Ceza Muhakemesi Kanunu 66. Madde
Atama Kararı ve İncelemelerin Yürütülmesi
- Bilirkişi incelemesi yaptırılmasına ilişkin kararda, cevaplandırılması uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren sorularla inceleme konusu ve görevin yerine getirileceği süre belirtilir. Bu süre, işin niteliğine göre üç ayı geçemez. Özel sebepler zorunlu kıldığında bu süre, bilirkişinin istemi üzerine, kendisini atayan merciin gerekçeli kararıyla en çok üç ay daha uzatılabilir.
- Belirlenen süre içinde raporunu vermeyen bilirkişi hemen değiştirilebilir. Bu durumda bilirkişi, o ana kadar yaptığı işlemleri açıklayan bir rapor sunar ve görevi sebebiyle kendisine teslim edilmiş olan eşya ve belgeleri hemen geri verir. (Değişik son cümle : 3/11/2016-6754/44 md.) Ayrıca, hukukî ve cezaî sorumluluğuna ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla, bilirkişiye ücret ve masraf adı altında hiçbir ödeme yapılmamasına karar verilebilir ve gerekçesi gösterilerek gerekli yaptırımların uygulanması bilirkişilik bölge kurulundan istenir.
- Bilirkişi, görevini, kendisini atamış olan merci ile ilişki içinde yerine getirir, gerektiğinde bu mercie incelemelerindeki gelişmeler hakkında bilgi verir, yararlı görülecek tedbirlerin alınmasını isteyebilir.
- Bilirkişi, görevini yerine getirmek amacıyla bilgi edinmek için şüpheli veya sanık dışındaki kimselerin de bilgilerine başvurabilir. Bilirkişi, uzmanlık alanına girmeyen bir sorun bakımından aydınlatılmasını isteyecek olursa; hâkim, mahkeme veya Cumhuriyet savcısı, nitelikli ve konusunda bilgisiyle tanınmış kişilerle bir araya gelmesine izin verebilir. Bu şekilde çağrılan kişiler yemin eder ve verecekleri raporlar, bilirkişi raporunun tamamlayıcı bir bölümü olarak dosyaya konulur.
- İlgililer de merciinden, incelemeler yapılırken bilirkişiye teknik nitelikte bilgiler verebilecek olan ve ismen belirleyecekleri kişileri dinlemeleri veya bazı araştırmaların yapılması hususlarında karar verilmesini isteyebilir.
- Gerekli olması halinde, bilirkişi, mağdur, şüpheli veya sanığa mahkeme başkanı, hâkim veya Cumhuriyet savcısı aracılığı ile soru sorabilir. Ancak, mahkeme başkanı, hâkim veya Cumhuriyet savcısı, bilirkişinin doğrudan soru sormasına da izin verebilir. Muayene ile görevlendirilen hekim bilirkişi, görevini yerine getirirken zorunlu saydığı soruları, hâkim, Cumhuriyet savcısı ve müdafi bulunmadan da mağdur, şüpheli veya sanığa doğrudan doğruya yöneltebilir.
- Bilirkişiye inceleyeceği şeyler mühür altında verilmeden önce bunların listesi ve sayımı yapılır. Bu hususlar bir tutanakla belirlenir. Bilirkişi, mühürlerin açılmasını ve yeniden konulmasını yine tutanakla belirtmek ve bir liste düzenlemekle yükümlüdür.
Ceza Muhakemesi Kanunu 66. Madde Gerekçesi
Numara verilmiş yedi fıkra ve fıkralar içerisinde yer alan paragraflardan oluşan bu madde bilirkişilikle ilgili önemli sorunlara çözüm yolları getirmektedir. Bu çözüm yolları aşağıda fıkra sıralamasında gösterilmiştir.
Bilirkişi incelemesine ilişkin karar:
1) numaralı fıkrada yer alan hükme göre karar iki hususu içerecektir:
a) İnceleme konusu belirtilecek ve bu konu teknik nitelikte veya özel bilgilerle çözülebilecek nitelikte olacaktır. Bunlar dışındaki sorunlar için bilirkişi incelemesi kararı verilemeyecektir.
b) Bilirkişinin görevini yerine getireceği süre belirtilecektir yani bilirkişiye belirli bir süre verilecektir. Özel nedenler zorunlu kılmadıkça bilirkişi görevini bu süre içinde bitirmekle yükümlüdür.
2) numaralı fıkrada da belirtildiği üzere bu bilirkişi hemen değiştirilebilir. Ancak yetkili merci özel nedenleri kabul ettiğinde ve bilirkişinin de istemi varsa, süre bütün bu hususları belirten gerekçeli bir kararla en çok üç ay daha uzatılabilir.
Bilirkişinin süresi içinde görevini bitirememesi hâli: Bilirkişi, belirlenen süre içinde raporunu vermemiş ve süre de uzatılmamış ise yine de merciine bir rapor vermek ve bunda o ana kadar giriştiği işlemleri açıklamak ve görevi nedeniyle kendisine teslim edilmiş olan eşya ve belgeleri derhâl geri vermekle yükümlüdür. Bu bilirkişi, bilirkişiler listesinden çıkarılabilir. Fıkrada görevlerini zamanında yerine getirmemiş bulunan bilirkişinin bu yüzden uğranılan zararları tazmine mahkûm edilip edilmemeleri, kendilerini atayan merciin takdirine bırakılmıştır.
Bilirkişinin görevini yerine getirmesi biçimi: Birinci olarak görevin, atayan merci ile ilişki kurularak yerine getirilmesi, örneğin bazı konularda hâkim veya Cumhuriyet savcısından ek bilgi istenebilmesi esastır. İkinci olarak bilirkişi gerektiğinde incelemelerinin gelişmeleri hakkında merciine bilgi verecektir; böylece bilirkişinin görevini ihmal etmesi önlenmek istenilmektedir. Bilirkişi yararlı gördüğü tedbirlerin alınmasını da merciden isteyebilecektir.
Bilirkişinin bazı kimselerle teması: Bilirkişi görevin yerine getirilmesi gerektiriyorsa şüpheli veya sanığın bilgisine başvurabileceği gibi (aşağıda 5 numaraya bakınız) aynı maksatla sanık dışındaki kimselerin de bilgilerine başvurabilir. Bilirkişinin, uzmanlığına girmeyen bir hususta aydınlanma gereksinimi duyduğu hâllerde, hâkime veya mahkemeye veya Cumhuriyet savcısına başvurması ve gereksinimi bildirmesi hâlinde adı geçenlerin, nitelikli ve konusunda bilgisiyle tanınmış kişilerle bir araya gelmelerine izin vermeleri 4) numaralı fıkrada öngörülmüştür. Böylece çağırılan kişiler de yemin edecekler ve rapor vereceklerdir. Bu rapor bilirkişi raporunun tamamlayıcı bir kısmı sayılacaktır. Cumhuriyet savcısı ve taraflar da hâkimden aynı nitelikteki istemde bulunabileceklerdir.
Bilirkişinin şüpheli veya sanığa soru yöneltmesi: Bilirkişinin şüpheli veya sanığa soru yöneltmesi mahkeme başkanı veya hâkim veya Cumhuriyet savcısının iznine bağlıdır. Adı geçenler bu hususta gerekçeli bir karar ile izin vereceklerdir. İzin verilmezse sorular mahkeme başkanı, hâkim veya Cumhuriyet savcısı aracılığı ile yani onlar tarafından yöneltilir.
Cumhuriyet savcısı veya taraflar, bilirkişiye sorularını hâkim aracılığı ile sorarlar; ancak hâkim adı geçenlere doğrudan soru yöneltmek yetkisini verebilir. Ancak hekim bilirkişiler muayene yaparken, zorunlu saydıkları soruları, hâkim, Cumhuriyet savcısı ve avukat bulunmadan da doğrudan şüpheli veya sanığa yöneltebilirler.
Bilirkişiye eşyanın veya belgelerin verilmesi: Bilirkişilere, incelemek üzere şeyler mühür altında verilmeden önce sayım yapılır ve bir liste meydana getirilir. Bütün bu hususlar tutanağa bağlanır; mühürlerin açılması ve yeniden konulması yine bir tutanağa bağlanır ve bir liste düzenlenir. Bu ikinci liste ve tutanak bilirkişilerce düzenlenecektir.
- İlgili Makale:
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Tam Metin:
Ceza Muhakemesi Kanunu 66. Madde Atama Kararı ve İncelemelerin Yürütülmesi Emsal Kararlar
Yargıtay 4. Ceza Dairesi E: 2015/26670, K: 2016/3665
- Ceza Muhakemesi Kanunu 66. Madde
- Atama Kararı ve İncelemelerin Yürütülmesi
5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
5271 sayılı CMK’nın 62 ve 73. maddeleri arasında ise, bilirkişi incelemesine ilişkin hükümlere yer verilmiştir. Bilirkişinin atanmasına ilişkin 63. maddede,
“(1) Çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına re’sen, Cumhuriyet savcısının, katılanın, vekilinin, şüphelinin veya sanığın, müdafiinin veya kanunî temsilcinin istemi üzerine karar verilebilir. Ancak hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukukî bilgi ile çözülmesi olanaklı konularda bilirkişi dinlenemez.
(2) Bilirkişi atanması ve gerekçe gösterilerek sayısının birden çok olarak saptanması, hâkim veya mahkemeye aittir. Birden çok bilirkişi atanmasına ilişkin istemler reddedildiğinde de aynı biçimde karar verilir.”, hükmü düzenlenmiş, 64. maddede bilirkişinin seçimi ve yemini, 66. maddede atama kararı ve incelemelerin yürütülmesi, 67. maddede bilirkişi raporu, 69 ve 70. maddelerde ise bilirkişinin çekinmesi ve reddi hükümleri açıklanmıştır.
İnceleme konusu somut olayda; kanun yararına bozma istemine konu edilen katip …’ın duruşmalarda görev almadığı, yalnızca 02.03.2015 tarihinde yapılan keşifte zabıt katibi olarak görev yaptığı ve keşif sırasında olay yerinin fotoğraflarının da hâkimin talimatı üzerine kendisi tarafından çekilerek, bilahare dosyaya konulduğu görülmektedir.
Dosyaya ibraz edilen fotoğrafların, sanık …’un mağdur …’un üzerine arabasını sürdüğü yola ilişkin fotoğraflar olduğu ve yargılama konusu suçların mahiyeti itibariyle, hükmü olumlu veya olumsuz anlamda doğrudan etkileyebilecek herhangi bir özelliklerinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Kanun yararına bozma istemine konu edilen husus, 02.03.2015 tarihinde yapılan keşifte zabıt kâtibi olarak görev yapan …’ın, aynı keşifte olay yerinin fotoğrafını çekmesi nedeniyle, CMK’nın hâkimin davaya bakamayacağı hallere ilişkin (h) bendinin ihlal edildiği iddiasıdır.
Öncelikle, 02.03.2015 tarihinde yapılan keşifte katip …’ın CMK’nın 63, 64 ve 66. maddelerinde açıklandığı üzere, bilirkişi olarak ataması yapılmamış ve yemin verdirilmemiştir. İkinci olarak, delil toplama ve işleme tarzında icra edilmeyen, bilgi mahiyetindeki olay yeri fotoğraflarının çekilmesi, çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren bir husus değildir. Diğer bir deyişle kâtip …’ın hâkimin talimatıyla olay yeri olan yola ait fotoğrafları çekerek dosyaya ibraz etmesi, klasik anlamda bir bilirkişilik faaliyeti olarak değerlendirilmemiştir. Kaldı ki, tarafların yargılama safhasında veya sonrasında, kâtip …’ın düzenlediği keşif zaptına veya dosyaya ibraz edilen fotoğraflara herhangi bir itirazı da olmamıştır.
Bu itibarla, 02.03.2015 tarihinde yapılan keşifte zabıt kâtibi olarak görev yapan …’ın, CMK’nın 63, 64 ve 66. maddelerinde açıklandığı şekilde bilirkişi olarak atanmamış olması, yalnızca olay yerine ait fotoğrafları çekerek dosyaya ibraz etmesinin, klasik anlamda bir bilirkişilik faaliyeti olarak görülmemesi ve tarafların herhangi bir itiraz ileri sürmediği olay yerine ilişkin fotoğrafların, hükmü doğrudan etkileyen bir özelliğinin bulunmaması dikkate alınarak, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, yerinde görülmediğinden, CMK’nın 309. maddesi uyarınca kanun yararına bozma isteminin reddine, 29.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 5. Ceza Dairesi E: 2001/5294, K: 2001/5221
- Ceza Muhakemesi Kanunu 66. Madde
- Atama Kararı ve İncelemelerin Yürütülmesi
1992 doğumlu olan mağdur hakkında Adıyaman Devlet Hastanesi genel cerrahi uzmanı tarafından düzenlenen 3533 sayılı ve 9.11.2000 gün yazılı raporda “anal kanal ağrılı, anal kanal tonusu azalmış, genopectoral pozisyona linearda saat 12.5 ve 7’de yırtıklar mevcuttur, bu bulgularla fiili livataya maruz kalmıştı” şeklinde görüş belirti lirken yine Adıyaman Devlet Hastanesi Baştabipliğinin 19.12.2000 gün ve 17 sayılı raporu ile Adli Tıp Kurumu Malatya Şube Müdürlüğüne ait 2001/699 sayılı 13.2.2001 tarihli raporunda benzer şekilde “şahsın yapılan muayenesinde; anüs mukozası ve sfinkter tonusu doğal bulunduğu, ekimoz, fissür, fistül, görülmediğine göre fiili livatanın maddi delillerine rastlanılmadığı, konunun adli tahkikatla aydınlatılmasının uygun olacağı” belirtilmiş, raporlar arasındaki açıklanan çelişki suçun sübutuna ve nitelendirilmesine etkili olduğu cihetle mevcut raporların dosya ve mağdurla birlikte Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderilerek mağdurdaki varsa arazların tespiti ve açıklanan çelişki giderilerek livata fiilinin tamamlanıp tamamlanmadığı veya ırza tasaddi ve ırza geçmeye teşebbüs derecesinde kalıp kalmayacağı hususunda ilgili ihtisas kurulundan mütalaa alınması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulmasına oyçokluğuyla karar verildi.
Yargıtay 8. Ceza Dairesi E:2020/9901, K:2021/4088
- Ceza Muhakemesi Kanunu 66. Madde
- Atama Kararı ve İncelemelerin Yürütülmesi
5271 sayılı CMK’nın 63. maddesi uyarınca çözümü; uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşüne başvurulması gereklidir. Aynı kanunun 64. maddesine göre bilirkişiler, Bölge Adliye Mahkemelerinin yargı çevreleri esas alınmak suretiyle Bilirkişilik Bölge Kurulu tarafından hazırlanan listede yer alan kişiler arasından seçilir. 5271 sayılı CMK’nın 66. maddesine göre de bilirkişi incelemesi yaptırılmasına ilişkin kararda, cevaplandırılması uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren sorularla inceleme konusu ve görevin yerine getirileceği süre belirtilir.
Bu düzenlemeler karşısında; Bilirkişilik Bölge Kurulu listesinden, bulunmadığı takdirde liste dışından konusunda uzman bilirkişi ya da bilirkişiler görevlendirilerek sanıkların konumlarına göre meydana gelen yaralanmadan dolayı sorumlulukları bulunup bulunmadığı konusunda rapor alınarak sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri yerine Bilirkişilik Bölge Kurulu listesinde kayıtlı olup olmadığı, kayıtlı değilse yemin verilmediği, uzmanlığının ne olduğunun belirtilmeyen, bilirkişiden alınan rapora dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması, Yasaya aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince bozulmasına, 16.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 19. Ceza Dairesi E:2018/1712, K:2018/4653
- Ceza Muhakemesi Kanunu 66. Madde
- Atama Kararı ve İncelemelerin Yürütülmesi
02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde değişiklik yapılarak madde içeriğinden “etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile” ibaresinin çıkarılması nedeniyle özel bir etkin pişmanlık hükmü olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 354. maddesinin aynı Kanun’un 337/a maddesinde düzenlenen suç yönünden uzlaştırma kurumunun uygulanmasına engel teşkil etmemesi, suçun işlenmesinden sonra fail ile mağdur arasındaki çekişmeyi bir uzlaştırmacının girişimiyle kısa zamanda tarafların özgür iradeleriyle ve adli merciler daha fazla meşgul edilmeden sonuçlandırmayı amaçlayan uzlaştırmanın soruşturma ve kovuşturmalarda mutlaka öncelikle uygulanması zorunlu bir maddi ceza ve ceza muhakemesi hukuku kurumu olması ve İcra ve İflas Kanunu’nun 354. maddesinin yerine geçip anılan maddenin uygulanmasını ortadan kaldırmaması karşısında, sanık hakkında 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik CMK’nın 253, 254. maddelerinin uygulanması zorunluluğu, Kabule göre de;
Suçun unsurlarının tespitinin uyuşmazlığı çözmekle görevli hakimin münhasır yetki alanında bulunduğu halde, bu hususta bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle yargılamanın seriliği ve ucuzluğu ilkesine aykırı davranıldığı gibi ayrıca 5271 sayılı CMK’nın 66. maddesinde belirtilen “Bilirkişi incelemesi yaptırılmasına ilişkin kararda, cevaplandırılması uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren sorularla inceleme konusu ve görevin yerine getirileceği süre belirtilir” ilkesine uyulmadan bilirkişiye sorulan sorular ve inceleme konusu belirtilmeksizin rapor istenilmesi suretiyle fazladan yargılama giderine hükmolunması,
Bozmayı gerektirmiş ve sanıklar müdafilerinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca bozulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 17/04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi E:2015/2650, K:2016/2814
- Ceza Muhakemesi Kanunu 66. Madde
- Atama Kararı ve İncelemelerin Yürütülmesi
2911 sayılı Kanunun 32/1. maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle dava açılan sanık hakkında zamanaşımı süresi içinde hüküm kurulması, örgüt adına suç işleme suçundan ise zamanaşımı içinde işlem yapılması mümkün görülmüştür.
Dosyada bulunan görüntülerde sanığın elinde bulunduğu anlaşılan cismin niteliğinin kesin olarak belirlenmesi için CMK’nın 66. maddesi uyarınca konusunda uzman patlayıcı madde uzmanı bilirkişi mütalaası alınarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi, hükümden sonra yürürlüğe giren 6526 sayılı Kanunun 2. maddesiyle değişik 5235 sayılı Kanunun 12. maddesi uyarınca görevsizlik kararı verilmesinde yasal zorunluluk bulunmaması, bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün diğer yönleri incelenmeksizin öncelikle bu sebeplerden dolayı bozulmasına, 26.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.