İddianame; soruşturma yapılarak elde edilen delillerden suç işlendiği dair yeterli şüpheye varan Cumhuriyet savcılığının şüpheli hakkında ceza davası açmak üzere düzenlediği belgedir. Şikayet, ihbar üzerine veya re’sen harekete geçerek soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcısı, tüm delilleri topladıktan sonra, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170. maddesi uyarınca, suçun işlendiğine dair yeterli şüpheye ulaştığında iddianame düzenleyerek, kamu davasının açılması bakımından görevini yerine getirmelidir. İddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesi ile kovuşturma aşaması başlayacaktır. Yani iddianame, içeriği bakımından soruşturmanın bitiminde savcı tarafından hazırlanan ve yargılamayı yapacak olan mahkemeye verilen ve bu mahkemenin uyuşmazlığı çözmesini isteyen bir belgedir. Savcının iddianame düzenleyerek kamu davasını açması, sanığın suçu işlediğine dair yeterli şüphe nedenlerine ulaşması ile mümkündür. Soruşturma evresi sonunda toplanan kanıtlar, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler. İddianame düzenlenmesinin temel amacı, şüpheli hakkında kamu davası açılarak onun sanık statüsüyle yargılanmasını ve gerçeğin mahkeme önünde ortaya çıkmasını sağlamaktır. Cumhuriyet savcısı iddianame düzenlerken yeterli şüpheye ulaşıp ulaşmadığını;
- Suç mağdurunun iddialarını doğrular nitelikte bir delil elde edilip edilmediği,
- Şüphelinin savunmasının aksini ispat edecek nitelikte bir delil elde edilip edilmediğine bakılır.
Kamu davasının açılabilmesi için “kuvvetli şüphe” değil, “yeterli şüphe” bulunması gerekir. Suçun işlendiği hususunda “yeterli kanıt” değil, daha geniş anlamlı bir kavram olan “yeterli şüphe” bulunması, savcının iddianameyi düzenlemesi için gerekli bir neden ve zorunlu koşuldur. İddianame, Cumhuriyet savcısının soruşturma evresi sonunda suç oluşturduğu konusunda yeterli şüphe edindiği olayı yargıç veya mahkeme önünde çıkarma kararıdır. İddianame, yazılı bir iddiadır. Hukukumuzda, kural olarak sözlü iddia usulüne yer verilmemiştir. Cumhuriyet savcısı bütün soruşturma işlemlerini esaslı bir biçimde yaptıktan, bütün kanıtları araştırdıktan sonra dava açmak için yeterli kanıt elde etmişse iddianame düzenleyerek olayı mahkeme veya yargıç önüne götürmek zorundadır.
İddianame Nedir?
İddianame; soruşturma yapılarak elde edilen delillerden suç işlendiği dair yeterli şüpheye varan Cumhuriyet savcılığının şüpheli hakkında ceza davası açmak üzere düzenlediği belgedir. İddianame yazılı bir iddiadır. Cumhuriyet savcısı, iddianame ile sadece kamu davasının açılmasını istemekle kalmaz, aynı zamanda kovuşturmanın yapılmasını ve sanığın cezalandırılmasını da ister. Ceza muhakemesi kanunu 170. Maddeye göre iddianamede yer alması gereken unsurlar şunlardır;
- Şüphelinin kimliği
- Müdaafii
- Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği
- Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya yasal temsilcisi
- Açıklamasında sakınca bulunmaması durumunda ihbarda bulunan kişinin kimliği
- Şikayette bulunan kişinin kimliği
- Şikayetin yapıldığı tarih
- Yüklenen suç ve uygulanması gereken yasa maddeleri
- Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi
- Suçun kanıtları
- Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri.
Cumhuriyet savcısı soruşturmayı bir yerde tamamlamak zorundadır. Soruşturmanın tamamlayıp tamamlanmadığına dosyayı bir bütün halinde inceledikten sonra karar verilmelidir. Soruşturmanın sonunda başkaca toplanacak delil kalmaması durumunda, eyleme ilişkin doğru bir niteleme yapılarak, iddia edilen suçların belirlenen faillerce işlendiği konusunda yeterli bir kanaat oluşmuşsa, artık gecikmeksizin kamu davasının açılması için iddianame düzenlenir. Kamu davasının açılmasının gerekip gerekmediği, delillerin yeterli olup olmadığı konusunda karar verme yetkisi Cumhuriyet savcısına aittir. Bu durumda Cumhuriyet savcısı kanundaki şekil ve içerik şartlarına uygun bir iddianame düzenleyecektir.
İddianamede ayrıca şüpheliye yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır. İddianamenin sonuç kısmında, sadece şüphelinin aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ortaya konur; ayrıca suçla ilgili olarak kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesi istendiği; suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmiş olduğu durumlarda tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbirleri iddianamede açıkça belirtilir.
İddianamede Yer Alması Gereken Unsurlar
Kamu davasının açılmasını sağlayan bir iddianamenin nasıl olması gerektiği CMK 170.maddesinde açıkça düzenlenmiştir. CMK 170.maddesinin ilk üç fıkrası iddianamenin şekli içeriğine ilişkinken, son üç fıkrası da esasa ilişkindir. Bir iddianamenin hangi unsurların bulunması gerektiği açıkça belirtmiştir. Belirtilen bu unsurlardan bir kısmı iddianamenin zorunlu unsurları olup, bulunmaması iddianamenin mutlak iade sebebidir. Diğer bir kısmı iddianamede zorunlu unsurlar olmayıp, eyleme göre değerlendirilmesi gereken unsurlardır. Örneğin bir eylemde mağdur yoksa, bir mağdurun iddianamede gösterilmesine gerek yoktur.
- İddianamenin Cumhuriyet Savcısı Tarafından Düzenlenmesi: Kanun koyucu kamu davasını açma görevini yalnızca Cumhuriyet Savcısına vermiştir (m.170/2). Dolayısıyla Cumhuriyet Savcının düzenlemediği veya isminin unutulduğu bir iddianameyle kamu davası açılamaz. Sulh ceza hakimi her ne kadar bir kısım soruşturma işlemlerini Cumhuriyet savcısı gibi yapabilse de, iddianame düzenleme yetkisine sahip değildir. Dolayısıyla, sulh ceza hakimi yaptığı soruşturma işlemleri neticesinde dosya tamamlansa da, iddianame düzenlenme- sini Cumhuriyet savcısına bırakmalıdır.
- İddianamenin Görevli ve Yetkili Mahkemeye Hitaben Düzenlenmesi: İddianamedeki anlatımına ve sevk maddelerine uygun yetkili ve görevli mahkeme seçilmelidir. Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenecek iddianamenin sevk maddelerinin UYAP sisteminden tam olarak girilmedir. Her ne kadar UYAP sistemi otomatik olarak görevli mahkemeyi belirlese de, konuya ilişkin özel bir mahkeme veya mahkemenin belli bir numarası belirlenmişse, iddianamenin yanlış bir mahkemeye açılmaması için onay işleminden önce bu hususa mutlaka dikkat edilmelidir. Örneğin çocuk suçlarına ilişkin bir iddianame, suç asliye ceza mahkemesinin görev alanına girse de çocuk mahkemesine açılmalıdır. Aynı şekilde kaçakçılık suçlarında iddianame kaçakçılık suçlarına bakan mahkemelere açılması gerekir.
- Şüphelinin Kim Olduğunun İddianamede Açıkça Gösterilmesi: İddianamenin en önemli iki unsuru suç ve şüphelidir. Şüphelinin kim olduğunun ismen belirlenmesi yeterli olmayıp, şüphelinin kimliği Nüfus Kanununa göre belirlenmiş “TC” kimlik numarası dahil olma üzere açıkça tespit edilmelidir. Suçların ve cezaların şahsiliği prensibi başta olmak üzere, masumiyet karinesi ve kişilerin haksız bir şekilde yargılama sürecine muhatap olmaması için bu husus çok önemlidir. Bir Yargıtay kararında açıklandığı üzere, kimlik bilgilerinden tereddüt edilen yabancı uyruklu şüpheliler hakkında Adalet Bakanlığı aracılığıyla adli yardımlaşma yoluna gidilerek şüphelinin gerçek kimliği belirlenmelidir.Ancak her ne kadar TC kimlik numarası iddianamede şüphelinin belirlenmesi için zorunlu olsa da, bu kural mutlak olmayıp, özellikle yabancı uyruklu kimseler bakımından diğer kimlik bilgileriyle birlikte, kişilerin ayır edici özellikleri belirlenmelidir. Bu kapsamda şüpheli ait fizik kimliğinin tespiti yoluyla da belirlenebilir. Kanaatimizce teknolojinin geldiği aşama ve UYAP sisteminin özelliği dikkate alındığında, “T.C.” kimlik bilgisi bulunmayan şüpheliler ve yabancı kişiler için çekilmiş renkli fotoğrafları iddianamede ve UYAP’ da belirlenerek kişi belirlenebilir. Özellikle Sureyi uyruklu göçmenlerin birçok eylemde açık kimliklerinin belirlenmesi zaman zaman karışıklığa sebep olmakta. Bu nedenle çekilmiş renkli fotoğraf- la kısmen bu karışıklığı giderecektir.
- Müdafiinin Belirtilmesi: Ceza yargılamasında daha önceki konularda belirtildiği gibi her ne kadar müdafii zorunlu olmasa da, zorunlu müdafii atanması gereken hallerde veya kişinin talebiyle ya da kişinin kendiliğinde getirdiği müdafii bulunması halinde, iddianamede müdafiinin ve adresinin belirtilmesi gerekir. Çünkü müdafii ile takip edilen işlemlerde tebligatlar müdafiine yapılmaktadır. Hak kayıplarının yaşanmaması ve yargılamanın uzamaması için müdafiye ilişkin bilgilerin doğru girilmesi gerekir.
- Mağdur veya Suçtan Zarar Görenin Belirtilmesi: Kendisine karşı suç işlenen ve eylemden dolayı doğrudan zarar gören mağdur veya suçtan zarar gören kişilerin açıkça kimler olduğu iddianamede gösterilmelidir. CMK 234 ve devamı maddelerindeki hakların kullandırılması ancak bu kişilerin açıkça iddianamede gösterilmesiyle sağlanır.
- Vekilin veya Kanunî Temsilcisinin Gösterilmesi: Mağdurun veya suçtan zarar görenin varsa vekili veya kanuni temsilcilerinin de iddianamede gösterilmesi gerekir. Yasal hakların doğru ve zamanında kullanılması için bu kimselere yapılacak tebligatlar ve yargılamaya dair diğer bildirimler için zorunlu birer unsurdur.
- İhbarcının Gösterilmesi: Bir suça ilişkin bilgisi olan kişinin yaptığı başvuruya ihbarcı denilir. İhbarcı esasında suçun mağduru olmadığı için dosyanın da tarafı değildir. Dolayısıyla ihbarcının iddianamede gösterilmesi zorunlu bir husus olmayıp, açıklanmasında bir sakınca yoksa gösterilmelidir.
- Şikayetçinin Gösterilmesi: Bu husus zorunlu bir husus olmayıp, sakınca yoksa gösterilmesi uygun olur. Ancak suç şikayete tabi bir suçsa, iddianamede şikayetçinin açıkça gösterilmesi gerekir.
- Şikayet Tarihinin Gösterilmesi: Özellikle şikayete tabi suçlar bakımından şikâyet tarihinin gösterilmesi gerekir. Böylece şikayet hakkının yasada ön görülen süre içinde kullanılıp kullanılmadığı tespit edilmiş olur. Ancak şikayet tarihinin gösterilmesi özellikle şikâyete tabi suçlar dışında zorunlu bir unsur değildir.
- Suçun ve Sevk Maddelerinin Gösterilmesi: Yargılamanın konusunu oluşturan eylemin kanundaki tanımı ve bu eylem için kanunda yapılan düzenlenin yerinin açıkça gösterilmesi gerekir. Ancak iddianamenin anlatım kısmında suç ve sevk maddeleri açıkça belirtilmişse, başlık kısmındaki bu eksiklik bir iade sebebi değildir.
- Suç Yeri ve Tarihin Gösterilmesi: Yetkiye, zamanaşımı ilişkin hükümler ile lehe ve aleyhe değerlendirme bakımında suçun işlendiği yer, tarih ve zaman diliminin açıkça gösterilmesi gerekir. Özellikle bazı suçlarda zaman dilimi nitelikli hal olarak düzenlenmişse suç saatinin açıkça belirlenmesi gerekir. Örneğin yağma, hırsızlık suçlarında gece vakti nitelikli hal olarak düzenlenmiştir.
- Delillerin Gösterilmesi: Kamu davasının açılabilmesi için, hangi delillerin yeterli geldiğine her ne kadar Cumhuriyet savcısı karar verse de, Cumhuriyet savcısı kanaatini oluşturan delilleri iddianamede göstermelidir.
Tutukluluk ve Gözaltı Bilgileri: Şüpheli tutuklanmışsa veya gözaltına alınmışsa, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri, TCK 63.madde uyarınca sanığı alacağı cezadan mahsup edileceğinden, iddianamede gösterilmelidir.
İddianame Nasıl Düzenlenmelidir?
CMK 170. Maddeye göre iddianamede; şüphelinin kimliği, müdafii, maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği, mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanuni temsilcisi, açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği, şikayette bulunan kişinin kimliği, şikayetin yapıldığı tarih, yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri, yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi, suçun delilleri, şüphelinin tutuklu olup olmadığı, tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri yer almalıdır. İddianamede, hangi eylemin hangi delille suç vasfı kazandığı ve hukuki niteliğinin ne olduğu ortaya koyulmalıdır. İddianame, iddiaya ilişkin delilin hangi şüpheli ile bağlantısının kurulduğunun veya hangi suçun delili olduğunun tespitine elverişli olmalıdır. İspata ilişkin bu gereklilik, savunma hakkının korunması adına zorunluluk arz eder. Eylem ile suç isnadı arasında fiili bağ kurulamadığı müddetçe, yani objektif isnadiyetin koşulları var olmadığı sürece, ispatlanamamış iddialar üzerinden sübjektif kanaatle hukuki nitelendirme yapılamaz.
Bu şekli şartların yanında; iddianamede sanık bakımından önemli ve esasa ilişkin unsur olarak, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır. Bu suretle, hakkında iddianame düzenlenen kişi, hangi fiili sebebiyle yargılanacağını ve bu fiillerin hukuki karşılığının ne olduğunu anlar, savunmasını burada yazan hususlara göre hazırlar. Yüklenen suçu oluşturan olaylar ve suçun delilleri ile ilgisi bulunmayan bilgilere ise iddianamede yer verilmeyerek, sanığın belirli ve anlaşılabilir şekilde aydınlatılması, bilgilendirilmesi sağlanır, oluşması muhtemel olan belirsizlikler ve karmaşıklıklar giderilir. Cumhuriyet savcısı elde ettiği delillerin soruşturma konusu olayla bağlantısını tek tek kurmalı, soyut ve genel ifadelerle değil, detaylı şekilde açıklayarak iddianameyi düzenlemelidir. Savcı, lehe ve aleyhe hususları ortaya çıkarmalı, ulaştığı sonuçları gerekçeli şekilde açıklamalıdır.
İddianamenin sonuç kısmında; işlenen suç dolayısıyla ilgili yasada öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istenildiği, suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek güvenlik tedbiri açıkça belirtilir. Suçlama belgesi olan ve itham sisteminde kamu davasının açılmasının şartı sayılan iddianame; yer verdiği fiil ve failler yönünden anlaşılabilir, birden fazla şüpheli hakkında hazırlanmışsa bireyselleştirilmiş, iddia ile delil arasında irtibat kurulmuş şekilde kaleme alınmalıdır.
İddianame Düzenlerken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
- İddianameyi düzenleyen savcılığın hangi yer Cumhuriyet savcılığı olduğu belirtilmelidir. Belgenin adı başlığa konulmalıdır. Başlığın hemen altına, soruşturma numarası, esas numarası ve iddianame numarası yazılmalıdır.
- Uygulamada davacı olarak K.H. yazılmalıdır. Bunun anlamı “Kamu Hakları” dır. Cumhuriyet başsavcılığı ceza davasında suçtan zarar görenler ile zarar görecek olan kamuyu temsil eder.
- İddianame madde ve yer bakımından görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenmektedir. Cumhuriyet savcıları ancak bağlı bulundukları yargı çerçevesi içindeki mahkemelere dava açabilirler. İddianame, düzenlenip mahkemeye verildikten sonra geri alınmaz ve üzerinde esaslı bir değişiklik yapılamaz.
- İddianame örneğinin dosyada mutlaka bulunması gerekir. Fotokopiden ibaret soruşturma evrakı, asıllarına uygunluğu onaylanmadığı sürece hukuksal değerden yoksundur, bunların hükme esas alınması bozma nedenidir.
İddianame Düzenlerken Şüphelinin Savunmasının Alınması
Ceza Muhakemesi Kanunumuzun ilgili maddelerine bakıldığında iddianame hazırlanırken şüphelinin savunmasının alınmasını zorunlu tutan hükümler mevcut değildir. Bu sebeple şüphelinin ifadesi alınmadan da iddianame düzenlenebilecektir. Burada savunma alınmaksızın kamu davası açılabilir ancak mahkumiyet kararı verilmesi gereken durumlarda şüphelinin savunmasının alınmadığı görülürse bu kararın verilmesi mümkün olmayacaktır.
Yargıtay içtihatlarında da görülebileceği gibi kanun koyucunun maddelere şüphelinin savunmasının alınmasının zorunlu olduğuna dair bir hüküm koymaması sebebi ile her soruşturma sürecinde şüphelinin savunması alınmaksızın kamu davası açma işleminin yapılmasının uygun olmadığını belirtmektedir. Her olayın kendi içinde barındırdığı özelliklerin birbirinden farklı olması sebebi ile gerekli görüldüğünde ve şüphelinin savunmasının alınmasının savcının kanaatine büyük oranda etki edeceği durumlarda kanaatimizce savunmanın alınması gerekmektedir.
Cumhuriyet savcısının kanıtları takdir yetkisine sahip olup olmadığı tartışmalıdır. Uygulamada cumhuriyet savcıları tarafından verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararları en yakın ağır ceza mahkemesi tarafından kaldırılırken, suçun unsurlarının oluşup oluşmadığını değerlendirme ve kanıtları takdir yetkisinin mahkemeye ait olduğu gerekçe gösterilmektedir. Kadim Hukuk ve Danışmanlık olarak uygulamada benimsenen bu görüşe katılmamaktayız. Zira Ceza Muhakemesi Kanununda kanıtları değerlendirme yetkisi sadece hakime değil aynı zamanda savcılık makamına da verilmiştir.
Şöyle ki, cumhuriyet savcısı, soruşturma evresinin sonunda toplanan kanıtların kamu davası açılması için olup olmadığına kanıtları değerlendirerek karar vermektedir. Cumhuriyet savcısı iddianamede kanıtları göstermek ve yüklenen suçu oluşturan olayları, mevcut kanıtlarla ilişkilendirerek açıklamak zorundadır. Bu bakımdan Ceza Muhakemesi Kanunu, Cumhuriyet savcısına, suçu oluşturan olayların gerçekliğini iddianamede ispatlamasını istemektedir. Cumhuriyet savcısının kanıtları takdir yetkisi, eylemin suç oluşturup oluşturmadığını takdir yetkisini de içermektedir.
İddianamenin Değerlendirilmesi Sonucu Kamu Davası Açılması
İddianamenin iadesi kurumunun getiriliş amacı, esas itibariyle soruşturma aşamasının eksiksiz ve tam bir şekilde tamamlanarak kamu davasının iyi hazırlanması ve yargılama aşamasının kısa süre de tamamlanmasıdır. Bu şekilde kamu davası tüm deliller toplanmış bir şekilde açılacak, duruşma tek celsede ve zorunlu olması halinde müteakip celsede tamamlanarak yargılama sona erdirilecektir. Bu amaca ulaşmak için hiç şüphesiz hukuken geçerli ve yeterli delillerin soruşturma aşamasında doğru ve eksiksiz toplanarak mahkemeye sunulması gerekir. Kamu davası iddianamenin yazılıp dosyanın mahkemeye teslimiyle açılmayıp, mahkemece dosyanın incelenip, iddianamenin kabul edilmesine karar verilmesi veya yasada iddianamenin değerlendirilmesi için öngörülen sürenin dolmasıyla üzerine başlayacaktır (m.174/3). Ancak mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren “on beş” gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle iddianamenin iadesine karar verilebilir (m.174/1).
İddianame kabul edilince Cumhuriyet savcısı tarafından açılan davaya kamu davası denir. Bu davaya kamu davası denilmesinin nedeni, Cumhuriyet savcısının bu davada kamu adına hareket ediyor olmasındandır. Kamu davasını açma görevi, yasa tarafından cumhuriyet savcısına verilmiştir. Aslında kamu davasını açan son işlemi yapan, asıl kararı veren Cumhuriyet savcısı değil, mahkemedir. Zira iddianamenin kabulüyle, kamu davası açılmış olur ve kovuşturma evresi başlar. İddianameyi kabul edecek olan da mahkemedir. Bu nedenle, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda ifade edilen “kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir.” İfadesi yanıltıcıdır.
İddianamenin kabulü ile birlikte kamu davası açılmış olur. Bununla birlikte savcının iddianamesi celpname ile birlikte sanığa bildirilmelidir. Bu bildirimin amacı, sanığa savunmasını hazırlama olanağını yaratmaktır. Bu bildirim yapılmadığında sanığın duruşmasının ertelenmesi gerekmektedir. Uygulamada sanıklara celpname ile birlikte iddianamelerin gönderilmemesi bir eksiklik olup savunmayı zayıflatmaktadır. İddianamenin en önemli özelliklerinden biri ise, iddianamenin düzenlenmesi ile hukuksal kesinti doğmasıdır. Bunun sonucu olarak iddianame düzenlendikten sonra, onun kapsamı dışına çıkılarak dava konusu olmayan eylemler hakkında mahkûmiyet hükmü kurulamaz.
İddianameye İtiraz Edilebilir mi?
İddianameye itiraz edilebilmesi mümkün değildir. Sadece savcıların mahkemeye sundukları iddianamelerinin iade edilmesi durumunda bu iade kararına karşı itiraz hakkı bulunmaktadır. Savcıların bu itirazlarının da kabul görmediği durumda, kanun yararına bozma yoluna başvuru imkânları vardır. Bunun dışında kalan, müdafii, katılan, şüpheli gibi kişilerin iddianameye itiraz etmeleri mümkün değildir. Ancak mahkemeye sunulan iddianameye karşı, sanığın veya mağdurun avukatı tarafından 15 günlük süre içerisinde iade talebinde bulunulabilir.
İddianamenin İadesi Nedir?
Ceza muhakemesi kanunu, gerekli araştırmalar yapılmadan dava açılmasını, dolayısıyla mahkemelerin delil araştırmakla zaman kaybetmelerini önlemek ve böylece duruşmaların mümkün olan en kısa zamanda sonuçlanmasını sağlamak amacıyla, madde ve yer yönünden yetkili mahkeme tarafından iddianamenin değerlendirilmesini, eksik ve hatalı bulunması halinde mahkemece başsavcılığa iade edilebilmesini kabul etmiştir. Mahkeme iddianame ile birlikte soruşturma evrakının kendisine verildiği tarihten itibaren on beş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeleri inceledikten sonra, iddianamenin kabulüne veya Cumhuriyet başsavcılığına iadesine karar verir. On beş günlük süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır. İddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesi veya kabul edilmiş sayılmasıyla kamu davası açılmış olur.
İnceleme sonunda mahkeme, iddianamenin CMK 170.maddeye aykırı olarak veya var olan ve suçun subütuna etki edeceği mutlak sayılan bir delil toplanmadan ya da ön ödemeye veya uzlaşmaya tabi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde ön ödeme veya uzlaşma uzlaşma usulü uygulanmaksızın düzenlendiğini tespit ettiği iddianamenin, eksik ve hatalı yönlerini belirterek, Cumhuriyet başsavcılığına iade edilmesine karar verir. Bununla birlikte suçun iddianamedeki hukuki nitelendirilmesinin yanlışlığı gerekçe gösterilerek iddianamenin iadesi yoluna gidilemez. Zira mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir.
Cumhuriyet savcısı, iddianamenin iadesi üzerine, iade kararında gösterilen eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı yönleri düzelttikten sonra, yeni duruma göre kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi gerekiyor ise kovuşturmama kararı verir. Aksi halde cumhuriyet savcısı, yeniden düzenlediği iddianameyi ve dosyayı mahkemeye gönderir. Mahkeme, iade kararında belirtilmeyen sebeplere dayanarak yeniden iddianamenin iadesine karar veremez. Devletin, Cumhuriyet başsavcılığı makamları dışında kalan makamları tarafından işin doğrudan mahkemeye gönderilebildiği durumlarda, bu makamların iddianamenin yerine geçen dava açan belgeleri iade edilemez. Zira kanun sadece iddianamenin iadesini düzenlemiştir. İddianamenin iadesi kararına Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir.
İddianamenin İadesini Gerektiren Durumlar
İddianamenin yukarıda belirttiğimiz özelliklere sahip olmaması durumunda, CMK m.174 gereğince iadesine karar verilir. Çünkü usulüne uygun olarak düzenlenmeyen iddianame, eksiklikleri kovuşturma aşamasında giderileceğinde bahisle kabul edilemez. Mahkeme, yargılamanın tarafı veya Cumhuriyet savcısı değildir. Mülga CMUK m.237/3’de öngörülen mahkemenin “re’sen delil araştırma” ilkesi de, bu maddenin karşılığı olarak düzenlenen CMK m.206 ve m.207’de yer almamaktadır. Mahkeme; dosyaya sunulmamış delilleri bir taraf gibi toplayamaz, iddianameyi kabul ettikten sonra, yargılama konusu yapılan fiili veya faili genişletmek suretiyle görev ve yetki sınırlarını aşamaz. Bu sebeplerle; iddianame şüpheli bakımından açık, anlaşılır olmalı, iddianame kabul edildiğinde sanık sıfatını alacak olan şüphelinin mahkemede nelerle karşılaşacağını öngörebilmesi gerekmektedir ki, bu da tüm delillerin toplandığı, detaylı ve açık anlatımların yapıldığı, fiil ile suç düzenlemeleri arasındaki bağın kurulduğu bir iddianame ile mümkündür. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 174. Maddesinde iddianamenin iadesi sebepleri şöyle sıralanmıştır;
- Suçun sübutuna doğrudan etki edecek mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
- Önödemeye veya uzlaştırmaya ya da seri muhakeme usulüne tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaştırma ya da seri muhakeme usulü uygulanmaksızın düzenlenen,
- Soruşturma veya kovuşturma yapılması izne veya talebe bağlı olan suçlarda izin alınmaksızın veya talep olmaksızın düzenlenen,
İddianamelerin Cumhuriyet savcılığına iade edileceği belirtilmiştir.
İddianamenin CMK 170′ inci Maddeye Aykırı Olarak Düzenlenmesi
İddianame kamu davasının açılmasına sebep olan evrakın kendisindir. Düzenlenen iddianame şekil ve içerik olarak CMK 170’inci maddede belirtilen niteliklere sahip olmalıdır (m.174/1.a). Kanun bir ayrım yapmadığından CMK 170’inci maddesinde belirtilen her bir husus iade sebebi yapılabilir. CMK 170. maddede soruşturmanın esaslı unsurları belirtildiğinden, bu unsurların tamamı düzenlenen iddianamede bulunmalıdır. Müştekinin iddiası, şüphelinin savunması, tanık anlatımları, bilirkişi raporu, suç tarihi ve yeri, gözaltı ve tutukluluk durumu, suç aleti üzerindeki incelemeler, iddia konusu eylemin nelerden ibaret olduğu, şüphelinin suçlandığı suç, mevcut delilleriyle ilişkilendirilerek açıklanmamışsa iade sebebi yapılabilir.
Kanunda iddianamenin iadesi sebebi olarak gösterilen hususlar, mahkemece yeniden soruşturma yaptırıp, yargılamanın uzamamasına yöneliktir. Soruşturma evresi gerektiğinden uzun tutulabilir, ama yargılama aşaması kısa ve mümkünse tek celsede bitecek şekilde hazırlanmalıdır. Yeterli delil bulunmadan, toplanmadan kamu davasının açılması ve böylece mahkemece delil toplanması gerekecek hallerde iddianamenin iade kararı verilmelidir. Ancak mahkeme iddianamenin değerlendirilmesi aşamasında tespit ettiği ve esasa etki etmeyen eksiklikler iade sebebi yapılmamalıdır. Örneğin müdafiinin gösterilmesi CMK 170’inci maddede zorunlu olarak ön görülmüşse de bu hususa ilişkin bir eksiklik iddianamenin şekil ve metin kısmında her ne kadar bulunmasa da, dosya içeriğinde müdafii atandığının belli olduğu ve bu eksikliğin giderilesi için ayrıca bir araştırma işlemine gerek kalmadığından, bu gibi durumlarda iddianame iade sebebi yapılmamalıdır.
Suçun Sübutuna Etki Edeceği Mutlak Sayılan Mevcut Bir Delilin Toplanmaması
Suçun sübutuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanma- dan düzenlenen iddianame de iade sebebi olacaktır (m.174/1.b). Görüldüğü gibi her delil değil, sadece suçun sübutuna “mutlak şekilde etki edebileceği değerlendirilen bir delilin eksikliği halinde iade sebebi yapılacaktır. Tüm dosya kapsamında suçun işlendiği hususunda yeterli şüphenin bulunup bulunmadığı değerlendirme yetkisi Cumhuriyet savcısına aittir. Mahkeme Cumhuriyet savcısının bu taktir hakkına yönelik bir değerlendirme yapamaz. Ancak dosyanın bütünlüğü, tarafların savunması dikkate alındığından toplanması halinde eylemin işlenip işlenmediği veya görev konusunda değişiklik yapacak bir delilin eksikliği, sübuta etki edecek mutlak toplanması gereken bir delil olarak değerlendirilmelidir.
Ön Ödeme ve Uzlaşma Usulüne Uyulmaması
Ön ödemeye ve uzlaşmaya tabi suçlarda, ön ödeme veya uzlaşma usulü uygulanmaksızın düzenlenen iddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir (m.1741.c). Sevk maddelerinde veya Cumhuriyet savcısının yaptığı değerlendirmede ilk bakışta suçun ön ödeme veya uzlaşma kapsamına girdiğinin anlaşılması halinde bir iade sebebi vardır. Ön ödeme veya uzlaşma nedeniyle iade kararı verilmişse, Cumhuriyet savcısı uzlaşma ve ön ödeme prosedürüne uyarak gerekli işlemleri tamamladıktan sonra uzlaşma veya ön ödeme sağlanırsa, kamu adına kovuşturmama kararı verecektir. Ancak ön ödeme teklifinin kabul edilmemesi veya uzlaşmanın sağlanamaması hallerinde yeniden iddianame düzenleyecektir.
İddianamenin İadesi Kararından Sonra Yapılan İşlemler
Suçun hukuki nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez. Çünkü kovuşturma aşamasında sanığa ek savunma verilerek suç vasfını değiştirip hüküm kurmak mümkündür. 15 günlük süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır. Bir başka değişle iddianamenin iade edilebileceği süre 15 gündür. Yetkisizlik sebebi ile de iddianamenin iade edilemeyeceği Yargıtay içtihatlarınca benimsenmiştir. Cumhuriyet savcısı, iddianamenin iadesi üzerine, kararda gösterilen eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde, yeniden iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye gönderir. İlk kararda belirtilmeyen sebeplere dayanılarak yeniden iddianamenin iadesi yoluna gidilemez.
- Eksikliklerin Giderilerek Yeniden İddianame Düzenlenmesi: İddianamenin iadesi kararına itiraz edilmeyecekse, yeni bir soruşturma numarası alınmak üzere UYAP ekranından iade kararının kaydı yapılır. Cumhuriyet savcısı, iddianamenin iadesi üzerine, kararda gösterilen eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde, yeniden iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye gönderir. İlk kararda belirtilmeyen sebeplere dayanılarak yeniden iddianamenin iadesi yoluna gidilemez (m.74/4). Ancak ilk iade kararında belirtilen eksiklikler usulünce giderilmemişse, yeniden iddianamenin iadesi yapılabilir.
- İddianamenin İadesine İtiraz: İddianamenin iadesi kararına Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir (m.174/5). İtiraza ilişkin genel hükümler burada da geçerlidir. Dosyanın Cumhuriyet savcılığında UYAP sisteminde düşmesinden itibaren, soruşturmaya kaydı yapılmayarak yedi gün içinde mahkemesine itiraz edilir. Mahkeme itiraz sebebini yerinde görürse iddianamenin kabulüne karar verir. Ancak itirazı yerinde görmezse, itiraza ilişkin bir karar vermesi için itiraz dilekçesini ve dosyayı merciine gönderir.
İddianamenin İade Edilemeyeceği Durumlar
Suçun hukuki nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez (m.174/2). Ancak sehven ve açıkça hukuki nitelemenin yanlış yapılması halinde iade kararı verilebilir. Daha öncesinde iddianamenin iadesine karar verilip de ilk kararda belirtilmeyen sebeplere dayanılarak yeniden iddianamenin iadesi yoluna gidilmez (m.74/4). Ancak iade sebebi olarak gösterilen eksiklikler tamamlanmadan veya hatalı noksanlıklar düzeltilmeden, adeta eski iddianamenin yeniden mahkemeye sunulması halinde de mahkeme aynı sebebe dayanarak yeniden iddianamenin iadesine karar verebilecektir. Yeni Ceza Muhakemesi Kanununu getirdiği yeniliklerden biri de her ne kadar tek celsede duruşmayı bitirmek ve yargılama makamına soruşturma işlemleri yaptırmamak olsa da, bazen iade sebeplerinin uygulamada çok geniş yorumlanarak, amaçlananın dışına çıkıldığı görülmektedir.
- Şüphelinin İfadesinin Alınmaması Nedeniyle İade;
Her ne kadar iddianame düzenlenirken, şüphelinin lehine ve aleyhine olan tüm hususların iddianamede belirtilmesi gerektiği CMK 170/5. fıkrada belirtilmişse de, birinci fıkrada iddianamede hangi hususların olması gerektiğinin açıkça belirtildiği, mutlaka şüphelinin ifadesinin olması gerektiğinin iade sebebi olarak belirtilmediği gibi CMK 174’üncü maddede iade sebepleri arasında da şüphelinin ifadesinin alınması belirtilmemiştir. Dosyadaki mevcut deliller itibariyle suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe varsa, soruşturma aşamasında yapılan tüm aramalara rağmen bulanmayan ve beyanı alınamayan şüphelinin ifadesinin alınmaması gerekçesiyle iade kararı verilemeyeceği gibi şüphelinin ifadesinin müdafii huzurunda alınmaması iade sebebi yapılamaz. Hakkında açılan soruşturmayı sonuçsuz bırakmak amacıyla uzun süre kaçan, adresini gizleyen, kanıtların toplanması ve dava açılmasını engelleyen şüphelinin savunmasının kovuşturma aşamasında alınması da olanaklı olduğundan, bu gerekçeye dayanarak iddianamenin iadesine karar verilemez.
- Şüpheliye Ait Nüfus Kayıt Örneği ve Sabıka Kaydının Dosyada Bulunmaması;
CMK 170 ve 174’ünçü maddelerde şüpheliye ait nüfus kayıt örneği veya sabıka kaydının iddianamede ve dosyada belirtilmemesi iade sebebi sayılmamıştır. Ancak şüphelinin kimlik bilgilerinin açıkça belirtilmesi gerekir. UYAP sisteminde her zaman şüpheliye ait adli sicil kaydı ve nüfus kayıt örneği alma imkanı olduğundan, bu hususa ilişkin bir eksiklik iddianamenin iadesi sebebi yapılamaz.
- Suçun Hukuki Nitelemesinin Yanlış Yapılmasından Bahisle İade;
CMK 170’inci madde de iddianamede hangi hususların gösterileceği açıkça belirtilmiştir, yine CMK 174/2’inci madde de suçun hukuki nitelemesi yanlış yapıldığından bahisle iddianamenin iade edilemeyeceği açıkça belirtilmiştir. Örneğin suçun nitelikli yağma mı yoksa hukuki alacağın tahsilinden dolayı tehdit mi olduğu tartışmalıysa, iddianamede yağma olarak eylem nitelendirilmişse, artık mahkeme eylemin asliye ceza mahkemesi görev alanında kaldığından bahisle iade kararı veremeyecektir. Görev ve yetki konusunda iddianamede açık bir yanlışlık veya çelişki varsa iddianamenin iadesinin mümkün olduğu, bunun dışında iadesi mümkün değildir.
- Bilirkişi Raporunun Alınmaması ve Eksik Alınması;
Esasında bilirkişi raporunun temini zorunlu olmayıp, bilirkişi raporu hâkimin vicdani kanaatini kuvvetlendirmek veya oluşan tereddüdü gidermek için gerektiğinde talep ve temin edebilir. Ancak suçun sübutuna mutlak etki edeceği değerlendirilen bilirkişi raporunun alınmaması iade sebebi yapılabilir, bunun dışında CMK 170/3 maddede iddianamede nelerin gösterileceğinin açıkça belirtildiği, yine CMK 174’üncü maddede de bilirkişi raporunun alınmaması veya eksik alınmasının iade sebebi olarak düzenlenmediği gibi, diğer delillerle birlikte eldeki bilirkişi raporu veya dosya kapsamında eylemin işlendiği hususunda yeterli şüphe varsa kamu davası açılacaktır.
- Soruşturma İzni Alınmaması Nedeniyle İade;
Yasa koyucu, iddianamenin iadesini düzenlediği CMK 174’üncü madde de sayma yöntemiyle iade sebeplerini sınırlayacak şekilde açıkça ortaya koymuştur. Tek tek sayılan bu iade nedenleri arasında soruşturma ve kovuşturma yöntemindeki usulü hataların veya yasaya aykırılıklar bu madde kapsamında sayılmamıştır. Bu nedenle yargılama şartı gerçeklemediğinden bahisle iade kararı verilemez. Bu durumu saptayan mahkeme iddianamenin iadesi yerine CMK 223/8.madde gereğince durma kararı vererek bu usulü eksikliği giderme yoluna gitmelidir.
- İlk İadeden Sonra Yeni Delil Bulunmaması;
Yapılan ilk iade kararından sonra iade sebebinde belirtilen deliller araştırılıp da delil bulunmaması halinde, eldeki delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturması nedeniyle açılan bir iddianamede hukuki niteleme eksikliği nedeniyle iade kararı verilemez.
- İlk İade Kararında Belirtilmeyen Bir Sebeple Yeniden İade;
Cumhuriyet Savcısı ilk iade kararından sonra kararda gösterilen eksiklikleri ve hatalı noktaları düzelttikten sonra, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermesini gerektirir bir durumun bulunmaması halinde, yeniden iddianame düzenleyerek mahkemeye dava açması halinde, ilk kararda belirtilmeyen iade sebeplerine dayanılarak iade kararı verilemez.
- 12/15 Yaş Grubundaki Çocuklar İçin Rapor Alınmaması;
TCK 31/2 maddesi gereğince 12-15 yaş grubunda bulunan suça sürüklenen çocuklar için dava şartı olarak kabul edilen, işledikleri fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiillerle ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneklerinin bulunup bulunmadığı hususunda rapor alınmadan dava açılması halinde iade sebebi yapılmayacağı, bu husus iddianamede bulunması gereken zorunlu bir unsur olmadığı gibi CMK 174.madde düzenlenen iade sebepleri arasında da sayılmamıştır.
- Yaş Tespiti ve Beden ve Ruh Sağlığının Bozulup Bozulmadığına Dair Raporun Alınmaması;
Soruşturma aşamasında mağdurun yaşına ilişkin tereddüt oluşması veya mağdurun eylemden dolayı beden ve ruh sağlığının bozulup bozulmadığına dair rapor soruşturma aşamasında Adli Tıp Kurumundan rapor aldırılmaması, CMK 170/3 maddesince iddianamede bulunması gereken hususlar olmayıp, yine CMK 174.madde belirtilen iade sebeplerinden değildir. Belirtilen hususlara ilişkin mahkemece tereddüt hasıl olması durumunda Adli Tıp Kurumundan veya ilgili devlet hastanesi sağlık kurullarından rapor alınarak bu tereddüt giderilebilir,
- Suçun İşlendiğine Dair Yeterli Delil Olmadığından Bahisle İade Kararı;
Dosyadaki mevcut delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturup oluşturmama taktir yetkisi kanunca Cumhuriyet Savcısına verilmiştir. Mahkemece delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturacak kadar olmadığından veya eylemin suç olup olmadığı hususunda bahisle iade kararı verilerek, Cumhuriyet Savcısı kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vermeye zorlanamaz. Mahkeme ancak yaptığı yargılama sonucunda suçun işlendiği hususunda somut ve yeterli delil bulunmadığı takdirde sanık hakkında beraat kararı verecektir.
- Keşif Yapılmaması;
Bir Yargıtay kararında vurgulandığı üzere, soruşturma aşamasında tüm delillerin toplandığı, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçundan kamu davasının açıldığı eylemde, şüphelinin ifadesinde geçen ve C3 formunun dışındaki başka yerlerdeki araziler için bilirkişi marifetiyle geometrik tespit yapılmadığı, suça etki edebilecek mutlak bir delil olduğundan bahisle iddianamenin iade edilmesi eylemin- de, suça ilişkin tüm delillerin eksiksiz toplandığı, keşif hususunun ise hakimin yargılama sonucunda vereceği karara yardımcı olması bakımından onun taktirinde yapılan bir delil toplama faaliyeti olduğundan, TCK 83’üncü maddenin de zaten bu hususa işaret ettiği, ancak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde soruşturma aşamasında keşif yapılabileceği, kural olarak keşfin hakim tarafından yapılması gerektiğinin vurgulandığı, somut eylemde keşif yapılması için gecikmesinde sakınca bulunan bir hal olmadığından bu gerekçeye dayanılarak iade kararı verilmesi yasaya aykırı olacaktır.