Yatırım yoluyla Türk vatandaşlığı kazanmanın yöntemi Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 46. Maddesi gereği Cumhurbaşkanı tarafından çıkarılan; 19.09.2018 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan, 106 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ve 7.12.2018 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 418 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile yapılan değişiklikler ile yabancılar aşağıdaki şartlardan en az birini sağlamaları halinde Türk vatandaşlığı kazanabileceklerdir. Yatırım yoluyla Türk vatandaşlığı kazanmak için şu durumların olması gereklidir:
- En az 500.000 USD veya karşılığı döviz tutarında sabit sermaye yatırımı yapmak. (Bu yatırımın Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından tespit edilmesi gerekir.)
- En az 400.000 USD veya karşılığı döviz tutarında gayrimenkul satın almak ve tapu siciline 3 yıl satılmaması şerhi koymak. Ya da bu tutarda irtifak hakkı veyahut kat mülkiyeti devralıp tapu siciline 3 yıl devir ve terkin işlemi yapılmayacağına dair taahhüdü şerh etmek (Buna dair sözleşmenin, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından tespit edilmesi gerekir.)
- En az 500.000 USD veya karşılığı dövizi, 3 yıl çekmemek kaydıyla Türkiye’de faaliyet gösteren bankaların mevduat hesabına yatırmak (Bunun Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunca tespit edilmesi gerekir.)
- En az 50 kişilik istihdam oluşturmak (Bunun Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından tespit edilmesi gerekir.)
- En az 500.000 USD veya karşılığı döviz tutarında devlet borçlanma araçlarını 3 yıl tutmak şartıyla satın almak (Bunun Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından tespit edilmesi gerekir.)
- En az 500.000 USD veya karşılığı döviz tutarında gayrimenkul yatırım fonu katılma payını veya girişim sermayesi yatırım fonu katılma payını en az 3 yıl elinde tutma şartıyla satın almak. (Bunun Sermaye Piyasası Kurulu tarafından tespit edilmesi gerekir.)
Cumhurbaşkanlığı Kararında belirlenen miktarlar Dolar kuru üzerinden Türk Lirası veyahut karşılığı döviz kadar olabilmektedir. Vatandaşlık; bir ülke olan politik kurumların bir parçası olmak anlamını taşımaktadır. Ülke ile kişi arasında kurulan bağ vatandaşlık bağı şeklinde kurulur. Nitekim vatandaşlık ilişkisi sabit ya da statik bir ilişki olmayıp, toplumdan topluma ve zaman içinde değişim göstermektedir. Tüm bunlarla beraber devletle birey arasındaki vatandaşlık ilişkisinin ne zaman başladığı konusunda görüş birliği bulunmamaktadır. Sonuç itibarıyla, vatandaşlığın tarih boyunca önemli ölçüde gözlense de kavramın ortak kültür, tarih, dil gibi bazı ortak unsurlarının bulunduğu göz ardı edilemez.
400.000 Dolara Gayrimenkul Satın Alma ile Türk Vatandaşlığı
Türkiye’de gayrimenkul, irtifak hakkı ya da kat mülkiyeti satın alarak Türk vatandaşlığına geçmek mümkündür. Bunun şartları şöyle sıralanabilir:
- En az 400.000 dolar veya karşılığı döviz tutarında gayrimenkul almak ya da irtifak hakkı veya kat mülkiyeti devralmak,
- 400.000 doları peşin olarak ödemek,
- Gayrimenkul satın alınmışsa 3 yıl boyunca satılmayacağını tapu siciline şerh etmek,
- İrtifak hakkı veya kat mülkiyeti devralınmışsa 3 yıl boyunca devir ve terkin yapılmayacağını tapu siciline şerh etmek,
- Taşınmaz satış vaadi yapılması halinde, noterde yapılan bu sözleşmenin ve içeriğinde yer alması gereken taahhüdün, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından tespit edilmesi gerekir.
Yatırım yoluyla Türk vatandaşlığı kazanma yolları içindeki en bilinen yöntem olan gayrimenkul alımı, taşınmazı satın alma ve vatandaşlık başvurusunda bulunma bakımından birçok ayrıntıya sahiptir.
Vatandaşlığın Kazanılması
Vatandaşlı konusunda, kazanılma şekline göre bir ayrım bulunmaktadır. Buna göre kişi vatandaşlığı ya doğumla (aslen), ya da sonradan (mükteseben) kazanabilmektedir. Belirtilen bu 2 seçenekten farklı şekillerde vatandaşlık kazanılması mümkün değildir. Kaldı ki bir kişinin ilgili devletle arada bulunan bir statüsü olamaz. Kişi, ilgili devletin ya vatandaşıdır ya da değildir. Farklı bir durum söz konusu olamaz.
Vatandaşlık statüsü tanınmamış kişiler ise yabancı devlet vatandaşı, vatansız veya uluslararası koruma statüsüne sahip olabilir. Geleneksel vatandaşlık yolları;
- Doğumla kazanılan vatandaşlık: Vatandaşlığın doğumla kazanılması yolunun bir diğer adı aslen/asli şekilde vatandaşlığın kazanılmasıdır. Doğumla kazanılan vatandaşlık, kişinin doğumu anında ve doğumu dolayısıyla kazandığı vatandaşlık olup iki şekilde olabilir:
- Kişi ya kan (soy bağı) esası gereği ebeveynleri dolayısıyla veya
- Doğum yeri (toprak esası) esası gereği doğduğu ülkenin vatandaşlığını kazanır.
Bu ilkelerin kaynağı Antik Yunan ve Roma İmparatorluğuna da yanmaktadır. Kan esası, göç veren ülkelerin, vatandaşlarının menşe ülke ile ilişkilerini devam ettirmesi için tercih ettiği bir ilke iken; doğum yeri esası, göç alan devletlerin, kişinin vatandaşlık kazanabilmesi için o ülke de doğması koşulunu aradığı bir ilkedir ve ABD, Kanada gibi ülkelerde uygulanmaktadır.
Dünya nüfusunun yaklaşık %98’i, sahip oldukları vatandaşlığı, ebeveynlerinden birinin veya her ikisinin vatandaşlığı dolayısıyla ya da doğdukları ülkenin vatandaşlığını alarak elde etmiştir. Hemen hemen tüm ülkelerin bu konuya ilişkin yasal düzenlemelerinde sonradan kazanılan vatandaşlığa ilişkin hükümler bulunmaktadır. Ancak küresel olarak düşünüldüğünde, kişin yaşamı boyunca sahip olacağı vatandaşlığın belirleyici en önemli unsurları; esas itibarıyla ebeveynlerinin vatandaşlığı ya da kişinin nerede doğduğu gerçeğidir. Doğumla kazanılan vatandaşlık doğum anıyla beraber hüküm ifade eder. Örneğin; Türkiye içinde veya dışında Türk vatandaşı ana veya babadan evlilik birliği içinde doğan çocuk Türk vatandaşıdır.
- Sonradan kazanılan vatandaşlık: bir diğer ismi mükteseben/ doğumdan sonra kazanılan vatandaşlıktır. Sonradan kazanılan vatandaşlık kişinin doğumundan sonra ve doğumundan başka bir nedene dayanarak kazandığı vatandaşlık türüdür. Sonradan vatandaşlık kazanma yolları vatandaşlık kanunlarında yer aldığı gibi milletlerarası sözleşmelerde de yer alabilir. Başlıca sonradan vatandaşlık kazanma yolları; kişinin daha önce vatandaşı olmadığı bir devletin vatandaşlığını kendi iradesi ile kazanması olarak adlandırılan telsik (genel olarak vatandaşlığın kazanılması), bir ülkede sanayi tesisi kurarak yahut olağanüstü hizmette bulunarak kazanılan istisnai telsik, evlenme, evlat edinme gibi hallerdir. Devletlerin sonradan vatandaşlık kazanmada öngördüğü koşullar esasen birbirine benzemektedir. Nitekim birçok devlet, kural olarak, sonradan vatandaşlık kazanacak yabancının;
- Belli bir süreden beri ülkede ikamet etmesi,
- Ülkenin dilini, kültür ve tarihini yeterli seviyede biliyor olmasını,
- İyi ahlak sahibi olmasını,
- Kendisinin ve ailesinin geçimini sağlayacak gelirinin bulunmasını,
- Kamu güvenliği ve kamu düzeni açısından engel bir durumunun olmaması şartlarına yer vermektedir.
Vatandaşlığın sonradan kazanılmasında aranan koşullar genel olarak bu sayılanları kapsamakla birlikte, her devlet, vatandaşlığın sonradan kazanılması koşullarını zorlaştırabilir veya kolaylaştırabilir. Ancak devletin bu konuya ilişkin yetkisi de mahfuz yetkisi çerçevesinde sınırlıdır. Örneğin, telsik yoluyla vatandaşlığın kazanılmasında, devletler ülkelerin de ikamet etme koşulunu 5, 10 ya da 20 yıl gibi sürelere tabi tutabilir. Ayrıca mevcut vatandaşlıktan çıkma, vatandaşlık sınavı, vergi kurallarına uyma veya yerleşme niyeti gibi ilave koşullar kabul edilerek vatandaşlığın sonradan kazanılması zorlaştırılabilir.
Dünyanın pek çok ülkesinde, yukarıda aranan şartların büyük bir kısmı aranmaksızın ülkeye ekonomik, sosyal, sportif, bilimsel, kültürel olağanüstü katkısı olabilecek yabancılara vatandaşlık statüsü tanınması da sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Pek çok devletin vatandaşlık kanunlarında yer alan ve “istisnai telsik” olarak adlandırılan bu tür vatandaşlık kazanma yolu, bu kazanma türüne verilen adın da ortaya koyacağı üzere nadiren başvurulan bir yoldur. Nitekim istisnai telsikte devlet, yabancıya, milli çıkarları nedeniyle vatandaşlık kazanma ayrıcalığını tanırken, vatandaşlık kazanma için gerekli diğer koşullardan ve kişinin menşe vatandaşlığından çıkma koşulunu aramayabilir. Bu şekilde vatandaşlığa alınmayı kolaylaştırmanın temel dayanağı, vatandaşlık kazanmak isteyen bireyin özel statüsünden kaynaklanmaktadır. Böylelikle telsik yolu ile vatandaşlık kazanılmasına imkan veren adi ve istisnai telsik arasında, özellikle vatandaşlığa alınacak kişi ile devlet arasında gerçek bağın sağlanması farklı kriterlere bağlanmış olmaktadır.
Nitekim daha önce de belirttiğimiz gibi, adi telsikte yabancının dil, kültür ve ikamet etme gibi koşulları yerine getirmesi beklenerek, devletle birey arasındaki “gerçek bağ” sağlanmaya çalışılırken, istisnai telsikte “gerçek bağ” devletin milli çıkarı gereği, yine devletin izni ve sağladığı ayrıcalıkla ortadan kalkmaktadır. Geleneksel vatandaşlık kazanma yolları dışında, özellikle son yıllarda tüm dünyada yaygın olarak uygulanmaya başlayan bir başka vatandaşlık kazanma usulü daha bulunmaktadır. Esasen vatandaşlığın sonradan kazanılması yollarından biri olmakla birlikte, bu kazanım türü, pek çok açıdan diğer sonradan kazanılan vatandaşlık hallerinden, usule ilişkin olanlar da dahil olmak üzere önemli farklılıklar göstermektedir. Bu farklılıkların başında vatandaşlık kazanabilmek için belli tutarda yatırımı yapılmasının dışında herhangi bir koşul aranmaması, yapılacak yatırımın da pasif bir yatırım olması gibi hususlar gelmektedir.
Türk Vatandaşlığı Kazanmak İsteyenlerde Aranan Şartlar
Türk vatandaşlığı kazanmak isteyen yabancılarda aranan şartlar Türk Vatandaşlık Kanunu madde 11’de düzenlenmiştir. Buna göre, Türk vatandaşı olmak isteyen yabancı kişi öncelikle kendi mili kanuna göre ayırt etme gücüne sahip ve ergin olmalıdır. Yabancı kişi vatansız bir kişiyse bu durumda Türk Medeni Kanuna göre ergin ve ayırt etme gücüne sahip bir kişi olmalıdır. Yabancı kişinin vatandaşlık başvurusundan geriye doğru 5 yıl boyunca Türkiye’de ikamet şartı bulunmaktadır. Aynı zamanda yabancı kişi hal ve hareketleriyle Türkiye’ye yerleşme niyetinde olduğunu göstermelidir.
Bu hal ve hareketlere; Türkiye’de taşınmaz edinmek, iş kurmak, yatırım yapmak, ticaret ve iş merkezini Türkiye’ye nakletmek, çalışma iznine tabi olarak bir iş yerinde çalışmak örnek olarak gösterilebilir. Kişinin bir Türk vatandaşıyla evlenmiş olması, ailesiyle birlikte müracaat etmiş olması, daha önce Türk vatandaşlığını kazanmış olan ana, baba, kardeş ya da çocuk sahibi olması veya eğitimini Türkiye’de tamamlaması da yabancı kişinin Türk vatandaşlığı kazanma niyetinde olduğunun göstergesi olacaktır. Türk vatandaşlığı kazanmak isteyen yabancının genel sağlığı tehlikeye sokacak hastalığı bulunmamalı, iyi ahlak sahibi olmalı ve toplum değerlerine aykırı kötü alışkanlıkları bulunmamalıdır. Bu şartla maksat Türk vatandaşlığı verilecek olan kişilerin topum düzenini, kamu güvenliğini ve sağlığını bozmasının önüne geçmektir. Türk vatandaşlığı verilecek olan yabancı kişinin, Türk topumun içinde birlikte yaşamanın gerektirdiği sorumluluk duygusuna sahip olması önemli bir husustur.
Bunun neticesinde de kişinin günlük yaşamını idame ettirebilecek derecede iyi Türkçe bilmesi gerekmekte ve kendisi ile bakmakla yükümlü olduğu kişileri geçindirecek derecede gelire sahip olması şartları da aranmaktadır. Görüldüğü üzere Türk vatandaşlığı kazanmak isteyen yabancı kişilerin ciddi şartlar sahip olması gerekmektedir. Özellikle milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek hali bulunan kişilere vatandaşlık verilmesi pek mümkün değildir. Türk vatandaşlığının kazanılması belli bir sürece tabidir. Kişinin hem gereken şartları taşıması hem de sağlıklı bir şekilde vatandaşlığın kazanılması sürecini geçirmesi gerekmektedir.
İkamet/İkamet İzni
İkamet kavramı bir yere konma, konaklama anlamını taşımaktadır. Bir yerde oturma; eğleşme, sakin olma anlamı gelir. Bunun yanı sıra ikametgâhın kişinin sürekli olarak bir yerde yaşaması ve ayı zamanda sürekli olarak orada yerleşme niyetinin bulunması anlamı bulunmaktadır. Bunun yanı sıra, ikametgah kavramı farklı hukuk düzenlerinde farklı anlamlar ifade etmekte ve farklı kurallara tabi olmaktadır. Örneğin; İngiliz hukukunda kişinin birden fazla ikametgahı olabilirken; Amerikan hukukunda herkesin tek bir ikametgahı olabilir.
Türk hukukunda ikamet ve ikametgah aynı anlamı taşımamaktadır. Türk hukukunda ikamet, Türkiye’de Türk kanunlarına uygun olarak oturmak anlamına gelirken, Türk Medeni Kanununun 19. maddesinde düzenlenen ikametgah (yerleşim yeri) kişinin yerleşmek niyetiyle oturduğu yerdir. Bunun yanı sıra ikametgah, ikamet kavramının aksine hukuki bir terimdir. Yabancı kişinin ikamet hakkından bahsetmek gerekirse; ikamet hakkı pek çok milletlerarası sözleşmede düzenlenmiştir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca 1948 tarihinde kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin ya da benzer şekilde, Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesinin yabancının ikamet hakkından bahseden milletlerarası andlaşmalara örnek olarak gösterilebilir. İkamet izni ise bir ülkede kalmak üzere verilen izin belgesi anlamına gelmektedir. İkamet izni sahibi yabancılar, ilgili ülkede kalma ve seyahat etme hakkına sahip olur. İkamet izni sahibi olan yabancı, Türk kanunlarına uygun olarak Türkiye’de bulunur. Bu bakımdan ikamet izni ikametgaha karine teşkil etmektedir.
Yatırım Yoluyla Türk Vatandaşlığının Kazanılması Nasıl Olur?
Yatırım; paranın belli bir alanda saklanması, muhafazaya bırakılması anlamına gelmektedir. Yatırım kavramı ekonomik şartlarında etkisiyle, paranın ya da maddi bir değerin harcanarak tüketilmeden gelecekte gelir getirmesi maksadıyla belirli bir alana hasredilmesi anlamını kazanmıştır. “Yatırım” kavramı esas olarak ekonomi alanıyla ilişkili bir terim olmasına rağmen günlük hayatta farklı anlamlarda da kullanılmaktadır. Vatandaşlık izah ettiğimiz üzere pek çok şekilde kazanılabilmektedir. Yatırım yoluyla Türk vatandaşlığının kazanılması “altın pasaport” olarak da bilinmektedir.
Buna göre; devletin belirli politikalarla varlıklı kişileri kendi vatandaşı yapmak için bazen ikamet etme şartı arayarak bazen ise aramayarak belirli bir miktar yatırım şartıyla vatandaşlık yolun açması; yatırım yoluyla vatandaşlığın kazanılması olarak adlandırılır. Yatırım yoluyla vatandaşlığın kazanılmasının kökeni çok eskiye dayanmayıp modern bir kavramdır. İlk kez 1980’li yıllarda ortaya çıkmış olan yatırım yoluyla vatandaşlık programları, bir nevi vatandaşlığın; kan ya da doğum esasına dayanan ve temelinde kalıtsallık yatan gelenekten kesin bir kopuş niteliğindedir. Nitekim bazı yatırım yoluyla vatandaşlık programlarında bireyler bir kereye mahsus ve yüklü bir miktar yatırım yapma karşılığında vatandaşlık kazanmaktadır. Görüldüğü üzere bu yolla vatandaşlığın kazanılması diğer yollara göre oldukça kolaydır. Bu son derece hızlı vatandaşlığa kabul programlarında doğrudan vatandaşlık kazanmak için gerekli yatırımı yapabilen bireylerin herhangi bir olağanüstü beceri veya yeteneğe sahip olmaları gerekmemekte; sadece büyük bir parasal katkı sağlamaları yeterli görülmektedir.
Yatırım Yoluyla Türk Vatandaşlığı Başvuru Nereye Yapılır?
Yatırım yoluyla Türk vatandaşlığına ilişkin düzenlemenin tarihçesi incelendiğinde görüleceği üzere konuyu düzenleyen Yönetmeliğin 20. maddesi 2017 yılından beri pek çok kez değişikliğe maruz kalmıştır. Yapılan bu değişikliklerle bazen yatırım tutarları değiştirilmiş bazen farklı yatırım türleri eklenmiştir. Sonuç itibarıyla, günümüzde Türk hukukunda yatırım yoluyla vatandaşlık kazanılabilmesi için, yabancı yatırımcının yönetmelikte belirtilen;
- Sabit sermaye yatırımı,
- Taşınmaz mal satın alma veya kat mülkiyeti ya da kat irtifakı kurulmuş taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yapma,
- İstihdam yaratma,
- Mevduat,
- Devlet borçlanma araçları,
- Gayrimenkul yatırım fona veya girişim sermayesi fonu katılım payı,
- Bireysel emeklilik sistemine dahil olma gibi toplam 7 farklı yatırım türünden birini tercih etmiş olması gerekmektedir. Kişi gerekli şartları ve belgeleri sağladıktan sonra artık yatırım yoluyla Türk vatandaşlığı kazanmak için başvuruda bulunabilecektir. Peki bu noktada başvuru nereye yapılamalıdır?
Yatırım yoluyla Türk vatandaşlığının kazanılmasında başvuru mercii, Usul ve Esasların 3. maddesinin 2. fıkrasında belirtilmiştir. Bu madde uyarınca, uygunluk belgesi ve kısa dönem ikamet izninin alınmasının ardından vatandaşlık başvurusu yapılabilmesi için gerekli belgelerle birlikte ikamet edilen İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğüne başvurulmalıdır. Dolayısıyla başvuru mercii yabancı yatırımcının ikamet ettiği yer İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğüdür. Karar mercii ise yatırım yoluyla vatandaşlık kazanılması, istisnai telsik yoluyla Türk vatandaşlığının kazanılması çerçevesinde değerlendirildiği için Türk Vatandaşlığı Kanununa 12. Maddesi hükmü uygulanacaktır. İlgili madde uyarınca başvuru neticesinde karar mercii; Cumhurbaşkanıdır.
Yatırım Yoluyla Vatandaşlık Kazanabilecek Kişiler
Türk vatandaşlığı kanunu ile kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmeliği hükümleri gereği sonradan kazanılan vatandaşlık hallerinde vatandaşlık hakkı eşe sirayet etmeyecektir. Ancak bu kuralın istisnasını yatırım yoluyla kazanılan vatandaşlık hakkı oluşturur. 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 12. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi ve Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununun 31. maddesinin 1. fıkrasının (j) bendi uyarınca, yabancı yatırımcılar ile bunların yabancı eşleri, kendilerinin ve eşlerinin ergin olmayan yahut bağımlı yabancı çocukları da kısa dönem ikamet izninden yararlanabilecektir. Yani ilgili madde hükmünde belirtilen bu kişilerin yatırım yapma yoluyla Türk vatandaşlığını kazanabilmeleri mümkündür. Bu maddede geçen “bağımlı çocuk” ile kastedilen, ergin olmakla birlikte, bedensel yahut zihinsel hastalığı olan veya ekonomik anlamda ana-babasının bakım, yardım ya da desteğine muhtaç durumda olan çocuktur.
Yatırım yoluyla vatandaşlık kazanmanın en büyük ayrıcalıklarından biriside; vatandaşlığın eşe, öz/üvey çocuklara da sirayet edecek olmasıdır. Görüldüğü üzere 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunundaki bu düzenleme ile yatırım yoluyla Türk vatandaşlığını kazanan yabancı yatırımcıya bağlı olarak vatandaşlık kazanabilecek aile üyelerinin kapsamı genişletilmiştir. Vatandaşlık hakkının sirayet edeceği kişiler arasına eş ve üvey çocuklarda eklenmiştir. Ayrıca bazı ülkelerde sözü geçen aile üyelerinin (eş ve çocuklar) yatırım yoluyla vatandaşlığı kazanabilmeleri için herhangi bir yatırım yapmaları veya daha düşük bir tutar ödeme yapma gibi bir koşullar gerekmektedir. Fakat Türk mevzuatında yatırım yoluyla Türk vatandaşlığının kazanılması hususunda bu koşullar gerekli bulunmamaktadır.
İlgili Makale: İptal Davası (İdari Yargıda İdari İşlemin İptali)/alert]Yatırım Yoluyla Türk Vatandaşlığının Kazanılmasının Şartları Ve Gerekli Belgeler
Yatırım yoluyla vatandaşlık pek çok ülkede mümkün olduğu gibi Türk hukukunda da mümkündür. Ancak bazı şartlara tabi tutulmuştur. Buna göre yatırım yoluyla Türk vatandaşlığının kazanılması cumhurbaşkanı tarafından çıkarılan; 106 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ve 418 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile yapılan değişiklikler ile birlikte şartları belirlenmiştir. Şöyle ki;
- Asgari 400 bin Amerikan Doları ve üzerinde bir miktarda taşınmaz satın alınmalıdır. Ayrıca bu taşınmaz için tapu kaydından 3 yıl satılmayacağına dair şerh koydurmak suretiyle vatandaşlık kazanılabilir.
- Asgari 500 bin Amerikan Doları değerinde bir sermaye yatırımının yapılmış olması.
- Asgari 400 bin Dolar tutarında kat mülkiyeti veya kat irtifakı kurulmuş yapı için taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yapılmalıdır. Aynı zamanda da yapının veya sözleşmenin devrinin 3 sene boyunca yapılamayacağı noterde yapılan satış vaadi sözleşmesine eklenmelidir. Bu suretle de Türk vatandaşlığı kazanılabilir.
- Türkiye’de en az 50 kişilik istihdam alanı oluşturan kişi yatırım yoluyla vatandaşlık imkanını elde etmiş olur.
- 500 bin Amerikan Doları yahut bunun karşılığı kadar döviz veya TL miktarını Türk bankalarına en az 3 yıl çekmemek şartıyla yatıran kişi de yatırım yoluyla Türk vatandaşlığını kazanabilecektir.
- Devlet borçlanma araçlarını en az 3 yıl tutmak şartı ile asgari 500 bin Amerikan Doları miktarında satın alan kişi de yatırım yoluyla Türk vatandaşlığını kazanır.
- Asgari 500 bin Amerikan Doları yahut karşılığı döviz veya TL kadar “gayrimenkul yatırım fonu katılma payı” veya “girişim sermayesi yatırım fonu katılma payı” satın alan ve bunları en az 3 sene elinde tutacağını taahhüt eden kişi de yine bu kapsamda vatandaşlık hakkı elde eder.
Yatırım yoluyla Türk vatandaşlığı kazanmak isteyen kişi yukarda izah edilen şartlardan birini eksiksiz şekilde yerine getirmişse başvurusu neticesinde kolaylıkla Türk vatandaşlığını kazanacaktır. Kişi başvurusunda beli başı bazı belgeleri de bulundurmak zorundadır. İlgili kanun hükmü gereği kişinin yatırım yoluyla Türk vatandaşlığı kazanmak için yapacağı başvuruda gereken belgeler;
- Başvuru formu
- 2 adet biyometrik fotoğraf
- Pasaport ve noter onaylı Türkçe tercümesi
- Doğum belgesi
- Medeni durum belgesi
- Tapu veya yatırımı gösteren belgeler
- Taşınmaz değerleme raporu
- Tam vukuatlı nüfus kayıt örneği
- Harç ödeme dekontu şeklindedir.
Bu belgelerle kişi yatırım yoluyla Türk vatandaşlığının kazanmak için başvuruda bulunacaktır. Başvuruda bulunacak olan yabancı kişi gayrimenkul satın almak suretiyle vatandaşlık kazanmak istiyorsa bu belgelere ek olarak başka belgelere ihtiyaç duyacaktır. Bu belgeler;
- Gayrimenkulün tapusu veya köy/mahalle, ada, parsel, bina, bağımsız bölüm bilgisi
- Gerektiğinde tercümesi ile birlikte kimlik belgesi veya pasaport,
- İlgili Belediyeden, gayrimenkulün ‘Emlak Rayiç Değeri Belgesi’nin alınması,
- Konut, işyeri gibi binalar için zorunlu deprem sigortası poliçesi,
- Alıcının 2 adet, satıcının ise 1 adet son 6 ay içinde çekilmiş fotoğrafı,
- Türkçe bilmeyen taraf varsa yeminli tercüman bulundurulması,
- Yurt dışında düzenlenen vekaletname ile işlem yapılması durumunda, tercümesiyle beraber vekaletnamenin aslı veya onaylı örneği,
- Gayrimenkul satın almaları ikamet iznine tabi yabancı uyrukluların, ilgili emniyet müdürlüklerinden verilen ikamet tezkereleri şeklindedir.
Yatırım Yoluyla Türk Vatandaşlığı Kazanılmasının Türk Ekonomisine Katkısı
Yatırım yoluyla vatandaşlık kazanılan diğer ülkelerde olduğu gibi, Türkiye’nin de yatırım yapan yabancıya vatandaşlık vermesinin amacı, yabancı yatırımı ülkeye çekmek ve istihdam yaratmak suretiyle ekonomiyi canlandırmaktır. Dolayısıyla Türkiye’de 2016 yılından beri uygulanan bu programdan beklenen ekonomik faydanın sağlanıp sağlanmadığı merak konusudur. Türkiye’nin, ilgili resmi veriler göz önünde bulundurulduğunda, günümüzde dünyadaki en popüler yatırım yoluyla vatandaşlık kazandırma programına ev sahipliği yaptığı ve küresel olarak tüm onayların neredeyse yarısını oluşturduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır. Aynı kaynaklarda, 2020 yılında Türkiye’nin yatırım yoluyla vatandaşlık kazanma programına ayda 1.000 başvurunun yapıldığı ve bu başvuruların onaylandığı da belirtilmektedir. Konuya ilişkin resmi olmayan verilere göre ise Türkiye’de yatırım yoluyla vatandaşlık kazanabilmek için 184 farklı ülke vatandaşı taşınmaz mal satın almıştır.
Dünyanın pek çok ülkesinde yatırım programları konusunda sadece hukukçuların değil, sosyolog, ekonomist ya da siyasetçilerin çalışmalarına rastlamak mümkündür. Ancak Türkiye’de konu neredeyse sadece hukukçular tarafından incelenmektedir. Bu nedenle konunun ekonomik yansımalarına, sosyolojik ve kültürel sonuçlarına ulaşmak güçtür. Konunun ekonomik boyutunu ele alan ulaşabildiğimiz tek çalışmada, pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de en çok tercih edilen modelin taşınmaz mal satın alma yoluyla vatandaşlık kazanma olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu yatırım modelinin ülkeye doğrudan yabancı sermaye akışını sağladığı, istihdamı ve ekonomik büyümeyi arttırdığı, Türkiye’ye yapılacak yatırımların bankacılık ve taşınmaz mal olmak üzere pek çok sektöre katkı sağlayacağı ifade edilmektedir.