Endikasyon Nedir?

endikasyon nedir

Endikasyon, “tıbbi gereklilik” kavramı ile açıklanabilir. Yani endikasyon; bir ilacın hangi hastalıklara ve hangi biçimde uygun olacağını veya bir operasyonun hangi koşullarda gerekli olduğunu ifade eder. Ancak bazen bu gereklilik, hastanın yaşamının kurtarılmasını gerektiren acil hallerde zorunluluk olarak da kabul edilmektedir. Tıp bilimi ve mesleğinin o tarihte geçerli bilgileri uyarınca tanı, tedavi veya ağrıların azaltılması amacıyla hastaya tıbbi müdahalenin gerekli olduğu kabul edilebiliyorsa, kural olarak tıbbi girişim için endikasyonun bulunduğu kabul edilir. Tıbbi girişimlere ilişkin etik ilkelerden biri olan yararlılık ilkesi de endikasyon unsuru ile işlev kazanmaktadır. Bir tıbbi kişi ancak kişinin sağlığının korunması, tedavisi, hastalığa tanı konulması veya ağrılarının azaltılması amacıyla yapılabilir ve bu durumda kişinin bundan meşru ölçüde yarar sağlayacağı kabul edilmektedir.

Tedavi amacıyla tıbbi müdahalede bulunulabilmesinin ilk şartı, o kişide tedavi gerektirecek bir hastalığın veya patolojik durumun varlığına işaret eden bir bulgunun varlığıdır. Örnek vermek gerekirse gaitada kan bulgusu, barsak veya midede kanama olduğuna işaret ettiğinden, hastaya tıbbi yardımda bulunulmasının tıbben gerekli olduğu nu göstermektedir. Bu halde tıbbi girişim için endikasyonun var olduğu kabul edilir. Bir hastalığın seyriyle ilgili olarak tıbben yapılması gereken girişimlerin her biri yönünden de endikasyonun var olması gerekir.

Endikasyon Türleri

Endikasyon; bir ilacın hangi hastalıklara ve hangi biçimde uygun olacağını veya bir operasyonun hangi koşullarda gerekli olduğunu ifade eder. Endikasyon, tıbbi bir müdahalenin gerçekleştirilmesi için aranan tıbbi gereklilik olarak tanımlanmaktadır. Tıbbi teşhis veya tedavi amacı gütmeyen, herhangi bir meşru amacı olmayan veya hastaya zarar verme amacı taşıyan müdahaleler tıbbi müdahalenin hukuka uygunluk sebeplerinden biri olan endikasyon şartını taşımadığından hukuka uygun kabul edilmez.

Tıbbi girişimi hukuka uygun kılan endikasyonun dört türü bulunmaktadır. İlk olarak şu ana kadar bahsedilen anlamıyla tıbbi endikasyon’dan söz edilmişti. Diğer bir endikasyon türü “sosyal endikasyon” olarak adlandırılmaktadır. Örneğin sünnet uygulamalarının sosyal endikasyon nedeniyle hukuka uygun olduğu değerlendirilmektedir. Üçüncüsü ise estetik girişimler bakımından söz konusu olan psikolojik endikasyondur. Dördüncü olarak yasal endikasyondan söz edilmelidir. Örneğin muhtemel bir hasta için kan bağışlamak isteyen kimseden kan alınması tıbbi bir endikasyona dayanmıyor ise de 5624 sayılı Kan ve Kan Ürünleri Kanununun 2. maddesinde kan bağışçısı (donor) tarafından bağışlanan kanları alma ve kan bankacılığı faaliyetlerine hukuken izin verilmektedir.

endikasyon turleri
endikasyon turleri

Endikasyon Hukuki Boyutu

Endikasyon kavramı kimi durumda “tıbbi zorunluluk” veya “tıbben uygulanabilirlik anlamında da kullanılmaktadır. Örneğin trafik kazası geçirmiş bilinci yerinde olmayan ve derhal müdahale edilmediğinde yaşamını veya bir organını yitirme tehlikesi bulunan bir hasta yönünden tıbbi girişimde bulunulması tıbbi zorunluluk olarak ifade edilir. Buna karşın kanser hastalığının son evrelerinde olup tedavi imkânı bulunmamakla birlikte ağır ağrılar çeken hastaya acılarını azaltmak için morfin verilmesi (morfinin artan dozlarının ölümü hızlandırabileceği durumda dahi) tıbben uygulanabilir, hasta için yararlı bir yöntemdir.

Benzer şekilde karın ve basen bölgesindeki yağlanma nedeniyle liposuction yapılması kimi hasta yönünden tıbben gerekli, kimisi için de tıbben uygulanabilir bir yöntemdir. Bununla birlikte hastanın çok ileri bir yaşta olmayışı, beslenme-hareket düzeni içinde sonuç alabileceği gözetildiğinde bu yön temin zorunlu veya tıbben gerekli olduğu söylenemeyebilir. Fakat uygulama pratiği ve hukuka yansıması gözetildiğinde verilen örnekteki bir durumda liposuction yapılmasının hukuka aykırı değerlendirilmediği, kişinin yaşam konforunu artırması nedeniyle yararlı kabul edildiği görülmektedir.

Tıbbi Deontoloji Nizamnamesinin 13/3 maddesinde tıbbı girişimin, teşhis, tedavi veya koruma amacıyla yapılabileceği belirtilmektedir. Aynı kural Hasta Hakları Yönetmeliğinin 12. maddesinde de yer almaktadır. Bazı kanunlarda özel endikasyon nedenleri de yer alabilmektedir Örneğin Nüfus Planlaması Hakkında Kanununda (m.5) gebeliğin sonlandırılmasıyla ilgili olarak düzenleme yer almıştır. Hekim yönünden, hastanın rızası olsa dahi tıbbi girişimde bulunabilmesinin gerekli bir unsuru da tıbbi endikasyonun varlığıdır. Çünkü hukuk düzeni tıbbı müdahale yetkisini kural olarak tıbben gerekli olduğu durumda vermekte ve meşru görmektedir. Bununla birlikte tıbben gerekli veya zorunlu olmadığı kimi hallerde ise tıbbi girişimler diğer nedenler dolayısıyla hukuka aykırı görülmemektedir.

Tıbbi Endikasyon Hukuka Uygunluk Sebepleri

Tıbbi endikasyon sebeplerinin başında kişinin geçici olarak bilincini yitirdiği haller gelmektedir. Bu halde rıza aranmadan tıbbi girişim yapılabilmesi için müdahale nin tıbben zorunlu olması gerekir. Geçici olarak bilincini yitiren hasta veya kazazedenin hayati risk nedeniyle veya derhal müdahale edilmediğinde bir organın kaybı veya organın fonksiyonunu yitirmesi riski söz konusu olduğunda girişim için tıbbi zorunluluğun bulunduğu kabul edilmektedir.

Mevzuat da hekime bu durumda müdahale yetki ve zorunluluğu getirilmiştir. Varsayılan rıza teorisi, kişinin bilgisi olsaydı dahi razı olacağı kabul edilebilen olaylarda geçerli görülmektedir. Varsayılan rıza kavramının varlığı her somut olayın koşullarına göre hekim tarafından takdir edilmelidir. Varsayılan rıza teorisi gerçek rızayı ikame eden etkisi ve yine rıza temelli bir neden olması nedeniyle rıza temelli görüşler açısından mantıksal bütünlüğe uygundur. Bununla birlikte doktrinde geçici bilinç kaybı geçiren hastaya yapılacak tıbbi girişimlerin görevin yerine getirilmesi veya hekimlik mesleğinin icrası nedeniyle hukuka uygun olduğu görüşleri de savunulmaktadır.

Türk Ceza Kanununun 24. maddesinde yer alan hukuka uygunluk nedeni bakımından ‘kanun hükmü veya görev teriminin teknik ve şekli anlamda kanun olmayıp, tüm yazılı hukuk kurallarını ifade ettiği genellikle kabul edilmektedir. Tıbbi girişimler bakımından bu yükümlülük yerine göre 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununa, 5275 sayılı İnfaz Kanununa ya da Tıbbi Deontoloji Nizamnamesinin 3. maddesine dayanabilir. Toplum sağlığını korumak amacıyla yasa gereği zorunlu muayene ve aşı yapılması veya diğer tedbir kararı ve tedavi uygulamaları rıza aranmadan yapılabilmektedir. Adlı amaçlı tıbbi kontroller, adli muayeneler veya arama ya da vücuttan örnek alma işlemleri, tutuklu ve hükümlüler hakkındaki yasal zorunlu girişimler de tıp bilimi kuralla ı çerçevesinde yürütülen tıbbi müdahaleler kapsamındaki işlemlerdendir

Toplum sağlığını koruma amaçlı yasal girişimler veya adli amaçlı tıbbi girişimlerin üstün nitelikli kamusal yarar veya bir hukuki değerin korunması amacıyla hukuka uygun kabul edilmesi gerektiği belirtilmektedir” TBK’nın 63/7 maddesinde üstün nitelikte özel veya kamusal yararın bulunması bir hukuka uygunluk nedeni olarak düzenlenmiştir. Bununla birlikte ceza hukukunda böyle bir düzenleme yer almamaktadır. Bu konuda ise TCK’nın 24. maddesinde yer alan görevin (veya kanun hükmünün) icrası nedeniyle bu tür tıbbi girişimlerin hukuka uygun sayılması gerekmektedir.

Yorum Gönderin

X
kadim hukuk ve danışmanlık