İdari Yargılama Usulü Kanunu 50. Madde (İYUK)

İdari Yargılama Usulü Kanunu 50. Madde (İYUK)

idari yargilama usulu kanunu 50 madde

İdari Yargılama Usulü Kanunu 50. Madde

Temyizen Verilen Karar Üzerine Yapılacak İşlem

  1. Temyiz incelemesi sonucunda verilen karar, dosyayla birlikte kararı veren mercie gönderilir. (Ek cümle: 20/7/2017-7035/7 md.) Ancak Danıştay ilgili dairesinin onamaya ilişkin kararları, dosyayla birlikte kararı veren ilk derece mahkemesine, kararın bir örneği de bölge idare mahkemesine gönderilir. Bu kararlar, dosyanın geldiği tarihten itibaren yedi gün içinde taraflara tebliğe çıkarılır.
  2. Temyiz incelemesi sonucunda verilen bozma kararı üzerine ilgili merci, dosyayı öncelikle inceler ve varsa gerekli tahkik işlemlerini tamamlayarak yeniden karar verir.
  3. Bölge idare mahkemesi, Danıştayca verilen bozma kararına uyabileceği gibi kararında ısrar da edebilir.
  4. Danıştay’ın bozma kararına uyulduğu takdirde, bu kararın temyiz incelemesi, bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılır.
  5. Bölge idare mahkemesi, bozmaya uymayarak kararında ısrar ederse, ısrar kararının temyizi hâlinde, talep, konusuna göre Danıştay İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulunca incelenir ve karara bağlanır. Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulması zorunludur.

İdari Yargılama Usulü Kanunu 50. Madde Açıklaması

Temyiz incelemesi sonucunda verilen karar, ilgisine göre, dosyayla birlikte kararı veren bölge idare mahkemesine veya Danıştay dava dairesine gönderilir. Ancak, Danıştay ilgili dairesinin onamaya ilişkin kararları, dosyayla birlikte kararı veren ilk derece mahkemesine, kararın bir örneği de bölge idare mahkemesine gönderilir. Gönderilen karar, dosyanın mahkeme veya Danıştay dava dairesine geldiği tarihten itibaren yedi gün içinde taraflara tebliğ olunur (md.50/1). Tebligat, 7201 sayılı Tebligat Kanunu ile bu Kanun uyarınca yürürlüğe konulan Tebligat Yönetmeliği hükümlerine göre yapılır.

  • İlgili Makale: 
  • 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) Tam Metin: 

idari yargilama usulu kanunu 50 madde iyuk
idari yargilama usulu kanunu 50 madde iyuk

İdari Yargılama Usulü Kanunu 50. Madde Temyizen Verilen Karar Üzerine Yapılacak İşlem Emsal Kararlar

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 1988/137, K:1989/35

  • İdari Yargılama Usulü Kanunu 50. Madde
  • Temyizen Verilen Karar Üzerine Yapılacak İşlem

Fuar Gümrük Müdürlüğünce tesis edilen giriş beyannamesi kapsamı eşyanın beyan edilen kıymetinin noksan bulunması üzerine tahakkuk ettirilen ek gümrük vergi ve resimlerinin kaldırılması istemi ile açılan davayı; kısmen kabul ederek vergiyi değişiklikle onayan Vergi Mahkemesi kararının taraflarca temyiz edilmesi üzerine; Danıştay Yedinci Dairesinin kararıyla yeniden bir karar verilmek üzere bozulmasından sonra kararın navlun ve sigorta ücretine ilişkin bozma sebebine uyulmayarak, bu kıymete isabet eden verginin kaldırılması yolunda verilen kararlarının bu kısmında ısrar eden Vergi Mahkemesi kararının bozulması isteminden ibarettir.

Danıştay bozma kararında, toplu kaçakçılık suçundan dolayı Ağır Ceza Mahkemesince verilen beraat kararının, … bozulması ve davanın Adliye mahkemesinde görülmekte olması karşısında, Vergi Mahkemesince bu kararın sonucu beklenilerek buna göre karar verilmesi veya malın menşeinin belirlenmesi için bu konuda ihtisas sahibi kişilere yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması, İtalyan menşeli olması halinde ithal tarihindeki fiatın araştırılarak buna göre karar verilmesi eşya … menşeli ise …- … arası navlun ücretinin de matraha ilave edilmesi suretiyle yeniden karar verilmek üzere Vergi Mahkemesi kararı bozulmuş bulunmaktadır. Vergi mahkemesince bozma kararına uyularak, Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın sonucu beklenilmek ve bu karara dayanılarak eşyanın menşeinin Macaristan olduğu kabul edilmek suretiyle Danıştay bozma kararına bu yönden uyulduğu ve tarhiyatın onandığı anlaşılmakta ise de Danıştay kararının eşyanın Macar menşeli olması halinde …- … arası navlun ücretinin matraha ilave edilmesi gerektiği yolundaki kısmına uyulmayarak, önceki kararda ısrar edilmiş bulunmaktadır. Bu nedenle Vergi Mahkemesi kararının “…-… arası navlun ve sigorta ücretine ait kıymete ilişkin kısmının “ısrar kararı olduğuna oyçokluğu ile karar verilerek Maliye ve Gümrük Bakanlığı temyiz isteminin incelenmesine geçildi.

1615 sayılı Gümrük Kanununun “Eşyanın Kıymeti” başlığını taşıyan 65. maddesinin 1.fıkrasında; “ithal eşyasının gümrük vergisine esas olan kıymeti, gümrük vergisi ödeme mükellefiyetinin başladığı tarihteki normal fiyatıdır” denilmiş, 2. fıkrasında; “Normal fiyat, birbirinden müstakil bir alıcı ile bir satıcının tam ve serbest rekabet şartları içinde uyuştuğu farz olunan fiyattır.Bu fiyat tesbit olunurken;

a) Eşyanın alıcıya Türkiye’de giriş liman ve mahallinde teslim edildiği,

b) Eşyanın satışına ve Türkiye’de giriş liman veya mahallinde teslimine müteallik bütün masrafların satıcıya ait bulunduğu, dolayısıyla normal fiyata dahil olduğu,

c) Türkiye’de ödenmesi gereken vergi ve resimlerin alıcıya ait olduğu dolayısıyla normal fiyata dahil bulunmadığı farz olunur” denilmek suretiyle ithal eşyasının gümrük vergisine esas kıymeti olan “normal fiyatın” tanımı yapılmış, maddenin 3 numaralı fıkrasında ise (b) bendinde bahsi geçen masraflar meyanında “Nakliye ve Sigorta” giderleri de zikredilmiştir.

Gümrük Yönetmeliğinin 243.maddesinde de normal fiyat tesbit olunurken eşyanın alıcıya Türkiye’de giriş liman veya mahallinde teslim edildiğinin kabul edileceği, deniz yolu ile gelen eşyanın Türkiye’ye giriş limanının Türkiye’deki boşaltma limanı olduğu, eşyanın fuyatına, satışına ait giriş liman veya mahalline kadar yapılan navlun ve sigorta ücretlerinin dahil bulunduğu hükme bağlanmıştır. Sözü edilen maddelerden gümrük vergisine esas teşkil edecek normal fiyatın tesbitinde, ithal eşyasının menşe memleket için cari fob ihraç fiyatına eşyanın Türkiye’de teslimine kadar yapılan nakliye ve sigorta giderlerinin dahil edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.

Dava konusu olayda beyanname kapsamı “Hassas hale getirilmiş boş fotoğraf kartlarının” İtalya’da bulunan …- … firmasından alındığı ihtilafsız ise de; Menşe ülkenin … olduğunun da açıkça anlaşılması karşısında eşyanın müfettişlikçe tesbit edilmiş olan …- … arası navlun ve sigorta ücretinin matraha ilave edilmesi gerektiğinden Vergi Mahkemesince yazılı gerekçe ile verilen kararda isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle Maliye ve Gümrük Bakanlığı temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesinin “…-… arası navlun ve sigorta ücretine ait kıymete isabet eden verginin kaldırılması yolundaki ısrar kararının “bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, yükümlü temyiz istemine gelince; temyize konu vergi mahkemesi kararının “eşyanın menşei dolayısıyla kıymetine ilişkin kısmı”, bozma kararına uyulmak suretiyle verilmiş bir karar olup, bu kısma ilişkin temyiz isteminin incelenmesi Danıştay Yedinci Dairesine ait bulunduğundan dosyanın bu istemle ilgili olarak karar verilmek üzere sözü geçen Daireye gönderilmesine karar verildi.


Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu E:2008/49, K:2009/202

  • İdari Yargılama Usulü Kanunu 50. Madde
  • Temyizen Verilen Karar Üzerine Yapılacak İşlem

2575 sayılı Danıştay Kanununun 38. maddesinin 2. fıkrasında, Vergi Dava Daireleri Kurulunun, vergi mahkemelerinden verilen ısrar kararları ile vergi dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararları temyizen inceleyeceği hükme bağlanmıştır. Temyizen incelenerek bozulması istenen karar vergi mahkemesince verilmiş bulunduğundan, temyiz başvurusunun Kurulca incelenebilmesi için, söz konusu kararın ısrar kararı niteliğinde olması gerekmektedir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 3. ve 4. fıkralarında yer alan düzenlemeden, ısrar kararlarının, Danıştay’ın ilgili dava dairesince kararı bozulan ilk derece mahkemesinin bu karara uymaması, ilk kararında direnmesine ilişkin kararlar olduğu anlaşılmaktadır. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun görevi, bu kararlara karşı yapılan temyiz başvurularının incelenmesini kapsamaktadır.

Dosyanın incelenmesinden; 2000 takvim yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesini ve geçici vergi beyannamelerini vermemesi nedeniyle davacı adına takdir komisyonu kararına dayanılarak resen salınan cezalı vergiler ve fon payının kesinleşmesi ve vadesinin geçmesine karşın ödenmemesi üzerine gecikme faiziyle birlikte tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerinin iptali yolundaki vergi mahkemesi kararının, Danıştay Üçüncü Dairesince, davalı idareden vergi ve ceza ihbarnamesinin davacının bilinen adresinde tebliği için ne gibi işlemler yapıldığı sorulup, bu işlemlere ilişkin belgelerin onaylı örnekleri istenerek bu belgeler değerlendirilmek suretiyle ilanen tebliğ koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeden verilmesi nedeniyle bozulduğu, bozma kararı üzerine vergi mahkemesince, verilen ara kararlarına cevaben davalı idarece gönderilen belgelerden ödeme emrine dayanak ihbarnamelerin posta vasıtasıyla davacı şirketin bilinen iş yeri adresine muhtelif tarihlerde tebliğ edilmeksizin iade edilmesi ve bilinen adresinde bulunamadığının usulüne uygun olarak tespit edilmesi üzerine ilanen tebliğ edildiğinin anlaşıldığı belirtildikten sonra ödeme emirlerinin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.

Her ne kadar söz konusu kararda ilk kararda ısrar edildiği belirtilmiş ise de, temyiz istemine konu yapılan karar, bozma kararında öngörülen saptamalar yapıldıktan sonra verildiğinden, ısrar kararı niteliğini taşımamaktadır. Bu yüzden vergi mahkemesi kararına karşı yapılan temyiz isteminin Kurulumuzca değil, ilk derecede verilen kararları temyizen incelemekle görevli dava dairesince incelenmesi gerekmektedir.


Danıştay 7. Dairesi E:1984/34, K:1984/996

  • İdari Yargılama Usulü Kanunu 50. Madde
  • Temyizen Verilen Karar Üzerine Yapılacak İşlem

Tır muhteviyatı eşyanın sahte belge düzenlenmek suretiyle yurt dışına çıkarılmış gibi gösterilerek Türkiye’de bırakıldığının anlaşılması üzerine söz konusu eşyalara isabet eden gümrük vergi ve resimlerinin ödenmesi kefil teşekkül olan Türkiye Ticaret Sanayi ve Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliğine tebliğ edilmiş, tahakkukun itirazsız kesinleşmesi üzerine de ödeme emri tebliğ edilmiş bulunmaktadır. Birliğin itirazı üzerine ödeme emrini iptal eden İtiraz Komisyonu kararı Dairemizin kararı ile ve Tır karnelerine ilişkin ibra belgesinin usul süz veya hile yoluyla temin edilmiş olduğu hallerde, iki yıllık ihbar süresinin, karnenin alıkonulduğu tarihte değil, sahteliğin anlaşıldığı yani idarenin, ibranın usulsüz olduğuna muttali olduğu tarihte başlaya cağı, olayda ise sahteliğin 20.12.1974 günü anlaşıldığı, tahakkukun ise 7.5.1976 tarihinde tebliğ edildiği, bu durumda iki yıllık ihbar süresinin geçirilmiş olmadığı gerekçesiyle konu hakkında yeniden karar verilmek üzere bozulmuştur. Birliğin, Dairemizin yukarıda sözü edilen kararının düzeltilmesi istemiyle yaptığı başvuru da reddedilerek karar kesinleşmiştir.

Bölge İdare Mahkemelerinin kurulması üzerine dosya, Vergi Mahkemesine intikal etmiş ve Mahkeme, Dairemizin bozma kararına aynı gerekçeyle uyarak, ibranın sahteliğinin anlaşıldığı tarihten itibaren iki yıllık ihbar süresi içinde tahakkukun tebliğ edildiği ve itirazsız kesinleştiği, bu durumda kamu alacağının ödeme emri ile istenmesinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir.

İdare ve Vergi Mahkemelerinin, Danıştay idari veya vergi dava dairelerince verilen bozma kararlarına uymaları halinde adı geçen mahkemeler tarafından yeniden verilecek kararlara karşı Danıştay’da yapılacak temyiz istemlerinin, kararların bozma esaslarına uygun olup olmadığı yönünden incelenmesi mümkün olup olayda, vergi mahkemesince bozmaya uygun karar verildiği anlaşıldığından temyiz isteminin reddine karar verildi.


Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu E:1995/207, K:1997/125

  • İdari Yargılama Usulü Kanunu 50. Madde
  • Temyizen Verilen Karar Üzerine Yapılacak İşlem

Yükümlü şirket adına salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisine karşı açılan davayı kabul ederek tarhiyatı kaldıran vergi mahkemesi kararı, Danıştay Yedinci Dairesi tarafından bozulmuş, kesinleşen bozma kararından sonra davayı yeniden inceleyen vergi mahkemesi, bozmaya uyarak davayı reddetmiştir. Bozmaya uyularak verilen davanın reddi yolundaki karara karşı bu kez yükümlü tarafından yapılan temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi ise istemi kabul ederek vergi mahkemesi kararını bozmuştur. İçel 2.Vergi Mahkemesi K:1995/376 sayılı kararıyla, bu son bozma kararına uymayarak davanın reddi yönündeki kararında direnmiş, bu karar yükümlü tarafından temyiz edilmiştir. İlk derece mahkemesi kararlarının temyiz mercii olan Danıştay daireleri tarafından bozulmasından sonra, davayı yeniden inceleyen ilk derece mahkemelerinin bozma hükmüne uyarak verdikleri kararlara karşı yapılan temyiz başvuruları ancak, bozma esaslarına uygunluk yönünden temyizen incelenebilirler. Aksi halde, karar düzeltme yoluna başvurulmaksızın ya da bu yola başvurulmakla birlikte istemin reddi nedeniyle kesinleşen bozma hükmü ile davanın kesin suretle çözümlendiği ve tarafların bununla bağlı oldukları, davanın bir kez daha incelenmesini isteyemeyecekleri biçiminde açıklanan kesin hükmün sonuçları bertaraf edilmiş olacaktır.

Bu nedenle yedinci dairenin kesinleşen bozma kararına uyularak verilen karar üzerinde; kararın bu niteliği gözönüne alınmaksızın yapılan temyiz incelemesi sonucunda verilen Danıştay Dokuzuncu Daire bozma kararına uyulmaksızın verilen vergi mahkemesi ısrar kararında hukuka aykırılık görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddine, 21.02.1997 gününde oyçokluğu ile karar verildi.


Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu E:2011/236, K:2011/582

  • İdari Yargılama Usulü Kanunu 50. Madde
  • Temyizen Verilen Karar Üzerine Yapılacak İşlem

Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü tarafından açılan ihalede Polatlı, … Köyündeki … ayrı parsel taşınmaza talip olarak satın alan davacıdan, şartname gereğince ihale makamı tarafından tahsil ve beyan edilen katma değer vergisi tahakkukuna karşı açılan davayı verginin mükellefi olmayıp, vergiye nihai olarak katlanan davacı tarafından dava açılamayacağı gerekçesiyle ve ehliyetsizlik nedeniyle reddeden kararı, bu kez Danıştay Dördüncü Dairesi tarafından ve davacının ehliyeti bulunduğu gerekçesiyle bozulan vergi mahkemesinin verdiği ısrar kararını, vergi yüküne katlanmak zorunda kalan ve menfaati etkilenen davacının bu davayı açmakta ehliyetinin bulunduğu gerekçesiyle bozan Kurul kararının düzeltilmesi, vergi idaresi tarafından istenmiştir.
Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünden 59 parça taşınmaz alması nedeniyle ödemek zorunda kaldığı katma değer vergisinin hukuka aykırı tahakkuk ettirildiğini, tahakkuktan silinmesini ve kendisine ret ve iadesini isteyen davacı tarafından açılan davayı sonuçlandıran ve davacıya yapılan arsa tesliminin ticari, zirai ve serbest meslek faaliyeti kapsamında yapılmış bir teslim olmadığı ve bu yüzden katma değer vergisinin konusuna girmediği gerekçesiyle tahsil edilen katma değer vergisi tahakkukunun silinmesi ve davacıya iadesi yolundaki ilk kararı Danıştay Yedinci Dairesince, arsa tesliminden doğan katma değer vergisinin mükellefinin Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü olduğu; bu verginin, mükellefi olmayan davacı tarafından dava konusu edilemeyeceği gözetilmeden ve esası incelenen davanın yazılı gerekçe ile sonuçlandırılmasının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmasından sonra vergi mahkemesinin, bozma kararına uyarak, katma değer vergisi tahakkukuna karşı vergiye nihai olarak katlanan davacının dava açamayacağı gerekçesiyle davayı reddettiği saptanmaktadır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 3. ve 4. fıkralarında; kararı bozulan mahkemelerin, bozma kararına uymak veya bozulan kararda ısrar etmek dışında karar veremeyecekleri, bozmaya uymaları halinde varsa gerekli tahkik işlemlerini tamamlayarak yeniden karar verecekleri; ilk kararda ısrar etmeleri halinde, bu kararlara yöneltilen temyiz istemlerinin İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurullarınca incelenebileceği düzenlenmiştir. Bozma kararına uyulması; mahkemelerin, herhangi bir araştırma yapmasını gerektirmeyen durumlarda, bozma gereklerine uygun karar verilmesini de gerektirir. Aksi halde, bozma kararına uyulmasının bir anlamı kalmaz. Bozmaya uyulması; temyiz merciini de bozma kararında öngörülen hukuksal nedenlerle bağlar. Dolayısıyla, bozma kararına uyularak yeniden verilen kararlara karşı yapılan temyiz başvurularında temyiz mercii, ancak bozma kararının gereklerine uygun karar verilip verilmediğini inceleyebilir. Tersine bir kabul, temyiz merciinin görüş değiştirmesi, yapısının değişmesi ya da başka nedenlere bağlı olarak yargılama sürecinin tamamlanmasını engeller. Esasen temyiz merciinin bozma kararına uyulması; dava hakkında taraflardan biri lehine ve diğeri aleyhine hüküm kurulmasını da gerektirmektedir. Yargılama hukuku öğretisinde usulü kazanılmış hak olarak bilinen bu ilke, yargılamada istikrarın sağlanması ve yargı kararlarına güvenin sarsılmasını önlemek amacından doğmuştur. İdari yargılama hukukunda bu konuda açık bir düzenleme aranmasına gerek bulunmadığı gibi usulü kazanılmış hak müessesesinin, usul hukukunun temel esaslarından biri olması nedeniyle idari yargılama hukukunda da geçerli olduğu yadsınamaz.

Bu nedenle, Kurulumuzca temyiz istemi hakkında, ısrar kararının; Danıştay Yedinci Dairesince verilen bozma kararına uyulması üzerine verilen kararda direnilmesine ilişkin olduğu ve usulü kazanılmış hakkın varlığı gözetilerek karar verilmesi gerekirken, verilen bozma kararına yöneltilen karar düzeltme isteminin kabulü ile Kurulumuzun 5.11.2010 günlü ve E:2010/314, K:2010/476 sayılı kararının kaldırılmasına karar verildikten sonra davacının temyiz istemi yeniden incelendi.

Danıştay Yedinci Dairesinin bozma kararına uyularak ve yansıyan vergilerde vergi yükü üzerinde kalan ancak verginin mükellefi olmayan kimseler, söz konusu verginin tahakkukuna dava açamayacaklarından, davanın reddi yolunda verilen vergi mahkemesi kararına davacı tarafından yöneltilen temyiz isteminin, bozmaya uyulmasıyla idare lehine doğan usulü kazanılmış hak gözetilmeden yeniden bozulması üzerine verilen ısrar kararında, ısrar hükmü yönünden hukuka aykırılık görülmemiştir. Kararın davanın reddine ilişkin hüküm fıkrası üzerinde, uyulan ve usulü kazanılmış hak yaratan Danıştay Yedinci Dairesince verilen bozma kararına uygunluk yönünden yapılabilecek temyiz incelemesi sonuçlandırılmak üzere dosyanın görevli dava dairesine gönderilmesi gerekmektedir. Bu nedenle ısrar hükmü yönünden temyiz isteminin reddine ve karar üzerinde yapılacak temyiz incelemesi için dosyanın Danıştay Dördüncü Dairesine gönderilmesine, 12.10.2011 gününde oyçokluğu ile karar verildi.


İdari Yargılama Usulü Kanunu 50. Madde Hakkında Emsal Karar Aramak İçin: https://karararama.danistay.gov.tr/

Yorum Gönderin

X
kadim hukuk ve danışmanlık