Elektronik ticaret ya da herkes tarafından bilinen şekliyle e-ticaret 1995 senesinde internetin yaygınlaşmasıyla ortaya çıkan, elektronik bir ağ üzerinden mal ya da hizmet alımı anlamına gelen bir alışveriş türüdür. Tüketici hakları hakları kapsamına giren elektronik ticaret bu nedenle makalemizde ele alınmıştır. Business toCustomer (Firmadan Son tüketiciye),Business-to-Business (Firmadan Firmaya),Business-to-Business (Firmadan Firmaya), Consumer to Business (Son Tüketiciden Şirkete) ve Consumer to Consumer (Tüketiciden Tüketiciye) olmak üzere dört çeşit e-ticaret türü bulunmaktadır. Bu türlerin arasında en çok uyuşmazlık çıkan tür olarak, Firmadan- Son Tüketiciye olan e-ticaret türü üzerinde durulacaktır.
Elektronik ticaretin ülkemizde de oldukça yaygın kullanılmasının birçok sebebi bulunmaktadır. Bu sebeplerden bazıları, malın ya da hizmetin hızlı bir şekilde tüketiciye ulaşması, birden fazla mal ve hizmet çeşidi kıyaslama imkânı sunması, saat sınırlaması olmadan 7/24 kullanılabilir bir alıveriş kaynağı olması, siparişin kullanıcıyı yormadan tabiri caizse oturulduğu yerden verilecek kadar kolay ve uğraşışız olması, üretici ve tüketici arasında fiyat farkı koyan bir aracı bulunmamasından kaynaklanan fiyatın düşük olmasıdır. Özellikle, malın ya da hizmetin fiyatının daha düşük olması e-ticarin popülerliğini daha çok arttırmaktadır. Tabi, elektronik ticaretin bu kadar faydasının yanında, tüketiciye yüklediği bir takım sorumluluklar ve tüketiciye getirdiği bir takım sıkıntılar bulunmaktadır.
Elektronik Ticaret İçin Ödeme Araçları Nelerdir?
Peki ya, bu kadar kolaylık sağlayan elektronik ticaret aracı hangi ödeme araçları ile yapılmaktadır? E-ticaret için kullanılabilen birden çok ödeme yöntemi bulunmaktadır. Bunlar:
- Sanal Pos ile Ödeme:
En yaygın olarak kullanılan sanal pos ile ödeme yönteminde, bankalar tarafından müşterilerine sağlanan kredi kartları, sanal kredi kartları kullanılmaktadır.
- Havale ya da EFT ile Ödeme:
Kredi kartı kullanmayan ya da bu yöntemi tercih etmek istemeyen tüketiciler, üretici tarafından kendilerine sunulan banka hesap numaralarına havale yöntemi ile ya da Elektronik Fon Transferi (EFT) yöntemi ile malın ya da hizmetin karşılığı olan fiyatı tahsis etmektedirler.
- Kapıda Ödeme:
Üreticiler tarafından sunulan diğer bir yöntem kapıda ödeme türüdür. Diğer ödeme türlerine kıyasla daha güvenilir olduğuna inanılan bu ödeme yöntemi, üreticiler tarafından yaygın olarak sunulan bir ödeme seçeneği değildir.
- Mobil Ödeme:
Bu ödeme yönteminde ise, üreticilerin sunduğu mal ya da hizmetin karşılığı olan fiyatın tüketicilerin telefon faturasına yansıtılması ile alışveriş gerçekleşmiş olmaktadır.
- Ortak Ödeme Merkezleri:
Paynet, Paypal, Payu gibi ortak ödeme merkezleri aracılığıyla gerçekleştirilen ödeme türüdür. Kapıda ödeme türünde kullanılabilecek nakit para hariç, diğerleri elektronik para olarak isimlendirilmektedir. 6493 sayılı Ödeme Ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri Ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun’un 3. Maddesinde yer alan şekilde elektronik para, ihraç eden kuruluş tarafından kabul edilen fon karşılığı ihraç edilen, elektronik olarak saklanan, bu Kanunda tanımlanan ödeme işlemlerini gerçekleştirmek için kullanılan ve elektronik para ihraç eden kuruluş dışındaki gerçek ve tüzel kişiler tarafından da ödeme aracı olarak kabul edilen parasal değer anlamında kullanılmaktadır.
Elektronik para, elektronik para ihraç etme yetkisine sahip olan tüzel kişiler anlamına gelen elektronik para kuruluşları tarafından sağlanmaktadır. Elektronik para kuruluşları ise, 6493 sayılı Kanun’unun 14. Maddesi uyarınca, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu izni ile kurulabilirler. Bu izin, bir nevi lisans olarak da düşünülebilir.
E-Ticaret için Güvenlik Önlemleri
Birçok kolaylık sunan e-ticaretin, tüketicilere yaşattığı bir takım sıkıntılar olduğunu daha öncesinde belirtmiştik. Peki ya, üreticiler tarafından sunulan siteleri için güvenlik önlemleri ve tüketicilerin e-ticaret için alacağı güvenlik tedbirleri nelerdir?
Üreticiler Tarafından Sunulan Güvenlik Önlemleri
- SSL Sertifikası:
SSL sertifikası, müşteri bilgilerini şifrelemek amaçlı e-ticarette kullanılan bir çeşit güvenlik katmanıdır. Bir e-ticaret sitesi, SSL sertifikasına sahipse, bu alışverişiniz sırasında kullandığınız ödeme bilgilerinizin bankanıza özel şifreleme yöntemleriyle iletildiği anlamına gelmektedir. Bir e-ticaret sitesinde bulunan SSL sertifikası olduğuna dair yazılar ya da simge veya semboller yanıltıcı olabilmektedirler. Bu nedenle, tüketiciler için SSL sertifikasını kontrol etmenin bir takım yöntemleri oluşturulmuştur. Örneğin, bir e-ticaret sitesine bağlantı kurduğunuzda, adres çubuğunda https:// yazısı ve karşılığında bir kilit resmi görmeniz gerekir. Adres çubuğunda böyle bir yazı ve resim göremezseniz, söz konusu sitenin SSL sertifikası bulunmadığını, sitenin güvenli olmadığını düşünmelisiniz. Bir diğer yöntem olarak da, arama motorunuza SSL sertifikası kontrol yazdığınızda açılacak güvenli sitelerden sertifika kontrolü yapabilirsiniz. Ancak, yaygın ve güvenilir kontrol sistemi arama çubuğundaki yazı ve resimdir.
- 3D Secure:
3D secure, yani 3 boyutlu güvenlik sistemi, tüketicilere sunulan bir başka güvenlik önlemidir. Bu sistemde, alışveriş esnasında kullandığınız, bankanız aracılığıyla size sağlanan kredi kartı, sanal kredi kartı ya da banka kartları için bir şifre istenmektedir. Bu şifre tek kullanımlık bir şifre olmakla beraber, bankanıza vermiş olduğunuz telefon numarasına gelen bir şifredir. Şifreyi zamanında ve doğru girdiğiniz takdirde ödemeniz başarıyla gerçekleşir ve alışverişinizin ödeme aşamasını tamamlanır. Bu sistem kayıp veya çalıntı kartların kullanımını önlemek için kurulmuş bir güvenlik sistemidir.
- Güven Damgası:
6 Haziran 2017 tarihinde yayınlanan Resmi Gazete ile Elektronik Ticarette Güven Damgası Hakkında Tebliğ yürürlüğe girmiştir. Bu tebliğ ile ülkemizde, e-ticaret siteleri için yeni bir sisteme giriş yapılmıştır. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Ticaret Bakanlığı tarafınca tek güven damgası sağlayıcısı olarak yetkilendirilmiştir. Güven damgası, öngörülen asgari güvenlik ve hizmet kalitesi standartlarına uyan hizmet sağlayıcı ve aracı hizmet sağlayıcıya verilen elektronik işaret anlamına gelmektedir. Ancak, karşılaşılan herhangi bir sorunda TOBB ya da Bakanlık, internet sitesine kefil ya da garantör gibi düşünülmemelidir. Özellikle belirtilmelidir ki, güven damgası yalnızca “asgari güvenlik ve hizmet kalitesi standartlarının” e-ticaret sitesi tarafından sunulduğunu belirtmektedir.
Tüketicilerin Alabilecekleri Güvenlik Önlemleri
- Alışveriş için Kullanılacak E-Ticaret Sitesine Dikkat Edilmeli:
Günümüz şartlarında dolandırıcılar tarafından gerçekleştirilen yöntemlerden bir tanesi, sahte bir internet sitesi oluşturmaktır. Oldukça kolay oluşturulan internet sitelerinin dezavantajlarından bir tanesi de budur. Dolandırıcılar, kimi zaman hiç var olmayan bir mağaza ya da hizmet sağlayıcısı adıyla sahte bir internet sitesi kurmakta, kimi zaman da var olan bir internet sitesinin isminde küçük değişiklikler yaparak sahte bir internet sitesi oluşturmaktadır. Bu nedenle, söz konusu siteden emin olmak tüketiciler için önemlidir. Bilinen bir e-ticaret sitesi kullanılmalıdır. Yahut söz konusu site arama motoruna yazılarak daha öncesinde internet üzerinden oluşturulmuş şikâyet platformlarında bu siteyi araştırmalıdır. Forumlarda ve sosyal medyada daha önce o siteyi kullanmış kullanıcıların yorumlarını okumak da bir sitenin güvenilirliğinin tespiti için önemli bir yöntemdir.
- SSL Sertifikası Kontrolü Yapılmalı:
Yukarıda da bahsedildiği üzere, SSL Sertifikası e-ticaret siteleri için hem üreticiler hem de tüketiciler için faydalı bir güvenlik kontrolüdür. Tüketiciler bir sitenin güvenilir bir site olduğunu anlamak için, söz konusu e-ticaret sitesinin arama çubuğundaki adresinde https:// yazısı ve karşılığında bir kilit resmi görüyorlarsa, site SSL sertifikasına sahiptir, SSL güvenlik duvarı ile korunmaktadır. Adres çubuğunda bu resim ve yazı görülmüyorsa, e-ticaret için güvenli bir sitede değilsiniz demektir.
- Sanal Kredi Kartı Kullanılmalı:
Sanal kredi kartları, bankalar tarafından müşterilerine sağlanan bir diğer güvenlik imkanıdır. Sanal kredi kartları, kullandığınız kredi kartlarınızla ilişkili kartlardır. Ancak, sanal kredi kartının numarası aktif kullandığınız kredi kartının numarasından farklıdır. Sanal kredi kartları, bankaların mobil bankacılık uygulamalarından bir tıkla da oldukça kolay ve anlık oluşturulabilen kartlardır. Söz konusu kartların limitlerini yapacağınız alışveriş tutarında anlık belirleyebilirsiniz. Dolayısıyla, kullanımları halinde kart bilgileriniz ele geçirilse dahi limiti yapacağınız alışverişin üstünde olmayacağı için, fazladan para çekilmesi yahut sonradan para çekilmesi durumlarıyla karşılaşmazsınız.
- Kapıda Ödeme Seçeneği Kullanılmalı:
E-ticarette kullanılan diğer ödeme yöntemlerinin arasında en güvenilir olan ödeme yöntemi kuşkusuz kapıda ödeme yöntemidir. Bu yöntem sayesinde, kargo şirketi tarafından, alışını gerçekleştirdiğiniz mal ayağınıza gelmeden ödemesini yapmamış, internet ortamına da bilgilerinizi girme durumunda kalmamış olursunuz. Üretici tarafından ödeme seçenekleri arasında kapıda ödeme seçeneği sunulduğu takdirde, bu seçeneği kullanmalısınız.
- E-Ticaret Sitesi Tarafından Sunulan Mesafeli Satış Sözleşmesi ve Ön Bilgilendirme Formunu Okumalısınız:
Çoğumuzun okumadan onayladığı mesafeli satış sözleşmeleri ve ön bilgilendirme formları, sanıldığından çok daha büyük öneme sahiptirler. Mesafeli Satış Sözleşmeleri 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun tarafından düzenlenmiştir. Kanun’un 48. maddesinde belirtildiği üzere, mesafeli satış sözleşmeleri, satıcı veya sağlayıcı ile tüketicinin eş zamanlı fiziksel varlığı olmaksızın, mal veya hizmetlerin uzaktan pazarlanmasına yönelik olarak oluşturulmuş bir sistem çerçevesinde, taraflar arasında sözleşmenin kurulduğu ana kadar ve kurulduğu an da dâhil olmak üzere uzaktan iletişim araçlarının kullanılması suretiyle kurulan sözleşmelerdir. Bu sözleşmeler, tüketicinin ve satıcının yükümlülükleri ile haklarını içermektedirler. Dolayısıyla, e-ticarette haklarını ve yükümlülüklerini tüketici bilmelidir. Mesafeli satış sözleşmesinin bulunmadığı bir e-ticaret sitesinden ise kesinlikle alışveriş yapılmamalıdır.
- Kargo Teslimatında Ürün Kontrol Edilmelidir:
Kargo teslimi sırasında, tüketici tarafından gönderilen ürün mutlaka kontrol edilmelidir. Gönderilen ürünün doğru olmamasının yanı sıra, eksik gönderilmiş olma ihtimali de bulunmaktadır. Ayrıca, günümüzde kargo dağıtımlarının ve taşımacılıklarının özensizliği de düşünüldüğünde tüketici tarafından doğru ve tam gönderilen bir ürünün taşıma ve dağıtım sırasında hasar görmüş olması da oldukça karşılaşılan bir problemdir. Haberlerde gördüğümüz şekilde, örneğin internet üzerinden sipariş ettiğiniz bir telefon yerine size bir sebze gönderilmesi durumuyla karşılaşmamanız için, size verilmiş bir hak olarak kargo teslimatı sırasında sipariş ettiğiniz ürün kontrol edilmelidir.
- Fatura ve Ödeme Bilgisi İçeren Belgeler Saklanmalıdır:
Bir mağazadan alışveriş yaptığınızda satış görevlileri, size faturanızı saklamanızı, üründe bir problem oluşması halinde ya da başka sebeplerle 30 gün içerisinde ürünün faturası ile birlikte getirilmesi halinde değişiminin yapılabileceğini belirtir. E-ticarette de fatura ve ödeme bilgisi içeren belgeler saklandığında herhangi bir problem yaşamanız halinde, yargı yollarını kullanabilmeniz için sizden bu belgeler talep edilecektir. Dolayısıyla, tıpkı fiziki alışverişleriniz gibi e-ticarette de bu fatura ve belgeler önem teşkil etmektedir, saklanmalıdır.
E-Ticarette Tüketici Hakları
Tüketici bütün bu hususlara dikkat etse dahi, bir takım sıkıntılarla karşılaşabilmektedir. Peki ya, tüketici herhangi bir sıkıntıyla karşılaştığında hakları nelerdir, neler yapabilir? Tüketici Haklarını Koruma Kanunu’nun 48. Maddesinin 4. Fıkrasında yer alan, e-ticarette tüketiciyi korumak için sağlanmış haklardan bir tanesidir. İlgili Kanun maddesine göre, tüketici herhangi bir gerekçe belirtmeksizin on dört gün içerisinde cayma hakkını kullandığına dair satıcıya bildirimde bulunarak cezai şart ödemeksizin, bu hakkını kullanabilecektir.
Ancak belirtmek gerekir ki, tüketici cayma hakkı hususunda satıcı tarafından gerektiği biçimde bilgilendirilmezse, on dört günlük süre sınırı ortadan kalkar. Bu durumda, her halükarda, cayma hakkı bitiminden bir sene sonra cayma hakkı kullanımı süresi bitecektir. Cayma hakkındaki en önemli husus şudur ki, tüketici hiçbir gerekçe belirtmek zorunda değildir ve cayma hakkı süresi içinde malın mutat kullanımı sebebiyle meydana gelen değişiklik ve bozulmalardan sorumlu tutulmamaktadır.
Üretici Tarafından Sağlanan Ürünün Ayıplı Olması Halinde
Tüketici Haklarını Koruma Kanunu madde 8’de ayıplı malın ne demek olduğu anlatılmıştır. Bu maddeye göre, ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır. Ek olarak, ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilanlarında yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımayan; satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan; muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar da ayıplı olarak kabul edilir. Bu hallerde de, yani malın ayıplı olması durumunda, tüketiciye kanun tarafından sağlanan bir takım seçimlik haklar bulunmaktadır. Bu haklar:
- Satılanı Geri Vermeye Hazır Olduğunu Bildirerek Sözleşmeden Dönme Hakkı
- Satılanı Alıkoyup Ayıp Oranında Satış Bedelinden İndirim İsteme Hakkı
- Aşırı Bir Masraf Gerektirmediği Takdirde, Bütün Masrafları Satıcıya Ait Olmak Üzere Satılanın Ücretsiz Onarılmasını İsteme Hakkı
- İmkan Varsa, Satılanın Ayıpsız Bir Misli İle Değiştirilmesini İsteme Hakkı
şeklinde Kanun’da belirtilmiştir.
Ayrıca belirtilmelidir ki, bu haklar cayma hakkının kullanım süresi bittikten dahi kullanılabilen haklardır. Tüketici bu seçimlik haklarını, kanunlarda veya taraflar arasındaki sözleşmede daha uzun bir süre belirlenmediği takdirde ayıp sonradan ortaya çıkmış olsa bile, kendisine malın teslim edildiği tarihten itibaren iki yıl içerisinde kullanabilir. Eğer, malın ayıbı, ağır kusur ya da hile ile gizlenmiş ise, o zaman tüketicinin bu hakkı iki senelik kullanım süresiyle sınırlı değildir. Ek olarak, Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte 11/01/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca tazminat da talep etme hakkına da sahiptir.
Hizmet Sağlayıcı Tarafından Sağlanan Hizmetin Ayıplı Olması Halinde
Tüketici Haklarını Koruma Kanunu madde 13’te ayıplı hizmet, “Sözleşmede belirlenen süre içinde başlamaması veya taraflarca kararlaştırılmış olan ve objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan hizmettir.” şeklinde tanımlanmıştır. Maddenin devamında, ek olarak, hizmet sağlayıcısı tarafından bildirilen, internet portalında veya reklam ve ilanlarında yer alan özellikleri taşımayan ya da yararlanma amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren hizmetlerin de ayıplı hizmet olduğu belirtilmiştir. Tıpkı, malın ayıplı olması hallerinde olduğu gibi hizmet sağlayıcısı tarafından sağlanan hizmetin ayıplı olması halinde de, söz konusu Kanun’un 13. Maddesinde tüketiciye bu duruma karşı seçimlik haklar tanınmıştır. Bu haklar:
- Hizmetin Yeniden Görülmesi Hakkı
- Hizmet Sonucu Ortaya Çıkan Eserin Ücretsiz Onarımı Hakkı
- Ayıp Oranında Bedelden İndirim Hakkı
- Sözleşmeden Dönme Hakkı
şeklindedir.
Kanunlarda veya taraflar arasındaki sözleşmede daha uzun bir süre belirlenmediği takdirde, tüketici bu haklarından birinikendisine hizmetin sunulduğu tarihten itibaren iki sene içerisinde kullanma hakkına sahiptir. Eğer, hizmetin ayıbı, ağır kusur ya da hile ile gizlenmiş ise, o zaman tüketicinin bu hakkı iki senelik kullanım süresiyle sınırlı değildir. Ek olarak, Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte 11/01/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca tazminat da talep etme hakkına da sahiptir.
Kredi Kartı Bilgilerine Dair Bir Sorun Çıkması Halinde
Günümüzde e-ticaret kullanımında en çok yaşanan sorunlardan bir tanesi de, üretici tarafından sağlanan malın ya da hizmetin ücretinin ödemesi sırasında kullanılan kredi kartı bilgilerinin çalınması nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Tüketiciler “İnternetten alışveriş yaptı, başına gelmeyen kalmadı; internetten alışveriş yaptı, bankaya o kadar borçlandı ki ne yapacağını bilmiyor.” haber başlıklarına konu olmaktan hep çekinmektedirler. Peki ya, internet alışverişinde kullandığımız kart bilgilerinin çalınması, ruhumuz dahi duymadan adımıza alışverişler yapılması hallerinde yapılabilecekler nelerdir? Bu hallerde, hem özel hukuk hem de ceza hukuku açısından bir takım korumalar olmasının yanı sıra, 5464 sayılı Banka Kartları Ve KrediKartları Kanunu’nda tüketiciyi korumak adına bir takım korumalar sunulmaktadır. Bu korumalar:
- Tüketicinin Kendisine Ait Kartın İzni Olmadan Kullanılması Halinde Kısıtlı Sorumluluğu
Tüketiciye ait kart bilgilerinin kaybolması veya çalınması halinde kart sahibinin derhal bankasına bildirimde bulunması gerekmektedir. 5464 sayılıBanka Kartları Ve KrediKartları Kanunu’nun 12. maddesine göre, tüketici yapacağı bu bildirimden önceki yirmidört saat içinde gerçekleşen hukuka aykırı kullanımdan doğan zararlardan yüzelli Türk Lirası ile sınırlı olmak üzere sorumlu tutulmaktadır. Ancak ilgili maddenin devamında, kanun koyucu tarafından bir sınırlandırma getirilmiştir. Bu durum, kart sahibinin ağır ihmaline veya kastına dayanmaktaysa veya kart sahibi tarafından bildirimde bulunulmamışsayüzelli Türk Lirası olan bu sınır uygulanmayacak, borcun tamamından tüketici sorumlu tutulacaktır.
- Charge-Back (Ters İbraz) Uygulaması
Uluslararası kart sistemleri kuralları ile tüketiciye sağlanan ve kredi kartı alışverişlerinde oldukça yaygın olan;bilinen ismiyle charge-back, Türkçeleştirilmiş haliyle ters-ibraz uygulaması, tüketiciyi korumak adına getirilmiş bir diğer yöntemdir.
Kredi kartı sahipleri, kartlarıyla yapılan işlemlere itiraz etme hakkına sahiptirler. Tüketiciler, kendi bankalarına itiraz ettiklerinde, tüketicinin itirazını üreticinin bankasına iletmektedir. Üreticinin bankası da, kendisine iletilen itirazın konu olduğu işleme dair belgeleri talep eder. Talep edilen belgelerde yetersizlik tespit edilmesi halinde, üreticinin bankası tarafından itiraza konu olan işlem tutarı tüketiciye ait kart sahibi bankaya aktarılır. Bu işlemler sonucunda itiraz edilen işlem tutarından, tüketici değil üretici sorumlu tutulur ve söz konusu tutar üretici tarafından karşılanmış olur. Bu uygulama, yaygın bilinen adıyla charge-back, Türkçeleştirilmiş haliyle ters ibraz uygulamasıdır.
Belirtmek gerekir ki, bahsedilen uygulama ne Türkiye’deki ne de dünyadaki herhangi bir bankaya özel bir uygulama değildir. Kart kuruluşlarının kurallarının geçerli olduğu her yerde uygulanması zorunlu bir uygulamadır. Söz konusu uygulama sayesinde, üreticiler de zararlı çıkmamak adına, kendilerine gelen siparişleri daha özenli incelemek durumunda kalmaktadırlar. Ancak, tüketiciler yine de üreticilere çok güvenilmemeli, bu uygulamanın işleyebilmesi için kendilerine ait olmayan işlemlere karşı itiraz haklarını kullanmalıdırlar.
Kişisel Verilerin Korunmasına Dair Bir Sorun Çıkması Halinde
İnternet üzerinden birçok siteye giriş yapıldığında olduğu gibi, e-ticarette de siteye girişlerde, alışveriş esnasında tüketiciler, kendilerine ait birçok kişisel veri girişi gerçekleştirmektedirler. 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunmasına Dair Kanun’un 3. maddesinde de tanımlandığı üzere kişisel veri, kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgi anlamına gelmektedir.
Kişisel verilerin korunması hususu, tüm dünyada Amerika seçimlerinden sonra tartışma konusu olmuştur. Bir sosyal medya kuruluşuna Amerikan vatandaşlarına ait kendileri tarafından girilmiş kişisel verilerin, söz konusu sosyal medya kuruluşu tarafından seçim sürecinde adaylardan birine satılmıştır. Bu olay, nerede yaşadığı, hangi milletin vatandaşı olduğu fark etmeksizin tüm insanların paniklemesine ve endişelenmesine sebep olmuştur. Haliyle, alışveriş için e-ticaret yöntemini kullanan insanlar da panikleyen ve endişe duyan insanlar arasında yer almaktadır.
Kişisel verilerin korunması hususunda, ülkemizde 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunmasına Dair Kanun 24/03/2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kişisel verilerin korunmasına dair bir sorunla karşılaşan tüketici, ilgili kanunun 13 ve devamı maddelerinde yol gösterildiği şekilde, sırasıyla;
- Veri Sorumlusuna Başvurma
- Veri Sorumlusuna Başvurunun Reddedilmesi, Verilen Cevabın Yetersiz Bulunması veya Süresinde Başvuruya Cevap Verilmemesi Hâllerinde Veri Sorumlusunun Cevabını Öğrendiği Tarihten İtibaren Otuz Ve Her Halde Başvuru Tarihinden İtibaren Altmış Gün İçinde Kişisel Verileri Koruma Kuruluna Şikâyet
haklarına sahiptir.
Tüketici Hakem Heyeti’ne Başvurma Hakkı
Yukarıda bahsedilen e-ticarette tüketicinin korunması adına, tüketiciye sağlanan hakların yanı sıra, ayrıca son zamanlarca basında da çokça yer alması nedeniyle bilinen Tüketici Hakem Heyeti’ne başvurma hakkı da 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile tüketiciye sağlanan haklardan bir tanesidir. Ticaret Bakanlığı tarafından tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara çözüm bulmak amacıylail merkezlerinde ve yeterlilik şartları yönetmelikle belirlenen ilçe merkezlerinde en az bir tüketici hakem heyeti kurulmaktadır. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 66 ve devamı maddelerinde tüketici hakem heyeti ile ilgili maddeler yer almaktadır. Bu maddelere göre;
“Tarafların İcra ve İflas Kanunundaki hakları saklı olmak kaydıyla;
- Değeri dört bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda ilçe tüketici hakem heyetlerine,
- Değeri altı bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine,
- Büyükşehir statüsünde bulunan illerde ise değeri dört bin Türk Lirası ile altı bin Türk Lirası arasındaki uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine başvuru zorunludur.
Bu değerlerin üzerindeki uyuşmazlıklar için tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılamaz.”
Tüketici Hakem Heyeti, her türlü uyuşmazlığa dair tüketicilerden gelen başvuruyu kabul etmek zorunluluğundadır. Tüketici Hakem Heyeti kararlarının bağlayıcı kararlar olması, kararların kısa sürede çıkması avantajıyla birlikte göz önünde bulundurulduğunda, Tüketici Hakem Heyeti’ne başvuru hakkının tüketiciler için oldukça önemli bir hak olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Ayrıca, tüketicinin söz konusu heyete başvurması halinde alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına başvurma hakkı saklı kalmaktadır.
Heyete başvuru için harç, vekalet ücreti gibi ücretleri olmamasının yanı sıra, heyetin kararlarının da icra edilebilir nitelikte olması tüketiciler için oldukça avantajlı bir durum yaratmamaktadır. Elektronik ticaret konusunda mağdur edilen veya dolandırılan kişilerin biran önce e ticaret konusunda uzman avukat ile hukuki süreç başlatması gereklidir. Öngörülen süreler çok kısıtlı olduğu için bu işlem için hızlı karar verilmelidir.
Bir mahkeme değil karar mercii sıfatını taşıyan Hakem Heyetlerinin vermiş olduğu kararlar bu nedenle kesin olmayıp itiraz yolu açık olan, dava edilebilir nitelikteki kararlar olarak göze çarpmaktadır. 31 Aralık 2019 tarih ve 30995 sayılı Resmi Gazete ‘de yayımlanan tebliğe göre Tüketici Hakem Heyeti Başvuru parasal sınırı; İlçe Tüketici Hakem Heyetleri için 6.920 TL, İl Tüketici Hakem Heyetlerine başvuru parasal sınırının ise 10.390 TL olarak belirlenmiştir. Hakem heyetleri kararların daha kısa sürede sonuçlanması ve daha az masraflı olması nedeniyle tercih edilmektedir.