İdari Yargılama Usulü Kanunu 25. Madde
Kararların Saklanması ve Tebliği
Kararın mahkeme başkanı ve üyeleri veya hâkimi tarafından imzalı asıllarından biri, karar dosyasına, diğeri de dava dosyasına konur; mahkeme mührü ve başkan yahut hâkim, Danıştay’da daire veya kurul başkanı veya görevlendireceği bir üye imzasıyla tasdikli birer örneği de taraflara tebliğ edilir.
İdari Yargılama Usulü Kanunu 25. Madde Açıklaması
İdari yargıda kararların saklanması, mahkeme başkanı ve üyeleri veya hâkimi tarafından imzalanan karar asıllarından birinin karar dosyasına, diğerinin de dava dosyasına konması ile sağlanmaktadır. Böylece bir asıl karar dosyasına bir asıl ise dava dosyasına konulur. Davanın taraflarına gönderilecek olan karar ise mahkeme taşıyan ve mahkeme başkanı, hâkim veya Danıştay’da daire veya kurul başkanı veya görevlendireceği bir üyenin imzasıyla onaylı bir veya birden fazla örnektir. Bu mühürlü ve onaylı karar örneği taraf sayısı kadar yazılarak tebliğ edilir.
Danıştay bir kararında, İYUK’un 24. ve 25. maddelerinin halen yürürlükte bulunmaları nedeniyle, mahkeme kararlarının ıslak imza ile imzalanması ve imzalı bir karar örneğinin dava dosyasına konulması uygulamasına devam edilmekte ise de, elektronik imza ile imzalanmış olan mahkeme kararının ayrıca ıslak imza ile imzalanmamış olmasını İYUK hükümleri uyarınca giderilmesi gereken bir eksiklik olarak görmemiştir.
- İlgili Makale:
- 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) Tam Metin:
İdari Yargılama Usulü Kanunu 25. Madde Kararların Saklanması ve Tebliği Emsal Kararlar
Danıştay 11.Dairesi E: 2013/ 6585, K: 2013 / 4571
- İdari Yargılama Usulü Kanunu 25. Madde
- Kararların Saklanması ve Tebliği
Dosyanın incelenmesinden, Dr. Abdurahman Yurtaslan Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli hemşire olarak görev yapan davacı tarafından, Gazi Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulunun Tıbbi Laboratuvar Bölümü ön lisans programını bitirmiş olması nedeniyle, sözleşme ücreti ve döner sermaye ek ödemesinin yeni öğrenim durumuna göre belirlenmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile yoksun kaldığı mali haklarının İdareye başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davada; dava konusu işlemin iptali ve davacının mali haklarının ödenmesi isteminin kabulü ile dava konusu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal hakların İdareye başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesi yolunda verilen Mahkeme kararının davalı İdareyi temsilen Av. M. K. Ç. tarafından imzalanan dilekçe ile temyiz edildiği; idare Mahkemesince, 3.5.2012 gün ve E:2011/897 sayılı Ara Kararı ile, Ankara Valiliği tarafından verilen temyiz dilekçesinin Av. M. K. Ç. tarafından imzalandığı; anılan avukatın Sağlık Bakanlığı avukatı olduğu, ancak Ankara Valiliğinin avukatı olduğuna dair vekaletnamenin dilekçe ekinde bulunmadığı; Av. M. K. Ç.’nın Ankara Valiliğini temsile yetkili olduğuna ilişkin vekaletname varsa aslının veya onaylı bir örneğinin eklendiği veya böyle bir vekaletname yok ise Ankara Valiliğini temsile yetkili olan Valinin imzaladığı dilekçe ile yeniden temyiz talebinde bulunulması gerektiği belirtilerek 15 gün içinde yenilenmek üzere temyiz dilekçesinin reddine karar verildiği; yenilenen temyiz dilekçesinin de Av. M. K. Ç. tarafından imzalandığı ve dilekçe ekinde Ankara Valiliğini temsile yetkili olduğuna dair Valilik “olur” unun sunulduğu; İdare Mahkemesince, valilik olurunun vekalet ilişkisi doğuracak nitelikte bulunmadığı gerekçesiyle kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verildiği ve bu kararın davalı İdarece temyiz edildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu olayda, Ankara Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü Avukatlık Hizmetleri Biriminde görev yapan Av. M. K. Ç., 23.3.2012 tarihli Valilik Oluru ile Ankara İl Sağlık Müdürlüğünün ve bağlı birimlerinin iş ve işlemlerinden dolayı Ankara Valiliği aleyhine veya Ankara Valiliği tarafından açılan davaların adli ve idari yargı mercileri ve icra daireleri nezdindeki her türlü yargılama işlemlerinde 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu uyarınca Valiliği temsile yetkili kılınmıştır.
Bu durumda, uyuşmazlığın, sözleşmeli sağlık personeli olan davacının bitirdiği üst öğrenim nedeniyle sözleşme ücretinin arttırılıp arttırılamayacağından kaynaklandığı ve 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin yukarıda yer verilen kuralları ile 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu ile valililere tanınan yetkiler dikkate alındığında; bakılmakta olan davada, Av. M. K. Ç.’nın Ankara Valiliğini temsile yetkili olduğu tartışmasız olduğundan, İdare Mahkemesince adı geçen avukatın Valiliği temsile yetkili olmadığı gerekçesiyle, temyiz isteminde bulunulmamış sayılması yolunda verilen kararda usul hukukuna uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı İdarenin temyiz isteminin kabulüyle, Mahkeme kararının bozulmasına; dosyanın, davalı İdarenin Ankara 7. İdare Mahkemesinin 31.1.2012 gün ve E:2011/897; K.2012/150 sayılı kararına ilişkin temyiz dilekçesi davacıya tebliğ edilerek Danıştay’a gönderilmek üzere adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 06.05.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.