Ceza Muhakemesi Kanunu 43. Madde
Tanıkların Çağrılması
- Tanıklar çağrı kağıdı ile çağrılır. Çağrı kağıdında gelmemenin sonuçları bildirilir. Tutuklu işlerde tanıklar için zorla getirme kararı verilebilir. Karar yazısında bu yoldan getirilmenin nedenleri gösterilir ve bunlara çağrı kağıdı ile gelen tanıklar hakkındaki işlem uygulanır.
- Bu çağrı telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, çağrı kağıdına bağlanan sonuçlar, bu durumda uygulanmaz.
- Mahkeme, duruşmanın devamı sırasında hemen dinlenilmesi gerekli görülen tanıkların belirteceği gün ve saatte hazır bulundurulmasını görevlilere yazılı olarak emredebilir.
- Cumhurbaşkanı kendi takdiri ile tanıklıktan çekinebilir. Tanıklık yapmayı istemesi halinde beyanı konutunda alınabilir ya da yazılı olarak gönderebilir.
- Bu madde hükümleri, kişinin ancak Cumhuriyet savcısı, hakim veya mahkeme önünde tanık olarak dinlenmesi halinde uygulanabilir.
Ceza Muhakemesi Kanunu 43. Madde Gerekçesi
Madde, en önemli delillerden birisini oluşturan tanıklık konusunda yenilikler getirmektedir. Tanıklık, kamu yararının ağırlık taşıdığı toplumsal bir görev olup kişiler bu görevi yerine getirmekle yükümlüdürler.
Tanıkların bu yükümlülüklerini yerine getirmeleri için öncelikle davetiye ile çağrılmaları gerekir. Esas bu olmakla beraber yargılamada sürati sağlamak amacı ile telefon, telgraf, faks ve benzeri haberleşme araçlarından da yararlanılması uygun görülmüş ve davetin bu araçlarla da yapılabilmesi kabul edilmiştir. Karşılaştırmalı ceza yargılama hukukunda da bu usullere yer verilmiştir.
Davet üzerine gelmemenin yasal sonuçları, davetiye, telgraf, faks gibi yazı ile yapılan çağrılarda yazılı ve telefonla gerçekleştirilen çağrıda sözlü olarak tanığa bildirilecektir. Tebligatın yapıldığı ve yasal sonuçlarının bildirildiği çağrının türüne göre ilgilinin imzasının alınması veya görevli tarafından tutanak düzenlenmesi suretiyle belgelendirilecektir.
Mahkeme tutuklu veya ivedi işler ile davanın özellik ve niteliği bakımından zorunlu gördüğü hâllerde, açıklanan kuraldan ayrılarak tanıklar için ihzar müzekkeresi verebilecek, müzekkerede zorla getirmenin nedenleri gösterilecek ve davetiye ile gelen tanıklarla ilgili hükümler uygulanacaktır.
Mahkeme, duruşma sürerken gelmemiş olan veya o aşamada davayla ilgisi bulunduğunu belirlediği bir kişinin dinlenmesi hâlinde davanın hüküm aşamasına ulaşabileceğini saptayabilir. Davaların kısa sürede sonuçlanmasına olanak sağlamak için maddenin üçüncü fıkrası bu ve benzeri durumlarda, mahkemenin, görevlilere tanığı duruşmaya getirmeleri konusunda yazılı olarak emir verebileceğini kabul etmiştir.
Maddenin dördüncü fıkrasında Cumhurbaşkanının tanıklığı ile ilgili çağırma ve ifade alma yönünden özel hükümlere yer verilmiştir: Cumhurbaşkanının tanık olarak çağrılamaması esas kuraldır; tanık sıfatıyla beyanı konutuna gidilerek alınacaktır. Cumhurbaşkanı isterse beyanını yazılı olarak da gönderebilir; ancak esas, beyanın hâkim tarafından tutanağa geçirilmesidir.
Maddenin son fıkrasına göre Başbakan, bakanlar ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri esas itibarıyla yetkili mahkeme veya mercii tarafından dinleneceklerdir; ancak Ankara mahkemelerinde de dinlenebilirler.
- İlgili Makale:
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Tam Metin:
Ceza Muhakemesi Kanunu 43. Madde Tanıkların Çağrılması Emsal Kararlar
Yargıtay 3. Ceza Dairesi E: 2014/27950, K: 2015/6940
- Ceza Muhakemesi Kanunu 43. Madde
- Tanıkların Çağrılması
5271 sayılı CMK’nın 231/5. maddesi uyarınca açıklanması geri bırakılan hükmün kesinleşmesinden sonra denetim süresi içerisinde yeniden suç işlemesi nedeniyle mahkemece yapılan ihbar üzerine CMK’nın 231/11 maddesi uyarınca, duruşma açılıp sanığın çağırılması ve oluşan yeni duruma göre savunmasının alınmasından sonra değerlendirme yapılarak hükmün açıklanmasının gerektiği gözetilmeden sanığa davetiye tebliğine rağmen savunmasının alınmasından vazgeçilerek hüküm kurulmak suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1 maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321 maddesi uyarınca istem gibi bozulmasına, 24.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 3.Ceza Dairesi E: 2014/16259, K: 2014/24719
- Ceza Muhakemesi Kanunu 43. Madde
- Tanıkların Çağrılması
- Sanık hakkında, 07/10/2008 tarihinde 5271 sayılı CMK’nın 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilip bu hükmün kesinleşmesinden sonra denetim süresi içerisinde yeniden suç işlemesi nedeniyle mahkemece yapılan ihbar üzerine CMK’nın 231/11 maddesi uyarınca, duruşma açılıp sanığın çağırılması ve oluşan yeni duruma göre savunmasının alınmasından sonra değerlendirme yapılarak hükmün açıklanmasının gerektiği gözetilmeden sanığa davetiye tebliğine rağmen savunmasının alınmasından vazgeçilerek hüküm kurulmak suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
- Sanığın yargılamanın aşamalarındaki savunmalarında, suça konu emvali ormandan topladığını beyan etmesine, emval üzerinde yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda, suça konu emvalin hayatiyetini daha önceden kaybetmiş devrik ve düşük yakacak vasıflı gövde ve dallardan elde edildiğinin belirtilmesine göre sanığın yer gösterimi suretiyle emvalin temin edildiği yerde keşif yapılarak yerin orman sayılan yerlerden olup olmadığının tespiti ile sanığın eyleminin 6831 sayılı Kanunun 91/5 maddesi kapsamında kalıp kalmadığının değerlendirilmesinden sonra bir hüküm tesisi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321.maddesi uyarınca istem gibi bozulmasına, 19/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi E:2017/19573, K:2018/19521
- Ceza Muhakemesi Kanunu 43. Madde
- Tanıkların Çağrılması
İstinabe yoluyla da yapabileceği düzenlenmiş, suça sürüklenen çocuk, mağdur veya suçtan zarar görenin, kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren üç gün içinde kararını bildirmediği takdirde teklifi reddetmiş sayılacağı belirtilmiştir. Uzlaştırma Bürosunca atanan uzlaştırmacının müşteki …’ın dosyada bilinen en son adresine Uzlaştırma Bürosu aracılığıyla usulüne uygun şekilde tebligat gönderdiği ancak tebligatın gönderilen adresin yıkılmış olması nedeniyle uzlaştırma bürosuna iade edildiği, 03/05/2017 tarihli uzlaştırma raporunda belirtildiği üzere uzlaştırmacının tebligatın iade gelmesi üzerine uzlaştırmacının müştekinin güncel mernis adresi ve telefon numarasını öğrendiği ve müştekiyi arayarak müştekiye telefon aracılığıyla uzlaştırma teklifinde bulunduğu ancak müştekinin uzlaşmak istemediğini beyan etmesi üzerine uzlaştırma işlemlerinin gerçekleşmediğine ilişkin rapor düzenlediği, CMK’nın 43. maddesinin tanıkların çağrılmasına ilişkin olduğu ve aynı maddenin ikinci fıkrasının “Bu çağrı telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak çağrı kağıdına bağlanan sonuçlar, bu durumda uygulanmaz” şeklinde düzenlendiği, bu husus da göz önüne alınarak uzlaştırmacının müştekiye telefon ile ulaşıp uzlaştırma konusunda bilgi verdikten sonra bulunduğu adresi tespit ederek uzlaştırma teklif formuna ilişkin uzlaştırma bürosu aracılığıyla yeniden tebligat çıkartarak bu formun müşteki tarafından imzalanmasını sağlaması gerektiği halde, müşteki ile yapmış olduğu telefon görüşmesini gerekçe göstererek tarafların uzlaşamadıklarından bahisle uzlaştırma raporunun düzenlenmesi karşısında, uzlaştırma raporu düzenlemek suretiyle uzlaşma tekliflinin yasaya uygun şekilde ve yöntemince yapılmadığı gözetilmeden, yargılamaya devamla sanığın mahkumiyetine hükmolunması,
Kanuna aykırı, sanık …’ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden hükmün başkaca yönleri incelenmeksizin bozulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 13.11.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi E:2009/16212, K:2009/12656
- Ceza Muhakemesi Kanunu 43. Madde
- Tanıkların Çağrılması
Ceza yargılamasında beyan delilleri arasında yer alan tanık anlatımları, kanıt araçlarından olduğundan, tanıkların çağrılması ve dinlenilmesi yöntemleri yasada ayrıntılı olarak düzenlenmiş (CYY. m. 43 ila 61) ve adaleti yanıltmaya neden olabilecek gerçeğe aykırı tanıklıkta bulunulması da suç olarak düzenlenmiştir. Belirtilen yasal hükümler uyarınca soruşturma evresinde tanık dinlemeye yetkili olan makam Cumhuriyet savcısı, kovuşturma evresinde mahkeme, naip hakim veya istinabe olunan hakimdir (Centel, Nur/Zafer, Hamide, Ceza Muhakemesi Hukuku, 5. Bası, İstanbul 2008, s. 236). Adli görevleri nedeniyle kolluk görevlilerinin olayla ilgili görgüsü olan kişileri ifade sahibi sıfatıyla dinlemeleri, onlara tanık sıfatını vermemekte ve yasadaki tanıklığa ilişkin hükümlerin uygulanmasını gerektirmemektedir. Dolayısıyla doktrinde de belirtildiği üzere (Tezcan, Durmuş/Erdem, M. Ruhan/Önok, Murat, Ceza Özel Hukuku, 6. Bası, Ankara 2008, s.880; Ünver, Yener, Adliyeye Karşı Suçlar, İstanbul 2008, s. 186) kolluğun tanık dinleme yetkisi bulunmamaktadır.
5237 sayılı TCK’nn 272. maddesinde düzenlenen yalan tanıklık suçunun oluşması için tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul önünde ya da mahkeme veya yemin ettirerek tanık dinlemeye kanunen yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapılmasının zorunlu bulunması, başka deyişle hukuksal bir uyuşmazlığa konu bir olayla ilgili olarak bilgisini aktaran kişinin yasalar gereği tanık sıfatıyla dinlenilmesinin gerekmesi ve ceza soruşturmasında 5271 sayılı CMK hükümleri uyarınca kolluğun tanık dinleme yetkisinin bulunmaması ve incelenen dosyada hükümlünün kollukta verdiği ifadeye dayalı olarak kamu davasının açılması karşısında, suçun oluşmadığı gözetilerek beraat hükmü kurulması yerine, hükümlülüğe karar verilmesi yasaya aykırı görüldüğünden, 5271 sayılı CMK’nın 309/4-d maddesi uyarınca Sandıklı Asliye Ceza Mahkemesinin 28.6.2006 tarihli ve 2005/257 esas, 2006/357 sayılı kararının Yasa Yararına bozulmasına, suç öğelerinin oluşmaması nedeniyle sanık F. T.’nın, hakkında yalan tanıklık suçundan açılan kamu davasından beraatine, 24.06.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi.