Nişan hediyeleri geri istenebilir mi? Nişanların bozulması nedeniyle bu soru tarafımıza çok fazla sorulmaktadır. Nişanın bozulması nedeniyle hediyelerin geri verilmesi davası, hediyeyi veren nişanlı, onun anne babası ya da anne babası gibi davranan tarafından, diğer nişanlıya karşı, nişanın bozulmasından itibaren 1 yıl içerisinde açılabilen ve alışılmış olmayan (mutat olmayan) hediyelerin iadesinin talep edildiği davadır. Evlenme vaadi olarak da adlandırılan nişanlanmada, taraflar birbirlerine hediyeler verebilmektedir. Ancak nişanlanmanın evlenme dışında başka bir nedenle sona ermesi halinde taraflar birbirlerine verdikleri bu hediyelerin geri verilmesini isteyebilecektir. Bu konu 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “Hediyelerin Geri Verilmesi” başlıklı 122.maddesinde düzenleme yeri bulmuştur.
TMK md. 122 gereği;
“Nişanlılık evlenme dışındaki bir sebeple sona ererse, nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların, diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyeler, verenler tarafından geri istenebilir. Hediye aynen veya mislen geri verilemiyorsa, sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır.” Nişanlıların birbirlerine veya anne ve babanın ya da onlar gibi davranan insanların diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyelerin iadesi istenebilir.
Nişan hediyelerinin mutad sayılabilmesi, yöresel örf ve adete göre verilen hediyelerden olması yanında maddi değerinin de gününü koşullarına göre fahiş olmayan hediyelerden bulunmasına bağlı olup bu fahişlik olgusu da daha çok tarafların mali ve sosyal durumlarıyla ölçülmelidir. Nişanlının mali gücünü aşarak verdiği hediyenin onun yönünden mutat sayılması ve fahiş olmayacağının kabulü düşünülemez. Aksi halde, hediye verilen nişanlının haksız zenginleşmesine yol açılmış olur.
Nişan ve Nişanlanmanın Şartları Nedir?
Türk Medeni Kanunu madde 118 uyarınca nişanlanma, evlenme vaadiyle olur. Nişan, bir kadınla bir erkek arasında karşılıklı evlenme vaadi olarak tanımlanabilecektir. Nişanlanmanın varlığı için iki tarafın evlenme vaadinde bulunması gereklidir. Ancak evlenme vaadi herhangi bir şekil şartına bağlı değildir. Evlenme vaadi sözlü veya yazılı olarak ortaya konulabileceği gibi tarafların yüzük takması gibi davranışlarla da bu vaat verilmiş olur.
Nişanlanmada temsil yasağı bulunduğu için tarafların vekil aracılığıyla nişanlanması mümkün değildir. Nişanlanma açısından ehliyet bakımından kanunen bir düzenleme olmasa da tam ehliyetler kişiler nişanlanabilecektir. TMK md.118 gereği de nişanlanma, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça küçüğü veya kısıtlıyı bağlamayacaktır. Nişanlanma evlenme vaadiyle olduğu için evlenmede olduğu gibi tarafların farklı cinsiyette olması gerekmektedir. Nişanlanmadan sonra taraflardan birinin cinsiyet değiştirmesi halinde nişan geçersiz hale gelir.
Nişan Nasıl Sona Erer?
Nişanlılığın nasıl sona ereceği konusunda kanunen bir düzenlememe olmamakla birlikte nişanlılık şu hallerde sona ermektedir;
- Evlenme
- Tarafların anlaşması
- Bozucu şartın gerçekleşmesi
- Evliliğin imkansız hale gelmesi
- İkinci kez nişanlanma
- Nişanı bozma
Hediyelerin Geri Verilmesi Davası Nedir?
Nişanlanmanın evlilik dışında bir sebeple sona ermesi halinde nişan hediyelerinin iadesi istenebilecektir. TMK md.122 gereği, nişanlılığın evlenme dışındaki bir sebeple sona ermesi halinde, nişanlıların birbirlerine veya anne ve babanın ya da onlar gibi davrananların, diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyeler, verenler tarafından geri istenebilir.
Nişanlılık halinin sona ermesinin en önemli sonuçlarından biri verilen hediyelerin iadesinin istenebilmesidir. Ülkemizin kültürel ve aile yapısı gereği nişanlılık sürecinde taraflarca birbirlerine birçok hediye verilmektedir. Bu halde de nişanın sona ermesi sonucunda insanlar hem maddi hem de manevi olarak mağduriyet yaşamaktadır. Bu mağduriyetlerin bir nebze olsun giderilebilmesi için nişanlılık sürecinde tarafların birbirlerine verdikleri hediyelerin geri verilmesi kanunen düzenlenmiştir.
Hediyelerin Geri Verilmesi Davası Şartları
Hediyelerin geri verilmesi davası için bazı şartlar gerekmekte olup bu şartlar;
- Hediyeler nişanlılık sürecinde verilmiş olmalıdır.
- Nişanlılık hali evlilik hariç bir nedenle son bulmuş olmalıdır.
- Verilen hediyelerin ekonomik bir değeri olmalıdır.
- Hediyeler alışılmışın dışında olmalıdır. Kanun gereği alışılmış hediyelerin iadesi istenemeyecektir. Hediyelerin ekonomik değerinin yüksek olması hediyenin alışılmış olup olmadığının değerlendirilmesi açısından önem taşımaktadır.
Hediyelerin alışılmışın dışında olduğunun tespiti açısından tarafların ekonomik durumunun da araştırılması gerekmektedir. Yargıtay kararlarına göre altın gibi ziynet takıları alışılmış hediyeler kapsamında değerlendirilmemektedir. Hediyelerin geri verilmesi için iade talep edilen tarafın kusurlu olması gerekmemektedir. Hediyelerin geri verilmesi talebinde bulunabilmek için nişanlılık halinin tek taraflı olarak sona erdirilmiş olmasının veya karşı tarafın kusurlu olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır.
Hediyelerin Geri Verilmesini Davası Açabilecek Kişiler
Hediyelerin geri verilmesini talep edebilecek kişiler TMK md.122’de sayılmıştır. Madde metnine göre;
- Nişanlılar
- Nişanlıların ana ve babaları
- Nişanlıların ana ve babaları gibi davrananlar
- Nişan hediyelerinin geri verilmesi için nişan ilişkisinin karşı tarafı olan kişiye karşı dava açabilirler.
Kanun gereği üçüncü kişilerin ve nişanlıların yakınlarının vermiş oldukları hediyelerinin geri verilmesini isteyebilmesi mümkün değildir.
Hediyelerin Geri Verilmesi Davasında İspat Yükü
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesinde ispat yükü düzenlenmiş olup bu maddeye göre, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. Nişan hediyelerinin geri verilmesi davasında ise iki tane ispat yükü bulunmaktadır;
- İspatlanması gereken ilk husus nişan hediyesinin davacı tarafından verildiğidir. Geri verilmesi istenen eşyanın davalı olan diğer nişanlının kişisel mallarından biri olmadığı nişan sebebiyle davalıya bu eşyanın hediye edildiği davacı tarafça ispat edilmelidir.
- İspatlanması gereken diğer husus ise nişan sebebiyle verilen hediyelerin geri verilip verilmediğidir. Davacı, diğer tarafa davalıya nişan sebebiyle hediye verdiğini ispat ettikten sonra bu hediyenin kendisine iade edilmediğini ispatlamalıdır. Aksi durumda ilk ispat yükümlülüğünü yerine getirmesi davayı kazanıp nişan sebebiyle verdiği hediyeyi geri alabilmesi için yeterli olmayacaktır.
Nişan hediyelerinin geri verilmesi davasında, ispat yükünün yer değiştirdiği durumlarda söz konusu olabilmektedir. Eğer ki davalı taraf kendisine nişan sebebiyle hediye verildiğini kabul ederse ama bu hediyeleri geri verdiğini iddia ederse hediyeleri geri verdiğini ispatlaması gerekecektir. Bu durumda ispat yükü yer değiştirmiş olur ve davalı hediyeleri geri verdiğini ispatlamak zorunda kalmaktadır. Davalı nişan sebebiyle kendisine hediye verildiğini kabul etmeyip hediyenin verildiği fotoğraf ve videolardan anlaşılıyorsa bu durumda da davalı söz konusu hediyeyi geri verdiğini ispatlamakla yükümlüdür.
Hediyelerin Geri Verilmesi Davasının Kapsamı
Nişan hediyelerinin geri verilmesini düzenleyen TMK md.122/2 ye göre, hediye aynen veya mislen geri verilemiyorsa, sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır. Nişan sebebiyle verilen hediyeler aynen duruyorsa diğer nişanlıya aynen geri verilir. Hediye kullanılmakla eskiyen bir nitelik taşıyorsa geri verilmesi istenildiği anda hediye nasılsa o şekilde geri verilir. Hediye kullanılmakla tükenen bir şey ise geri verilme söz konusu olmaz.
Hediyeler iyi niyetli bir şekilde elden çıkarılmışsa hediyenin geri verilmesi söz konusu olmaz. Hediye elden çıkarıldığı için mal varlığına bir değer girmişse bu değerin bu değerin iadesi istenebilir. Ancak nişan sebebiyle verilen hediye kötü niyetle elden çıkarılmışsa bu durumda hediyenin tam değerinin ödenmesi gerekir.
Hediyelerin Geri Verilmesi Davasında Zamanaşımı
Türk Medeni Kanunu md.123’e göre, nişanlılığın sona ermesinden doğan dava hakları, sona ermenin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Nişan hediyelerinin geri verilmesi davası açma hakkı da kanun gereği, nişanın sona ermesinden itibaren 1 yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacaktır.
Hediyelerin Geri Verilmesi Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Nişan hediyelerinin geri verilmesi davasında görevli mahkeme, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4/1. maddesinde yer alan hükme göre Aile Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6. maddesine göre davalının yerleşim yeri mahkemesidir.
Hediyelerin Geri Verilmesi Davası Yargıtay Kararları
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 15.10.2019 Tarih, 2019/893E. 2019/7942K. Sayılı kararı
- Hediyelerin Geri Verilmesi Davası
- TMK 122. Madde
Davacı; davalı ile 27/09/2014 tarihinde nişanlandığını; davalıya nişan hediyesi olarak 10 adet bilezik, 1 adet beşi birlik zincir, 1 adet altın, 2 adet çeyrek altın ve 1.170 TL para takıldığını, nişanın bozulmasına rağmen davalının takılan hediyeleri iade etmediğini ileri sürerek; nişan hediyelerinin ve paranın aynen iadesine; olmadığı takdirde bedeli olan 26.500 TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; davaya konu edilen ziynet eşyalarının, bir kısmının kendi aile efradı tarafından bir kısmının da dost ve komşuları tarafından takıldığını, davacının taktığı 1 adet alyans ve tek taş yüzüğü ise kendisine iade ettiğini savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; TMK’nın 122 nci maddesinde; nişanlık evlenme dışındaki bir sebeple sona ererse, nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların, diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyelerin verenler tarafından geri istenebileceği, hediye aynen veya mislen geri verilemiyorsa sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanacağı hükmünün yer aldığı, buna göre nişan hediyelerinin iadesine karar verilebilmesi için; dava konusu şeylerin davalıya, davacı nişanlı tarafından verildiğinin usulüne uygun olarak kanıtlanması gerektiği, davaya konu edilen hediyelerin ise davacının bir kısım akrabaları tarafından verildiği, bu durumda sözkonusu hediyelerin iadesine ilişkin davada davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen karar, davacı tarafça temyiz edilmiş ve Dairemizin 04/10/2018 tarihli ve 2016/21757 Esas 2018/9618 Karar sayılı ilamıyla
(…TMK’nun 122.maddesi; “Nişanlılık evlenme dışındaki bir sebeple sona ererse, nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların, diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyeler, verenler tarafından geri istenebilir” hükmüne amirdir.
Davalı taraf, ziynet eşyalarının davacının bizzat kendisi tarafından alınmadığını savunmuş; mahkemece de; altın ve hediyelerin davacı tarafından davalıya verilmediği, davacının akrabaları tarafından davalıya verildiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, nişan törenlerinde takılan takıların bizzat davacı nişanlı tarafından takılması zorunluluğu bulunmamaktadır. Ana-babanın ya da onlar gibi davrananların nişanlı adına taktıkları takılar, davacı nişanlı tarafından takılmış sayılır ve nişanın bozulması durumunda da bizzat talep edilebilir. Örf ve adete göre, nişan törenlerinde, takıların, nişanlıların birbirine bizzat takmalarından çok, genelde bir aile büyüğü veya ana-baba veya kardeşlerden biri tarafından takıldığı bir gerçekliktir.
O halde, mahkemece; davacı (nişanlı) veya davacı adına hareket eden ana-baba veya kardeşleri tarafından takılan takıların saptanarak, hüküm altına alınması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir….)
Gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma ilamına karşı, davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dava, nişanın bozulması nedeniyle, davalıya verilen nişan hediyeleri ile paranın iadesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, 28/06/2016 tarihli celsede; ziynet eşyalarını davalıya verenlerin haklarını davacıya temlik ettiklerini bildirerek, temlik sözleşmelerini dosyaya sunmuştur.
Bu halde, mahkemece; öncelikle anne ve kardeşleri tarafından takılan nişan hediyelerinin belirlenmesi, sonrasında ise anne ve kardeşler tarafından davacıya verildiği bildirilen temlik sözleşmelerinin araştırılması ve ulaşılacak sonuç uyarınca davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Ne var ki, mahkeme kararının açıklanan bu gerekçe ile bozulması gerekirken, zuhulen başka gerekçe ile bozulduğu bu defa yapılan inceleme ile belirlendiğinden, davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 28.12.2017 Tarih, 2016/8225E. 2017/18343K. Sayılı kararı
- Hediyelerin Geri Verilmesi Davası
- TMK 122. Madde
… Dava; nişan hediyelerinin iadesi istemine ilişkindir.
Medeni Kanunun 123. maddesi gereğince; “Nişanın sona ermesinden doğan dava hakları, sona ermenin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.”
Somut olayda; mahkemece ifadelerine başvurulan davalı tanıkları, 2013 yılının Mart ayının ilk haftası nişanın bozulduğunu beyan etmişler, özellikle davalı tanığı … beyanında; “bu tarihten bir ay sonra da bizden eşyaları ve bilezikleri istediler” beyanında bulunmuştur. Davacı tanığı … ise beyanında; 23 Nisan 2013 tarihinde nişanın bozulduğunu belirtmiştir.
Bu duruma göre; davacı … tarafından davalıya gönderilen … Noterliğinin 12/06/2013 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinde “Nişan hediyelerini iade edeceğinizi söylemenizden bu yana 2 aylık bir zaman geçmesine rağmen nişan hediyelerini halen iade etmediniz” şeklinde bir beyanı ile davacı tanığının bildirdiği tarihin yaklaşık olarak örtüştüğü ve davalının cevap dilekçesinde nişanın bozulduğu tarihi bildirmediği de gözetilerek davanın süresinde açıldığı kabul edilmelidir.
O halde mahkemece, davaya konu alacak açısından MK’nun 123.maddesindeki bir yıllık zamanaşımının davanın açıldığı tarih itibariyle henüz dolmadığı gözetilerek, esas hakkında yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu zamanaşımı nedeni ile red kararı verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 16.02.2016 Tarih, 2015/4137E. 2016/1933K. Sayılı kararı
- Hediyelerin Geri Verilmesi Davası
- TMK 122. Madde
Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili olan davacı ile davalılardan Döndü arasında yapılan nişanın bozulduğunu, davacı tarafından davalı nişanlıya mutad dışı nişan hediyeleri verildiğini, ayrıca nişan için bir kısım masraflar yapıldığını beyan ederek, hediyelerin aynen, mümkün olmaz ise bedellerinin ve nişan nedeni ile yapılan 5.000,00 TL masrafın, faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, verilen bu hüküm süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık, nişan hediyeleri ve yapılan masrafların iadesi talebinden kaynaklanmaktadır.
Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4.maddesi uyarınca 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun İkinci Kitabı ile 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun kapsamındaki aile hukukundan doğan dava ve işler Aile Mahkemesinde görülür.
Nişan ve nişanın bozulmasının sonuçlarına ilişkin hükümler Türk Medeni Kanunun İkinci Kitabında ve Aile Hukuku başlığı altında düzenlenmiştir.
O halde; nişan hediyelerinin iadesine ilişkin olan davanın Aile Mahkemesinde, Aile Mahkemesi olmayan yerlerde ise Aile Mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği düşünülerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davanın esası hakkında hüküm tesisi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 20.05.2015 Tarih, 2014/15509E. 2015/9083K. Sayılı kararı
- Hediyelerin Geri Verilmesi Davası
- TMK 122. Madde
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı ile davalının 17.07.2012 tarihinde nişanlandıklarını, nişanda davalıya 2 Trabzon bileziği, yüzük, söz yüzüğü, kolye, küpe ve fotoğraf makinası hediye edildiğini, haklı neden olmadan davalının nişanı bozduğunu belirterek, nişan hediyelerinin aynen, olmadığında 6.424 TL’nın davalıdan tahsili ile 5000 TL manevi tazminatın tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında; nişanın davacının kusurlu davranışı ile bozulduğunu, ziynet eşyalarının iade edildiğini, fotoğraf makinasının ise hediye edilmediğini beyan etmiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 4.629,37 TL altın bedelinin davalıdan tahsiline, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hükmü taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Dosya kapsamından, tarafların 17.07.2012 tarihinde nişanlandıkları, nişanda davacıya 2 bilezik, 2 yüzük, kolye ve küpe takıldığı, tanık beyanlarına göre, takıların davacı tarafa iade edilmediği ve bilirkişi raporuna göre dava tarihi itibariyle, hediyelerin 4.629,37 TL tutarında olduğu anlaşılmaktadır.
Davada, TMK’nun 122 ve 121.maddeleri gereğince nişan hediyelerinin geri verilmesi ve manevi tazminat talep edilmektedir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verildi.
Ancak, TMK’nun 122/2.maddesinde “Hediye aynen veya misli geri verilemiyorsa, sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır” hükmü gereğince davacının nişan hediyelerinin öncelikle aynen iadesi talebi hakkında karar verilmesi gerekmektedir.
Dava dilekçesinde hediyelerin aynen iadesine, bunun mümkün olmaması halinde bedelinin tahsili talep edildiğine göre, mahkemece; dava konusu nişan hediyelerinin aynen, olmadığında bedeline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde bedele ilişkin hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 26.02.2013 Tarih, 2013/1142E. 2013/3036K. Sayılı kararı
- Hediyelerin Geri Verilmesi Davası
- TMK 122. Madde
… dosyadaki tanık ifadelerinde; davacının davalı ile nişanlandığı tarihte, yurtdışında (Avusturalya’da) evli olduğu ifade edilmiştir. Evli bir kişinin nişanlanması söz konusu olamayacağından, yapılan nişan töreni hukuki anlamda bir şey ifade etmez. Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında; bu tip durumlarda, eylemin haksız fiil niteliğinde olduğu ve nişan kapsamında değerlendirilemeyeceği vurgulanıp, davanın Aile Mahkemesinde değil, genel mahkemelerde (değere göre Asliye veya Sulh Mahkemelerinde) bakılıp sonuçlandırılması gerektiği şeklindedir. Görev kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece re’sen gözetilmelidir. O halde, yapılacak iş; davalının evli olup olmadığı ( konsolosluk aracılığıyla) araştırılıp, saptandıktan sonra, bu hususta bir karar olmalıdır gerekçesi ile bozulmuştur.
… Davacının, havalelerin nişan hediyesi olarak davalıya gönderildiği yönündeki iddiası davalıca kabul edilmemiş, tersine, bu paraların, ihtiyaçların karşılanması (harçlık) için gönderildiği savunulmuştur. Böylece davalı, davaya konu paraların kendilerine gönderildiğini (maddi vakıayı) ikrar etmiş, ancak, bunların davacı tarafından ileri sürülen nedenle değil, başka bir nedenle gönderildiklerini savunmak suretiyle, vakıanın hukuksal niteliğinin ileri sürülenden farklı olduğunu bildirmiştir.
… Somut olayda, davacı bu yasal karine karşısında, davalı tarafa yapılan dava konusu havalelerin, nişan hediyesi olarak gönderildiğini kanıtlama yükümlülüğü altındadır.
Başka bir ifadeyle, havale kavramından hareketle yapılacak değerlendirmeye göre de, somut olayda kanıtlama yükümlülüğü yine davacı tarafa aittir.
Bu durumda, mahkemece; ispat yükünün davacıda olduğu gözetilerek davacıdan delilleri sorularak ve gerekirse davacının yemin deliline dayanması nedeniyle davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.