Ceza Muhakemesi Kanunu 42. Madde
Eski Hale Getirme Dilekçesi Üzerine Verilecek Karar
- Süresi içinde usul işlemi yapılsaydı, esasa hangi mahkeme hükmedecek idiyse, eski hale getirme dilekçesi hakkında da o mahkeme karar verir.
- Eski hale getirme isteminin kabulüne ilişkin karar kesindir; reddine ilişkin karara karşı itiraz yoluna gidilebilir.
- Eski hale getirme dilekçesi, kararın yerine getirilmesini durdurmaz; ancak, mahkeme yerine getirmeyi erteleyebilir.
Ceza Muhakemesi Kanunu 42. Madde Gerekçesi
Maddenin birinci fıkrası eski hale getirme dilekçesinin verileceği mahkemeyi belirlemektedir. Bu mahkeme, usul işlemi süresi içinde yapılsa idi esasa hükmedecek olan mahkemedir ve istemin kabul veya reddi hakkında karar verecektir. Maddenin ikinci fıkrasında eski hale getirme isteminin kabulü hakkındaki kararın kesin olduğu belirtilmektedir. Karşılaştırmalı usul hukukunda lehe olan hak doğurucu bu tür kararlar aleyhine kanun yoluna gidilemeyeceği eğilimi vardır. Ret kararına karşı ise acele itiraz yoluna gidilebilir.
Maddenin üçüncü fıkrasında verilen dilekçenin hukukî sonuçları açıklanmıştır. Eski hale getirme dilekçesi, kararın yerine getirilmesini durdurmaz. Buna karşılık dilekçe üzerine mahkeme kararın yerine getirilmesini, merciince karar verilinceye kadar erteleyebilir.
- İlgili Makale:
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Tam Metin:
Ceza Muhakemesi Kanunu 42. Madde Eski Hâle Getirme Dilekçesi Üzerine Verilecek Karar Emsal Kararlar
Ceza Genel Kurulu E: 2013/487 K: 2015/514
- Ceza Muhakemesi Kanunu 42. Madde
- Eski Hale Getirme Dilekçesi Üzerine Verilecek Karar
25.07.2008 tarihli hükmün sanık müdafi ile katılan ve vekilinin yüzüne karşı verildiği, sanık müdafinin 16.09.2008 tarihinde eski hale getirme talepli temyiz dilekçesi ibraz ederek hasta epikriz belgesi ve 12.09.2008 tarihinden itibaren geçerli 20 günlük istirahat raporunu dilekçesine eklediği,
Sanık müdafin mazeretinin mahallinde araştırılmasının istenildiği hastaneden gelen yazı içeriğinden kasık fıtığı şikâyeti ile 05.09.2008 tarihinde Özel Keçiören Hastanesine müracaat ettiği, aynı gün tetkiklerinin yapılarak ilaç tedavisi ile 5 gün yatak istirahatı önerilerek ameliyat için 10.09.2008 gününe randevu verildiği, 10.09.2008 günü hastaneye yatışının yapılıp 11.09.2008 günü de ameliyat edilerek, 12.09.2008 günü de şifa ile taburcu edildiği, yatak istirahatı önerilen süreye ilişkin herhangi bir raporun düzenlenmediği, anlaşılmaktadır.
5271 sayılı CMK’nın “Eski hale getirme” başlıklı 40. maddesi;
1- Kusuru olmaksızın bir süreyi geçirmiş olan kişi, eski hale getirme isteminde bulunabilir.
2- Kanun yoluna başvuru hakkı kendisine bildirilmemesi halinde de, kişi kusursuz sayılır,
“Eski hale getirme dilekçesi” başlıklı 41. maddesi;
“1- Eski hale getirme dilekçesi, engelin kalkmasından itibaren yedi gün içinde, süreye uyulduğunda usule ilişkin işlemleri yapacak olan mahkemeye verilir.
2- Dilekçe sahibi, sürenin geçmesinde kusuru olmadığına ilişkin olguları, varsa belgelerini de ekleyerek açıklar. Dilekçe verildiği anda usule ilişkin yapılamayan işlemler de yerine getirilir” şeklindedir. Buna göre, kusuru olmaksızın bir süreyi geçirmiş olan kişinin, eski hale getirme isteminde bulunabileceği, eski hâle getirme dilekçesinin, engelin kalkmasından itibaren yedi gün içinde, süreye uyulduğunda usule ilişkin işlemleri yapacak olan mahkemeye verileceği, dilekçe sahibinin, sürenin geçmesinde kusuru olmadığına ilişkin olguları, varsa belgelerini de ekleyerek açıklayacağı, dilekçe verildiği anda usule ilişkin yapılamayan işlemlerin de yerine getirileceği belirtilmiştir. Diğer taraftan süreyi kusursuz olarak geçirdiğini iddia edenin bunu ispatlaması gerekir. Kusursuzluk önlenemeyen nedenler ya da beklenemeyen ve sakınılması imkânsız olayları kapsar. Bu bağlamda raporla belgelenen hastalıktan dolayı süreyi kaçırma da eski hale getirme nedenlerinden biridir. Ancak Ceza Genel Kurulunun 15.12.1983 gün ve 384-443 sayılı kararında da vurgulandığı üzere eski hale getirmeye esas olacak raporun şüpheli ifadeler taşımaması ve istirahatın gerekli olduğuna dair kesin kayıt içermesi gerekir.
“Eski hâle getirme dilekçesi üzerine verilecek karar” başlıklı 42/1. maddesinde;
“(1) Süresi içinde usul işlemi yapılsaydı, esasa hangi mahkeme hükmedecek idiyse, eski hâle getirme dilekçesi hakkında da o mahkeme karar verir” şeklinde düzenlemeye yer verilmiş olup bu düzenleme 1412 sayılı CMUK’un “Eski hale getirme istidasının mercii ve bu husustaki kararlar” başlıklı 43/1. maddesindeki; “Mehili içinde usul muamelesi yapılmış olsaydı esasa hangi mahkeme hükmedecek idiyse eski hale getirme istidası hakkında dahi o mahkeme karar verir” biçimindeki düzenleme ile tamamen aynıdır.
Ceza Genel Kurulunun 16.12.2008 gün ve 144-234, 23.09.1974 gün ve 227-408 ile 16.04.1973 gün ve 213-345 sayılı kararları başta olmak üzere yargısal kararlarda da açıkça vurgulandığı üzere, temyiz süresinin geçirilmiş olması nedeniyle ileri sürülen eski hale getirme istemleri hakkında inceleme ve karar verme görevi Yargıtay’a aittir.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; Sanık müdafii ile katılan ve vekilinin huzurunda 25.07.2008 tarihinde tefhim olunan, kanun yolu bildiriminde eksiklik bulunmayan ve hükmedilen ceza miktarı itibariyle re’sen temyiz incelemesine tabi olmayan yerel mahkeme hükmüne karşı başvurulabilecek bir haftalık temyiz süresinin son gününün, 5271 sayılı CMK’nın 331/4. maddesi gereğince adli tatile rastlayan sürelerin işlemeyeceği ve bu sürelerin tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzatılmış sayılacağı gözetildiğinde 08.09.2008 olduğu anlaşılmaktadır. Sanık müdafi ise eski hale getirme talebiyle birlikte temyiz dilekçesini 16.09.2008 günü ibraz etmiş, 5 Eylülden itibaren yatak istirahatli olduğunu, 10 eylülde ise ameliyat edildiğini, temyizin son günü olan 8 eylülde yatak istirahatlı olması nedeniyle hasta olduğundan temyiz isteminin süresinde kabul edilmesini talep etmiştir.
İbraz edilen ve ilgili hastaneden getirtilen belgeler incelendiğinde temyizin son günü olan 08.09.2008 tarihi itibariyle sanık müdafiinin istirahat etmesi gerektiğine ilişkin kesin bir rapor olmadığı anlaşılmakta olup bu nedenle sanık müdafiinin ileri sürdüğü eski hale getirme sebebinin mücbir sebep niteliğinde olmayıp, kendi kusuru ile temyiz süresini geçirdiği kabul edilmelidir.
Bu itibarla sanık müdafinin yerinde görülmeyen eski hale getirme talebinin ve kanuni süreden sonra gerçekleşen temyiz isteminin 5271 sayılı CMK’nun 42 ve 1412 sayılı CMUK’un 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 310 ve 317. maddeleri uyarınca reddine karar verilmelidir.
Açıklanan nedenlerle; sanık müdafiinin yerinde görülmeyen eski hale getirme talebinin ve kanuni süreden sonra gerçekleşen temyiz talebinin 5271 sayılı CMK’nın 42 ve 1412 sayılı CMUK’un 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesine göre halen yürürlükte bulunan 310 ve 317. maddeleri uyarınca reddine, dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 15.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Ceza Genel Kurulu E: 2011/274, K: 2011/300
- Ceza Muhakemesi Kanunu 42. Madde
- Eski Hale Getirme Dilekçesi Üzerine Verilecek Karar
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; yerel mahkeme hükmünün tefhiminden itibaren bir haftalık temyiz süresini kaçıran sanık müdafiinin yerel mahkemeye hitaben yazdığı 08.03.2007 tarihli eski hale getirme istemi niteliğindeki dilekçesi hakkında karar verme görevinin Yargıtay’ın ilgili ceza dairesine ait olması nedeniyle, yerel mahkemece bu istemle ilgili olarak verilen temyizin reddi kararı hukuksal değerden yoksundur. Bu itibarla, sanık müdafinin eski hale getirme istemini içeren 08.03.2007 tarihli dilekçesi üzerine yerel mahkemece verilen 09.03.2007 tarihli temyizin reddi kararı ile anılan kararı kaldırarak yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar veren Özel Daire kararında isabet bulunmadığından kaldırılmasına, dosyanın öncelikle eski hâle getirme istemi konusunda bir karar verilmesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
Yargıtay 6. Ceza Dairesi E:2020/5254, K:2021/3509
- Ceza Muhakemesi Kanunu 42. Madde
- Eski Hale Getirme Dilekçesi Üzerine Verilecek Karar
Yokluğunda verilen kararın tebliğ edildiği tarihte yurt dışında bulunan sanık …’e yapılan tebligatın usulsüz olması nedeniyle öğrenme üzerine temyiz talebinin süresinde olduğu kabul edilerek, eski hale getirme talebini değerlendirme yetkisi 5271 sayılı CMK 42/1. maddesi uyarınca Yargıtay’a ait olduğundan Kızıltepe 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin temyiz talebin kabulüne ilişkin 03.02.2015 tarih ve 2013/368 esas sayılı ek kararının kaldırılması suretiyle yapılan incelemede; sanığa yüklenen 5237 sayılı TCK’nın 163/3. maddesine uyan suçun gerektirdiği cezanın türü ve üst sınırına göre; aynı Yasanın 66/1-e, 67/4. maddelerinde öngörülen 12 yıllık uzayan dava zamanaşımının suç tarihi olan 03.02.2009 gününden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması, bozmayı gerektirmiş, sanık …’in temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak bozulmasına, bozma sebebi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine, 01.03.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay 22. Ceza Dairesi E:2016/702, K:2016/2038
- Ceza Muhakemesi Kanunu 42. Madde
- Eski Hale Getirme Dilekçesi Üzerine Verilecek Karar
Hırsızlık suçundan sanık …’in 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1-b maddesi gereğince 2 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Şişli 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 29/03/2007 tarihli ve 2006/1302 esas, 2007/351 sayılı kararı aleyhine 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 18.11.2015 gün ve 94660652-105-34-10234-2015-23959/75653 sayılı yazılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25/12/2015 günlü ve 2015/381952 sayılı tebliğnamesiyle bozma düşüncesiyle daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi. Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53/2. maddesinde yer alan “Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.” ve 3. fıkrasındaki ‘‘Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki düzenlemeler karşısında, anılan maddenin 1-c bendinde yer alan hak yoksunluğunun sadece kendi ait soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıvermeden sonra uygulanamayacağı, kendi altsoyu dışındaki kişiler bakımından vesayet ve kayyımlıkla ilgili hak yoksunluğu ile anılan maddenin 1. fıkrası a, b, d ve e bentlerinde yazılı hak yoksunluklarının ise cezanın infazının tamamlanmasına kadar devam edeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu görülmekle,
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesinin 1. fıkrasında “Hakim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunması halinde bu maddede düzenlenen olağanüstü yasa yoluna konu olabileceği, sanığın 29/03/2007 tarihli kararın sorgu adresine tebliğinden sonra verdiği 21.12.2012 tarihli dilekçesinde kararın kendisine tebliğ edilmediğini, eski hale iade ve temyiz isteminde bulunduğunu ifade etmesi üzerine mahkemece 03/01/2013 tarihli ek-karar ile tebliğin usulüne uygun olup süreden sonraki temyizin reddine karar verilmiş olup, hükümlünün söz konusu isteminin eski hale getirme ve temyiz talebi niteliğinde bulunduğu ve CMK 42. maddesi hükmüne göre, eski hale getirme talebiyle birlikte temyiz talebinde de bulunulması halinde, inceleme merciinin Yargıtay’ın ilgili dairesi olduğu, ayrıca 03/01/2013 tarihli temyizin reddine ilişkin kararın temyize tabi olup bu kararın hükümlüye tebliğ edildiğine dair dosya içinde tebellüğ evrakına rastlanmadığı anlaşılmakla, öncelikle varsa tebliğ evrakının eklenmesi, bulunmaması halinde ek-kararın hükümlüye tebliği ile tebellüğ belgesi ve temyiz etmesi halinde temyiz incelemesine esas olacak şekilde dosyanın gönderilmesi, temyiz olunmadığı takdirde kesinleşmesi halinde ise 21.12.2012 tarihli eski hale getirme ve temyiz istemli dilekçe hakkında görüş bildiren tebliğname düzenlendikten sonra incelenmesi için mahalline gönderilmek üzere, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, bu aşamada kamu yararına bozma istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına 19.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 11. Ceza Dairesi E:2013/12669, K:2015/26873
- Ceza Muhakemesi Kanunu 42. Madde
- Eski Hale Getirme Dilekçesi Üzerine Verilecek Karar
Sanık H.. C..’un tebligatın geçersiz olduğuna dair 20.09.2011 tarihli dilekçesinin temyiz hakkını korumaya yönelik bir eski hale getirme talebi olduğu ve bu hususta karar verme yetkisinin CMK 42/1. maddesi gereğince hükmü temyizen inceleme yetkisi bulunan Yargıtay’a ait olduğu sanığa çıkarılan tebligatın 24.08.2011 tarihinde yaşı küçük çocuğuna yapılması sebebiyle geçersiz ve temyizin süresinde olduğu anlaşıldığından yerel mahkemenin temyiz isteminin reddine ilişkin 11.10.2011 tarihli hukuken geçersiz ek kararı kaldırılarak yapılan incelemede; toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıkların suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş ve incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanıkların yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi onanmasına, 10.06.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.