Ceza Muhakemesi Kanunu 91. Madde (CMK)

Ceza Muhakemesi Kanunu 91. Madde (CMK)

ceza muhakemesi kanunu 91 madde

Ceza Muhakemesi Kanunu 91. Madde

Gözaltı

1) Yukarıdaki maddeye göre yakalanan kişi, Cumhuriyet Savcılığınca bırakılmazsa, soruşturmanın tamamlanması için gözaltına alınmasına karar verilebilir. (Değişik ikinci cümle: 25/5/2005 – 5353/8 md.) Gözaltı süresi, yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren yirmi dört saati geçemez. (Ek cümle: 25/5/2005 – 5353/8 md.) Yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilme için zorunlu süre on iki saatten fazla olamaz.

2) Gözaltına alma, bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olmasına ve kişinin bir suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığına bağlıdır.

3) Toplu olarak işlenen suçlarda, delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle; Cumhuriyet savcısı gözaltı süresinin, her defasında bir günü geçmemek üzere, üç gün süreyle uzatılmasına yazılı olarak emir verebilir. Gözaltı süresinin uzatılması emri gözaltına alınana derhâl tebliğ edilir.

4) (Ek: 27/3/2015-6638/13 md.) Suçüstü hâlleriyle sınırlı olmak kaydıyla; kişi hakkında aşağıdaki bentlerde belirtilen suçlarda mülki amirlerce belirlenecek kolluk amirleri tarafından yirmi dört saate kadar, şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek toplumsal olaylar sırasında ve toplu olarak işlenen suçlarda kırk sekiz saate kadar gözaltına alınma kararı verilebilir. Gözaltına alma nedeninin ortadan kalkması halinde veya işlemlerin tamamlanması üzerine derhâl ve herhalde en geç yukarıda belirtilen sürelerin sonunda Cumhuriyet savcısına, yapılan işlemler hakkında bilgi verilerek talimatı doğrultusunda hareket edilir. Kişi serbest bırakılmazsa yukarıdaki fıkralara göre işlem yapılır. Ancak kişi en geç kırk sekiz saat, toplu olarak işlenen suçlarda dört gün içinde hâkim önüne çıkarılır. Bu fıkra kapsamında kolluk tarafından gözaltına alınan kişiler hakkında da gözaltına ilişkin hükümler uygulanır.

a) Toplumsal olaylar sırasında işlenen cebir ve şiddet içeren suçlar.

b) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda yer alan;

  1. Kasten öldürme (madde 81, 82), taksirle öldürme (madde 85),
  2. Kasten yaralama (madde 86, 87),
  3. Cinsel saldırı (madde 102),
  4. Çocukların cinsel istismarı (madde 103),
  5. Hırsızlık (madde 141, 142),
  6. Yağma (madde 148, 149),
  7. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
  8. Bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davranma (madde 195),
  9. Fuhuş (madde 227),
  10. Kötü muamele (madde 232),

c) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda yer alan suçlar.

d) 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 33.maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen suçlar.

e) 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’na dayanılarak ilan edilen sokağa çıkma yasağını ihlal etme.

f) 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 3. maddesinde belirtilen suçlar.

5) Yakalama işlemine, gözaltına alma ve gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin Cumhuriyet savcısının yazılı emrine karşı, yakalanan kişi, müdafii veya kanunî temsilcisi, eşi ya da birinci veya ikinci derecede kan hısımı, hemen serbest bırakılmayı sağlamak için sulh ceza hakimine başvurabilir. Sulh ceza hakimi incelemeyi evrak üzerinde yaparak derhâl ve nihayet yirmi dört saat dolmadan başvuruyu sonuçlandırır. Yakalamanın veya gözaltına alma veya gözaltı süresini uzatmanın yerinde olduğu kanısına varılırsa başvuru reddedilir ya da yakalananın derhâl soruşturma evrakı ile Cumhuriyet Savcılığında hazır bulundurulmasına karar verilir.

6) Gözaltı süresinin dolması veya sulh ceza hâkiminin kararı üzerine serbest bırakılan kişi hakkında yakalamaya neden olan fiille ilgili yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve Cumhuriyet savcısının kararı olmadıkça bir daha aynı nedenle yakalama işlemi uygulanamaz.

7) Gözaltına alınan kişi bırakılmazsa, en geç bu süreler sonunda sulh ceza hakimi önüne çıkarılıp sorguya çekilir. Sorguda müdafi de hazır bulunur.

Ceza Muhakemesi Kanunu 91. Madde Gerekçesi

Maddede, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, İnsan Haklarını ve Temel Özgürlükleri Korumaya Dair Avrupa Sözleşmesiyle Kurulu Bulunan Denetim Mekanizmasını Yeniden Yapılandıran 11 Nolu Protokol ile daha da güçlenen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin kişi özgürlüğü ve güvenliği ile ilgili 5 inci maddesine getirdiği yorum ve içtihatlar göz önüne alınmıştır. Öte yandan, 3/10/2001 tarihli ve 4709 sayılı Kanunla Anayasanın 19. maddesinde yapılan değişikliğe uygulama yeteneği kazandırılması amacıyla 6/2/2002 tarihli ve 4744 sayılı Kanunla 1412 sayılı Kanunun 128. maddesinde yapılan değişiklik de maddeye yansıtılmış olup, yakalama ve gözaltı süresi makul bir ölçüyü aşmayacak hâle getirilmiştir. Ancak bu süreler en çok süreler olup, her olayın kendi özellikleri içinde gerektiği kadar süre ile sınırlandırılarak kullanılmalıdır. Gözaltı süresi, bireysel suçlarda, Cumhuriyet savcılığının bu husustaki kararından itibaren yirmi dört saattir.

(5353 sk.değ.) Gözaltı süresinin, yakalama yerine en yakın hakime gönderilmesi için gerekli süre hariç olmak üzere, yakalama anından itibaren yirmi dört saat geçemeyeceği öngörülmüştür. Böylece, bazı durumlarda gözaltı süresinin fonksiyonsuz olması önlenmek istenmiştir. Ayrıca 146. madde ile de paralellik sağlanmış bulunmaktadır.

Cumhuriyet savcısının gözaltına alma hususunda karar vermesi, gözaltına alma tedbirinin soruşturma yönünden zorunlu olmasına ve kişinin suçu işlediğini düşündürebilecek emarelerin varlığına bağlıdır; yoksa bu iki koşulun varlığı değerlendirilmeden gözaltına alma kararının verilmesi hukuken olanaksızdır. Buna karşılık, üç veya daha fazla kişinin bir suça iştiraki suretiyle toplu olarak işlenen suçlarda, delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu ve benzeri nedenlerle Cumhuriyet savcısına bu sürenin dört güne kadar uzatılması için yazılı emir verme yetkisi tanınmıştır. Böylece gözaltı süresi en çok dört gün olacaktır.

Cumhuriyet savcısı, yakalamayı, gözaltına alınmayı gerektiren bir hâl görmez veya yakalama nedenleri ortadan kalkmış bulunursa, yakalanan kişinin bırakılmasına karar verecektir. Ancak gözaltına alınma, elbette ki, keyfî takdirlere bırakılamaz. Bu itibarla madde metninde gözaltına almanın veya süresinin uzatılmasının, suçun ve faillerin araştırılması yönünden zorunlu olmasına ve kişinin suçu işlediğini düşündürebilecek emarelerin varlığına bağlı olduğu ifadesine yer verilmiştir.

Öte yandan, gözaltında tutma süresinin uzatılmasına ilişkin Cumhuriyet savcısının yazılı emrine veya yakalama işlemine karşı, yakalanan kişi ve avukatı veya yasal temsilcisi, eşi ya da birinci veya ikinci derecede kan hısımı, hemen serbest bırakılmayı sağlamak için sulh ceza hâkimine başvurabilirler. Sulh ceza hâkimi incelemeyi evrak üzerinde yaparak derhâl ve nihayet yirmi dört saat dolmadan başvuruyu sonuçlandırır. Yakalamanın veya süre uzatmanın yerinde olduğu kanısına varırsa, başvuruyu reddeder ya da yakalananın derhâl soruşturma Evrakı ile Cumhuriyet savcılığında hazır bulundurulmasına karar verir.

Karşılaştırmalı hukukta gözaltı süresinin kısa tutulması genel kural olarak gözükmektedir. Bazı mevzuatta bir tek süre kabul edilmiştir ve uzatılmamaktadır: Kanada’da yirmi dört saat, Almanya’da kişinin yakalandığı günü izleyen günün sonuna kadardır yani kırk sekiz saattir. Rusya’da ise bu süre yetmiş iki saate kadar uzayabilmektedir. İtalya’da süre beş güne kadar uzayabilmektedir. Hollanda’da üç defa yirmi dört saat olabilmektedir. Terörizm suçlarında ise daha uzun bir süre kabul edilmektedir.

Maddede öngörülen bir diğer güvence ise gözaltı süresinin dolması veya hâkimin serbest bırakma kararı üzerine serbest bırakılan kişi hakkında yakalamaya konu olan fiil sebebiyle yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve Cumhuriyet savcısının kararı olmadıkça bir daha bu madde hükmünün uygulanamamasıdır.

Maddenin son fıkrasının içerdiği temel güvenceden birisi de sulh ceza hâkimi huzuruna yukarıda açıklanan süre içinde çıkarıldığında kişinin isterse sorgusunda bir avukatı bulundurabilmesidir.

Şüpheli veya sanığı gözaltında bulundurabilme süresi böylece maddede yazılı koşulların varlığı hâlinde dört güne kadar çıkabilmektedir.

  • İlgili Makale: 
  • 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Tam Metin: 

ceza muhakemesi kanunu 91 madde cmk
ceza muhakemesi kanunu 91 madde cmk

Ceza Muhakemesi Kanunu 91. Madde Gözaltı Emsal Kararlar

Yargıtay 12. Ceza Dairesi E: 2013/27053 K: 2014/4563

  • Ceza Muhakemesi Kanunu 91.Madde
  • Gözaltı

Davacının tazminat talebinin reddine ilişkin hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, davalı vekilinin temyiz isteminde bulunduktan sonra 05.11.2012 havale tarihli dilekçe ile davacıya tazminat verilmemesine ilişkin hükmün temyizinden vazgeçtiği anlaşıldığından yalnızca davacı vekilinin temyiz itirazlarına yönelik olarak dosya incelenerek gereği düşünüldü; Mahkeme hükmünün davacı vekiline 16.10.2012 tarihinde tefhim edildiği kısa ve gerekçeli kararda temyiz süresinin ise 15 gün olduğunun belirtilmesi karşısında, yasa yoluna itiraz süresinde yanıltılan, davacı vekilinin 31.10.2012 tarihli temyiz itirazının yasal süresinde yapıldığı kabul edilmekle, yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre; davacı vekilinin sair itirazlarının reddine, ancak;

Ceza Muhakemesi Kanun’un 141/1-e maddesi ile “Kanuna uygun olarak yakalandıktan sonra hakkında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilenler için tazminat” ödenmesi kabul edilmiş olup, davacının 10.05.2012 tarihinde saat 09:15’de sevk ve serbest bırakma tutanağına göre gözaltına alındığı aynı gün savunması alınmaksızın salıverme tutanağı da düzenlenmeden hastane raporu alınmak suretiyle saat 16:00’da serbest bırakıldığı, 11.05.2012 tarihinde saat 09:30’da şüpheli ve sanık hakları formuna göre gözaltına alındığı, saat 10:30’da üst aramasının yapıldığı, aynı gün saat 15:23’de savunmasının alındığı, salıverme tutanağı da düzenlenmeden hastane raporu alınmak suretiyle saat 17:12’de serbest bırakıldığı, 14.05.2012 tarihinde saat 10:00’da olay yeri tutanağına göre gözaltına alındığı aynı gün savunması alınmaksızın salıverme tutanağı da düzenlenmeden ve hastane raporu da alınmaksızın saat 15:00’da serbest bırakıldığı, yapılan soruşturma sonunda davacı hakkında, gözaltına alındığı suçtan 11.06.2011 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi nedeniyle bu gözaltılar nedeniyle CMK’nın 141/1-e maddesindeki tazminat şartlarının oluştuğu gözetilerek hak ve nasafet kurallarına göre belirlenecek bir miktar manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi gerekirken “davacının her bir gözaltı için bir gün süre ile gözaltında kalmadığı, davanın haklı nedenlere dayanmadığı, haksız gözaltı işlemi olmadığı” gerekçeleriyle tazminat talebinin reddine karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, davacı vekilinin eksik inceleme ile hüküm kurulduğuna ilişkin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak, bozulmasına, 25.02.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


Yargıtay Ceza Genel Kurulu E: 2007/4-259, K: 2008/47

  • Ceza Muhakemesi Kanunu 91. Madde
  • Gözaltı

Katılan avukat A…K… ‘nm, gece vakti polis karakoluna alkollü vaziyette giderek, bir suç soruşturması gereği nezarete alman arkadaşı S… Y… ‘in nezaret halini sona erdirmeye yönel davranışlar sergilemesinin, “müdafilik” kapsamında, “görevle ilgili” ve “görevden kaynaklanan” eylemler mahiyetinde bulunmadığı, yazılı vekâletnameye dayalı olarak ya da sözlü  vekillendirmeye istinat eder şekilde bir avukatlık görevinin varlığını düşündürecek halin gerçekleşmediği, bu değerlendirmenin doğal sonucu olarak S…. Y….’in, polisleri ve nöbet Cumhuriyet Savcısını kasteder biçimde, katılan A… K…’yı muhatap tutarak söylediği; “Aliciğim köpek köpeği ısırmıyor” sözüne, katılan A…’nın “doğru söylüyorsun” diye karşılık vererek onaylamak suretiyle yaptığı hakaretin, 1136 sayılı Avukatlık Yasası’nın 58. ve 59. maddeleri kapsamında değerlendirilemeyerek kişisel suç mahiyetinde kabul edilmek suretiyle, önce yargılama ve bilahare onaylanıp kesinleşen mahkûmiyete konu edildiği, bu itibarla; soruşturma görevlilerine karşı 765 sayılı TCK’nın 266/1. maddesi kapsamında hakaret suçu işleyen ve esasen eylem sırasında sarhoş olduğu da gözlemlenen kişinin, velev avukat dahi olsa ancak sadece kişisel suçundan söz edilebileceği, bu hal karşısında, durumdan telefonla haberdar edilen nöbetçi Cumhuriyet Savcısının, avukatın işlediği kanaatine vardığı kişisel suçu itibariyle, polis karakolunda alıkonulması ve alkol denetimine tabi tutulması yönünde talimat verme sinde, hukuka aykırılıktan ve görevde yetkiyi kötüye kullanmaktan söz edilemeyeceği sonucuna varılmış, bu gerekçelerle; Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 5271 sayılı CMK’nın 223/2-a maddesince verdiği beraat kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu görüşüyle, Yargıtay C. Başsavcılığının, sanığın görevde yetkiyi kötüye kullanmak suçunu işlediğine yönelik temyizinin reddine ve hükmün onanmasına karar verilmesi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle; Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 27.09.2007 gün ve 7-42 sayılı kararının onanmasına oy birliğiyle karar verildi.


Yargıtay 4. Ceza Dairesi E:2006/3595, K:2006/11718

  • Ceza Muhakemesi Kanunu 91. Madde
  • Gözaltı

Görevi savsama suçundan şüpheli A.Y. hakkında son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına dair N. Ağır Ceza Mahkemesince verilip itiraz edilmeksizin kesinleşen 23.8.2005 gün ve 2005/264-145 sayılı karar aleyhine Adalet Bakanlığının 20.2.2006 gün ve 6659 sayılı Kanun yararına bozma isteğini içeren Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığını 20.4.2006 gün ve 35376 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi ve gereği görüşüldü:

Tebliğnamede “1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 58. maddesi “Avukatların avukatlık veya Türkiye Barolar Birliği ya da baroların organlarındaki görevlerden doğan veya görevi sırasında işledikleri suçlardan dolayı haklarında soruşturma, Adalet bakan lığının vereceği izin üzerine suçun işlendiği yer Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılır. Avukat yazıhaneleri ve konutları ancak mahkeme kararı ile kararda belirtilen olayla ilgili olarak Cumhuriyet Savcısı denetiminde ve baro temsilcisinin katılımı ile aranabilir. Ağır cezayı gerektiren suçüstü halleri dışında avukatın üzeri aranamaz.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun duruşmanın inzibatına ilişkin hükümler saklıdır. Şu kadar ki, bu hükümlere göre avukatlar tutuklanmayacağı gibi, haklarında hafif hapis veya hafif para cezası da verilemez.” hükmü karşısında, müdafi görevini yerine getiren Avukat A.K’nin kolluk görevlilerine taşkınlık yaptığı ve tacizde bulunduğundan bahisle gözaltına alınmayacağı gözetilme den yazılı şekilde son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.

1136 sayılı Avukatlık Yasası’nın 58. maddesinde “Avukatların avukatlık veya Türkiye Barolar Birliği ya da baroların organlarındaki görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlardan dolayı haklarında soruşturma, Adalet Bakanlığının vereceği izin üzerine, suçun işlendiği yer Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılır. Avukat yazıhaneleri ve konutları ancak mahkeme kararı ile ve kararda belirtilen olayla ilgili olarak Cumhuriyet Savcısı denetiminde ve baro temsilcisinin katılımı ile aranabilir. Ağır cezayı gerektiren suçüstü halleri dışında avukatın üzeri aranamaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunun duruşmanın inzibatına ilişkin hükümleri saklıdır. Şu kadarki, bu hükümlere göre avukatlar tutuklanamayacağı gibi, haklarında hafif hapis veya hafif para cezası da verilemez.” hükmü yer almaktadır.

Sanık avukat A. K. hakkında Adalet Bakanlınca verilen soruşturma izninde sanık avukatım işlediği görevliye sövme ve saldırgan sarhoşluk suçlarının, 1136 sayılı Yasanın 58. maddesi kapsamında değerlendirilmesi karşısında, şüpheli Cumhuriyet Savcısının hukuki durumunun, anılan Yasa maddesi ile suç tarihinde yürürlükte bulunan 1412 ayılı Ceza Yargılama Yasası hükümleri gözetilerek irdelenmesi gerekmektedir.

Bir avukatın görevinden doğan ya da görevi sırasında ağır cezalık suçüstü hariç bir suç işlediği ihbarını alan Cumhuriyet Savcısının soruşturma izni alınıncaya kadarın yapabileceği işler kanıtların tespitiyle sınırlıdır. Bu evrede şüpheli avukatın lehine ve aleyhine elde edilen kanıtların neler olduğunun saptanarak kaybolmasının önlenmesi ve varsa suç eşyasının korunması gerekir. Belirtilen dönemde işlenen suçla ilgili dosyalar, belgeler incelenip örnekleri dosya içerisine alınabilir. Konuya ilişkin bilgisi olduğu anlaşılan kişiler ifade sahibi olarak dinlenebilir ve anlatımları tutanağa geçirilebilir. Soruşturma izni verilmeden şüpheli avukatın yüklenen suçtan ötürü savunması alınamaz. Hâkim tarafından sorguya çekilemez üzeri, konutu ve işyeri aranamaz. Ağır cezalık suçüstü hariç, yakalanamaz, gözaltına alınmaz ve tutuklanamaz.

İncelenen dosya da ise, şüpheli Cumhuriyet Savcısının hakkında Adalet Bakanlığınca verilmiş soruşturma izni bulunmayan avukatın gözaltına alınması ve alkol raporu düzenlenmesini istediği anlaşılmaktadır. Bu konudaki kanıtların takdiri, kolluğa verilen bu sözlü buyruğun hukuka uygun olup olmadığının değerlendirilmesi mahkemeye ait olduğundan ve toplanan deliller yeterli şüphe oluşturduğu anlaşıldığından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yapılan açıklamalar ışığında yerinde görülmesi karşısında N. Ağır Ceza Mahkemesince verilip kesinleşen 23.8.2005 gün ve 2005/264-145 sayılı kararın Ceza muhakemesi Kanunun 309. maddesi uyarınca bozulmasına, oyçokluğu ile karar verilmiştir.


Ceza Muhakemesi Kanunu 92. Madde

Gözaltı İşlemlerinin Denetimi

Cumhuriyet başsavcıları veya görevlendirecekleri Cumhuriyet savcıları, adlî görevlerinin gereği olarak, gözaltına alınan kişilerin bulundurulacakları nezarethaneleri, varsa ifade alma odalarını, bu kişilerin durumlarını, gözaltına alınma neden ve sürelerini, gözaltına alınma ile ilgili tüm kayıt ve işlemleri denetler; sonucunu Nezarethaneye Alınanlar Defterine kaydederler.

Ceza Muhakemesi Kanunu 92. Madde Gerekçesi

Maddede Cumhuriyet savcılarının esasen görevleri içinde bulunan hususlar daha ayrıntılı olarak yinelenmekte ve bu suretle var olan tereddütlere açıklık getirilmesi amaçlanmaktadır: Adlî görevleri, nezarethanelerin ve buralardaki işlemlerin özenle gözetlenmesini gerektirdiğinden Cumhuriyet savcıları nezarethaneleri, varsa ifade alma odalarını, gözaltına alınan kişinin durumlarını, gözaltına alma neden ve sürelerini ve gözaltına almaya ilişkin bütün kayıt ve işlemleri inceleyecek ve araştıracaklardır. Bu suretle yerli yersiz öne sürülen işkence iddiaları da ortadan kaldırılmış olacaktır. Cumhuriyet savcısı inceleme ve araştırmaları sonuçlarını Nezarethaneye Alınanlar Defterine kaydedecektir. Böylece kolluk, asılsız iddialardan da kurtarılmış olacaktır.

  • İlgili Makale: 
  • 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Tam Metin: 

Ceza Muhakemesi Kanunu 68. Madde Hakkında Emsal Karar Aramak İçin: https://karararama.yargitay.gov.tr/

Yorum Gönderin

X
kadim hukuk ve danışmanlık