Ceza Muhakemesi Kanunu 146. Madde
Zorla Getirme
- Hakkında tutuklama kararı verilmesi veya yakalama emri düzenlenmesi için yeterli nedenler bulunan veya 145. maddeye göre çağrıldığı halde gelmeyen şüpheli veya sanığın zorla getirilmesine karar verilebilir.
- Zorla getirme kararı, şüpheli veya sanığın açıkça kim olduğunu, kendisiyle ilgili suçu, gerektiğinde eşkalini ve zorla getirilmesi nedenlerini içerir.
- Zorla getirme kararının bir örneği şüpheli veya sanığa verilir.
- Zorla getirme kararı ile çağrılan şüpheli veya sanık derhal, olanak bulunmadığında yol süresi hariç en geç yirmi dört saat içinde çağıran hakimin, mahkemenin veya Cumhuriyet savcısının önüne götürülür ve sorguya çekilir veya ifadesi alınır.
- Zorla getirme, bunun için haklı görülecek bir zamanda başlar ve hâkim, mahkeme veya Cumhuriyet savcısı tarafından, sorguya çekilmenin veya ifade almanın sonuna kadar devam eder.
- Zorla getirme kararının yerine getirilememesinin nedenleri, köy veya mahalle muhtarı ile kolluk görevlisinin birlikte imzalayacakları bir tutanakla saptanır.
- Çağrıya rağmen gelmeyen tanık, bilirkişi, mağdur ve şikayetçi ile ilgili olarak da zorla getirme kararı verilebilir.
Ceza Muhakemesi Kanunu 146. Madde Gerekçesi
Madde, ihzar kurumunun içeriği ve uygulanması bakımından, usul hukukumuz itibarıyla önemli değişiklikler getirmiş bulunmaktadır. Birinci fıkraya göre, ilke olarak, hakkında tutuklama kararı verilebilmesi veya yakalama müzekkeresi kesilebilmesi için yeterli nedenler bulunan şüphelinin veya sanığın ihzarına karar verilebilecektir. Uygulamada önemli olan husus ihzar müzekkeresinin yerine getirilmesidir; bu nedenle son fıkra, ihmalleri ile ihzarı gerçekleştirmeyen sorumluların saptanmasını olanaklı kılmak üzere, yerine getirmemenin nedenlerinin saptanmasını ve bunların, köy veya mahalle muhtarları ile kolluk görevlisi tarafından düzenlenecek bir tutanağa geçirilmesini öngörmüş bulunmaktadır.
İhzar müzekkeresinin içeriği ikinci fıkrada belirlenmiştir: Müzekkerede şüpheli veya sanığın açıkça kim olduğu, kendisi ile ilgili suçu, gerekiyorsa eşkali (fiziğini belirleyen özellikleri) belirlenecek ve asıl önemlisi, zorla getirilmesine neden olan hususlar belirtilecektir. Bu müzekkerenin bir örneği şüpheli veya sanığa verilecektir. Bu nedenle müzekkere kopyalı olarak kolluk görevlisine gönderilmelidir. Böylece düzenlenecek müzekkerenin hangi süre içinde geçerli olacağı maddenin beşinci fıkrasında yer almıştır; ihzar belirli ölçüde zor kullanmayı gerektirebileceğinden geçerli olduğu sürenin belirlenmesi, özgürlüklerin korunması yönünden önemlidir. Esasen dördüncü fıkra, bu bakımdan diğer bir teminatı da içermektedir: İhzar edilen şüpheli veya sanık, ilke olarak derhâl, olanaklı bulunmadığı takdirde, yol süresi hariç en geç yirmi dört saat içinde çağıran mercilerin önüne götürülecek ve yine derhâl sorguya çekilecek ve ifadesi alınacaktır. Süreye gelince, beşinci fıkraya göre ihzar, getirme bakımından haklı sayılacak bir saatte başlayacak ve çağıran mercilerin sorguyu yapmaları veya ifade almaları ile sona erecektir.
- İlgili Makale:
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Tam Metin:
Ceza Muhakemesi Kanunu 146. Madde Zorla Getirme Emsal Kararlar
Yargıtay 4. Ceza Dairesi E:2021/7055, K:2021/26354
- Ceza Muhakemesi Kanunu 146. Madde
- Zorla Getirme
CMK’nın 231/11. maddesinde yer alan, “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek, cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkumiyet hükmü kurulabilir” şeklindeki düzenleme karşısında, sanığın adres mahkemesine talimat yazılarak, sanığa, duruşmaya gelmediği takdirde hükmün yokluğunda açıklanacağı yönünde ihtarlı davetiye tebliğ edilmesi talep edilmeksizin, gelmediği takdirde zorla getirilmesine karar verilmesi talep edilerek ve sanığın talimat duruşmasına gelmemesi nedeniyle hakkında düzenlenen zorla getirme emri üzerine de hazır edilemediğinin anlaşılması karşısında, hükmün açıklanmasına ilişkin beyanı tespit edilmeden yargılamaya devamla hükmün açıklanması suretiyle sanığın savunma hakkının kısıtlanması,
İddianame anlatımında sanığın abisi … ile mağdur arasında husumet olduğunun ileri sürülmesi, sanığın savunmalarında mağdurun abisini dövdüğünü, buna kızması nedeniyle mağdur ile konuşmak istediğini beyan etmesi, …’in beyanında ise, mağdurun kendisini döven şahısların arasında olduğunu, bu konuda gerekli soruşturmanın devam ettiğini beyan etmesi karşısında söz konusu soruşturmanın akıbeti araştırılarak sonuca göre sanık hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
TCK’nın 53/l-(c) maddesindeki hak yoksunluğunun sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverme tarihine kadar, diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olacağının gözetilmemesi, Kanuna aykırı ve Üst Cumhuriyet Savcısının ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmekle, tebliğnameye aykırı olarak, hükmün bozulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 04/11/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay 6. Ceza Dairesi E:2021/1302, K:2021/16412
- Ceza Muhakemesi Kanunu 146. Madde
- Zorla Getirme
Müşteki …’a kollukta bildirdiği adresine usulüne uygun duruşma gününü bildirir davetiyeyi içeren tebligat yapılmayarak, tebligatın mernis adresine yapıldığı, zorla getirme kararına rağmen müştekinin hazır edilemediği ve kovuşturma aşamasında hiç dinlenmediği dikkate alındığında, yokluğunda verilen hükmün bildirdiği son adresi yerine mernis adresine tebliğ edilmesi karşısında, gerekçeli kararın müştekiye usulüne uygun şekilde tebliği sağlanarak eksikliğin giderilmesi, temyiz dilekçesi sunarsa bu konuda düzenlenecek ek tebliğname de eklendikten sonra incelenmek üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 26/10/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi E:2021/4162, K:2021/6546
- Ceza Muhakemesi Kanunu 146. Madde
- Zorla Getirme
Alkol ve uyuşturucu maddenin etkisindeyken araç kullanma suçundan şüpheli … hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 03/02/2021 tarihli ve 2020/50031 soruşturma, 2021/1906 esas, 2021/1441 sayılı iddianamenin iadesine dair Kayseri 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 15/02/2021 tarihli ve 2021/171 iddianame değerlendirme sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 26/02/2021 tarihli ve 2021/265 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 250/13. maddesindeki “Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle şüpheliye ulaşılamaması hâlinde, seri muhakeme usulü uygulanmaz.” şeklindeki, Ceza Muhakemesinde Seri Muhakeme Yönetmeliğinin 5/6-7. maddelerinde yer alan, “(6) Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle şüpheliye ulaşılamaması hâlinde, seri muhakeme usulü uygulanmaz. (7) Seri muhakeme usulünün uygulanmasını teklif etmek amacıyla şüpheli hakkında zorla getirme kararı verilemez ve yakalama emri düzenlenemez.” şeklindeki düzenlemeler karşısında,
Her ne kadar Kayseri 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 15/02/2021 tarihli iddianame değerlendirme sayılı kararı ile sanığa usulüne uygun davetiye yapılmadan seri muhakeme usulünün sonlandırıldığı şeklinde gerekçesiyle iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de;
Somut olayda, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından şüphelinin 09/06/2020 tarihli kolluk ifadesinde belirttiği adrese seri muhakeme usulüne ilişkin çağrı kağıdının tebliğe çıkarılmasına rağmen şüphelinin adreste tanınmıyor olması nedeniyle tebliğ yapılamadığı ve bu nedenle 5271 sayılı Kanunun 250/13 ve anılan Yönetmeliğin 5/6-7. maddeleri gereğince seri muhakeme usulü uygulanmadan genel hükümlere göre soruşturmanın tamamlanıp iddianame düzenlendiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 12/04/2021 gün ve 94660652-105-38-6505-2021-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 10/06/2021 gün ve 2021/52508 sayılı ihbarnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmakla; Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan şüpheli hakkında yürütülen soruşturma kapsamında CMK’nın 250. maddesinde düzenlenen seri muhakeme usulünün uygulanmasına yönelik teklifin yapılması için Cumhuriyet savcısı tarafından şüphelinin kollukta bildirdiği adresine tebligat yapıldığı, tebligatın şüphelinin adreste tanınmıyor olması nedeniyle iade edildiği, CMK’nın 250/13. maddesinde ve Ceza Muhakemesinde Seri Muhakeme Yönetmeliğinin 9/2. maddesinde, resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmaması nedeniyle şüpheliye ulaşılamaması hâlinde Cumhuriyet savcısı tarafından bu durumun tutanağa bağlanacağı ve soruşturmaya genel hükümlere göre devam edileceğinin düzenlendiği, bu kapsamda seri muhakeme usulünün uygulanmasına ilişkin şüpheliye yapılan tebligatın usulüne uygun olduğu değerlendirildiğinde, Kayseri 16.Asliye Ceza Mahkemesinin tebligatın usulsüz olduğu gerekçesiyle iddianamenin iadesine yönelik kararının doğru olmadığı anlaşılmakla, bu karara karşı yapılan itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden; kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen ihbarnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 26/02/2021 tarihli ve 2021/265 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca isteme uygun olarak bozulmasına, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine; 05/10/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi E:2019/5, K:2021/23507
- Ceza Muhakemesi Kanunu 146. Madde
- Zorla Getirme
CMK’nın 217/1. maddesindeki “Hakim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hakimin vicdani kanaatiyle serbestçe takdir edilir” ve 210. maddesindeki “Olayın delili, bir tanığın açıklamalarından ibaret ise, bu tanık duruşmada mutlaka dinlenir. Daha önce yapılan dinleme sırasında düzenlenmiş tutanağın veya yazılı bir açıklamanın okunması dinleme yerine geçemez” şeklindeki düzenlemeler karşısında, zorla getirme emrine verilen cevabi yazıdan ikametinde geçici olarak bulunmadığı anlaşılan olayın tek tanığı olan …’in mahkemeye yeniden çağrılarak dinlenmesi, katılanın aşamalardaki anlatımlarına eylemin sübutu açısından hangi nedenle itibar edildiğinin açıklanması ve tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik soruşturma ve yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması,
Kabule göre; 17/10/2019 gün ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesiyle değişik CMK’nın 251. maddesinde Basit Yargılama Usulü düzenlenmiş olup, bu düzenlemenin uygulanmasıyla ilgili olarak, CMK’ya 7188 sayılı Kanunla eklenen geçici 5. maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “hükme bağlanmış” ibaresinin, Anayasa Mahkemesinin 14/01/2021 tarihli ve 2020/81 Esas, 2021/4 sayılı kararıyla “basit yargılama usulü” yönünden Anayasa’nın 38. maddesine aykırı görülerek iptaline karar verilmesi karşısında, temyiz incelemesi yapılan ve CMK’nın 251/1. maddesi kapsamına giren suçlar yönünden; Anayasa’nın 38. maddesi ile 5237 sayılı TCK’nın 7 ve CMK’nın 251 vd. maddeleri gereğince yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu, bozmayı gerektirmiş ve sanık …’nun temyiz nedenleri yerinde görülmekle, tebliğnameye aykırı olarak, hükmün bozulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 05/10/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay 6. Ceza Dairesi E:2021/1295, K:2021/14580
- Ceza Muhakemesi Kanunu 146. Madde
- Zorla Getirme
Müşteki …’a kollukta bildirdiği adresine usulüne uygun duruşma gününü bildirir davetiyeyi içeren tebligat yapılmayarak, tebligatın mernis adresine yapıldığı, zorla getirme kararına rağmen müştekinin hazır edilemediği ve kovuşturma aşamasında hiç dinlenmediği dikkate alındığında, yokluğunda verilen hükmün tebliğine ilişkin de dosyada belgeye rastlanmadığının anlaşılması karşısında, gerekçeli kararın müştekiye tebliğine ilişkin belge var ise dosya arasına alınmasına, yok ise mahkeme kararının müştekiye usulüne uygun şekilde tebliği sağlanarak eksikliğin giderilmesi, temyiz dilekçesi sunarsa bu konuda düzenlenecek ek tebliğname de eklendikten sonra incelenmek üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 28/09/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 6. Ceza Dairesi E:2020/11320, K:2021/13310
- Ceza Muhakemesi Kanunu 146. Madde
- Zorla Getirme
Şikayetçinin çalıştığı ve aynı zamanda kaldığı inşaat içerisindeki yatağının yakınında bıraktığı cep telefonunun çalınması şeklindeki eylemde, iletişim tespit kayıtlarında şikayetçiye ait cep telefonu ile ilk kullanım yapan hattın sanığa ait olduğu belirlenmiş ise de sanığın savunmasında ilk kullanım yaptığı belirlenen hattın kendisine ait olduğunu sürekli işyerinde bıraktığını, bu hattını olay tarihlerinde çalıştığı inşaatlardan kovulan ve bu sebeple işyerinde üç gün boyunca kalan … isimli kişinin belirttiği hattını, çalınan telefona takmak suretiyle kullanmış olabileceğini ifade etmiş olması karşısında öncelikle sanığın savunmasında bildirdiği … isimli kişinin ve ayrıca şikayetçinin yerleşim yeri adreslerinin bu kez kollukça ve diğer yöntemlerle etraflıca araştırılması … isimli kişinin şayet bulunması halinde sanığın savunması doğrultusunda tanık sıfatı ile beyanının alınması şayet bulunamaması halinde ise güncel idari kayıtlardan fotoğrafının temini ile şikayetçiye gösterilerek birbirlerini tanıyıp tanımadıkları ile suçun işlendiği yerde çalışıp çalışmadığının belirlenmesi yine iletişim tespit kayıtlarında sanığın hattı kullanılarak arama yapılan Ümmühan Başal’a da duruşma gününü bildirir davetiyenin bizzat tebliğ edilmiş olduğu gözetilerek yeniden dinlenmesi için güncel adresine davetiye ve zorla getirme çıkartılması suretiyle bahsedilen görüşmeyi kiminle yaptığı ve gerekmesi halinde …’ın fotoğrafı gösterilerek sanığın savunmasında bildirdiği … isimli kişiyi tanıyıp tanımadığı hususlarında tanık sıfatı ile beyanın alınmasından sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeksizin eksik araştırma ile yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
İddianameyle sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b maddesini uygulanması istendiği halde CMK’nın 226.maddesi uyarınca ek savunma hakkı tanınmadan aynı Kanunun 165/1. maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi, Kabule göre de;
Hükümden sonra 24/10/2019 tarihinde 30928 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 26. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bentler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK’nın 165. maddesinde tanımı yapılan suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunun da uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca; ”Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” hükmü de gözetilerek 6763 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik CMK’nın 254. maddesi uyarınca aynı kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usule göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, bozmayı gerektirmiş, sanık …’in temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak bozulmasına, 14/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi E:2021/1742, K:2021/4196
- Ceza Muhakemesi Kanunu 146. Madde
- Zorla Getirme
2559 sayılı Vazife ve Selahiyet Kanununun 16. maddesinde, ”polisin görevini yaparken direnişle karşılaşması halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkili olduğu, zor kullanma yetkisi kapsamında, direnmenin mahiyetine ve derecesine göre ve direnenleri etkisiz hale getirecek şekilde kademeli olarak artan nispette bedenî kuvvet, maddî güç ve kanunî şartları gerçekleştiğinde silah kullanılabileceği, kendisine veya başkasına yönelik bir saldırı karşısında, zor kullanmaya ilişkin koşullara bağlı kalmaksızın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun meşru savunmaya ilişkin hükümleri çerçevesinde savunmada bulunacağı, meşru savunma hakkının kullanılması kapsamında, bedenî kuvvet ve maddî güç kullanarak etkisiz hale getiremediği direniş karşısında, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde, hakkında tutuklama, gözaltına alma, zorla getirme kararı veya yakalama emri verilmiş olan kişilerin ya da suçüstü halinde şüphelinin yakalanmasını sağlamak amacıyla ve sağlayacak ölçüde, silah kullanmaya yetkili olduğu, silah kullanmadan önce kişiye duyabileceği şekilde “dur” çağrısında bulunacağı, kişinin bu çağrıya uymayarak kaçmaya devam etmesi halinde, önce uyarı amacıyla silahla ateş edilebileceği, buna rağmen kaçmakta ısrar etmesi dolayısıyla ele geçirilmesinin mümkün olmaması halinde ise kişinin yakalanmasını sağlamak amacıyla ve sağlayacak ölçüde silahla ateş edilebileceği, direnişi kırmak ya da yakalamak amacıyla zor veya silah kullanma yetkisini kullanırken, kendisine karşı silahla saldırıya teşebbüs edilmesi halinde, silahla saldırıya teşebbüs eden kişiye karşı saldırı tehlikesini etkisiz kılacak ölçüde duraksamadan silahla ateş edebileceği” düzenlenmiştir. Bu açıklamalar ışığında somut olayı değerlendirdiğimizde;
Polis memuru olan sanığın olay sırasında görevi gereği kanun hükmünü yerine getirdiği ancak bu sırada kastı olmaksızın görev sınırını aştığı, eyleminin taksirle ölüme neden olma suçu kapsamında kaldığı kanaati ile mahkemece mahkumiyet kararı verilmiş ise de; sanığın havaya ateş açmak için silahını havaya kaldırdığı esnada kalabalık içerisinde bulunan bir kişinin sanığın eline vurması neticesinde sanığın elinin aşağıya doğru yöneldiği, eline aldığı darbe nedeniyle tetikte bulunan parmağın istemsiz olarak hareket etmesi sonucu silahın ateş almasının olağan olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde; 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Yasasının 16. maddesi uyarınca silah kullanma yetkisi bulunan polis memuru olan sanığın, kanun hükmünü yerine getirdiği ve bunu yaparken de hukuka uygunluk nedeninin sınırını aşmadığının anlaşılması karşısında, beraatine karar verilmesi yerine, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı biçimde mahkumiyet kararı verilmesi; Kabule göre de;
Sanık hakkında hükmedilen uzun süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verilirken uygulanan Kanun maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/6. maddesine aykırı hareket edilmesi; Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin ve katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak bozulmasına; 25/05/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.