Çocukların Cinsel İstismarı Suçu ve Cezası – TCK 103. Madde

cocuklarin cinsel istismari sucu tck 103

Çocukların cinsel istismarı suçu; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun kişilere karşı işlenen suçlar kısmının cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar bölümünde düzenleme altına alınmıştır. Çocukların cinsel istismarı suçu diğer pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde suç olarak kabul edilerek, kanunun 103. maddesinde ifadesini bulmuştur. Buna göre maddenin birinci fıkrası cinsel istismar suçunun sarkıntılık düzeyinde kalması ve basit şekilde gerçekleştirilmiş hâlini; ikinci fıkrası vücuda organ veya sair cisim sokma şeklinde gerçekleşen nitelikli hâlini düzenlemiştir. Cinsel İstismar suçunda fail, mağdur ve suçun işleniş biçimine göre farklı farklı düzenlemeler mevcuttur. Buna göre,

  • Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (TCK m.103/1)
  • Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (TCK m.103/1)
  • Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamaz. (TCK m.103/1)
  • Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. (TCK m.103/1)
  • Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. (TCK m.103/2)
  • Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza on sekiz yıldan az olamaz. (TCK m.103/2)
  • Cinsel istismarın, On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da diğer çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. (TCK m.103/4)
  • Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır. (TCK m.103/5)
  • Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur. (TCK m.103/6)

1985 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından alanında uzman bilim insanları tarafından yapılan tanım ortak değerleri bir arada taşıması bakımından önemlidir. Bu tanıma göre “Çocuğun bedensel ve ruhsal gelişimine engel olan, toplum veya bir birey tarafından yapılan bilinçli veya bilinçsiz davranışlardır.” Çocuk istismarı kavramı sadece çocuğa uygulanan salt bir kötü muamele olarak değerlendirilmemektedir. Ayrıca çeşitli fiziksel ve manevi unsuru içinde barındırabilmektedir. Bu durum fiziksel şiddet uygulanmak suretiyle karşımıza çıkabilirken, cinsel tatmin amacıyla yapılan eylemlerle de karşılık bulabilmektedir. Cinsel İstismar,

  • Çocuğun fiziksel istismarı,
  • Çocuğun duygusal istismarı,
  • Çocuğun cinsel istismarı ve
  • Çocuğun ihmal edilmesi suretiyle istismarı şeklinde dört farklı kategoriye ayrılması gerektiği de değerlendirilmektedir.

Cinsel istismar kavramı geniş tanımlamadır. Sadece tecavüzü değil, bedensel teması içeren her türlü hareket istismar kapsamındadır. Çocuğun okşanması, öpülmesi veya failin kendi cinsel organına dokundurtması gibi hareketler istismar kapsamındadır. Cinsel istismar suçu tüm çocukları kapsamaktadır. Ancak ilgili hükümde 18 yaş altınındaki çocukların yaşına göre bir ayrım yapılmıştır. Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlarda mağdurun yaşı bizim hangi maddeyi uygulayacağımızı gösterir. Türk Ceza Kanunu madde 103’te kanunen çocuk yaştaki bireylere karşı işlenen cinsel suçlar düzenlenmiştir. İlgili maddede mağdurların yaşını 0-12, 12-15 ve 15-18 olarak kategorilere ayırmış ve nitelikli halleri sıralamıştır. Kadim Hukuk ve Danışmanlık olarak bu yazımızda “Çocukların cinsel istismarı suçu ve cezasından (TCK m. 108)” bahsedeceğiz.

İlgili Makale: İnfaz Hesaplama

cocuklarin cinsel istismari sucu nedir
cocuklarin cinsel istismari sucu nedir

Çocukların Cinsel İstismarı Suçu Nedir?

Çocukların cinsel istismarı suçu çocukların sağlığını, sağ kalımını, gelişimlerini ya da ilişkilerindeki güven duygusunu olumsuz olarak etkileyen fiziksel, duygusal, cinsel istismar, ihmal ve diğer sömürü türleriyle sonuçlanan kötü davranışlar olarak tanımlanabilir. TCK’nın 103/1-a ve b maddesine göre cinsel istismar kavramı, “on beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla beraber fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara yönelik her türlü davranış ile diğer çocuklara yönelik tehdit, cebir, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen davranışlar.” olarak tanımlanmaktadır. Çocuk istismarı; fiziksel istismar, duygusal-psikososyal istismar, çocuk ihmali ve cinsel istismar olmak üzere 4 gruba ayrılarak incelenmektedir. Çocukların cinsel istismarı suçu, bu istismar türlerinden birinin çocuğa tatbiki şeklinde gerçekleşebileceği gibi birden fazla istismar çeşidinin birlikte uygulanmasıyla da kendini gösterebilir. Bu bakımdan, özellikle çocuğun fiziksel veya cinsel yönden istismarında, yapılan eylemin ayrıca çocuğun duygusal açıdan istismarına da yol açtığı görülmektedir.

  • Fiziksel İstismar

Çocuğun, ebeveynleri ya da bakımıyla sorumlu kişilerce “kaza dışı” yaralanması ya da çocuğun bu kişilerce yeterince gözetilmemesi sonucu zarar görmesi olarak tanımlanmaktadır. Çocuğun sağlıklı bir yaşam sürmesine, gelişimine ya da onura yönelik gerçekleştirilen ve çocuğu fiziksel açıdan zarara uğratan ya da uğratabilecek vasıftaki kasti eylemler, fiziksel istismar olarak kabul edilmiştir. Fiziksel istismar, çocuk istismarı türleri içerisinde en çok görülen ve en kolay tanılanan istismar türüdür. Çocuğun fiziksel yönden istismarı; dövme, yakma, zehirleme, zorla su içirme, boğma gibi farklı şekilde görülebilmektedir. Çocuğun vücudunda oluşan lezyonlar, istismarın tespitinde yol gösterici olmaktadır. Ekimoz, hematom, yanıklar, sıyrıklar gibi ciltte oluşan lezyonlar fiziksel istismara uğrayan çocuklarda yaygın olarak görülmektedir.

  • Duygusal-Psikososyal İstismar

Duygusal istismar da tıpkı fiziksel istismar gibi sıkça rastlanan fakat tespiti zor bir istismar türüdür. Bazı kaynaklarda duygusal istismar kavramı yerine zihinsel istismar, duygusal kötü muamele, psikolojik istismar, sözel istismar gibi kavramların kullanıldığı da görülmektedir. Duygusal istismar, çocuğun kendisini etkileyen tutum ve davranışlara maruz kalarak veya ihtiyaç duyduğu ilgi, şefkat ve bakımdan mahrum bırakılarak psikolojik yönden hasara uğratılması durumudur. Duygusal istismarın başka bir tanımı, çocuğun duygusal bütünlüğünü veya öngörüsünü bozan her türlü eylem ya da eylemsizliktir. Çocuğun yeteneklerinin üzerinde talep ve beklenti içinde olma ve saldırganca davranma olarak da tanımlanması mümkündür. Duygusal istismarın oluşumuna sebebiyet veren davranışlara çocuğa küfretme, yalnız bırakma, aşağılama, korkutma, reddetme, bağırma, tehdit etme, sevgi göstermeme, duygusal bakımdan ihtiyaçlarını karşılamama, küçük düşürme, alaylı konuşma, aşırı otorite kurma, bağımlı kılma, aşırı koruma ve kabul edilemez cezalar verme örnek olarak verilebilir.

  • Çocuk İhmali

İhmal, çocuğa bakmakla yükümlü olan kişinin ya da kurumların bu yükümlülüğünü fiziksel ve duygusal yönden yerine getirmemesi durumudur. Çocuğun beslenmesinin, tıbbı ihtiyaçlarının, eğitiminin ve güvenliğinin her ne sebeple olursa olsun göz ardı edilmesi halinde ihmal meydana gelecektir. Bir görüşe göre ihmalin pasif, istismarın ise aktif davranış olması hasebiyle ihmal kavramı pasif çocuk istismarı olarak tanımlanmalıdır. Fiziksel ihmal, çocuğun beslenme, barınma, sağlık, giyinme gibi temel gereksinimlerini karşılamada yoksunluk veya yetersizlik olarak tanımlanmaktadır. Bu davranışlara örnek olarak çocuğun yaşına uygun yiyeceklerle yeterince beslenmemesi, yaşadığı fiziki çevrenin yetersiz oluşu, temiz giydirilmemesi örnek verilebilir. Çocuğun fiziksel ihmali sonucunda çocukta ölüm ya da yaralanma meydana gelmişse, TCK m.83 ve TCK m.88 vücut bulacak olup kasten öldürmenin veya kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi nedeniyle fail cezalandırılır.

  • Cinsel istismar

Çocukluk döneminde maruz kalınan cinsel istismar, çocuğun hastalanmasına bazen ölmesine sebep olabilen ve yetişkinlik dönemine kadar devam edebilecek psikolojik ve fizyolojik etkilere sahip olan bir şiddet türü olarak karşımıza çıkmaktadır. Cinsel istismar kavramı, gelişimlerini tamamlamamış çocuk ve ergenlerin, cinsel aktivitelerde bulundurulmaları veya ailevi rolleriyle ilgili sosyal tabulara aykırı olarak kullanılmaları olarak tanımlanmıştır.

Cinsel istismar, hukuki açıdan da ele alınarak hem ulusal düzeyde hem de uluslararası platformlarda, çocukların bu tür davranışlara karşı korunması amacıyla birçok düzenlemeye konu edilmiştir. Türk Hukuku’nda da çocuklara yönelik gerçekleştirilen cinsel istismar fiilleri, TCK md.103’te suç olarak düzenlenmiştir. Anılan maddede, cinsel istismar olarak nitelendirilecek davranışlar, mağdurun yaşı ve algılama yeteneği baz alınarak ikili bir ayrıma tabi tutulmuştur. Buna göre; 0-15 yaş aralığında olan çocuklar ve 15-18 yaş aralığında olup fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış bu suçu oluştururken, 15-18 yaş aralığında olan ve fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmiş çocuklara karşı ise yalnızca cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar, cinsel istismar olarak kabul edilecektir. Çocukların cinsel istismarını konu edinen 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 103. madde metni şu şekildedir:

TCK Madde 103 – Çocukların Cinsel İstismarı Suçu

(1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (Ağır Ceza Mahkemesi) Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (Asliye Ceza Mahkemesi) Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamaz. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel istismar deyiminden;

a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,

b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar, anlaşılır.

(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza on sekiz yıldan az olamaz. (Ağır Ceza Mahkemesi)

(3) Suçun;

a) Birden fazla kişi tarafından birlikte,

b) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,

c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,

d) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,

e) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

(6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.

Çocuğun Cinsel İstismarı SuçuTCK 103. Madde
Kanun Maddesi5237 sayılı Türk Ceza Kanunu madde 103
ŞikayetŞikâyete tabi değildir. suçu işleyen fail çocuksa ve suç sarkıntılık düzeyini aşmamış ise bu suç mağdurun veya mağdurun velisinin şikayetine bağlıdır.
ZamanaşımıOlağan dava Zamanaşımı 15 yıl, Olağanüstü dava zamanaşımı 22 yıl 6 aydır.
Tutuklama ve Adli KontrolTutuklama ve adli kontrol kararı verilebilir.
UzlaşmaUzlaşmaya tabi değildir.
Etkin PişmanlıkEtkin pişmanlık hükümleri uygulanabilir.
İndirimŞartları varsa 62 indirimi uygulanabilir.
Memurluğa EtkiMemuriyete engeldir.
Görevli MahkemeAğır Ceza Mahkemesidir.

Çocuklara Karşı Cinsel İstismar Suçunun Şartlar Nelerdir?

Çocukların cinsel istismarı suçu 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nda ise; çocukların cinsel istismar suçu Türk Ceza Kanunu’nun ikinci kitap, ikinci kısım, altıncı bölümünde “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar” başlığı altında yer almaktadır. Cinsel istismar suçunun işlenebilmesi için de belli başlı şartların varlığı gerekmektedir.

  • En önemli şart mağdurun çocuk olmasıdır. Türk Ceza Kanunun 6. maddesinde çocuk kavramı, henüz on sekiz yaşını doldurmamış kişi olarak ifade edilmiştir.
  • Ayrıca cinsel istismarın nasıl yapıldığı hususu da önemlidir. Örneğin cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde daha az hapis cezasına hükmedilebilir.
  • Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda ceza daha da artırılır. Eğer bu durumda mağdur 12 yaşından da küçükse verilecek ceza on sekiz yıldan az olamaz.
  • Hatta mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza, daha artırılır.
  • Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
  • Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.

cocuklarin cinsel istismari sucu
cocuklarin cinsel istismari sucu

Basit Cinsel İstismar Suçu (TCK 103/1)

Basit cinsel istismar, çocuğun vücudu üzerinde, cinsel arzuları tatmin amacı ile yapılan ancak cinsel ilişki boyutuna varmayan temas içeren her tarla cinsel davranışlardır. Temas unsuru gerçekleşmediği takdirde basit cinsel istismar suçu oluşmaz, cinsel taciz suçu oluşur. Temas unsuru gerçekleşmiş, ancak ani ve kesik hareketler şeklinde gerçekleşmiş ise, bu kez de basit cinsel istismar suçu oluşmaz, sarkıntılık düzeyinde cinsel istismar suçu oluşur.

Sanığın eylemleri devamlılık gösteriyorsa, ani ve kesik mahiyette değillerse, basit cinsel istismar suçu oluşur. Sanığın eyleminin hangisi olduğunu tespit edebilmek açısından, eylemin gerçekleşme şekli ve süresi önem taşımaktadır ve her olay için ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Keza, TCK’nın 103. maddesi metninde de çocuğun cinsel istismarının tarifi açık ve net olarak yapılmıştır. 5237 sayılı TCK’nın 103/1. maddesine göre cinsel istismar deyiminden;

a) Onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,

b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileye başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar anlaşılır.

Suçun yasada öngörülen ceza yaptırımları ve mağdurun yaşına göre dörtlü bir ayrım yapılabilir,

a) 12 yaşından küçük olan mağdurlara yönelik işlenen istismar ve sarkıntılık eylemleri,

b) 12-15 yaş gurubunda olan (yani 12 yaşımı bitirmiş fakat 15 yaşını henüz tamamlamamış olan) mağdurlara yönelik istismar ve sarkıntılık eylemleri,

c) 15-18 yaş gurubunda olan (yani 15 yaşını bitirmiş fakat 18 yaşını henüz tamamlamamış olan) fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş mağdurlara yönelik istismar ve sarkıntılık eylemleri,

d) 15 yaşını ikmal etmiş, filin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yetenekleri gelişmiş ancak cinsel istismara, cebir, tehdit, hile ya da iradeyi etkileyen diğer yollarla maruz kalan 18 yaşını ikmal etmemiş mağdurlara yönelik istismar ve sarkıntılık eylemleri,

TCK’nın 103/1-2. cümlesine 24/11/2016 tarih 6763 sayılı kanunun 13. maddesi ile eklenen “Mağdurun on iki yaşımı tamamlamamış olması halinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamaz” şeklindeki ek cümle ile suçun cezası tamamen mağdurun yaşına göre basamaklı hale getirilmiştir.

Çocukların Cinsel İstismarı Suçu Unsurları

  • Fail: Suçun faili, kanunun suç olarak öngördüğü bir fiili gerçekleştiren kimsedir. Suç teşkil eden her fiil zorunlu olarak bir failin eseridir. Suçun faili olmak bakımından erkek, kadın ve çocuk arasında bir fark bulunmamaktadır. Cinsel istismar suçunun faili ise, çocukların cinsel istismarı suçunun kanunî tanımındaki unsurları bilerek ve isteyerek gerçekleştiren kişidir. Kanun metninde kısıtlayıcı bir açıklama yer almadığından bu suç ceza hukuku anlamında herkes tarafından işlenebilmektedir. Bu kişinin erkek ya da kadın veyahut yetişkin ya da çocuk olması suçun oluşması bakımından önem arz etmemektedir. Fail ve mağdur aynı cinsiyetten olabileceği gibi farklı cinsiyetlerden de olabilirler. Söz gelimi cinsel istismar suçu bir kadın tarafından bir kız çocuğuna karşı ya da bir erkek tarafından bir erkek çocuğuna karşı da işlenebilmektedir. Yine failin çocuk olması durumunda da aynı durum geçerlidir. On sekiz yaşından küçük bir erkek çocuğunun bir erkek çocuğuna karşı ya da on sekiz yaşından küçük bir kız çocuğunun bir başka kız çocuğuna karşı cinsel istismar suçunu işlemesi mümkündür.
  • Mağdur: Çocukların cinsel istismarı suçunda mağdur sadece çocuk olabilmektedir. Kanun bu konuda herhangi bir cinsiyet ayrımına gitmemiştir. Türk Ceza Kanunu 6. maddesi ve Çocuk Koruma Kanunu 3. Maddesinde on sekiz yaş altı her birey (ergin olunsa dahi) çocuk olarak kabul edilmektedir. Fiilin işlendiği sırada mağdurun hayatta olması gerekmektedir. Ölü birine karşı işlenecek fiil sonucu TCK. 130. maddesinde yer alan “Kişinin Hatırasına Hakaret” suçu oluşacaktır. Kanunda cinsel istismar suçunun mağduru on sekiz yaş altında bireyler olarak tanımlanmışsa da her on sekiz yaş altındaki çocuğa yönelik gerçekleşen cinsel eyleme aynı hukuki sonuçlar bağlanmamıştır. Türk Ceza Kanunu 103. maddesi kapsamında üçlü bir ayrıma gidilmiştir. Bunlar on beş yaşını tamamlamayan çocuklar, on beş yaşını tamamlayıp on sekiz yaşını tamamlamayan fiilin anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş çocuklar ve on beş yaşını tamamlamış çocuklardır. Yasa koyucu henüz 15 yaşını tamamlamamış çocukların bedenleri üzerinde gerçekleşecek cinsel eylemlere rıza gösterme ehliyetlerinin olmayacağını kabul etmiştir. Bir diğer husus kanun koyucu 15 yaşını tamamlamamış çocuklar ile on beş yaşını tamamlamakla birlikte algılama yeteneği gelişmemiş çocukları da aynı statüde kabul etmiş ve suçun mağduru olarak değerlendirmiştir. Mağdurun 15 yaşını tamamlamış olmakla beraber algılama yeteneği gelişmiş olması halinde suçun oluşabilmesi için mağdura yönelik cinsel tatmin amacıyla gerçekleşen eylemin cebir, hile, tehdit ve iradeyi etkileyen başka bir neden ile gerçekleşmesi gerekmektedir. Nitekim bu kapsamdaki çocuğa yönelik rızaen cinsel ilişki boyutuna varan eylemlerde istismar suçu oluşmayacaktır. Diğer şartların bulunması halinde reşit olmayanla cinsel ilişki suçu oluşacaktır. Mağdur kendisine karşı işlenen bir suçtan dolayı vücut bütünlüğünde veya ekonomisinde zarara uğrayan kişidir. Yani mağdurun hak ve menfaatleri ihlal edilmektedir.
  • Suçun Hukuki Konusu: Suçun hukukî konusu, suçu düzenleyen norm tarafından korunan ve suçun işlenmesiyle ihlâl edilen hukukî menfaattir. Suçun hukukî konusunu oluşturan menfaatler aileye, topluma ya da devlete ait olabilirler. Her suçun hukukî bir konusu bulunmaktadır. Suçun hukukî konusunu oluşturan menfaatler maddî veya manevî olabilmektedir. Kanun çocuğun on beş yaşından büyük ve on beş yaşından küçük olması hâlinde farklı düzenlemelere yer vermiştir. Buna göre çocuğun on beş yaşından büyük olması durumunda kendisine karşı gerçekleştirilen cinsel eylemlere göstermiş olduğu rıza hukuken geçerlidir. On beş yaşından küçük çocuğun rızası ise hukuken geçersizdir. Bu ise on beş yaşından büyük çocuğun vücudu üzerinde cinsel anlamda tasarrufta bulunabileceği, bu türden eylemlere onay verebileceği, dolayısıyla cinsel özgürlüğe sahip olduğu anlamına gelmektedir. Ancak on beş yaşından küçük çocuk için de durum farklı değildir. Çocuğun vücudu üzerinde tasarrufta bulunabilmesi için belirli bir yaşa gelmesi gerekse de, çocuğun psikolojik ve fiziksel gelişimini dış müdahâleler olmaksızın tamamlayabilmesi cinsel özgürlüğün başka bir ifadesidir. Dolayısıyla cinsel istismar suçunun hukukî konusu, çocukların cinsel dokunulmazlığı kadar cinsel özgürlüğünü de içermektedir. Kanun koyucu cinsel istismarı suç olarak düzenlemekle çocuğun cinsel dokunulmazlığını, cinsel özgürlüğünü ve cinsel yönden düzgün ve sağlıklı gelişimini sağlamayı, bu minvalde çocukları hem başkaları hem de kendilerine karşı korumayı amaçlamıştır.
  • Suçun Maddi Konusu: Suçun maddi konusu, davranışın üzerinde işlendiği doğal varlık, yani insan ya da şeydir. Fakat buradan anlaşılması gereken davranışın somut biçimde üzerinde gerçekleştirildiği her insan ya da şey değil, yalnızca suç yaratan normda yer alan tanımda ifade edilen insan ya da şey olmasıdır. Çocukların cinsel istismarı suçunun maddi konusu, suçun adından da anlaşılacağı üzere “çocuk”tur. Cinsel eylemin temas içermesi ve çocuğun bedeni üzerinde vücut dokunulmazlığını ihlâl suretiyle gerçekleştirilmesi nedeniyle, suçun maddî konusunu cinsiyetine bakılmaksızın çocuğun vücudu oluşturmaktadır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile çocuk “henüz on sekiz yaşını doldurmamış kişi” olarak tanımlanmıştır.
  • Manevi Unsur: Suçun manevi unsuru “kusurluluk” olarak ifade edilmekte olup, davranışın ve ihmalin mutlaka bilinçli yahut iradi olmasını gerektiren iki kavram halinde ortaya çıkar: kast ve taksir. Esasen, manevi unsur failin içinde bulunduğu ruh halini niteler. Taksir ise, TCK m.22’de dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesi olarak tanımlanmaktadır. Kusurluluğun ikinci türü olan taksir istisnai bir nitelik taşır. Farklı bir deyişle, suçun taksirle işlenebilmesi, ceza kanununda bu yönde açık bir düzenleme olması halinde mümkündür. Kanunda suçun taksirli hali düzenlenmediğinden cinsel istismar suçunun taksirle işlenmesi mümkün değildir. TCK’nın 21. maddesine göre kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir. Kastın birçok çeşidi olsa da, konu bakımından yalnızca doğrudan kast-olası kast (dolaylı kast) ayrımı ve genel kast-özel kast ayrımı incelenecektir. Failin gerçekleşmesini hedeflediği sonuçlara ilişkin kast, doğrudan kast olarak adlandırılır. Olası kast ise failin muhtemel, hatta mümkün olarak görebileceği sonuçlara ilişkin kastını ifade eder.

Nitelikli Cinsel İstismar

Türk Ceza Kanunu 103. maddesinde çocuklara yönelik cinsel istismar suçunun nitelikli halleri de sayılmıştır. Buna göre:

  • Suçun birden fazla kişiyle işlenmesi
  • Mağdurun 12 yaşını doldurmamış olması
  • Failin suçu işlerken insanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanması
  • Suçun üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından işlenmesi
  • Suçun vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından işlenmesi
  • Failin kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle suçu işlemesi
  • Cinsel istismarın cebir ve tehditle işlenmesi

Suçun cezasını arttırır.

cocuklarin cinsel istismari sucu cezasi
cocuklarin cinsel istismari sucu cezasi

Çocukların Cinsel İstismarı Suçu Cezası

Çocukların cinsel istismarı suçu esas olarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 103. Maddesinde düzenlenmiştir. Madde hükmünün 1. Fıkrası 1. cümlesinde: Çocukların Cinsel İstismarı suçu işleyen kişinin 8 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı belirlenmiştir. Fail ve mağdurun niteliklerine ve suçun işlenme biçimine bağlı olarak cezalar azalıp artabilmektedir. Çocuğun Cinsel istismarı suçu için yapılacak yargılama ağır ceza mahkemelerinde görülecektir.

  • Çocukların Cinsel İstismarı Suçunun Temel Halinin Cezası: Türk Ceza Kanunu’nun 103. Maddesinde yer alan Çocukların Cinsel İstismarı suçunun temel hali 1. Fıkrada düzenlenmiştir. Yasa hükmüne göre, insan ticareti suçu işleyen bir kişiye verilecek ceza 8 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıdır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamayacağı belirtilmiştir.
  • Çocukların Cinsel İstismarı Suçunun Nitelikli Halinin Cezası: Çocukların Cinsel İstismarı suçunun kanun kapsamında nitelikli bir hali TCK 103/2. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre “Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza on sekiz yıldan az olamaz.” Şeklinde düzenlenmiştir. Türk Ceza Kanunu’nun 61 maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi hükmüne göre öncelikle temel ceza alt ve üst sınır arasında belirlenir. Ardından cezada yapılacak artırımlar uygulanır ve en son indirim halleri uygulanarak sonuç cezaya ulaşılır. Ancak önemle belirtilmelidir ki kanunda açıkça yazılmayan cezalarda artırım ve eksiltme yapılamaz.
  • Çocukların Cinsel İstismarı Suçunda İndirim Halleri: Çocukların Cinsel İstismarı suçunda uzlaşma, şikayetten vazgeçme gibi ceza muhakemesi normları uygulanmamaktadır. Sadece sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikayetine bağlı hale getirilmiştir. Bu durumda şikayetten vazgeçme durumu söz konusu olabilir. Hakim suçun işleniş biçimi, suç işlemede kullanılan araçlar, zaman, yer gibi hususları dikkate alarak belirlediği temel cezada alt ve üst sınır arasında bir temel ceza belirler. Akabinde artırım nedenleri uygular ve sonrasında belirlenen cezada indirim hükümleri uygulanır. Şartları bulunuyorsa 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 62. maddesinde yer alan indirim hükümleri uygulanabilir. Bunlar yaş küçüklüğü, iyi hal indirimi, içtima kuralları, akıl zayıflığı gibi sıralanabilir.

Çocukların Cinsel İstismarı Suçu CezasıKanuni Dayanağı
TCK 80 Basit Hali Cezası8 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası
Çocukların Cinsel İstismarı Suçunun Teşebbüste KalmasıTCK m. 35’te yer alan teşebbüs hükümleri gereği verilecek cezada indirim yapılabilir.
Çocukların Cinsel İstismarı Suçunun İhmali Davranışla İşlenmesiÇocukların Cinsel İstismarı suçu kasten işlenebilen bir suçtur, ihmali davranışla işlenemez.

Çocukların Cinsel İstismarı Suçu Örnekleri

  • Çocukların Cinsel İstismarı suçuna bir örnek vermek gerekirse; 18 yaşından küçük bir çocuğun başka bir yetişkin tarafından vücut dokunulmazlığının ihlal edilmesi halidir. Bu Çocukların cinsel istismarının temel halidir.
  • Bir başka örnek ise 18 yaşından küçük bir çocuğun yetişkin biri tarafından cinsel dürtülerle dokunulması ise sarkıntılık düzeyinde cinsel istismar suçunu oluşturur. Bunun çok defa tekrarlanması ise sarkıntılık düzeyini aşar ve basit cinsel istismardan cezalandırılması gerekir.
  • Son olarak bir örnek vermek gerekirse, 18 yaşından küçük bir çocuğun vücuduna yetişkin bir insanın cinsel dürtülerle organ veya sair cisim sokması halinde nitelikli cinsel saldırıdan söz edilebilecektir.

Cinsel İstismar Suçunun Özel Görünüşleri

  • Teşebbüs: Türk Ceza Kanunu’nun 35. Maddesinde düzenleme alanı bulan teşebbüs hükümleri; failin doğrudan elverişli hareketler ile fiilin icrasına başladığı ancak elinde olmayan sebepler ile eylemi tamamlayamadığı durumlarda uygulanabilecektir. Failin teşebbüs hükümlerinden sorumlu tutulabilmesi için failin cinsel eylemlerin icrasına başlaması gerekmektedir. Salt düşünce aşamasında kalmış bir cinsel istismar eylemi sebebiyle faile teşebbüs hükümleri uygulanmayacaktır. Teşebbüs hükümlerinin uygulanabilmesi için failin cinsel eyleme yönelik doğrudan kastının olması gerekmektedir. Taksirle veya neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlarda teşebbüs hükümleri uygulama alanı bulmayacaktır. Bu tür suçlar bakımından netice istenmediğinden istenmeyen neticeye başlamış bir icrai hareketten de bahsedilemeyecektir. Olası kast durumunda da benzer bir durum söz konusu olmakla birlikte failin kastının neticeye yönelik olmadığı ve olası kast durumunda sorumluluk netice sonuçlarına göre tayin edildiği hususu da dikkate alındığında teşebbüsten bahsedilemeyecektir.
  • İştirak: TCK m.103/3-a bendinde, suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi durumu cezayı ağırlaştıran nitelikli bir hal olarak düzenlenmiştir. Bu durum, mağdurun direncinin kolayca kırılmasının sağlanması ve mağdur üzerinde korkutuculuk etkisinin yüksek olması nedeniyle nitelikli hal olarak öngörülmüştür. Burada suçun, birden fazla kişiyle birlikte işlenmesinden kasıt, suçun müşterek failler tarafından işlenmesidir. Bu nedenle, suça azmettiren ve yardım eden sıfatıyla iştirak eden şerikler, bu sayıya dâhil değildir. Müşterek faillik, TCK m.37’de açıklanmıştır. Buna göre; müşterek failliğin oluşabilmesi suça katılan kişiler arasında birlikte suç işleme kararının bulunması ve buna bağlı olarak bu kişilerin suçun icra hareketleri üzerinde müşterek hâkimiyet kurmaları gerekmektedir. Faillerin birlikte suç işleme kararı, kasta dâhil olup bu kastın, doğrudan veya olası kast şeklinde gerçekleşmesi, suç ortaklarının müşterek fail olarak nitelendirilmesi açısından bir fark yaratmamaktadır. Müşterek hâkimiyetin kurulabilmesi için faillerin, icra hareketlerinin tümünü birlikte gerçekleştirmeleri gerekmemektedir. Suçun icrasına ilişkin fonksiyonel bir katkıda bulunan fail de müşterek hâkimiyeti sağlamış olacağından müşterek fail statüsünde kabul edilecektir. Müşterek hâkimiyetin kurulup kurulmadığı somut olayda suç ortaklarının suçun işlenişine yaptıkları katkının, suçun gerçekleşmesinde ne derecede önemli olduğu göz önüne alınarak belirlenecektir.
  • İçtima: İçtima birden fazla suçun bir araya gelmesi ya da oluşmasıdır. Bu durumda ceza hukuku anlamında haksızlık teşkil eden ne kadar eylem varsa o kadar suç vardır. Cebir ve tehdit eylemleri kanunda cinsel istismar suçundan bağımsız olarak düzenlenen iki ayrı suçtur. Ancak cinsel istismar suçunun on beş yaşını tamamlamamış ya da tamamlamış olmakla beraber kendisine yöneltilen eylemin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı cebir veya tehdit ile işlenmesi hâlinde fail bileşik suç hükümleri uyarınca yalnızca cinsel istismarın nitelikli hâlinden sorumlu olacaktır. Ayrıca Silâhla tehdit suçu ve silâhla kasten yaralama suçları kanunda iki ayrı suç olarak düzenlenmiştir. Ancak cinsel istismarın bu yaş grubundaki çocuklara karşı silâhla işlenmesi durumunda fail bileşik suç hükümleri uyarınca cinsel istismarın yalnızca nitelikli hâlinden sorumlu olacaktır. Failin gerçekleştirmiş olduğu silâhla tehdit ya da silâhla kasten yaralama eylemi, cinsel istismar suçunun ağırlaştırıcı hâlini oluşturmaktadır.

Fail aynı suç işleme kararının icrası kapsamında aynı mağdura karşı, aynı suçu farklı zamanlarda birden fazla kez işler ise, hakkında tek bir suçtan dolayı ceza verilecek; ancak bu ceza belirli bir miktar arttırılacaktır. Bu duruma zincirleme suç adı verilmektedir. Zincirleme suç hükümlerinin uygulanması bakımından, eylemlerin suçun temel hâli, teşebbüs hâli, daha fazla veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hâllerini oluşturması bakımından bir fark bulunmamaktadır. İşlenen tüm bu suçlar aynı suç kapsamında değerlendirilmektedir. Suçun birden fazla hâlinin söz konusu olduğu bu gibi durumlarda fikrî içtima hükümleri uyarınca suçun en ağır hâli baz alınacak ve zincirleme suç hükümleri uygulanacaktır. Fikri içtima ise işlediği tek bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına neden olan failin, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılmasıdır. Cinsel istismar suçunun çocuklara karşı işlenmiş olması durumunda, fail çoğu zaman kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunu da işlemektedir.

kadim hukuk ve danismanlik
kadim hukuk ve danismanlik

Uzlaşma, Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı

  • Uzlaşma: Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olsa bile, 5271 sayılı CMK’nın 253/3 maddesi hükümlerine göre cinsel dokunulmazlığa karşı işle nen suçlarda uzlaştırma hükümleri uygulanmaz. 19.12.2006 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı kanunun 2. ve 24, maddesi ile bu tarihten sonra uzlaşma TCK’dan çıkartılıp, 5271 sayılı CMK kapsamında bir usul kuralı haline getirilmiştir. Ayrıca yapılan bu değişiklik ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar da uzlaşma kapsamından çıkarılmıştır. Bu yüzden sanık lehine olan yasanın uygulanması esnasında 19.12.2006 tarihine kadar işlenen takibi şikayete bağlı olan cinsel suçlarda 5237 sayılı TCK’nın 73. maddesi gereğince uzlaşma işlemi yapılıp sonucuna göre karar verilecek, bu tarihten sonra işlenen suçlarda ise takipleri şikayete bağlı olsa bile cinsel dokunulmazlığa karşı işlenmiş olmaları nedeniyle uzlaşma hükümleri uygulanmayacaktır. Çocukların cinsel istismarı suçunda uzlaşma mümkün değildir.
  • Adli Para Cezasına Çevirme: Adli para cezaları, mahkemenin, suçun failine verilen hapis cezasının süresine göre belirlenecek bir miktar parayı devlet hazinesine ödemesi konusunda karar vermesi ve failin hapis cezasından kurtulması durumudur. Burada bir hapis cezasının adli para cezasına çevrilebilmesi için verilen cezanın bir yılın altında olması gereklidir yani bu çevirme ancak kısa süreli hapis cezalarında mümkündür. Bazı durumlarda hapis cezasının bir kısmı para cezasına dönüştürülür ve fail hem hapis cezası hem de para cezasına çarptırılır. Çocuğun cinsel istismarı suçunda hükmedilen ceza miktarı nedeniyle hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi pek mümkün değildir. Cezanın alt sınırdan verilmesi ile cezayı azaltan nedenlerin bir arada bulunması halinde mümkün olabilir. Aksi durumda adli para cezasına çevrilmez.
  • Erteleme: Erteleme bir kişi hakkında hapis cezasına hükmedildikten sonra infazının ertelenmesi olarak adlandırılır. Kişi deneme süresi içerisinde iyi halli olarak hareket ederse cezaevine hiç girmeden cezası infaz edilmiş sayılır. Yani kişi hakkında hükmedilen cezanın infazı belirli bir süre geri bırakılır ve o süre içerisinde herhangi bir suç işlenmediği takdirde de infaz edilmiş sayılır. Erteleme kararı kapsamında mahkeme tarafından yargılaması yapılan kişinin suçlu olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte kişiye belirli bir hapis cezası da verilmiştir. Ancak mahkeme kişiye vermiş olduğu bu hapis cezasını, kişi ceza infaz kurumuna girmeden, şartlı olarak vazgeçilmesi yoluna gidilebilir. Bu durumda hapis cezasının ertelenmesinden bahsedilecektir. Çocuğun cinsel istismarı suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezasının miktarı nedeniyle ertelenmesi mümkün değildir.
  • Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı: Ceza Muhakemeleri Kanununa göre hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için sanığın suçun işleniş biçimi, suçun işlenişindeki amaç ve saikler, yanında sanığın kişiliği, yaşayışı, iş ve güç durumu vb. durumlar önem arz eder. Bu durumların değerlendirilmesi sonucu mahkeme kişinin gelecekte topluma zarar doğurmayacağına kanaat getirmesi halinde bu kararı verebilir. Hagb alan sanığın belli süreler içerisinde başka bir suça karışması durumunda cezası uygulanabilir hale gelecek ve hapis cezası ile karşı karşıya kalacaktır. Bununla birlikte yapılan son değişikliklere göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı artık sanığın rızasına bağlı olmaktan çıkarılmış olup bu karara karşı itiraz değil istinaf kanun yoluna başvurulabilecektir. Çocuğun cinsel istismarı suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezasının miktarı nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi mümkün değildir.

Soruşturma ve Kovuşturma Evreleri

  • Soruşturma Evresi

Mağdur ya da suçtan zarar gören kişinin şikayetçi olması Cumhuriyet Savcılığı’na yapacağı başvuru ya da kolluk kuvvetlerine yapacağı ihbar ile gerçekleşir. Bu şikayet neticesinde Savcılığa intikal eden dosyanın savcılıkta işlem görmesi soruşturma evresinin neticesidir. Çocuklara karşı işlenen istismar suçlarında şikayete bağlı olan tek bir durum vardır, suçu işleyen fail çocuksa ve suç sarkıntılık düzeyini aşmamış ise bu suç mağdurun veya mağdurun velisinin şikayetine bağlıdır. Şikayet için süre 6 aydır. 6 aydan sonra şikayet süresi dolmuştur. Şikayette bulunan kişilerin soruşturma ve kovuşturma evrelerinde şikayetlerini çekmeleri mümkündür fakat şikayet çekildikten sonra tekrar aynı suçla ilgili şikayette bulunulamaz. Bu saydığımız durumun dışında çocuklara yönelik cinsel istismar suçlarında şikayete gerek yoktur. Soruşturma savcılık tarafından resen yürütülür.

Cumhuriyet savcısının şüpheli şahsın suçu işlediğine dair yeterli somut delilleri toplaması ve yeterli şüpheye ulaşması ile iddianame düzenlenir. Bunun aksi durumunda yeterli şüphe oluşmadığında Cumhuriyet Savcılığı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verir. Bu karara karşı tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde itiraz edilebilir. İtiraz kabul edilirse dosya doğrudan kovuşturma evresine geçmez, tekrar soruşturma evresinde incelenir. İtiraz reddedilirse dosya kapanır. İtirazı inceleyecek olan merci Sulh Ceza Hakimliğidir. Her koşulda iddianame düzenlendiği takdirde dosya kovuşturma evresine geçecektir. Soruşturma evresinde şüpheli konumunda olan fail de sanık konumuna geçecektir.

  • Kovuşturma Evresi

Kovuşturma evresi; görevli ve yetkili mahkemenin Cumhuriyet Savcılığı’nın sunduğu iddianameyi kabul etmesi ile başlar ve yargılama sürecini ifade eder. kovuşturma evresi mahkeme tarafından yürütülmektedir. Yukarıda da açıklandığı üzere soruşturma evresinde şüpheli olan şahıs kovuşturma evresinde sanık olarak isimlendirilir. Kovuşturma evresinde sözlü yargılama yapılır ve yargılamalar duruşmalı olarak ilerler. Duruşmada sanık ve sanık vekili dinlenir bunun yanı sıra müşteki yani şikâyet eden kişi de dinlenir. Ayrıca müşteki sıfatına sahip olan taraf, katılma talebi sunduğu takdirde mahkemenin kabulü ile katılan sıfatına sahip olur.

Sanığa verilecek ceza kovuşturma evresinin sonunda belirlenir. Ancak sanık bu aşamadan önce kendisine isnat edilen suçu ve cezasını tam olarak öğrenmiş olmalıdır. Ayrıca cezalandırılması için de suçu işlediği sabit olmalıdır. Örneğin insan ticareti suçunun faili olarak iki şüpheli varsa ancak hangisinin suçu işlediği sabit değilse her ikisi de beraat edecektir. Bununla birlikte, kovuşturma evresi neticesinde verilecek kararlar beraat, HAGB hatta zamanaşımına uğradığı takdirde davanın düşmesi şeklinde sıralanabilir. Suç tarihinde on sekiz yaşından küçük olan mağdurların tanık olarak be- yanlarının alınması sırasında, bilirkişi sıfatı ile bir uzman psikolog, psikiyatr veya tıp veya eğitim alanında uzman bir kişi bulundurulmaması CMK’nin 236/3. maddesine aykırılık teşkil edecektir. Mağdur beyanlarının bu tür soruşturmalarda en önemli delillerden birisi olduğu ve beyanlara itibar edilip edilemeyeceği hususunun kurulacak hükmü doğrudan etkiler niteliği gözetilerek Kanunun bu hükmüne riayet zorunluluğuna dikkat edilmelidir.

Tutuklama ve Gözaltı

Gözaltına alma, yakalandıktan sonra Cumhuriyet Savcısınca serbest bırakılmayan kişinin Kanunda belirtilen koşulların varlığı durumunda, gözaltına alma bağlamında gerçekleştirilecek soruşturma işlemleri tamamlanıncaya kadar ve herhalde kanunda kabul edilen sürelerin sonuna kadar özgürlüğünün Cumhuriyet Savcısının kararıyla kısıtlanmasıdır. Gözaltına alma karar için hakim kararı aranmamaktadır. Gözaltı süresi yakalama anından itibaren 24 saati geçemez. Gözaltına alma koruma tedbirine başvurulabilmesi için iki koşulun bir arada bulunması gerekmektedir. Bunlardan birincisi gözaltına alma koruma tedbirinin soruşturma yönünden zorunlu olması; ikincisi de kişinin bir suçu işlediğini düşündürebilecek emarelerin varlığıdır. Ceza Muhakemesi Kanununda yer alan bu düzenlemeye göre Çocuğun Cinsel istismarı suçunda Cumhuriyet Savcısının vereceği kararla şüpheli gözaltına alınabilecektir.

Tutuklama, suçluluğu konusunda henüz kesin hüküm bulunmayan, ancak suç işlediği şüphesi kuvvetli olan kişinin özgürlüğünün, kaçma veya delilleri karartma şüphesi nedeniyle hakim kararıyla geçici olarak kaldırılmasıdır. Tutuklamanın amacı, ceza muhakemesinin gerçekleştirilebilmesi veya muhtemel bir mahkûmiyetin ileride yerine getirilebilmesidir. Tutuklama kararı verilebilmesi için olguya dayanan kuvvetli suç şüphesi bulunması ve Yasa’da gösterilen tutuklama nedenlerinden birinin gerçekleşmesi gerekmektedir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.

İfade, Savunma ve Yargılama Süreci

Bir suç ile ilgili olarak kovuşturma aşamasına geçmeden önce soruşturma evresinin en önemli ceza muhakemesi işlemlerinden birisi şüphelinin ifadesinin alınmasıdır. Kovuşturma evresinde ise bu işlem sanığın sorgusu olarak ortaya çıkmaktadır. Soruşturma evresinde Şüphelinin ifadesi suç soruşturmasına yön vermekte ve delillerin toplanmasına yardımcı olmaktadır. Kovuşturma evresinde ise sanığın sorgusu yargılamanın seyri ve delillerin değerlendirilmesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi neticesinde maddi gerçekliğin ortaya çıkartılabilmesi için soruşturma aşamasında şüphelinin, kovuşturma aşamasında sanığın, mağdurun ve tanıklarının ifadesi alınması gerekmektedir. İfade alma işlemi kolluk tarafından yapılabileceği gibi Cumhuriyet savcısı tarafından da yapılabilir.

Savunma suç işlediği iddia edilen kişinin, yetkili organ önünde, üzerine atılan suçu işlemediğini, fiilin hukuka aykırı olmadığını, bazı kanuni nedenlerle cezalandırılmaması gerektiğini veya iddia edildiğinden daha az cezayı hak ettiğini ileri sürmesidir. Savunma hakkının temel unsuru, sanığın müdafiini özgürce seçmesi ve seçilen müdafiin özgürce kendisine verilen yetkileri yani ‘müvekkilini savunma hakkını’ etkin bir şekilde kullanabilmesidir. Savunma hakkı kural olarak sanığa ait bir haktır. İddiaya, iddianın muhatabının cevap vermesi gerekir. Uyuşmazlığın hukuki cephesinin uzmanlığı gerektirmesi ve avukatlığın bir meslek olması kural olarak avukat müdafiin hizmetinin satın alınmasını gerektirir. Sanığın hukuki savunmasını hazırlarken bu uzman kişiden yardım alması veya bu uzman kişinin sanık adına veya onun yanında ve onun yararına hukuki savunmayı üstlenmesi mümkündür.

Çocukların cinsel istismarı suçunda iyi bir ceza avukatı, öncelikle müvekkiline isnat edilen suça ve müvekkilin eylemine ilişkin değerlendirmelerini yaparak hukuki anlamda savunmasını yapmalı, müvekkilin lehine ve aleyhine hususları en ince ayrıntısına kadar irdelemeli ve bu hususları müvekkilin lehine olacak şekilde profesyonel bir savunma stratejisi hazırlamalıdır. Ceza yargılaması kişilerin özgürlüğünden alıkonulması gibi önemli hususları ihtiva ettiği için mutlaka alanında uzman bir ceza avukatından profesyonel hukuki destek hizmeti almalarıdır. Kadim Hukuk ve Danışmanlık olarak bu noktada ve diğer konularda hukuki anlamda destek vermekteyiz.

Şikayet Süresi, Zamanaşımı, Etkin Pişmanlık ve Görevli Mahkeme

  • Şikayet Süresi: Şikayete tabi suçlar; bir suç hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için mağdur ya da suçtan zarar gören kişinin şikayetçi olması şartı aranan suçlardır. Kural olarak şikayet süresi 6 ay olarak belirlenmiştir. TCK’nın 103. maddesinde düzenlenen cinsel istismar suçunun takibi şikayete bağlı değildir, re’sen kovuşturulur. 28/06/2014 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Yasanın 59. maddesi ile yapılan değişiklikle sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikayetine bağlı hale getirilmiştir.
  • Zamanaşımı: Basit Cinsel istismar suçlarında zamanaşımı genel hükümlere tabidir. Basit cinsel saldırı suçlarında zamanaşımı bölümünde açıkladığımız zamanaşımı ile ilgili genel hususlar basit cinsel istismar suçları için de geçerlidir. Dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dosyadaki mevcut deliller itibarıyla suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halleri de göz önünde bulundurulur. Zamanaşımı sürelerinin belirlenmesinde suçun kanunda yer alan cezasının yukarı sınırı göz önünde bulundurulur, seçimlik cezaları gerektiren suçlarda zamanaşımı bakımından hapis cezası esas alınır. Aynı fiilden dolayı tekrar yargılamayı gerektiren hallerde, mahkemece bu husustaki talebin kabul edildiği tarihten itibaren fiile ilişkin zamanaşımı süresi yeni baştan işlemeye başlar.

Zamanaşımı, tamamlanmış suçlarda suçun işlendiği günden, teşebbüs halinde kalan suçlarda son hareketin yapıldığı günden, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günden, çocuklara karşı üstsoy veya bunlar üzerinde hüküm ve nüfuzu olan kimseler tarafından işlenen suçlarda çocuğun onsekiz yaşını bitirdiği günden itibaren işlemeye başlar. 5237 Sayılı TCK’nın ikinci kitabının dördüncü kısmında yazılı ağırlaştırılmış müebbet veya müebbet veya on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçların yurt dışında işlenmesi hâlinde dava zamanaşımı uygulanmaz. Dava zamanaşımını kesen veya durduran sebepler 5237 sayılı TCK’nın 67. maddesinde belirtilmiştir. Çocukların cinsel istismarı suçunda zamanaşımı şu şekildedir:

TCK’nın 103/1-1. maddesinde düzenlenen basit cinsel istismar suçu bakımından;

  • TCK’nın 66/1-d. maddesine göre basit cinsel istismar suçunda suç tarihinde 18 yaşından büyük olan sanıklar için olağan dava zamanaşımı süresi 15 yıl, olağanüstü dava zamanaşımı süresi ise 22 yıl 6 aydır.
  • TCK’nın 66/2. maddesine göre suç tarihinde 12-15 yaş grubunda olan sanıklar için olağan dava zamanaşımı süresi 7 yıl 6 ay, olağanüstü dava zamanaşımı süresi ise 11 yıl 3 aydır. (1/2)
  • TCK’nın 66/2. maddesine göre suç tarihinde 15-18 yaş grubunda olan sanıklar için olağan dava zamanaşımı süresi 10 yıl, olağanüstü dava zamanaşımı süresi ise 15 yıldır. (2/3)

TCK’nın 103/1-1. maddesi ile birlikte TCK’nın 103. maddesinin 3. ve 4 fıkralarındaki nitelikli hallerin varlığı halinde ise;

  • Suç tarihinde 18 yaşından büyük olan sanıklar için TCK’nın 66/1-c. bendi gereğince olağan dava zamanaşımı süresi 20 yıldır. Olağanüstü dava zamanaşımı süresi ise 30 yıldır.
  • Suç tarihinde 12-15 yaş grubunda olan sanıklar için olağan dava zamanaşımı süresi 10 yıl, olağanüstü dava zamanaşımı süresi ise 15 yıldır. (1/2)
  • Suç tarihinde 15-18 yaş grubunda olan sanıklar için olağan dava zamanaşımı süresi 13 yıl 4 ay, olağanüstü dava zamanaşımı süresi ise 20 yıldır. (2/3)

TCK’nın 103/6. fıkrasındaki durumun gerçekleşmesi halinde ise;

Bu fıkradaki; ” Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.” Şeklindeki hükümden dolayı:

  • Suç tarihinde 18 yaşından büyük olan sanıklar için TCK’nın 66/1-a. bendi gereğince olağan dava zamanaşımı süresi 30 yıldır. Olağanüstü dava zamanaşımı süresi ise 45 yıldır.
  • Suç tarihinde 12-15 yaş grubunda olan sanıklar için olağan dava zamanaşımı süresi 15 yıl, olağanüstü dava zamanaşımı süresi ise 22 yıl 6 aydır. (1/2)
  • Suç tarihinde 15-18 yaş grubunda olan sanıklar için olağan dava zamanaşımı süresi 20 yıl, olağanüstü dava zamanaşımı süresi ise 30 yıldır. (2/3)
  • Etkin Pişmanlık: Etkin pişmanlık, kişilerin işledikleri suçtan sonra kendi iradeleri ile pişman olması, suçtan dolayı meydana gelen olumsuzlukların giderilmesi ve adalete katkı sunması ile bazı ceza indirimleri öngören bir kurumdur. Etkin pişmanlığın söz konusu olabilmesi için bahse konu suçun kanunda sayılan suç tiplerinden biri olması gerekir. Ayrıca hüküm verilene kadar verilen zarar giderilmelidir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 168. Madde hükmüne göre; suç tamamlandıysa ancak bu suç nedeniyle kovuşturma başlamadıysa, fail, azmettirici, yardım eden şahısların pişmanlık göstermesi halinde etkin pişmanlık hükümleri uygulanır. Bu kişilerin bizzat pişmanlıklarını göstermesi gerekir şöyle ki vermiş olduğu zarar maddi olarak giderilebiliyorsa aynen geri verilmesi ve tazmin edilmesi gerekmektedir. Böyle bir durumda verilecek cezanın üçte ikisine (2/3) kadarı indirilmektedir. Çocuğun Cinsel İstismarı suçu için de etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılması mümkün değildir.
  • Görevli Mahkeme: TCK 103/1 ve 2. maddesinde düzenlenen cinsel istismar suçu için maddede öngörülen cezanın üst sınırına göre 5235 sayılı Yasanın 10 – 14. maddeleri hükümleri de gözetilerek görevli mahkeme Ağır Ceza Mahkemesi, TCK’nın 103/1. maddesinin 2. cümlesinde düzenlenen sarkıntılık düzeyinde kalmış basit istismar suçu için maddede öngörülen cezanın üst sınırına göre görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesidir. Cinsel istismarın yapıldığı yer, failin yakalandığı veya serbest kaldığı, daha açık bir deyişle temadinin bittiği yer Cumhuriyet Başsavcılığı veya mahkemesi yetkilidir.
cocuklarin cinsel istismari sucu yargitay kararlari
cocuklarin cinsel istismari sucu yargitay kararlari

Çocukların Cinsel İstismarı Suçu Emsal Yargıtay Kararları

14. CD 14.01.2021 tarih, 2016/7603 esas, 2021/160 karar

  • Çocukların Cinsel İstismarı Suçu ve Cezası
  • TCK 103. Madde

Çocuğun cinsel istismarı suçunu düzenleyen 5237 sayılı TCK’nın 103/1. maddesinde hükümlerden sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda değişiklik yapan 6545 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonrası öngörülen cezanın üst sınırı itibarıyla bu suç ile bağlantılı işlenen diğer suçlarla ilgili davaya bakma, delilleri değerlendirme ve suç vasfının tayini ile buna göre lehe kanunu belirleme görevinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek 5235 sayılı Kanunun 12 ve 5271 sayılı CMK’nın 4. maddeleri gereğince görevsizlik kararı verilmesinde zorunluluk bulunması…


 14. CD 03.06.2020 tarih, 2016/2098 esas, 2020/2437 karar

  • Çocukların Cinsel İstismarı Suçu ve Cezası
  • TCK 103. Madde

… Sanığın üzerine atılı çocuğun cinsel istismarı suçunu düzenleyen $237 sayılı TCK’nın 103/1. maddesinde hükümden sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda değişiklik yapan 6545 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonrası öngörülen cezanın üst sınırı itibarıyla davaya bakma, delilleri değerlendirme ve suç vasfının tayini ile buna göre lehe kanunu belirleme görevinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek 5235 sayılı Kanunun 12 ve 5271 sayılı CMK’nın 4. maddeleri gereğince görevsizlik kararı verilmesinde zorunluluk bulunması…


14. CD 26.01.2021 tarih, 2016/9496 esas, 2021/450 karar

  • Çocukların Cinsel İstismarı Suçu ve Cezası
  • TCK 103. Madde 

Mağdure Makbulenin, kendisine yönelik sanığın eylemiyle ilgili diğer mağdure Merve’nin soruşturma evresinde verdiği ifadeyi teyit etmeksizin sanığın bir kaç kez cinsel organını gösterip, birkaç kez de vücuduna dokunmaya çalıştığını beyan etmesi karşısında, mevcut haliyle sanığın değişik zamanlarda Makbule’ye karşı gerçekleştirdiği fiziksel temas içermeyen eylemlerinin TCK’nın 105/1, 43. maddeleri kapsamında kalan cinsel taciz suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek çocuğun cinsel istismar suçundan hüküm kurulması…


14. CD 18.01.2021 tarih, 2016/10225 esas, 2021/225 karar

  • Çocukların Cinsel İstismarı Suçu ve Cezası
  • TCK 103. Madde

Sanığın sosyal paylaşım sitesi aracılığıyla tanışıp arkadaş olduğu mağdura yönelik fiziksel temas içermeksizin mesajlar göndermek suretiyle cinsel yönden rahatsız etmesi eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 105. madde- sinde düzenlenen ve şikayet üzerine takip edilen cinsel taciz suçunu oluşturup…


14. CD 24.11.2020 tarih, 2016/5431 esas, 2020/5228 karar

  • Çocukların Cinsel İstismarı Suçu ve Cezası
  • TCK 103. Madde

Mağdurenin aşamalardaki beyanları, savunma ile tüm dosya içeriğine göre sanığın, olay günü oturduğu binanın giriş kısmında gördüğü on iki yaşındaki mağdureye imalı bir şekilde “aşkım sokak nerede” diye sormasının ardın- dan kendisine olumsuz yanıt veren mağdureye yaklaşarak öpmek için uzandığı sırada bağırması üzerine onun aşılabilir mukavemeti dışında eylemini tamam- lamasına engel harici bir neden bulunmaksızın olay yerinden ayrıldığı anlaşıldığından, 5237 sayılı TCK’nın 36. maddesinde yer alan gönüllü vazgeçme düzenlemesi de nazara alındığında mevcut haliyle sanığın fiziksel temas içermeyen eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 105/1. maddesinde yer alan cinsel taciz suçunu oluşturduğu gözetilerek mahkumiyeti yerine suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun cinsel istismarına teşebbüs suçundan hüküm kurulması…


14. CD 04.02.2020 tarih, 2016/5076 esas, 2020/788 karar

  • Çocukların Cinsel İstismarı Suçu ve Cezası
  • TCK 103. Madde

Sanığın, olay günü mağdurenin kollarından tutarak öpmek istemesi eyleminde fiziksel temasın gerçekleşmesi nedeniyle çocuğun cinsel istismarı suçunun tamamlandığının tüm dosya içeriğinden anlaşılması karşısında, eylemin teşebbüs aşamasında kaldığından bahisle yazılı şekilde hüküm kurulması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır…


14. CD 15.01.2020 tarih, 2016/2153 esas, 2020/425 karar

  • Çocukların Cinsel İstismarı Suçu ve Cezası
  • TCK 103. Madde

Tüm dosya kapsamına göre olay günü suça sürüklenen çocuğun, yolda yürümekte olan müştekinin kalçasına dokunma şeklindeki fiziksel temas içeren eyleminin kısa süreli, ani ve kesintili gerçekleşmesinden dolayı sarkıntılık düzeyinde kaldığı ve mahkemece suça sürüklenen çocuk hakkında temel cezanın alt sınırdan tespit edilmesi nedeniyle sonuç ceza miktarının değişmediği…


Çocukların Cinsel İstismarı Suç Duyurusu Dilekçesi

(Suçun İşlendiği Yer) CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA

MÜŞTEKİ: İsim Soyisim (TC Kimlik No) (Adres Bilgileri)

VEKİLİ: Av. Umur YILDIRIM

Söğütözü Mah. Söğütözü Cad. No:2 Koç İkiz Kuleleri B Blok Kat:4 Daire:7,  06530 Çankaya

ŞÜPHELİ: İsim Soyisim (TC Kimlik No) – (Adres Bilgileri)

SUÇ: Çocuğun Cinsel İstismarı Suçu (TCK Madde 103)

SUÇ TARİHİ: …/…/…

SUÇ YERİ: (…)

KONU: Şüpheli şahıs hakkında işlemiş olduğu Çocuğun Cinsel İstismarı suçu nedeniyle soruşturma başlatılması ve soruşturma neticesinde şahıs hakkında kamu davası açılması taleplerimizi havidir.

AÇIKLAMALAR

  • Giriş kısmında müvekkilin kim olduğu, şüpheli şahsın kim olduğu, tarafların nasıl tanıştığı ve iletişime geçtiği gibi hususlar ayrıntılı olarak anlatılır. Bununla birlikte suç nedeniyle müvekkilin uğradığı maddi-manevi zarar da giriş kısmında özetlenebilir.
  • Şüpheli şahsın, müvekkile yönelik Çocuğun Cinsel İstismarı suçunu ne şekilde işlediği ayrıntılı olarak anlatılır. Yaşanılan olaydan bahsedildikten sonra ayrıntılı olarak deliller sunulur. Aynı zamanda ek olarak bu delillerin sunulması gerekmektedir.
  • Sonuç kısmında ise dilekçenin ekinde yer alacak deliller toparlanır. Gerekli görüldüğü takdirde suça ilişkin açıklamalara ve mahkeme kararlarına yer verilir.

HUKUKİ SEBEPLER: TCK ve ilgili her türlü yasal mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER: Tanık, yemin, fotoğraf görüntüleri, mesajlar ve ilgili her türlü yasal delil.

SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda açıklanan nedenlerle şüpheli şahıs hakkında soruşturma başlatılmasını, soruşturma sonucunda kamu davası açılması yönünde karar verilmesini saygılarımızla vekâleten arz ve talep ederiz. (Tarih)

                                   Müşteki Vekili

                              Av. Umur YILDIRIM


Çocukların Cinsel İstismarı Suçu Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

  • İki çocuk arasından cinsel istismar suçu işlenebilir mi?

Her iki çocuğun da onbeş yaşını tamamlamamış olmaları halinde birbirleri arasında rıza dahilinde gerçekleşen cinsel davranışların cinsel istismar suçuna vücut verip vermeyeceği hususunda Kanununda hüküm bulunmamaktadır. Yargıtay bir kararında on beş yaşını tamamlamamış çocukların rızaları dahilinde cinsel ilişkiye girdikleri olayda her ikisini de fail olarak değerlendirmiş, vücuda organ sokma şeklinde eylemini gerçekleştiren çocuğun nitelikli cinsel istismar suçundan, vücuduna organ sokulan çocuğun ise basit cinsel istismar suçundan cezalandırılması gerektiğine karar vermiştir. Yine başka bir kararında46 suç tarihi itibariyle 13 yaş 9 aylık mağdure ve 13 yaş 8 aylık suça sürüklenen çocuğun rızaları dahilinde cinsel ilişkiye

girdikleri olayda, Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesinin suça sürüklenen çocuk hakkında vücuda organ sokmak suretiyle çocuğun cinsel istismarı suçundan vermiş olduğu mahkumiyet kararını onadığı görülmüştür. İlgili Yargıtay kararının karşı oy gerekçesinde ise her iki çocuğun da on beş yaşından küçük ve rızaları dahilinde vücuda organ sokma suretiyle cinsel ilişkiye girdiği söz konusu olayda, taraflar arasında gerçekleşen cinsel ilişkinin cinsel istismar olarak nitelendirilmesinin fail ve mağdur sıfatlarının aynı kişide birleşmesine neden olacağı, bu durumun ceza hukuku ilkelerine aykırılık teşkil edeceği, cinsel ilişkiyi gerçekleştiren erkek çocuk için nitelikli cinsel istismar suçundan, mağdur kız çocuğu için ise çocuğun basit cinsel istismarı suçundan hüküm verilmesinin eşitlik ve adalet ilkesine aykırı olacağı, mağdur kız çocuk hakkında dava dahi açılmamış olduğunu, söz konusu sebeplerle suça sürüklenen çocuk hakkında nitelikli cinsel istismar suçunun oluşmadığı ifade edilmiştir.

  • Büyük gösteren çocuğun istismara uğraması halinde ne olur?

Mağdur çocuğun nüfustaki yaşı ile dış görünüşünün birbirine uymadığı bu gibi durumlarda Ceza Muhakemesi Kanununun 218/2. maddesi gereğince sorun çözülmelidir. Mahkemenin mağdur çocuğun gerçek yaşı ile ilgili olarak öncelikle doğumun bir sağlık kuruluşunda gerçekleşip gerçekleşmediğini araştırmalı, doğum sağlık kuruluşunda gerçekleşmiş ise buna ilişkin doğum tutanağını dosyaya kazandırmalıdır. Şayet doğum sağlık kuruluşu dışında bir yerde gerçekleştirilmişse ve mağdurun gerçek yaşı tespit edilemiyorsa; mahkemenin bu durumda mağdur çocuğu tam teşekkülü bir hastaneye veya Adlî Tıp Kurumu ilgili İhtisas Dairesine sevk ederek bilirkişi raporu aldırması gerekmektedir.

  • İstismara uğrayan çocuğun yaşı önemli midir?

Evet Önemlidir. 18 yaşından küçük çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak çocuğun on iki yaşını tamamlamamış  olması hâlinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamaz.

turkiyede cikan aflar

Türkiye’de Çıkan Aflar

Nafaka indirim davası, nafaka yükümlüsü ya da alacaklısının maddi durumunda gelen değişiklik sebebiyle nafaka miktarının değiştirmek için açılan davaya denir. […]

istanbul asliye ceza mahkemesi

İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi Adres ve Telefon Bilgileri

Nafaka indirim davası, nafaka yükümlüsü ya da alacaklısının maddi durumunda gelen değişiklik sebebiyle nafaka miktarının değiştirmek için açılan davaya denir. […]

yardim veya bildirim yukumlulugunu yerine getirmeme

Yardım veya Bildirim Yükümlülüğünü Yerine Getirmeme – TCK 98

Nafaka indirim davası, nafaka yükümlüsü ya da alacaklısının maddi durumunda gelen değişiklik sebebiyle nafaka miktarının değiştirmek için açılan davaya denir. […]

X
kadim hukuk ve danışmanlık