Devlet Memurları Kanunu 33. Madde (DMK)
Kadroların Tespiti
Kadrosuz memur çalıştırılamaz.
(Değişik ikinci fıkra: 2/7/2018–KHK-703/182 md.) Kadrolar Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde gösterildiği şekilde düzenlenir.
- İlgili Makale:
- 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu (DMK) Tam Metin:
Devlet Memurları Kanunu 33. Madde Kadroların Tespiti Emsal Kararlar
Danıştay On Birinci Dairesi E:2006/263, K:2006/3343
- Devlet Memurları Kanunu 33. Madde
- Kadroların Tespiti
Devlet Memurları Kanununun 33.maddesinde, kadrosuz memur çalıştırılamayacağı, genel ve katma bütçeli kuruluşlarla, bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar; kanunlarla kurulan fonlar, kefalet sandıkları ve Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüklerinde memur deyimine giren kişilere gördürülen hizmetlerin gerektirdiği görevler için tespit olunan kadroların Genel Kadro Kanununda gösterileceği kuralına yer verilmiştir.
Personel hukukunda kadro, kamu hizmeti yapan kurumların örgütünü, kamu personelinin örgüt içindeki görevlerini, yetki ve sorumluluklarını ve özlük haklarını gösteren ve düzenleyen bir kavramdır. 657 sayılı Yasanın oluşturduğu personel rejiminde memurların görev ve yetkileri ile aylık ve ödenekleri doğrudan doğruya işgal ettikleri kadrolarla ilgili olup, bir görevin vekaleten yürütülmesi halinde ise talep edilecek mali haklar 657 sayılı Yasanın 175. maddesinde düzenlenmiştir. Öte yandan gerek anılan maddede gerekse ek 26. maddede Kanuna ekli (IV) sayılı cetvelde unvanları yazılı görevleri vekaleten yürütenlere de makam tazminatı ödeneceği yolunda bir düzenleme yer almamıştır.
Bu durumda, Tarım Reformu … Bölge Müdürlüğü görevini vekaleten yürüten davacının yukarıda açıklanan kanun hükmü uyarınca makam ve görev tazminatına hak kazanabilmesi için makam tazminatı alınmasını gerektiren görev unvanını almış olması diğer bir deyişle kadroya asaleten atanmış bulunması gerekmekte olup, davacıya makam ve görev tazminatı ödenmemesi yolundaki işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığından işlemin iptali ve hesaplanacak makam ve görev tazminatı tutarının tazminine hükmeden mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Danıştay On İkinci Dairesi E:1995/1120, K:1995/3061
- Devlet Memurları Kanunu 33. Madde
- Kadroların Tespiti
Olayda, Yargıtay 2.Dairesinin 10.6.1991 gün ve … esas sayılı kararı ile kesinleşmiş bulunan Aksaray 1.Asliye Ceza Mahkemesinin 27.12.1990 günlü, 1990/692 sayılı kararı ile tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme ve yaralamaya sebebiyet vermek suçundan 3 yıl 7 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılan davacının, 28.7.1991 tarihli yakalama müzekkeresini imzaladıktan sonra 19.8.1991 tarihli dilekçe ile davalı idareye cezaevine gideceğini bildirdiği, davalı idarece tanzim edilen tutanaklar ile davacının 28.7.1991 tarihinden 19.8.1991 tarihine kadar görevde olmadığının tespit edilerek Belediye Encümeninin… günlü … sayılı kararı ve 19.8.1991 tarih ve … sayılı Belediye Başkanınca onaylı işlem ile 657 sayılı Yasanın 94.maddesi uyarınca görevden çekilmiş sayıldığı, davacının 29.3.1992 tarihinde şartlı tahliyesinden sonra 2.4.1992 tarihli dilekçesi ile mahkumiyetinin sona erdiğinden bahisle göreve iadesi isteminin ise görevden çekilmiş sayıldığı gerekçesi ile reddedildiği anlaşılmıştır.
Davacıya, 657 sayılı Yasanın 94.maddesi uyarınca görevden çekilmiş sayıldığının bildirilmesine ilişkin davalı idarenin 19.8.1991 tarih ve … sayılı yazısının, davacı tarafından dava dilekçesi ekleri arasında mahkemeye sunulmuş olduğu, yine davacının görevden çekilmiş sayılmaya dair işlemin tarafına tebliğ edilmediği yönünde bir iddiası bulunmadığı, öte yandan, müstafi sayılma işlemine karşı dava açılmadığının da dosya içeriğinden anlaşılması karşısında, davacının görevi ile hukuki irtibatının devam etmediği ancak yukarıda anılan yasal durum karşısında henüz cezası infaz edilmiş sayılmayan ve cezaya bağlı bulunan mahkumiyetleri ile ehliyetsizlikleri devam eden davacının memurluk görevini yürütmesi düşünülemeyeceğinden başvuru tarihi itibariyle davalı idarece davacının durumunun açıktan atama koşulları çerçevesinde değerlendirilmesi ve atamasının yapılması da mümkün olmadığı açık olduğundan dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Danıştay On Birinci Dairesi E:2001/656, K:2003/5447
- Devlet Memurları Kanunu 33. Madde
- Kadroların Tespiti
Olayda Fen Fakültesi biyoloji bölümü mezunu olan ve sağlık hizmetleri sınıfında laborant kadrosunda görev yapan davacıya, 657 sayılı Yasaya ekli (I) sayılı cetvelin (III) sağlık hizmetleri sınıfının (b) bendindeki kadrosu esas alınarak diğer sağlık bilimleri lisansiyerleri için öngörülen ek göstergenin uygulandığı anlaşılmıştır. Bu itibarla, laborant kadrosunda görev yapan davacı bulunduğu kadro için öngörülen özlük haklarından yararlanabileceğinden, biyolog unvanı için öngörülen ek gösterge rakamlarının hesaplanacak aylıklarda esas alınması olanağı bulunmamaktadır. Bu durumda, sağlık hizmetleri sınıfı laborant kadrosunda görev yapan davacının aylığının hesaplanması sırasında diğer sağlık bilimleri lisansiyerleri için öngörülen ek gösterge rakamlarının esas alınması yolundaki davalı idare işlemini iptal eden idare mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle, Zonguldak İdare Mahkemesince verilen 5.12.2000 günlü, E: 2000/540, K: 2000/1087 sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 10.12.2003 tarihinde, oyçokluğu ile karar verildi.
Danıştay Beşinci Dairesi E:2001/2534, K:2005/3655
- Devlet Memurları Kanunu 33. Madde
- Kadroların Tespiti
Olayda davacıların murisinin davalı idarede şoför olarak görev yapmakta iken 2.1.1996 tarihinde teknisyen kadrosuna atandığı ve ölüm olayının meydana geldiği tarihte de teknisyen unvanıyla görev yapmakta olduğu görülmüş olup; anılan şahsın teknisyenlik görevinin dışında kendi görev alanı ve sorumluluğuna girmeyecek şekilde ambulans şoförü olarak görev yaptığı il dışında (Ankara-Çankırı arasında) hasta nakli amacıyla görevlendirilmiş bulunması karşısında, davalı idarenin bu görevlendirme ile ağır hizmet kusuru işlediği ve bu işleminden doğan zararı tazminle yükümlü olduğu kuşkusuzdur. Ayrıca, davacıların idarenin ağır hizmet kusuru sonucu yaşadıkları ölüm olayı nedeniyle eş ve babadan yoksun kalmak suretiyle manevi zarara da uğradıkları açıktır. Öte yandan, davalı idarece tazmini gereken maddi ve manevi tazminat tutarlarına yasal faiz işletilmesi gerekmektedir.
Bu durumda; anılan şahsın kadrosu dışında bir görevde çalıştırılması sonucu meydana gelen ölüm olayı nedeniyle davacılar lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğinden, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Davacıların temyiz isteminin kabulüyle Ankara 2. İdare Mahkemesi’nce verilen 28.2.2001 günlü, E:2000/1322, K:2001/251 sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1/b. fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanun’la değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 16.9.2005 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.