Ceza Muhakemesi Kanunu 133. Madde
Şirket Yönetimi İçin Kayyım Tayini
- Suçun bir şirketin faaliyeti çerçevesinde işlenmekte olduğu hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için gerekli olması halinde; soruşturma ve kovuşturma sürecinde, hâkim veya mahkeme, şirket işlerinin yürütülmesiyle ilgili olarak kayyım atayabilir. Atama kararında, yönetim organının karar ve işlemlerinin geçerliliğinin kayyımın onayına bağlı kılındığı veya yönetim organının yetkilerinin ya da yönetim organının yetkileri ile birlikte ortaklık payları veya menkul kıymetler idare yetkilerinin tümüyle kayyıma verildiği açıkça belirtilir. Kayyım tayinine ilişkin karar, ticaret sicili gazetesinde ve diğer uygun vasıtalarla ilan olunur.
- Hakim veya mahkemenin kayyım hakkında takdir etmiş bulunduğu ücret, şirket bütçesinden karşılanır. Ancak, soruşturma veya kovuşturma konusu suçtan dolayı kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararının verilmesi halinde; ücret olarak şirket bütçesinden ödenen paranın tamamı, kanunî faiziyle birlikte Devlet Hazinesinden karşılanır.
- İlgililer, atanan kayyımın işlemlerine karşı, görevli mahkemeye 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve 29.6.1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre başvurabilirler.
- Bu madde hükümleri ancak aşağıda sayılan suçlarla ilgili olarak uygulanabilir.
a) Türk Ceza Kanununda yer alan,
- Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80),
- Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
- Parada sahtecilik (madde 197),
- Fuhuş (madde 227),
- Kumar oynanması için yer ve imkân sağlama (madde 228),
- Zimmet (madde 247),
- Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama (madde 282),
- Silahlı örgüt (madde 314) veya bu örgütlere silah sağlama (madde 315),
- Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk (madde 328, 329, 330, 331, 333, 334, 335, 336, 337), Suçları,
b) Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları,
c) Bankalar Kanununun 22. maddesinin 3 ve 4 numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu,
d) Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar,
e) Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74. maddelerinde tanımlanan suçlar.
- (Ek: 1/7/2016-6723/32 md.) Bu madde uyarınca atanan kayyımların görevleriyle ilgili iş ve işlemlerinden dolayı tazminat davaları, 142 ila 144. maddeler uyarınca Devlet aleyhine açılır. Devlet, ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan kayyımlara bir yıl içinde rücu eder.
Ceza Muhakemesi Kanunu 133. Madde Gerekçesi
- Suçun bir şirketin faaliyeti çerçevesinde işlenmekte olduğu hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için gerekli olması halinde; soruşturma ve kovuşturma sürecinde, hâkim veya mahkeme, şirket işlerinin yürütülmesiyle ilgili olarak kayyım atayabilir. Atama kararında, yönetim organının karar ve işlemlerinin geçerliliğinin kayyımın onayına bağlı kılındığı veya yönetim organının yetkilerinin tümüyle kayyıma verildiği açıkça belirtilir. Kayyım tayinine ilişkin karar, ticaret sicili gazetesinde ve diğer uygun vasıtalarla ilan olunur.
- Hakim veya mahkemenin kayyım hakkında takdir etmiş bulunduğu ücret, şirket bütçesinden karşılanır. Ancak, soruşturma veya kovuşturma konusu suçtan dolayı kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararının verilmesi halinde; ücret olarak şirket bütçesinden ödenen paranın tamamı, kanunî faiziyle birlikte Devlet Hazinesinden karşılanır.
- İlgililer, atanan kayyımın işlemlerine karşı, görevli mahkemeye 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve 29.6.1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre başvurabilirler.
- Bu madde hükümleri ancak aşağıda sayılan suçlarla ilgili olarak uygulanabilir.
a) Türk Ceza Kanununda yer alan,
- Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80),
- Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
- Parada sahtecilik (madde197),
- Fuhuş (madde 227),
- Kumar oynanması için yer ve imkân sağlama (madde228),
- Zimmet (madde 247),
- Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama (madde 282),
- Silahlı örgüt (madde 314) veya bu örgütlere silah sağlama (madde 315),
- Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk (madde 328, 329, 330, 331, 333, 334, 335, 336,337),Suçları,
b) Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları,
c) Bankalar Kanununun 22. maddesinin 3 ve 4 numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu,
d) Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar,
e) Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74. maddelerinde tanımlanan suçlar.
- İlgili Makale:
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Tam Metin:
ceza muhakemesi kanunu 133 madde cmk
Ceza Muhakemesi Kanunu 133. Madde Şirket Yönetimi İçin Kayyım Tayini Emsal Kararlar
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E:2020/5989, K:2021/3373
- Ceza Muhakemesi Kanunu 133. Madde
- Şirket Yönetimi İçin Kayyım Tayini
Davacı vekili, davalının 26/09/2017 Tarih 2017/7243 sayılı kararı ile “Akköprülü Oto İnş. San. ve Tic. A.Ş.’nin ortaklık yapısının 02/02/2016 tarihinden önceki hale dönüştürülmesine” karar verdiğini, davalının işleminin ve işleme dayanak 686 sayılı KHK’nın 4.maddesinin iptali için idari yargıda dava açıldığını, ancak iki ayrı dilekçe ile dava açılması gerektiği gerekçesiyle dilekçenin reddedildiğini, yasal süre içinde davalı işleminin iptali için açılan davada Van 1. İdare Mahkemesi’nin 23/10/2018 Tarih, 2018/2260 Esas, 2018/1872 Karar sayılı kararı ile asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verildiğini, istinaf isteminin Erzurum Bölge İdare Mahkemesi’nin 22/04/2019 tarih, 2018/2100 Esas, 2019/465 sayılı kesin kararı ile reddedildiğini, süresi içinde 24/05/2019 tarihinde bu davanın açıldığını ancak somut olayda ihtilafın idari yargının kapsamında kaldığını, davacılar hakkında terör örgütüne üye olma suçundan yapılan soruşturmada takipsizlik kararı verildiğini, işleme dayanak KHK’ nın OHAL KHK’ sı niteliğinde olmadığı nedeniyle işlemin iptaline karar verilmesi gerektiğini, Akköprülü Oto İnş. San. ve Tic. A.Ş.’ye 14/06/2017 tarihinde kayyım atandığını, kayyım atanmadan önce…, … ve davacı … hakkında soruşturma yürütüldüğü, soruşturmaya 15/07/2016 tarihinde başlandığı, davacı … hakkında ise soruşturma bulunmadığını, ancak savcılığın aynı soruşturma dosyasından 18/07/2017 tarihinde kayyımın müracaatı üzerine yazdığı yazıda soruşturmaya 02/02/2016 tarihinde başlandığına dair yazı verildiğini, çelişkili yazılar ile davacıların devraldığı hisselerin 686 sayılı KHK’nın 4.m. kapsamına alındığını, soruşturma dosyası incelendiğinde şirket hisse devirlerinin ortaklar pay defterine işlendiği ve noterde tasdik edildiği 03/05/2016 tarihi itibariyle…, … ve davacı … hakkında hiçbir soruşturma işleminin bulunmadığı, ilk kez 14/06/2016 tarihinde Sulh Ceza Mahkemesi tarafından şirkete kayyım atandığını, davalı işleminin 686 sayılı KHK’nın 4.m. aykırı olduğunu, yapılan devir işlemlerinin gerçek işlem olduğunu, muvazaanın bulunmadığını, davalı işleminin yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden kanuna ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek davalı işleminin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 12/07/2019 tarihli mahkeme kararı ile kayyımın yetkilerinin değiştirilerek denetim kayyımı olarak görevlendirildiğini, davanın açıldığı tarih itibariyle davacıların dava açmaya yetkili olmadıklarını, davanın süresinde açılmadığını, şirkete atanan kayyımın 11/05/2017 tarihinde davalıya yazı yazarak 686 sayılı KHK’ nın 4. m. uyarınca şirketin ortaklık yapısının incelenmesini ve şirket ortakları tarafından yapılan devir ve temlik işlemlerinin resen terkin edilmesini talep ettiğini, bunun üzerine şirketin hisselerini devrettiği 18/02/2016 tarihli pay defteri ve Van 2. Noterliği’nin 03/05/2016 tarihli 5991 sayılı 02/05/2016 tarihli yönetim kurulu karar tarihlerinden önce başlatılmış soruşturma kararlarının bildirilmesinin istendiğini, kayyım tarafından savcılığa başvuru yapıldığını, savcılığın 18/07/2017 tarihli yazısı ile şirket ve şüpheliler hakkında 02/02/2016 tarihinde 2016/1832 soruşturma sayılı dosya üzerinden soruşturmaya başlanıldığı, soruşturmanın ortakların hisselerini devrettiği 02/05/2016 tarihinden önce 02/02/2016 tarihinde başlatıldığı bilgisinin verilmesi üzerine 07/02/2017 tarihinde yürürlüğe giren 686 sayılı KHK’ nın 4.m. uyarınca dava konusu yapılan işlemin hukuka ve kanuna uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamı göre; Ticaret Sicil Memurluğunun şirketin ortaklık yapısının 02/02/2016 tarihinden önceki hale getirilmesinin dayanağının 07/02/2017 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren 686 sayılı KHK’nın 4. m. olup CMK 133. m. göre kayyım atanan şirketlerde ortaklık pay ve haklarına ilişkin olarak soruşturmanın başladığı tarihten kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar şirket ortakları tarafından yapılmış olan devir ve temlik işlemleri muvazaalı kabul edilerek geçersiz sayılacağı ve ticaret sicilden resen terkinleri yapılacağı, kararname maddesinin açık olup kararname ile yapılan işlemin doğrudan muvazaalı kabul edildiğinden soruşturmanın başlama tarihinin tespitinin gerektiği, Van Cumhuriyet Başsavcılığı 15/11/2019 tarihli yazı cevabına göre soruşturmanın 02/02/2016 tarihinde başladığı, soruşturmanın başlama tarihinin ise devir işlemlerinden önceki tarihli olduğu, Ticaret Sicil Memurluğunun ortaklık yapısını eski hale getirmesinde kanuna aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacılar vekilince istinaf isteminde bulunulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince, Van Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 18/07/2017 ve 15/11/2019 tarihli yazıları ile savcılık soruşturmasının 02/02/2016 tarihinde başladığının açıkça belirtildiği, dava konusu hisse devir işlemlerinin 03/05/2016 tarihinde yapıldığı, 686 sayılı KHK’ nın 4. maddesindeki hüküm uyarınca soruşturmaya başlama tarihinin 03/05/2016 hisse devir tarihinden önce 02/02/2016 tarihi olması nedeniyle yapılan işlemin hukuka uygun olduğu, KHK’ nın Ohal KHK’sı olup olmadığı ya da geçerli olup olmadığı hususlarının mahkemenin yetkisi dışında kaldığı, halen geçerli olan KHK’ ya göre işlem yapıldığının anlaşıldığı, ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesinin 1. fıkrası b bendinin 1 numaralı alt bendi gereğince davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir. Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E:2016/11077, K:2018/2854
- Ceza Muhakemesi Kanunu 133. Madde
- Şirket Yönetimi İçin Kayyım Tayini
Davacılar vekili, davacıların ortak olduğu dava dışı… Gazetecilik A….ye CMK 133/1 maddesi gereğince Sulh Ceza Hakimliği tarafından davalıların kayyım olarak atandığını, ancak davalı kayyımların ana sözleşmeye aykırı olarak işlemler yaptığını, kanunun emredici hükümlerine aykırı kararlar alındığını ileri sürerek davalılardan oluşan yönetim kurulunun 05/03/2016 tarihli ve 7 nolu yönetim kurulu kararının CMK 133/3, TTK 391 maddeleri gereğince batıl olduğunun tespitini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı uyarınca 6102 sayılı Yasa ile düzenlenen TTK 391 maddeye göre, yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespitinin mahkemeden istenebileceği, ancak yerleşik uygulamaya göre bu maddeye dayalı olarak açılacak davada davalının şirket olması gerektiği, davalı yönetim kurulu üyelerinin (kayyımların) şahıs olarak işbu davada pasif husumetlerinin bulunmadığı gerekçesiyle HMK 114/1-d,e,115 madde gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacılar vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına, aşağıda yazılı bakiye 6,70 TL temyiz ilam harcının temyiz edenlerden alınmasına, 18/04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E:2016/6883, K:2017/4268
- Ceza Muhakemesi Kanunu 133. Madde
- Şirket Yönetimi İçin Kayyım Tayini
Davacı vekili; müvekkilinin hissedarı olduğu şirketlere 10. Sulh Ceza Hakimliğince kayyım atandığını, kayyımın yapmış olduğu bir kısım işlemlerin şirketin zararına olduğunu ileri sürerek, bu işlemlerin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; kayyımın Sulh Ceza Hakimliğince Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre atandığı, CMK 133-3 hükmüne göre TMK ve TTK hükümlerine göre itiraz edilebileceği, fakat madde hükmünde görevli mahkemenin belirtilmediği, ceza soruşturması kapsamında atanan kayyımın işlerine hukuk mahkemelerince denetlenemeyeceği, kayyımı atayan hakimliğe başvurulması gerektiği gerekçeleriyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı deliller ile gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına, aşağıda yazılı bakiye 2,20 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 12/09/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi E:2012/2029, K:2012/4047
- Ceza Muhakemesi Kanunu 133. Madde
- Şirket Yönetimi İçin Kayyım Tayini
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, Ticaret Mahkemesi’nin görevinin 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu 90. maddesi gereğince atanan kayyımların işlemlerine yönelik itirazları incelemek olduğu, kayyımların CMK 250. maddesiyle yetkili 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nce CMK 133/1 maddesi uyarınca atanması nedeniyle görev sürelerinin tespitinin Ceza Mahkemelerine ait olduğu, bu talebin inceleme ve değerlendirme mercinin Ticaret Mahkemesi olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına, alınması gereken harç peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 07.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.