İdari Yargılama Usulü Kanunu 26. Madde
Tarafların Kişilik veya Niteliğinde Değişiklik
- Dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır.
- Yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçeler iptal edilir.
- (Değişik: 5/4/1990-3622/9 md.) Davacının gösterdiği adrese tebligat yapılamaması halinde, yeni adresin bildirilmesine kadar dava dosyası işlemden kaldırılır ve varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır. Dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir yıl içinde yeni adres bildirilmek suretiyle yeniden işleme konulması istenmediği takdirde, davanın açılmamış sayılmasına karar verilir.
- (Değişik: 5.4.1990-3622/9 md.) Dosyaların işlemden kaldırılmasına ve davanın açılmamış sayılmasına dair kararlar diğer tarafa tebliğ edilir.
İdari Yargılama Usulü Kanunu 26. Madde Açıklaması
IYUK’un 26. maddesinde davanın taraflarının kişilik veya niteliğinde orta ya çıkacak değişiklikler karşısında mahkemelerin nasıl davranması gerektiği düzenlenmiştir. İdari yargı mercileri bu madde çerçevesinde ya dosyanın işlemden kaldırılmasına ya da davanın açılmamış sayılmasına karar verirler. Dosyanın işlemden kaldırılması, nihai bir karar niteliğinde olmayıp, davanın takibi yenilenene kadar, yargılama sürecinin belirli bir süre durmasına neden olan bir ara karar niteliğindedir. Davanın açılmamış sayılması kararı ise, nihai karar niteliğinde olup, dosyanın işlemden kaldırılmasından sonra İYUK’ta öngörülen şartların gerçekleşmesiyle yargılamanın sona erdirilmesi sonucunu doğuran karardır.
Dosyanın işlemden kaldırılması kararı, nihai bir karar olmadığından bu karara karşı kanun yoluna başvurulamaz. Ancak Danıştay 3. Dairesinin verdiği bir kararda yer alan iki azlık oyunda, 26. maddenin 1. fıkrasındaki haller nedeniyle karar numarası almak suretiyle dosya işlemden kaldırılması kararlarının nihai karar niteliğinde olduğu ifade edilmiş ve dolayısıyla itiraz ve temyizin kapalı olması hukuka aykırı bulunmuştur. Buna karşılık davanın açılmamış sayılması kararına karşı tarafların kanun yoluna başvurmaları mümkündür.
- İlgili Makale:
- 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) Tam Metin:
İdari Yargılama Usulü Kanunu 26. Madde Tarafların Kişilik veya Niteliğinde Değişiklik Emsal Kararlar
Danıştay 9.Dairesi E:2010/2948, K:2010/6385
- İdari Yargılama Usulü Kanunu 26. Madde
- Tarafların Kişilik veya Niteliğinde Değişiklik
Davacı adına kayıtlı taşınmaz için 2004 yılına ilişkin olarak tarh edilen Emlak Vergisi, Kültür Varlıkları Katkı Payı ve hesaplanan gecikme faizinin kaldırılması istemiyle açılan davada 2577 sayılı Kanunun 26. maddesinin 1. fıkrası uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına karar veren vergi mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
İşlemden kaldırma kararları, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda yer verilen koşulların gerçekleşmesi halinde, taraflarca dosyanın yeniden işleme konulmasının istenilmesine kadar yargılamanın durdurulması yolunda tesis edilen, temyize konu olabilecek nihai karar niteliği taşımayan, ara kararı niteliğinde kararlar olduğu halde dava konusu olayda temyize konu edilen işlemden kaldırma kararının, vergi mahkemesince usule aykırı olarak nihai karar şeklinde tesis edildiği ve karar numarası verilerek dosyanın esas kaydının kapatıldığı görüldüğünden temyiz edilen işlemden kaldırma kararının esasının incelenmesine geçildi:
Görüldüğü üzere, 2577 sayılı Kanunun 26. maddesi, davanın taraflarının kişilik ve niteliğinde meydana gelebilecek değişiklikler üzerine yapılacak işlemleri düzenlemektedir. 2577 sayılı Kanunun 26. maddesinin 1. fıkrasında, ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik ve niteliğinde değişiklik meydana gelmesi halinde, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilecektir. Yani, işlemden kaldırma hali, takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar devam etmektedir. Bu durumda, kişilik ve nitelik değişikliğinin söz konusu olması halinde, davayı takip hakkının kime geçeceğinin belirlenmesi gerekmektedir.
Bu durumda, dava konusu olayda, davacının vekili tarafından dava dosyasına sunulan 15.2.2010 tarihli dilekçe ile davacının 25.1.2010 tarihinde vefat ettiği belirtilerek İzmir 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 5.2.2010 tarih ve E:2010/136, K:2010/106 sayılı kararının dilekçeye eklendiği ve yine aynı dilekçe ile mirasçıların davaya devam etmek istediklerinin belirtildiği anlaşıldığından, vergi mahkemesince, bu başvuru üzerine, davacı mevkiine, ölen davacının mirasçıları alınarak yargılamaya devam edilmesi gerekirken, gerçek kişinin ölümü halinde idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesinde yasal isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, İzmir 2. Vergi Mahkemesinin 17.2.2010 tarih ve E:2009/1490, K:2010/212 sayılı kararının bozulmasına 02.12.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Danıştay 13.Dairesi E:2014/1199, K:2015/4498
- İdari Yargılama Usulü Kanunu 26. Madde
- Tarafların Kişilik veya Niteliğinde Değişiklik
Dosyanın incelenmesinden; davanın, davacının işlettiği oto gaz istasyonunda, Kanun’un 7. maddesine aykırı olarak tüp dolum aparatı bulundurduğunun tespit edildiğinden bahisle bayilik lisansı sahibi davacı hakkında idari para cezası uygulanmasına yönelik işlemin iptali istemiyle açıldığı; Mernis kayıtlarına göre davacının 15.08.2013 tarihinde vefat ettiği; ceza sorumluluğunun şahsi olması nedeniyle tahsili yalnızca şahsından mümkün olan para cezası dolayısıyla açılan davanın yalnızca ölü davacıyı ilgilendirdiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, yalnız öleni ilgilendiren davanın, davacının mirasçıları tarafından takip edilmesine veya davalı idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine olanak bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 26/2. maddesi uyarınca dava dilekçesinin iptaline ve bu kararın davalıya bildirilmesine, 10.12.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Danıştay 2.Dairesi E: 2015/ 3282 K: 2015 / 8275
- İdari Yargılama Usulü Kanunu 26. Madde
- Tarafların Kişilik veya Niteliğinde Değişiklik
Dava; davacı tarafından, ÖSYM Başkanlığınca 29/12/2013 tarihinde yapılan Taşra Teşkilatı Şube Müdürlüğü Görevde Yükselme Yazılı Sınavında sorulan sorulardan 6 adedinin hatalı olduğundan bahisle iptali istemiyle açılmıştır. Davalı idareler, İdare Mahkemesi kararının iptale ilişkin kısmının hukuka aykırı olduğunu öne sürerek bozulmasını istemektedirler.
Temyiz dilekçelerinde ileri sürülen hususlar dikkate alındığında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20/B maddesi hükmü gereğince Ankara 1. İdare Mahkemesi’nin 11/02/2015 günlü, E:2014/107, K:2015/232 sayılı kararının iptale ilişkin kısmı kaldırılarak, uyuşmazlığın esası yeniden incelendi;
Dosyanın incelenmesinden, davalı ….’nın 09/10/20015 tarihinde Danıştay evrak kaydına giren beyan dilekçesi ile, davacının vefat etmesi nedeniyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 26. maddesi uyarınca dava dilekçesinin iptaline, bu talebinin kabul edilmemesi halinde temyiz dilekçelerindeki hususlar dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği, UYAP kaydına göre de davacının …/…/2015 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda; dava konusu işlemin niteliği dikkate alındığında, işbu davanın, yalnızca vefat eden davacıyı ilgilendirdiğinden, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 26/2. maddesi uyarınca, temyize konu kararın iptale ilişkin kısmı yönünden dava dilekçesinin iptaline karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, Mahkeme Kararının iptale ilişkin hüküm fıkrasının davacının vefatı nedeniyle kaldırılarak dava dilekçesinin iptaline karar verildiği, diğer bir ifadeyle davalı idarelerin temyiz istemlerinin esası hakkında herhangi bir hüküm kurulmadığı dikkate alındığında, temyiz yargılama giderlerinin davalı idareler üzerinde, diğer yargılama giderlerinin ise Mahkeme kararında belirtilen şekilde taraflar üzerinde bırakılmasının hakkaniyete uygun olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; davalı idarelerin temyiz istemlerinin kabulü ile, İdare Mahkemesi kararının iptale ilişkin kısmı yönünden dava dilekçesinin iptaline ve bu kararın davalı idarelere, davacı vekiline ve davacının mirasçılarına bildirilmesine, temyiz yargılama giderlerinin davalı idareler üzerinde, diğer yargılama giderlerinin ise temyize konu kararın hüküm fıkrasında belirtilen şekilde taraflar üzerinde bırakılmasına, posta ücretlerinden artan kısımların taraflara ve kullanılmayan 45,60 TL yürütmeyi durdurma harcının davalı ….na iadesine, 22.10.2015 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.
Danıştay 10.Dairesi E: 2017/ 749, K: 2017 / 4115
- İdari Yargılama Usulü Kanunu 26. Madde
- Tarafların Kişilik veya Niteliğinde Değişiklik
Dava dosyasının incelenmesinden; davacıların oğlu ve kardeşi olan …..’ın 29/06/2009 tarihinde … Polis Merkezi Amirliği bahçesinde vurularak öldürülmesi olayında idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen maddi, manevi zararların ödenmesi istemiyle davalı idareye yapılan başvurunun reddedilmesi üzerine, anne . için 50.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi, kardeşlerden … için 2.000,00 TL (miktar artırımı sonrası 2.401,16TL) maddi, 35.000,00-TL manevi, … için 2.000,00 TL (miktar artırımı sonrası 3.761,25 TL) maddi, 35.000,00-TL manevi olmak üzere toplam 224.000,00 TL tazminatın, olayın gerçekleştiği 29/06/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle dava açıldığı; Adana 2. İdare Mahkemesince, olayda ağır hizmet kusuru bulunmadığından davacıların uğradığını iddia ettiği maddi ve manevi zararlardan idareyi sorumlu tutmanın hukuken mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen 05/10/2010 tarih ve E:2010/320, K:2010/1070 sayılı kararın davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine, Dairemiz tarafından, “olay günü karakolda görevli polis memurları hakkında yürütülen disiplin soruşturması neticesinde Polis Memuru .’ün, amir ve üstlerine iletilmesi gereken bilgiyi zamanında iletmemek disiplin suçunu işlediği kanaatine varılarak adı geçen memur hakkında üç günlük aylık kesimi cezası uygulandığı, bu cezaya karşı dava açılıp açılmadığının araştırılması, şayet disiplin cezasına karşı dava açılmamış ve yahut dava açılmakla beraber davanın reddine hükmedilmiş ise, bu olay nedeniyle idarenin ağır hizmet kusurunun varlığı kabul edilerek hüküm kurulması, disiplin cezasına karşı dava açılması ve mahkemece disiplin cezasının iptali yönünde bir karar verilmiş olması halinde ise, görevliler hakkında yürütülen ceza yargılamasındaki tespitler irdelenerek, disiplin suçuna esas olan, görevli polisin vatandaştan gelen ihbarı üstlerine bildirmemesi olayı ile ilgili durumun aksinin ispatlanıp ispatlanmadığının, ceza yargılaması aşamasında bu durumun varlığının kabul edilip edilmediğinin araştırılarak bunun sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle verilen 08/04/2013 tarih ve E:2010/15802, K:2013/3089 sayılı kararla bozulduğu; mahkemece bozma kararına uyularak, davacıların destekten yoksun kalma tazminatlarının hesaplanması için bilirkişi raporu alındığı; raporda anne için 48.651,14 TL, kardeşler ….. için 2.401,16 TL, ….. için ise 3.761,25 TL destekten yoksun kalma tazminatı hesaplandığı; Adana 2. İdare Mahkemesi’nin yetkisizlik kararı üzerine dosya kendisine gönderilen Gaziantep 2. İdare Mahkemesince, Polis Memuru ….. tarafından, disiplin cezasının iptali için herhangi bir dava açılmadığının Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 09/07/2015 tarihli yazısı ile tespit edildiği; ayrıca polis merkezinde olay günü görevli olan polis memurları hakkındaki görevi ihmal isnadı ile yürütülen ceza yargılamasının da devam ettiği belirtilerek, hükme esas alınabilecek nitelikte bulunan hesap raporuna dayalı olarak, zararın doğmasında da idarenin hizmet kusuru bulunduğu gerekçesiyle 26/10/2016 tarih ve E:2016/707, K:2016/968 sayılı kararla anne için 48.651,14 TL maddi, 100.000,00 TL manevi, kardeşlerden … 2.401,16 TL maddi, 35.000,00 TL manevi ve … için 3.761,25 TL maddi, 35.000 TL manevi tazminatın kabulü, 1.348,86 TL maddi tazminatın ise reddine karar verildiği; davacılardan kardeş …..’ın dava devam ederken 26/03/2013 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, İdare Mahkemesince, uyuşmazlığın yalnız öleni ilgilendiren bir dava niteliğinde bulunmadığı gözetilerek, 2577 sayılı Kanun’un 26. maddesi uyarınca ……’ın davacı olduğu davayı takip hakkı kendisine geçen mirasçılara ilişkin veraset ilamının ibrazının sağlanması, bu kişilere davayı takip edip etmeyecekleri hususunun sorulması, takip edecekleri yönünde beyanda bulunulması halinde davayı takip hakkı kendilerine geçmiş olan mirasçıların da davaya dahil edilerek dosyanın tekemmülünün sağlanması ve ölen davacı için hükmedilmiş olan maddi tazminat ve yukarıdaki kriterlere göre yeniden taktir edilecek manevi tazminat istemi hakkında da bütün davacılar yönünden yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle, Gaziantep 2. İdare Mahkemesi’nin 26/10/2016 tarih ve E:2016/707, K:2016/968 sayılı kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.10.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Danıştay 6.Dairesi Esas: 2009/ 6686, Karar: 2009 / 10260
- İdari Yargılama Usulü Kanunu 26. Madde
- Tarafların Kişilik veya Niteliğinde Değişiklik
2577 sayılı Yasa’nın 26/1. maddesinde Dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır. hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlık konusu taşınmazların 25.11.2005 tarihinde satın alındığından bahisle … tarafından verilen 22.2.2006 günlü dilekçeyle 2577 sayılı Yasa’nın 26. maddesi uyarınca davanın adına yürütülmesi talebinde bulunulduğu, nitekim davacı vekili tarafından verilen ve 13.4.2006 gününde kayda geçen dilekçede de anılan hususun mahkemenin bilgisine sunulduğu ancak İdare Mahkemesince davacının davadan feragat etmemesi gerekçesine dayanılarak taşınmazın yeni maliki olan anılan kişinin davacı sıfatının kabul edilmediği ve uyuşmazlığın esası hakkında karar verildiği anlaşılmaktadır.
Olayda, imar planı değişikliğine konu taşınmazları satın alan kişinin mülkiyetin el değiştirmesi üzerine davayı takip hakkının kendisine geçtiğinden bahisle yaptığı başvurunun 2577 sayılı Yasa’nın 26. maddesi uyarınca dikkate alınması suretiyle idare mahkemesince yeniden taraf teşkil ettirilmesi gerektiği açıktır.
Diğer taraftan, imar planları gibi mülkiyet ilişkisine dayalı uyuşmazlıklarda malikin dava sonuna kadar taşınmazla olan hukuki bağını dolayısıyla davada taraf olma ehliyetini koruyup korumadığı hususu da önem arz etmektedir. Bu itibarla, taşınmazla mülkiyet ilişkisi sona eren ilk malikin davada taraf olma ehliyetinin devam ettiğinin kabulü suretiyle yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurulmaksızın verilen idare mahkemesi kararında yasal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, Muğla 1. İdare Mahkemesinin 27.12.2006 günlü, E:2005/1526, K:2006/3343 sayılı kararının bozulmasına, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 23.10.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.
Danıştay 12.Dairesi E:2006/ 5316, K:2008 / 3702
- İdari Yargılama Usulü Kanunu 26. Madde
- Tarafların Kişilik veya Niteliğinde Değişiklik
Ankara 2. İdare Mahkemesinin 30.4.2003 günlü, E: 2002/759, K: 2003/657 sayılı kararıyla; davalı idarece davacının 30 hizmet yılını doldurması nedeniyle 5434 sayılı Kanunun 39. maddesi hükmü uyarınca görülen lüzum üzerine resen emeklilik işlemine tabi tutularak hizmet akdinin feshedildiği ileri sürülmekte ise de; anılan hüküm uyarınca işlem tesis edilebilmesi için ilgililerin zihnen ya da bedenen görevini yapamadığının veya görevini yerine getiremediğinin somut olarak ortaya konulması gerektiğinin hükme bağlandığı, davacı hakkında bu yönde somut bir tespit bulunmadan tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kalınan parasal haklarının dava açma tarihi olan 17.5.2002 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Davalı idare, davacının vefat ettiğini, İdare Mahkemesince verilen iptali kararının uygulanma olanağının kalmadığını öne sürmekte, Dairemiz kararının düzeltilmesini istemektedir.
Davalı idarenin karar düzeltme dilekçesi ekinde dosyaya sunduğu gömme izin kâğıdı ve veraset ilamına ilişkin belgelerin incelenmesinden, Danıştay On ikinci Dairesinin onama kararından önceki bir tarih olan 22.7.2005 tarihinde davacı Aydın Topalın vefat ettiği anlaşılmıştır.
Bu durumda; 2577 sayılı Yasanın yukarıda anılan 26. maddesi hükmüne göre, idari işlemin iptali ve parasal hakkın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılan dava iptalle sonuçlanması nedeniyle anılan karar aleyhine olan tarafın yani idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bu nedenle, takibin yukarıda belirtilen şekilde yenilenmesine kadar dava dosyasının işlemden kaldırılmasına, idare tarafından takibin yenilenmesi halinde dosyanın tekemmül ettirildikten sonra Dairemize yeniden gönderilmek üzere Ankara 2. İdare Mahkemesine gönderilmesine 16.06.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Danıştay 13. Dairesi E: 2011/3534, K: 2016/3361
- İdari Yargılama Usulü Kanunu 26. Madde
- Tarafların Kişilik veya Niteliğinde Değişiklik
… Radyo ve Televizyon Yayıncılığı A.Ş. tarafından, bu şirkete bağlı … Radyo’da mevzuata aykırı yayın yapıldığından bahisle anılan şirketin yayın izninin iptaline ilişkin kararın iptali istemiyle na karşı açılan davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesinin kararına yönelik yargılamanın yenilenmesi isteminin kabulü ile dava konusu işlemin iptali yolunda anılan Mahkemece verilen kararın davalı idarece temyiz edilmesi üzerine oluşturulan dosya incelendi, gereği görüşüldü.
Bu kural ile, dava sırasında tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olması halinde izlenecek usule ilişkin düzenleme yapılmıştır. Ancak, tarafların kişilik veya niteliğinde olabilecek değişikliğin kanun yolu safhasında da gerçekleşebileceği dikkate alındığında, anılan kuralın bu safhayı da kapsar biçimde anlaşılması gerekmektedir. Buna göre, dava sırasında davacının, kanun yolu başvurusu sırasında ise kanun yolu başvurusunda bulunan tarafın, ölüm, tüzel kişiliğin ortadan kalkması gibi nedenlerle kişilik; vesayet altına alınma, tasfiye sürecine girme gibi medeni hakları kullanma ehliyetini sonlandıran yada kısıtlayan nedenlerle nitelik değişikliğine uğraması halinde, davayı veya kanun yolu başvurusunu takip hakkı kendisine geçenin başvurusuna kadar ilgili mahkemece dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilecektir.
Aynı fıkrada, dava esnasında gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verileceği de belirtilerek, gerçek kişilerin idari yargıda davalı konumunda bulunabilecekleri istisnai hallerde (idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklarda) gerçekleşebilecek ölüm olayının dava takibi bakımından doğuracağı sonuca ilişkin düzenleme yapılmıştır. Ancak, gerçek kişilerden olan tarafın ölümünün (tarafların kişilik veya niteliğinde olabilecek değişikliğe benzer şekilde) kanun yolu safhasında da gerçekleşebileceği dikkate alındığında, anılan kuralın bu safhayı da kapsar biçimde anlaşılması gerekmektedir.
Anılan fıkrada davalı konumunda bulunan (veya aleyhine kanun yolu başvurusu yapılan) ve kişilik veya niteliğinde değişiklik olan tarafın tüzel kişilerden olması halinde nasıl bir yol izleneceği düzenlenmemiştir. Bununla birlikte, bu halde, (gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde uygulanacak kurala benzer şekilde) idarenin davayı yada kanun yolu başvurusunu yenilemesine kadar ilgili mahkemece dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmelidir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirkete bağlı … Radyo’nun 668 sayılı KHK ile kapatıldığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, 670 sayılı KHK’nin 5. maddesinde faaliyeti sonlandırılarak ticari sicil kaydının re’sen terkin edileceği belirtilen, 668 sayılı KHK’nin 2. maddesi ve 670 sayılı KHK’nin 5. maddesi ile tüm varlığı Hazineye devredilen ve Hazinece devralınan varlığının yönetimi 670 sayılı KHK’nin 5. maddesi ile Maliye Bakanlığına bırakılan, böylece tasfiye sürecine girdiği anlaşılan davacı şirketin 2577 sayılı Kanunun 26. maddesinin 1. fıkrası anlamında nitelik değişikliğine uğradığının (ticari sicil kaydının terkini ile de tüzel kişiliği ortadan kalkarak kişilik değişikliğine uğrayacağının) kabulü gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Kanunun 26. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davalı idarece temyiz başvurusunun takip hakkı kendisine geçene karşı yenilenmesine kadar işlemden kaldırılmasına karar verilmek üzere dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 19.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.