Ceza Muhakemesi Kanunu 98. Madde
Yakalama Emri ve Nedenleri
- (Değişik: 25/5/2005 – 5353/10 md.) Soruşturma evresinde çağrı üzerine gelmeyen veya çağrı yapılamayan şüpheli hakkında, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından yakalama emri düzenlenebilir. Ayrıca, tutuklama isteminin reddi kararına itiraz halinde, itiraz mercii tarafından da yakalama emri düzenlenebilir.
- Yakalanmış iken kolluk görevlisinin elinden kaçan şüpheli veya sanık ya da tutukevi veya ceza infaz kurumundan kaçan tutuklu veya hükümlü hakkında Cumhuriyet savcıları ve kolluk kuvvetleri de yakalama emri düzenleyebilirler.
- Kovuşturma evresinde kaçak sanık hakkında yakalama emri re’sen veya Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hakim veya mahkeme tarafından düzenlenir.
- Yakalama emrinde, kişinin açık eşkâli, bilindiğinde kimliği ve yüklenen suç ile yakalandığında nereye gönderileceği gösterilir.
Ceza Muhakemesi Kanunu 98. Madde Gerekçesi
Madde, yakalama müzekkeresinin ne gibi hâllerde çıkarılacağını ve bu hususta yetkili mercileri göstermektedir. Tasarı gıyabî tutuklama kararı verilmesini esasta kaldırmış ve sadece bir istisnayı 248. maddenin 5. fıkrasında kabul etmiş bulunduğundan 1412 sayılı Kanunun 131.maddesinde yer alan tutuklama müzekkeresine dayanılarak yapılacak yakalamaya maddede yer verilmemiştir. Bunun doğurabileceği sakıncaları ortadan kaldırmak amacıyla, hakime “yakalama müzekkeresi” düzenleme yetkisi verilmiştir.
(5353 sk değ.) 5271 sayılı Kanunun 98. maddesinin birinci fıkrasına bir cümle eklenmiştir. Böylece, tutuklama talebinin reddi kararına itiraz üzerine merciin itirazı yerinde görmesi halinde, bu arada serbest bırakılmış olan kişi hakkında tutuklama kararı vermek üzere yakalama emri düzenlenebilmesi mümkün hale getirilmiş ve bu suretle 271. maddenin dördüncü fıkrasıyla uyum sağlanmıştır.
Birinci fıkraya göre soruşturma evresinde sulh ceza hâkimi, şüphelinin kaçak olması veya saklanması hâlinde, Cumhuriyet savcısının istemi ile yakalama müzekkeresi verebilecektir.
İkinci fıkra ise belirli hâllerde Cumhuriyet savcısının ve kolluk kuvvetlerinin yakalama müzekkeresi verebileceklerini hüküm altına almıştır: Bu hâller yakalanmış kişinin kolluk görevlisinin elinden kaçması ya da ceza infaz kurumu veya tutukevinden kaçmış bulunmasıdır. Bu hüküm kaçan şüpheli, tutuklu veya hükümlü için geçerlidir.
Üçüncü fıkra, kovuşturma evresinde kaçan veya saklanan sanık hakkında mahkemece re’sen veya Cumhuriyet savcısının istemi ile yakalama müzekkeresi verilebileceğini ifade etmektedir.
Dördüncü fıkra, yakalama müzekkeresinin ne gibi kayıtları içereceğini göstermektedir. Buna göre: Kişinin açıkça eşkâli, bilindiğinde kimliği, adı geçene yöneltilen suç ve yakalandığında nereye gönderileceği müzekkerede gösterilecektir.
- İlgili Makale:
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Tam Metin:
Ceza Muhakemesi Kanunu 98. Madde Yakalama Emri ve Nedenleri Emsal Kararlar
Yargıtay 12. Ceza Dairesi E: 2013/26786 K: 2014/4530
- Ceza Muhakemesi Kanunu 98. Madde
- Yakalama Emri ve Nedenleri
Davacı hakkında Adana 5. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 05.05.2012 tarih ve 2008/991 esas, 2009/611 sayılı görevsizlik kararı ile dosyanın Adana 8. Asliye Ceza Mahkemesine gönderildiği, Adana 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 23.12.2010 tarih ve 2009/753 esas, 2010/1197 karar sayılı ceza dava dosyasında da davacı (sanık) hakkında Hakaret ve Bilişim Sistemine Hukuka Aykırı Olarak Girme suçlarından yürütülen kovuşturma sonucu, davacının (sanığın) hakaret suçundan beraatına, Bilişim Sistemine Hukuka Aykırı Olarak Girme suçundan ise, mahkûmiyetine karar verildiği ancak, gerek soruşturma, gerek Sulh Ceza Mahkemesinde yürütülen kovuşturma, gerekse Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan kovuşturma safhalarında davacı (sanık) hakkında herhangi bir yakalama emri çıkarılmadığının Fethiye Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 20.07.2012 tarih ve 2012/162 sayılı muhabere yazısı ve bu yazıya verilen cevabi yazılardan anlaşılması karşısında, 5271 sayılı CMK’nın 97 ve 98. maddeleri kapsamında, davacının yakalanma nedenine ilişkin, yakalama tutanağı ve dayanak yakalama emri ve nedenleri ile ilgili bilgi ve belgeler dosyaya getirtilerek sonucuna göre, davacının tazminat talebinin değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi,
Mahkemenin Kabulüne gelince; davacının tazminat talebine esas, yakalamanın davacı hakkında yapılıp bitirilen yargılama ve kovuşturmadan sonra gerçekleştiği, konuya ilişkin 5271 sayılı yasanın Tazminat İstemenin Koşulları başlıklı 142/1. maddesinde öngörülen “Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her halde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen 1 yıl içinde tazminat isteminde bulunabilir” hükmü ve aynı Kanunun 141/1. maddesinin (a ve g) fıkralarındaki ”Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,” ve ”Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan,” şeklindeki düzenlemeler dikkate alınarak davanın yakalama işleminin gerçekleştiği 20.07.2012 tarihinde serbest bırakılma ile öğrenildikten sonra 10.08.2012 tarihinde, kanunda belirtilen üç aylık dava açma süresi içerisinde açılmış olduğunun anlaşılması karşısında, yerel mahkemece haksız işlem tarihi yerine, isabetsiz değerlendirmeye dayalı olarak, davacı hakkında Adana 8. Asliye Ceza Mahkemesinde 23.12.2010 tarihinde yapılıp bitirilen ve 25.02.2011 günlü, kesinleşme tarihi esas alınarak davanın hak düşürücü süreden sonra açıldığı ve davacının suç soruşturması veya kovuşturması sırasında yakalanmadığı, söz konusu yakalamanın CMK’nın 141 ve 142. maddeleri uyarınca tazminat talebine konu olamayacağı gerekçesi ile reddine karar verilmesi,
İsabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak bozulmasına 24.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 6. Ceza Dairesi E: 2008/70 K: 2009/4124
- Ceza Muhakemesi Kanunu 98. Madde
- Yakalama Emri ve Nedenleri
Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık suçundan şüpheli A. A. D. hakkında yürütülen soruşturma sırasında, Konya 3. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 06/09/2006 tarihli ve 2006/1127 değişik iş sayılı yakalama emrine istinaden şüphelinin Antalya ilinde yakalanmasını müteakip, sanığın yakalama emrini veren Konya Cumhuriyet Başsavcılığı Hazırlık Bürosuna sevkini sağlamak amacı ile sadece sevk için cezaevine konulmaksızın derhal bu mercie ulaşımını sağlayacak süre kadar olmak üzere sevk için tutuklanmasına, sevki sağlayacak birimlerin gereksiz biçimde bu süreci fazla uzatarak kişilerin mağduriyetine sebebiyet vermemeleri için uyarılmalarına dair, Antalya 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 14/03/2007 tarihli ve 2007/259 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Antalya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/03/2007 tarihli ve 2006/111 müteferrik sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 11/6/2007 gün ve 30662 sayılı kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay C. Başsavcılığının 23/07/2007 gün ve 143382 sayılı ihbar yazısı ve 11. Ceza Dairesinin 31/12/2007 tarihli görevsizlik kararı ile infaz dosyası 28/01/2008 tarihinde Dairemize gönderilmekle incelendi:
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yakalama Emri ve Nedenleri başlıklı 98/1. maddesinde yer alan (1) Soruşturma evresinde çağrı üzerine gelmeyen veya çağrı yapılamayan şüpheli hakkında, Cumhuriyet Savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından yakalama emri düzenlenebilir. Ayrıca, tutuklama isteminin reddi kararına itiraz halinde, itiraz mercii tarafından da yakalama emri düzenlenebilir. Şeklindeki düzenleme ve aynı Kanun’un Yakalanan Kişinin Mahkemeye Götürülmesi başlıklı 94. maddesinde de (1) Hâkim veya mahkeme tarafından verilen yakalama emri üzerine soruşturma veya kovuşturma evresinde yakalanan kişi, en geç yirmi dört saat içinde yetkili hâkim veya mahkeme önüne çıkarılamıyorsa, aynı süre içinde en yakın sulh ceza hâkimi önüne çıkarılır; serbest bırakılmadığı takdirde, yetkili hâkim veya mahkemeye en kısa zamanda gönderilmek üzere tutuklanır. biçimindeki düzenleme karşısında, somut olayda şüpheli hakkında anılan Kanun’un 98/1. maddesi uyarınca yakalama emri verildiği nazara alındığında, en yakın sulh ceza mahkemesi sıfatıyla Antalya 2. Sulh Ceza Mahkemesinin şüpheliyi serbest bırakmadığı takdirde tutuklanmasına karar vermesi ve tutuklanan kişilerinde kapalı ceza infaz kurumlarına alınarak buradan sevk işlemlerinin yapılması gerektiği gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiş olduğundan bahisle 5271 sayılı CMK’nın 309.maddesi uyarınca anılan kararın bozulması) Dairemizden istenilmiştir.
Kanun Yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbar yazısı, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görüldüğünden kabulü ile, Antalya 1. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 16/03/2007 tarih ve 2006/111 değişik – iş sayılı kararın 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi gereğince bozulmasına, 26.02.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi E:2009/5970, K:2011/5321
- Ceza Muhakemesi Kanunu 98. Madde
- Yakalama Emri ve Nedenleri
İ.. B..’ı kasten öldürmeye teşebbüsten sanık E.. A..’ın yapılan yargılanması sonunda: Hükümlülüğüne ilişkin Gaziantep İkinci Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 19/12/2008 gün ve 408/361 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava dosyası C. Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle; incelendi ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hakkında yakalama emri bulunan sanığın 07.04.2008 günü yakalanıp mahkemece tutuklandığı, iddianame tebliğ edilmeden 1 gün sonra savunmasının alındığı olayda, 08.04.2008 tarihli duruşmada 5271 sayılı CMK’nın 176/4. maddesinde belirlenen zorunluluğa uyulmaması ve sanığa duruşmaya ara verilmesini istemeye hakkı olduğunun da hatırlatılmaması suretiyle CMK’nın 190/2. maddesine aykırı davranılması, Mağdurun yaralanmasına ilişkin delil niteliğindeki Gaziantep 25 Aralık Devlet Hastanesinin 23.05.2007 günlü geçici raporu ile 11/07/2007 günlü kesin raporunun, denetime olanak verecek şekilde aslı yada onaylı suretlerinin dosyada bulundurulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, diğer yönleri incelenmeksizin öncelikle bu nedenlerle hükümlerin bozulmasına, 20/09/2011 gününde oybirliği ile karar verildi.
Ceza Muhakemesi Kanunu 99. Madde
Yönetmelik
Gözaltına alınan kişilerin bulundurulacakları nezarethanelerin maddi koşulları, bu kişinin hangi görevlinin sorumluluğuna bırakılacağı, sağlık kontrolünün nasıl yapılacağı, gözaltı işlemlerine ilişkin kayıt ve defterlerin nasıl tutulacağı, gözaltına alınmanın başlangıcında ve bu tedbire son verildiğinde hangi tutanakların tutulacağı ve gözaltına alınan kişiye hangi belgelerin verileceği ile kolluk tarafından gerçekleştirilen yakalama işlemlerinin yürütülmesinde uyulacak kurallar, yönetmelikte gösterilir.
Ceza Muhakemesi Kanunu 99. Madde Gerekçesi
Maddenin 1 numaralı fıkrası 133. madde hükmüyle bağlantılıdır. Hakkında henüz bir kesin mahkûmiyet hükmü bulunmayan şüphelinin kelepçelenmiş veya hareketleri kısıtlanmış durumda iken resmini çekmek ve bunları yayınlamak suçsuzluk karinesinin ihlalini oluşturur. Bu nedenle resim çeken veya resimleri bir suretle yayanlara ağır para cezası verilecektir. Ayrıca kelepçeli şüpheli veya sanığa nezaret edenlerin de resim alınmaması için gerekli tedbirleri sağlamakla yükümlü bulunduklarını fıkra öngörmektedir.
Maddenin 2 numaralı fıkrası suçsuzluk karinesini güçlendirmek üzere, yakalanan veya tutuklanan veya hakkında soruşturma açılan kişilerin suçluluk yahut sorumluluklarına ilişkin olarak kamuoyu yoklaması yapılmasını, görüşlerin toplanmasını veya bunların sonuçlarının yayınlanmasını suç hâline getirmiş bulunmaktadır. Bu suçlardan dolayı tüzel kişilerin de sorumlu oldukları maddede hükme bağlanmaktadır.
- İlgili Makale:
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Tam Metin: