Mahkumiyet hükmü (kararı), sanık hakkında adli para cezasına, hapis cezasına veya güvenlik tedbirine hükmedildiğini ifade eder. Yani sanığa isnat edilen suçun ispat edilmiş olması halinde verilen hüküm çeşidine “mahkumiyet kararı” denir. Mahkumiyet kararı, failin suçu işlediği sabitse verilen karardır. Mahkumiyet kararına uygulamada mahkumiyet hükmü de denir. Ceza yargılaması sonunda suçun fail tarafından işlendiğine ilişkin kesinlik olması halinde “mahkumiyet kararı” verilir.
Mahkeme, iddianamede gösterilen eylemin gerçekleşip gerçekleşmediğini ve bu eylemi sanığın gerçekleştirip gerçekleştirmediğini, tüm delilleri kullanarak belirlemeye çalışacaktır. Mantıksal ve hukuksal bütünlüğün sağlanması için kararın dayandığı tüm verilerin, bu veriler konusunda mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma ve tanık anlatımlarına ilişkin değerlendirmelerin açık olarak gerekçeye yansıtılması gerekir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 29/01/2008 gün 2007/5-193 esas, 2008/7 sayılı kararında da açıklandığı üzere ceza yargılamasının amacı, usul kurallarının öngördüğü ilkeler doğrultusunda somut gerçeğin her türlü kuşkudan uzak bir biçimde kesin olarak saptanması olup, gerek 1412 sayılı CMUK gerekse 5271 sayılı CMK adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaçlamakta olduğundan hüküm kesinleşinceye kadar, inceleme olanağı bulunan kanıtların ele alınıp değerlendirilmesi gerektiği, diğer bir deyişle adale- tin tam olarak gerçekleşmesi için, öne sürülen ve olaya ışık tutabilecek nitelikteki tüm yasal kanıt ve belgelerin araştırılıp tartışılmasının zorunludur.
Mahkumiyet Hükmü Nedir?
Duruşma devresinin sona ermesinden sonra son karar (hüküm) devresi başlar. Bu devrede mahkeme iddianamede belirlenen eylemle ilgili ceza verip vermeyeceğine karar verir. Mahkeme iddianamedeki eylem ve kişiyle bağlıdır. Buna fiil ve fail ile bağlılık ilkesi denir. İddianamenin dışına çıkarak başka kişi veya eylem hakkında hüküm kurulamaz. Ancak mahkeme iddia ve savunmalarla bağlı değildir.
Mahkumiyet hükmü, 5271 sayılı CMK’nın 223/5 maddesinde, “Yüklenen suçu işlediğinin sabit olması halinde, sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Bir kimsenin suç işlediğinin sabit olması, hiçbir şüpheye yer bırakmadan suçun o kimse tarafından işlendiğinin kanıtlanmış olması demektir. Yargılama neticesinde şüphenin yenilmesiyle, yani suçun fail tarafından işlendiğine dair bir kesinliğe ulaşılmasıyla ortaya mahkumiyet kararı çıkar.
Eylemin suç olup olmadığını belirlemede mahkemenin takdir yetkisi vardır. Mevcut kanıtlarla mahkeme serbestçe karar verecektir. 7 tür hüküm vardır. Bunlardan biri de mahkumiyet hükmüdür. Sanığın suçunun kesinleştiği durumlarda verilen hükümdür. Bu kararın verilmesi için sanık tarafından işlenen fiilin hükmün verildiği tarihte kanunda suç sayılması gerekmektedir.
Mahkumiyet Hükmü İçeriği
Anayasa’ya göre bütün mahkemeler kararlarını gerekçeli olarak yazmak zorundadır. Ceza Muhakemesi Kanunu’nda da hakim ve mahkemelerin her kararı ( Karşı oy dahil) gerekçeli olmalıdır. Gerekçenin yazımında CMK m. 230 dikkate alınır. Yani mahkemelerin bütün kararları gerekçeli olmalıdır. Adil yargılanma hakkının bir gereği olan bu hususta mahkemeler kararlarını hangi temele dayandırdıklarını açıkça belirtmelidir.
Karar yasal, yeterli bir gerekçeye dayanmazsa uygulamada keyfiliğe yol açabilir. Gerekçe aynı zamanda hükmün denetlenmesini sağlar. Aynı zamanda tarafların da kararı benimsemesini kolaylaştırır. Gerekçe makul, akla, hukuka, dosyadaki belgelere uygun olmalıdır. CMK m. 230’daki hususların hepsini içermesi gerekir. Aksi halde kesin hukuka aykırılık nedeni sayılır. Mahkeme hükmü açıklamış ama gerekçeyi açıklamamışsa 15 gün içinde gerekçeyi dosyaya koyması gerekir. Gerekçede bulunması gerekenler:
- İddia ve savunmada ileri sürülmesi: Yargılama boyunca iki taraf da görüşlerini sözlü veya yazılı olarak ileri sürer. Mahkumiyet hükmünde de ana hatları ile bu görüşler yer alır.
- Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi: Hükme esas alınan ya da reddedilen deliller belirtilir, dosya içinde bulunan deliller gösterilir, hukuka aykırı yöntemle elde edilen deliller de ayrıca ve açıkça gösterilir. Mahkumiyet hükmünün en önemli kısmıdır. Duruşmada ortaya konan deliller bazı hallerde reddedilir: Delil kanuna aykırı elde edilmişse, delil ile ispat edilmek istenilen olayın karara etkisi yoksa, istem davayı uzatmak için yapılmışsa reddedilir. Dosya içerisinde bulunan hukuka aykırı yollarla elde edilen deliller açıkça belirtilir.
- Ulaşılan kanaat: Sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiil ve nitelendirmesi belirtilir. İleri sürülen istemler de dikkate alınır. TCK m. 61-62 esaslarına göre ceza belirlenir. Cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbirleri de belirtilir.
- Kişiselleştirme kurumları ve ek güvenlik tedbirlerine ilişkin kararın dayanakları: Cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezasına veya güvenlik tedbirine çevrilmesi, ek güvenlik tedbiri uygulanması belirtilir. Bunlara ilişkin istemlerin kabul ve reddi de oraya konulur.
Gerekçe hakimi sonuca götüren nedendir. Dosyadaki bilgi ve belgelerle bağlantı kurarak hüküm verilir. Bağlantı kurulmadan delillerin ardı ardına sıralanması ile hazırlanan gerekçe yeterli ve geçerli değildir. Yukarıdaki hususların hepsini içermelidir. Gerekçe aynı zamanda dosya içeriği ile uyumlu olmalıdır ve kendi içinde çelişkili olmamalıdır.
Mahkumiyet Hükmünde Ceza Nasıl Belirlenir?
Yukarıda da açıklandığı üzere Hakim, sanığa ceza verirken belli aşamaları takip eder. Dosya içeriğine göre bir suç işlenmiş ve hâkim bu suça ceza tayin edecekse, aşağıdaki sırayla cezayı tayin ve takdir eder.
- Sabit kabul edilen eylemin belirlenmesi,
- Hukuki nitelendirmenin yapılması ve dolayısıyla suçun düzenlendiği kanun maddesinin belirlenmesi,
- Kanun maddesinde o suç için birden fazla ceza çeşidi öngörülmüşse, ceza çeşidinin seçilmesi,
- Kanunda belirlenen miktarlar arasında temel cezanın belirlenmesi,
- Varsa Olası kasıt veya bilinçli taksir hükümlerinin uygulanması,
- Bir suçun temel şekline nazaran daha ağır veya daha az cezayı gerektiren birden fazla nitelikli hal varsa önce artırım nedenlerinin, sonra indirim nedenlerinin uygulanması,
- TCK’nın 61/5.maddesinde en son gözetilecek hususu nazara alıp burada sayılan artırım ve indirimleri uygulayarak sonuç cezanın belirlenmesi,
- Hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin tartışılması,
- HAGB uygulanmazsa, TCK’nın 50. Maddesi uyarınca seçenek tedbire çevirme kurumunun tartışılması,
- HAGB veya TCK’nın 50. Maddesi uygulanmaz ise TCK’nın 51. Maddesine göre hapis cezasının ertelenmesinin tartışılması.
Mahkumiyet Hükmüne Karşı Başvuru Yolları (İstinaf – Temyiz – Olağanüstü Kanun Yolları)
Mahkumiyet hükmünün kesinleşmesinden önce olağan kanun yollarına, kesinleşmesinden sonra olağanüstü kanun yollarına başvurulabilir. Olağanüstü kanun yolları; kanun yararına bozma, yargılamanın yenilenmesi ve Bölge Adliye Mahkemesi başsavcılığı ile Yargıtay başsavcılığının itirazıdır. CMK m. 308-323 arasında olağanüstü kanun yolları düzenlenmiştir. Kanun yararına bozma üst mahkemelerin denetiminden geçmeyen kararlara karşı başvurulur. Adalet Bakanlığı ya da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı talebi ile ilgili ceza dairesi tarafından inceleme yapılır. Yargılamanın yenilenmesi ise hükümde maddi olgularda hata bulunduğundan bahisle hataların kaldırılması için başvurulan yoldur.
Olağan başvuru yolları ise itiraz, istinaf ve temyizdir. İtiraz hakim veya kanunda açıkça gösterilen hallerde Cumhuriyet savcısı tarafından yapılır. Hem hukukilik hem de olay içinde denetim yapılır. İtirazın süresi tefhim ve tebliğden itibaren 7 gündür. İstinaf, ilk derece mahkemesinin verdiği kararların maddi ve hukuki yönden denetimini sağlar. İstinaf ilk ve asıl denetim yoludur. Temyiz ise bölge adliye mahkemelerinin kesin olmayan kararlarına karşı başvurulan bir yoldur. Bölge adliye mahkemelerinin denetimlerini Yargıtay yapar bu sayede hukukta içtihat birliği sağlanmış olur.
Mahkumiyet Hükmünde Yargılama Giderleri
Bir davanın görülmesi ve sonuçlandırılması için yapılan masraflara yargılama gideri denir. Avukatlara, bilirkişi ve tanıklara verilen gündelik, yolluk ve ücretlerle keşif, muayene, tahlil ve posta giderleri yanında harçlar, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre taraflara ödenmesi gereken avukatlık ücretleri de yargılama giderlerine dahildir.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 324/5. maddesine göre, Türkçe bilmeyen ya da engelli olan şüpheli, sanık, mağdur veya tanık için görevlendirilen tercümanın giderleri, yargılama gideri sayılmaz ve bu giderler Devlet Hazinesince karşılanır. Ancak Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 202/4. maddesine göre, iddianamenin okunması ve esas hakkındaki mütalaanın verilmesi üzerine, sanığın sözlü savunmasını, kendisini daha iyi ifade edebileceğini beyan ettiği başka bir dilde yapmak istemesi halinde tercüman görevlendirilirse tercümanın giderleri Devlet Hazinesince karşılanmaz.
Yargılama giderlerinin ve taraflardan birinin diğerine ödemesi gereken paranın miktarını hakim veya mahkeme başkanı belirler. Yargılama giderlerinin, hüküm ve kararlarda ayrıntıları ve dayanakları ile gösterilmesi, kimlere yükletildiğinin de belirtilmesi gerekir. Yargılama giderleri, yargılama sonucunda haksız çıkan tarafa mahkemece re’sen yükletilir. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 325/1. maddesine göre, sanık hakkından mahkumiyet kararı verildiğinde, bütün yargılama giderleri sanığa yükletilir. Mahkumiyet kararına konu yaptırımın türü ve miktarı önemli değildir.
Sanık, hapis cezasına, adli para cezasına veya diğer seçenek yaptırımlara mahkum edilmiş olsa bile, yargılama giderleri sanığa yükletilecektir. Mahkumiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakıldığında veya cezanın ertelenmesine karar verildiğinde de yargılama giderleri sanığa yükletilecektir. Sanık hakkında bir yargılama giderine hükmedebilmek için, bu giderin sanığa yüklenmesinin hakkaniyete aykırı düşmemesi gerekir.
CMK’nın 325/3. maddesine göre, yargılamanın değişik evrelerinde yapılan araştırma veya işlemler nedeniyle giderler meydana gelmiş olup da sonuç sanık lehine ortaya çıkmış ise bu giderlerin sanığa yüklenmesinin hakkaniyete aykırı olacağı anlaşıldığında mahkeme, bunların kısmen veya tamamen Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verir. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 326/2. maddesine göre, iştirak halinde işlenmiş bir suç nedeniyle mahkum edilmiş olanlara, sebebiyet verdikleri yargılama giderleri ayrı ayrı yükletilir.
Mahkumiyet Hükmü (Kararı) Yargıtay Kararı
Yargıtay 2. Ceza Dairesi E:2020/6613 K:2020/3765
- Mahkumiyet Hükmü (Kararı)
Suça sürüklenen çocuk …’ün konut dokunulmazlığının ihlali suçundan mahkumiyetine, suça sürüklenen çocuk …’ın ise konut dokunulmazlığının ihlali suçundan beraatine karar verildiği; mahkumiyet hükmünün suça sürüklenen çocuk … müdafii tarafından temyiz edildiği, suça sürüklenen çocuk müdafiinin bu temyizinin yanı sıra anılan mahkumiyet hükmünün suça sürüklenen çocuk … tarafından da temyiz edildiği, ayrıca o yer Cumhuriyet savcısı tarafından da 04.06.2015 tarihli dilekçe ile hem suça sürüklenen çocuk … hakkındaki mahkumiyet hükmünün hem de suça sürüklenen çocuk … hakkındaki beraat hükmünün temyiz edildiğinin ve suça sürüklenen çocuk … müdafiinin temyiz istemi dışında anılan temyiz istemlerine ilişkin tebliğnamede görüş belirtilmediğinin anlaşılması karşısında, suça sürüklenen çocuk …’ün ve o yer Cumhuriyet savcısının temyiz istemleri ile ilgili ek tebliğname düzenlenerek dairemize gönderilmesi için dosyanın incelenmeksizin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE, 02/03/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 11. Ceza Dairesi E:2017/17256 K:2021/573
- Mahkumiyet Hükmü (Kararı)
Sanığın her bir katılan ile yaptığı alış veriş sonucu sahte olarak oluşturduğu araçların maliki durumundaki,
Taahhüt Taşımacılık ve İnşaat A.Ş’ adına düzenlenmiş makbuzları katılanlara vermesi şeklinde gerçekleşen olayda; sanık hakkında dolandırıcılık suçundan 8 kez mahkumiyet hükmü kurulduğu, özel belgede sahtecilik suçundan ise eyleminin her bir katılan açısından ayrı ayrı suç teşkil etmesine rağmen, mahkemece eylemin tek suç kabul edilip sanık hakkında TCK’nın 43. maddesi gereğince teselsül hükümleri uygulanmak suretiyle mahkumiyet hükmü kurulduğu, bu karara karşı katılanlar …, ve … ile sanık ve sanık müdafinin temyizi üzerine Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 12.01.2017 tarihli, 2016/4314 Esas, 2017/219 Karar sayılı kararı ile dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükümleri ile özel belgede sahtecilik suçu ile ilgili eyleminin her bir katılan açısından ayrı ayrı suç teşkil etmesine rağmen aleyhe temyiz olmadığından katılanlar yönünden kurulan mahkumiyet hükmünün de onanmasına karar verildiğinin anlaşılması karşısında; sanığın katılan … ’e yönelik eylemi nedeniyle dava konusu kalmadığı halde yargılamaya devamla mahkumiyet hükmü kurulması,
Yasaya aykırı, sanık ve müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25.01.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.