İçerik Başlıkları
Müşteki diğer adıyla şikayetçi, suçtan zarar gören bu nedenle de yetkili makamlardan soruşturma ve kovuşturma isteminde bulunan kişidir. Bu kişiler; Cumhuriyet savcısı, mahkeme başkanı ya da hakim tarafından çağrı kağıdı ile çağırılırlar. Çağrı bakımından tanıklara ilişkin hükümler uygulanır ve dinlenilir. Bu kişilerin dilekçelerinde ya da tutanağa geçirilmiş beyanlarındaki adrese tebligat yapılır. Bu adrese yapılan tebligata rağmen gelmeyen kişiler için yeniden tebligat yapılmaz. Müşteki suçtan zarar gören kişidir. Kovuşturma aşamasında dosyaya katılırsa katılan sıfatını alır.
Müştekinin şikayet hakkı; polis, jandarma veyahut savcılığa beyanda bulunmanın yanında savcılığa veyahut mahkemeye yazılı beyanda bulunmak suretiyle yapabilir. Şikayet hakkı hem gerçek kişilere hem de tüzel kişilere tanınmış bir hak olmakta ve şikâyet hakkını kullanan kişiye müşteki denilmektedir. Tebligat adresinin yanlış, eksik olması ya da adres değişikliğinin bildirilmemesi nedeniyle tebligat yapılamayabilir. Bu durumda adresin araştırılması gerekmez. Ancak şahsın ifadesinin alınması zorunlu ise adres araştırması yapılmalıdır. ‘’Mağdur ile şikayetçi, Cumhuriyet savcısı veya mahkeme başkanı veya hakim tarafından çağrı kağıdı ile çağırılıp dinlenir. Kovuşturma evresine geçildiğinde çağrı kağıdına iddianame eklenir. Ayrıca, iddianameye ilişkin bilgiler ve duruşma tarihi; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi iletişim bilgilerinin dosyada bulunması halinde bu araçlardan yararlanılmak suretiyle de bildirilir. Bu hususta yapılacak çağrı ve zorla getirme bakımından tanıklara ilişkin hükümler uygulanır.’’ (CMK m. 233)

Müşteki Kime Denir?
Şikayet hakkı, mağdura ve suçtan zarar görene tanınmış olan bir haktır. Bu hakkı hem gerçek kişiler hem de tüzel kişiler kullanabilir. Kişiler bu haklarını Cumhuriyet savcılığına başvurarak kullanabilir. Şikayetçi (müşteki), önceki yasada ayrıca düzenlenmemiştir. Ceza Muhakemesi Kanunu bu süjeye ayrı bir statü vermiştir. Şikayet hakkı şahsa sıkı sıkıya bağlı bir haktır bu nedenle mirasçılar tarafından kullanılamaz. Ancak kişi ölmeden önce şikayet hakkını kullandıysa mirasçılar kovuşturma yapılan bu davada katılan (müdahil) sıfatıyla davaya dahil olabilirler. Müşteki suçtan zarar gören ya da mağdur olup şikayet hakkını kullanan kişidir. Soruşturma evresinde, mağdur/suçtan zarar gören kişi olup şikayette bulunan müşteki aynı zamanda suç isnadı altında olabilir. Bu durumda müşteki şüpheli sıfatına haiz olacaktır. Kovuşturma evresinde de davaya katılma hakkını kullanan müşteki, katılma talebi kabul edilirse katılan (müdahil) sıfatını alacaktır.
Müşteki şüpheli ise tarafların karşılıklı olarak şikayetçi oldukları durumlarda söz konusudur. Kişi hem şikayet edilen hem de şikayet eden ise müşteki şüpheli sıfatını alır. Müşteki sanık ise kişinin; şikayette bulunmamış olması, şikayetinden vazgeçmiş olması, davaya katılma talebi bulunmaması halinde eylemden zarar gören/mağdur olup aynı zamanda suç isnadı altında olması halinde söz konusudur. Eğer davaya katılma hakkını kullanırsa ve katılma talebi kabul edilirse katılan sanık (müdahil sanık) olacaktır. Kişinin herhangi bir konuda hakkı zedelendiyse ve bu konuda mahkemeye başvurduysa davacıdır. Ancak bir suçu şikayet ediyorsa müştekidir. Davacı daha geniş kapsamlı olup, idari bir işleme karşı dava açan kişi de olabilir.
Müşteki Sanık Ne Demek?
Ceza davalarında müşteki sanık nedir sorusu sıklıkla tarafımıza sorular sorulardandır. Müşteki sanık, kişinin suçun hem mağduru hem de faili olması durumunda ortaya çıkan bir kavramdır. Örneğin, bir kavgada karşı tarafa yumruk atan ve kendisine yumruk atılan kişi ceza davasında müşteki sanık olarak yer alacaktır. Ya da hem hakaret edip hem hakarete maruz kalmaktır. Bazı durumlarda, sanık sıfatıyla, şikayetçi, müdahil sıfatları birleşebilmektedir. Savcılıkça yürütülen soruşturmada kendisine suç isnat edilen kişi aynı zamanda şikayetçi ise bu kişi yargılama aşamasında “müşteki şüpheli” olarak isimlendirilir. İşte bu kişi yani kendisine suç isnat edilen kişi, mahkemeye yargılama aşamasında dahil olmadığı taktirde “müşteki sanık” olarak adlandırılır. Aynı kişi yargılamaya müdahil olduğu taktirde “müdahil sanık” sıfatını alır. Aynı olaya ilişkin olarak suçun hem şüphelisi veya sanığı hem de mağduru olan kişi, şikayetçi olmazsa soruşturma aşamasında “mağdur şüpheli”, yargılama aşamasında (kovuşturma) ise “mağdur sanık” sıfatını alacaktır.
Müşteki sanık, kovuşturma aşamasında kullanılan hukuki bir sıfattır. Bir kimsenin hem bir suça maruz kalmış olması hem de bir suç isnadı altında olması halinde kullanılır. Yani bir kimse, hem suç teşkil eden bir eylemle karşılaşmış hem de suç işlediğine dair isnat altındadır. Her iki suçun aynı suç olması gerekmemektedir. Yine aynı eylemden kaynaklanması zorunlu değildir. Soruşturma aşamasında, bu kişiye “müşteki şüpheli” denilmektedir. Müşteki şüpheli, iddianamenin kabulü ile yani kovuşturma aşamasının başlaması ile “müşteki sanık” konumuna gelecektir.

Müştekinin Hakları
Müştekiye (şikayetçiye) ceza muhakemesinde bazı haklar tanınmıştır. Bu haklar; kişilere anlatılıp açıklanmalıdır ve bu hususlar tutanağa geçirilmelidir. Haklar soruşturma evresindeki ve kovuşturma evresindeki haklar olarak ikiye ayrılır. Soruşturma evresindeki haklar beş tane iken, kovuşturma evresindeki haklar altı tanedir. Bunlar CMK m. 234/1’de soruşturma ve kovuşturma evresindeki haklar olarak sayılmıştır. Soruşturma evresindeki haklar şöyledir:
- Delillerin toplanmasını isteme hakkı: Bu hak müştekiye tanındığı gibi mağdura da tanınmıştır.
- Belge ve eşyaları inceleme hakkı: CMK m. 153’teki usule uygun olarak vekil aracılığı ile inceleme talebi yapılabilir. Soruşturma belgeleri ve el konulan, muhafaza altına alınan eşyalar da incelenir. Bu inceleme hakkı aynı zamanda mağdura da verilmiştir.
- Belge örneği isteme hakkı: Cumhuriyet savcısından belge örneği istenilebilir. Ancak soruşturmanın gizlilik ve amacını bozmamak şartıyla bu hak kullanılabilir. Mağdur da bu hakkı kullanabilir.
- Avukat isteme hakkı: 2008 yılındaki kanuni değişiklikle cinsel saldırı suçu ve alt sınırı beş yıldan fazla olan suçlarda şikayetçi kendisine baro tarafından avukat görevlendirilmesini isteyebilir. 2008 yılından önce bir suç sınırlaması olmaksızın her koşulda barodan avukat görevlendirilmesi istenebilirdi. Mağdurun da aynı şekilde bu hakları mevcuttur.
- Kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz etme hakkı: Diğer adıyla takipsizlik kararına, kanundaki yazılı usule göre itiraz edilebilir. Kovuşturmaya yer olmadığı kararını Cumhuriyet savcısı verir.
Bu haklar müştekiye tanınan haklar olduğu kadar mağdura da tanınmıştır. Nitekim ikinci fıkrada da mağdura vekil atanması gereken haller belirtilmiştir. Belirtmek gerekir ki bu noktada vekil atanırken mağdurun istemi olup olmadığına bakılmaz. Maddedeki haklar, şikayetçiye anlatılır ve açıklanır. Açıklamalar soruşturma evresinde ifade tutanaklarına, kovuşturma evresinde duruşma tutanaklarına yazılır. Kovuşturma evresindeki haklar ise şöyledir:
- Örnek alma hakkı: Müşteki bu hakkı doğrudan kullanabileceği gibi vekil aracılığı ile de kullanabilir.
- Davaya katılma hakkı: Müşteki kamu davasına katılma hakkını kullanabilir. Eğer talebi kabul edilirse ‘Katılan’ sıfatını alır.
- Duruşmadan haberdar edilme hakkı
- Tanıkları davet etme hakkı
- Avukat isteme hakkı: Müşteki 2008 yılında yapılan değişiklik sonrasında cinsel saldırı suçu ve alt sınırı beş yıldan fazla olan suçlarda kendisine baro tarafından avukat görevlendirilmesini isteyebilir. 2008 yılından önce her suç tipi için barodan avukat görevlendirilmesi istenebilirdi. Mağdurun da aynı şekilde bu hakları mevcuttur.
- Yasa yoluna başvurma hakkı: Müşteki davaya katılmışsa, davanın sonuçlanmasına yol açan kararlara karşı yasa yoluna başvurabilir.
Müştekinin Şikayet Süresi
Şikayet hakkı devredilmez nitelikte bir hak olup kişiye sıkı sıkıya bağlıdır. Bu hakkın kullanılması belli bir süreye bağlanmıştır. Şikayet süresi mağdur ya da suçtan zarar görenin söz konusu suçu oluşturan eylemin öğrenilmesinden itibaren 6 aydır. Süre, failin ve eylemin öğrenilmesi ile başlar. 6 aylık bu süre hak düşürücü süredir. Yani 6 ay içerisinde şikayet hakkı kullanılmazsa, bu hak ortadan kalkacaktır.
6 aylık bu süre TCK m. 66’daki hükme bağlıdır. Zamanaşımı başlıklı bu maddeye göre, dava zamanaşımı süreleri içerisinde 6 aylık bu süre söz konusu olacaktır. Ancak dava zamanaşımı süreleri geçerse 6 aylık sürenin bir işlevi kalmayacaktır. Çünkü dava zamanaşımı süreleri geçtikten sonra suçun soruşturulması ve kovuşturulması mümkün olmayacaktır.
Dava Zamanaşımı Süreleri
Bir suç işlendiğinde söz konusu suçu işleyen kişi vakit kaybetmeden cezalandırılmalıdır. Suçun işlenmesinden çok sonra kişinin cezalandırılmasının topluma, mağdura ve faile faydası olmayacaktır. Bu nedenle de zamanaşımı TCK m. 66’da düzenlenmiştir. Genel olarak maddi ceza hukukunun bir bölümü olduğu kabul edilen zamanaşımı, resen dikkate alınır. Dava ve ceza zamanaşımı olarak iki türlü gerçekleşebilir. Dava zamanaşımı, devlet ve sanık arasındaki ceza ilişkisini düşüren bir müessesedir. Suçun işlenmesi ile kararın kesinleşmesinin arasında söz konusu olur. Suçun işlenmesinden sonra zamanaşımı süresi geçmesi üç şekilde gerçekleşir. Ya takibat yapılamıyordur ya dava açılamıyordur ya da açılan davaya devam edilemiyordur. Ancak TCK m. 66/7’ye göre zamanaşımının uygulanmayacağı bir istisna vardır. Bu suçların üzerinden ne kadar süre geçmiş olursa olsun takibat yapılacaktır. Şöyle ki:
- Millete ve devlete karşı işlenmiş suçlardan olmalıdır.
- Ağırlaştırılmış müebbet, müebbet, on yıldan fazla hapis cezası verilen suçlardan olmalıdır.
- Suçlar yurtdışında işlenmelidir.
Bunun dışında soykırım, insanlığa karşı suçlar, soykırım ve insanlığa karşı suçları işlemek için örgüt kurma, işkence suçlarında zamanaşımı işlemeyecektir. Vatana ihanet suçunda da zamanaşımı süreleri işlemeyecektir. Suçun işlendiği gün de zamanaşımı süresine dahildir. Süreler TCK m. 72/1’e göre hesaplanır. Zamanaşımı sürelerinin başlangıçları suçların işleniş şekilleri ile birlikte farklılık gösterir. Bazı suç tiplerinde zamanaşımı sürelerinin ne zaman başladığına aşağıda yer verilmiştir:
- Tamamlanmış suçlarda suçun işlendiği günden itibaren başlar.
- Hareketin sonuca bağlı olduğu suçlarda hareketin işlendiği andan itibaren başlar.
- Sonuç harekete bağlı ise sonucun meydana geldiği zamandan itibaren başlayacaktır.
- Şarta bağlı suçlarda şartın meydana geldiği günden itibaren başlar.
- Şekli suçlarda şekli hareketin yapıldığı andan itibaren başlar.
- Teşebbüs halinde kalan suçlarda son icrai hareketin yapıldığı tarihten itibaren başlar.
- Mütemadi suçlarda temadinin sona erdiği günden itibaren işlemeye başlar.
- Müteselsil suçlarda teselsülün sona erdiği tarihten itibaren başlar.
- İştirak halindeki suçlarda asıl failin hareketi yaptığı tarihten itibaren işlemeye başlar.
Zamanaşımı süreleri bazı suç tipleri için TCK m. 66’da düzenlenmiştir. Zamanaşımı süreleri olağan ve olağanüstü süreler olarak ayrılır. Olağan zamanaşımı süreleri şöyledir:
Suç tarihinde 18 yaşını bitirmiş kişiler | ||
Olağan Zamanaşımı Süresi | Olağanüstü Zamanaşımı S. | |
Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlar | 30 yıl | 45 yıl |
Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlar | 25 yıl | 37 yıl 6 ay |
20 yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar | 20 yıl | 30 yıl |
5 yıldan fazla 20 yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlar | 15 yıl | 22 yıl 6 ay |
5 yıl ve daha az hapis cezası ve adli para cezasını gerektiren suçlar |
8 yıl
|
12 yıl |
Suç tarihinde 15 yaşını bitirmiş ama 18 yaşını bitirmemiş kişiler | ||
Olağan Zamanaşımı Süresi | Olağanüstü Zamanaşımı S. | |
Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlar | 20 yıl | 30 yıl |
Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlar | 16 yıl 8 ay | 24 yıl 12 ay |
20 yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar | 13 yıl 4 ay | 19 yıl 12 ay |
5 yıldan fazla 20 yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlar | 10 yıl | 15 yıl |
5 yıl ve daha az hapis cezası ile adli para cezasını gerektiren suçlar |
5 yıl 4 ay
|
7 yıl 12 ay |
Suç tarihinde 12 yaşını bitirmiş ancak 15 yaşını bitirmemiş kişiler | ||
Olağan Zamanaşımı Süresi | Olağanüstü Zamanaşımı Süresi | |
Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlar | 15 yıl | 22 yıl 6 ay |
Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlar | 12 yıl 6 ay | 18 yıl 9 ay |
20 yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar | 10 yıl | 15 yıl |
5 yıldan fazla 20 yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlar | 7 yıl 6 ay | 10 yıl 15 ay |
5 yıl ve daha az hapis cezası ile adli para cezasını gerektiren suçlar |
4 yıl |
6 yıl |

Müştekinin Şikayet Hakkını Kullanması
İhbar bir suçun işlendiğinin suçtan zarar gören kişiler hariç diğer kimselerin yetkili merciye bildirmesidir. Şikayet ise suçtan zarar gören kişinin, vekilinin ya da temsilcisinin suça ilişkin beyanıdır. Kural olarak şikayet yazılı olarak ya da tutanağa geçirilmek üzere sözlü olarak yapılabilir. Şikayetçi olacak kişi, kolluğa bir dilekçe vererek ya da beyanda bulunarak bu hakkını kullanabilir. Şikayetin bazı özellikleri vardır:
- Şikayet fiile ilişkin olmalıdır.
- Şikayet bölünemez niteliktedir.
- Şikayet edenin fiili, vasıflandırılış şekli önemsizdir.
- Takibi şikayete bağlı olan suçlar kanunda açıkça sayılmıştır.
Suça ilişkin şikayet kolluğa, Cumhuriyet savcısına, valiliğe, kaymakamlığa, doğrudan mahkemeye yapılabilir. Söz konusu merciiler Cumhuriyet başsavcılığına yapılan şikayeti gönderir. Yurtdışında işlenen ama takibi Türkiye’de yapılacak suçlar için de konsolosluk ya da elçiliğe başvuru yapılabilir. Müştekinin bir kez şikayet hakkını kullanması, fail hakkında soruşturma ya da kovuşturma yapılması için yeterlidir. Müşteki sonrasında hayatını kaybetse de şikayet yapıldığından dolayı şikayete bağlı işlemler yapılacaktır.
Müştekinin Şikayetini Geri Alması
Kural olarak suçların resen takibi yapılacaktır ancak bazı suçların takibi şikayete bağlanmıştır. Bu suçlarda kişi şikayette bulunmadığı sürece soruşturma ve kovuşturma evresine geçilmez. Bu suçlarda şikayet dava şartıdır. Bir suçun şikayete bağlı olması halinde nitelikli halleri de şikayete bağlı olacaktır. Kişi şikayet hakkını kullandıktan sonra bu haktan iki şekilde vazgeçebilir. Bunlardan birisi şikayetten feragat iken diğeri şikayetten vazgeçmedir.
Şikayetten feragat, şikayet hakkı doğduktan sonra kişinin bu hakkını kullanmayacağını açıklamasıdır. Kişi şikayet süresi olan 6 aylık süre içinde hakkını kullanmadığını bildirmelidir. TCK sistematiği içerisinde feragat düzenlenmemiştir. Ancak fail tarafından kabul edilmesine gerek yoktur. Feragat yargı organları, kolluk, noter huzurunda yapılabilir. Yazılı olarak açık şekilde yapılabileceği gibi zımmi olarak örtülü şekilde de yapılabilir.
Şikayetten vazgeçme, şikayet hakkı doğan kişinin usulüne uygun olarak bu hakkını kullandıktan sonra şikayetinden vazgeçtiğini bildirmesidir. Süresi içinde şikayet hakkını kullanan kişi sonrasında vazgeçtiğini bildirebilir. Kovuşturma yapılması şikayete bağlı olan suçlarda, kişi şikayetini geri alırsa dava düşer. Hükmün kesinleşmesinden sonraki vazgeçme ise cezanın infazına engel olmaz. Ancak bunun da istisnası mevcuttur. Örneğin 3167 sayılı Çek Ödemelerinin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun m. 16/b-c maddelerinde hüküm kesinleştikten sonra kişi vazgeçebilir.
Müştekinin Duruşmaya Katılması
Müştekinin yargılamaya katılması, olayın aydınlatılması için önem taşımaktadır. Bazı durumlarda müştekinin duruşmada dinlenilmesi zorunludur. Bu hallerde müşteki duruşmaya katılmak zorundadır. Kişiye davetiye gönderilir ve gelmezse polis zoruyla getirilir. İki durumda müştekinin duruşmaya katılması farklı sonuçlar doğurur. Birincisi müştekinin olayın tanığı olması diğeri ise olayın tanığı olmamasıdır.
Müşteki olayın tanığı ise, tanık olarak dinlenmesine karar verilebilir. Bu noktada yemin hariç tanığa uygulanan hükümler müştekiye de uygulanacaktır. Uyarılı çağrı kağıdı ile duruşmaya çağırılırlar. Çağrı kağıdı, dilekçesinde ya da tutanaktaki adreslerine gönderilir. Usulüne uygun çağrı kağıdı tebliğ edilmesine rağmen mazeretini bildirmeden gelmeyen şikayetçi zorla getirilir. Gelmemesinin sebep olduğu giderler, kamu alacağının tahsiline göre müştekiden alınır. Eğer müşteki gelmemekteki haklı sebebini sonradan bildirirse aleyhine olan giderler kaldırılır. Adresteki eksiklik, yanlışlık ya da adres değişikliğinin bildirilmemesi halinde adres zabıtalarca araştırılır ve bu adrese çağrı kağıdı gönderilir.
Müşteki olayın tanığı değilse, duruşmada bulunması zorunlu olmayabilir. Yine de çağrı kağıdı ile duruşmaya çağırılırlar. Dilekçeleri veya tutanaktaki adrese çağrı kağıdı tebliğ edilir. Adresteki eksiklik, yanlışlık ya da adres değişikliğinin bildirilmemiş olabilir. Bu takdirde müştekinin adresinin araştırılmasına gerek yoktur. Ancak çağrı kağıdı müştekiye bildirilemiyorsa sistemde kayıtlı olan adrese tebliğ edilmesi gerekir. Ya da tebligat usulleri uygulanır ancak yine de gelmiyorsa duruşmaya yokluğunda devam edilir. Hatta kararın kendisine tebliğine de gerek yoktur.
Müşteki Sıfatı Sicile İşler Mi?
Müşteki suçun işlenmesinden dolayı mağdur olduğu için davalarda taraf sıfatına sahiptir. Bu nedenle vekil (avukat) yardımından faydalanması mümkün olmakla beraber zorunlu değildir. kişinin yalnızca müşteki sıfatıyla mahkemede bulunması onun ceza almasını gerektirmez. Müşteki bir suçun işlendiğinden hareketle şikayette bulunan gerçek ya da tüzel kişidir. Eğer şikayette bulunan tüzel kişi ise tüzel kişiliği temsil etmeye yetkisi olan kişi (kurum avukatı gibi) duruşmaya katılabilir.
Müşteki olarak duruşmada yer almak kişinin sicilinde herhangi bir olumsuz etki yaratmaz. Yani bir kişi hakkında suç duyurusunda bulunmak kişinin siciline işlemez. Sicil kaydı, halk arasında sabıka kaydı olarak bilinir. Adli sicil kaydı, kişi hakkında verilmiş ceza ve güvenlik tedbirlerine ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararlarının kaydedildiği bir sistemdir. Bu kayıt seyahatlerde, işe alım süreçlerinde incelenebilir. Dolayısıyla müşteki sıfatı değil ancak kişi hakkında yapılan bir suç duyurusu sicil kaydına işleyebilir.
Müşteki ile İlgili Yargıtay Kararları
Yargıtay 2. Ceza Dairesi’nin 2012/23425 E. 2012/44137 K. ve 17.10.2012 tarihli kararı
- Müşteki Nedir? Müşteki Sanık Ne Demek?
Talimat mahkemesince müştekinin dinlenmesi için çıkarılan davetiyenin müştekinin adresi kapalı olduğu için müştekiye tebliğ edilemediği, 5271 sayılı CMK.nun 235.maddesinin 3.fıkrası uyarınca “belirtilen adresin yanlışlığı, eksikliği veya adres değişikliğinin bildirilmemesi nedeniyle tebligat yapılamaması hallerinde adresin araştırılması gerekmez” hükmü uyarınca müştekinin yokluğunda yargılama yapılıp sonuçlandırılabileceğinden mahkemenin uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Müştekinin duruşmaya gelmediği ve kendisini vekille de temsil ettirmediği, 5271 sayılı CMK’nın 237 ve 238. maddeleri gereğince davaya katılmadığı, katılan sıfatını almadığı anlaşıldığından hükmü temyiz hak ve yetkisi olmayan müştekinin temyiz isteminin,1412 sayılı CMUK’nun 317. maddesi uyarınca REDDİNE, 17/10/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 2021/4387 E. 2022/4185 K. ve 09.02.2022 tarihli kararı
- Müşteki Nedir? Müşteki Sanık Ne Demek?
Müşteki …’nün soruşturma aşamasında şikayetinden vazgeçtiği, … tarihli duruşmada ise sanıktan şikayetçi olduğunu ve davaya katılmak istediğini belirtmiş olması karşısında müştekinin katılma talebinin reddine karar verilmiş ise de; müştekinin kovuşturmada şikayetinden vazgeçtiğine ilişkin bir beyanın bulunmadığı, soruşturma aşamasındaki şikayetten vazgeçmenin ise katılan sıfatını almasına engel olmayacağı ve gerekçeli kararın yokluğunda hüküm tesis edilen müşteki …’ne tebliğ edilmediği ,
Anlaşıldığından, sanık … müdafisinin temyiz davası isteği hakkında KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA, dosyanın müşteki Çiğdem Kulaözü’ne gerekçeli kararın tebliğ işlemleri gerçekleştirildikten sonra ve temyiz dilekçesi verildiği takdirde ek tebliğname düzenlenerek Dairemize yollanılmak üzere, incelenmeksizin karar mahkemesine GERİ GÖNDERİLMESİNE, 09/02/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin 2015/22703 E. 2015/25914 K. ve 16.09.2015 tarihli kararı
- Müşteki Nedir? Müşteki Sanık Ne Demek?
15 yaşını ikmal eden müştekinin medeni hakları kullanmaya ehil olduğu 26.02.2014 tarihli duruşmada şikayetini geri aldığını beyan etmesi nedeniyle müştekinin taraf sıfatı bulunmadığından temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 317. maddesi uyarınca istem gibi REDDİNE, 16.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.