Ortaklığın Giderilmesi Davası (İzale-i Şuyu)

ortakligin giderilmesi davasi

Miras bırakanın ölümü üzerine kanuni ve atanmış mirasçılar kendi aralarında anlaşarak terekeyi paylaşabilirler. Mirasçılar terekenin paylaşımı üzerinde anlaşmaya varamazlarsa, kendi aralarında anlaşmaya yanaşmamaları veya anlaşma ile mirası paylaşmak istememeleri halinde ise mirasçılardan biri tarafından “ortaklığın giderilmesi davası” açılması suretiyle sulh hukuk mahkemesinden mirasın paylaşılmasını talep edebilir. Miras paylaşımı davası açmak için bir süre yoktur. Mirasın paylaşılması konusunda tüm mirasçılar anlaşamazlarsa her mirasçı paylaşmanın mahkeme eli ile yapılması için miras paylaşımı davası açabilir.

Ortaklığın giderilmesi (Miras paylaşımı davasını); mirasçılardan her biri, sözleşme veya kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça açabilir. Her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini sulh mahkemesinden dava yoluyla talep edebilir. Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh hukuk mahkemesi, terekenin tamamını ve terekedeki malların her birini göz önünde tutarak, olanak varsa taşınmazlardan her birinin tamamının bir mirasçıya verilmesi suretiyle paylaştırmayı yapar. Mirasçılara verilen taşınmazların değerleri arasındaki fark para ödenmesi yoluyla giderilerek miras payları arasında denkleştirme sağlanır. Mirasın paylaşımı;

  • Tarafların anlaşması suretiyle,
  • Tarafların anlaşma sağlayamaması halinde mahkeme tarafından aynen paylaştırılmasını talep etmeleri şeklinde,
  • Mahkeme aynen paylaştıramıyorsa malın sattırılıp parasının kişilerin payları oranında bölüştürülmesi şeklinde yapılabilir.

Ortaklığın giderilmesi (Miras paylaşımı davasını); mirasçılardan her biri, sözleşme veya kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça açabilir. Her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini sulh mahkemesinden dava yoluyla talep edebilir. Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh hukuk mahkemesi, terekenin tamamını ve terekedeki malların her birini göz önünde tutarak, olanak varsa taşınmazlardan her birinin tamamının bir mirasçıya verilmesi suretiyle paylaştırmayı yapar. Mirasçılara verilen taşınmazların değerleri arasındaki fark para ödenmesi yoluyla giderilerek miras payları arasında denkleştirme sağlanır. Paylaşmanın derhal yapılması, paylaşım konusu malın veya terekenin değerini önemli ölçüde azaltacaksa; sulh hukuk hakimi, mirasçılardan birinin istemi üzerine bu malın veya terekenin paylaşılmasının ertelenmesine karar verebilir.

ortakligin giderilmesi davasi nedir
ortakligin giderilmesi davasi nedir

Ortaklığın Giderilmesi Davası Nedir?

Miras bırakanın ölümü üzerine kanuni ve atanmış mirasçılar kendi aralarında anlaşarak terekeyi paylaşabilirler. Mirasçılar terekenin paylaşımı üzerinde anlaşmaya varamazlarsa, kendi aralarında anlaşmaya yanaşmamaları veya anlaşma ile mirası paylaşmak istememeleri halinde ise mirasçılardan biri tarafından “ortaklığın giderilmesi davası” açılması suretiyle sulh hukuk mahkemesinden mirasın paylaşılmasını talep edebilir. Miras paylaşımı davası açmak için bir süre yoktur. Mirasın paylaşılması konusunda tüm mirasçılar anlaşamazlarsa her mirasçı paylaşmanın mahkeme eli ile yapılması için Miras paylaşımı davası açabilir. Ortaklığın giderilmesi davasının diğer adı miras paylaşma davasıdır.

Miras paylaşımı davası tereke unsurlarının niteliklerine, bulundukları yere ve değerlerine bakılmaksızın mirasın açıldığı yer yani miras bırakanın son yerleşim yerinin bulunduğu sulh mahkemesinde açılır. Yani miras paylaşımı davasında yetkili mahkeme burasıdır. Paylaşma davasında tüm mirasçılar davalı olarak gösterilecektir. Tüm mirasçılara tebligat çıkarılır. Miras paylaşımı davasında hakim, üzerinde el birliği ile hak sahipliği bulunan tereke unsurlarını mirasçıların paylarına göre gruplara ayırarak bunlar üzerinde tek başına hak sahibi olacak şekilde her bir mirasçıya tahsis eder. Terekenin mevcudu her bir mirasçıya aynen mal vermeye uygun değilse, mirasçıların anlaşamaması halinde hakim malları sattırarak bedelini mirasçılara payı oranında paylaştırır.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Görevli Mahkeme Neresidir?

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda ortaklığın giderilmesi davasında görevli mahkemeye dair düzenleme yapılmıştır.  Hukuk Muhakemeleri Kanunu 4. Maddesi hükmüne göre sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın;

  • Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları,
  • Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları,
  • Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları,
  • Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları görürler. HMK hükümlerine göre de ortaklığın giderilmesi davalarında görevli mahkeme sulh hukuk mahkemeleri olmaktadır.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Yetkili Mahkeme Neresidir?

Yetkili mahkeme, dava konusu taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. Buradaki yer kavramından amaç, taşınmazın fiilen bulunduğu yer sulh hukuk mahkemesidir. Birden fazla taşınmaz dava konusu ise bunlardan birinin bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir. (HMK. madde 12)Taşınır mallara ilişkin olarak açılacak davalarda ise yetkili mahkeme; HMK’nin 6. maddesi hükmü uyarınca; davalının, dava açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.

Taşınır/taşınmaz mal ayrımı yapılmaksızın miras bırakanın terekesi ile ilgili olarak açılacak ortaklığın giderilmesi davasında yetkili mahkeme; HMK’nin 11. maddesi gereğince miras bırakanın son yerleşim yeri mahkemesidir. Gemiler, taşınmaz mal hükmünde olduklarından, bunlarla ilgili olarak açılacak davalarda yetkili mahkeme geminin sicile kayıtlı olduğu yer mahkemesidir.

ortakligin giderilmesi davasi sartlari
ortakligin giderilmesi davasi sartlari

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Yargılama Usulü Nasıldır?

HMK’nın 316. Maddesi hükmünde basit yargılama usulünün uygulanacağı dava türlerine değinilmiştir.  Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 316 hükmüne göre basit yargılama usulü, kanunlarda açıkça belirtilenler dışında, aşağıdaki durumlarda uygulanır;

  • Sulh hukuk mahkemelerinin görevine giren dava ve işler.
  • Doğrudan dosya üzerinden karar vermek konusunda kanunun mahkemeye takdir hakkı tanıdığı dava ve işler.
  • İhtiyati tedbir, ihtiyati haciz, delil tespiti gibi geçici hukuki koruma talepleri ile deniz raporlarının alınması, dispeççi atanması talepleri ve bunlara karşı yapılacak olan itirazlar.
  • Her çeşit nafaka davaları ile velayet ve vesayete ilişkin dava ve işler.
  • Hizmet ilişkisinden doğan davalar.
  • Konkordato ve sermaye şirketleri veya kooperatiflerin uzlaşma suretiyle yeniden yapılandırılmasına ilişkin açılacak davalar.
  • Tahkim hükümlerine göre, mahkemenin görev alanına giren dava ve işler.
  • Diğer kanunlarda yer alan ve yazılı yargılama usulü dışındaki yargılama usullerinin uygulanacağı belirtilen dava ve işler. Anılan madde hükmüne göre ortaklığın giderilmesi davalarında basit yargılama usulü uygulanmaktadır.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Toplanması Gereken Deliller Nelerdir?

Delil, uyuşmazlık konusu olayın gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda hâkimde bir kanı oluşturmaya yarayan kanıtlama vasıtasıdır. Bu sebeple hukuk davalarında delillerin sunulması önemlidir. Ortaklığın giderilmesi davası konusu taşınmaz ise, tapu kayıtları, taşınırlar ise mülkiyet belgeleri getirtilmelidir. Mülkiyet belgelerinde isimleri geçen ortaklardan hayatta olmayanlar var ise bunlara ait mirasçılık belgelerinin getirtilip dosya içine konulması gerekir. Nüfus kayıtları yeterli değildir.

Davada taraf teşkilinin tam olduğu, dava dışında paydaş veya mirasçı kalmadığı anlaşıldıktan sonra, iddia ve savunma çerçevesinde ortaklığın giderilmesine konu malın aynen taksiminin mümkün olup olmadığının tespiti için yerinde keşif yapılarak bilirkişiden rapor alınmalıdır. Eğer dava konusu edilen mal, taksimi mümkün olmayan bir taşınmaz (kat mülkiyetine konu bir bağımsız bölüm) veya taşınır (otomobil, traktör vs.) mal ise halen mevcut olup olmadığının ve hali hazırdaki durumunun tespiti bakımından keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması da yararlı olacaktır.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Tensip Zaptı Nasıl Düzenlenir?

Tensip tutanağının diğer adı tensip zaptıdır. Tensip tutanağı; davanın açılmasından sonra mahkemenin davaya ilişkin yapılacak olan işleri belirttiği, dosyanın rotasını gösteren usulü işlemdir. Tensip tutanağı davanın açılmasından sonra ilk duruşmadan önce hazırlanır. Mahkeme duruşmadan önce duruşma günü belirler, dosyanın taraflarına (davacı, davalı, sanık, tanık, bilirkişi vb ) davetiye gönderir, ilgili kurumlardan müzekkere ile bilgiler talep eder. Bu tür hazırlık işlemlerinin düzenlendiği tutanağa; tensip zaptı adı verilir.

Her davada olduğu gibi ortaklığın giderilmesi davalarında da tensip çok önemlidir. Mahkemece tapu kayıtları ve çap örnekleri getirtilmeli, tapu kaydındaki tüm paydaşlar davaya dahil edilmelidir. Tapu kayıtlarındaki şerhler incelenmeli ve tapu kaydında eksik, yanlış veya hata varsa neden ileri geldiği araştırılmalıdır. Taraflara yapılan tebligatlar kontrol edilip, usulüne uygun yapılıp yapılmadığı denetlenmelidir.

ortakligin giderilmesi nedir
ortakligin giderilmesi

Ortaklığın Giderilmesi Davasının Konusu Nedir?

Ortaklığın giderilmesi davalarında dava konusu olanlar;

  • Birlikte mülkiyetin söz konusu olduğu tapuya kayıtlı taşınmazlar,
  • Bağımsız ve sürekli haklar,
  • Kat mülkiyetine tabi bağımsız bölümler,
  • Sicile kayıtlı gemiler ve taşınırlardır.

Para, ortaklığın giderilmesi davasında konu edilemez. Terekede para varsa, bu para için elbirliği mülkiyetinin müşterek mülkiyete çevrilmesi suretiyle (TMK’nin 644. maddesi) ortaklık giderilmelidir. Birlikte mülkiyetin söz konusu olduğu durumlarda belli bir pay hakkında ortaklığın giderilmesi istenemez. Malın tamamının dava konusu edilmesi gerekir.

Ortaklığın Giderilmesi Davasını Kimler Açabilir?

Ortaklığın giderilmesi davasını açabilenler;

  • Paydaşlardan biri veya birkaçı, diğer paydaşlara karşı açabilir.
  • Paydaş olan Hazine, belediye, il özel idareleri, vakıflar gibi tüzel kişilerin dava açma hakları bulunmaktadır.
  • İntifa hakkı sahibinin dava açma hakkı bulunmaktadır.
  • Tapuda beyanlar hanesinde lehine şerh olan kişilerin dava açma hakkı bulunmaktadır.

Mirası reddeden, mirasçılıktan çıkarılan, mirastan feragat eden mirasçının ortaklığın giderilmesi davası açma hakkı bulunmamaktadır. Ayrıca velayeten dava açan kişiden çocuğun mallarının korunması hükümleri uyarınca aile hakiminden izin alması istenmelidir (TMK madde 352 vd.). Tapu maliki olarak küçük ile veli, birlikte malik olmaları halinde davacının küçük ve/veya veli olması durumunda TMK’nin 426/2 maddesi uyarınca menfaat çatışması olduğundan kayyım tayini gerekir.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Taraf Teşkili Nasıl Sağlanır?

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca ortaklığın giderilmesi davasında bütün paydaşların yer alması zorunludur. Taraf teşkiline ilişkin bu hususa mahkemece resen dikkat edilmesi gerekir. Taraf teşkiline ilişkin olarak dava ve duruşma davetiyelerinin ilgililerine usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği mutlak surette kontrol edilmelidir.

Usulüne uygun tebligat yapılması “hukuki dinlenilme hakkı” bakımından çok önemlidir. Davalı paydaşlardan biri ya da birkaçına davanın açılmasından sonra tebligat yapılamaz ve tebligat yöntemlerine göre kendisine hiçbir şekilde ulaşılamazsa tebligat yapılamayan paydaşa kayyım tayin edilir.(TMK 427/1)

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Ortaklardan Birinin Dava Açılmadan Önce Vefat Etmesi Halinde Ne Olur?

Ortaklığın giderilmesi davalarında bazen ortakların dava açılmadan önce vefat etmiş olması durumu olmaktadır. Bu durumda, dava açılmadan önce ölmüş paydaş aleyhine dava açılması durumunda dava reddedilmez. Ölen paydaşın mirasçılarına davanın yöneltilmesi gerekir.(YHGK 1982/632,13 sayılı kararı). 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d maddesine göre tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olması dava şartı olarak düzenlenmiştir.

6100 sayılı HMK’nın 115/2. maddesine göre ise dava şartı noksanlığının verilen kesin süre içerisinde giderilmemesi durumunda davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi gerekir. Ancak bu davalarda, kişinin amacı ortaklığı sonlandırmak olduğundan ve tapuda malik gözüken herkesi araştırması beklenemeyeceğinden usul ekonomisi gereğince dava doğrudan reddedilmemekte ve mirasçıların davada yer alması sağlanmaktadır.

Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir. Paydaşlardan birinin yargılama sırasında payını devretmesi durumunda, devir yapılan kişiler, davada, taraf sıfatı kazandığı ve taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olduğundan davacı vekiline yeni maliklere karşı davayı yöneltmesi için süre ve imkan verilerek HMK’nin 125. maddesi gereğince taraf teşkili tamamlanmalıdır.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Gaip Kişilerin Veya Açık Kimliği Bilinmeyen Kişilerin Durumu Nedir?

Açık kimliği bilinmeyen ya da gaip olan kişilerin mal varlıkları üzerinde, Hazine yararının daha iyi korunmasını sağlamak üzere, mahallin en büyük mal memurunun kayyım atanması hususu 3561 sayılı Mal Memurlarına Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun’da düzenlenmiş olup, gerek TMK’nin 427. maddesi ve gerekse 3561 sayılı Kanun gereğince kayyım atanması gerekir.

Açık kimliği bilinmeyen veya gaip olan kişilerin mal varlıkları için açılan davalarda, mahkemece, davacı tarafa adı geçen paydaşlara 3561 sayılı Kanun uyarınca kayyım atanmasını sağlamak için dava açmak üzere süre verilmesi, alınacak kayyım tayini kararı gereğince kayyımın davaya dahil ettirilerek taraf teşkilinin sağlanması ve ondan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekir.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Yasal Sınırlamalar

TMK’nin 698. maddesine göre; hukuki bir işlem gereğince veya paylı malin sürekli bir amaca özgülenmiş olması nedeniyle, paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü bulunmadıkça, paydaşlardan her biri, malın paylaşılmasın isteyebilir. Paydaşların, on seneyi geçmemek üzere, paylı malın ortaklığın devamına dair yaptıkları sözleşme geçerlidir. Bu sözleşme, imzaları olmamakla beraber yeni malikleri de bağlar.

2510 sayılı Kanun’a göre tahsis edilen yerlerin on sene, 4753 sayılı Kanun’a göre verilen yerlerin yirmi beş sene, 6188 sayıl Kanun’a göre verilen yerlerin on sene geçmedikçe satış yoluyla ortaklığın giderilmesi imkansızdır. Taşınmazlarda, paylı mülkiyetin devamına ilişki sözleşmeler resmi şekle bağlıdır ve tapu kütüğüne şerh verilebilir.

Ortaklığın Giderilmesi Davası Sonucunda Hakim Nasıl Karar Verir?

Ortaklığın giderilmesi davaları sonunda mahkeme;

  • Davaya konu malın aynen taksimine,
  • Satışı suretiyle ortaklığın giderilmesine,
  • Kat mülkiyeti kurulmak suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verir.

Taraflardan birinin aynen taksim isteminde bulunması ve aynen taksiminin mümkün olduğunun belirlenmesi halinde, ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilemez. Ayrıca, taşınmazdaki ortaklığın; öncelikle aynen taksim suretiyle, mümkün olmaması durumunda ise satış yoluyla giderilmesi birlikte istenebilir. Davada talep varsa öncelikle aynen taksim olgusu araştırılmalıdır.

Aynen Taksim Kararı İle Ortaklığın Giderilmesi

Taşınmazların aynen taksimi belediye ve mücavir alan sınırları ile bu sınırlar dışında düzenlenmiş uygulama imar planı alanları içindeki binalı veya binasız arazi ve arsalar ile ilgili ise paydaşlığın giderilmesi davalarında İmar Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca yapılacak “Arazi ve Arsa Düzenlemeleri Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre işlem yapılır. Taşınmazın değer kaybına uğramadan aynen taksimine karar verilmelidir.(TMK 699/III)

Mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapıldıktan sonra dava konusu yerin hukuki ve fiili yönden aynen taksime elverişli olup olmadığı tespit edilir.  Keşif sonunda, aynen taksimin mümkün olduğunun anlaşılması halinde bilirkişi tarafından ifraz krokisi hazırlanır ve mahkemece İmar Kanunu’nun 16. maddesine göre onayı alınmak üzere taşınmaz, belediye ve mücavir alan sınırları içindeyse Belediye Encümenine bu alanın dışında ise İl İdare Kuruluna gönderilir.

Aynen taksim yoluyla ortaklığın giderilmesine karar verilmesi mümkün ise paydaşların her birinin hangi bölümü istediği kendilerinden sorulur. Tarafların aralarında anlaşma sağlanırsa bu anlaşmaya göre, sağlanamazsa mahkeme huzurunda kura çekilerek hangi kısmın kime ait olacağına karar verilir. Kura çekimi ile bölümlerin sahiplerinin belirlenmesi yöntemi Yargıtay’ın içtihatları ile ortaya çıkmıştır.

Satış Suretiyle Ortaklığın Giderilmesi

Aynen taksimin, taşınmazın durumuna göre mümkün olmaması halinde, davacı sadece aynen taksim yoluyla ortaklığın giderilmesi talebinde bulunmuş bile olsa davalı eğer ortaklığın satış yoluyla giderilmesini talep etmişse, satış yoluyla ortaklığın giderilmesine karar verilebilir. Birden fazla taşınmaz davaya konu edilmiş ise, aynen taksim her bir taşınmaz açısından ayrı ayrı araştırılmalıdır.

Taraflar arasında uzlaşma var ise bazı taşınmazların bir kısım paydaşlara, diğer taşınmazların ise diğer paydaşlara taksimi şeklinde karar verilebilir. Tarafların oybirliği olmadan, dava konusu edilen birden fazla parselin birleştirilip tek bir parsel haline getirilmesi ve birleştirilen bu parsel üzerinden aynen taksime karar verilmesi mümkün değildir.

Mahkemece, paydaşlığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi durumunda özel bir sebep bulunmadıkça, satışın umuma açık, açık arttırma şeklinde yapılmasına karar verilmelidir. Ancak tüm tarafların oybirliği halinde, satışın sadece paydaşlar arasında açık arttırma şeklinde yapılmasına da karar verilebilir. Açık arttırma ile satışına karar verilen taşınmaz üzerinde eğer irtifak hakkı, taşınmaz mükellefiyeti, ipotek, ipotekli borç senedi, irat senedi varsa İİK’nin 125/1. maddesi hükmüne göre bunlarla birlikte satışı gerçekleştirilebilir.

Satış kararı verilmesi durumunda, satış sonunda elde edilecek paranın taraflara payları oranında paylaştırılmasına karar verilmelidir. Hüküm fıkrasında payların ayrı ayrı gösterilmesi zorunlu değildir. Satışına karar verilen taşınmaz; paylı mülkiyet hükümlerine konu ise satış bedelinin paydaşların tapudaki payları oranında, elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olması halinde satış bedelinin mirasçılık belgesindeki paylar oranında, hem paylı, hem de elbirliği mülkiyeti halinin bir arada bulunması halinde ise satış bedelinin; tapudaki ve mirasçılık belgesindeki paylar nazara alınarak dağıtılmasına karar verilmesi gerekir.

Kat Mülkiyeti Kurulması Suretiyle Ortaklığın Giderilmesi

Kat mülkiyeti, mülk sahibinin gayrimenkulün bağımsız bölümlerinde hem mülkiyet hem de kullanım hakkının olduğunu resmi hale getiren belge anlamına gelmektedir. Tamamlanmış bir yapının gerekli tüm işlemlerden geçerek ve belgelerinin toplanması ile tapu almasına kat mülkiyeti denmektedir. Kat mülkiyeti, mülkteki farklı kısımlarda hakkı bulunan mülk sahiplerinin inşası bitmiş gayrimenkul üzerindeki haklarını resmi bir belge üzerinde belirtir. Kat mülkiyeti sayesinde gayrimenkulde hakkı bulunan kişiler, tamamlanmış yapının diğer kısmının sahibi olan kişilerden ayrı ve bağımsız olarak kendi hakkı olan mülkü satma, devretme veya kiralama hakkına sahip olmaktadır.

Ortaklığın giderilmesi davasına konu taşınmaz üzerinde kat mülkiyeti tesisine uygun birden fazla bağımsız bölüm olan bir yapı bulunması durumunda, talepte var ise kat mülkiyeti tesisi suretiyle ortaklığın giderilmesinin mümkün olup olmadığı araştırılmalıdır. Talep bulunması ve kat mülkiyeti tesisine uygunluk durumu mevcut ise hakim tarafından kat mülkiyetinin kurulması suretiyle ortaklığın giderilmesi kararı verilebilir.

Ortaklığın Giderilmesi İsteten Taşınmaz Üzerinde Muhdesat Var İse Ne Olur?

Arz üzerinde paydaşlardan birine ait muhdesat var ise bu durumda söz konusu muhdesatın taşınmazın tüm değerine oranı belirlenerek, bu orana isabet edecek paranın öncelikle muhdesat sahibine ödenmesi, kalan tutarın ise taraflara payları oranında paylaştırılması gerekir. Muhdesat sahibine ödenecek paraya ilişkin oranın hüküm fıkrasında açıkça gösterilmesi gerekir. Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.

Taşınmaz üzerinde daha önce mevcut bir muhdesata yeni bölümler ilave edilmesi, muhdesatın tamamlanması veya mevcut muhdesatın bakım ve onarımının yaptırılması bağımsız bir muhdesat meydana getirme niteliğinde olmayıp mevcut muhdesatın daha kullanılır hale gelmesini, iyileştirilmesini diğer bir ifade ile muhdesattan sağlanacak faydanın artmasını sağlayan işler olduğu ve bu işler için harcanan giderler de muhdesatın değerini arttıran faydalı ve zorunlu giderler olduğundan bu giderleri tek başına karşılayan paydaşın koşulların varlığı halinde diğer paydaşların paylarına düşen kısmını sebepsiz zenginleşme kurallarına göre isteyebileceğinden, muhdesat olarak kabul edilmez.

Ortaklığın Giderilmesi Davalarında Harç ve Yargılama Gideri

Ortaklığın giderilmesi davaları; iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğura davalar olup, sonuçta kazanan ve kaybeden taraftan söz edilemeyeceğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin taraflara payları oranında yükletilmesi gerekir. Karar ve ilam harcı, karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesine göre belirlenerek hüküm altına alınır.

  • 01.2023 tarihinde yürürlüğe giren Harçlar Tarifesi gereğince, gayrimenkul satış suretiyle ortaklığının giderilmesine karar verilme halinde, gayrimenkulün satış bedeli üzerinden binde 11.38 oranında karar ve ilam harcına hükmedilir.
  • 01.2023 tarihinde yürürlüğe giren Harçlar Tarifesi gereğince, gayrimenkulün aynen taksim suretiyle ortaklığının giderilmesine kan verilmesi halinde, gayrimenkulün değeri üzerinden, binde 4.55 oranında karar ve ilam harcına hükmedilir.
  • Taşınır malların ortaklığının giderilmesi; ister satış yoluyla, ister taksim yoluyla olsun maktu karar ve ilam harcına tabidir. (01.01.2023 tarihli Harçlar Tarifesine göre maktu karar ve ilam harcı 179,90 TL’dir)

Hazine, Harçlar Kanunu’nun 13. maddesi hükmü gereğince harçtan müstesna kurumlardan olduğundan, Hazinenin paydaş olduğu taşınmazların ortaklığını giderilmesi davalarında; “Hazinenin hissesine düşen kısım çıkarıldıktan sonra geri kalan harcın payları oranında paydaşlardan alınmasına” şeklinde karar verilmesi gerekir.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Sıkça Hataya Düşülen ve Bozma Nedeni Yapılan Konular

Ortaklığın giderilmesi davasında uygulamada bazı hatalar Yargıtay tarafından kararın bozulmasına neden olarak sayılmaktadır. Bunların bazıları;

  • Dava konusu taşınmazın paydaşının, hüküm tarihinden önce vefat etmiş olmasına rağmen mirasçıları davaya dahil edilmeden yargılamaya devam edilmesi
  • Paylı maliklerden biri veya birkaçının taraf gösterilmemesi veya usulüne uygun tebligat yapılmaması,
  • Dava konusu taşınmazın paydaşının mirasçılarının, mirası reddettiklerinin göz önüne alınmaması,
  • Dava konusu taşınmazın paydaşlarının yargılama aşamasında değiştiğinin göz önüne alınmaması,
  • İntifa hakkı sahibinin davada yer alması zorunluluğunun göz önüne alınmaması,
  • Kayyım veya vasi tayini gereken durumlar göz önüne alınmadan hüküm kurulmuş olması,
  • Dosyada mevcut iki mirasçılık belgesi arasında bulunan çelişkinin giderilmemesi,
  • Tapu kaydındaki bilgiler ile nüfus kaydındaki ve mirasçılık belgesindeki bilgiler arasında bulunan çelişkilerin giderilmemesi,
  • Alacaklı tarafından İİK’nin 121. maddesine göre açılan davalarda icra mahkemesinden alınmış yetki belgesi olmamasına rağmen hüküm kurulmuş olması,
  • Satışın, paydaşlar arasında ya da yasanı öngördüğü şekilden başka şekil yapılmasına karar verilebilmesi için tüm paydaşların ve İİK’nin 121. maddesi gereğince açılan davalarda, paydaşlar yanında, paydaşın alacaklısının izninin alınması gerektiğinin göz önüne alınmaması,
  • İİK’nin 121. maddesi uyarınca alacaklı tarafından açılan ortaklığın giderilmesi davasında, kural olarak borçlu ortağın mülkiyet hakkının elbirliği mülkiyetine konu olması gerektiğinin göz önüne alınmaması,
  • Ortaklığın giderilmesi davası açıldıktan sonra dava konusu taşınmazdaki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesi davası açıldığı durunda bekletici mesele yapılmaması, davanın sonuçlanması durumunda da ortaklığın giderilmesi davasının reddine karar verilmemesi,
  • Aynen taksim yoluyla ortaklığın giderilmesine karar verildiği durumlarda yeterli araştırma yapılmamış olması,
  • Davacı, davasından feragat etse bile davalılardan birinin davaya devam etmek istemesi halinde mahkemece davaya devam edilerek işin esası hakkında karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
  • Dava konusu taşınmaz/taşınmazlarda kamulaştırma şerhi bulunduğunun göz önüne alınmaması,
  • Keşif yapılmaksızın karar verilmiş olması,
  • Muhdesat iddiasının dikkate alınmaması veya muhdesat oranlamasının doğru yapılmaması

Ortaklığın Giderilmesi Davası  Örnek Tensip Zaptı

  1. Dava dilekçesinin HMK m.119’da düzenlenen unsurları taşıdığı,
  2. Davanın çeşidinin Ortaklığın Giderilmesi davası olduğu,
  3. Davanın basit yargılama usulüne tabi olduğu,
  4. Tarafların, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 121 inci maddesi ve 129 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince delil olarak gösterdikleri belgeleri dilekçelerine ekleyerek vermeleri ile başka yerden getirilecek belgelere ilişkin gerekli bilgileri vermelerine, davacının delilleri için gider avansının kullanılmasına, davalının gerekiyorsa tespit edilecek delil avansını da yatırmasına, Bu hususların yerine getirilmemesi durumunda HMK m.140/5 gereğince ancak ön inceleme aşamasında bu eksiklikleri tamamlayabileceklerine aksi halde bu delillerinden vazgeçmiş sayılacaklarına,
  5. Dilekçelerin tamamlanmasından sonra ön incelemenin duruşmalı yapılıp yapılmayacağına karar verilmesine; ön incelemenin duruşmalı yapılmasına karar verilmesi halinde mahkememizce resen duruşma günü tayin edilerek duruşma gününün taraflara HMK’nın 139 ve 147. maddelerindeki şerhleri içeren meşruhatla davetiye ile tebliğine,
  6. Mahkememizce tayin edilen duruşma gününde getirtilmesi gereken delillerin dosyaya gelmiş olması halinde HMK m.320 maddesi uyarınca ön inceleme ve tahkikat aşamasına birlikte geçilmesine
  7. Tapu Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılarak dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının istenilmesine,
  8. Kadastro Şefliğine müzekkere yazılarak dava konusu parsellerin çap örneklerinin istenilmesine,
  9. Kolluğa müzekkere yazılarak davalı taşınmazı iyi bilen tarafsız 3 kişilik mahalli bilirkişi listesinin gönderilmesinin istenilmesine,
  10. Dava dilekçesinde adresleri bildirilmeyen davalılara adresleri bildirildiği takdirde meşruhatlı davetiye gönderilmesine,
  11. Tebligat ve posta masraflarında kullanılmak üzere dosyada mevcut olan gider avansının talep olmaksızın kullanılmasına,
  12. İhtiyadi tedbir kararının verilebilmesi için 6100 Sayılı Kanunun madde 389-(1) “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” Hükmünün düzenlendiği, dava dilekçesinin incelenmesinde söz konusu şartların oluşmadığı/oluştuğu anlaşıldığından davacı vekilinin tedbir talebinin kabulüne/reddine,

Hususlarının işbu tensip zaptı ile karar altına alınmasına ve tensip zaptının bir suretinin taraflara tebliğine karar verildi.

Ortaklığın Giderilmesi Davası Dilekçesi Örneği

ANKARA NÖBETCİ SULH HUKUK MAHKEMESİNE

Davacı : Ad Soyad (TCKN:…..) – Adres

Vekili  : Av. Umur Yıldırım – Adres

Davalılar :

  1. Ad Soyad (TCKN:……..) – Adresi
  2. Ad Soyad (TCKN:……..) – Adresi

Konu : ……ada …… parselde bulunan bağımsız bölümün satışı ve bedelinin mirasçılar arasında paylaştırılması talebini içerir davamızın arzıdır.

Açıklamalar

  • Dava dışı …… (TCKN:………) …./…./.2023 tarihinde vefat etmiş olup mirasının müvekkil, davalılar ve müteveffa …….. aidiyeti tespit edilmiştir. Mirasçılardan …….. ise (TCKN:…….) …/…./2023 tarihinde vefat etmiş olup kendisinin mirasçıları da müvekkil ile davalılardır
  • ……… Belediye Başkanlığı ve Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı arasında imzalanan 25.11.2011 tarihli protokol ile sınırları belirlenen, “…… Kentsel Yenileme ve Gecekondu Dönüşüm Projesi” kapsamında yapılan sözleşmede ……….’ın 150 m2 hissesi karşılığında kendisine konut verilmesi hususunda anlaşmaya varılmıştır.

…….Belediye Başkanlığı Hukuk İşleri Müdürlüğünün 05.05.2021 tarihli yazısı ile; “……. Mahallelerinde Kentsel Yenileme Alanı olarak ilan edilen, ……ada …… parsel üzerinde inşa edilen konutların kurası …….. ve diğer hak sahipleri tarafından Ankara 5. Noterliği huzurunda çekilmiş olduğu, …. gün ve ……. yevmiye numaralı kura çekiliş tutanakları ile kayıt altına alındığı, bu süreç kapsamında ……….’ın kurası çekilen ….. ada …. parsel üzerine inşa edilen ….. nolu dairenin hak sahibi olduğu…” bilgisi verilmiştir.

  • Taraflar arasında anlaşma yoluyla söz konusu bağımsız bölümün paylaşımı yapılamamıştır. İşbu nedenle Sayın Mahkemece yapılacak yargılama neticesinde mezkur taşınmazın satışı suretiyle paylaşımın yapılmasını talep etme gereği hasıl olmuştur.

Hukuki Deliller : …..Tapu kayıtları, Nüfus kayıtları, bilirkişi incelemesi, yemin, tanık ve her sair türlü yasal delil

Sonuç ve İstem  : Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle ve Sayın Mahkemece resen gözetilecek hususlara binaen, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla,

  1. Ankara İli, ….. İlçesi, ……. Mahallesi Toki Blokları ….. Blok ….. nolu bağımsız bölümün satışının yapılarak bedelinin paylaştırılmasına ve müvekkil hissesine düşen kısmın tahsiline,
  2. Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine,

karar verilmesini vekaleten arz ve talep ederiz…./…/…

                      Davacı Vekili

                Av. Umur Yıldırım

Yorum Gönderin

mirasin hukmen reddi

Mirasın Hükmen Reddi (TMK 605-618)

Nafaka indirim davası, nafaka yükümlüsü ya da alacaklısının maddi durumunda gelen değişiklik sebebiyle nafaka miktarının değiştirmek için açılan davaya denir. […]

mirasin paylasilmasi

Mirasın Paylaşılması (Taksimi)

Nafaka indirim davası, nafaka yükümlüsü ya da alacaklısının maddi durumunda gelen değişiklik sebebiyle nafaka miktarının değiştirmek için açılan davaya denir. […]

yurtdisinda yasayan kisilerin turkiyedeki miras islemleri

Yurtdışında Yaşayan Kişilerin Türkiye’deki Miras İşlemleri

Nafaka indirim davası, nafaka yükümlüsü ya da alacaklısının maddi durumunda gelen değişiklik sebebiyle nafaka miktarının değiştirmek için açılan davaya denir. […]

X
kadim hukuk ve danışmanlık