Ceza Muhakemesi Kanunu 83. Madde (CMK)

Ceza Muhakemesi Kanunu 83. Madde (CMK)

ceza muhakemesi kanunu 83 madde

Ceza Muhakemesi Kanunu 83. Madde

Keşif

  1. Keşif, hakim veya mahkeme veya naip hakim ya da istinabe olunan hâkim veya mahkeme ile gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı tarafından yapılır.
  2. Keşif tutanağına, var olan durum ile olayın özel niteliğine göre varlığı umulup da elde edilemeyen delillerin yokluğu da yazılır.

Ceza Muhakemesi Kanunu 83. Madde Gerekçesi

Madde, yargılamanın amacına erişmek için olay ve durumun oluş nedenlerini anlayabilmek üzere yerinde inceleme yapmak hususunu düzenlemektedir. Bu amaçla yapılacak incelemeye muhakeme hukukunda keşif denilmektedir. Keşif, delil içeriğinin öğrenilmesine toplanmış delillerin değerlendirilmesine yaradığı gibi, icra edildiği yerde var olan durum ile olayın özelliğine göre varlığı umulup da bulunamayan eserlerin ve izlerin yokluğumu saptama bakımından da önemlidir.

Hâkim tarafından ve alman bir karara dayanılarak icra edilen keşif, olay yerinde, olay saati ve meteorolojik koşullara uygun biçimde yapıldığında amaca daha uygun olur. Diğer muhakeme işlemlerinde olduğu gibi keşif, naip hakim ya da istinabe olunan mahkeme gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı tarafından yapılabilecektir.

Keşfin, hakim tarafından yapılması gereği, vicdani delil sisteminde hakimin, ispat araçları ile doğrudan teması ve duruşmadan edineceği kanaate göre karar vermesi ilkesi bakımından önemli olduğu kadar, davanın sonucuna etkili bir durum saptamasının, tarafların hazır bulunabileceği yargılama aşamasında yapılması açısından da yararlı olup “adil yargılama” ilkesi ile doğrudan ilişkilidir. Bu konuda 86. maddenin gerekçesine de bakılmalıdır.

  • İlgili Makale: 
  • 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Tam Metin: 

ceza muhakemesi kanunu 83 madde cmk
ceza muhakemesi kanunu 83 madde cmk

Ceza Muhakemesi Kanunu 83. Madde Keşif Emsal Kararlar

Yargıtay Ceza Genel Kurulu E: 2008/1-5, K:2008/33

  • Ceza Muhakemesi Kanunu 83. Madde
  • Keşif

Olay tarihi olan 27.07.2004 tarihinde saat 18.00 sıralarında sanık Ö… S… “in, evlilikten olma ortak çocukları ile ilgilenmekte olan resmi nikahlı eşi Fatma’yı, ruhsatsız tabancası ile sağ scapulanın 3-4 cm altından giren ateşli silah mermi çekirdeği ile vurduğu, merminin maktulün vücudunda kaldığı, sanığın maktulü yatağa yatırdıktan sonra, aynı mahallede bakkallık yapan tanık A… T… ‘ya eşinin rahatsızlandığını söylemesi ve bu tanığın da telefonla durumu 112 acil servise bildirmesi üzerine, olay yerine ambulans geldiği, gelen doktorun maktulün ölmüş olduğunu saptamayıp bildirmesi üzerine, sanığın eşinin tansiyon hastası olduğunu belirttiği ve maktule bunun dışında tıbbi olarak herhangi müdahale ve muayene yapılmadığı, sanık tarafından durumun maktulün babası olan ve Konya ilçesinde yaşayan katılan M… ‘e telefonla bildirildiği ve yine sanığın girişimiyle maktulün cenazesinin, haklarında beraat kararı kesinleşen sanıklar H… ve Y… tarafından yıkandığı, yıkama sırasında cesedin sırt kısmından kan geldiğinin sanığa bildirildiği, fakat sanığın bu hususa da açıklama getirerek eşinin alerjisi olduğunu kaşıyıp kanatmış olabileceği, yeni doğum yaptığı için bunun etkisinin bulunduğu gibi sözlerle diğer sanıkların da ölümün doğal bir ölüm olduğu hususunda inandırıldıkları, maktulün cenazesinin baba memleketi olan Tonya ilçesinde defnedilmesinden 3-4 gün sonra adını açıklamayan bir kişinin katılanı telefonla arayarak, maktul kızının, sanık tarafından öldürüldüğünü bildirmesi üzerine, katılanın dilekçe ile C.savcılığına başvurduğu, maktulün mezarı açılmak suretiyle gerçekleştirilen otopsi ile ölüm nedeninin sol akciğeri boydan boya geçen mermi trasesi ile uyumlu iç organ hasarı ve kanamasına neden olan ateşli silah yaralanmasına bağlı olduğunun belirlendiği, bu arada sanığın ifadesi alınmak için kolluk tarafından çağırıldığında olayda kullandığı silahı getirerek kolluğa teslim ettiği, katılan ve tanıkların anlatımları, savunma, otopsi raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır.

Yukarıda dosya kapsamına uygun şekilde oluşu açıklanan olayda, Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasındaki hukuki uyuşmazlık, sanığın sabit olan eyleminin hangi suç niteliğine uyduğunun belirlenmesine ilişkindir. Ancak, işin esasının görüşülmesine geçilmeden önce Kurul Üyelerinden H. Eken, Yerel Mahkemece olay yerinde sanık da hazır bulundurulmak suretiyle keşif yapılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesinin gerektiği, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazın bu değişik gerekçe ile kabulüne ve hükmün öncelikle eksik soruşturma nedeniyle bozulmasına karar verilmesi hususunu ileri sürmesi üzerine, bu husus Yargıtay’la Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak ele alınmıştır. Olayın görgü tanığının bulunmaması, hemen ortaya çıkmaması ve olayın ortaya çıkması sonrasında C.Savcısı tarafından olay yerinde keşif yapılmış olması da nazara alındığında, yargılamanın ulaştığı aşama itibariyle keşif yapılmasının, dosyada bulunan kanıtların değerlendirilmesine herhangi bir katkısının bulunmayacağı anlaşılmaktadır. Bu nedenle keşif yapılmak suretiyle soruşturmanın genişletilmesine gerek bulunmadığına oyçokluğu ile karar verilmiştir.


Yargıtay Ceza Genel Kurulu E: 2/120, K: 124

  • Ceza Muhakemesi Kanunu 83. Madde
  • Keşif

Somut olayda sanığın, İnceler kasabası Yıkıntı mevkiinde bulunan naylon çadır şeklindeki barınağın ve bitişiğindeki üç adet çam ağacının taksirle yanmasına neden olduğu kabul edilmiştir. İddianamede, sanığın taksirli eylemi nedeniyle orman ağaçlarının yandığının ileri sürülmesi ve soruşturma evrakı kapsamında yer alan, İnceler Orman İşletme Şefliğince düzenlenmiş olay yeri tespit tutanağının içeriği ile bu tutanağı düzenleyen görevlilerin mahkeme huzurunda tanık sıfatıyla alınan ifadeleri nazara alındığın da, suç yerinin orman sayılan yerlerden olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, Yerel Mahkemece olay yerinin konumu uygulamalı keşif yapılarak belirlenmemiştir. Sanığın sabit olan eylemi nedeniyle hakkında hangi yasa maddesinin uygulanacağının ve dahası yargılama yapacak görevli mahkemenin belirlenebilmesi için, suç işlenen yerin konumunun araştırılmasında zorunluluk bulunmaktadır. Her ne kadar hüküm sanık tarafından temyiz edilmiş olsa da suç niteliği yönünden bir kazanılmış haktan söz edilemeyeceği gibi, yerleşmiş yargısal kararlarda kabul edildiği üzere, tabi hâkim ilkesi gereğince sanığın görevli mahkemede yargılanması onun lehinedir. Yerel Mahkemece bu araştırmanın yapılmamış olması, denetim olanağını ortadan kaldırmaktadır. Bu itibara Yerel Mahkemece noksan soruşturmaya dayalı olarak hüküm kurulmuş olması yasaya aykırı olup, Yargıtay C. Başsavcılığının itirazının kabulüne ve Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.


Yargıtay Ceza Genel Kurulu E:1989/229, K: 1989/277

  • Ceza Muhakemesi Kanunu 83. Madde
  • Keşif

Mahkemece; 30.9.1988 gününde amenejman haritası suç tespit tutanağı ve olay yeri krokisi zemine uygulanmak suretiyle ehil bilirkişi marifetiyle keşif yapıldığı, Teknik bilirkişinin düzenlediği 10.10.1988 günlü raporunda; yanan sahadaki katılan idare gerçek zararın 84.420 ağaçlandırma giderinin 658.350 lira olduğunun saptandığı, anlaşılmıştır.

Açıklanan şu hale ve 6831 sayılı 112. maddesine ve 114, maddesinin her türlü orman suçları ile tahrip olunan veya yakılan sahalar için, bu konuda yazılı tazminattan başka ayrıca ağaç cinsine göre “… ağaçlandırma masrafına da hükmolunur biçimindeki emredici hükmüne göre, tazminata ve ağaçlandırma giderine hükmolunması gerekirken, katılan temsilcisinin son celseye gelmediğinden bahisle katılanın tazminat konusunda Hukuk Mahkemesine müracaatta muhtariyetine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırıdır. Suç tespit tutanağındaki Orman muhafaza memurunun aletsiz bir ölçüm ve tahmine dayalı tazminat miktarı ile teknik bilirkişi raporu arasında fark vardır, bu nedenle yeniden keşif yapılması gerekir, bu da yargılamayı uzatır” biçimindeki direnme gerekçesinde de isabet yoktur.

Zira teknik bilirkişi, araç ve gereç kullanmak suretiyle idare zararını sağlıklı bir biçimde saptayıp raporunu vermiştir. Bu rapora dayanılarak karar verilmesi mümkün olup yeni bir keşfe gerek de yoktur. Bu itibarla katılan idare temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme hükmünün açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmelidir.


Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2013/5047, K: 2013/11723

  • Ceza Muhakemesi Kanunu 83. Madde
  • Keşif

Katılan kurumun 03.10.2007 tarihli yazısı ekinde mühürleme tutanağı olarak gönderilen, 05.06.1986 tarihli Elektrik Açma Emrinde sayacın mühürlenip mühürlenmediğine ilişkin herhangi bir açıklama bulunmadığından, öncelikle tutanağa konu sayacın suç tarihinden önce kurum mührü ile mühürlenip mühürlenmediği, mühürlenmiş ise buna dair mühürleme tarihi ile sayaç ve mühür numarasını içeren belge istenerek incelenip, sayacın suç tarihinden önce usulüne uygun olarak mühürlenmediğinin tespiti halinde beraatına karar verilmesi, mühürlendiğinin tespiti halinde ise; sanık hakkında oturduğu evdeki sayaca film şeridi sokmak suretiyle müdahale edildiğine dair muayene raporuna dayanılarak suç tutanağı düzenlenmiş olması nedeniyle, somut olayda atılı mühür bozma suçunun oluşması için, mührün konuluş amacına aykırı hareket ederek sayaca müdahale edilmiş olması gerektiği gözetilerek, sanığın sayaca müdahale ederek kaçak elektrik kullanıp kullanmadığının tespiti açısından ise; mahallinde bilirkişi marifetiyle keşif yapılarak kurulu güç tespit edilip, normal kullanıma göre tüketebileceği ortalama elektrik miktarı bilirkişiye hesaplattırılarak, sanığın tutanağa konu evi kullan maya başladığı tarih esas alınarak tutanak öncesi tüketim föyleriyle karşılaştırılıp, arasında aşırı bir oransızlık bulunup bulunmadığı, sayacın kontrol için söküldüğü 18.12.2006 tarihli tutanaktan sonra tüketimde belirgin bir artış bulunup bulunmadığı konusunda bilirkişiden rapor alınarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tespiti gerekirken; eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde sanığın mahkûmiyetine karar verilmesine oy çokluğuyla karar verildi.


Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2013/10661, K: 2013/1917

  • Ceza Muhakemesi Kanunu 83. Madde
  • Keşif

Suça konu ceviz fidanlarının bulunduğu iddia edilen yerde yapılan keşif sonucu ziraat mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen 03.08.2009 tarihli raporda anılan yerin orman sayılan yerlerden olduğu, kadastro teknisyeni bilirkişinin 26.08.2009 tarihli raporunda ise Kızlaç Köyü 23 ada 1 nolu parsel içinde kaldığının belirtilmiş olması karşısında;

Maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde ortaya çıkarılıp olayın etraflıca aydınlatılması bakımından Kızlaç Köyü 23 ada I no.lu parselin tabu kaydının temini ile mahallinde orman mühendisi ve teknik bilirkişiler de hazır edilerek keşif yapılmak suretiyle zarar verilen ceviz ağaçlarının orman alanında kalıp kalmadığı kesin olarak saptanıp belirlendikten sonra sonucuna göre orman alanı içinde bulunması durumunda sanığın duvar yıkma ve sahipli köpeği öldürme eylemi nedeniyle TCK’nın 151/1, 43/1. maddeleri, ceviz ağaçlarını sökme eylemi nedeniyle de 6831 sayılı Orman Kanununun 91. maddesi ile cezalandırılması gerektiği, ceviz ağaçlarının ormanlık alanda olmadığının anlaşılması halinde ise eylemin bir bütün halinde TCK’nın 152/1-c, 43/1. maddelerinde belirtilen zincirleme biçimde mala zarar verme suçu oluşturacağı hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulmasına oyçokluğuyla karar verildi.


Ceza Muhakemesi Kanunu 68. Madde Hakkında Emsal Karar Aramak İçin: https://karararama.yargitay.gov.tr/

Yorum Gönderin

X
kadim hukuk ve danışmanlık