İdari Yargılama Usulü Kanunu 16. Madde
Tebligat ve Cevap Verme
- Dava dilekçelerinin ve eklerinin birer örneği davalıya, davalının vereceği savunma davacıya tebliğ olunur.
- Davacının ikinci dilekçesi davalıya, davalının vereceği ikinci savunma da davacıya tebliğ edilir. Buna karşı davacı cevap veremez. Ancak, davalının ikinci savunmasında, davacının cevaplandırmasını gerektiren hususlar bulunduğu, davanın görülmesi sırasında anlaşılırsa, davacıya cevap vermesi için bir süre verilir.
- Taraflar, yapılacak tebliğlere karşı, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde cevap verebilirler. Bu süre, ancak haklı sebeplerin bulunması halinde, taraflardan birinin isteği üzerine görevli mahkeme kararı ile otuz günü geçmemek ve bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabilir. Sürenin geçmesinden sonra yapılan uzatma talepleri kabul edilmez.
- Taraflar, sürenin geçmesinden sonra verecekleri savunmalara veya ikinci dilekçelere dayanarak hak iddia edemezler. (Ek cümle: 11/4/2013-6459/4 md.) Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.
- (Değişik: 10.6.1994-4001/8 md.) Davalara ilişkin işlem dosyalarının aslı veya onaylı örneği idarenin savunması ile birlikte, Danıştay veya ilgili mahkeme başkanlığına gönderilir.
- (Ek: 2.7.2012-6352/54 md.) Danıştay’da ilk derece mahkemesi sıfatıyla görülen davalarda savcının esas hakkındaki yazılı düşüncesi taraflara tebliğ edilir. Taraflar, tebliğden itibaren on gün içinde görüşlerini yazılı olarak bildirebilirler.
İdari Yargılama Usulü Kanunu 16. Madde Açıklaması
Dava dilekçesinin ilk inceleme aşamasını geçmesi üzerine dilekçe ekleri ile birlikte davalı idareye/idarelere tebliğ olunur. Dava dilekçesinin kendisine tebliğ edilmesi üzerine davalı idarenin savunma yapma hakki bulunmaktadır. İdare, savunma dilekçesi ile birlikte ileri süreceği sebeplerin yanında varsa davayla ilgili belge ve bilgileri de mahkemeye sunmalıdır. Bu kapsamda idarenin dava dilekçesine karşılık hazırladığı ve mahkemeye sunduğu savunma dilekçesi davacı tarafa tebliğ olunur. İdarenin savunma dilekçesine karşılık davacı taraf, ikinci bir dilekçe olarak savunmaya cevap dilekçesini mahkemeye sunar ve bu dilekçe davalı idareye tebliğ olunur. İdare de savunmaya cevap dilekçesine karşılık olarak savunmaya cevaba cevap dilekçesini yani ikinci savunma dilekçesini mahkemeye sunar ve mahkeme bu dilekçeyi davacı tarafa tebliğ eder.
Davacı tarafın iki dilekçesinin (dava dilekçesi + savunmaya cevap dilekçesi) ve davalı tarafın iki dilekçesinin (savunma dilekçesi + savunmaya cevaba cevap dilekçesi) mahkeme tarafından karşılıklı tebliğ edilmesi ile dilekçe teatisi aşaması sona erer. Davacının savunmaya cevap dilekçesi ve idarenin savunma ve savunmaya cevaba cevap dilekçelerini mahkemeye sunması bir zorunluluk değildir. Bu durumda dava dosyası tekemmül etmiş olur. Dolayısıyla idarenin savunma dilekçesini sunmaması veya davacının savunmaya cevap dilekçesini sunmaması veyahut idarenin savunmaya cevaba cevap dilekçesini sunmaması dilekçe teatisi aşamasını daha erkene çekebilmektedir.
- İlgili Makale:
- 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) Tam Metin:
İdari Yargılama Usulü Kanunu 16. Madde Tebligat ve Cevap Verme Emsal Kararlar
Danıştay 5.Dairesi E: 2009/ 973, K: 2009 / 1073
- İdari Yargılama Usulü Kanunu 16. Madde
- Tebligat ve Cevap Verme
Dosyanın incelenmesinden; Eskişehir Merkez Yıldıztepe Kuran Kursu öğreticisi olarak görev yapan davacının, eşinin çalıştığı Bursa İline atanma isteğiyle Eskişehir Valiliği’ne yaptığı 13.5.2008 günlü başvurusunun reddine ilişkin 21.5.2008 tarihli, 1179 sayılı işlemin iptali istemiyle bakılan davayı açtığı, davalı idarenin savunmasına cevaben verdiği 12.9.2008 tarihli ikinci dilekçesinde Eskişehir Müftülüğü’nün 21.5.2008 tarihli işleminin yanında Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 15/a-2 maddesinin de iptalini istediği, Eskişehir 2. İdare Mahkemesi’nin 19.11.2008 tarihli dilekçe ret kararı ile her iki dilekçede taleplerin farklı olduğundan bahisle hangi işlem ya da işlemlerin iptalinin istendiğinin açıkça ortaya konulmasının istendiği, 15.1.2009 tarihinde kayda giren yenileme dilekçesinde ise; davacının, 21.5.2008 tarihli işlemle birlikte, Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin 15/a-2 maddesinin iptalini de istediği, bunun üzerine Mahkemece davanın görev yönünden reddedilerek dosyanın Danıştay Başkanlığına gönderildiği anlaşılmıştır.
Davacının 12.6.2008 tarihli ilk dava dilekçesindeki isteminin açık olduğu ve bu dilekçe ile yalnızca atama talebinin reddine ilişkin 21.5.2008 tarihli işlemin iptalini istediği görülmektedir. Buna karşın Mahkemece, yeni bir dava dilekçesi niteliği taşımayan savunmaya cevap dilekçesindeki Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 15/a-2 maddesinin iptali istemi dikkate alınarak dilekçe ret kararı verilmiştir. Bunun üzerine, davacı tarafından yenilenen dava dilekçesinde istem genişletilerek, 21.5.2008 tarihli atanma talebinin reddine ilişkin işlem ile Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 15/a-2 maddesinin iptalinin istendiği görülmüştür. Mahkemelerin ilk dava dilekçesinde taleplerle bağlı olması ve ilk dava dilekçesindeki istemlerin sonradan genişletilmesine ve ek talepte bulunmasına usul yönünden olanak bulunmaması karşısında, yeni bir dava dilekçesi niteliği taşımayan savunmaya cevap dilekçesindeki talebin dikkate alınarak dilekçe ret kararı verilmesinde ve daha sonra yenilenen dilekçe üzerine davanın görev yönünden reddedilerek dosyanın Danıştay’a gönderilmesine dair 21.1.2009 günlü, E:2009/3, K:2009/13 sayılı kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
Danıştay 8.Dairesi E: 2004/ 2246, K: 2005 / 277
- İdari Yargılama Usulü Kanunu 16. Madde
- Tebligat ve Cevap Verme
Dosyanın incelenmesinden, Kayseri İli, Develi İlçesi .. Mahallesi .. Caddesi No: .. adresinde büfe olarak işletilen yer için işyeri açma ve çalışma ruhsatının bulunmadığından bahisle Develi Belediye Encümeninin kararıyla davacıya işyeri açma ve çalışma ruhsatı alması için 10 günlük süre verildiği aksi takdirde işyerinin süresiz olarak kapatılacağının belirtildiği, davacının ruhsat verilmesi yönündeki başvurusunun büfenin ticari alan içerisinde kalmadığı gerekçesiyle belediye başkanlığının 11.07.2003 tarih ve 962 sayılı işlemiyle reddedildiği, bunun üzerine davacı tarafından Develi Belediye Encümeni kararının iptali istemiyle açılan davada, İdare Mahkemesince 11.07.2003 tarih ve 962 sayılı davalı belediye başkanlığı işleminin incelenerek bu işlemin iptaline hükmedildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, davacı tarafından Develi Belediye Encümeninin 04.07.2003 tarih ve 423 sayılı kararının iptali istemiyle dava açılmasına karşılık idare mahkemesince istemden farklı olarak Develi Belediye Başkanlığının 11.07.2003 tarih ve 862 sayılı kararı esas alınarak davanın çözümlenmesinde, davacının talebi dışına çıkılmış olması nedeniyle usul kurallarına uyarlık bulunmamaktadır.
Danıştay 7.Dairesi Esas: 2002/ 2588, Karar: 2005 / 254
- İdari Yargılama Usulü Kanunu 16. Madde
- Tebligat ve Cevap Verme
Dosyanın incelenmesinden; dahilde işleme rejimi kapsamında yapılan ithalat nedeniyle beyannamenin tescil tarihinden önce ödenen banka komisyonu giderinin katma değer vergisi matrahına dahil edilmediğinden bahisle tahakkuk ettirilerek teminata bağlanan katma değer vergisinin üç katı tutarında para cezası kesilmesine dair karara vaki itirazın reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada, Mahkemece, yazılı gerekçe ile, para cezası kesilmesine dair karara vaki itirazın reddine ilişkin işlemin iptali ile birlikte, dava konusu edilmediği halde, katma değer vergisi ek tahakkukunun da iptaline karar verildiği anlaşılmıştır.
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanmış bulunan mahkeme kararının para cezası kesilmesi kararına vaki itirazın reddine ilişkin işlemin iptaline dair hüküm fıkrası, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar sözü geçen hüküm fıkrasının bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.
Katma değer vergisi ek tahakkukunun iptaline ilişkin hüküm fıkrasına gelince: Dava dilekçesinde, davanın konusu, açıkça, ceza kararının gün ve sayısı ile buna ilişkin tahakkuk olarak belirtilmiştir. Her ne kadar, dava dilekçesinde, katma değer vergisinin miktarı gösterilmiş ise de; bu, ceza kararı ile bu karara vaki itirazın reddine ilişkin işlemde de belirtildiği üzere, cezanın miktar olarak hesaplanmasını sağlamak amacına yöneliktir. Ek tahakkukun teminata bağlanmasına ilişkin işleme yedi gün içinde itiraz edilmemesi de bu sonuca ulaştırmaktadır. Dolayısıyla; dava dilekçesinde yazılı tahakkuk ibaresine bakılarak vergi tahakkukunun da dava konusu edildiğinin kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Bu bakımdan; dava konusu edilmeyen vergi tahakkuku hakkında da karar verilmesi, Usul Hukukunun taleple bağlı olma ilkesine aykırı olduğundan sözü edilen hüküm fıkrasında isabet görülmemiştir.
Danıştay 13.Dairesi E: 2011/ 2401 K: 2017 / 1632
- İdari Yargılama Usulü Kanunu 16. Madde
- Tebligat ve Cevap Verme
Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından, Adana ili, Karaisalı ilçesi, Belediye Hali üzeri, No:3/106 adresinde bulunan iş yerine ilişkin 23.02.2010 tarihli kiralama ihalesinin, ihaleye konu iş yerinin Karaisalı Belediye Başkanı tarafından imzalanan 01.01.2009 tarihli kira sözleşmesi ile kiralandığı, kira sözleşmesinin beş yıl süreli olduğu, kira sözleşmesi feshedilmeden yeniden ihale yapılmasının mümkün olmadığı, ihale işleminin dayanağı olmadan tesis edildiği ileri sürülerek iptali istemiyle dava açıldığı; İdare Mahkemesi’nce, Adana ili, Karaisalı ilçesi, Belediye Hali üzeri, No:3/106 adresinde bulunan iş yerinin 23.02.2010 tarihinde boşaltılmasına ilişkin işlem yönünden yargısal inceleme yapılarak tahliye işleminin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır.
İdare hukukunun yerleşik içtihatlarından olan “taleple bağlılık” ilkesi uyarınca, idari yargı mercilerinde açılan davalarda, İdare Mahkemeleri davacının talep sonucu ile bağlı olup, Mahkemece istemin genişletilmesi, daraltılması veya talep edilmeyen bir konuda karar verilmesi mümkün değildir.
Bu itibarla, davacı tarafından iptali talep edilen 23.02.2010 tarihli kiralama ihalesinin yargısal denetiminin yapılması, ilk inceleme konularının bu işlem üzerinden değerlendirilmesi gerekirken, davacı tarafından iptali talep edilmediği hâlde, iş yerinin tahliyesine ilişkin işlemin yargısal denetimi yapılarak taleple bağlılık kuralına aykırı bir şekilde verilen kararda hukuka uygunluk görülmemiştir.
Danıştay 5.Dairesi Esas: 2015/ 4858, Karar: 2015 / 11073
- İdari Yargılama Usulü Kanunu 16. Madde
- Tebligat ve Cevap Verme
Ankara 1. İdare Mahkemesince Danıştay Beşinci Dairesinin 22.12.2010 günlü, E:2008/3154; K:2010/7565 sayılı bozma kararına uyularak verilen kararla; davacının maddi tazminat isteminin 9.239,01-TL’lik kısmı hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacının ödenmeyen faiz isteminin istemle bağlı kalınarak 3.028,81-TL’sinin kabulüne, geriye kalan 3.982,18-TL maddi tazminat istemi ile dava tarihinden itibaren faiz isteminin ise reddine hükmedilmiştir.
Davacı, ara kararın kendisine tebliğ edilmemesi nedeniyle maaş farkına ilişkin faizin 5.841,86 TL olduğunu öğrenemediğini ve dava konusu müddeabihi ıslah yoluyla artırma hakkını kullanamadığı, Mayıs 2002-Eylül 2002 tarihleri arası bankacılık tazminatı farkının hesaplamaya dahil edilmediğini, Mahkemece nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekâlet ücretine hükmedildiğini, verilen kararın hukuka aykırı olduğunu öne sürerek İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedirler.
Bununla birlikte, Mayıs 2002-Eylül 2002 (Genel Müdürlükte çalıştığı döneme ilişkin) tarihleri arası bankacılık tazminatı farklarının da hesaplamaya dahil edilmesi gerekmektedir. Öte yandan, bozma kararı üzerine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri göz önüne alınarak vekâlet ücreti hakkında da yeniden bir karar verileceği kuşkusuzdur.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle, Ankara 1. İdare Mahkemesince verilen 13.2.2015 günlü, E:2012/1215; K:2015/255 sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanun’la değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkeme’ye gönderilmesine, 28.12.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.