Ceza Muhakemesi Kanunu 35. Madde
Kararların Açıklanması ve Tebliği
- İlgili tarafın yüzüne karşı verilen karar kendisine açıklanır ve isterse kararın bir örneği de verilir.
- Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hâkim veya mahkeme kararları, hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur.
- İlgili taraf serbest olmayan bir kişi veya tutuklu ise tebliğ edilen karar, kendisine okunup anlatılır.
Ceza Muhakemesi Kanunu 35. Madde Gerekçesi
Madde, kararların açıklanması ve tebliği zorunluluğuna ilişkin temel ilkeyi içermektedir. Son fıkrada, haklarını daha etkin bir biçimde kullanabilmesini sağlamak amacıyla, ilgili taraf serbest olmayan bir kişi veya tutuklu olduğunda tebliğ edilen kararın, adı geçenin istemi hâlinde kendisine okunacağı ve anlatılacağı belirtilmiştir. Böylece söz gelimi, başvurulabilecek olan kanun yolu, süresi, mercii ve şekil koşulu konusunda açıklamada bulunulması zorunlu hâle getirilmiştir. Maddede geçen serbest olmayan bir kişiden maksat, Kanunun öngördüğü işlemler çerçevesinde yakalanmış, gözaltına alınmış veya bu maksatla bir yerden başka bir yere götürülmekte olan kişinin durumudur.
- İlgili Makale:
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Tam Metin:
Ceza Muhakemesi Kanunu 35. Madde Kararların Açıklanması ve Tebliği Emsal Kararlar
Yargıtay 4. Ceza Dairesi E: 2021/30859, K: 2021/27720
- Ceza Muhakemesi Kanunu 35. Madde
- Kararların Açıklanması ve Tebliği
“Dosya kapsamına göre, müsadere kararının hükme bağlı olduğu, somut olayda da sanık hakkında Ankara Batı 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/06/2015 tarihli kararı ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verilmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde suç işlemediğinden bahisle düşme kararı verildiği, müsadere kararının hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar ile birlikte verildiği, anılan kararın bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği, bu kapsamda denetim süresinde suç işlenmemesi üzerine kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının artık hukuken mevcut bulunmadığı, müsadere kararının hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karara bağlı olarak verildiği, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın kesinleşmesinin ardından, denetim süresinde suç işlemediği anlaşılan sanık hakkında kesin hükümle sonuçlanmış bir mahkumiyet kararının artık bulunmadığı ve müsadere kararına konu tabancanın sanığın görevi nedeniyle şahsına tahsis edildiği de nazara alındığında, söz konusu tabanca ve eklerinin gerekli işlemlerin yapılması için idareye teslimine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Kararların Açıklanması Ve Tebliği” başlıklı 35. maddesi;
“1) İlgili tarafın yüzüne karşı verilen karar kendisine açıklanır ve isterse kararın bir örneği de verilir.
2) Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hâkim veya mahkeme kararları, hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur.
3) İlgili taraf serbest olmayan bir kişi veya tutuklu ise tebliğ edilen karar, kendisine okunup anlatılır.” biçimindedir.
İnceleme konusu somut olayda; sanık … hakkında daha önce verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın kesinleşmesiyle başlayan beş yıllık denetim süresi içerisinde, sanık hakkında UYAP kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda ceza soruşturması veya kovuşturmasının bulunmadığı gerekçesiyle düşme kararı verildiği, sanık müdafisinin yüzünde açıklanan kararda ayrıca silahın iadesine yönelik talebin reddedildiği, ancak anılan kararın, yokluğunda hüküm kurulan katılan …’a tebliğ edilmediği, dolayısıyla kanun yararına bozma talebine konu edilen Ankara Batı 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 05/01/2021 tarihli ve 2020/583 esas, 2021/4 sayılı kararının usulünce kesinleştirilmediği anlaşıldığından, bu aşamada kanun yararına bozma yoluyla incelenmesi olanaklı görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, kanun yararına bozma yoluna konu edilebilecek kesinleşmiş hüküm bulunmaması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK’nın 309. maddesi koşullarını taşımayan kanun yararına bozma isteminin bu aşamada reddine, 25/11/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi E: 2021/1372, K: 2021/20222
- Ceza Muhakemesi Kanunu 35. Madde
- Kararların Açıklanması ve Tebliği
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Kararların Açıklanması ve Tebliği ” başlıklı 35. maddesi;
“1) İlgili tarafın yüzüne karşı verilen karar kendisine açıklanır ve isterse kararın bir örneği de verilir.
2) Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hâkim veya mahkeme kararları, hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur.
3) İlgili taraf serbest olmayan bir kişi veya tutuklu ise tebliğ edilen karar, kendisine okunup anlatılır.” biçimindedir. Sanık … hakkında, hakaret ve tehdit suçlarından cezalandırılması talebiyle kamu davasının açıldığı, yargılama neticesinde Iğdır 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 06/06/2018 tarihli ve 2016/610 esas, 2018/ 373 sayılı kararıyla sanığın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-1. cümle, 125/1, 43/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 1 yıl 15 gün ve 6 ay 7 gün ve hapis cezaları ile cezalandırılmasına, cezalarının aynı Kanun’un 58/6. maddesi uyarınca ikinci kez mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verildiği, kararın katılanın yokluğunda verilip sanığın huzurunda tefhim edildiği, katılana kararın tebliğ edildiği, hükümlerin tefhim edildiği tarihte başka suçtan farklı yer ceza infaz kurumunda bulunan ve SEGBİS aracılığıyla hazır edilen sanığa, 06.08.2018 tarihli duruşma tutanağının, ceza infaz kurumunda 19.06.2018 tarihinde tebliğ edildiği, hükümlerin de 04.09.2018 tarihinde kesinleştirildiği, kanun yararına bozma talebiyle Dairemizce yapılan inceleme sonrası “sanığa cezaevinde yapılan tebligatın CMK 35/3 maddesine göre usulsüz olması ve kararda cezaevi kanalıyla temyiz dilekçesi verebileceğinin yasa yolu bildirimde ve açıklamada belirtilmediğinden” eksiklerin giderilmesi için Dairemizin 26/09/2019 tarih 2019/3857 esas 2019/14565 karar sayılı kanun yararına bozma isteğinin reddine karar verildiği, sanığa CMK’nın 35/1 maddesine göre usule uygun tebligatın yapıldığı ancak; hükümlerin tefhim edildiği tarihte başka suçtan farklı yer ceza infaz kurumunda bulunan ve SEGBİS aracılığıyla hazır edilen sanığa, cezaevi kanalıyla da temyiz dilekçesi verilebileceğinin yasa yolu bildiriminde ve açıklamada belirtilmediği, bu nedenle eksikliğin giderilmeyerek kanun yolu başvuru hakkının kullanılmasında sanıkta yanılgı oluşturulduğu, ikincil ve olağanüstü nitelikte olan kanun yararına bozma yasa yoluna da ancak, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümler için başvurulabildiğinden, söz konusu eksikliğin mahallinde yerine getirilmesi gerekmektedir.
Iğdır 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 06/06/2018 tarihli ve 2016/610 esas, 2018/ 373 sayılı kararına yönelik, CMK’nın 309. maddesi koşullarını taşımayan kanun yararına bozma isteğinin bu aşamada reddine, 22/06/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay 19. Ceza Dairesi E: 2019/24401, K: 2020/14053
- Ceza Muhakemesi Kanunu 35. Madde
- Kararların Açıklanması ve Tebliği
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü, Hakkında yokluğunda hüküm kurulan sanığa 06/04/2015 tarihinde ceza infaz kurumunda yapılan tebliğ işleminde gerekçeli kararın okunup anlatılmadığı, tebligatın 5271 sayılı CMK’nın Kararların açıklanması ve tebliği başlıklı 35. maddesinin 3. fıkrasının “İlgili taraf serbest olmayan bir kişi veya tutuklu ise tebliğ edilen karar, kendisine okunup anlatılır.” hükmüne aykırı ve usulsüz olduğu anlaşılmakla, sanığa usulüne uygun tebligat yapılarak hükmü temyiz etmesi halinde bu temyiz talebi hakkında ek tebliğname de düzenlendikten sonra dosyanın incelenmek üzere Dairemize gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 05/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay 17. Ceza Dairesi E: 2020/6799, K: 2020/4553
- Ceza Muhakemesi Kanunu 35. Madde
- Kararların Açıklanması ve Tebliği
Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 28/02/2017 tarih, 2016/13-294 Esas ve 2017/116 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere, “Temyiz mahkemesince bir temyiz davasının görülebilmesi için, temyiz kanun yoluna başvuru hakkı bulunanların tamamının kararı tefhim veya tebliğ yoluyla öğrenmelerinin sağlanması kanuni bir zorunluluktur. Nitekim 5271 sayılı CMK’nın “Kararların açıklanması ve tebliği” başlıklı 35. maddesinin 2. fıkrasında; “Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hakim veya mahkeme kararları, hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur.” hükmü yer almaktadır.
Bu açıklamalar ışığında; sanık … … hakkında katılan …’na yönelik eylemleri nedeni ile hakaret, yaralama ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından; sanık… hakkında katılan … …’ya yönelik eylemi nedeni ile hakaret suçundan, katılan-sanık … hakkında temyiz dışı sanık- katılan … …’ya yönelik eylemi nedeni ile yaralama suçundan açılan kamu davalarında; katılan … …’ya gerekçeli kararın tebliğe çıkartılmadığının, katılan … ile temyiz dışı sanık- katılan … … ya ise gerekçeli karar tebliğ edilirken, kararın doğrudan MERNİS adreslerine tebliğe çıkartılarak, ilgili mahalle muhtarına tebliğ edilmeleri nedeni ile tebligatların usule uygun olmadığının anlaşılması karşısında; katılan … …, katılan … ve temyiz dışı sanık katılan … …’ya temyiz haklarını kullanabilmeleri için gerekçeli kararın, hükmü temyiz etme yetkisi olduğu, nereye, nasıl ve ne şekilde başvurabileceği, temyiz süresi de gösterilmek suretiyle, açıklamalı davetiye ile tebliğ edilerek, sunarlarsa temyiz dilekçeleri eklendikten ve bu hususta ek tebliğname de düzenlendikten sonra incelenmek üzere dairemize gönderilmesi için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine, 02/06/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay 17. Ceza Dairesi E: 2020/7870, K: 2020/4558
- Ceza Muhakemesi Kanunu 35. Madde
- Kararların Açıklanması ve Tebliği
Yerel mahkemece sanık hakkında hırsızlık suçundan verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulu’nun 28/02/2017 tarih, 2016/13-294 Esas ve 2017/116 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere, “Temyiz mahkemesince bir temyiz davasının görülebilmesi için, temyiz kanun yoluna başvuru hakkı bulunanların tamamının kararı tefhim veya tebliğ yoluyla öğrenmelerinin sağlanması kanuni bir zorunluluktur. Nitekim 5271 sayılı CMK’nın “Kararların açıklanması ve tebliği” başlıklı 35. maddesinin 2. fıkrasında; “Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hakim veya mahkeme kararları, hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur.” hükmü yer almaktadır.
Mağdur, şikâyetçi ve suçtan zarar görenin yargılama aşamasında öncelikle duruşmadan haberdar edilmesi gerekmektedir. CMK’nın 234. maddesinde düzenlenen bu hakkın kullandırılmaması kanuna aykırıdır. Kanun koyucu, CMK’nın 234. maddesine aykırı davranılması durumunda anılan hukuka aykırılığın telafisine imkân sağlayacak şekilde bir düzenlemeye yer vermiş ve “katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş olanlara” kanun yoluna başvurma hakkı tanımıştır. Bu hakkın kullanılabilmesi için de yargılama sonucunda verilen kararın aynı Kanunun 35. maddesi uyarınca mağdur, şikayetçi veya suçtan zarar görene tebliği gerekmektedir. Gerekçeli kararın tebliğ edilmesiyle suçtan zarar gören geç de olsa davadan haberdar olarak kararı temyiz etme imkanı bulmuş olacaktır. Gerekçeli kararın tebliğinden itibaren mağdur, şikayetçi veya suçtan zarar görenin hükmü temyiz edip etmemesine göre de temyizin kapsamı belirlenecektir.
Yerel mahkemece duruşmadan haberdar olmayan mağdur, şikâyetçi veya suçtan zarar görene gerekçeli karar tebliğ olunmamış ise temyiz aşamasında bu eksikliğin Özel dairece 2797 sayılı Yargıtay Kanun’un 40. maddesi uyarınca verilecek, uygulamada “tevdi kararı” adı verilen kararla mahallinde mahkemesince giderilmesinin istenilmesi gerekir; yoksa temyiz incelemesine geçilerek bozma kararı verilmek suretiyle bu eksiklik giderilemez. Aksi halde temyiz kanun yoluna başvuru hakkı bulunan bir tarafın kararı öğrenmesi sağlanmadan temyiz incelemesi yapılmış olur ve aleyhe temyiz bulunmayan hallerde bozulan hükümdeki ceza miktarı sanık lehine kazanılmış hak teşkil eder. Duruşmadan haberdar olmayan mağdura, şikayetçiye veya suçtan zarar görene gerekçeli kararın tebliğinden sonra, hükmün temyiz edilmesi durumunda CMK’nın 260. maddesi uyarınca “Katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gören” sıfatı ile temyizi incelenecektir. Tebliğe rağmen hükmün temyiz edilmemesi durumunda ise Özel Dairece diğer temyiz talepleri kapsamında dosya incelenecek, ancak CMK’nın 233 ve 234. maddelerine aykırı davranılması gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilemeyecektir.
Bu açıklamalar ışığında; sanık hakkında hırsızlık suçundan kamu davası açıldığı, Fen Bilirkişisi…’ın 01/09/2013 havale tarihli raporuna göre, sanığın kestiği ağaçların tümünün 622 numaralı parselde kaldığı belirtildiğinden, yine aynı bilirkişi raporuna göre bu parselin paydaşları olan…’in kovuşturma aşamasında 5271 sayılı CMK’nın 234/b maddesinde belirtilen davaya katılma ve diğer haklarını kullanabilmeleri için duruşmadan haberdar edilmeleri gerekirken edilmedikleri, gerekçeli kararın da yalnızca katılan …’e tebliğe çıkartılmış olduğunun anlaşıldığı, dolayısıyla suçtan zarar görenlere usulüne uygun olarak duruşma gününü bildiren davetiye ve gerekçeli kararın tebliğ edilmediğinin anlaşılması karşısında; öncelikle 622 numaralı parselin suç tarihindeki malikleri belirlenerek, maliklerin her birine temyiz haklarını kullanabilmeleri için gerekçeli kararın, hükmü temyiz etme yetkisi olduğu, nereye, nasıl ve ne şekilde başvurabileceği, temyiz süresi de gösterilmek suretiyle, açıklamalı davetiye ile tebliğ edilerek, sunarsa temyiz dilekçesi eklendikten ve bu hususta ek tebliğname de düzenlendikten sonra incelenmek üzere dairemize gönderilmesi için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine, 02/06/2020 günü oybirliğiyle karar verildi.