Ceza Hukukunda Davanın Reddi Kararı

cezada davanin reddi

Ceza hukukunda davanın reddi kararı, CMK m. 223/7 maddede düzenlenmiştir. Ceza hukukunda davanın reddi kararı, aynı fiil nedeniyle, aynı sanık hakkında önceden kesin olarak verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava olması halinde duruşmanın sona erdirilerek davanın kabul edilmemesine yönelik verilen bir karardır. Uluslararası ceza hukukun en önemli ilkelerinden birisi de, non bis in idem kuralıdır. Bu ilkeye göre aynı fiilden dolayı aynı kişi hakkında birden çok dava açılmaması veya hüküm verilmemesi gerekir. Bu bağlamda ceza davası için aynı fiilden dolayı verilmiş bir hükmün veya açılmış bir davanın bulunmamasıdır.

“Non bis in idem” ilkesi İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 7 numaralı Ek Protokolünün “Aynı suçtan iki kez yargılanmama ve cezalandırılmama hakkı” başlıklı 4/1. maddesinde; “Hiç kimse bir devletin ceza yargılaması usulüne ve yasaya uygun olarak kesin bir hükümle mahkum edildiği ya da beraat ettiği bir suçtan dolayı aynı devletin yargısal yetkisi altındaki yargılama usulleri çerçevesinde yeniden yargılanamaz veya mahkum edilemez” şeklinde ifade edilmiştir. Bu ilkenin iç hukuktaki yansıması olarak CMK’nın 223/7. maddesinde “Aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa, davanın reddine karar verilir.” hükmü şeklindedir. Kadim Hukuk ve Danışmanlık olarak bu yazımızda “Ceza hukukunda davanın reddi” kararından bahsedeceğiz.

İlgili Makale: İnfaz Hesaplama

Ceza Hukukunda Davanın Reddi Kararı Nedir?

Aynı kişi, işlediği aynı fiil nedeniyle yalnızca bir kez yargılanabilir. 5237 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/7. maddesinde düzenlenen davanın reddi hususuna göre, öncelikle açılmış olan iki dava bulunmalıdır. Birinci dava önceden açılmış olmalı veya bir hüküm verilmiş olmalıdır. İkinci dava ise sonradan açılmış bir dava olup ret kararı verilecek davadır. Davanın reddine karar verebilmek için, öncelikle önceden açılmış dava veya verilmiş hükmün, aynı sanık hakkında olması veya verilmesi gerekir. Yasa maddesine göre ret kararı verilecek haller 7. fıkrada şu şekilde sıralanmıştır:

  • Aynı fiil nedeniyle,
  • Aynı sanık hakkında,
  • Önceden kesin olarak verilmiş bir hüküm veya
  • Açılmış bir dava, olması durumunda davanın reddine karar verilir.

Dava aynı sanık hakkında aynı fiil nedeniyle açılmış olmalıdır. Yasada aynı fiil ile kast edilen aynı sanığın, aynı tarihte gerçekleştirdiği aynı nitelikteki eylemidir. Örneğin yukarıdaki örnekte A, önce TV’yi getirip kamyona koymuş, hemen akabinde içeri girip bilgisayarı almış, daha sonra araya fasıla girmeden eve girip halıyı almıştır, bunlar arasında aynı fiillik sıfatı bulunmaktadır. Ancak bazen peş peşe yapılsa bile aynı fiil kapsamında değerlendirilmeyen eylemler bulunmaktadır örneğin failin halıyı mağdura cebir tehdit kullanarak alması veya failin mağdura önce hakaret edip sonra tehdit etmesi durumunda ortada aynı suç bulunmadığından aynı fiil de söz konusu olmayacaktır. Yine zincirleme olarak işlenen suçlarda aynı fiilin varlığından söz edilmez. Zira bu durumda her iki davanın birleştirilmesine karar verilecektir. Örneğin, belediye ruhsatsız olduğundan bahisle A’nın benzinliğini mühürlemiş, A gelip mührü bozmuş, bunu fark eden belediye ertesi gün gelip tutanak tutup yine mühürleme yapmış, A yine mührü bozmuştur, burada aynı fiil değil, zincirleme olarak işlenmiş bir suç olduğundan ret kararı verilemeyecektir.

ceza davasinda davanin reddi karari nedir
ceza davasinda davanin reddi karari nedir

Mükerrer Yargılama

Mükerrer yargılama, kişinin aynı konuda birden fazla yargılanmasına denir. Bu durumda CMK 223/7 gereği davanın reddine karar verilir. Kural olarak, sanık aynı suç nedeniyle daha öncesinde yargılanmışsa veya bu yargılamada hakkında bir hüküm kurulmuşsa davanın reddine yönelik bir karar verilecektir. Mahkeme tarafından duruşma sona erdirilerek davanın reddine karar verilmektedir. Bunun dışında mahkemenin verebileceği diğer hükümler şu şekilde sıralanabilir:

  • Beraat‚
  • Ceza verilmesine yer olmadığı,
  • Mahkumiyet‚
  • Güvenlik tedbirine hükmedilmesi‚
  • Davanın reddi,
  • Davanın düşmesi.

Aynı suç nedeniyle iki defa cezalandırılma yasağı hukuken “Non bis in idem” ilkesi ile kabul edilmiştir. Bu ilkeye göre, uygulamada aynı sanık hakkında aynı suçtan iki dava açılmış ve ilk dava dosyasının derdest (açık) olması halinde‚ davanın reddi kararı vermek yerine dosyaların birleştirilmesi yolunun tercih edildiği de görülmektedir. Önceden açılmış kamu davasının ya da verilmiş hükmün aynı fiile ilişkin olması yeterli olup‚ nitelendirmenin farklı olmasının bir önemi yoktur. Buna göre örneğin aynı fiil nedeniyle dolandırıcılık suçundan mahkum olan sanık hakkında görevi kötüye kullanma suçundan yeni bir kamu davası açılması halinde de davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.

Uluslararası Hukukta Non Bis İn İdem İlkesi

Birleşmiş Devletler‚ Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü‚ İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 7 numaralı protokolünün 4. maddesinde “non bis in idem” diğer adıyla “ne bis in idem” ilkesine yer verilmiştir. Bu maddede “Hiç kimse bir devletin ceza yargılaması usulüne ve yasaya uygun olarak kesin bir hükümle mahkûm edildiği ya da beraat ettiği bir suçtan dolayı aynı devletin yargısal yetkisi altındaki yargılama usulleri çerçevesinde yeniden yargılanmaz veya mahkûm edilemez” hükmü düzenlenmiştir. Anılan bu hüküm bireyin aynı suça ilişkin iki kez cezalandırılmama hakkı‚ beraat kararı olsa dahi iki kez yargılanmama veya yargılanmaya tabi olmama haklarını da kapsayacak şekilde üç farklı güvenceye sahiptir.

Sözleşmeye göre “Hiç kimse bir ülkenin yasalarına ve ceza usulüne göre daha önce kesin olarak mahkûm olmuş ya da beraat etmişse‚ aynı fiil için yeniden yargılanamaz veya cezalandırılamaz.” İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ise istisnasız bir şekilde aynı suçtan iki kez yargılanmama ve cezalandırılmamayı insan hakkı olarak kabul etmiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 7. Ek Protokolü ile olağanüstü hallerde dahi bu güvenceye aykırı hiçbir tedbir ve kısıtlamaya gidilemeyeceğini kararlaştırmıştır. 22 Kasım 1984 tarihinde kabul edilen bu Ek protokol Türkiye’de 1 Ağustos 2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu protokole göre; aynı suçtan iki kez yargılanmama ve cezalandırılmama hakkı şu şekilde belirlenmiştir.

  • Hiç kimse bir devletin ceza yargılaması usulüne ve yasaya uygun olarak kesin bir hükümle mahkûm edildiği ya da beraat ettiği bir suçtan dolayı aynı devletin yargısal yetkisi altındaki yargılama usulleri çerçevesinde yeniden yargılanamaz veya mahkûm edilemez.
  • Yukarıdaki fıkra hükümleri, yeni veya yakın zamanda ortaya çıkarılan delillerin veya önceki muamelelerde davanın sonucunu etkileyebilecek esaslı bir kusurun varlığı durumunda, ilgili devletin ceza yargılaması usulü ve yasasına uygun olarak davanın yeniden açılmasını engellemez.
  • Sözleşme’nin 15. Maddesi çerçevesinde bu madde ile derpiş olunan yükümlülüklere aykırı hiçbir tedbir alınamaz.”
ceza davasinda davanin reddi karari cmk
ceza davasinda davanin reddi karari cmk

Davanın Reddi Kararı Şartları

Davanın reddi kararının verilmesi için, birtakım şartların gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu şartlar aşağıda ayrıntılı olarak açıklanmış olup sebebi hakimin mükerrer yargılama yapmasının hukukumuzda yasaklanmış olmasıdır. Yukarıda da bahsedildiği üzere esasında davanın reddi kararının verilmesi için işlenen fiilin aynı sanık tarafından işlenmiş olması gerekmektedir. Bununla birlikte önceden kesinleşmiş bir hüküm ya da açılmış bir dava olması gerekir. Bir yargılamada mükerrerlikten bahsedilebilmesi için gerçekleşmesi gereken şartlar şu şekildedir:

  • Dava konusu fiilin aynı olması: Bir dava kapsamında verilen mevcut hükmün olması noktasında söz konusu suça ilişkin tekrar yargılama yapılarak yeniden bir hüküm verilmesi kanuna ve temel hukuk kurallarına aykırılık teşkil edecektir. Yine aynı şekilde yasal mevzuat kapsamında hala devam etmekte (derdest) olan bir yargılama konusu fiile ilişkin tekrar bir dava açılması a mümkün değildir. Derdestlik olumsuz bir dava şartı olarak kabul edilebilir. Dava açılabilmesi için derdestlik durumunun mutlaka olmaması gerekir. Sonuç olarak yargılamaya ilişkin konuyla ilgili daha önce mevcut hükmün olması veya hala devam etmekte olan başka bir yargılamanın mevcut olması durumunda davanın reddi hükmünün verilmesi gerekir.
  • Dava konusu suçun işlendiği tarih ile önceden yapılan yargılamaya sebebiyet veren suçun işlendiği tarihin aynı olması: Yargılamaya ilişkin suç ile tekrar yargılanması istenen suçun meydana geldiği tarihin aynı olması durumunda davanın reddi hükmünün verilmesi gerekir.
  • Her bir davanın taraflarının aynı olması: Mükerrer yargılamanın gerçekleşmesi için söz konusu iki yargılamada da taraflar aynı olmalıdır. Ancak bu şekilde davanın reddi kararına hükmolunabilir.

Ceza Hukukunda Davanın Reddi

5771 sayılı Ceza Hukuku Muhakemeleri Kanunumuzun “Duruşmanın sona ermesi ve hüküm” başlıklı bölümünün 223. Maddesinde ceza hukukunda davanın reddi düzenlenmiştir. Ceza Muhakemesi Kanununca davanın reddi haricinde beraat‚ ceza verilmesine yer olmadığı kararı‚ mahkûmiyet kararı‚ güvenlik tedbirlerine hükmedilesi‚ davanın düşmesi gibi hükümler verilebilir. İlgili madde uyarınca davanın sonunda hüküm verilirken aynı fiil nedeniyle aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya dava varsa davanın reddine karar verilir.

Bunun için öncelikle karara bağlanmış ya da derdest olmuş dosya incelenmeli ve onaylı örnekler alınarak dosya arasına eklenmelidir. Getirilen dosyada incelenen örneklerde her iki dosyadaki fiil ve failin aynı olduğu tespit edilirse açılan ikinci davanın reddine karar verilmelidir. Mükerrer bir davadan bahsedebilmek için önceki davanın açılmış olması şarttır. Aynı fiil nedeniyle daha önce kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi, mükerrer kamu davası açılması şartının oluştuğunu göstermez. Çünkü kovuşturmaya yer olmadığına dair karar soruşturma aşamasında savcılığın kamu davası açmamasını ifade eder. Ortada açılmış bir kamu davası olmadığından aynı fiil için sonradan açılan kamu davasında davanın reddi kararı verilemez.

Davanın Reddi Kararına Karşı İtiraz ve İstinaf Başvurusu

Savcılığın kararlarına karşı şüpheli veya sanığın itiraz hakkı “Hukuki çare”, mahkeme ve hakim kararlarına itiraz hakkı, “İtiraz kanun yolu” denir. İtiraz kanun yoluna başvurma süresi tebliğden itibaren 2 haftadır. İtiraz kanun yoluna başvurulması‚ aleyhine başvurulan kararın kesinleşmesini önler. Ancak davanın reddi kararına karşı itiraz kanun yoluna başvurulamaz. Yani davanın reddi hükmü bakımından ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin olarak aynı derecedeki başka bir mahkemeye başvuru imkânı tanınmamıştır. Ancak davanın esastan reddine karar verilirse bu durumda itiraz kanun yoluna başvurulması gerekmektedir.

İlk derece mahkemelerinin vermiş olduğu kararlar hatalı veya eksik olabilir. Taraflar bu durumda verilen kararın incelenmesini ve hukuka uygunluğunun denetimini isteyebilirler. İstinaf, mahkûmiyet kararını hem maddi olay yönünden hem hukuki yönden denetleyen kanun yoludur. İstinaf denetimi, üst dereceli bir mahkeme olan istinaf mahkemesi (Bölge Adliye Mahkemesi) tarafından yerine getirilir. Davanın reddi hükmüne karşı istinaf kanun yolu başvurusu yapılarak maddi olayın yerinde değerlendirilip değerlendirilmediği,  hükmün hukuka uygun olup olmadığına ilişkin denetim yapılması sağlanır.

İlk derece mahkemelerinin kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Ancak on beş yıl ve daha fazla hapis cezalarına ilişkin hükümler bölge adliye mahkemesince re’sen incelenir. Hükümden önce verilip hükme esas teşkil eden veya başkaca kanun yolu öngörülmemiş olan mahkeme kararlarına karşı da hükümle birlikte istinaf yoluna başvurulabilir. İstinaf ilk derece mahkemesinin kararlarına ilişkin olarak başvurulacak öncelikli kanun yoludur. İstinaf aşamasında verilen kararlara ilişkin itirazda bulunmak istenirse ve kanunen tanınmış bir hak varsa temyize başvurulur. Davanın reddi kararına karşı yapılacak istinaf başvurusunda süre kararın tebliğinden itibaren 2 hafta olarak belirlenmiştir.

ceza davasinda davanin reddi
ceza davasinda davanin reddi

Davanın Reddi Kararına Karşı Temyiz Başvurusu

İstinaf mahkemesinin vermiş olduğu bozma kararı dışındaki kararlarına karşı olarak hükümlerinin hukuki yönden yeniden incelenmesi için yapılan kanun yoluna temyiz denir. Bir nevi mevcut durumun üst mahkemeye taşınmasıdır. Taraflar başvurusunu gerçekleştirmeleri ardından istinaf mahkemesinin kararının değiştirilmesinin veya bozulmasının talebinde bulunurlar. Başvurunun gerçekleştiği zaman dosyayı incelemeye yetkili olan mercii Yargıtay’dır. Davanın reddinde öncelikle istinaf başvurusu yapılır.

İstinaf başvurusu neticesinde davanın reddine yönelik iki karar verilir. Bunlardan birisi davanın reddi diğeri de davanın esastan reddidir. Davanın esastan reddinde, hükmü etkileyecek istinaf başvurusuna yeterli gerekçe olmadığı gibi sebepler belirtilirken, davanın reddinde kişilerin istinaf başvurusunda bulunma sıfatının olmadığı sebebi belirtilir. İstinaf başvurusunun esastan reddine karşı temyiz kanun yoluna başvurulabilirken, istinaf başvurusunun reddine karşı itiraz yoluna başvurulabilir. Başvurmak için belirlenen süreler gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftadır.

Davanın Reddi Durumunda Yargılama Gideri ve Vekalet Ücreti

Mükerrer olarak açılmış ikinci dava, sarığın veya mağdurun kendi kusuru ile değil, tamamen soruşturma makamlarının insiyatif ile açılmış olduğundan sanığa veya katılana yargılama gideri yükletilemeyecektir, bu durumda davanın reddi kararı verildiğinde, yargılama giderinin hazine üzerinde bırakılmasına karar verilecektir.

Davanın reddi kararı, mahkemenin dosyadan elini çektiği son karar olmasına karşın, daha önceden kesin hükümle birlikte vekalet ücretine hükmolunduğundan veya açılmış bir dava nedeniyle ret kararı veriliyor ise, birinci davada hükmolunacak olduğundan, ret kararı verilen bu ikinci davada vekalet ücretine hükmolunmayacaktır, aksi bir durum, taraflara bir olaydan dolayı iki defa vekalet ücreti yüklenmesi sonucunu doğuracaktır.

X
kadim hukuk ve danışmanlık