir. Dilerse ilamsız dilerse ilamlı icra yoluna başvurabilir. İlamlı icra takibinde kullanılabilecek belgeler:

  • Mahkeme kararı
  • Mahkeme önünde yapılan sulh, kabul veya feragat,
  • Hakem kararı
  • Noter senedi
  • Temyiz ve icra kefaletnameleri

İlamlı icra takibi, alacaklının önce mahkemeye müracaat etmesi, bu konuda bir yargılamanın yapılması ve bunun sonucunda lehine bir ilam elde etmesinden sonra icra dairesine başvurarak ilamın (mahkeme kararının) icrasının talep etmesine denir İlamlı icra takibi için yetki kuralı yoktur. Alacaklı istediği icra dairesinde takip yapabilir.

ilamli icra takibi nedir
ilamli icra takibi nedir

İlamlı İcra Takibi Nedir?

İlamlı icra takibi, bir mahkeme kararının gereğinin yerine getirilmesi için başvurulan takip yoludur. İlamlı icra takibinde, mahkemeden lehine ilam alan kişi, icra dairesine başvurarak ve ilama dayalı olarak hakkının alınmasını talep eder. Alacaklının elinde ilam varsa hem ilamlı hem de ilamsız takip yapabilir. Ancak Yargıtay içtihadı birleştirme kararına göre ilama dayalı bir alacak için ilamsız takip yoluna gidilemez. Çünkü İcra İflas Kanunu’ndaki emredici hükme ve dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eder ve mahkeme bunu resen gözetmelidir. Böyle bir tercih borçlunun hukuksal durumunu ağırlaştırır, menfaat dengesini bozar. Ayrıca ilamsız takip yapılması halinde borçlunun yapacağı itiraz üzerine tekrar mahkemeye başvurulması Devletin yargı organlarının gereksiz yere meşgul edilmesi sonucunu doğurur. İlamlı icra takibine başvurabilmek için takibin ilam veya ilam niteliğinde bir belgeye dayanması gerekir. İlamlı icra takibi için en önemli bilgiler;

  1. İlamlı takiplerde yetki sorunu yoktur. İstediğiniz yerden icra takibine koyabilirsiniz.
  2. İlamlı takiplerde peşin harç yoktur. Başvuru harcı, vekalet suret harcı ve tebligat masrafı vardır.
  3. Bazı ilamların icraya konabilmesi için kesinleşmiş olması şarttır. Bu sebeple ilamı icraya koymadan önce bu şartın sağlanıp sağlanmadığından emin olunuz.
  4. İlamlı icra takibinde ödeme emri değil, icra emri gönderilir. İcra emri, ödeme emrinden daha güçlüdür.
  5. İtirazın iptali davası ilamında yer alan vekalet ücreti, yargılama gideri ve icra inkar tazminatı gibi kalemlerin itiraza uğrayan dosyadan icraya konulması gerekmez ancak asıl alacak kalemi itirazla duran dosyaya ibraz edilmelidir.
  6. İlamda her bir kalemde farklı bir faiz işletilmesi gerekebilir. Takip açılırken bu faizlere dikkat edilmelidir.
  7. Kararı icraya koyarken icra müdürlükleri kararın aslını görmek isteyebilir. Bu sebeple dosyaya kararın aslını, yoksa aslı gibidir örneğini koyunuz.
  8. Kararın kesinleşip kesinleşmeden takibe konulabilmesi ile ilgili çok dikkatli olunuz. Kesinleşmeden takibe koyduğunuz ilamlı takiplerin iptal edilmesi alacaklıyı zarara uğratabilir.
  9. İlam borçlusu mahkemede kendisini vekille temsil ettirmişse, icra emrinin vekile gönderilmesi gerekir. Tahliye, nafaka ve benzeri ilamlarda, icra emrinin borçluya da gönderilmesi faydalı olacaktır.
  10. İlamda birden fazla borçlu varsa ve her biri borçtan müştereken sorumlu değilse, takip talebinde ve icra emrinde her bir borçlunun borcun ne kadarından sorumlu oldukları ayrıca belirtilmelidir.

İlamlı İcra Takibi Aşamaları

İlamsız takipte alacaklı doğrudan icra dairesine başvurabilir. Böylece takip başlar yani tek aşamalı bir süreç vardır. ancak ilamlı icrada alacaklı öncelikle mahkemeye başvurur. Yapılan yargılama sonucunda lehine ilam verilince icra dairesine başvurur ve bununla beraber icra takibi başlar. Bu nedenle genel olarak iki aşamalı bir süreç olarak gözükür. Ancak bu iki aşamalı süreç içerisinde 6 aşama vardır. İcra takibi başlar ve ödeme emri borçluya ulaştığında da takip kesinleşmiş olur. Sonra haciz işlemine başlar. İlamlı icra takibi aşamaları şunlardır;

  1. Aşama: Takip talebi
  2. Aşama: İcra emri
  3. Aşama: Bazı durumlarda icranın geri bırakılması
  4. Aşama: Para alacakları dışında ilamın yerine getirilmesi, para alacakları için haciz
  5. Aşama: Satış
  6. Aşama: Paraların ödenmesi veya aciz vesikasının verilmesi

İlamsız icra esas olarak para ve teminat alacakları için mümkün olup, bunun dışında takip yapılmak isteniyorsa, önce mahkemeye başvurulup ilam alınır, akabinde takip başlatılır. Para ve teminat alacağı dışında bir alacak için, örneğin;

  • Taşınır teslimi,
  • Taşınmaz teslimi,
  • Bir işin yapılması,
  • Bir çocuğun teslimi

gibi hususlar hakkında takip yapılmadan önce mutlaka mahkemede dava açılıp ilam alınmalıdır. Ayrıca, konusu para veya teminat alacağı olan alacaklar için de ilamsız icra yoluna başvurmak istemeyen alacaklı, önce mahkemeden ilam alıp daha sonradan icra takibi başlatabilir. İlamlı icra takibinde, ilamsız icradan farklı olarak temel iki aşama söz konusudur. İlamsız icrada alacaklı direkt olarak icra dairesine başvurarak takibi başlatırken, ilamlı icrada takip yapmak isteyen alacaklının, önce mahkemeye başvurması, bu konuda yargılamanın yapılması ve bunun sonucunda lehine bir ilam elde ettikten sonra icra dairesine başvurarak ilamın icrasını talep etmesi gerekir. Ayrıca ilamlı icra takibinde alacaklı istediği yer icra dairesine başvurabilirken, ilamsız icra takibinde genel yetki kurallarına göre yetkili olan icra dairesine başvuru yapılır.

İlamlı icra takibi, bir takip talebi ile başlar. Takip talebinden sonra ödeme emri değil, icra emri gönderilir. Kural olarak icra emri karşısında onun gereğinin yerine getirilmesi gerekir; icra emrine karşı ilamsız icradaki gibi, takibin durmasını sağlayan doğrudan bir itiraz yolu öngörülmemiştir. Ancak, borçlunun takibe karşı koyma imkanı tamamen ortadan kaldırılmamış, bazı durumlarda borçlunun takibi durdurabilmesi için birtakım imkanlar düzenlenmiştir.

ilamli icra takibine itiraz
ilamli icra takibine itiraz

İlam Nedir?

Mahkeme kararının iki taraftan her birine verilen mühürlü örneklerine ilam denir. (HMK m. 301/2)  İlam sadece ilk derece mahkeme kararları için kullanılır. İlamlı icra takibine konu edilebilecek ilam, hakimin davadan el çekmesi sonucunu doğuran esasa ilişkin nihai kararı anlamak gerekir. Usule ilişkin kararlar ve ara kararlar ilamlı icraya konulamaz. Yine ihtiyati tedbir kararı ilamlı icra takibine konu edilemez. İlam ile ilam örneği birbirinden farklıdır. İlam örneğinde ilamdan farklı olarak yargıcın ve zabıt katibinin imzası bulunmaz. Ayrıca ilam verilirken suret harcı alınmaz ancak ilam örneği verilirken suret harcı alınır. Suret harcı ilamın her sayfasının suretinden alınan harç türüdür. Ancak ilamlı icraya başvururken bu iki belge arasında bir fark görülmemektedir.

Alacaklının ilamlı icra takibine başvurabilmesi için bir ilamın olması gerekmektedir. İlamlı icra takibinde kullanılacak kararlar mahkemelerin nihai kararlarıdır. Ara kararların veya geçici hukuki koruma kararlarının yerine getirilmesi için ilamlı icra yoluna başvurulamaz. Bu tür kararların yerine getirilmesi için özel düzenlemeler söz konusu olmakla birlikte, ilamlı icra kapsamında değildir. Mahkeme kararlarının mühürlü ve imzalı olarak taraflara verilen örneklerine ilam denir. İlamlı icra yoluyla takip yapılabilen durumlar;

  • Hukuk mahkemelerinden alınmış olan ilamlar
  • Ceza mahkemesi ilamlarının tazminata ve yargılama giderlerine ilişkin olanları
  • Yargıtay’ın duruşmalı incelemelerinde duruşmada vekili olan ve temyiz istemi kabul edilen taraf lehine takdir edilen vekalet ücreti alacağına yönelik karar
  • İdari yargıda edim hükmü içeren ilamlar
  • Sayıştay ilamları
  • Hakem kararları
  • Usulüne göre tenfiz kararı verilmiş yabancı mahkeme ve yabancı hakem kararları

Bir mahkeme hükmünün, ilamlı icra takibinin konusunu oluşturabilmesi için eda hükmünü içermesi gerekir. Eda hükmünü içermeyen ilamlar veya ilamların edaya ilişkin olmayan kısımları, ilamlı icra konusu olmaz. Edaya ilişkin mahkeme kararlarının icra edilecek kısımları, hüküm fıkrasıdır. Mahkeme kararı, edaya ilişkin olmakla birlikte, icra için yeterince açık değilse, onun da usulüne uygun şekilde açıklanmadan icrası mümkün değildir. Aynı kararda edaya ilişkin birden fazla hüküm fıkrası mevcut olabilir. İlamlı icra bakımından mahkeme hükmünün her bir hüküm fıkrası ayrı ayrı değerlendirilmelidir.

İlam Niteliğindeki Belgeler Nelerdir?

Mahkeme kararı olmamasına rağmen takip hukukunda mahkeme kararı gibi sonuç doğuran belgelere ilam niteliğinde belge denir. Bu belgeler kanunda sayılmıştır. Kanun koyucu ilam yanında ispat kuvveti bakımından ilama yakın bazı belgelere dayanarak da ilamlı icra takibi yapılmasını kabul etmiş, bu belgeleri ilam niteliğinde saymıştır. Bir belgenin ilam niteliğinde sayılması, o belgeye dayananın, ilamların icrasına ilişkin hükümlerden yararlanması sonucunu doğurup ilama ilişkin tüm etkilerden yararlanacağı ya da bir konuda aranan özel bir resmi belgenin yerine geçeceği anlamına gelmez. İcra İflas Kanunu 38. maddede ilam niteliğinde belgeler sayılmıştır.

Bir belgenin ilam niteliğinde olup olmadığı, ancak kanun tarafından belirlenebilir. Bazen kanunda, bir belgenin ilam niteliğinde olduğu veya ilamlı icraya konu olacağı açıkça belirtilmeden sadece, “bir hüküm elde etmeye ihtiyaç olmadan” veya “bir mahkeme hükmü gerekmeden” şeklinde ibarelerle ilamlı icraya konu olması sağlanmaktadır. İlam niteliğinde sayılan belgeler şunlardır;

  • Mahkeme huzurunda yapılan sulhler
  • Mahkeme huzurunda yapılan kabuller ve icrai nitelikteki feragatler
  • Kayıtsız şartsız para borcu ikrarını içeren düzenleme şeklindeki noter senetleri (para borcuna ilişkin olması, kayıtsız şartsız borç ikrarını içermesi, düzenleme şeklinde bir noter senedi olması lazım)
  • İstinaf ve temyiz kefaletnameleri
  • İcra dairesindeki kefaletnameler
  • Özel kanunlara göre ilam niteliğinde sayılan belgeler:
  1. Avukatlar ve müvekkillerinin imzaladığı uzlaşma tutanakları
  2. Uzlaşmaya tabi suçlarda şüphelinin edimi yerine getirmemesi halinde verilen uzlaşma raporu
  3. Yasal sınırın altındaki uyuşmazlıklarda tüketici hakem heyeti kararları
  4. Tarım kredi kooperatiflerinin kredi ile ilgili alacak senetleri, taahhütname ve sözleşmeleri
  5. Baroların para cezası, gider ödemesi kararları
  6. Mühendis ve mimarlar odasının aidat ve para cezaları kararları
  7. Noterler Birliği Disiplin Kurulunun para cezasına veya giderlere ilişkin kararları
  8. Tüketici hakem heyeti kararları
  9. Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’na göre yönetim aidatları vs.

İcra dairesinin huzurunda yapılan sulhler ilam niteliğinde değildir. Mahkeme huzurunda yapılan sulhler taraflar arasındaki uyuşmazlığı sona erdirmek için yapılan işlemlerdir. Mahkeme huzurunda yapılan kabul ise davalının tek taraflı irade açıklamasıyla davacının istemini kısmen veya tamamen kabul etmesidir. Noter senedi kayıtsız şartsız olmalı, bir para borcu içermeli ve düzenleme şeklinde yapılmalıdır. Onaylama biçiminde olan noter senetleri diğer şartları sağlasa bile ilam niteliğinde belge sayılmaz. İstinaf ve temyiz kefaletnameleri yasa yoluna başvurulduğunda mahkemelerin icranın geri bırakılması için verdiği kefaletnamelerdir. İcra dairesinin kefaletnameleri ise üçüncü kişilerin kefil olarak icra dairesi önünde yaptıkları kısmen veya tamamen borcu üstlendikleri kefaletnamelerdir. Bu kefaletnamelerin şikayet yoluyla icra mahkemesine öne sürülmesi mümkün değildir.

Hükmün Kesinleşmesinden Önce İlamlı İcraya Başvurulması ve İcranın Durdurulması

Kural olarak ilamlı icra takibi için hükmün kesinleşmesi aranmaz. Yani alacaklının, bir ilama dayanarak ilamlı icra takibi yapabilmesi için, hükmün kesinleşmiş olması kural olarak şart değildir. Hüküm kesinleşmeden de ilamlı icra yoluna başvurulabilir. Karara karşı kanun yoluna başvurulmuş olması da kural olarak ilamın icrasını durdurmaz. Bazı durumlarda ilam kesinleşmedikçe icraya konmaz. Kesinleşmeden icraya konulamayan ilamların yargılama gideri ve vekalet ücretinin icraya konması da hükmün kesinleşmesine bağlıdır.

Bu ilamlarda kesinleşmeden ilamlı icra takibi yapılırsa icra mahkemesine icra memurunun işlemi şikayet edilebilir. Bu şikayet üzerine derdest icra takibi iptal edilir. Çünkü dediğimiz gibi bu ilamların şekli anlamda kesinleşmesi gerekir. Bunlar genel olarak aile ve kişiler hukuku, taşınmaz mallar üzerindeki aynı haklara ilişkin ilamlardır. Kesinleşmeden ilamlı icra takibine konu edilemeyecek ilamlar;

  • Taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararlar,
  • Kişiler ve aile hukukuna ilişkin kararlar (nafaka hariç),
  • Yabancı mahkeme kararlarının tenfizi hakkındaki kararlar,
  • Ceza mahkemesi ilamlarının yargılama giderlerine ilişkin hüküm,
  • Sayıştay ilamları,
  • Menfi tespit davalarında lehine tazminata hükmedilen borçlu, menfi tespit ilamı kesinleşmedikçe tazminat ve yargılama giderleri için olan ilamı,
  • Bayrağına ve sicile kayıtlı olup olmadığına bakılmaksızın bütün gemilere ve bunlarla ilgili ayni haklara ilişkin kararlar kesinleşmedikçe icra edilemez.

İcranın Durdurulması

İcranın durdurulması, takibe konu ilam için kanun yoluna başvurulması durumunda, incelemeyi yapacak mahkeme tarafından icra işlemlerinin olduğu yerde bırakılması, bir sonraki aşamayı geçirilmemesine denir. Kesinleşmeden icra edilemeyecek ilamlar dışında, bir hüküm için kanun yoluna başvurulmuş olması icrayı durdurmayacaktır. Yani yasa yolu süreci işlerken aynı zamanda icra takibi devam edecektir. Borçlu, ilamın icrasını durdurmak istiyorsa, teminat karşılığında bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay’ dan icranın durdurulması kararı almalıdır. İcranın durdurulmasının bazı koşulları vardır:

  • Öncelikle bir ilam söz konusu olmalı ve borçlu hakkında bu ilama dayalı icra takibi yapılmalıdır.
  • Borçlu bu ilk derece mahkemesinin kararına karşı kanun yoluna başvurmalıdır.
  • İstinaf veya temyiz merciinden icranın durdurulmasını (tehiri icra) istenmelidir. Bu karar olmazsa bölge adliye mahkemesi kendiliğinden bu kararı veremez.
  • Kural olarak borçlu bir teminat göstermelidir. İcra dairesine gösterilen teminat, ilamda belirtilen dışında başka bir şeyse, borçlunun ayrıca icra mahkemesinden bu teminatın kabul edildiğine dair de karar alması gerekir.
  • Borçlu, kanun yoluna başvurup icranın durdurulmasını talep ettikten sonra, icra dairesine başvurarak istinaf veya temyiz merciinden icranın durdurulması hakkında bir karar verilinceye kadar kendisine uygun bir süre verilmesini istemelidir. İcra müdürü, alacağın tamamı kadar bir teminat karşılığında borçluya icranın durdurulması kararını getirmesi için uygun süre verir.
  • İcra dairesinin tanıdığı süre içinde, başvurulan kanun yolu mercii bu konuda bir karar vermez ise, icra müdürü yeniden bir süre verir. İstinaf ya da temyiz mercii, dosya üzerinden bir inceleme yaparak bu konuda bir karar verecektir. İnceleme sonucunda icranın durdurulmasına karar verilirse, icra dairesi ilamın icrasını kanun yolu incelemesinin sonuna kadar erteler. Fakat inceleme sonucu istinaf mercii istinaf başvurusunun esastan reddine karar verir ya da temyiz mercii hükmü onarsa, icranın durdurulması kararı verilmişse, bu karar kendiliğinden kalkar ve ilamlı icraya devam edilir.

İlamlı İcra Takibinde Yetki

İlamsız icrada belirtilen yetki kuralları, ilamlı icrada uygulanmayacaktır. Elinde ilam bulunan ve ilamlı icra takibi yapmak isteyen alacaklı, dilediği icra dairesinden bu takibi yapabilir. Yani ilamlı icrada alacaklı istediği yetki dairesini seçebilir. Bu kural her icra dairesi için geçerlidir. Hem ilam hem de ilam niteliğinde bir belgeye dayanılarak takip yapılması durumunda geçerlidir.

Elinde bu iki belgeden biri olan alacaklı Türkiye’deki herhangi bir yer icra dairesine başvurabilir. Örneğin Ankara’dan alınan bir ilam varsa taraflarla ya da dava ile hiç ilgisi olmasa bile İzmir’de icraya konulabilir. Alacaklı, ilamlı icra takibine başladıktan sonra yerleşim yerini değiştirebilir. Bu durumda ilamlı icra takibinin yeni yerleşim yerindeki icra dairesine gönderilmesini de isteyebilir. (İİK m. 34/2) Ayrıca borçlu yetkiye itiraz gibi iddialarda bulunamaz.

İlamlı İcrada Takip Talebi

Alacaklı, takip talebinde bulurken elindeki ilamı da sunar. Takipte alacaklı ve borçlu, ilamda alacaklı ve borçlu olarak belirtilen kişilerdir. Alacak konusu ise, ilamda hüküm olarak yazılan kısımdan oluşur. Para alacağına ilişkin bir ilam söz konusu ise, alacaklının takip talebinde hangi yolu seçtiğini bildirmesi gerekmez. Alacaklının icra emrinde belirtilen ödeme süresi geçtikten sonra, haciz veya iflas yollarından birini seçmesi mümkündür. İflas yolu seçilirken, borçlunun iflasa tabi kişilerden olmasına dikkat edilmelidir. İlamlı icrada takip talebine, takibe esas olan ilam veya ilam niteliğindeki belgenin tarih, numarası ve özeti yazılır ve icraya konulan ilam veya ilam niteliğindeki belge takip talebi ile birlikte icra dairesine verilir.

İlama dayalı takip son işlem üzerinden 10 yıl geçmesi ile zamanaşımına uğrar. Türk Borçlar Kanunu’na göre mahkeme ya da hakem kararlarına bağlanmış bir borç için yeni süre daima 10 yıldır. Ancak noter senedine bağlanmış bir borç için senedin niteliğine göre Borçlar Kanunu ya da Türk Ticaret Kanunu hükümlerine bakılarak farklı zamanaşımı süreleri tespit edilir. İlam verildikten sonra 10 yıl içinde borçluya tebliğ edilirse, tebliğ tarihinden itibaren yeni bir 10 yıllık zamanaşımı süresi başlar. Borçlu bunu yasa yoluna götürebilir ve Yargıtay’ca verilen kesin hüküm sonucunda 10 yıllık zamanaşımı süresi hükmün kesinleşmesinden itibaren tekrar başlar.

Bunların dışında bazı ilamlar zamanaşımına uğramaz. Örneğin taşınmaz üzerindeki ayni haklara ilişkin ilamlar ve aile ile kişiler hukukuna ilişkin ilamlar. Ancak taşınmaz üzerindeki kişisel haklara ilişkin ilamlar zamanaşımına uğrar. Örneğin kira alacağına yönelik ilamlar. Yargıtay’a göre nafakaya ilişkin ilamlarda, nafaka alacağı zaman geçtikçe borçlu zimmetinde gerçekleşecektir. Bu nedenle takip gününden geriye doğru 10 yıldan önceki nafaka alacakları zamanaşımına uğrayacaktır.

İcra Emri

Takip talebini ve bunun dayanağı olan belgeyi alan icra müdürü, bir icra emri düzenler ve borçluya gönderir. İlamsız takiplerde ödeme emri olan bu belge, ilamsız icralarda icra emri adını taşır. İcra müdürü, öncelikle takip talebi ile birlikte verilen belgenin ilam veya ilam niteliğinde bir belge olup olmadığını kendiliğinden inceler. İlamlı icra konusu olacak bir belgeye dayanmayan takip talebini esas alarak icra emri gönderilirse, bu süresiz şikayet konusu olur. Alacaklının verdiği belge, ilam veya ilam niteliğinde bir belge ise icra müdürü, takip talebine ve ilama uygun bir icra emri düzenler ve borçluya gönderir.

İcra emrinin mutlaka ilama uygun olması gerekir; aksi halde süresiz şikayet yoluna başvurulabilir.  Bir ilamın infaz edilecek kısmı hüküm bölümüdür, bu kısım değiştirilmeden aynen icra edilmelidir. İcra memurunun takip konusu ilamı yorumlama, değiştirme, tavzih etme gibi bir yetkisi yoktur; eğer ilam icraya elverişli değilse icra memuru ilamı icraya koymamalı, alacaklıdan bu konuda gerekli işlemi yapmasını istemelidir. İcra emrinde yer alacak hususlar:

  • Alacaklı ve borçlunun, varsa temsilcilerinin ad, soyad, şöhret, yerleşim yeri
  • Hükmü veren mahkemenin adı ve hükmü verilen şey
  • İlam tarihi ve numarası
  • Mahkemelerden icranın geri bırakılması hakkında karar getirilmedikçe cebri icraya devam edileceği yazılır.

İcra emrinde takip talebinde yer alan kayıtlarla birlikte ihtar kısmı yer alır. İcra emrinde, borçlunun ilamda belirtilen borç konusu şeyi, belli bir süre içinde ödemesi, teslim etmesi veya yapması, ilama uyması ya da bu süre içinde icranın geri bırakılmasına ilişkin karar getirmesi, buna uymazsa ilamın icra dairesi tarafından zorla yerine getirileceği ihtar edilir. Para alacağına ilişkin bir ilamın icrası söz konusu ise, borçlunun yedi gün içinde ilamda yazılı borcu ödemesi, ödemezse aynı sürede mal beyanında bulunması, mal beyanında bulunmazsa hapisle tazyik olunacağı, mal beyanında bulunmaz veya gerçeğe aykırı mal beyanında bulunursa hapisle cezalandırılacağı ihtarı da yer alır. İcra emri tebliğ edilen borçlunun, esasen icra emrinin gereği süresinde yerine getirmesi gerekir, aksi halde icra emri zorla yerine getirilir. İlamlı icrada borçlu borcunu ödemelidir fakat belli şartlar altında borçluya icranın geri bırakılmasını talep etme imkanı tanınmıştır.

İcra emrinde faiz başlangıç, bitiş tarihleri ve oranı belirtilmek zorunda değildir. Belirtilmemesi icra emrinin iptalini gerektirmez. Ayrıca icra dairesine ilam veya ilam niteliğinde belge verilmek zorundadır. Aksi halde icra emri borçluya tebliğ edilmez. İcra emriyle birlikte, emrin dayandığı ilamın borçluya gönderilmesi zorunlu değildir. Son olarak icra müdürü belgelerin ilam/ilam niteliğinde belge olup olmadığını kendiliğinden inceler.

İcranın Geri Bırakılması

İcranın geri bırakılması, borçlunun takibin ilerlemesine engel olduğu bir durumdur. İcra emrini alan borçlunun ilamsız icra takiplerinde olduğu gibi takibe itiraz ederek karşı koyması mümkün değildir. Fakat belirli sebeplerin bulunması durumunda, kanunun icranın geri bırakılması olarak adlandırdığı prosedür yerine getirilerek takibin ilerlemesine ve sonuçlanmasına engel olunabilir. İcranın geri bırakılması istemi dilekçe ile yapılır, başvuru sözlü olarak yapılırsa geçersiz kılınır. İcranın geri bırakılması hükümleri hem ilam hem de ilam niteliğinde belgelere dayanarak yapılabilir.

İlamlı takipte borçlunun imzaya itirazı dikkate alınmaz. Çünkü ilam niteliğindeki belgeye atılan imzanın icra mahkemesince incelenmesine gerek yoktur. Bu durumda istem reddedilir. İlamlı icrada takibin mükerrer olduğu yönündeki iddia süresiz şikayet yoluna tabidir. Yargıtay’a göre aynı ilam için ilk takip dosyasında tahsili mümkün olan alacak için makul bir neden yoksa yeni bir takip ile istem yapılmaz. Mükerrerlik şikayeti duruşma açılarak taraf beyanlarının alınmasıyla tespit edilir. İcranın geri bırakılması bakımından üç aşama vardır ve bunları birbirinden ayırmak gerekir. Şöyle ki;

  • Dava sonuçlanmadan önce borca ilişkin bir savunması olan borçlu, bunları dava içinde mahkemede ileri sürmeli ve davanın reddini sağlamalıdır. Borçlu eğer savunmalarını dava sırasında, yargılama devam ederken ileri sürmemiş yahut ileri sürmesine rağmen kabul edilmemişse, daha sonra ilamın icrası aşamasında ileri süremez. Bu durumda daha önceden konu olan bir savunma artık mahkeme kararı ile sonuca ulaşmış olmaktadır. Bu durumda borçlunun takibe karşı koyması mümkün değildir. Gerekli şartlar varsa bu sefer yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilebilir.
  • Davada aleyhine karar çıkan borçlu, borcun daha sonradan borcun sona ermesini sağlamış yahut dava sonucuna göre gerekli ifayı yerine getirmeyi alacaklı ile anlaşıp ertelemiş ya da alacaklıdan borcun ifası için bir süre almış olabilir veya ilam zamanaşımına uğramış olabilir. Bu durumlar mevcutken alacaklı icra takibi yaparsa yani ilamın verilmesinden sonra fakat ilamlı takipten önce bu durumlar ortaya çıkarsa bu haksız bir takip olacaktır. Bu nedenle icranın geri bırakılması prosedürü işleyebilecektir.
  • İlamlı icra takibi başladıktan sonra, borç ifa edilmiş veya zamanaşımına uğramış ya da alacaklı borçluya süre vermiş olabilir. Bu durumlar mevcutken alacaklı ilamlı takibe devam edebilir. Bu durumlar kanunda, ilamsız icrada, takibin iptal ya da taliki olarak düzenlenmiştir. Kanun ilamlı icra konusunda ise bu gibi durumlar için icranın geri bırakılacağını kabul etmiştir.

İcra Emrinin Tebliğinden Önceki Sebeplere Dayanarak Geri Bırakma

Borçlu, icra emrinin tebliğinden önce fakat hükmün verildiği tarihten sonra, ilam konusu borcun itfa edilmiş, zamanaşımına uğramış veya ertelenmiş olduğunu ileri sürüyorsa, icra emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını istemelidir. (İİK m. 33) Aksi durumda süreaşımından başvuru reddedilir. İcra emrini alan borçlu, icranın geri bırakılması sebeplerinin bulunduğunu düşünüyorsa, icra emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra mahkemesine başvurmalıdır.  Borçlunun icranın geri bırakılmasını talep edebilmesi için kanunda üç sebep sayılmıştır. Bunlar;

  • İtfa: Borcun sona ermesidir. Borçlu, icra emrinin tebliğinden önce borcun itfa edildiğini veya kendisine süre verildiğini iddia ediyorsa, yetkili mercilerce re’sen düzenlenmiş, onaylanmış ya da icra dairesinde, icra mahkemesinde, mahkeme önünde alacaklı tarafından ikrar edilmiş olan belgelerle ispat etmesi gerekir. Borçlu iddiasını ispat ederse, icra mahkemesi icranın geri bırakılmasına kadar verir. Borçlunun istemi reddedilirse de takibe devam edilir. Borçlunun itfa itirazının kabul edilmesi için, ödeme belgelerinde alacağa yönelik atıf yapılmalıdır.
  • İmhal: Borçluya süre verilmesidir. Borçlu imhale dayanıyorsa mahkeme önünde alacaklı tarafından ikrar edilen belgelere dayanmalıdır. Bu belgelerle ispat ederse icranın geri bırakılmasına karar verilir. Ne kadar süre ile geri bırakıldığını icra mahkemesi taraflara bildirir. Geri bırakılma istemini reddederse borçlu istinaf ya da temyiz yoluna başvurabilir. Ancak borçlu bu başvurularda alacağı karşılayacak miktarda bir teminat yatırmak zorundadır. Borçlunun yeteri kadar malı haczedilmişse teminat göstermesine gerek yoktur.
  • Zamanaşımı: İlamın zamanaşımına uğramış olmasıdır. Kural olarak ilamların zamanaşımı süresi 10 yıldır. Bir ilam verildiği tarihten itibaren 10 yıl içinde karşı tarafa tebliğ edilmezse zamanaşımına uğrar. 10 yıl geçtikten sonra tebliğ edilirse borçlu bunu ileri sürerek kararı kaldırabilir veya bozdurabilir. Ancak borçlu yasa yoluna başvurmadan ilamın icraya konulmasıyla zamanaşımını ileri sürebilir. Bu durumda icranın geri bırakılması yoluna başvurulur. Ayrıca borçlu zamanaşımına dayanıyorsa ispat için belge göstermesine gerek yoktur. Çünkü alacağın zamanaşımına uğradığı takibe konulduğu zamanki belgeye göre saptanabilir. Bu 10 yıllık zamanaşımı kuralının bazı istisnaları vardır.
  • Taşınmazın mülkiyetine, taşınmazdaki ayni haklara, kişiler hukukuna, aile hukukuna ilişkin ilamlar zamanaşımına uğramaz.
  • Noter senetlerindeki belgeler, senedin niteliğine göre TBK veya TTK’daki zamanaşımı sürelerine tabidir.

Borçlu zamanaşımı iddiasını ileri sürdükten sonra alacaklı zamanaşımının kesildiğini veya durduğunu ispat etmelidir. Bunu yalnızca resmi belgelerle ispat edebilir. İcranın geri bırakılması kararının kesinleşmesinden itibaren 7 gün içinde alacaklı dava açmalıdır. Bu dava genel mahkemelerde açılabilir. Aksi halde ilamın zamanaşımına uğradığı hususu kesin hüküm teşkil eder. Takibin iptaline ilişkin sonuçlar doğurur ve dosyadaki mevcut hacizler ortadan kalkar.

İcra Emrinin Tebliğinden Sonraki Sebeplere Dayanarak Geri Bırakma

İlamlı icra takibi başladıktan sonra ilam konusu borç itfa edilmiş, zamanaşımına uğramış veya borçlu, alacaklıdan süre talep etmiş ve bu süre kendisine verilmiş olabilir. Böyle bir iddiası olan borçlu, belirli bir süreye bağlı kalmaksızın her zaman icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını talep edebilir. Ancak icra emrinin tebliğinden önceki bir dönemde icranın geri bırakılması 7 günlük bir süreye tabi idi. Borçlu bu iddialarını, değinildiği gibi, sadece itfa, imhal ve zamanaşımı sebeplerine dayandırabilir. Bu iddialar ise belirli belgelerle kanıtlanabilecektir.

İtfa ya da ihmal iddiası noterlerin resen düzenlediği, onaylanmış belgelerle ya da icra tutanağı ile ispat edilir. Zamanaşımı iddiası ise takip dosyasına dayanarak ispat edilir. İcra mahkemesi borçlunun istemini kabul ederse icranın geri bırakılmasına karar verir. Bu karardan sonra alacaklı veya borçlu genel mahkemelerde dava açabilir. Verilecek karara karşı da istinaf veya temyiz yoluna başvurulabilir. Ancak bu başvurular için teminat gösterilmesi gerekmektedir. Borçlunun yeterli kadar malı haczedilmişse teminat göstermesine gerek yoktur.

İcranın İadesi

İcranın iadesi icra takibi süresince yapılmış, cebri icra işlemlerin tamamen veya kısmen geri alınması ve hukuksal sonuçlarının ortadan kaldırılmasıdır. Bu yol sadece ilamlı takipler için söz konusudur, ilamsız takip için başvurulamaz. ilam icra edildikten sonra Bölge Adliye Mahkemesi veya Yargıtay tarafından bozulması durumunda söz konusudur. Kendisine takip yapılan kişi borcunun hiç olmadığı ya da belirtilen kadar olmadığının kesin hükümle saptanmasını ister. 3 aşamadan oluşur:

  • İcrası durdurulmamış bir ilamın BAM ya da Yargıtay’ca bozulması: Borçlu önceden icranın durdurulması kararı almamışsa ilamlı icra takibi devam eder. İlam işlemleri devam ederken verilen kaldırma ya da bozma kararı icra işlemlerini durdurur. Ancak ilamlı icra takibi iptal edilmez. Çünkü kendinden önce yapılan icra işlemlerinin geçerliliği etkilemez yalnızca kaldırılan ya da bozulan kısmın icrası durdurulur. Onanan kısım için icraya devam edilir.
  • Mahkemenin bozma kararına uyması ve kararın kesinleşmesi: İlam kaldırılmış veya bozulmuş ise icra durur. Bu icranın eski hale getirilmesi ya da icranın iadesi anlamına gelmez. Mahkeme bu karara uyarsa, uyma doğrultusunda yeni bir karar verirse, bu karar usulüne uygun bir şekilde kesinleşirse icra iade edilmiş olur. Borçlunun belirttiği kadar borcu olmadığı saptanmış olur. Mahkemenin açıkça bunu belirtmesine gerek yoktur, hükmün kesinleşmesi yeterlidir.
  • Alacaklıya verilen para ve malların geri alınması: İcranın iadesini icra müdürü yapar. İcra dairesinin alacaklıya ödediği para/mal tamamen veya kısmen geri alınır. Alınan bu para borçluya verilir. Alacaklı geri vermezse zorla alınır. İcranın iadesi için yeni bir mahkeme kararına veya takip yapılmasına gerek yoktur. Üçüncü kişilerin iyi niyetle kazandıkları hakları korunur. İcranın iadesi durumunda faiz, takip alacaklısına tebliğ tarihinden itibaren istenebilir. İlamın kesinleşmesinden itibaren istenmez.

Para ve Teminat Alacaklarında İlamın İcra Edilmesi

Para ve teminat verilmesine ilişkin ilam icra dairesine verilince, icra müdürü borçluya icra emri gönderir. Borçlu, icra emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde borcunu icra dairesine öderse, icra dairesi bu parayı alacaklıya öder ve takip sona erer. Borçlu yedi gün içinde borcu ödemez ve icranın geri bırakılması kararı getirmezse, aynı sürede mal beyanında bulunmak zorundadır. Bu halde alacaklının talebi ile takibe devam edilir. Alacaklı daha önce hangi takip yolunu seçtiğini bildirmediğinden, borçlu iflasa tabi kişilerden ise, haciz veya iflas yollarından birini seçerek borçluya karşı bunlardan birini talep edebilir.

İlamsız icradan farklı olarak ilamlı icrada alacaklı haciz mi iflas mı istediğini, icra emrinin tebliğinden ve ödeme süresinin geçmesinden sonra belirtmektedir. İflasa tabi bir borçludan ilama dayanan bir alacak icra emriyle istenmiş olduğu halde ödenmezse, bu doğrudan iflas sebebi olarak kabul edilmektedir. Bu durumda, icra emrinden sonra alacaklı icra emrinin gereği yerine getirilmezse haciz yerine iflasa tabi borçlunun iflasını isteyebilir. Borçluya karşı haciz istenirse, ilamsız icrada açıklanan hususlar; haciz, satış, paranın ödenmesi aşamaları ilamlı icra hükümlerine aykırı düşmedikçe burada da geçerli olacaktır. İlamlı icrada takip sonucu elde edilecek para, ilama dayanan ve bu çerçevede faiz ve giderleriyle birlikte tahsil edilecek olan paradır.

İlamı takibe koyan alacaklı, ilamda yer almayan bir konuyu ilama ekleyemez. Aynı şekilde var olan bir hususu da ilamdan çıkaramaz. Faiz istemi de aynı usulde istenir. Takibin dayanağı ilam için herhangi bir faize hükmedilmemiş olabilir. Bu durumda kesinleşmeden istenemeyecek ilamlar hariç karar tarihinden itibaren faiz istenebilir. Ancak hükmün icraya konulabilmesi için kesinleşmesi gerekiyorsa faiz ilamın kesinleşme tarihinden itibaren hesaplanır. Aynı zamanda eklentiler de ilamın kesinleştiği tarihten itibaren istenebilir hale gelir.

Öteki İlamların İcra Edilmesi

İcra ve İflas Kanunu madde 24 ila 31 arasında belirtilmiştir. Para alacağı dışındaki ilamların icrasında genel ilamlı icra kuralları geçerlidir. Borçlu icra emrini aldıktan sonra, icra emrinin gereği yerine getirilebilir veya icranın geri bırakılması yoluna başvurulabilir. İlamlı icranın konusunu oluşturan şey aynen yerine getirilemiyorsa ayrıca paraya dönüştürülecek bir şeyse alacak para olarak tahsil edilir. Borçlu, süresinde icra emrinin gereğini yerine getirirse takip son bulur.

Borçlu icra emrinin gereğini yerine getirmez ve icranın geri bırakılması yoluna da başvurmaz ise, icra emrinin gereği zorla yerine getirilir. Bazı durumlarda kişiler icra emrine aykırı davranmış olabilir. Bu durumda borçlunun cezalandırılması da mümkündür. ‘’İlam, bir işin yapılmamasına mütedair olduğu takdirde icra dairesi tarafından ilamın hükmü borçluya aynı müddetli bir emirle tebliğ olunur. Bu emirde ilam hükmüne muhalefetin 343 üncü maddedeki cezayı müstelzim olduğu yazılır.’’ (İİK m. 30/3)

  • Taşınırlar Hakkında

Taşınır teslimine ilişkin ilamların icrasında, icranın konusu malın el değiştirmesinin veya ortadan kalkmasının mümkün olduğunu ve taşınırın icra anında borçlunun elinde bulunmaması durumlarını da dikkate alan kanun koyucu, farklı ihtimallere göre düzenleme yapmıştır. Bir taşınırın teslimine ilişkin ilam icra dairesine verilince icra müdürü borçluya icra emri gönderir ve 7 günlük  bir süre verir. Borçlu 7 gün içinde borcunu yerine getirmezse zorla elinden alınır ve alacaklıya verilir. Eğer mal taşınır malsa ve borçlunun elinde bulunmuyorsa para borcuna dönüşür. İlamda yazılı parasal değer olarak tahsil edilir. Taşınırın değeri icra müdürü tarafından haczin yapıldığı rayice göre belirlenir. Bu kuruluşlar yoksa bilirkişi aracılığı ile belirlenir. İlgililer bu hususlarda şikayet hakkına sahiptir.

  • Taşınmazlar Hakkında

Taşınmazlar (ve sicile kayıtlı gemiler) bakımından ilamın icrası iki aşamada gerçekleşir. Birinci aşamada sicile bildirim yapılır, ikinci aşamada ise mal teslim edilir. Birinci aşama için icra dairesinden bir talepte bulunmaya gerek yoktur, ilamın icra dairesi tarafından icrası ikinci aşamada söz konusu olur. Taşınmazlar hakkında bir davanın sonunda davacının lehine hüküm verildiği takdirde, mahkeme hükmün tefhimi ile beraber özetini tapu sicili dairelerine davacının talebine gerek olmadan kendiliğinden bildirir. İlgili daire bu durumu ilamda belirtilen taşınmaz adına şerh verir. Taşınmaz hakkındaki dava sonunda verilen karar sonra davacının aleyhine kesinleşirse, mahkeme derhal hükmün özetini tapu sicil dairesine bildirir.

Taşınmazın borçlu elinde bulunması: Borçlu taşınmazı işgal etmekteyken kendisine gönderilen icra emrinin gereğini süresinde yerine getirerek teslim etmezse, ilamın hükmü madde 26 gereğince zorla icra olunur. Kanunda tahliye ve teslim için yedi günlük bir süre düzenlenmiştir. Bazı hallerde ise yedi günlük sürede tahliye ve taşınmazın teslimi güç veya imkansız olabilir. Bu durumlarda menfaat dengesi ve ölçülülük ilkesi düşünülerek, icra memuru tarafından kanunda düzenlenen sürenin uzatılması mümkün olabilir.

Taşınmazın Üçüncü Kişinin Elinde Bulunması: Bu durumda üçüncü kişinin taşınmazdaki hak iddiasının ve işgalinin hükümden önceki döneme mi sonraki döneme mi ilişkin olmasına göre kanunda ayrım yapılmıştır. Bu ayrımın temelinde üçüncü kişinin ayni hak iddiası bulunmaktadır. Taşınmaz, üçüncü bir şahıs tarafından davadan sonra ve hükümden önce tapuya tescil edilmiş bir sözleşmeye dayanarak işgal edilmekte ise, alacaklı, borçlunun o şahsa karşı sahip olduğu haklara sahip olur. Hakkını bu yönde kullanmak istemeyen alacaklı, borçluya karşı tazminat davası açabilir. Kötü niyetli üçüncü kişilere karşı genel hükümlere dayanarak ileri süreceği hakları saklıdır. Hükmün tapu sicil dairesine bildirilmesinden sonraki işlemlerin, icra işlemlerine bir etkisi olmaz. Hükümde gösterilen şey kimin elinde ise, ondan alınıp alacaklıya teslim olunur. Taşınmazda bulunan üçüncü şahıs bu malı borçludan teslim almış olmayıp, onu doğrudan doğruya işgal etmekte bulunduğunu bildiren bir tapu sicil kaydı gösterirse, mahkemede dava açması için kendisine yedi gün süre verilir ve bu süre içinde dava açılırsa madde 29 gereğince icra geri bırakılır.

  • İrtifak Hakları ve Gemi Üzerindeki Ayni Haklar Hakkında

Bir irtifak hakkının kaldırılması, böyle bir hakkın kurulmasına ilişkin ilam icra dairesine verilir. İcra müdürü borçluya 7 günlük bir süre vererek icra emri gönderir. Borçlu karşı çıkarsa zorla icra edilir. Bu durumda sicile gerekli yazılar yazılır ve ilamın gereği zorla yerine getirilir. Alacaklının şikayeti üzerine borçlunun cezalandırılması da mümkündür. Bayrağına ve sicile kayıtlı olup olmadığına bakılmaksızın bütün gemiler ve üzerlerindeki ayni haklara ilişkin kararlar kesinleşmeden icra edilemez. 2012 yılında getirilen bu düzenleme ile davacının istemine gerek kalmadan hükmün tefhimi ile özetinin gemi sicil müdürlüğüne bildirilmesi ile sağlanır. Hüküm gemi siciline şerh edilir. İcra müdürü diğer hallerde olduğu gibi ödeme emri gönderir ve borçluya 7 günlük bir süre verir. Borçlu gemiye zilyet olduğu halde emri yerine getirmezse zorla icra edilir. Bunların dışında gemiye haklı neden olmadan tekrar giren kişi zorla çıkartılır.

  • Çocuk Teslimi ve Çocukla Kişisel İlişki Kurulması Hakkında

Çocuklar hakkındaki ilamların icrası, verilecek ilamın niteliğine göre, çocuk teslimine ilişkin veya çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin olmasına göre ayrı ayrı düzenlenmiştir. Çocukla kişisel ilişki kurulması hakkındaki ilamın gereğini yerine getirmek belirli sürelerle tekrarlanan devamlı bir durumu içermektedir. Çocukların teslimine ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin ilamların icrası, icra müdürü ile birlikte Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından görevlendirilen sosyal çalışmacı, pedagog, psikolog veya çocuk gelişimcisi gibi bir uzmanın, bunların bulunmadığı yerde bir eğitimcinin hazır bulunması suretiyle yerine getirilir.

Çocukla kişisel ilişki kurulması boşanmanın eki niteliğindedir. Boşanma kararı kesinleşmeden icraya konulamaz. İcra dairesi ilam icra dairesine verilince borçluya çocuğu teslim etmesi için 7 günlük süre verir. Borçlu bu emre uymazsa çocuk nerede olursa olsun zorla alınır. Çocuk teslim edildikten sonra haklı neden olmaksızın diğer taraf çocuğu tekrar alırsa zorla elinden alınır. İlam hükmüne aykırı hareketler alacaklının şikayeti üzerine cezalandırılır.

Çocuk teslimine ilişkin gönderilen icra emrinde, borçlu, süresinde çocuğu teslim etmezse, çocuk nerede bulunursa bulunsun ilam hükmü zorla icra edilerek çocuk alacaklıya verilir. Çocuk teslimi edildikten sonra, borçlu, haklı bir sebep olmaksızın çocuğu tekrar alırsa, ayrıca bir hükme gerek olmadan çocuk zorla elinden alınıp alacaklıya verilir. Çocukla şahsi ilişki kurulması düzenlemesine ilişkin gönderilen icra emrinde ise borçluya çocuğun ilam çerçevesinde lehine hüküm verilen alacaklı ile kişisel ilişkide bulunmasına engel olunmaması; aksi halde ilamın zorla yerine getirileceği ihtar edilir. Borçlu bu emri tutmazsa ilamın gereği zorla yerine getirilir. Borçlu alacaklının şikayeti üzerine ayrıca 341. maddeye göre cezalandırılır.

  • Bir İşin Yapılması veya Yapılmaması Hakkında

Bir işin yapılması veya yapılmaması hakkında bir ilam söz konusu ise, borçlunun ilamın gereğini yerine getirmemesi durumunda zorla yerine getirilmesine çalışılacaktır. Bir işin yapılmasına ilişkin bir ilam söz konusu olduğunda icra dairesi, borçluya gönderdiği icra emrinde borçluya ilamda gösterilen süre içinde ve eğer ilamda bir süre belirlenmemişse işin niteliğine göre başlama ve bitirme zamanlarını belirleyerek işi yapmasını ihtar eder. İş, başka bir kimse tarafından da yapılabilecek bir işse ve alacaklı da isterse, yapılması için gerekli masraf icra memuru tarafından bilirkişi aracılığı ile belirlenir. Borçludan tahsil edilerek kendisine verilmek üzere yapılmasına alacaklı muvafakat ederse, masraf alacaklıdan alınarak iş yaptırılır, alacaklı bu duruma muvafakat etmez ise de, gerekli mal haczedilerek paraya çevrilir ve iş yaptırılır. İlamda belirtilen iş, borçlu tarafından yapılacak nitelikte ise, belirtilen sürede borçlu işe başlamaz ya da işi yapmazsa, alacaklının şikayeti üzerine 343. Maddeye göre cezalandırılır.

Bir işin yapılmamasına ilişkin ilamların icrasına ilişkin gönderilen icra emrinde, borçluya belirtilen işi yapmaması, yaptığı takdirde cezalandırılacağı ihtar edilir. Buna rağmen borçlu işi yapmaya devam ederse, alacaklının şikayeti üzerine 343. Maddeye göre cezalandırılır. Bir işin yapılmasına veya yapılmamasına ilişkin ilamın gereği yerine getirildikten sonra borçlu, ilam hükmünü ortadan kaldıracak bir eylemde bulunursa, mahkemeden ayrıca hüküm almaya gerek kalmadan, önceki ilam hükmü tekrar zorla yerine getirilir.

Yorum Gönderin

X
kadim hukuk ve danışmanlık