Terekenin Tespiti Davası (Mirasın)

mirasin terekenin tespiti davasi

Terekenin tespiti davası, miras bırakanın malvarlığının tam olarak tespit edilmediği durumlarda, ne kadar mirası kaldığının anlaşılması için açılan bir dava türüdür. Bunun dışında ölüme bağlı tasarruflarda (mirasçı atama, belirli mal bırakma, yedek mirasçı atama, artmirasçı atama, vakıf ve miras sözleşmesi) bir adaletsizliğe sebebiyet verilip verilmediğinin anlaşılmasını da sağlamaktadır. Terekenin tespiti davası, mirasçıların miras bırakanın tüm malvarlığının tam ve doğru bir şekilde tespit edilmesi amacıyla açtığı delil tespiti niteliğindeki davadır. Mirasçılar bu davayı terekeye ilişkin herhangi bir hak kaybına uğramamak için açar.

Terekenin tespiti davası diğer bir tanımla; miras bırakan kişinin ölümü sonrasında bırakmış olduğu aktifler ve pasiflerin tespitidir. Aktif mallar; menkul, gayrimenkul, para iken, pasifleri murisin borçları ve masraflarıdır. Miras bırakanın aktifi ve pasifi tespit edildikten sonra pasifler aktiflerden çıkararak denkleştirme işlemi gerçekleştirilecek, denkleştirme sonucunda çıkan değer ise terekeyi oluşturmaktadır.

Hukukumuzda mirasçılar, miras bırakanın ölümüyle miras bırakanın ayni haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar. Külli intikal de denilen bu kurala göre miras bırakanın mirasçılara geçişi mümkün olan hak ve borçları ayrıca bir işlem yapılmaksızın kendiliğinden mirasçılara geçer. Ancak bazı durumlarda mirasçılar, miras bırakanın tüm hak ve borçlarını bilemeyebilmektedir. Miras bırakanın tüm hak ve borçlarının tespiti amacıyla da yazımızın konusu olan terekenin tespiti davası açılmaktadır.

terekenin tespiti davasi nedir
terekenin tespiti davasi nedir

Tereke Nedir?

Tereke (bırakı, kalıt), ölenin ölüm tarihi itibarıyla sahip olduğu ve mirasçılarına intikal edebilen mal, hak, alacak ve borçların tümüdür. Tereke, kişilerin öldükten sonra geride bıraktığı;

  • Para,
  • Araç,
  • Alacak hakkı,
  • İşletme,
  • Gayrimenkul gibi maddi mal varlığı değerleri
  • Borçların bütününe verilen isimdir.

TMK’nin 599/2. maddesine göre, “Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, mirasbırakanın ayni haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar.”

Külli intikal de denilen ve yalnız kanun ile öngörülebilen terekeye ait bu kurala göre, miras bırakanın terekesindeki mirasçılara geçişi mümkün olan hak ve borçları bir bütün olarak kendiliğinden mirasçılara geçer. Bu şekilde tereke konusu değerlerin taşınır, taşınmaz, mal ya da alacak olup olmadığına bakılmaksızın ve mirasçıların herhangi bir işlem yapmasına gerek olmaksızın hatta bir kabul beyanında bulunmalarına da gerek olmaksızın tereke doğrudan ve kendiliğinden, kanun dolayısıyla mirasçılara intikal eder. Bu kapsamda yalnız yasal mirasçılar değil, atanmış mirasçılar da külli halef olurlar. TMK’nin 599/3. maddesine göre, “Atanmış mirasçılar da mirası, miras bırakanın ölümü ile kazanırlar. Yasal mirasçılar, atanmış mirasçılara düşen mirası onlara zilyetlik hükümleri uyarınca teslim etmekle yükümlüdürler.”

Kurala göre tereke paylaştırılıncaya kadar mirasçılar, murisin haklarına ve borçlarına elbirliği ile malik olurlar. Mirasçıların payların belli olmasına rağmen, tereke malvarlığından hangisinin bu paya karşılık olduğu belli değildir. Sadece mirasçılar tarafından açılabilen terekenin tespiti davası sonucunda, mirasbırakanın ölüm anındaki aktif ve pasif malvarlığı değerleri belirlenerek tereke resmi bir şekilde kaydedilir. Fakat terekenin tespiti davası, mirasın dağıtımı konusunda bir hüküm içermez. Bu dava sonucunda sadece murisin terekesi, bir diğer deyişle mirası tespit edilmektedir. Terekenin tespiti davasında murisin malvarlığı belirlenirken, mirasın nasıl paylaşılacağı konusunda bir karar verilmez.

Tereke aktif ve pasifinden oluşmaktadır. Kural olarak miras bırakanın malvarlığına ilişkin tüm hak ve borçlar terekeye dahildir. Ancak, bazı malvarlığı değerleri nitelikleri gereği terekeye dahil edilmezler. Örneğin;

  • Mirasbırakanın şahsına bağlı haklar,
  • Kişiye sıkı sıkıya bağlı haklar gibi,

Mirasçılara külli intikal yoluyla mirasbırakanın malları, devir ve intikali mümkün olan diğer haklar alacak hakkı, gayri maddi mallar üzerindeki haklar da intikal eder. Başka bir deyişle terekeye intikal edecek olan hak ve alacaklar, mirasbırakanın sahip olduğu ve miras yolu ile intikali mümkün olan hak ve alacaklar olup, miras yolu ile geçmeyen hak ve alacaklar;

  • İntifa hakkı,
  • Sükna hakkı,
  • İrat hakkı,
  • Nafaka hakkı

gibi haklar terekeye intikal etmezler. Mirasbırakandan kalan ve terekeye intikali mümkün olan mal, hak ve alacaklara bir değer verilerek hesaba katılmaları gerekir. Verilecek değer, TMK’nin 507/1. ve 575. maddeleri gereği mirasbırakanın ölüm günündeki satış değerleridir. Borsaya kayıtlı tahvilat ve pay senetlerinin borsa kıymetleri esas alınarak terekeye dahil edilirler. Ancak terekeye dahil mal, hak, alacak ve borçlarda murisin ölüm tarihinden sonra meydana gelecek değişiklikler tereke hesabında dikkate alınmazlar.

  • Terekenin Aktifi

Tereke, ölenin ölüm tarihi itibarıyla sahip olduğu ve mirasçılarına intikal edebilen mal, hak, alacak ve borçların tümüdür. Tereke aktif ve pasif olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. Miras bırakanın alacakları, hakları aktif kısmı oluştururken borçları pasif kısmı oluşturmaktadır. Mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mal varlığına ilişkin kıymetler ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalar terekenin aktifini oluşturur.

Mirasbırakanın malvarlığına ilişkin hak ve alacaklarının terekenin aktif kısmında hesaplanabilmeleri için intikale uygun olmaları şarttır. Tereke hesabında esas alınacak değerler, mirasbırakanın ölüm tarihindeki değerleridir. Mirasın açılmasından sonra tereke aktifinde meydana gelen değer değişiklikleri dikkate alınmaz. Yani mirasbırakanın ölümünden sonra terekedeki bir malın değerinin artması veya azalması göz önüne alınmaz. TMK’nin 599. maddesine göre, kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere;

  • Mirasbırakanın ayni hakları,
  • Alacakları,
  • Diğer malvarlığı hakları,
  • Taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetlikleri

doğrudan mirasçılara intikal eder. Buna karşın mirasbırakanın iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı sağlar arası karşılıksız kazandırmaları terekeye ilave edilmelerine rağmen, ölüme bağlı tasarruflar ve mal vasiyetleri terekeye eklenmezler. Ancak, ölüme bağlı tasarrufun konusu olan mallar veya haklar terekede mevcut ise, terekede mevcut olan bu malların veya hakların değerleri terekenin aktifinde dikkate alınmalıdırlar. Bankadaki paralar, işlemiş faizleri ile mirasçılar arasında bölüştürülmüş olsa bile bunların tereke aktifine eklenmesi gerekir. Alacak hakları dışında, parasal değeri olan diğer her türlü haklar da hesaba katılır. Hatıra değeri bulunan mektuplar, fotoğraflar gibi şeyler terekeye dahil edilmezler. Mirasbırakanın ölümüyle sona eren, intifa ve oturma (sükna) hakkı gibi kişiliğine bağlı haklar da terekeye dahil edilmez.

  • Terekenin Pasifi

TMK’nin 507/2. maddesine göre, “Hesap yapılırken, mirasbırakanın borçları, cenaze giderleri, terekenin mühürlenmesi ve yazımı giderleri, mirasbırakan ile yaşayan ve onun tarafından bakılan kimselerin üç aylık geçim giderleri terekeden indirilir.” Düzenlemeye göre;

  • Mirasbırakanın borçları,
  • Bakmakla yükümlü olduğu kişilerin üç aylık nafakası,
  • Terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi,
  • Cenaze masrafları gibi giderler

terekenin pasifini oluşturur. Mirasbırakanın borçları ile terekenin intikaline ilişkin borçlar bir bütün halinde tereke pasifini oluşturur. Yargıtay’ın kararlarına göre, TMK’nin 507/2. maddesindeki sayma sınırlayıcı olmayıp, mirasbırakanın benzer borçları da terekenin pasifinde gözetilmelidir. Bu kapsamda terekenin pasifinde yer alan giderler:

  • Vasiyeti yerine getirme görevlisine (vasiyeti tenfiz memuru) ödenecek ücret (TMK’nin 550/4.);
  • Terekeyi yönetmekle görevlendirilen kişiye ödenen ücret (TMK’nin 592/son);
  • Vasiyetnamenin açılması nedeniyle oluşan giderler (TMK’nin 597);
  • Defter tutulmasına ilişkin giderler (TMK’nin 623/2);
  • TMK’nin 641/2. maddesine göre, ana ve baba veya büyük ana ve büyük baba birlikte yaşayan ve emeklerini veya gelirlerini aileye özgüleyen ergin çocuklar ile torunlara verilen uygun miktardaki tazminat;
  • TMK’nin 643/2. maddesine göre, muhtaç olan anneye doğuma kadar terekeden ödenen geçim giderleri;
  • TMK’nin 674/2. maddesine göre eğitim ve öğrenimini tamamlamamış olan veya engelliliği bulunan çocuklara, paylaşmada hakkaniyete uygun olarak yapılan ödemeler.

Terekenin Tespiti Davası Nedir?

Tereke, miras bırakanın sağlığında edinmiş olduğu devir ve intikal edebilen tüm özel hukuk ilişkilerini kapsamaktadır. Kişiye sıkı sıkıya bağlı haklar miras bırakanın ölümüyle sona ermektedir. Bu bakımdan tereke, miras bırakanın sağlığında edindiği mallara eşit olmayabilir. Bu tür durumlarda terekenin varlığı ve varlığı halinde neleri kapsadığının belirlenmesi zordur. Dolayısıyla, mirasçılar terekenin tespiti davası açarak mahkemeden terekenin tespit edilmesini talep edebilirler.

Terekenin aktif ve pasifinin tespiti amacıyla taraf beyanları ve taraflarca gösterilen deliller dikkate alınarak, ilgili yerlere müzekkere yazılarak bilgi ve belgelerin dosyaya getirilmesiyle, keşif yapılması gereken hallerde keşif yapılarak miras bırakanın terekesinin tümüyle mahkeme tarafından hesaplanmasını sağlayan davadır. Ayrıca tereke tespiti davalar ı delil tespiti niteliğinde olup istihkak davası niteliğinde değildir.  Terekenin tespiti davası, miras bırakanın ölümü sonrası mirasçılar tarafından terekenin aktif ve pasifinin belirlenmesi için açılan ve usulü olarak tespit davası niteliği taşıyan bir dava türüdür. Terekenin tespiti davası iki sebepten dolayı açılır:

  • İlk sebep; mirasçıların ölenin ne kadar malvarlığı olduğunu tam olarak bilememesidir. Zira mirasçılar miras bırakanın malvarlığı ve borçlarına ilişkin kapsamlı bilgiye sahip olamadıklarından, mirası kabul ettikleri takdirde zarara uğrayıp uğramayacaklarını da bilemezler. Bu gibi durumlar için Türk Medeni Kanunu (TMK) mirasçıların menfaatini korumak için mirasçılara terekenin defterinin tutulmasını talep etme hakkı tanımıştır.
  • İkinci sebep ise; terekenin korunmasının talep edilmesi sebebiyledir. Örneğin tereke mirasçılar arasında paylaştırılana kadar bazı mirasçıların terekeden mal kaçırma durumu söz konusu ise diğer mirasçılar Mahkemeye başvurarak terekenin mühürlenmesini ve tereke defterinin tutulmasını talep edebilir.

Terekenin tespiti davası ile, mirasçıların biri veya hepsinin talebi üzerine mahkemece yahut Sulh Hukuk Mahkemesi hâkimi tarafından, terekeye konu malların ve hakların devlet eliyle korunması için gerekli bütün önlemler re’ sen alınır. Bu önlemler;

  • Terekede bulunan mal ve hakların yazımına,
  • Terekenin mühürlenmesine,
  • Terekenin resmen yönetilmesine,
  • Vasiyetnamenin açılmasına ilişkindir.

Önlemlerle ilgili giderler, ileride terekeden alınmak üzere, başvuran kişi tarafından; önleme hakimin re’ sen karar verdiği hallerde Devlet tarafından karşılanır. (TMK m. 589)

terekenin tespiti davasi
terekenin tespiti davasi

Terekeye Eklenmesi Mümkün Olmayan Haklar ile İstisnalar Nelerdir?

Her durumda mirasçıların, miras bırakanın tüm hak ve borçlarını bilmesi beklenemez. Bu durumlarda mirasçılar, miras bırakanın tüm hak ve borçlarının, terekenin tespiti için dava açarak mahkeme tarafından gerekli bilgi ve belgelerin toplanmasıyla bu dava ile terekenin tespitini sağlamaktadır. Bazı malvarlığı değerleri özellikleri gereği terekeye dahil edilmezler. Bunlar;

  • Kişilik hakkı: Kural olarak kişilik hakkı devredilemez, mirasçılara geçmez, kişinin ölümüyle son bulur. Ancak, kişiliğin ihlalinden doğan mal varlığına ilişkin talepler, ilke olarak devredilebilir ve miras yoluyla geçer. Mirasbırakanın kişilik hakkına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat talebi ise, TMK’nin 25/4. hükmüne göre karşı tarafça kabul edilmiş olmadıkça devredilemez ve mirasbırakan tarafından ileri sürülmüş olmadıkça mirasçılara geçmez. Manevi tazminat talebinin mirasçılara geçebilmesi için, yaşarken mirasbırakan tarafından ileri sürülmesi gerekir. Ancak ileri sürmenin mutlaka mirasbırakanın dava açması şeklinde olması zorunlu olmayıp, mirasbırakanın sağlığında mirasçılarına manevi tazminat davası açma iradesine açıklamışsa manevi tazminat talebi mirasçılara geçer. Kişilik hakkı kapsamında ölenin doku ve organları da yer alır. Kişinin vücut bütünlüğüne ait olup, kişilik hakkının devamı niteliğindedir. 2238 Sayılı Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkında Kanunun 14. maddesine göre, ölen kimseden organ ya da doku alınabilmesi için ölenin ya da yakınlarının izninin bulunması gerekir.
  • Aile hukukundan kaynaklanan haklar: Aile hukukundan kaynaklanan haklar da kural olarak mirasçılara intikal etmezler. Ancak, nişanın bozulması nedeniyle kusursuz nişanlı olan mirasbırakanın maddi tazminat isteme hakkı mirasçılara geçebilir. Manevi tazminat için yukarıda yapılan açıklamalar burada da geçerlidir. Yani manevi tazminat talebinin mirasçılara geçebilmesi için, yaşarken mirasbırakan tarafından ileri sürülmesi gerekir. Ancak, ileri sürmenin mutlaka murisin dava açması şeklinde olması zorunlu olmayıp, murisin sağlığında mirasçılarına manevi tazminat davası açma iradesine açıklamışsa manevi tazminat talebi mirasçılara geçer. Aynı şekilde, geleceğe ilişkin nafaka alacağı ve nafaka yükümlülüğü, nafaka yükümlüsü veya alacaklısı mirasbırakanın ölümü ile sona erer ve mirasçılarına intikal etmez. Ancak, ölümden önce doğmuş olan nafaka alacağı terekenin aktifine, nafaka yükümlülüğü ise terekenin pasifine mirasbırakanın borcu olarak eklenir.
  • Sözleşme ilişkisinde tarafların kişiliklerinin önemli olduğu sözleşmeler: Sözleşme ilişkisinde tarafların kişilikleri önemliyse, ölüm ile sözleşme ilişkisi sona erer. Örneğin iş görmeye ilişkin sözleşmeler (vekalet, hizmet, eser sözleşmeleri gibi). Bu sözleşmelerden kaynaklanan borçlar kural olarak mirasçılara intikal etmez.
  • Üst hakkı ve kaynak hakkı hariç, kişisel irtifak hakları: Üst hakkı ve kaynak hakkı hariç, kişisel irtifak hakları mirasçılara intikal etmez. Mirasçılara intikal etmeyen intifa hakkı ve sükna (oturma) hakkı hak sahibine sıkı sıkıya bağlı sınırlı ayni haklardandır. Bunlar hak sahibinin ölümü ile sona ererler.
  • Destekten yoksun kalma tazminatı
  • Dul ve yetim aylığı
  • Kıdem tazminatı
  • İşçinin ölümü halinde TBK’nin 440. maddesi gereği ödenecek olan ölüm tazminatı
  • Emeklilik ikramiyesi

Destekten yoksun kalma tazminatı, kıdem tazminatı ve işçinin ölümü halinde TBK’nin 440. maddesi gereği ödenecek olan ölüm tazminatı, dul ve yetim aylığı, emeklilik ikramiyesi gibi haklar, kanundaki düzenleme gereği mirasçılarına ödeneceğinden, terekeye eklenmezler.

Terekenin Tespiti Davasını Tarafları ve Görevli Mahkeme

Terekenin tespiti davası, miras bırakanın mirasçılarından herhangi biri tarafından veya tüm mirasçılar adına tereke temsilcisi tarafından da açılabilir. Mirasçılardan yalnızca birinin terekenin tespiti davası açması durumunda diğer mirasçıların ayrıca dava açması gerekmemekte olup dava sonucunda tereke tüm mirasçılar için geçerli olacak şekilde tespit edilir. Ayrıca tereke tespiti davası çekişmesiz yargı işlerinden olduğu için hasımsız olarak açılmaktadır. Yani mirasçılardan her biri terekenin tespiti için dava açabilir. Her bir mirasçının açmaya yetkisi olduğu gibi tüm mirasçılar birlikte de dava açabilir. Bununla birlikte, diğer miras davalarının yargılaması devam ettiği sırada da, terekenin tespiti davası talep edilebilir.

Terekenin tespitine ilişkin davalarda görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir. Miras bırakanın son yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesi ise yetkili mahkemedir. Terekenin tespiti davasında görevli mahkeme, tereke tespit davası çekişmesiz yargı işlerinden olduğu için HMK md. 383 uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesidir. Terekenin tespiti davasının ne kadar süreceği tamamen davanın açıldığı adliye ve mahkemenin iş yoğunluğuna bağlıdır. Bu nedenle de bu konuda herhangi bir süre garanti edilemez. Mahkemenin yoğunluğunun yanı sıra temelsiz ve hukuki dayanaktan yoksun bir şekilde açılan davalar ve terekeye dair yürütülen tüm işlemler davanın gereksiz bir şekilde uzamasına neden olur. Bu nedenle de hukuki dayanakların olması, dava süresini önemli ölçüde kısaltır.

Terekenin Tespiti Davasının Sonuçları Nelerdir?

Tereke, bir kişinin vefat etmesi durumunda geride bıraktığı malvarlığına ve borçlarına dair kayıtları içeren bir belgedir. Terekenin tespiti davası, genellikle bir kişinin mirasçıları veya alacaklıları arasında, mirasın nasıl paylaşılacağı veya borçların nasıl tahsil edileceği konusunda bir anlaşmazlık olduğunda başlatılır. Bu davada mahkeme, terekenin doğru bir şekilde tespit edilmesini ve mirasın adaletli bir şekilde dağıtılmasını sağlamak için rol oynar. Terekenin tespiti davasının sonuçları şunlar olabilir:
  • Tereke Belirleme: Mahkeme, terekenin içeriğini ve değerini belirlemek için delil toplar. Bu süreçte, malvarlığı, mülkler, banka hesapları, borçlar ve diğer varlıkların detaylı bir envanteri oluşturulur.
  • Mirasçıların Belirlenmesi: Tereke belirlendikten sonra, mahkeme mirasçıları tespit eder. Mirasçılar, vefat eden kişinin kanuni mirasçıları veya varsa vasiyetnameye dayalı olarak belirlenebilir.
  • Mirasın Dağıtılması: Mahkeme, mirasçıların haklarını ve paylarını belirler.
  • Borçların Tahsili: Mahkeme aynı zamanda vefat eden kişinin borçlarının tahsili için gerekli adımları atabilir. Borçların ödenmesi, mirasın paylaşılmasından önce veya sonra gerçekleşebilir.
  • Vasiyetnamenin Değerlendirilmesi: Eğer vefat eden kişinin bir vasiyetnamesi varsa, mahkeme bu vasiyetnamedeki hükümleri değerlendirir ve uygular. Ancak, vasiyetname hükümleri yerel miras hukuku kurallarına uygun olmalıdır.

Sonuç olarak, terekenin tespiti davası, vefat eden kişinin malvarlığının ve borçlarının düzenli bir şekilde ele alınmasını sağlar. Mahkeme, bu sürecin adil ve yasalara uygun bir şekilde yürütülmesini sağlar ve mirasçıların ve alacaklıların haklarını korur. Davanın sonucunda, tereke düzenlenir, mirasçılar belirlenir ve miras paylaşılır veya borçlar tahsil edilir.

Terekenin Tespiti Davasında Tereke Nasıl Tespit Edilir?

Mahkeme tarafından, tarafların beyanları ve sunmuş oldukları deliller doğrultusunda ilgili kurum ve kuruluşlara (örneğin Tapu Müdürlüğü, Gelir İdaresi Başkanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu, Türkiye Bankalar Birliği ve sair) müzekkereler yazılarak miras bırakanın ölüm tarihi itibariyle sahip olduğu hak ve borçları ile ilgili bilgi ve belgeler toplanır. Mahkeme tarafından gerekli görülmesi halinde keşif işlemi yapılır. Sonuç olarak mahkeme ilgili kurum ve kuruluşlardan gelen müzekkere cevaplarına göre, keşif sonucunda elde ettiği bilgi ve belgeler doğrultusunda miras bırakanın terekesinin tespitini gerçekleştirir.

Her durumda mirasçıların, miras bırakanın tüm hak ve borçlarını bilmesi beklenemez. Bu durumlarda mirasçılar, miras bırakanın tüm hak ve borçlarının, terekenin tespiti için dava açarak mahkeme tarafından gerekli bilgi ve belgelerin toplanmasıyla bu dava ile terekenin tespitini sağlamaktadır. Terekenin tespitinde kullanılan iki yöntem mevcut olup, doktrinde benimsenen yöntem matematiksel yöntem ismi verilen yöntem olmasına rağmen, Yargıtay tarafından benimsenen yöntem hukuki yöntemdir. Her iki yöntemde de terekeye dâhil değerler aynı olmasına rağmen, hesaplama yapılırken takip edilen işlem sırası farklıdır.

  • Matematiksel Yöntemde

Terekenin aktifinden pasiflerinin indirilmesi ile net tereke (safi tereke) bulunur. Ancak tenkise esas alınan tereke net tereke olmayıp, tasarruf edilebilir kısmın hesaplanabilmesi için net terekeye aşağıda yazılı değerleri eklemek gerekir. Eklenecek olan bu değerler TMK’nin 508. maddesinde belirtildiği üzere mirasbırakanın tenkise tabi sağlararası karşılıksız kazandırmaları, mirasbırakanın ölüm anında mevcut olmayıp, saklı paylı mirasçıları korumak amaçlıdır. Bu değerlerin de eklenmesi ile tenkise esas tereke bulunur. Net terekeye eklenecek değerler;

  • Denkleştirmeye tabi kazandırmalar; Düzenlemeye göre denkleştirmeye tabi kazandırma, kanuni mirasçının mirasbırakanın sağlığında mirasbırakan ile yaptığı sağlar arası tasarrufla mirasbırakandan miras payına mahsuben karşılıksız olarak aldığı mal ve değerlerdir. TMK’nin 669/2. maddesinde düzenlenen kazandırmalarda kanunen denkleştirmeye tabi kazandırmalardır.
  • Tenkise tabi sağlararası karşılıksız kazandırmalar; Mirasbırakanın tenkise tabi tutulan sağlar arası kazandırmaları TMK’nin 565, maddesinde düzenlenmiş olup, bu haller sınırlıdır. Bunlar dışındaki sağlar arası kazandırmalar tenkise tabi olmayacakları için tereke hesabında terekeye eklenmezler.
  • Yargıtay Tarafından Benimsenen Yöntem

Tereke belirlenirken kanunen eklenecek değerler eklendikten sonra bulunan değerden yani terekenin aktifinden terekenin pasifini oluşturan değerler çıkartılır. Net tereke bu işlemler sonucu bulunan terekedir. Yargıtay kararlarında bu yöntem şu şekilde ifade edilmektedir; tereke, miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Başka bir deyişle terekenin aktifi kapsamında yukarıda belirtilen ve eklenecek değerler TMK’nin 508. maddesinde belirtildiği üzere, mirasbırakanın tenkise tabi sağlararası karşılıksız kazandırmaları da mevcuttur. Aktif belirlenirken bu değerler de esas alınacaktır.

Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tespit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir. Miras bırakanın saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır.

Terekenin Tespitinde Hangi Tarihteki Değerler Esas Alınır?

TMK’nin 575. maddesine göre, “Miras, mirasbırakanın ölümüyle açılır. Mirasbırakanın sağlığında yapmış olduğu mirasla ilgili kazandırmalar ve paylaştırmalar, terekenin ölüm anındaki durumuna göre değerlendirilir.” TMK’nin 507/1. maddesi gereği, “Tasarruf edilebilir kısım, terekenin mirasbırakanın ölümü günündeki durumuna göre hesaplanır.” Yani, terekedeki malvarlığı ve hakların mirasbırakanın ölüm tarihindeki piyasa değerlerinin belirlenmesi gerekir. Mirasbırakanın terekesinde yer alan taşınır ve taşınmaz mallar, mirasın açıldığı, ölüm anındaki rayiç değeri üzerinden hesap edilir. Ölüm tarihinden sonra meydana gelebilecek değer veya nitelik azalmaları veya artışları dikkate alınmaz. Birtakım malvarlığı değerleri yönünden açıklamak gerekirse;

  • Hayat sigortası yönünden TMK’nin 509. maddesinde de belirtilmiş olup, “Mirasbırakanın kendi ölümünde ödenmek üzere üçüncü kişi lehine hayat sigortası sözleşmesi yapması veya böyle bir kişiyi sonradan lehtar olarak tayin etmesi ya da sigortacıya karşı olan istem hakkını sağlar arası veya ölüme bağlı tasarrufla karşılıksız olarak üçüncü kişiye devretmesi halinde, sigorta alacağının mirasbırakanın ölümü zamanındaki satın alma değeri terekeye eklenir.”
  • Para verilmesi şeklinde değil de malların bağışlanana teslimi suretiyle yapılan sağlararası bağışlamaların değerleri, malların teslim günündeki nitelikleri esas alınarak, mirasbırakanın ölüm günüdeki fiyatlara göre tespit edilir. Bu şekilde temlik edilmiş malların değer tespiti yapılırken, teslim alanın sonradan mala yaptığı ilaveler mesela taşınmaza bağışlanan sonradan yapılan bina gibi değere katılmaz.
  • Mirasbırakanın sağlığında üçüncü kişilere temlik ettiği taşınmazlara ilişkin tapu kayıtları muvazaa sebebiyle iptal edilmişse söz konusu taşınmazlar da miras açıldığında terekede mevcut sayılarak değerlendirilmelidir.
  • Gizli bağış halinde, yani mirasbırakan mirasçıların üçüncü kişilerden aldığı malların parasını ödemişse, ödenen bu bedellerin mirasın açıldığı yani mirasbırakanın ölüm tarihindeki değerleri hesaplatılarak tereke aktifine eklenir. Bu durumda taşınmaz temliki değil, taşınmaz edindirme parasını verme şeklinde bir tasarruf söz konusu olduğundan, bu şekli ile kazandırılan malların alındığı tarih itibarıyla mesela taşınmazlarda parası mirasbırakan tarafından ödenen taşınmazın tescili tarihi itibarıyla bilirkişice tespit edilen değerleri, TMK’nin 575. maddesi gereği mirasın açıldığı yani mirasbırakanın ölüm tarihine kadar ulaştığı güncel değerleri tespit edilir. Bu hesaplama yapılırken amaç paranın satın alma gücündeki azalma dikkate alınarak, döviz, altın, asgari ücret artışları, bankaların mevduata uyguladıkları en yüksek faiz oranları, TEFE- TÜFE ortalamaları dikkate alınarak, bu kalemler üzerinden bulunacak rakamların ortalamaları alınır.
  • Mirasbırakan tarafından sağlığında yapılan ölüme bağlı olmayan tasarrufu “gizli bağışlama” şeklinde olabilir. Yani temlik ettiği mal karşılığı bir bedel almışsa da o tarihteki değere göre çok düşük bir bedel almış ise, bu takdirde dış görünüş olarak işlem satış gibi ise de, gerçekte bağış iradesi yapılmıştır. Bu durumda bu gizli bağışın da terekeye ilavesi gerekir. Bu durumda öncelikle, bu şekilde temlik edilen malın murisin ölüm günündeki değeri belirlenir. Bu takdirde terekeye ilave edilecek değer malın murisin ölüm günündeki değeri ile gizli bağış yoluyla ödemiş olduğu değerin arasındaki farktır.

Terekenin Tespiti Davasında Hak Düşürücü Süre

Terekenin tespiti davası açılabilmesi için kanunumuzda herhangi bir zamanaşımı yahut hak düşürücü süre öngörülmemiştir. Bu bakımdan davanın açılmasında hukuki yararın devam ediyor olması şartıyla terekenin tespiti davası ilgili kişiler tarafından her zaman açılabilir.

Terekenin tespiti davası süreci, mahkemenin iş yoğunluğu, duruşma günü, yargılama aşamasında adli tatile girilmesi, delillerin toplanması, tarafların mazeretli olup olması gibi tüm hususlar davanın ne kadar zamanda sona ereceğini de etkilemektedir. Tüm bu gerekçeyle dava sürecinin ne kadar zamanda sona ereceğine dair kesin bir tarih söylemek mümkün değildir. Ortalama bir süre vermek gerekirse yaklaşık 1-2 yıl kadar sürmektedir. Ancak konusunda uzman avukattan vekillik hizmeti almanız halinde dava süreci hızlanacak, tebligat takibi, dosyaya gelen giden evrakları kontrol etme ve talepte bulunarak dava sürecini hızlandıracaktır.

terekenin tespiti davasi dilekcesi ornegi
terekenin tespiti davasi dilekcesi

Terekenin Tespiti Davasında Yargılama

Terekenin Tespiti davasına ilk olarak mirasçıların beyanlarıyla başlanır. Mirasçılar, miras bırakanın malvarlıkları bildikleri kadarıyla mahkemeye bildirirler. Bununla birlikte mahkeme gerekli gördüğü kurum ve kuruluşlara müzekkere yazarak miras bırakanın malvarlığını tespit etmeye devam eder. Öte yandan mahkeme, miras bırakanın malvarlığını daha kolay bir şekilde tespit edebilmek için miras bırakanın borçlularını ve alacaklılarını da tespit eder.

Mahkeme huzurunda bulunan beyanlar ve müzekkere cevapları bir araya getirildikten sonra mahkeme miras hukukunda uzman olan bir bilirkişi tayin eder ve dosya kapsamında rapor düzenlemesi için bu bilirkişiye dosyayı gönderir. Bilirkişi raporunda belirtilen hususlar kapsamında ve tüm toplanan diğer bilgiler neticesinde mahkeme yeterince araştırma yaptığına kanaat getirdikten sonra ölenin borçları, mahkeme masrafları, cenaze giderleri gibi pasif malvarlığı değerleri aktif malvarlığı değerlerinden çıkarılarak terekenin değeri belirlenir.  Tereke malvarlığı hesaplanırken mirasın açıldığı tarihteki değerleri esas alınır.

Terekenin Tespiti Davası Harç ve Masrafları

Terekenin tespiti davası maktu harca tabi dava türlerindendir. Dolasıyla ödenecek dava açılırken ödenecek tutar davanın değerine göre değişmez. Ancak yargılamanın ilerleyen safhalarında yapılacak tebligat, keşif ve bilirkişi giderleri için de ayrıca avans ödenmesi gerekebilir. Bu masrafları davayı açan mirasçı tarafından ödenir. Ancak dava neticelendikten sonra yapılan masraflar, terekenin tespiti davasını açan mirasçıya öncelikli olarak ödenir.

2024 yılı için tespit davası açma ücreti 2000 TL civarıdır. Her yıl ve davamın delillerine göre bu rakam güncellenmektedir.

Dava Harcı Hesaplama için tıklayınız   

Terekenin Tespiti Davası Örnek Dava Dilekçesi

Ankara Nöbetçi (   ) Sulh Hukuk Mahkemesi’ Ne

                                             Tedbir taleplidir.

Talepte Bulunan

Mirasçılar : İsim Soyisim TC Adres

Vekili          :Av. Umur Yıldırım

Diğer Mirasçılar: İsim Soyisim TC Adres

                                      İsim Soyisim TC Adres

Dava Konusu : Murise ait terekenin tespit edilerek bu terekeye temsilci atanması ve tedbir konulması taleplerimizden ibarettir.

Açıklamalar

  1. İşbu dilekçe ile Mahkemenizden terekenin tespiti talebinde bulunan müvekkiller A….. B….. ve  D….. B….. kardeş olup, babaları muris C….B…. (murise ait kimlik bilgileri dilekçe ekinde sunulmuştur Ek-1) , ../../…. Tarihinde vefat etmiştir. Dilekçe ekinde sunmuş olduğumuz veraset ilamından (Ek-2) da anlaşılacağı üzere, istemde bulunan müvekkiller ile müvekkillerin dışındaki diğer iki kişi murisin mirasçılarıdır.
  2. Murisin bırakmış olduğu bilinen bir vasiyetnamesi yoktur. Her ne kadar murisin malvarlığının bir kısmı tarafımızca bilinmekte ise de bilinmeyen kısmının tespit edilebilmesi için taleplerimizi aşağıdaki şekilde Mahkemenize sunuyoruz.

Murisin müvekkiller tarafından bilinen malvarlıkları (Ek-3) şu şekildedir:

Murisin müvekkiller tarafından bilinmeyen malvarlığının tespit edilebilmesi için şu hususların belirlenmesini talep ediyoruz:

  1. Murise ait banka hesap kayıtları sorgulatılarak, ortak veya tek başına sahip olduğu hesap kayıtları ve hesap hareketleri, araç ve banka mevduatları ve aktif ve pasiflerinin belirlenmesi
  2. SGK’ya yazılacak müzekkere ile murisin resmî kurumlardan hak edişlerinin belirlenmesi
  3. TAKBİS üzerinden murise ait tapu kayıtlarının devir işlemleri de dahil olmak üzere aktif ve pasiflerinin sorgulatılarak belirlenmesi
  4. Gelir İdaresi Başkanlığı’na müzekkere yazılarak murise ait vergi kayıtlarının sorgulatılarak belirlenmesi
  5. Murise ait motorlu taşıtların aktif ve pasiflerin sorgulatılarak belirlenmesini talep ediyoruz.
  6. Davacı müvekkiller ve murisin diğer iki yasal mirasçıları arasında mirastan doğan bir husumet olduğundan; var olan terekenin yanında Mahkemenizce belirlenecek terekenin de ortaya çıkmasıyla müvekkiller açısından hak kaybı oluşturacak durumlar ortaya çıkabileceği düşünülmektedir. Bu sebeple mirasçıların hak kaybına uğramalarının önlenmesi ve terekenin bütünlüğünün korunabilmesi adına öncelikle hali hazırda bilinen ve Mahkemenizce belirlenecek tereke üzerine tedbir konulmasını ve belirlenen hususların zarar görmemesi için defter tutulması da gerektiğinden Mahkemenizden söz konusu terekeye bir temsilci atanmasını talep ediyoruz.

Hukuki Sebepler: TMK, HMK, Avukatlık Kanunu ve sair ilgili mevzuat

Deliller          : Murise nüfus kayıt bilgileri, veraset ilamı, tapu kayıtları, bilirkişi raporu, sair tüm deliller.

Sonuç ve Talep  :Yukarıda açıklanan ve Mahkemenizce re’ sen dikkate alınacak tüm nedenler ile:

  1. Öncelikle yukarıda sıraladığımız taleplerimizi içeren davamızın kabulüne,
  2. Hali hazırda bilinen ve Mahkemenizce belirlenecek terekeye temsilci atanmasına,
  3. Bu doğrultuda yukarıda belirtilen ilgili makamlara müzekkereler yazılarak murise ait terekedeki malvarlıklarının tespitine
  4. Mirasçıların hak kaybına uğramalarının önlenmesi ve terekenin bütünlüğünün korunabilmesi adına hali hazırda bilinen ve Mahkemenizce belirlenecek tereke üzerine tedbir konulmasına,
  5. Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de karşı yana yükletilmesini vekaleten arz ve talep ederiz. 08/12/2021

           Talep Edenler Vekili

          Avukat Umur Yıldırım

Terekenin Tespiti Davası Yargıtay Kararları

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 15.09.2022 Tarih, 2022/2422E. 2022/1852K. sayılı kararı;

  • Terekenin Tespiti Davası

Miras bırakanın yerleşim yeri sulh hâkimi, istem üzerine veya resen tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır. Bu önlemler özellikle kanunda belirtilen hallerde terekede bulunan mal ve hakların yazımına, terekenin mühürlenmesine, terekenin resmen yönetilmesine ve varsa vasiyetnamelerin açılmasına ilişkindir (TMK.nun 589/1-2 maddesi). Önlem alma isteğinin yetki yahut başka bir sebeple reddedilmesi tereke mallarının kaybına sebep olabileceği gibi hak sahiplerine intikal etmemesi sonucunu da doğurur.

Koruma önlemi olarak terekenin tespiti işleminin maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara bir etkisi bulunmamaktadır. Bu işlem, tespiti yapılan malvarlığı unsurlarının terekeye ait olduğu, tespit edilmeyenlerin de terekeye ait olmadığına delil teşkil etmez. Mirasçıların, tespit olunanlara “onay” vermeleri veya benimsemeleri, onları tespiti yapılmamış olan borçlara ilişkin sorumluluktan kurtarmayacağı gibi, tespit edilmemiş olan tereke alacakları için de talepte bulunamayacakları anlamına gelmez. Mirasçılar, terekenin tespitine rağmen, birbirlerine yahut üçüncü kişilere karşı tespit edilmiş veya edilmemiş (deftere yazılmış veya yazılmamış) olanları ihtilaf konusu yapabilirler. “Koruma önlemi” olarak tutulan defter (terekenin yazımı), sonradan gündeme gelebilecek mirasın bölüştürülmesine yahut başka bir özel hukuk ilişkisine de esas olmaz. Sonradan başka bilgilerin çıkması ve bu kapsamda mevcut kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde defter içeriği her zaman değiştirilebilir.

Öte yandan; terekenin resmen yönetilmesi kanunda belirtilen sebeplerin bulunması halinde korunması ve hak sahiplerine sağlıklı bir şekilde geçebilmesi için terekenin yetkili hâkim yahut onun atadığı kimse tarafından mirasçıların iradelerinden bağımsız bir şekilde geçici bir dönem yönetilmesidir. Tereke sadece kanunda belirtilen sebeplerle resen yönetilebilir. Bazı hallerde mirasçılar kendilerini temsil edebilecek bir temsilci tayin edebilecekleri gibi birinin talebi üzerine hakim de terekenin yönetilmesi için temsilci tayin edebilir (TMK.nun 640. maddesi). Burada mirasçıların iradesi önemlidir. TMK.nun 592. maddesinde ise, istisnai durumlar dışında mirasçıların iradelerinden bağımsız olarak terekenin yetkili mahkeme veya belirleyeceği resmi memur tarafından resmen yönetilmesi söz konusudur.


Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2021/715 E., 2021/2143 K. sayılı kararı;

  • Terekenin Tespiti Davası

Tereke tespiti davaları delil tespiti niteliğinde olup, istihkak davası niteliğinde değildir. Bu nedenle mahkemece yapılması gereken iş terekeye ait olduğu bildirilen mal varlığı unsurlarını tespit edip deftere geçirmek, bunlardan muhafazası mümkün olmayanlar varsa satıp paraya çevrilmesini sağlamak ve menkuller için de para, döviz vb. varsa bunları tereke malvarlığı olarak bankaya yatırmak; altın vb. ziynet eşyaları varsa bunları tereke mahkemesi kasasına alıp kaydetmek; diğer eşyaları ise ilgilisine veya üçüncü bir kişiye yediemin sıfatıyla teslim etmek ve böylece tespit edilen eşyaları kararda göstermekten ibarettir.


 Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/3091 E. 2021/1501 K. sayılı kararı;

  • Terekenin Tespiti Davası

İstek, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 589 ve devamı maddeleri gereğince terekenin tedbir niteliğinde tespiti, defterinin tutulması ve hak sahiplerine intikal etmesini sağlamak için alınması gereken tedbirlere ilişkindir. Hak sahiplerinin alacak davası açmaları her zaman imkân dâhilindedir. Tereke tespiti, delil tespiti niteliğinde olduğundan, bu davaya asli veya feri müdahalede bulunulması da söz konusu olamaz. Miras bırakandan alacaklı olduğunu iddia eden Maliye Hazinesi vekili talep ettiği vergi borcunun ödenmesi konusuyla ilgili, mirasçılara karşı tespit niteliğindeki bu davadan sonra dava açması da mümkün bulunduğuna göre, temyiz edeninin taraf sıfatı bulunmadığından temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.


Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/6394E.2019/5096K. T. 11.6.2019 sayılı kararı;

Dava, Türk Medeni Kanununun 589. ve devamı maddelerinde yer olan “koruma önlemi” olarak ölüm tarihi itibariyle terekeyi oluşturan unsurları belirlemek, böylece olası ihtilaflarda başvuru kaynağı oluşturmak, bu sayede terekenin içeriği ile ilgili ölüm anındaki durumu öğrenme imkanını elde etmeye yönelik olarak terekede bulunan mal ve hakların tespitine ilişkindir. Koruma önlemi olarak terekenin tespiti işlemi, kural olarak bir süreye bağlı olmayıp, bu önlemin alınması olanaksız veya yararsız hale gelmedikçe tereke paylaşılmadığı sürece istenebilir. Çünkü, koruma önlemi olarak terekenin tespiti işleminin maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara bir etkisi bulunmamaktadır.

Tereke tespiti davaları delil tespiti niteliğinde olup, istihkak davası niteliğinde değildir. Bu nedenle mahkemece yapılması gereken iş terekeye ait olduğu bildirilen mal varlığı unsurlarını tespit edip deftere geçirmek, bunlardan muhafazası mümkün olmayanlar varsa satıp paraya çevrilmesini sağlamak ve menkuller için de para, döviz vb. varsa bunları tereke malvarlığı olarak bankaya yatırmak; altın vb. ziynet eşyaları varsa bunları tereke mahkemesi kasasına alıp kaydetmek; diğer eşyaları ise ilgilisine veya üçüncü bir kişiye yediemin sıfatıyla teslim etmek ve böylece tespit edilen eşyaları kararda göstermekten ibarettir.

Bu itibarla mahkemece, resmi kurumlardan murisin taşınır ve taşınmaz tüm malvarlığına ilişkin bilgi istenmek, tereke mallarını zilyetliğinde bulunduran veya murise borcu olan mirasçıların murisin mali durumu ile ilgili bilgi vermekle yükümlü oldukları hatırlatılarak bu hususta mirasçılardan bilgi alınmak suretiyle “Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün” 33’üncü maddesi gereğince; ölüm anı itibarıyla terekedeki (taşınır veya taşınmaz) mal ve hakların tespit edilip hükümde gösterilmesi gerekir.

Somut olayda ise, mirasçılar tarafından mirasbırakanın yurtdışındaki bankalarda hesaplarının olduğunun bildirilmesine karşın bu husus hiç araştırılmamış, mirasbırakanın şirketlerinin malvarlıkları araştırılmamış, ayrıca mirasbırakanın UYAP’tan taşınmazlarının sorgulanmasında mahkemece tespit edilenler dışında Bodrum ili Yalıkavak ilçesi 1212 parsel, 702 ada 5 parsel, 583 ada 4 parsel ve İslamhaneleri ilçesi 116 ada 2 parsel sayılı taşınmazları bulunduğu, bunlardan 1212 parsel dışındakilerin 3402 sayılı Kanun gereği yenileme kadastrosu ile oluşturulduğu anlaşılmıştır. Bu durumda yenileme kadastrosu ile oluşan parsellerin mahkemece tespit edilen taşınmazlar ile ilgisinin tespiti ve 1212 parselin de tapu kayıtlarının getirtilmesi ile terekenin tam olarak belirlenmesi gerekmektedir.

Yazılı şekilde hükümde terekenin tespitine ilişkin bir hüküm kurulmamış olması ve terekenin tespitine ilişkin yetersiz araştırma ile yetinilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.


Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010/1-360E.2010/372K. Τ. 07.07.2010 sayılı kararı;

…Net terekenin hesaplanmasında, terekeyi oluşturan tüm unsurların mirasın açıldığı tarihteki, başka bir anlatımla miras bırakanın ölümü tarihindeki rayiç değerlerinin, gerçek sürüm değerlerinin nazara alınması gerekir…

Yorum Gönderin

X
kadim hukuk ve danışmanlık