Devlet Memurları Kanunu 10. Madde (DMK)

devlet memurları kanunu 10 madde

Devlet Memurları Kanunu 10. Madde (DMK)

Amir Durumda Olan Devlet Memurlarının Görev ve Sorumlulukları

Devlet memurları amiri oldukları kuruluş ve hizmet birimlerinde kanun ve diğer mevzuatla belirlenen görevleri zamanında ve eksiksiz olarak yapmaktan ve yaptırmaktan, maiyetindeki memurlarını yetiştirmekten, hal ve hareketlerini takip ve kontrol etmekten görevli sorumludurlar. Amir, maiyetindeki memurlara hakkaniyet ve eşitlik içinde davranır. Amirlik yetkisini kanun ve diğer mevzuatta belirtilen esaslar içinde kullanır. Amir, maiyetindeki memurlara kanunlara ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine aykırı emir veremez ve maiyetindeki memurdan hususi bir menfaat temin edecek bir talepte bulunamaz, hediyesini kabul edemez ve borç alamaz.

  • İlgili Makale: 
  • 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu (DMK) Tam Metin: 

Devlet Memurları Kanunu 10. Madde Açıklaması

Amir; kamu hizmetlerinin sevk ve idaresinde yetkilendirilmiş ve kendisine sorumluluk verilmiş kişilerdir. Yetki ve sorumlulukları kanun, tüzük ve yönetmeliklerle sınırlandırılmıştır. Amirler, bu ödev ve sorumlulukları ile kendilerine tanınan yetkileri tam ve zamanında eksiksiz olarak kullanmakla sorumludur.

Amirler; görevlerini yaparken memurlara hakkaniyet ve eşitlik ilkeleri ne bağlı kalarak davranır. Amirlik yetkisi sınırsız bir yetki değildir. Amirler sınırları mevzuatla çizilmiş yetkilerini, bu sınırlar dâhilinde hakkaniyet ve eşitlik içinde kullanacaktır. Bu sorumluluklarının da bir gereğidir.

Amirler, amiri oldukları ve üzerlerinde yetkilerini kullandıkları memurlarla ilişkilerinde dikkatli olmalıdır. Amirler; amirliğini yaptıkları memurlarını hiçbir zaman hususi işlerinde kullanamaz. Maiyetindeki memurlarından ayni veya nakdi borç alamaz. Amirin borç alması nakdi olarak sınırlandırılmamıştır. Amir maiyetindeki memurlarıyla hiçbir borç ilişkisine giremez. Amir memurunun hiçbir hediyesini dahi kabul edemez.

devlet memurları kanunu 10 madde dmk
devlet memurları kanunu 10 madde dmk

Devlet Memurları Kanunu 10. Madde Amir Durumda Olan Devlet Memurlarının Görev ve Sorumlulukları Emsal Kararlar

Danıştay Beşinci Dairesi E:1994/3862, K:1996/2658

  • Devlet Memurları Kanunu 10. Madde
  • Amir Durumda Olan Devlet Memurlarının Görev ve Sorumlulukları

Davalı idarece bir Eğitim Hastanesi olduğu bildirilen Vakıf Guruba Hastanesinde İç Hastalıkları Uzmanı ve Dahiliye Kliniği Diyabet Polikliniği Şefi olan davacının, söz konusu madde hükmüne göre sağlık kurulunun doğal üyesi olduğu anlaşılmaktadır.
İdare Mahkemesince, davacının hastane sağlık kurulunun doğal üyesi olduğu kabul edildikten sonra bu görevden alınmasının takdir yetkisi kapsamında mütalaa edildiği görülmekte ise de takdir yetkisinin ancak aynı dalda birden fazla şef bulunması halinde söz konusu olabileceği açık olup; işlem tarihinde hastanenin dahiliye şubelerindeki tek şef olduğu belirtilen davacının, yukarıda anılan amir hüküm karşısında, şeflik görevi üzerinden alınmaksızın sağlık kurulu üyeliğine son verilmesi ve bu göreve dahiliye uzmanı olan bir kişinin getirilmesine olanak bulunmamaktadır.

Bu durumda, davacının sağlık kurulu üyeliğine son verilmesinde Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliğinin 22/3. maddesine uyarlık bulunmadığından, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.


Danıştay On İkinci Dairesi E:1995/9733, K:1997/2371

  • Devlet Memurları Kanunu 10. Madde
  • Amir Durumda Olan Devlet Memurlarının Görev ve Sorumlulukları

Gaziantep İdare Mahkemesinin, 03.02.1995 günlü, E: 1994/752, K: 1995/78 sayılı kararıyla; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 94/2.maddesinde: “Mezuniyetsiz veya kurumlarınca kabul edilen mazereti olmaksızın görevin terk edilmesi ve bu terkin kesintisiz 10 gün devam etmesi halinde, yazılı müracaat şartı aranmaksızın çekilme isteğinde bulunulmuş sayılacağı” hükmünün yer aldığı, dava dosyası ve soruşturma dosyasının birlikte incelenmesinden, bir şikayet dilekçesi üzerine başlatılan soruşturma sonrasında, davacının görevli bulunduğu … İli, … İlçesi, … İlkokulu binasının 1992-1993 öğretim yılında yıkıldığı, 1993-1994 öğretim yılında da, okul binası olmadığı için, eğitim, öğretim, yapılamadığı, yeni bina bulunamaması üzerine de, okulun 20.12.1993 tarihinde eğitim-öğretime kapandığı, davacının öğretmensizlikten kapalı bulunan … İlçesi … İlkokuluna atanmasının yapılması için 20.12.1993 tarihinde … Kaymakamlığınca il makamına teklifte bulunulduğu, bu arada … İlçe Milli Eğitim Müdürünün şifahi olarak adı geçene … Köyü İlkokulunda görev yapmasını söylediği, davacının, 20.12.1993 tarihinde görevinden ayrıldığı ve mazeretsiz olarak, … Köyü ilkokulundaki görevini terk ettiği, şifahi olarak görev yapması istenilen … ilkokulundaki görevine 28.03.1994 tarihine kadar gitmediğinin her iki köy muhtarları ve sakinleri tarafından ifade edildiği, ilgilinin, … ilkokulundaki görevini 20.12.1993 tarihinde kendisine herhangi bir tebliğ yapılmadan terk ettiği bu tarihten itibaren, mazeretsiz olarak görev yerine gitmediği, kendisinden şifahi olarak görev yapması istenilen … İlkokulunda da 28.03.1994 tarihine kadar göreve başlamadığı gerekçesiyle, 30.12.1993 tarihinden itibaren görevinden çekilmiş sayılması gerektiği yolundaki müfettiş önerisi üzerine, 06.08.1994 günlü, 075080 sayılı işlemle görevden çekilmiş sayıldığının anlaşıldığı, soruşturmacı tarafından davacının, her iki köyde de göreve gelmemesi nedeniyle görevden çekilmiş sayılması gerekeceği önerisi üzerine dava konusu işlem tesis edilmiş olduğundan, davacının hukuken hangi köy okulunda (görevi başında bulunması gerektiğinin açıklığa kavuşturulması gerektiği) görevli olduğunun tespiti gerektiği; 657 sayılı Yasa’nın 10.maddesinde; amirin amirlik yetkisini kanun, tüzük ve yönetmeliklerde belirtilen esaslar içinde kullanabileceği, maiyetindeki memurlara da, kanunlara aykırı emir veremeyeceği hükmüne, 11.maddesinde de; memurların amirler tarafından verilen görevleri yerine getirmekle yükümlü olduğu, ancak bu emri Anayasa, kanun, tüzük ve yönetmelik hükümlerine aykırı görürse yerine getirmeyeceği ve bu aykırılığı o emri verene bildireceği, amir emrinde ısrar eder ve bu emri yazı ile yinelerse, memurun bu emri yapmaya mecbur olduğu, ancak emrin yerine getirilmesinden doğacak sorumluğun emri verene ait olduğu, konusu suç teşkil eden emrin hiçbir surette yerine getirilemeyeceği, getiren kimsenin sorumluluktan kurtulamayacağı hükmüne yer verildiği, dava konusu olaya bu açıdan bakıldığında, davacının … Köyünde ilkokul binası ve kendisinin de kalabileceği bir yer bulunmaması nedeniyle, öğretmensizlikten kapalı olan bir ilkokula atamasının yapılması istemiyle başvuru yapmak için gittiği bir sırada, ilçe milli eğitim müdürünün … Köyü İlkokulunda göreve başlaması yolundaki istemi yazılı bir emir veya istem olmadığı, şifahi bir bildirim olduğu, yazılı bir emir şeklinde olmayan ve kamu düzenini doğrudan etkileyen bu istemin hukuken davacı tarafından yerine getirilmesinin olanaksız olduğu dikkate alındığında, davacının … Köyü ilkokulunda görevli olduğunun kabulünün mümkün olmadığı, davacının hukuken … Köyü İlkokulunda görevli bulunduğu sonucuna ulaşılması kaçınılmaz olduğundan, davacının bu görev yerinde göreve gelip gelmediğinin, gelmemişse gelmeme nedeninin hukuken kabul edilebilirliğinin tartışılması gerektiği, davacının … Köyü İlkokulundaki görevine anılan tarihler arasında gelmediğinin yapılan soruşturma sonrasında alınan tanık ifadeleri ile sabit olduğu, ancak adı geçen tarafından burada öğrenim verecek okul binasının bulunmadığı gibi kendisinin de, kalması için gerekli bir yer bulunmadığından bu yerdeki görevine gelmediğinin belirtilmesi ve bu fiili durumun düzenlenen müfettiş raporunda da yer almış olması nedeniyle, söz konusu köyde fiilen eğitim-öğretim verilmesinin mümkün olmadığının açık olduğu, davacının hukuken öğretmen olarak görevli bulunduğu, … Köyünde eğitim ve öğretimin yapılmasının fiilen imkansız olması nedeniyle davacının mazeretsiz olarak göreve gelmediğinden söz edilemeyeceği, bu nedenle 20.12.1993 tarihi ile 28.03.1994 tarihleri arasında görevine gelmediği nedeniyle tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiştir.

İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür. Gaziantep İdare Mahkemesince verilen 03.02.1995 günlü, E: 1994/752, K:1995/78 sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından temyiz isteminin reddine anılan kararın onanmasına, 22.10.1997 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


Devlet Memurları Kanunu 10. madde emsal karar aramak için https://karararama.danistay.gov.tr/

Yorum Gönderin

X
kadim hukuk ve danışmanlık