TCK’nın 123. maddesiyle kişilerin huzur ve sükunlarının bozulması eylemi, suç olarak düzenlenmiştir. TCK’nın 123. maddesiyle düzenlenen kişilerin huzur ve sükunlarının bozulması suçunun hareket unsuru, ısrarla telefon edilmesi veya gürültü yapılması ve hukuka aykırı başka davranışlarda bulunulmasıdır. Bu suçun oluşması için öncelikle bir kimseye karşı telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da ayni maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması gerekir. “Telefon etme” ibaresinin içine edip konuşmadan kapatma, çaldırma, çağrı atma, telefon edip müzik veya başka bir ses dinletme, telefon edip suç oluşturmayacak bir şekilde konuşmak, boş mesaj atmak, başka bir suç oluşturmayacak şekilde mesaj veya resim atmak vs. hususları girer. Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu ile kişilerin iç huzurunu korumayı amaçlamıştır. Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu 3 şekilde işlenebilir. Bunlar;
- Israrla Telefon Edilmesi: Mağdurun ısrarla cep telefonundan ya da ev, iş telefonundan aranması ya da mağdura yönelik kısa mesaj gönderilmesidir. Günümüz teknolojisi ile mesaj göndermek ya da aramaya çeşitlilik de gelmiştir. Kişiyi WhatsApp üzerinden sürekli olarak sesli ya da görüntülü aranması, Facebook üzerinden sürekli aranması ve bunun yanında FaceTime üzerinden görüntülü aranması halinde de huzur ve sükununu bozma suçu işlenmiş olacaktır. Bunun yanında kişiye gönderilen kısa mesaj yanı sıra WhatsApp üzerinden mesaj gönderilmesi, İnstagram, Twitter ya da Facebook üzerinden ısrarla mesaj gönderilmesi halinde de suç işlenmiş olacaktır. Telefonla arama yapılmasında failin mağdura yönelik bir konuşma yapması şartı bulunmamaktadır. Yalnızca arama yapması yeterli olup arama yapılmasından sonra ses çıkarmaması, şarkı ya da anlamı olmayan şeylerin dinletilmesi halinde de suçu işlemiş olacaktır.
- Israrla Gürültü Yapılması: Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun diğer bağlı seçimlik hareketi ise ısrarla gürültü yapılmasıdır. Mağduru rahatsız edecek derecede ısrarlı olarak gürültü yapılması halinde suç işlenmiş olacaktır. Gürültünün mağdur tarafından duyabilmesi ve mağdurun bu sesten rahatsız olması gerekmektedir. Örneğin; fail ile mağdur ilişkilerine son vermiş ise mağdurun ilişki bitiminden pişmanlık duyması adına sokağında müzik açarak dinletmesi halinde suçu işlemiş olacaktır. Israrla gürültü yapılmasına dair kanıt video kaydı, tanık gibi delillerle ispat edilebilecektir.
- Israrla Hukuka Aykırı Davranışta Bulunulması: Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun üçüncü seçimlik hareketidir. Üçüncü ise hukuka aykırı davranışta bulunulmasıdır. Kişiye yönelik olarak hukuka aykırı ve rahatsız edici hareketlerde bulunulması gerekmektedir. Örneğin; mağdurun her iş çıkışında failin arabayı üzerine sürmesi, yol vermemesi durumlarında huzur ve sükununu bozma suçu işlenmiş olacaktır.
Kişilerin huzur ve sükunlarının bozulması suçuyla korunan hukuki yarar, kişi özgürlüğünün manevi yönü, daha açık bir deyişle, ruhsal ve psikolojik bakımdan kişilerin rahatsız edilmemesi ve sükun içinde, huzurlu ve sağlıklı bir şekilde yaşama haklarıdır. Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu, çok fazla üzerinde durulmasa da, gündelik hayat ile yakından ilgili bir takım olayları kapsayabilen bir suç tipidir. Gerçekten bu suç, incelemede üzerinde durulacağı ve gerekçede de belirtildiği üzere, kişilerin psikolojik, ruhsal sükun içinde yaşama hak ve hürriyeti korunmaktadır.

Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu Nedir?
Türk Ceza Kanunu’nun 123. maddesinde, kişilere karşı suçlar kısmının, hürriyete karşı olan suçlar bölümünde, Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma suçu düzenlenmiştir. Madde, belirli bağımlı hareketlerle kişilerin huzur ve sükunlarının bozulması hususunda gösterilen çabaları cezalandırmaktadır. Bu hareketlerin sırf mağdurun huzur ve sükununu bozmak maksadıyla yapılması gerekmektedir. Böylece madde, suçun oluşması için özel bir maksatla hareket edilmesi şartını getirmektedir.
Maddeye göre, Sırf huzur ve sükununu bozmak maksadıyla bir kimseye ısrarla; telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması halinde, mağdurun şikâyeti üzerine fail cezalandırılır denmektedir. Bu suç tanımıyla cezalandırılan fiiller, kişiler üzerinde uygulanacak maddi ve cebri bir müdahale niteliği taşımamaktadır. Bu suç tanımı ile kişilerin psikolojik, ruhsal sükun içinde yaşamak hakkı korunmaktadır.
Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu 123. Madde | |
Dayanak | 5237 sayılı TCK 123. madde |
Şikayet | TCK 183. madde şikayete tabidir. |
Zamanaşımı | 8 yıllık zamanaşımı süresi vardır. |
Tutuklama ve Adli Kontrol | Tutuklama ve adli kontrol kararı verilemez. |
Uzlaşma | TCK 123. madde için uzlaşma hükümleri uygulanır. (CMK m.253/3) |
Etkin Pişmanlık | Etkin pişmanlık söz konusu olabilir. |
İyi Hal İndirimi | Şartları oluşmuşsa cezada TCK 62’ye ⅙’ya kadar indirim yapılabilir. |
Memurluğa Etkisi | Bu suç memuriyete engel değildir. Ceza 1 yıldan fazla olursa engel olabilir. |
İstinaf ve Temyiz | Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu sadece istinafa tabidir. |
Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçunun Şartları Nelerdir?
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu 5237 Sayılı TCK’nın Yedinci Bölümü olan “Hürriyete Karşı Suçlar” başlığının altında 123. madde de düzenlenmiştir. Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu sadece kasten işlenebilen suçtur. Aynı zamanda şikayete bağlı suçlar kapsamındadır. Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu taksirle işlemek mümkün değildir. Çünkü kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun taksirli hali kanunda suç olarak tanımlanmamıştır. Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu kişilere karşı işlenebilen bir suç olduğu için suçun temel halinin oluştuğunun tespiti için şikâyet müessesi işlemektedir. Zira birazdan sayacağımız şartların gerçekleşmemesi halinde güveni kötüye kullanma suçunun oluştuğu söylenemez. Bu şartlar;
- Kasıtlı bir biçimde,
- Huzur ve sükunu bozmak amacıyla,
- Israrlı hareketlerle işlenmesi şeklindedir.
Telefon edildiği hususu mağdurun başvurması üzerine mağdurun telefonu tespite alınarak anlaşılabileceği gibi, mağduru arayanların Türk Telekom veya GSM operatörlerinden de HTS kayıtları getirerek de belirlenebilir. Yargıtay telefonla yapılan görüşmelere ilişkin detayların ve telefonla yapılan bağlantıların kimlerle ve ne zaman yapıldığının belirlenmesi anlamına gelen “tespitin” CMK’nın 135. maddesi kapsamı dışında bırakıldığını, bu nedenle bu maddenin 6. fıkrasında belirlenen suçların dışındaki suçlarda da “tespit” işleminin yapılabileceği yönünde karar vermiştir. (5.CD. 3.10.2005, 2005/14969-2005/20489)
Gürültü, insanı rahatsız edecek nitelikteki sesler olarak da tanımlana- bilir. Bu maddede geçen gürültü tabiri içerisine ritmik olmayan sesler gire- bileceği gibi, ritmik olan sesler de girebilir. “Hukuka aykırı başka davranışlar” teriminin içine telefon etme ve gürültü yapma dışında kalan, evin camının veya kapısının tıklatılması, pencereye taş anılması, ışık tutulması, evin veya odanın gözetlenmesi, kapının dinlenmesi, bos içki şişelerini müştekinin bahçesine atması, yukardan halı çarpma, evin önüne otomobiliyle park edip evi gözetleme, sürekli far yakma, mağduru sürekli olarak takip etme, mağdura ayna tutma, kapının önünden geçen kimseye su dökme, kendi kokucu nitelikte çöpler dökme, uzaktan dürbünle gözetleme, otomobille sürekli takip etme, bir kimsenin evinin veya işyerinin önünde bekleme, e-mail gönderme ve benzeri hususlar girer.
Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçunun Unsurları
Fail
Kanunda suç olarak tanımlanan fiili işleyen kişi suçun failidir. Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun faili kamu görevlisi olabileceği gibi, kamu görevlisi olmayan kimse de olabilir. Kanun, suçu işleyen herkesin fail olabileceğini düzenlenmiştir. Fail, yabancı veya vatandaş olabilir. Yani bu suçun faili olabilmek için özel bir sıfatı taşımak gerekmemektedir.
Mağdur
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun mağduru herkes olabilir. Bu suçun mağduru, failin, sırf huzur ve sükununu bozmak amacıyla ısrarla telefon ettiği, gürültü yaptığı veya hukuka aykırı başka bir davranışta bulunduğu kimsedir. Bu suçun mağduru belirli bir kimse olmalıdır. Daha açık bir deyişle, eylem belirli bir kimseye karşı yönelmiş olmalıdır. Belirli bir kimseye karşı yönelmeyen eylemler TCK’nın 183. maddesindeki gürültüye neden olunması suçunu veya Kabahatler Kanununun 36. maddesinde gürültü kabahatini oluşturabilecektir.
Fiil
Türk Ceza Kanununun 123. maddesiyle düzenlenen kişilerin huzur ve sükunlarının bozulması suçunun hareket unsuru, ısrarla telefon edilmesi veya gürültü yapılması ve hukuka aykırı başka davranışlarda bulunulmasıdır. Bu suçun oluşması için öncelikle bir kimseye karşı telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması gerekir. Bir kimseye telefon etmek, sabit veya cep telefonu yoluyla veyahut internet üzerinden de gerçekleştirilebilir. Israrla mesaj gönderilmesi de yine suçun oluşumuna sebep olabilecektir.
Gürültü, genellikle yapay olarak ortaya çıkan, niteliği ve niceliği bozulmuş, arzu edilmeyen seslerdir. Tanımdan da anlaşılacağı üzere, arzu edilmeme kavramı gürültünün sübjektifliğini, yani kişiden kişiye değişkenlik gösterebileceğini, dolayısıyla psikoloji ve nörovegetatif sistem üzerine etkilerinin de insanlar tarafından farklı tepkiler şeklinde algılanabileceğini göstermektedir. Gürültünün anlamlı bir biçimde kişiden kişiye farklılık göstermeyen en önemli etkisi, işitme üzerine etkisidir. Gürültü, insanı rahatsız edecek nitelikteki sesler olarak da tanımlanabilir. Bu maddede geçen gürültü tabiri içerisine ritmik olmayan sesler girebileceği gibi, ritmik olan sesler de girebilir.
Maddede geçen telefon etme ve gürültü yapma hareketleri sınırlı değildir. Bu suçun hareket unsuru, hukuka aykırı başka bir davranışta bulunmak suretiyle de gerçekleştirilebilir. Hukuka aykırı bir davranış teriminden bu suç için anlaşılması gereken, hukuka uygun olmayan davranışlardır. Hukuka uygun olan davranışlarla bu suçun işlenemeyeceğini vurgulamak için hukuka aykırı ibaresi kullanılmıştır. Bu ifade kapsamında; telefon etme ve gürültü yapma dışında evin camının veya kapısının tıklatılması, pencereye taş atılması, ışık tutulması, evin veya odanın gözetlenmesi, kapının dinlenmesi, yukarıdan halı çırpma, evin önüne otomobiliyle park edip evi gözetleme, sürekli far yakma, mağduru sürekli olarak takip etme, uzaktan dürbünle gözetleme, otomobille sürekli takip etme, bir kimsenin evinin veya işyerinin önünde bekleme, e-mail gönderme ve benzeri hususlar da suçun oluşması için yeterlidir.
Belirli bir kimseye yönelen hareket, sırf onun huzur ve sükununu bozmak maksadıyla yapılmış olması gerekir. Burada mağdurun huzuru ve sükununun bozma amacı olmadan, mağdurun müzisyen olması nedeniyle evde çalışması veya failin düğün yapması veya failin hızarcılıkla uğraşması nedeniyle çıkardığı hızar sesi, sırf mağdurun huzur ve sükununu bozan davranışlardan olmaması nedeniyle bu suçu oluşturmayacaktır. Burada failin amacı, mağdurun huzur ve sükununu kaçırmaktır, o nedenle bu davranışlar içine girmektedir.
Suçun Manevi Unsuru
Ceza hukukunda manevi unsur, işlenen fiil ile fail arasındaki bağı ifade eder. Dolayısıyla suçun kastla mı yoksa taksirle mi işlendiğini belirtir. Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun oluşması için özel bir kastla hareket edilmesi şartı vardır. Burada fail, bir kimsenin huzur ve sükununu bozma özel kastıyla davrandığından bu suç, özel kastla işlenen bir suçtur. Genel kast yeterli değildir. Fail sırf mağdura zarar vermek amacıyla davranmaz da başka amaçlarla davranır ise, bu durumda kişilerin huzur ve sükununu bozmak suçu oluşmaz, ancak koşulları varsa başka bir suç oluşabilir. Bu suç ancak doğrudan kastla işlenebilir. Olası kastla veya taksirle işlenmesi mümkün değildir.

Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçunun Cezası Nedir?
TCK’nın 123. maddesinde düzenlenen Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu işleyen kimse, 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Faile hapis cezası verildiği takdirde TCK’nın 53/1. maddesindeki hak yoksunlukları uygulanacaktır. Kamu görevini kötüye kullanarak kişilerin huzur ve sükunlarının bozulması suçunu işleyen kimseye, verilen cezanın yarısından bir katına kadar da TCK’nın 53/5 maddesi uyarınca hak yoksunluğuna karar verilecektir
Suçun Özel Görünüşleri
Teşebbüs
TCK m.35 teşebbüsü kişinin işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaması hali olarak düzenlenmiştir. Suça teşebbüste fail suçu tamamlamak amacıyla hareket etmesine rağmen, elinde olmayan nedenlerden dolayı bunu gerçekleştirememektedir. Bu durumda ise kişiye tamamlanmış suça oranla daha az bir ceza verilmektedir. TCK’nın 123. maddesinde düzenlenen kişilerin huzur ve sükunlarının bozulması suçu, icrai hareketlerin ısrarla yapılması suretiyle işlenen bir suçtur. Fail, ilk eylemini gerçekleştirdikten sonra elinde olmayan nedenlerle icrai hareketlere devam edemezse, bu suç teşebbüs aşamasında kalmış olacaktır. Ancak fail, bir defa aradıktan sonra ısrarla arama kararından vazgeçerse, TCK’nın 36. maddesi gereğince bu eylem suç oluşturmayacaktır. Dikkat edilmesi gereken husus, fail hareketlerini tamamlamasına karşın, mağdur rahatsız olmazsa yine de suç tamamlanmış olacak, eylem teşebbüs aşamasında kalmış sayılmayacaktır.
İştirak
TCK m.37 gereği iştirak, bir suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla kişi tarafından fikir ve eylem birliği içinde birlikte suç işlenmesidir. Bu suça iştirak her hali ile mümkündür. İştirakle ilgili özel bir hüküm yer almamaktadır, genel hükümler uygulanacaktır. Temadi devam ettiği müddetçe her aşamada bu suça iştirak edilebilir.
İçtima
Suçların içtimai, bir kişinin birden fazla ceza kanunu hükmünü ihlal etmesi ve bu sebepten de birden fazla suçtan sorumluluk doğması halinde oluşmaktadır. Suçların içtimai kurumu ceza sorumluluğunun sınırlarını daraltıcı niteliktedir. İçtimai hükümlerine göre kişinin bir veya birden çok fiille, ceza kanununun aynı hükmünü veya farklı hükümlerini bir veya birden çok kez ihlal etmesi, dolayısı ile failin birden çok suçtan değil yalnızca tek bir suça göre cezalandırılmasıdır. TCK m.44 fikri içtimai şöyle tanımlamaktadır: ‘’İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşumuna sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır.’’
Failin aynı mağdura karşı eylemi birden fazla defa gerçekleştirmesi durumunda, arada bir kesinti olmadığı sürece eylem tek suç sayılacaktır. Çünkü bu suç, ısrarla işlenmesi gereken mütemadi bir suçtur. Ancak mağdur, şikâyette bulunduktan sonra fail hakkında dava açılmadan önce tekrar hareketlerine devam ederse, eylem zincirleme olarak gerçekleşmiş olacaktır. Eylem, davanın açılmasıyla hukuki kesintiye uğradıktan sonra devam ederse, ayrı bir suç oluşacaktır. Fakat failin eylemi sonucu aynı ortamda bulunan birden fazla kimsenin huzur ve sükunu bozulur ise, suç tek suç olmaya devam eder. Bir kimse, aynı mağdura karşı hem huzur ve sükununu bozucu davranışta bulunur, hem de başka suç oluşturan davranışta bulunur ise her iki suçtan da cezalandırılması gerekir.
Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı
Adli Para Cezası
Yargılamayı gerçekleştiren mahkeme tarafından, hükümlünün bir miktar parayı devlet hazinesine ödemesine karar verilmesidir. Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun cezası 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası olarak düzenlenmiştir. Kasten işlenmiş olan suçlar da bir yıl ve altındaki hapis cezaları adli para cezasına çevrilebilir. Kasten işlenmeyen suçlar da yani taksirle işlenen suçlar da ceza miktarına bakılmaksızın tüm cezalar adli para cezasına çevrilebilir. Bu nedenle kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun cezası maksimum 1 yıl olarak düzenlendiğinden ötürü, hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi mümkündür.
Erteleme
Mahkemece yargılanan kişinin suçlu olduğu tespit edilmiş ve kişi hakkında hapis cezası hükmedilmiştir. Ancak, mahkeme tarafından kişiye verilen hapis cezasının, cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesi halinde erteleme kararı verilmiş olacaktır. TCK’ nın 123. maddesi cezası olarak üç ay ila bir yıl olarak belirlenmiştir. Erteleme kararının şartlarından olan hükmedilen cezanın 2 yıl ve daha az olması şartının gerçekleşmesi kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun suçu açısından mümkün gözükmektedir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması
Sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi boyunca kasıtlı bir suç işlenmez ve yükümlülüklere uygun davranılırsa ceza kararının ortadan kaldırılması ve davanın düşmesine yol açan bir cezanın bireyselleştirilmesi kurumudur. Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezasının miktarı 2 yıl ve daha altı olabileceği için suçu işleyen hakkında Hagb kararı verilmesi somut olaya göre mümkün olabilecektir.
Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçunda Soruşturma ve Kovuşturma Aşaması
Soruşturma Aşaması
Kişilerin huzur ve sükunlarının bozulması suçu takibi şikâyete bağlı suçlardandır. Re ’sen takip edilmeyecek bir suç olduğundan dolayı savcılık ihbar üzerine veya kendiliğinden soruşturma aşamasını başlatmayacaktır. Kanunun 123. maddesinde şikâyet üzerine gerçekleştirilecek olan takipte, işlendiği iddia edilen suça dair deliller toplanmaya çalışılacaktır. Eğer savcı, yeterli delilin var olduğuna kanaat getirirse iddianame düzenleyecektir. Aksi halde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verecektir. Halk arasında bu karara takipsizlik kararı da denmektedir. Savcının iddianame düzenleyebilmesi için, suçun işlendiği yönünde yeterli şüphe söz konusu olmalıdır. Böyle bir şüphe şartının şart koşulmasının nedeni, yargının iş yükünün gereksiz davalarla artırılmaması ve insanların gereksiz yere yargılanmamasıdır.
Kovuşturma Aşaması
Kovuşturma aşamasında; suç üzerine soruşturma aşaması tamamlanmıştır. Artık bir ceza mahkemesinde dava açılmış demektir. Kovuşturma aşamasında; yargılama makamı, savcılık makamı ve savunma makamının işbirliği söz konusudur. Savcının düzenlediği iddianamenin Mahkeme tarafından kabul edilmesi ile kovuşturma aşamasına geçilmiştir. Kovuşturma aşamasında ceza mahkemeleri görevli olacaktır. Kovuşturma evresi son evredir. Kovuşturma aşamasının sonunda faile verilecek cezaya hükmolunur. Eğer sanık suçsuz bulunursa beraatına hükmedilecektir.
Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçunda Gözaltı ve Tutukluluk Hali
Gözaltı kararı savcının kararı ile şüphelinin polis ya da jandarma tarafından özgürlüğünün geçici bir süreliğine sınırlanmasını sağlayan karardır. Gözaltına alma kararı için hâkim kararı aranmamaktadır. Gözaltı kişinin özgürlüğünün sınırlandığı anda başlamaktadır. Dolayısıyla aslında şüphelinin yakalandığı anda gözaltı süresi başlamaktadır. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 91. maddesinde gözaltına ilişkin düzenlemeler mevcuttur. İlgili maddeye göre gözaltı süresi yakalama anından itibaren 24 saati geçemez. Gözaltına alma, bu tedbirin soruşturma yönünde zorunlu olmasına ve kişinin bir suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığına bağlıdır. Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yer alan bu düzenlemeye göre Güveni Kötüye Kullanma suçunda Cumhuriyet savcısının vereceği kararla şüpheli gözaltına alınabilecektir.
Tutuklama kararı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda en ağır koruma tedbiri olarak düzenlenmiştir. Tutuklama kararı da gözaltı kararı gibi geçici bir koruma tedbiridir. CMK’nın 100. maddesinde kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, soruşturma ya da kovuşturma evresinde şüpheli ve sanık için tutuklama kararı verilebilir. Ancak verilecek olan tutuklama kararı verilmesi beklenen ceza ve işin önemi ile ölçülü olmalıdır. Ceza yargılamasında aslolan sanık ya da şüphelinin tutuksuz bir biçimde soruşturma ya da kovuşturmasına devam edilmesidir. Dolayısıyla tutuklama hali her zaman istisnai bir nitelikte olan koruma tedbiridir. Sadece adli para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez. Dolayısıyla Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu kanuni ceza miktarı bakımından tutuklamaya engel bir suç olduğundan ötürü tutuklama kararı verilemez.
Şikayet Süresi, Zamanaşımı, Uzlaşma, Etkin Pişmanlık ve Görevli Mahkeme
Şikayet Süresi ve Zamanaşımı
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun basit hali şikâyete tabi olan suçlardan olduğu için altı ay şikâyet süresi bulunmaktadır. Zaten aslında savcılığa, polise veya jandarmaya bulunduğunuz suç duyurusunun niteliği ihbar şeklindedir. Suçun dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Fail, daha sonra öğrenilse bile suçun soruşturulması için en geç 8 yıl içinde şikâyet edilmesi gerekir.
Uzlaşma
Ceza hukukunda uzlaşma Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. ve 254. maddelerinde düzenlenmiştir. Suçtan mağdur olan kişinin suç şüphelisi ile anlaşması sonucunda ceza yargılamasının sona ermesidir. Uzlaşma müzakereleri ve uzlaşma anlaşması, şartları varsa hem soruşturma aşamasında hem de kovuşturma aşamasında yapılabilir. Uzlaşma şikâyetten vazgeçme değildir. Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu, taraflar arasında uzlaşma prosedürü uygulanmasını gerektiren suçlardandır.
Görevli Mahkeme
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçuna bakmakla görevli mahkeme, 5235 sayılı Kanun’un 11. maddesi gereğince suç için kanunda öngörülen cezanın üst sınırı itibariyle Asliye Ceza Mahkemesidir. Söz konusu dava suçun işlendiği yerin Asliye Ceza Mahkemesinde görülecektir.
Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçuna İlişkin Örnek Yargıtay Kararları
Yargıtay 18.CezaDairesi, 03/07/2020; 2019/11452, 2020/8649
- Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu
- TCK 123. Madde
Sanıkların, katılana yolda yürürken laf attıkları ve arkasından takip edip katılanın evinin önüne giderek aracı katılanın önüne park ettikleri, sanıklardan Abdullah K..’nın araçtan inerek katılana cinsel organını göstererek tuvaletini yaptığı olayda, sanıkların irade birliği içinde eylemlerinin TCK’nın 105. maddesinde düzenlenen cinsel taciz suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıyla kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan mahkumiyet kararları verilmesi.
Yargıtay 18.CezaDairesi 25/06/2020; 2019/7551, 2020/8133
- Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu
- TCK 123. Madde
Somut olayda, sanık ve katılanın kullandığı numaralara ait iletişimin tespiti kayıtlarına dair CD içeriği, sanığın telefonunda yapılan incelemeye ilişkin 10/12/2013 tarihli tutanak ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, tarafların karşılıklı olarak birbirlerini aradıkları ve bu aramalarda uzun süreli görüşme yapıldığının anlaşılması karısında, sanığın sırf katılanın huzur ve sükununu bozma kastıyla hareket ettiği kanaatine ne şekilde varıldığı yöntemince açıklanıp tartışılmadan, yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması.
Yargıtay 18.CezaDairesi, 06/12/2017, 44701/14402
- Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu
- TCK 123. Madde
Sanığın, öncesinde arkadaşlık yaptığı katılan M.. Öz..’nun telefonuna bir adet mesaj gönderme biçimindeki eyleminde, suçta aranan “ısrar” unsurunun gerçekleşmediği ve bu nedenle atılı suçun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, mahkumiyet kararı verilmesi.
Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu Örnek Suç Duyurusu
ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
Mağdur Müşteki : Adı ve Soyadı (T.C. Kimlik No) – Adresi
Vekili : Av. Umur YILDIRIM
Söğütözü Mah. Söğütözü Cad. Koç İkiz Kuleleri B Blok Kat: 4 No: 7, 06530 Çankaya/ANKARA
Şüpheli : Adı ve Soyadı (T.C. Kimlik No) – Adresi
Suç : Kişilerin huzur ve sükununu bozma (TCK m.123)
Suç Tarihi : …/…/….
Konu : Şüpheli hakkında işlediği suç nedeniyle soruşturma başlatılması ve soruşturma sonucunda kamu davası açılması talepli şikâyet dilekçesidir.
Açıklamalar
- Burada müvekkil hakkında, kim olduğuna ve şüpheli tarafından Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun nasıl konu edildiğine ilişkin bilgilere yer verilmelidir.
- Yaşanılan olay ayrıntılı bir biçimde izah edilmelidir.
- Burada ise, yaşanılan olaya ilişkin hangi delillerin olduğundan bahsedilmelidir.
- Dilekçenin ekinde yer verilecek delillerin neler olduğu belirtilmelidir.
Hukuki Sebepler : TCK ve ilgili her türlü yasal mevzuat.
Hukuki Deliller : Tanık, yemin, video kaydı, fotoğraf görüntüleri, mesajlar ve ilgili her türlü yasal delil.
Sonuç ve İstem : Yukarıda açıklanan nedenlerle şüpheli hakkında soruşturma başlatılmasını, soruşturma sonucunda kamu davası açılması yönünde karar verilmesini saygılarımla vekâleten arz ve talep ederiz.
Müşteki Vekili
Av. Umur YILDIRIM
Sayin Yıldırım, özgeçmişinizi okuyunca ailenizin sizinle ne kadar gurur duysa azdır diye düşündüm.. ALLAH iyilerle karşılaştırsın, değerli evladım ben Nuray Timurkaynak 65 yaşında yürüme engeli olan bir teyzeyim.. Aslen SİVAS/Şarkışlaliyim.Suanda Muğla Fethiye de Hasbro kader bulunuyorum., bakım merkezinden ayrılıp buraya geldim gelmez olaydım üst katta oturan kadın tarafından sürekli rahatsız ediliyorum..ben kalp hastası ve %83yurume engelliyim.,bunu kendilerine bildirmeme rağmen kadın asla dikkat etmedi.esyalar tepemde resmen rock yapıyor..ne yapacağımı kestiremedim sizin sayfanızdn size ulaşmak istedim..ben tek yaşıyorum Allah'tan, başka kimsem yok.. LÜTFEN bana yardımcı olun.,SİZE cep num.mi yazıyorum İnşallah arasiniz,,sizeselam ve Dualarımı yolluyorum.. ALLAH sizi ve tüm sevdiklerinizi koruyup kollasin.. SAYGILARIMLA CEP TLF=05442543417 NURAY TİMURKAYNAK