Devlet Memurları Kanunu 3. Madde (DMK)
Temel İlkeler
Bu kanunun temel ilkeleri şunlardır:
Sınıflandırma:
A) (Değişik: 31/7/1970 – 1327/2 md.) Devlet kamu hizmetleri görevlerini ve bu görevlerde çalışan Devlet memurlarını görevlerin gerektirdiği niteliklere ve mesleklere göre sınıflara ayırmaktır.
Kariyer:
B) Devlet memurlarına, yaptıkları hizmetler için lüzumlu bilgilere ve yetişme şartlarına uygun şekilde, sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkanını sağlamaktır.
Liyakat:
C) Devlet kamu hizmetleri görevlerine girmeyi, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi, görevin sona erdirilmesini liyakat sistemine dayandırmak ve bu sistemin eşit imkanlarla uygulanmasında Devlet memurlarını güvenliğe sahip kılmaktır.
- İlgili Makale:
- 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu (DMK) Tam Metin:
Devlet Memurları Kanunu 3. Madde Açıklaması
Bu kanun kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşlarının yürütmekle sorumlu oldukları kamu hizmet ve görevlerinin sınıflandırılmasında; bu görevlerin gerektirdiği nitelikler ile bu görevlerde çalışan Devlet memurlarının eğitim durumları, görev ve nitelikleri ile mesleki özellikleri esas alınmıştır. Bu çerçevede memurlar on hizmet sınıfına ayrılmıştır. Bu kriterler esas alınarak oluşturulan on hizmet sınıfı ile bu sınıfların kapsamı ve özellikleri bu Kanunun 36.maddesinde belirtilmiştir. Sınıflar memurların statülerinin belirlenmesinde ve özlük haklarının verilmesinde de belirleyici bir unsurdur.
Kurumlar; bünyelerinde çalıştırdıkları memurlarına görev ve kadrolarının gerektirdiği bilgilerin verilmesi ile mesleklerinde en iyi şekilde yetiştirilmelerini sağlanması hususunda yükümlü kılınmışlardır. Memurlar tarafından yürütülmesi gereken asli ve sürekli kamu hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde yerine getirilebilmesi için kurumlarınca memurların yetiştirilmesi, meslekleri ve görevleri için gerekli bilgilerin verilerek yetiştirilmelerinin sağlanması kurumsal bir sorumluluktur. Kurumlarınca gerekli mesleki eğitim verilen memurların da sınıflarında en üst dereceye kadar yükselmeleri kariyer ilkesinin memurlar üzerindeki yansıması olacaktır.
Liyakat ilkesi ile ilk defa devlet kamu hizmet ve görevlerine girmeyi, görevde olanların iste üst derece ve kadrolar yükselmesine eşitlik ve adalet ilkelerine bağlı kalınarak yapılması amaçlanmıştır. Memurların sınıfları içinde en üst derecelere kadar yükselmeleri ile görevlerinin sona erdirilmesinde bu Kanunda belirlenen şartlara uyularak yapılması liyakat ve güven ilkelerinin gereğidir.
Devlet Memurları Kanunu 3. Madde Temel İlkeler Emsal Kararlar
Danıştay 2.Dairesi E:2005/680, K:2006/1380
- Devlet Memurları Kanunu 3. Madde
- Temel İlkeler
İçel İl Müdürlüğünde Ekonomist kadrosunda görev yapan davacının, fiilen hiç görev yapmadığı Bayburt İl Müdür Yardımcılığı görevine atanması ve ardından gerekçesiz ve süresiz şekilde yapılan geçici görevlendirmeyle muvazaalı olduğu açık olan işlemlerden dolayı geçici görevli çalıştığı sürenin 5 ve 6. bölge hizmetinden sayılmaması, ayrıca emekliliğe esas haklarının Ekonomist kadrosu üzerinden geriye dönük olarak gerekli düzeltmenin yapılması için Emekli Sandığı Genel Müdürlüğüne bilgi verilmesi yolundaki teklif doğrultusunda Yasanın idareye tanıdığı takdir yetkisinin hizmet ölçüleri içinde, kamu yararı gözetilerek tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından dava konusu işlemi iptal eden İdare Mahkemesi kararında yasal isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle Mersin İdare Mahkemesi’nce verilen 30.9.2004 günlü, E:2003/1134, K:2004/1282 sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1/b. fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanun’la değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkeme’ye gönderilmesine, 21.04.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Danıştay İkinci Dairesi E:2005/52, K:2007/1746
- Devlet Memurları Kanunu 3. Madde
- Temel İlkeler
Dosyanın incelenmesinden; yüksek mühendis olan davacının, davalı idarede çeşitli görevlerde bulunduktan sonra Erzincan İl Çevre Müdür Yardımcısı iken 15.8.1997 günlü, 47632 sayılı müşterek kararname ile Denizli İl Çevre Müdürlüğüne, 29.7.2002 günlü, 2002/3094 sayılı kararname ile de Sinop İl Çevre Müdürlüğüne atandığı, 4856 sayılı Yasanın geçici 2. maddesi uyarınca, Yasanın yayımlanarak yürürlüğe girdiği 8.5.2003 tarihi itibariyle bu görevinin sona ermesi üzerine 23.5.2003 günlü Valilik oluru ile yeni bir atama yapılıncaya kadar İl Çevre ve Orman Müdürü olarak görevlendirildiği, dava konusu işlemle Sinop İl Çevre ve Orman Müdürlüğüne mühendis olarak atandığı, davacıdan boşalan İl Çevre ve Orman Müdürlüğü görevine vekaleten yürütmek üzere mülga Sinop Orman-Köy İlişkileri Başmühendisi …’m görevlendirildiği anlaşılmıştır. Yasal düzenlemeler çerçevesinde idarelerce kadro tenkisi veya yeniden yapılandırma sonucu oluşturulacak yeni kadrolara ve görevlere atamalarda ve yeni görevlerin belirlenmesinde görevin niteliği, yürütülen hizmetin özelliği, davacının geçmiş hizmetleri ile kariyer ve liyakat ilkeleri göz önünde bulundurularak ve ayrıca kazanılmış haklara ve eş değer kadrolara atama yapılması hususuna dikkat edilmesi gerektiği açık olup, nitekim 4856 sayılı Yasanın geçici 2. maddesinde yer alan durumlarına uygun kadro ibaresinin, personel hukukunun temel ilkelerinden olan kariyer ve liyakat sistemi içerisinde yükselmek suretiyle elde edilen unvanlı görev kadrosunun karşılığı ya da eşdeğeri olan yeni kadro olduğu kuşkusuzdur. Uyuşmazlık konusu olayda, davalı idare de çeşitli görevlerde bulunan ve İl Çevre Müdür Yardımcısı, İl Çevre Müdürü görevlerini yürüten davacının, 4856 sayılı Yasanın geçici 2. maddesinde belirtilen görevleri sona eren görevlilerinin bir yıl içinde durumlarına uygun boş bulunan kadrolara atanması yolundaki açık hükme rağmen geçmiş hizmetleri ile kariyer ve liyakat ilkelerine göre ulaştığı ve yürüttüğü kamu görevi gözetilmeksizin mühendis olarak atanmasının anılan hükme aykırı olduğu, mühendislik kadrosunun davacının durumuna uygun kadro olarak nitelendirilmesine olanak bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Öte yandan vekalet suretiyle görevlendirme, hizmet gereklerinden kaynaklanan bir uygulama olup, asıl olan yönetim ve memuriyet kadrolarına yasal koşulları taşıyanların kariyer ve liyakat ilkelerine uyularak asaleten atanmalarıdır. Ancak dava konusu olayda, Sinop İl Çevre ve Orman Müdürlüğü görevini vekaleten yürütmek üzere mülga Sinop Orman-Köy İlişkileri Başmühendisi görevlendirilmiştir. Bu durumda, davacının geçmiş hizmetleri, kariyer ve liyakat ilkeleri uyarınca yükseldiği ve yürüttüğü önceki görevin özelliği de dikkate alınarak işlem tesis edilmesi gerekirken, bu hususlar gözetilmeksizin tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Danıştay Beşinci Dairesi E:1996/837, K:1996/3673
- Devlet Memurları Kanunu 3. Madde
- Temel İlkeler
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 76. maddesi Kurumlar, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık derecesiyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68. maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler. hükmünü taşımaktadır.
Aynı Yasanın 3. maddesinde sınıflandırma, kariyer ve liyakat ilkeleri bu Kanunun temel ilkeleri olarak belirlenmiş; kariyer ilkesi Devlet memurlarına yaptıkları hizmetler için lüzumlu bilgilere ve yetiştirme şartlarına uygun şekilde, sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkanı sağlamaktır; Liyakat ilkesi Devlet kamu hizmetleri görevlerine girmeyi, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi, görevin sona erdirilmesini liyakat sistemine dayandırmak ve bu sistemin eşit imkanlarla uygulanmasında Devlet memurlarını güvenliğe sahip kılmaktır. olarak tanımlanmıştır. Görüldüğü üzere Yasa, Devlet memurluğunu bir meslek olarak kabul etmekte ve bunlara, sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkanı sağlanmasını, sınıflar içinde ilerleme ve yükselme işlemlerinin liyakat sistemine dayandırılmasını öngörmektedir. Sözü edilen 76. madde ile memurların naklen atanmaları konusunda idareye takdir yetkisi tanındığı açık olup, bu yetkinin ancak Yasanın temel ilkeleri, kamu yararı ve hizmet gerekleri göz ardı edilerek kullanıldığının kanıtlanması ya da idari yargı merciince saptanması halinde, dava konusu edilen idari işlemin sebep ve maksat yönlerinden hukuka aykırılığı nedeniyle iptalini gerektireceği yerleşmiş yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.
İstanbul Robert Koleji Yüksek Okulu Fen ve Yabancı Diller Bölümü mezunu olan davacının, 26.4.1968 tarihinde İzmir Turizm ve Tanıtma Bölge Müdürlüğünde Enformasyon Memuru olarak göreve başladığı, 22.12.1971 tarihinde aynı yerde Turizm Bürosu Şefi olduğu, 29.4.1972 – 26.4.1975 tarihleri arasında Londra Turizm ve Tanıtma Müşavirliğinde Turizm ve Tanıtma Ataşe Yardımcılığı, 26.4.1975 23.6.1976 tarihleri arasında da Tanıtma Ataşeliği görevlerinde bulunduğu, daha sonra atandığı Ankara Turizm ve Tanıtma Bölge Müdürlüğü Şube Müdür Yardımcılığı görevinden 18.11.1976 tarihinde istifa ederek ayrıldığı; 1987-1992 yılları arasında sigortalı olarak özel sektörde çalıştığı; 24.3.1992 tarihinde Kültür Bakanlığı Müşavirliğine atandığı, daha sonra 9.12.1995 tarihli Müşterek Kararname ile anılan Bakanlıkta Müsteşar Yardımcılığı görevine getirildiği ve bu görevinden 1.4.1996 tarihli Müşterek Kararnameyle alınarak Bakanlık Müşavirliğine atandığı dosyanın incelenmesinden anlaşılmış olup; bu durumda, davacının, Müsteşar Yardımcılığına atandığı tarih itibariyle kamu hizmetindeki görev süresi ve bu süre içerisinde yüklendiği görevler dikkate alındığında tesis edilen dava konusu işlemde neden ve amaç yönlerinden mevzuata aykırılık görülmemiştir.
Danıştay Beşinci Dairesi E:1196/1272, K: 1997/1118
- Devlet Memurları Kanunu 3. Madde
- Temel İlkeler
Olayda, … Üniversitesi Ziraat Fakültesi mezunu olan davacının 1991 yılı içinde 74 gün azot sanayi A.Ş. yardımlaşma vakfında sigortalı olarak çalıştığı, 09.10.1991 tarihinde 399 sayılı KHK`nin 6. maddesine istinaden Türkiye Gübre Sanayii A.Ş.`de sözleşmeli mühendis pozisyonuna atandığı, daha sonra 06.12.1994 tarihinde de bakanlık müşavirliğine atandığı, dava konusu işlemlerle de bu görevinden alınarak 8. dereceli memur kadrosuna aday olarak atandığı, ancak davacının başvurusu üzerine durumu yeniden değerlendirilerek ve 657 sayılı Kanunun 163/b. maddesi hükmü de göz önünde bulundurularak 10.05.1996 günlü olur ile asaletinin onandığı ve müşavirlikte geçen hizmet süresi değerlendirilerek 8. derecenin 2.kademesine getirildiği dosyanın incelenmesinden anlaşılmıştır. Belirtilen durum karşısında, davacının öğrenimi, geçmiş hizmetlerinin nitelikleri dikkate alındığında, görevin önem ve özelliğine göre ve hizmetin daha etkin ve verimli yürütülmesini sağlamak amacıyla adı geçenin bakanlık müşavirliği görevinden alındığı anlaşıldığından, davanın bu kısmında sebep ve maksat yönlerinden hukuka aykırılık görülmemiştir. Davanın davacının genel idare hizmetleri sınıfında 8. dereceli memur kadrosuna atanması işleminin iptali istemine ilişkin kısmına gelince; Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname 29.01.1990 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve 4. maddesinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi olarak istihdam edilecek personelin kadro, unvan, derece ve sayılarının kararnameye ekli 1 sayılı cetvelde gösterileceği ve sözleşmeli statüde istihdam edilecek personele ait pozisyonların unvan ve sayılarının da Bakanlar Kurulu Kararı ile tespit edileceği belirtilmiş, aynı kararnamenin 3771 sayılı Kanunla değişik 3/b. maddesinde, 1 sayılı cetvele tabi personel hakkında bu Kanun Hükmünde Kararnamede belirtilen hükümler dışında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerinin uygulanacağı, 5. maddesinde de, 1 sayılı cetvele yapılacak atamalarda teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda sözleşmeli statüde geçen hizmetlerin memur statüsünde geçmiş gibi değerlendirileceği öngörülmüştür. Diğer taraftan 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun Geçici 9. maddesinde, “Kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıklarda sözleşmeli statüde çalışmakta iken bu Kanunun 22’nci maddesi uyarınca 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi kurumlara nakledilerek devlet memuru statüsüne geçirilenlerin sözleşmeli statüde (kapsam dışı personel dahil) geçen hizmet süreleri; aynı kanunun ek geçici 1, 2 ve 3 üncü maddelerine göre, 458 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri de dikkate alınmak suretiyle, öğrenim durumlarına göre yükselebilecekleri tavanı aşmamak kaydıyla kadro şartı aranmaksızın kazanılmış hak aylık, derece ve kademelerinin tespitinde değerlendirilir…” hükmüne yer verilmiştir. Her ne kadar davacının sözleşmeli statüde çalışmakta iken 1 sayılı cetvele tabi bir göreve değil, başka bir kurumda 657 sayılı Kanun kapsamında bir kadroya atandığı ve 4046 sayılı Yasayla getirilen düzenlemenin de olayla ilgisinin olmaması nedeniyle anılan hükümlerin olayda uygulanamayacağı ileri sürülebilir ise de; anılan maddelerle kanun koyucunun, sözleşmeli statüdeki görev nedeniyle belli kazanımlar elde edildiği hususunu göz önünde bulundurarak bu statüde geçen süreleri kazanılmış hak olarak kabul edip bunların değerlendirilmesini amaçladığı açık olup, 399 sayılı KHK`nin 3. maddesindeki “1 sayılı cetvele tabi personel hakkında 657 sayılı Kanunun uygulanacağını belirten hüküm karşısında 5. maddesindeki, “1 sayılı cetvele yapılacak atamalarda, sözleşmeli statüde geçen hizmetlerin değerlendirileceği” hükmünün, doğal olarak kurumlar arasında 657 sayılı Yasa kapsamında olan kadrolara yapılan naklen atama işlemleri için de geçerli olacağında ve davacının durumunun anılan maddelerin getirdiği ilkeler çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğinde kuşku yoktur. Belirtilen duruma göre, davacının durumunu düzenleyen açık bir hüküm bulunmamakta ise de, yukarıda yer alan madde hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, kazanılmış hakların korunmasının asıl ilke olarak benimsenmiş bulunduğu anlaşılmakla, davacının 09.10.1991-06.12.1994 tarihleri arasında sözleşmeli statüde geçen hizmetlerinin değerlendirilerek ve 458 sayılı KHK hükmü de dikkate alınarak kadro derecesinin tespit edilmesi gerekmekte iken bu husus göz ardı edilerek tesis edilen işlemde hukuki isabet görülmemiştir. Öte yandan, 12.07.1996 günlü ara kararına idarece verilen cevapta, bakanlık merkez teşkilatında teknik hizmetler sınıfında davacının kazanılmış hak aylık derecesine uygun kadro bulunmadığı belirtilmiş ise de, davacının sözleşmeli statüde geçen hizmetlerinin yukarıda belirtilen ilkelere göre değerlendirilmesi sonucu tespit edilecek kazanılmış hak aylık derecesine ve bitirdiği okulun gerektirdiği hizmet sınıfına göre bir araştırma yapılarak idarece bu durumun tekrar değerlendirilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davanın, davacının bakanlık müşavirliği görevinden alınmasına dair 01.04.1996 günlü, 96/45214 sayılı müşterek kararnamenin iptali istemine ilişkin kısmının reddine; 8. dereceli memur kadrosuna atanmasına ilişkin 04.04.1996 günlü bakanlık işleminin ise iptaline; 27.05.1997 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Danıştay Birinci Dairesi E:2004/3658, K: 2004/5187
- Devlet Memurları Kanunu 3. Madde
- Temel İlkeler
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 76. maddesinin 1. fıkrasında Kurumlar, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68. maddedeki esaslar çerçevesinde “Daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler” hükmüne yer verilmiştir. Aynı Yasanın 3.maddesinde de, Sınıflandırma, Kariyer ve Yeterlik ilkeleri bu kanunun temel ilkeleri olarak belirlenmiştir. 24.7.2001 günlü, 24472 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Sağlık Bakanlığı Taşra Teşkilatı Yatak ve Kadro Standartları Yönetmeliği ile Eki Cetvellerinin Değiştirilmesine Dair Yönetmeliğin Ek (1-A) Sayılı Cetvel-(İdari Bölüm) kısmında A, B ve C Grubu İllerde Uygulanacak İl Sağlık Müdürlüklerine ait atamalarda İl Sağlık Müdür Yardımcılığı kadrosu için tabipler dışında kalanlar yönünden, İdari ve Mali İşlerle İlgili 4 yıl süreli bir yüksekokuldan mezun olmak ve 5 yıl mesleki deneyim sahibi olmak şartı ayrıca yer almıştır. Dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; 4 yıllık Fakülte muzunu olarak Konya Sağlık Müdürlüğü emrinde Sağlık Memuru (Çevre Sağlığı Teknisyeni) kadrosunda görev yapmakta iken 20.6.2002 tarihli dilekçesi üzerine 11.11.2002 günlü atama onayıyla Konya İl Sağlık Müdür Yardımcılığı görevine atanan davacının dava konusu 22.1.2003 günlü, 19091 sayılı işlemle bu görevinden alınarak eski görev yerindeki kadrosuna atandığı anlaşılmıştır. Bu atama, 4.11.2002-19.11.2002 tarihleri arasında çeşitli il Sağlık Müdür Yardımcılığı kadrolarına yapılan diğer atamalarla birlikte kamu hizmeti gereklerine ve kamu yararına aykırı bir şekilde siyasi amaçla yapıldığı gerekçesiyle, Sağlık Bakanlığının 29.11.2002 tarih ve 2903 sayılı işlemiyle iptal edilmiş, davacının eski görevine döndürülmesi üzerine görülmekte olan dava açılmıştır.
Yukarıda anılan Yönetmelikle hüküm altına alınmış olan, İdari ve Mali İşlerle İlgili 5 yıllık mesleki deneyim şartını taşımayan ve hatta bu konuda hiç deneyimi bulunmayan davacının, Sağlık Memurluğu (Çevre Sağlığı Teknisyenleri) görevinden, doğrudan Konya İl Sağlık Müdür Yardımcılığı görevine atanması yolunda tesis edilen işlemde kariyer ve liyakat ilkeleri ile kamu yararı ve sağlık hizmetlerinin gereklerine uyarlık bulunmamaktadır. Ayrıca, davalı idarenin dava dosyasına sunmuş olduğu belgelerden de anlaşılacağı üzere, 11.1.2002 tarihinden 4.11.2002 tarihine kadar 11 aylık sürede İl Sağlık Müdür Yardımcılığı görevlerine 87 adet atama yapıldığı halde, 3 Kasım 2002 Milletvekilliği Genel Seçimlerinden hemen sonra, (yeni hükümete görev teslimi yapılmadan kısa bir süre önce) 4.11.2002-19.11.2002 tarihleri arasında ve İl Sağlık Müdür Yardımcılıkları görevlerine acil atamayı gerektirecek somut bir nedenin varlığı da ortaya konulmadan, davacıyla birlikte 41 İl Sağlık Müdür Yardımcılığı kadrosuna yapılan atamanın kamu yararı ve hizmet gerekleriyle bağdaşır bir yanı bulunmamaktadır.
Yukarıda yer alan mevzuat hükümleri ile tüm anlatımlar birlikte değerlendirildiğinde, kariyer ve liyakat ilkeleri göz ardı edilerek, kamu yararı ve sağlık hizmetlerinin gereklerine uygun olmayan bir şekilde, davacının Konya İl Sağlık Müdür Yardımcılığı görevine yapılan atamasının iptali yolunda tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gibi, bütün bu hususları irdeleme dışı bırakmak suretiyle sonuca ulaşan Mahkeme kararında ise, hukuki isabet görülmemiştir.