Eziyet Suçu ve Cezası (TCK 96. Madde)

eziyet sucu

Eziyet suçu ve cezası, TCK 96. maddede düzenlenmiştir. Eziyet suçu; bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışların yapılmasıdır. Türk Ceza Hukuku’nda eziyet doktrinde yer alan tanımlar ışığında; Herhangi bir kimse üzerinde gerçekleştirilen, sistematik nitelikte olan, insan onuruyla bağdaşmayan, kişiye aşırı sıkıntı ve bedensel veya ruhsal yönden acı veren, aşağılayıcı hareketler eziyettir. Eziyet, hem maddi, vücut bütünlüğünün bozulması ve hem de manevi, ruh sağlığının bozulması anlamındadır. Müştekinin yaralanması, darp ve tehdit edilmesi, hakarete maruz kalması, aşağılanması ve cinsel yönden tacize uğramasıdır. TCK madde 96; “bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışlar” şeklinde geniş bir ibareye yer vererek hangi davranışların eziyet suçuna neden olduğunu tek tek belirtmemiştir. Yargıtay kararlarına göre fiilin “sistematik ve süreklilik arz edecek” şekilde işlenmesi halinde eziyet suçu meydana gelir. Yargıtay kararlarına göre:

  • Aç bırakmak,
  • Susuz bırakmak,
  • İstifaya zorlamak için sürekli cinsel sataşmada bulunmak,
  • Alay etmek için sürekli tartaklamak,
  • Çıplak gezdirmek,
  • Eve hapsetmek,
  • Dışkı yedirmek,
  • İdrar içermek,
  • Sistematik olarak dövme, aşağılama, korkutma,

Kişilerin sahip olduğu hak ve hürriyetler, önem dereceleri göz önünde tutularak Anayasa’da belirtilmiş ve koruma altına alınmıştır. İlgili madde Anayasa’da “Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz. Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.” şeklinde yer almaktadır. Anayasamızda yer alan bu madde ile yaşama, maddi ve manevi varlığın bütünlüğü ve bunun geliştirilmesi hakları koruma altına alınmıştır. Maddenin ikinci (üçüncü) fıkrası işkence, eziyet ya da insan hürriyetleriyle bağdaşmayan davranışlar nezdinde yasak koymaktadır.

Bu makalemizde, Kadim Hukuk ve Danışmanlık olarak eziyet suçu nedir, eziyet suçunun failleri kim olabilir, eziyet suçunun gerçekleşmesi için hangi davranışların gerçekleştirilmesi gerekmektedir, eziyet suçunun cezası nedir, eziyet suçunda teşebbüs mümkün müdür, eziyet suçunun maddi manevi unsurları nelerdir, gibi hususlar izah edilecektir.

eziyet sucu nedir
eziyet sucu nedir

Eziyet Suçu Nedir?

Eziyet suçu, bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışların gerçekleştirilmesi sonucunda oluşan suç tipidir. Bir fiilin eziyet olarak nitelendirilebilmesi için, bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışlarda bulunulması gerekir. Eziyet suçu, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun özel hükümleri düzenleyen ikinci kitabında, Kişilere Karşı Suçları düzenleyen ikinci kısımda İşkence ve Eziyet başlığı altında 96. madde de şu şekilde düzenlenmiştir:

(1) Bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştiren kişi hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.  (Asliye Ceza Mahkemesi)

(2) Yukarıdaki fıkra kapsamına giren fiillerin;

a) Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı,

b) Üstsoy veya altsoya, babalık veya analığa ya da eşe karşı, İşlenmesi halinde, kişi hakkında üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (Asliye Ceza Mahkemesi)

Anayasamız tarafından da yasaklanmış olan eziyet, insan özgürlüğü ile bağdaşmayan, insani duyguları rencide eder nitelikte davranışlardır. Aynı zamanda eziyet, kişinin vücut bütünlüğüne de bir tecavüzdür. Türk Ceza Hukuku’nda eziyet doktrinde yer alan tanımlar ışığında; Herhangi bir kimse üzerinde gerçekleştirilen, sistematik nitelikte olan, insan onuruyla bağdaşmayan, kişiye aşırı sıkıntı ve bedensel veya ruhsal yönden acı veren, aşağılayıcı hareketler eziyettir. Bu davranışların eziyet suçuna vücut verebilmesi için ise, bu davranışları gerçekleştiren kişinin bir kamu görevlisi ve görevlinin kamu göreviyle bağlantılı olmaksızın gerçekleştirmesi gerekmektedir.

Eziyet Suçu – TCK 96
Kanun Maddesi5237 sayılı Türk Ceza Kanunu madde 96.
ŞikayetŞikayete tabi değildir. Resen soruşturulur.
Zamanaşımı8 yıl.
Tutuklama ve Adli KontrolTutuklama ya da adli kontrol kararı verilebilir.
UzlaşmaUzlaşmaya tabi değildir.
Etkin PişmanlıkEtkin pişmanlık hükümleri uygulanmaz.
İndirimŞartları varsa 62 indirimi uygulanır.
Memurluğa etkiMemuriyete engeldir.
Görevli MahkemeAsliye Ceza Mahkemesidir.

Eziyet Suçunun Şartları Nelerdir?

Eziyet suçunun oluşması için şu şartların gerçekleşmesi gerekmektedir:

  • Herhangi bir kimse üzerinde gerçekleştirilmesi ve sistematik nitelikte davranışlar olması gerekmektedir.
  • Davranışların, insan onuruyla bağdaşmayan, kişiye aşırı sıkıntı ve bedensel veya ruhsal yönden acı veren, aşağılayıcı olması gerekmektedir.
  • Bu davranışların eziyet suçuna vücut verebilmesi için ise, bu davranışları gerçekleştiren kişinin bir kamu görevlisi ve görevlinin kamu göreviyle bağlantılı olmaksızın gerçekleştirmesi gerekmektedir.
eziyet sucu tck 96
eziyet sucu tck 96

Eziyet Suçunun Unsurları

  • Fail

Fail, gerçekleştirdiği ya da gerektiği halde gerçekleştirmediği davranışlar neticesinde suçun oluşmasına sebep olan, hukuksal bir sonuç doğuran suçu işleyen kişidir. Eziyet suçunda fail, herhangi bir kimse üzerinde gerçekleştirilen, sistematik nitelikte olan, insan onuruyla bağdaşmayan, kişiye aşırı sıkıntı ve bedensel veya ruhsal yönden acı veren, aşağılayıcı hareketler gerçekleştiren kişidir.

İşkence suçu ve eziyet suçu, suçun faili bakımından birbirinden ayrılan suç tipleridir. Eziyet suçunun faili herhangi biri olabilirken, işkence suçunun faili yalnızca kamu görevlisi olabilmektedir. Bu yüzden kamu görevlisi olmayan diğer kişiler tarafından gerçekleştirilen işkence niteliğindeki davranışlar eziyet suçu olarak kabul görmektedir. Belirtmek gerekir ki, kişi kamu görevlisi olsa dahi gerçekleştirilen davranış kamu görevi nedeniyle değil ise eziyet suçu oluşmaktadır.

  • Mağdur

Kendisine karşı bir suç işlenmesi sebebiyle doğrudan zarara uğrayan veyahut bu sebeple ekonomik kayba uğrayan kişi mağdur olarak ifade edilmektedir. Eziyet suçunun mağduru olabilmek için özel bir şart bulunmamaktadır, öyle ki ilgili madde de; bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları demek sureti ile söz konusu suçun mağduru olabilmek adına özel bir durum bulunmadığı da belirtilmiştir. Bu suçun mağduru herkes olabilmektedir.

  • Hukuki Konusu

Türk Ceza Kanun’unda eziyet suçu her ne kadar somutlaştırılarak ve anlaşılacak bir şekilde düzenlenmemiştir. Ancak buna karşın, eziyet suçunda korunan hukuki yarar tıpkı işkence suçunda olduğu gibi insan onuru ve bireyin maddi ve manevi bütünlüğüdür. Bu nedenle de TCK’nun 96. maddesinin gerekçesi; bir kimsenin insan onuru ile bağdaşmayan; fiziksel ve ruhsal yönden acı çekmesine, aşağılanmasına yol açacak eylemlerde bulunulmasını eziyet olarak tanımlamıştır.

Eziyet suçunda korunan hukuki yarar bir kimsenin onuru, bir kimsenin maddi ve manevi vücut bütünlüğüdür. Eziyet suçu kanunda düzenlenmiş olduğu yer itibariyle kişilere karşı suçlar arasında sayılmıştır ve işkence suçundan hemen sonra düzenlenmiştir. Bu da göstermektedir ki korunması gereken hukuki yarar bir kimsenin maddi ve manevi vücut bütünlüğü ve bunun dokunulmazlığıdır.

  • Fiil

Eziyet suçuna ilişkin Türk Ceza Kanunu’nda yer alan düzenlemede; kişinin eziyet çekmesine yol açacak eylemlerin ne olduğu madde metninde anlaşılır şekilde, tek tek sayılmamış ve açık bir şekilde düzenlenmemiştir. Eziyet suçunu düzenleyen 96. maddenin gerekçesi ise detaylıca izah edilmiş olup, “Eziyet olarak, bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışlarda bulunulması gerekir. Aslında bu fiiller de kasten yaralama, hakaret, tehdit, cinsel taciz niteliği taşıyabilirler. Ancak, bu fiiller, ani olarak değil, sistematik bir şekilde ve belli bir süreç içinde işlenmektedirler. Bir süreç içinde süreklilik arzeder bir tarzda işlenen eziyetin özelliği, işkence gibi, kişinin psikolojisi ve ruh sağlığı üzerindeki tahrip edici etkilerinin olmasıdır. Bu etkilerin uzun bir süre ve hatta hayat boyu devam etmesi, eziyetin bu kapsamda işlenen fiillere nazaran daha ağır ceza yaptırımı altına alınmasını gerektirmiştir.” şeklindedir.

Yukarıda verilen gerekçeden de görüleceği üzere, Türk Ceza Kanunu’nun 96. maddesinde yer alan eziyet suçu, insan onuruyla bağdaşmayan, fiziksel veya ruhsal yönden acı çekilmesine ve aşağılanmaya sebep olan davranışlarla oluştuğu için seçimlik hareketli bir suç olarak nitelendirilmesi mümkündür. Öte yandan, eziyet suçunun suç tipinde suçu oluşturan hareketlerin şekli doğrudan belirtilmediği için, kişilere karşı sıkıntı veren her türlü davranışla bu seçimlik hareketler gerçekleştirilebileceğinden eziyet aynı zamanda serbest hareketli bir suç niteliği de taşımaktadır.

Eziyet suçuna sebebiyet verecek fiillere, bir kimseyi aç ve susuz bırakma, bir kimseyi çıplak gezdirme, bir kimseyi eve hapsetme, bir kimseye dışkı yedirme, bir kimseye idrar içerme, bir kimseyi belli aralıklarla dövme, aşağılama, korkutma, bir kimseyi bağlayarak köpek, yılan gibi korkutucu veya fare gibi tiksindirici hayvanları üzerine bırakma, gibi davranışlar örnek verilebilir.

Belirtmek gerekir ki, bu suçu oluşturabilecek nitelikteki tek bir davranış, suçun içerdiği haksızlık boyutuna ulaşmadıkça eziyeti oluşturmaya yetmeyecektir. Yargıtay içtihatlarında da bu husus, “süreklilik gösteren hareketlerin bir bütün halinde” değerlendirilmesini gerekliliği şeklinde belirtilmiştir. Böylece, eziyet suçunun oluşması için gerçekleşecek olan davranışların bir sürece yayılması kaçınılmazdır ve bu süreçte söz konusu hareketlerin süreklilik arz etmesi gerekmektedir.

 

Eziyet suçu ve kötü muamele suçu arasındaki fark nedir?

Türk Ceza Kanunu’nun 232. Maddesinde düzenlenmiş olan kötü muamele suçu ile eziyet suçu, birbiri ile oldukça benzerlik gösteren bir suç tipidir. Bu nedenle de, yaşanılan somut olaya bir suç nitelendirilmesi yaparken arasındaki farkların bilinmesi gerekmektedir. Kötü muamele suçunda, fail ile mağdur arasında özel bir ilişki olması ve kötü muamele suçunda mağdura karşı işlenen eylemin sistematik ve sürekli olmaması gerekmektedir. Eziyet suçunda ise yukarıda da belirtildiği üzere, failin davranışlarının sistematik ve süreklilik arz etmesi gerekmektedir. Ayrıca, eziyet suçunda fail ile mağdur arasında özel bir ilişki olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır. Özel bir ilişki ise şudur ki, aynı konutta yaşanması veyahut idaresi altında bulunan veya büyütmek, okutmak, bakmak, muhafaza etmek veya bir meslek veya sanat öğretmekle yükümlü olunmasıdır.

 

  • Manevi Unsuru

5237 sayılı TCK madde 96’da düzenlenen eziyet suçu için failin belirli bir saikle, bir başka deyişle özel kastla hareket etmesi aranmamıştır. Bu nedenle, eziyet suçunun manevi unsurunu genel kast oluşturur. Yani, fail, bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan, bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, aşağılanmasına sebep olacak nitelikte hareketler gerçekleştirdiğini bilmeli ve istemelidir. Failin bu kastı da eziyet suçunda aranan sürekliliği sağlamalı ve kapsamalıdır.

Bu açıdan, fail, mağdura yönelttiği davranışlarıyla; mağdura eza ve cefa verdiğini ya da vereceğini bilir,  davranışları sonucunda gerçekleşebilecek maddi veya manevi muhtemel neticeleri öngörür ve ister. Bundan nedenle, eziyet suçu olası kastla işlenmeye müsait bir suç tipi değildir. Çünkü eziyetin sahip olduğu süreklilik karakteri, meydana gelmesi muhtemel neticeyi kabullenmenin sınırlarını da aşmaktadır.

Aynı zamanda, bu suçun taksirle işlenmesi de mümkün değildir. Türk Ceza Kanunu gereğince ilgili suç tipinin taksirli hali Kanun Koyucu tarafından açıkça düzenlememişse, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık gerekçesiyle o kişi söz konusu davranışından dolayı cezalandırılamayacaktır. Eziyet suçu da bu kapsamdadır. Bir başka deyişle, Türk Ceza Kanunu’nda ilgili suçun taksirli düzenlemesi bulunmadığı için sadece kasten işlenebilir.

  • Nitelikli Unsurlar

Suçun temel şekline ilave edilen ve cezanın artırılmasını veya indirilmesini gerektiren hallere, suçun nitelikli halleri denmektedir. Böyle durumlarda kanunda belirtilen suçun basit halinin yanında ek, bir hareket, bir unsur ortaya çıkacaktır. Bu haller kanunda açıkça belirtilir. Eziyet suçunun nitelikli halleri ve cezası da kanunda açıkça belirtilmiştir. Buna göre eziyet suçunun nitelikli iki hali bulunmaktadır. Bu iki nitelikli halde de suçun mağduru nedeniyle suç nitelikli hale dönüşmüştür. Şöyle ki;

  • Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı eziyet suçunun işlenmesi

Çocuk olması veya ileri yaşı, hastalığı, malullüğü veya ruhî veya fizik güçsüzlüğü nedeniyle kendini korumaktan âciz bir kimseye karşı fiilin işlenmesi, gerek fail­deki ahlâkî kötülüğün mefruz çokluğu gerek fiilin icrasındaki kolaylık dola­yısıyla, nitelikli hâl sayılmıştır.

Suçun gebe kadına karşı işlenmesi hâlinde ise iki hayata son verilmektedir. Bu nedenle, belirtilen durumda faile daha ağır ceza verilmesi öngörülmüştür. Failin söz konusu nitelikli unsur dolayısıyla sorumlu tutulabilmesi için, mağdurun gebe oldu­ğunu bilmesi gerekir; yani suçun bu nitelikli unsuru açısından failin doğru­dan kastla hareket etmesi gerekir.

  • Üstsoy veya altsoya, babalık veya analığa ya da eşe karşı eziyet suçunun işlenmesi

Türk Dil Kurumu’na göre maddede yer alan analık ifadesi, “Anne olma durumu, anne olma duygusu, anne yerini tutan veya anne kadar yakınlık gösteren kadın, anaca davranış, halk ağzında üvey ana”; babalık ifadesi ise, “baba olma durumu, halk ağzında üvey baba” anlamına gelmektedir. Eziyet suçunun nitelikli haline ilişkin yer alan düzenlemede bu kavramların kullanılması; üvey anne ve üvey babayı ifade etmeyi amaçlamaktır.

eziyet sucu cezasi
eziyet sucu cezasi

Eziyet Suçunun Cezası Nedir?

  • Eziyet Suçu Temel Hali Cezası (TCK 96/1)

Bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştirmesi neticesinde, eziyet suçunun temel hali oluşmaktadır. Burada, bahsi geçen “bir kimse” ifadesindeki kişinin yukarıda belirtilen nitelikli hallere sebebiyet veren kişilerden olmaması gerekmektedir.

Yaptırım noktasında, fail hakkında, eziyet suçu bakımından Türk Ceza Kanunu’nun 96. Maddesinin 1. fıkrası kapsamında suçun temel şekli itibarıyla iki yıldan beş yıla kadar, hapis cezası öngörülmüştür.

  • Eziyet Suçu Nitelikli Hallerinin Cezası (TCK 96/2)

Eziyet suçunun nitelikli halleri ve cezası da kanunda açıkça belirtilmiştir. Buna göre eziyet suçunun nitelikli iki hali bulunmaktadır. Bu iki nitelikli halde de suçun mağduru nedeniyle suç nitelikli hale dönüşmüştür. Eziyet suçunun nitelikli halleri ise şu şekildedir: Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı eziyet suçunun işlenmesi ve üstsoy veya altsoya, babalık veya analığa ya da eşe karşı eziyet suçunun işlenmesi.

Türk Ceza Kanunu madde 96/2 kapsamındaki suçun belirtilen nitelikli halleri itibarıyla, suçun cezası ise üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası olarak öngörülmüştür.

Eziyet Suçunun Özel Görünüşleri

  • Teşebbüs

Türk Ceza Kanunu’nun 35. maddesinde düzenlendiği üzere, failin işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaması teşebbüstür. Eziyeti neticeli bir suç olarak görmeyip, objektif olarak insan onuruyla bağdaşmayan aşağılayıcı davranışın gerçekleştirilmesiyle suçun meydana geldiği salt hareket suçu olarak kabul edecek olursak, eziyet suçunun teşebbüse elverişli olmadığını en baştan ifade etmek gerekir. Eziyet suçunun oluşması suça konu fiillerin sistematik olarak işlenmesini gerektirdiği için teşebbüse elverişli değildir. Eziyet niteliği taşıyan fiillerin sistematik dereceye ulaşmaması halinde kasten yaralama, kasten yaralama suçunun nitelikli halleri vb. suçlar söz konusu olacaktır.

Doktrinde bir kısım yazarlar ise, eziyet suçunda teşebbüsün mümkün olabileceği görüşündedir. Bu yazarlara göre ise, fail eziyet teşkil eden fiili tamamlayamaz ise teşebbüs söz konusu olacaktır.

  • İştirak

İştirak, bir suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla kişi tarafından fikir ve eylem birliği içinde birlikte suç işlenmesini ifade eder. Eziyet suçu, normal şartlar altında işkence suçu gibi bir özgü suç niteliğini haiz olmadığından, iştirak müessesesi bakımından ayrıca bir özellik arz etmez; yani faillik kurumlarıyla azmettirme veya yardım etme şekilleriyle eziyet suçuna iştirak edilebilir. İştirak halleri, sayıldığı gibidir ve eziyet suçu bütün şekillerde iştirake elverişlidir. Yani, suçu birden fazla kişiyle işlemek, birini suçu işlemeye azmettirmek ve birinin suçu işlemesine yardım etmek eziyet suçu için mümkündür.

  • İçtimaı

Eziyet suçu, yaralama, hakaret, tehdit, cinsel taciz vb. suç tiplerinin sistematik ve süreklilik arz ederek birleşmesiyle oluşur. İçerik itibarıyla böylesine geniş bir yelpazeye sahip olması nedeniyle eziyet suçu çok zengin bir suç tipidir ve bu nedenle karma suç niteliğine sahip olduğu söylenilebilir.

Suçların içtimaına ilişkin müesseselerden biri bileşik suç kurumudur. Bileşik suç kurumu, Türk Ceza Kanunu’nun 42. maddesinde, “Biri diğerinin unsurunu ya da ağırlaştırıcı nedenini oluşturduğu için tek fiil sayılan suçtur ve bu tür suçlarda içtima hükümleri uygulanmaz.” Şeklinde düzenlenmiştir. Eziyet suçu nezdinde bileşik suç kurumu tek bir suç tipinde kendisini göstermektedir. Bu suç ise, kasten öldürme suçudur. Kasten öldürme suçunun nitelikli hali olarak düzenlenen bir kimseyi eziyet çektirerek kasten öldürmek suçu eziyet suçunun bileşik suç haline örnek teşkil etmektedir.

Suçların içtimaına ilişkin bir diğer düzenleme ise, zincirleme suç kurumudur. Zincirleme suç, bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilmesi halini ifade etmektedir. Ancak eziyet suçu bakımından suçu meydana getiren hareketler aynı kişiye karşı farklı zamanlarda işlense bile sistematiklik ve süreklilik unsurları nedeniyle hukuksal anlamda suçun tekliği söz konusu olacaktır ve tek bir cezaya hükmedileceği için zincirleme suç hükümleri eziyet suçu için uygulanamayacaktır.

Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı

  • Adli Para Cezasına Çevirme

Adli para cezası, yargılamayı gerçekleştiren mahkemenin hükümlünün bir miktar parayı devlet hazinesine ödemesine karar vermesidir. Eziyet suçu nedeniyle ceza mahkemesi tarafından verilen hapis cezası, somut olayın koşullarının değerlendirilmesi sonucu adli para cezasına çevrilemez.

  • Erteleme Kararı

Erteleme kararında, mahkemece yargılanan kişinin suçlu olduğu tespit edilmiş ve kişi hakkında hapis cezası hükmedilmesine rağmen mahkeme tarafından kişiye verilen hapis cezasının, cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesi halinde erteleme kararı verilmiş olacaktır. Eziyet suçunda, fail hakkında Mahkemece belirlenen cezanın iki yıldan aşağı bir hapis cezası olması ve cezanın alt sınırdan tayini söz konusu olursa diğer şartların da varlığına istinaden; erteleme kararının verilmesi mümkündür.

  • Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi boyunca kasıtlı bir suç işlenmez ve yükümlülüklere uygun davranılırsa ceza kararının ortadan kaldırılması ve davanın düşmesine yol açan bir cezanın bireyselleştirilmesi kurumudur. Eziyet suçunda, faile bu suçu işlemesi nedeniyle verilecek hapis cezasının iki yıldan az olması, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması, mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması, suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, halinde takdir doğrultusunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi mümkündür.

Eziyet Suçu Soruşturma ve Kovuşturma Aşaması

Organ ve doku ticareti suçunun Kanun’da düzenlenmiş olduğu maddeler gereğince, bu suçlarda soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi şikayete bağlı değildir; nitekim söz konusu suç şikâyete tabi değildir; yani eziyet suçunda Cumhuriyet Başsavcılığınca resen soruşturma ve kovuşturma gerçekleştirilmektedir.

  • Eziyet Suçunda Soruşturma Aşaması

Soruşturma evresi, Cumhuriyet Savcısı’nın araştırma yapmaya başlamasıyla başlamaktadır. Araştırma sonucunda elde edilen bilgiler, belgeler, deliller sonucunda Cumhuriyet Savcısı’nın, suçun oluştuğuna dair kanaati oluşmuş ise; davayı açar ancak soruşturma evresi bununla bitmemektedir. Soruşturma evresinin bitmesi ve kovuşturma evresine geçilebilmesi için, Mahkemenin davayı kabul etmesi gerekmektedir. İlgili Mahkeme davayı kabul ettiğinde soruşturma evresindeki durumlara nazaran bir takım farklılıklar gerçekleşmektedir. Örneğin, fail şüpheli iken; sanık olacaktır.

Dava iddianame ile kamu hukuku adına açıldığı için mahkemenin iddianameyi incelemesi de söz konusu olacaktır. Eğer iddianamede eksiklik varsa, mahkemenin iddianameyi ilgili Cumhuriyet Savcısı’na tekrardan göndermesi mümkündür. Yukarıda da belirtildiği üzere, eziyet suçunun gerçekleşmesi halinde, söz konusu suç Kanun’da belirtilen maddeler doğrultusunda şikâyete tabi olmadığından, soruşturma evresi Cumhuriyet Savcısı tarafından re’sen başlatılacaktır.

  • Eziyet Suçunda Kovuşturma Aşaması

Kovuşturma aşamasında duruşma hazırlığı, duruşma, müzakere ve karar unsurları bulunmaktadır. İlk derece mahkemesinden çıkan karar ile kovuşturma evresinin biteceği düşünülse de kovuşturma aşaması ilk derece mahkemesi tarafından karar verilmesiyle bitmemektedir. Bu kararın yasa yollarına gitmesi ve bu süreçte kovuşturma evresine dâhildir. Nitekim ilk derece mahkemesi tarafından verilen bu kararın bir denetiminin olması da gerekmektedir.

İlk derece Mahkemesi tarafından verilmiş olan bu karar; istinaf ve temyiz kanun yollarında da onaylanırsa kesin karar haline gelecektir ve kovuşturma evresi bu şekilde tamamlanmış olacaktır. Fakat ilgili karar bu kanun yollarından birinde bozulup tekrar mahkeme önüne gelirse, bu durum kovuşturma evresinin bitmemesi anlamına gelecektir.

Eziyet suçunda soruşturma aşamasının tamamlanarak, Cumhuriyet Savcılığı tarafından düzenlenmiş olan iddianamenin ilgili mahkemeye gönderilmesi ve görevli mahkemenin iddianameyi kabulü ile kovuşturma evresi başlayacaktır. İlk derece mahkemesi tarafından verilen kararın; istinaf ve temyiz ile bütün kanun yollarından geçerek onaylanması halinde de kovuşturma evresi tamamlanacaktır.

Eziyet Suçunda Gözaltı ve Tutukluluk Hali

  • Eziyet Suçunda Gözaltı Hali

Gözaltı kararının verilebilmesi için kişinin suçu işlediği yönünde şüphe duyulması ve bu şüpheye ilişkin somut delillerin olması gerekmektedir. Somut deliller elde edildikten sonra savcı tarafından gözaltı kararı verilir verilmez şüphelinin fotoğrafı çekilir ve şüphelinin parmak izi alınır. Bu aşamada aynı zamanda; şüphelinin kendisine gerekli bilgiler verilmelidir ve bir hekime götürülerek şüphelinin muayenesinin yapılmalıdır.

Gözaltı süresi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde yer alan hükümler uyarınca en fazla 4 gün olarak sınırlandırılmıştır. OHAL durumunda ise, 4 gün ile sınırlandırılmış bu süre 30 gün olarak belirtilmiştir.

Bireysel suçlarda 24 saati geçmemesi belirtilen gözaltı süresi; toplu suçlarda yani birden fazla sanığı olan suçlarda, 4 güne kadar uzatılmıştır. CMK madde 91’de geçen fıkrada mülki amirlerin talimatı ile belirlenen bazı kolluk amirlerine bir kişiyi 24 saate kadar, şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek toplumsal olaylar sırasında ve toplu olarak işlenen suçlarda 48 saate kadar gözaltına alma yetkisi verilmiştir. Bir takım suçlarda gözaltına alma yetkisi, Kanuni düzenleme ile kolluk amirlerine de tanınmıştır. İnsan öldürme, cinsel saldırı gibi suçlar bu düzenlemede anılan suçlardan birkaçıdır.

Bu bilgiler doğrultusunda belirtmek gerekir ki, kişinin suçu işlediği yönünde şüphe duyulması ve bu şüpheye ilişkin somut delillerin olması halinde; eziyet suçunda, savcının gözaltı kararı ile şüphelinin gözaltına alınması mümkündür. Ancak eziyet suçu Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 91. maddesinde yer alan suçlar arasında düzenlenmemiş olduğundan, eziyet suçunda failin mülki amirlerin talimatı ile gözaltına alınması mümkün değildir.

  • Eziyet Suçunda Tutukluluk Hali

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. ve devamındaki maddelerde, tutuklama önlemi düzenlenmiştir. Tutuklama Ceza Muhakemesi Kanunu’nda öngörülmüş önlemlerin içindeki en önemlisidir. Tutuklama, kişinin özgürlüğünün kesin hüküm öncesi yargıç kararı ile kısıtlanması olarak ifade edilebilir. Tutuklamanın amacı da; ceza yargılamasının gerçekleştirilmesini sağlamaktır. Tutuklama önlemindeki bir diğer amaç da ileride olması muhtemel bir infazı gerçekleştirmektir.

Belirtmek gerekir ki, tutuklama yalnızca hakim kararı ile gerçekleştirilebilmektedir. Cumhuriyet Savcısı tarafından tutuklama talep edilmesi mümkündür ancak Cumhuriyet Savcısının tutuklama kararını verme yetkisi bulunmamaktadır. Tutuklama kararının hakim tarafından verilebilmesi için de tutuklamanın somut koşulları bulunmaktadır. Gereken bu somut koşullar, şu şekildedir;

  • Kuvvetli suç şüphesi bulunmalıdır.
  • Bir tutuklama nedeni bulunmalıdır.
  • Tutuklama, somut olayda orantılı bir tedbir olmalıdır.

Düzenlemeler gereğince, adlî para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilememektedir. Bu nedenle, eziyet suçunun hem temel halinin oluşması hem de nitelikli hallerinden birinin oluşması halinde, tutuklama kararı verilmesi mümkündür.

Şikayet Süresi, Zamanaşımı, Uzlaşma, Etkin Pişmanlık ve Görevli Mahkeme

  • Şikayet Süresi

Eziyet suçu, yukarıda da soruşturma evresi kısmında belirtildiği üzere şikâyete tabi suçlardan değildir. Bir kimsenin onuru, bir kimsenin maddi ve manevi vücut bütünlüğünün korunduğu bu suç, Cumhuriyet Savcıları tarafından resen soruşturulmaktadırlar.

  • Zamanaşımı

Türk Ceza Kanunu’nun 66. maddesinde kaleme alınmış olan dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren belli bir süre geçtiği halde dava açılmamış veya dava açılmasına rağmen kanuni süre içinde sonuçlandırılmamışsa,  bu zamanaşımı süresinin tamamlanması devletin cezalandırma hakkından vazgeçmesi ve ceza davasının düşmesi sonuçlarını doğurmaktadır. Dava zamanaşımı, eziyet suçunun temel halinin oluşması durumunda; kanuni düzenlemeler gereğince 8 yıl iken; nitelikli hallerinden birinin oluşması durumunda kanuni düzenlemeler gereğince 15 yıldır.

  • Uzlaşma

Uzlaşma, fail tarafından işlenilen suçtan mağdur olan kişinin suç şüphelisi ile anlaşması sonucunda ceza yargılamasının sona ermesidir. Uzlaşma katiyen şikayetten vazgeçme değildir. Eziyet suçu uzlaştırma kapsamındaki suçlardan değildir. Dolayısıyla, eziyet suçunun ortaya çıkması halinde mağdur ve suç şüphelisi ya da sanığı arasında anlaşma yapılarak ceza soruşturmasının ya da ceza yargılamasının sona ermesi mümkün değildir.

  • Görevli Mahkeme

5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 10 ve 14. maddeleri uyarınca eziyet suçunun temel hali de nitelikli hali de Asliye Ceza Mahkemeleri’nin görev alanına girmektedir.

Eziyet Suçu Yargıtay Kararları

Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 2020/669 E.  2020/15070 K. Sayılı ve 07.07.2020 tarihli kararı

  • Eziyet Suçu ve Cezası
  • TCK 96. Madde

TCK.nın 96/1. maddesinde “bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştiren kişi…” ibaresi yer almakta; yasada eziyet kabul edilen eylemler tanımlanmamaktadır. Madde gerekçesinde ise “eziyet olarak, bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışlarda bulunulması gerekir. Aslında bu fiiller de kasten yaralama, hakaret, tehdit, cinsel taciz niteliği taşıyabilirler. Ancak, bu fiiller, ani olarak değil, sistematik bir şekilde ve belli bir süreç içinde işlenmektedirler. Bir süreç içinde süreklilik arzeder bir tarzda işlenen eziyetin özelliği, işkence gibi, kişinin psikolojisi ve ruh sağlığı üzerindeki tahrip edici etkilerinin olmasıdır. Bu etkilerin uzun bir süre ve hatta hayat boyu devam etmesi, eziyetin bu kapsamda işlenen fiillere nazaran daha ağır ceza yaptırımı altına alınmasını gerektirmiştir.” denilmektedir. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde suça sürüklenen çocukların mağdura cinsel organ gösterme, ayaklarını yakma şeklindeki eylemlerinin eziyet suçunu oluşturduğu konusundaki mahkemenin kabul ve uygulamasında isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçların oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre suça sürüklenen çocuk … müdafinin suçun unsurlarının oluşmadığına, suça sürüklenen çocuk … müdafinin suçun işlendiğine dair yeter delil bulunmadığına ve suça sürüklenen çocuk … müdafinin eksik inceleme ile karar verildiğine ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 07.07.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 2019/22833 E. 2019/14999 K. Sayılı ve 16.12.2019 tarihli kararı

  • Eziyet Suçu ve Cezası
  • TCK 96. Madde

Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın, eşi olan mağduru burnuna sigara bastırarak basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaralaması şeklinde gerçekleşen eyleminin sistematik bir şekilde ve belli bir süreç içinde gerçekleşmemesi nedeniyle, eziyet suçunu oluşturmadığı, ancak kasten yaralama suçunu oluşturduğu gözetilmeden delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı gerekçeler ile beraat kararı verilmesi,

Yasaya aykırı, Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA, 16.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 2019/28678 E. 2020/11601 K. sayılı ve 16.03.2020 tarihli kararı

  • Eziyet Suçu ve Cezası
  • TCK 96. Madde


28.02.2013 tarihli iddianamede sanık … hakkında mağdur …’a yönelik yaralama suçundan dava açılmasına rağmen karar verilmemiş ise de zamanaşımı içerisinde karar verilmesi mümkün görülmüştür.

1) Sanık … hakkında tüm mağdurlara yönelik kötü muamele suçundan ve mağdur …’a karşı yaralama suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz incelemesinde;
Mahkemece kanıtlar değerlendirilip gerektirici nedenleri açıklanmak suretiyle verilen beraat kararları usul ve yasaya uygun bulunduğundan, katılanların sanığın atılı suçları işlediğinin sabit olduğuna, beraat kararlarının usul ve yasaya aykırı olduğuna yönelik temyiz itirazının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,

2) Sanık … hakkında eziyet suçundan kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde;

I) İskenderun Devlet Hastanesince tanzim edilen 08.10.2012 tarihli adli raporu, katılanların aşamalarda değişmeyen beyanları ve tüm dosya kapsamına göre; üvey baba olan sanığın suç tarihi itibariyle 7 yaşında bulunan katılan …’ı geceleri altını ıslattığı için sürekli şiddet uygulama, cinsel bölgelerini ve göğüs kısımlarını ocakta ısıttığı pense ile tutup çekme, elini arkasından bağlayarak geceleri çıplak yatırma, pense ile tırnağını çekme, tekme ile vurma şeklinde gerçekleşen eylemlerinin bütün olarak TCK.nın 96 maddesinde düzenlenen eziyet suçunu oluşturması karşısında tek olan fiilin bölünerek bir kısım eylemlerin kötü muamele olarak kabulü ile bu suçtan beraat, bir kısım fiillerin eziyetolarak kabulü ile mahkumiyet hükmü kurulması suretiyle CMK.nın 225/1 maddesine aykırı hareket edilmesi ayrıca mağdura ait adli raporda sözü edilen yaraların çeşitliliği, nitelikleri ve olayın oluş şekli gözönüne alınarak eziyet suçundan cezanın alt sınırdan önemli miktarda uzaklaşılarak hüküm kurulması gerekirken asgari hadden ceza tayini,

II) Kabul ve uygulamaya göre de; çocuğa karşı eziyeteylemi nedeniyle artırım yapılırken uygulama maddesinin TCK.nın 96/2-a maddesi yerine aynı Yasanın 96/3-b fıkrası olarak gösterilmesi suretiyle CMK.nın 232/6 maddesine aykırı davranılması,

Yasaya aykırı, katılan vekili ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA,

3) Sanık … hakkında İrem Kalkan’a yönelik yaralama suçundan kurulan hükümlere yönelik temyiz incelemesinde ise;

Sanık … hakkında mağdur … Kalkan’a yönelik yaralama suçundan beraat ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları verilerek çelişkiye neden olunması,

Yasaya aykırı, katılan … Kalkan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasının 8/1 maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321 maddesi gereğince BOZULMASINA, 16.03.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Eziyet Suçu Şikayet Dilekçesi

…(Suçun İşlendiği Yer Buraya Yazılacak) Cumhuriyet Başsavcılığı’na

Müşteki  :İsim Soyisim (TC Kimlik No) – Adres Bilgileri

Vekili      :Av. Umur YILDIRIM

Söğütözü Mah. Söğütözü Cad. No:2 Koç İkiz Kuleleri B Blok Kat:4 Daire:7, 06530 Çankaya

Şüpheli   :İsim Soyisim(TC Kimlik No) – Adres Bilgileri

Suç          :Eziyet Suçu (TCK 96)

Suç Tarihi ve Yeri : …/…/…

Konu    :Şüpheli hakkında işlediği suç nedeniyle soruşturma başlatılmasını, soruşturma sonucunda kamu davası açılması talepli şikâyet dilekçesidir.

Açıklamalar

  • Burada müştekinin kim olduğuna, şüphelinin kim olduğuna ve şüpheli ile maktul arasındaki ilişkiye, suç birden fazla kişi tarafından işlenmişse o kişilerin kim olduğuna ilişkin bilgilere yer verilmelidir.
  • Burada yaşanılan olay anlatılmalıdır.
  • Burada ise, yaşanılan olaya ilişkin hangi delillerin olduğundan bahsedilmelidir.
  • Dilekçenin ekinde verilecek delillerin neler olduğu belirtilmelidir.

Hukuki Sebepler: TCK ve ilgili her türlü yasal mevzuat.

Hukuki Deliller  : Tanık, yemin, video kaydı, fotoğraf görüntüleri, mesajlar ve ilgili her türlü yasal delil.

Sonuç ve İstem : Yukarıda açıklanan nedenlerle şüpheli hakkında soruşturma başlatılmasını, soruşturma sonucunda kamu davası açılması yönünde karar verilmesini saygılarımla vekâleten arz ve talep ederiz.

       Müşteki Vekili

   Av. Umur YILDIRIM 

Hızlı bir şekilde çözüme ulaşabilmek ve hak kaybı yaşamamak adına; hukuki prosedürlerin her aşamasına hakim olan tecrübeli uzman ekibimizle birlikte Kadim Hukuk Bürosu olarak bu alanda hizmet vermekteyiz. Hukuki destek için buradan ulaşabilirsiniz.

Yorum Gönderin

istanbul asliye ceza mahkemesi

İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi Adres ve Telefon Bilgileri

Nafaka indirim davası, nafaka yükümlüsü ya da alacaklısının maddi durumunda gelen değişiklik sebebiyle nafaka miktarının değiştirmek için açılan davaya denir. […]

yardim veya bildirim yukumlulugunu yerine getirmeme

Yardım veya Bildirim Yükümlülüğünü Yerine Getirmeme – TCK 98

Nafaka indirim davası, nafaka yükümlüsü ya da alacaklısının maddi durumunda gelen değişiklik sebebiyle nafaka miktarının değiştirmek için açılan davaya denir. […]

cebir sucu tck 108

Cebir Suçu ve Cezası – TCK 108. Madde

Nafaka indirim davası, nafaka yükümlüsü ya da alacaklısının maddi durumunda gelen değişiklik sebebiyle nafaka miktarının değiştirmek için açılan davaya denir. […]

X
kadim hukuk ve danışmanlık