Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu; iki veya daha fazla kişinin, başkaları tarafından bilinmeyeceği inancı ve iradesiyle, belli iletişim araçları kullanarak (internet, telefon, bilgisayar, mektup vb.) gerçekleştirdiği haberleşmenin dinlenmesi, okunması, kaydedilmesi veya yayınlanması ile oluşur.
TCK 132. maddede yer alan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, “Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar” başlığında düzenlenmiştir. Aşağıdaki seçimlik hareketlerden birinin işlenmesiyle suç oluşur:
- En az 2 veya daha fazla kişi arasındaki haberleşmenin gizliliğinin üçüncü bir kişi tarafından herhangi bir şekilde ihlal edilmesi. (TCK md.132/1-1.cümle)
- En az 2 veya daha fazla kişi arasındaki haberleşmenin üçüncü bir kişi tarafından “kayda alınmak suretiyle” gizliliğin ihlal edilmesi. (TCK md.132/1-2.cümle)
- En az 2 veya daha fazla kişi arasındaki haberleşmenin üçüncü bir kişi tarafından “ifşa edilmesi” (açığa vurulması) suretiyle gizliliğin ihlal edilmesi. (TCK md.132/2)
- Kişinin kendisiyle yapılan haberleşmeyi herhangi bir şekilde veya basın ve yayın yoluyla “hukuka aykırı bir şekilde ifşa ederek (açığa vurarak)” gizliliği ihlal etmesi. (TCK md.132/3)
[vc_row][vc_column][vc_column_text] [/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_message message_box_color=”alert-warning” icon_fontawesome=”fas fa-exclamation-triangle”]Yüz kızartıcı suçlar hakkında detaylı bilgiyi bu makalemizden okuyabilirsiniz. https://kadimhukuk.com.tr/makale/yuz-kizartici-suclar-nelerdir/[/vc_message]
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, benzer nitelikte fiiller içerse bile aşağıdaki suçlarla karıştırılmamalıdır:
- Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi, Kayda Alınması ve İfşa Edilmesi Suçu (Türk Ceza Kanunu 133. madde)
- Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu (Türk Ceza Kanunu 134. Madde)
- Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu (Türk Ceza Kanunu 135. Madde)
- Kişisel verileri ele geçirme, yayma veya başkasına verme suçu (Türk Ceza Kanunu 136. Madde)
- Bilişim suçları (Türk Ceza Kanunu 243-245. Maddeler)
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Türk Ceza Kanunu’nun Özel Hükümler kitabının İkinci Kısmının “Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar” başlıklı dokuzuncu bölümünde düzenlenmiştir. TCK m.132 hükmü Haberleşmenin Gizliliğini İhlal suçuna ilişkindir. Bu makalemizde, Kadim Hukuk ve Danışmanlık olarak sizlere TCK m. 132’de düzenlenen, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun özelliklerini, unsurlarını, cezasını, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunda görevli mahkemeyi, zamanaşımını, uzlaşmayı, şikayet süresini, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunda adli para cezası, erteleme ve hükmün açıklanmasının geriye bırakılması hususlarını açıklayacağız.
[vc_row][vc_column][vc_column_text] [/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_message message_box_color=”alert-warning” icon_fontawesome=”fas fa-exclamation-triangle”]Seri muhakeme usulü hakkında bilgiyi bu makalemizden okuyabilirsiniz. https://kadimhukuk.com.tr/makale/seri-muhakeme-usulu-cmk-250-madde/[/vc_message]
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Nedir?
Anayasa’nın kişinin hakları ve ödevlerini düzenleyen ikinci bölümünde “özel hayatın gizliliği ve korunması” başlığı altında haberleşme özgürlüğü hüküm altına alınmıştır. Anayasal bir hak olan haberleşme özgürlüğünün korunması ise haberleşme özgürlüğüne yapılacak müdahalelerin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda suç olarak düzenlenmesi suretiyle sağlanmıştır.
Haberleşmenin gizliliğini korumak amacıyla düzenlenen haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu (TCK m.132) da aynı yönde Türk Ceza Kanunu’nun “Kişilere Karşı Suçlar” kısmının dokuzuncu bölümü olan “Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar” bölümünde düzenlenmiştir.
[vc_row][vc_column][vc_column_text] [/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_message message_box_style=”outline” message_box_color=”blue” icon_fontawesome=”fas fa-balance-scale”]
TCK 132 madde,
(1) Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu gizlilik ihlali haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, verilecek ceza bir kat artırılır.
(2) Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın hukuka aykırı olarak alenen ifşa eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (Ek cümle: 2/7/2012-6352/79 md.) İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.
(4) (Mülga: 2/7/2012-6352/79 md.) şeklindedir.
[/vc_message]
Madde metninde, kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğinin ihlali suç olarak tanımlanmaktadır. Söz konusu suç, belirli kişiler arasındaki haberleşmenin içeriğinin öğrenilmesiyle işlenmektedir. Kişiler arasındaki haberleşmenin ne suretle yapıldığının suçun oluşumu açısından önemi yoktur. Bu haberleşme, örneğin mektupla, telefonla, telgrafla, elektronik posta yoluyla yapılabilir. Bu suç açısından önemli olan, haberleşmenin belirli kişiler arasında yapılmasıdır.
Söz konusu suçu, bu haberleşmenin tarafı olmayan kişi işleyebilir. Haberleşmenin gizliliğinin sadece dinlemek veya okumak suretiyle ihlâl edilmesi, bu suçun temel şeklini oluşturmaktadır. Ancak, bu gizlilik ihlâlinin, haberleşme içeriklerinin yani konuşulanların veya yazılanların kayda alınması suretiyle yapılması, bu suçun nitelikli şekli olarak tanımlanmıştır. Örneğin telefon konuşmalarının ses kayıt cihazıyla kayda alınması hâlinde, suçun bu nitelikli hâli gerçekleşmektedir. Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerinin belli bir suça ilişkin soruşturma kapsamında Anayasa ve kanunların belirlediği koşullar çerçevesinde öğrenilmesinin veya kayda alınmasının hukuka uygun olduğu ise muhakkaktır. Maddenin ikinci fıkrasında, kişiler arasındaki haberleşme içeriklerinin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Haberleşme içerikleri hukuka uygun bir şekilde veya birinci fıkrada tanımlanan suçun işlenmesi suretiyle öğrenilmiş olabilir. İkinci fıkrada tanımlanan suç, haberleşme içeriklerinin ifşasıyla, yayılmasıyla, yani yetkisiz kişilerce öğrenilmesinin sağlanmasıyla oluşur. Fıkra metninde bu ifşanın hukuka aykırı olması açıkça vurgulanmıştır. Bu bakımdan örneğin kişiler arasındaki telefon konuşmalarına ilişkin kayıtların, savcılık veya mahkemeye verilmesi, duruşmada açık bir şekilde dinlenmesi veya okunması hâlinde, söz konusu suç oluşmayacaktır.
Buna karşılık, henüz soruşturma aşamasında iken, kişiler arasındaki konuşma içeriklerinin hukuka uygun bir şekilde kayda alınmış olsalar bile, örneğin televizyonlarda veya gazetelerde yayınlanması hâlinde, bu suç oluşacaktır. Maddenin üçüncü fıkrasında, kişinin kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın alenen ifşa etmek suretiyle haberleşmenin gizliliğini ihlâl etmesi ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu suçun oluşabilmesi için ifşanın alenen yapılması gerekir. Bu bakımdan, örneğin kişi kendisine gönderilen mektubu gönderenin bilgisi ve rızası dışında bir başkasına okutması hâlinde, bu sụç oluşmayacaktır. Buna karşılık, mektubun gönderenin bilgisi ve rızası dışında alenen okunması, başkaları tarafından okunmasını temin için bir yere asılması veya basın ve yayın yolu ile yayınlanması hâlinde, söz konusu suç oluşacaktır.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Şartları Nelerdir?
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu; iki veya daha fazla kişinin, başkaları tarafından bilinmeyeceği inancı ve iradesiyle, belli iletişim araçları kullanarak (internet, telefon, faks, mektup vb.) gerçekleştirdiği haberleşmenin dinlenmesi, okunması, kaydedilmesi veya ifşa edilmesi ile oluşan bir suç tipidir.
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, benzer nitelikte fiiller içerse bile kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi, kayda alınması ve ifşa edilmesi suçu; özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, kişisel verilerin kaydedilmesi suçu; kişisel verileri ele geçirme, yayma veya başkasına verme suçu ve bilişim suçları ile karıştırılmamalıdır. Haberleşmenin bir araçla yapılması gerektiği için, kişiler arasında haberleşme niteliği taşımayan konuşmaların çıplak kulakla dinlenmesi bu suçu oluşturmaz. Ancak bu durum özel hayatın gizliliğini ihlal suçu (m.134) kapsamında değerlendirilebilir. Böyle bir konuşmanın, ses veya görüntü kaydına alınması halinde ise TCK m.133’deki suç söz konusu olur.
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun şartları şu şekilde ifade edilebilir:
- Suçun meydana gelmesi için ön şart; iki veya daha fazla kişi arasında elverişli araçlarla gerçekleştirilen bir haberleşmenin varlığıdır. Bu kapsamda haberleşme, en az iki veya daha fazla kişi arasında aleni olmayacak bir şekilde gerçekleşen düşünce ve duygu aktarımı şeklinde olmalıdır. Kişiler, haberleşmenin gizli kalacağı, başkaları tarafından bilinmeyeceği düşüncesiyle hareket edip gizliliği sağlamaya özen göstermelidir. Aleni olmayan haberleşme içeriği, üçüncü kişiler tarafından özel bir çaba gösterilerek öğrenilmelidir. Haberleşmenin özel hayata ilişkin olması veya sır teşkil etmesi gerekmez. Önemli olan haberleşmenin iki kişi arasında sözlü veya yazılı düşünce ve duygu aktarımı niteliğinde olmasıdır. Haberleşme, mutlaka “internet, telefon, telsiz, faks, mektup, telgraf, kağıt vb. elverişli araçlarla” gerçekleştirilmelidir. Kişilerin yüz yüze yaptıkları iletişimin dinlenmesi veya kayda alınması haberleşmenin gizliliğini ihlal suçuna değil, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçuna (TCK m.133) vücut verecektir. İnternet yoluyla yapılan haberleşme, whatssap, facebook, msn, twitter, instagram vb. aplikasyonlar ve sosyal medya hesapları kullanılarak da yapılabilir. Bu araçlarla aleni olmayacak bir biçimde kişiler arasında yapılan tüm haberleşmelerin dinlenmesi, okunması, kaydedilmesi veya ifşa edilmesi haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu oluşturacaktır.
- Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, seçimlik hareketli bir suç olduğundan TCK m.132’de öngörülen herhangi bir hareketin yapılmasıyla suç meydana gelir. Şöyle ki; en az 2 veya daha fazla kişi arasındaki haberleşmenin gizliliğinin üçüncü bir kişi tarafından herhangi bir şekilde ihlal edilmesi (TCK md.132/1-1.cümle), en az 2 veya daha fazla kişi arasındaki haberleşmenin üçüncü bir kişi tarafından “kayda alınmak suretiyle” gizliliğin ihlal edilmesi (TCK md.132/1-2.cümle), en az 2 veya daha fazla kişi arasındaki haberleşmenin üçüncü bir kişi tarafından “ifşa edilmesi” (açığa vurulması) suretiyle gizliliğin ihlal edilmesi (TCK md.132/2) veya kişinin kendisiyle yapılan haberleşmeyi herhangi bir şekilde veya basın ve yayın yoluyla “hukuka aykırı bir şekilde ifşa ederek (açığa vurarak)” gizliliği ihlal etmesi (TCK md.132/3) şeklinde bu suç meydana gelmektedir.
- Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu kasten işlenebilen bir suçtur. Taksirle işlendiğinde de cezalandırılacağına ilişkin açık bir düzenleme bulunmadığına göre bu suçun taksirle işlendiğinde cezalandırılabilmesi mümkün değildir.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Unsurları
Fail
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun faili herhangi bir kimse olabilir. TCK m. 132’de suçun faili olmak bakımından herhangi bir özellik aranmamıştır. TCK m. 132/ 1 ve 2. fıkraları kapsamındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu, haberleşmenin tarafı olmayan üçüncü bir kişi işleyebilir. TCK m.132/3 kapsamında kendisiyle yapılan haberleşme içeriğini ifşa suçunun faili ise haberleşmenin bir tarafıdır.
Bu suç tehlike suçu olup, failin bu suçu işlemesi halinde ceza alması için bir zararın meydana gelmesi gerekmemektedir.
Suçun failinin tüzel kişi olması halinde TCK m. 140’da belirtildiği üzere tüzel kişilere özgü̈ güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Mağdur
Suçun mağduru herhangi bir kimse olabilir. Başka bir deyişle, haberleşmenin gizliliğini ihlal etme seçimlik hareketlerinin kendisine karşı gerçekleştirildiği herkes bu suçun mağdurudur. Bu suç herkese karşı işlenebilir. Suçun mağduru haberleşmenin tarafları olan kişi veya kişilerdir. Kendisiyle yapılan haberleşme içeriğini ifşa suçunun mağduru ise haberleşmenin diğer tarafı yani haberleşmenin yapıldığı diğer kişi veya kişilerdir.
Suçun Hukuki Konusu
Suç teşkil eden her hareketin bir konusu vardır ve suçun hukuki konusu denilince bundan tipik hareketin üzerinde icra edildiği kişi veya şey anlaşılmaktadır. Haberleşmenin gizliliğinin ihlali suçunun konusu haberleşmenin içeriğidir. Suçun oluşması için farklı ortamlarda bulunan kişiler arasında herhangi bir iletişim vasıtası ile bir haberleşme yapılması gerekmektedir. Aynı şekilde haberleşmenin içeriğinin sır niteliğinde olması gerekmemektedir. Dolayısıyla içeriğin herkes tarafından bilinmesi suçun oluşmasını engellemez.
Haberleşme içeriğinin sınırlı olacak şekilde haberleşmeye taraf olan kişiler tarafından bilinmesi objektif unsuru oluştururken, sübjektif unsuru haberleşmeye taraf olan kişilerin haberleşme içeriğinden başkalarının bilgi sahibi olmaması yönünde taşıdıkları irade oluşturmaktadır. Bu nedenle toplum içinde aleni bir şekilde, tedbir alınmadan yapılan görüşmeler de bu suçun oluşması söz konusu değildir.
Fiil
Bu suç seçimlik hareketli bir suçtur. Türk Ceza Kanunu 132.maddesindeki her fıkrada suçun farklı bir işleniş biçimini öngörmüştür.
Türk Ceza Kanunu madde 132 /1’e göre suç, haberleşmenin taraflarının rızası ve bilgisi olmaksızın haberleşme içeriğinin dinlenmesi, duyulması ya da görülmesi şeklinde işlenebilir.
Sadece haberleşmenin içeriği değil, aynı zamanda haberleşmenin kimler arasında gerçekleştiği, gerçekleşme şekli, zamanı ve süresine ilişkin bilgiler de haberleşmenin gizliliği kapsamına girmektedir. Bu nedenle suçun oluşması için failin bu içeriği anlamış olması gerekli değildir. Aynı şekilde failin, konuşmaların yabancı dilde olduğunu ve bu nedenle bir şey anlamadığını ifade etmesi suçun oluşumunu etkilememektedir.
Bu maddeyle cezalandırılan hareket sadece haberleşmenin gizliliğinin ihlalidir. Haberleşme içeriğinin kayıt edilmesi ise suçun nitelikli halini teşkil eder ve aynı maddenin ikinci cümlesi uyarınca verilecek ceza bir kat artırılır. Haberleşme içeriğinin kaydedilmesi ise fotoğrafının çekilmesi, sesin kaydedilmesi gibi yöntemlerle işlenebilir.
Tarafların vasıtasız olarak iletişimleri haberleşme kabul edilmediğinden, haberleşme niteliği taşımayan konuşmaların dinlenmesi haberleşmenin gizliliğinin ihlali suçunu oluşturmaz. Ancak böyle bir iletişimin kayıt altına alınması halinde Türk Ceza Kanunu’nun 133. Maddesinde düzenlenen “Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması” suçunu oluşturur.
Türk Ceza Kanunu madde 132/2’de haberleşme içeriğinin öğrenildikten sonra başkalarına aktarılması, yani ifşası, suç olarak düzenlenmiştir. Fail tarafından haberleşme içeriğinin kaç kişiye aktarıldığının önemi yoktur, bir kişiye aktarılmasıyla dahi bu suç oluşacağı gibi birden fazla kişiye aktarılmasıyla da tek suç oluşacaktır.
Bu suçun oluşabilmesi için, haberleşme içeriği ifşa edilirken haberleşmenin taraflarının da ifşa edilmesi ya da içerikten tarafların anlaşılabilir olması gerekir. Taraflarının kim olduğu bilinmeyen, anonim haldeki haberleşmelerin ifşası halinde bu suç oluşmayacaktır.
İfşayı öğrenen kişi sayısı önemli olmadığı gibi, haberleşme içeriğinin ne kadarının ifşa edildiği de önemli değildir. İfşa edilen kısım haberleşmenin bir kısmı olabileceği gibi tamamı da olabilir.
Haberleşme içeriğini açıklayan fail aynı zamanda haberleşmenin gizliliğini de ihlal etmiş olacağından, fail hakkında hem TCK madde 132/1 hem de 132/2’den ceza verilmesi ceza normlarına aykırılık teşkil ettiğinden, TCK madde 44 uyarınca daha ağır cezayı gerektiren suçtan cezalandırılacaktır.
Türk Ceza Kanunu madde 132/3 uyarınca haberleşmenin tarafı olan kişinin, karşı tarafın rızası olmaksızın, haberleşmeyi alenen ifşa etmesi de suç teşkil eder. Yani haberleşmenin tarafı da haberleşmenin gizliliğini korumakla yükümlüdür. Ancak bu fıkrada düzenlenen suçun ikinci fıkrada düzenlenen ifşa suçundan önemli farkları vardır. Öncelikle haberleşmenin tarafı olan kişinin haberleşmeyi alenen ifşa etmesi gerekmektedir. Alenen ifşanın gerçekleşmesi için, içeriğin televizyon, internet ya da radyo gibi haberleşme vasıtalarıyla yapılması gerekmektedir.
Bu suçta haberleşme içeriğinin aktarıldığı kişi sayısı önem kazanır, alenen ifşa arandığı için tek bir kişiye aktarılması TCK madde 132/3 ‘ü oluşturmayacaktır. Haberleşme içeriğinin alenileştirilmesi sonucu belirsiz sayıdaki kişilerin bu içeriği öğrenmesi gerekmektedir. Bu sebeple kişinin tarafı olduğu haberleşmeyi kaydetmesi ya da bir arkadaşına anlatması bu kapsamda suç değildir. Kaydettikten sonra ifşa ederse suç teşkil edecektir.
Bu suçun oluşması için haberleşme içeriğinin karşı tarafın rızası olmaksızın ifşa edilmesi arandığından, karşı tarafın rızası olmaması bu suçun tipiklik unsurudur. Dolayısıyla, karşı tarafın rızası konusunda yanılgıya düşen ve ifşa eden kişi bu yanılgısından yararlanır ve cezai sorumluluğu ortadan kalkar.
Hakkın kullanılması, zorunluluk hali, kanunun verdiği yetkinin kullanılması, ilgilinin rızası hukuka uygunluk nedenleri bu suç bakımından uygulanabilir. Disiplin yetkisinin kullanımı nedeniyle bir velinin çocuğuna gelen mesajı okuması hakkın kullanılması kapsamında olup hukuka uygunluk nedeni teşkil eder. Bir suçun mağduru konumunda olan ve başka türlü ispat şansı olmayan mağdurun veya yakınının, söz konusu haberleşmeyi kaydetmesi zorunluluk hali kapsamında hukuka uygunluk nedenidir. İşverenlerin, işyeri uzantılı e-postalar üzerinden işçilerin haberleşmelerini izlemeleri hukuka uygunluk nedeni teşkil etmemektedir. Ancak, bir sözleşme ile işçi bu denetime rıza göstermişse, ilgilinin rızası hukuka uygunluk nedeni oluşturacaktır.
Belirtildiği üzere Kanunun verdiği yetkinin kullanılması hukuka aykırılığı kaldırır (TCK m.24/1). Bu bakımdan Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun m.68/2 uyarınca hükümlülere gelen mektupların denetimi, CGTİK m. 66/1 uyarınca telefon görüşmesinin idarece dinlenmesi, CMK m.135, PVSK ek m.7 uyarınca iletişimin denetlenmesi, CMK m.129 uyarınca postada elkoyma veya CMK m.122 uyarınca belge ve kağıtların incelenmesi çerçevesinde kişiler arasındaki haberleşme içeriklerinin öğrenilmesi halinde fiil hukuka uygun olacak ve suç oluşmayacaktır. Haberleşen tarafların, üçüncü bir kişinin haberleşmeyi öğrenmesi ve kayda alması konusundaki rızaları suçun oluşmasını önler.
Hukuka uygunluk nedenleri sınırları içerisinde kalan bu tespit ve kayda alma durumlarında, kişilerin bu edindiği bilgileri üçüncü kişilere ulaştırması halinde ifşa etmek durumu söz konusu olduğundan haberleşme içeriklerinin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi suçu oluşacaktır. Bu durumda fail haberleşme içeriklerine hukuka uygun olarak ulaşmış ancak bunları üçüncü kişi ya da kişilere ulaştırmak suretiyle ifşa etmiş olması nedeniyle suç oluşmaktadır.
Manevi Unsur
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu ancak kasten işlenebilir. Haberleşme içeriğinin niçin öğrenilmek istendiği, kastın varlığı bakımından önem taşımaz. Ancak failin kastının haberleşmenin gizliliğinin ihlaline yönelik olması gerektiği için, mektubun içindeki parayı almak için açılması halinde bu suç değil, hırsızlık suçu söz konusu olur. Kural olarak kasten işlenen suçların olası kastla da işlenmesi mümkündür. Suç tipinde aksine sonuca ulaşmaya yönelik bir düzenleme bulunmadığına göre bu suçun olası kastla işlenebilmesi mümkündür. Bu halde verilecek ceza belli oranda indirilir (TCK m.21/2).
Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini ifşa suçu (TCK m.132/3) kasten işlenebilen bir suç olduğu için kişi, haberleşmenin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın alenen ifşa ettiğini bilecek ve isteyecektir. Kişinin kendisiyle yapılan bir telefon görüşmesi kaydını veya kendisine gönderilen mektubu, delil olarak Cumhuriyet savcılığına veya mahkemeye sunması halinde alenen ifşadan söz edilemez. Zira burada kişi ifşa kastıyla hareket etmediği için suç oluşmaz. Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini ifşa suçunun (TCK m.132/3) olası kastla da işlenmesi mümkündür; bu durumda ceza indirilerek verilir (TCK m.21/2). TCK m.132/2’deki suçta haberleşme içeriklerinin “hukuka aykırı olarak” ifşa edilmesinden söz edildiği için, failin işlediği fiilin hukuka aykırı olduğu hususunda doğrudan kastla hareket etmesi aranmıştır. Bu suç tanımında, fiilin hukuka aykırılığına özellikle işaret edildiği için, bu suç ancak doğrudan kastla işlenebilir.
TCK’nın 30. maddesinde kastı kaldıran hata halleri düzenlenmiştir. Dolayısıyla suçun maddi unsurlarında hataya düşülmesi failin kastını kaldırarak, manevi unsurun gerçekleşmesini engelleyecektir. Sonuç olarak faile sorumluluk yüklenemeyecektir.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Cezası
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Temel Hali Cezası
Suçun temel hali; üçüncü kişi olan failin, iki veya daha fazla kişi arasında aleni olmayan haberleşmeyi, özel bir çaba göstererek elverişli araçlar kullanarak “dinlemesi” veya “okuması” ile meydana gelir. Suçun temel halinin; yani “dinleme” veya “okuma” yoluyla haberleşmenin gizliliğinin ihlal suçunun cezası TCK m.132/1-1.cümle uyarınca, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır.
Türk Ceza Kanunu m. 140 uyarınca, bu suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde tüzel kişilere yönelik güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Nitelikli Hali Cezası
Haberleşme İçeriğinin Kayda Alınması (TCK m. 132/1- 2.cümle): Haberleşme içeriğinin kayda alınması hangi araçla olursa suçun nitelikli halini oluşturacaktır. Örneğin içeriğinin okunabilir bir şekilde mektup fotoğrafının çekilmesi yahut üçüncü kişilerin kendi aralarında yapmış oldukları telefon konuşmalarının ses kayıt cihazıyla kaydedilmesi fiilleri suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halini oluşturacaktır. Bu durumda faile verilecek ceza temel haline verilecek cezanın 1 kat fazlasıdır.
Suçun Kamu Görevlisi Tarafından İşlenmesi (TCK m.137/1-a): Haberleşmenin gizliliği ihlal suçu, şayet bir kamu görevlisinin göreviyle alakalı yetki alanı içerisinde kalan bir hususta işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır. Örneğin polis memurunun mahkeme kararıyla dinlemiş olduğu kişiye ait ses kayıtlarını üçüncü kişilere sızdırması halinde suçun nitelikli hali meydana gelir. Bu durumda faile verilecek ceza temel haline verilecek cezanın ½ oranında artırılmasıyla belirlenir.
Belli Bir Sanat veya Mesleğin Sağladığı Kolaylıktan Yararlanarak İşlenmesi (TCK m. 137/1-b): Bu durumda fail sahip olduğu mesleğin kendisine sağladığı kolaylıktan yararlanarak haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu işlemektedir. Örneğin tamircinin kendisine tamir edilmek üzere bırakılan telefondan mesajlaşma içeriklerini okuması halinde suçun nitelikli hali meydana gelecektir. Bu durumda faile verilecek ceza temel haline verilecek cezanın ½ oranında artırılmasıyla belirlenir.
İçeriğin Basın veya Yayın Organlarıyla Yayınlanması: Türk Ceza Kanunu’nda 2012 yılında yapılan değişikliğe kadar, haberleşme içeriğinin basın ve yayın organlarıyla yayınlanması halinde cezanın artırılması öngörülmekteydi. Ancak 2012 değişikliğiyle birlikte, söz konusu eylem nitelikli hal olmaktan çıkarıldı. Dolayısıyla artık haberleşme içeriklerinin basın ve yayın organları aracılığıyla ifşa edilmesi halinde ceza miktarında herhangi bir değişiklik yapılmamaktadır.
23/05/2013 gün ve 28655 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanununun 19. maddesinin 4. fıkrasında; 26/9/2004 tarihli ve Türk Ceza Kanununun 124 üncü ve 132. maddeleri kapsamına giren suçların hizmet sağlayıcılarının çalışanlarınca işlenmesi halinde verilecek cezalar iki katına kadar artırılır.” hükmüne de dikkat edilmelidir.
Elektronik Haberleşme Kanunu’nun Cezai Hükümler başlıklı 63/3 maddesi ise şu hükmü amirdir: “Elektronik haberleşme hizmeti vermek üzere yetkilendirilmiş̧ bulunan işletmecilerin personelinin, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitabının İkinci Kısmının Dokuzuncu Bölümünde düzenlenen, özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçları işlemesi halinde haklarında bu bölümde öngörülen cezalara hükmolunur. Ancak 137’nci maddeye göre yapılacak artırım bir kat olarak uygulanır. Dolayısıyla, bu nitelikli hal kamu görevlisi tarafından ve görevi kötüye kullanmak suretiyle ya da belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenirse, verilecek ceza 137.madde uyarınca yarı oranında artırılacaktır. Fakat bu suçun, elektronik haberleşme hizmeti vermek üzere yetkilendirilmiş bulunan işletmecilerin personelleri tarafından işlenmesi halinde, Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 63/3 maddesi uyarınca verilecek ceza bir kat artırılacaktır.”
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu İndirim Halleri
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunda cezayı azaltan bir indirim haline yer verilmemiştir. Ancak koşulların gerçekleşmesi halinde genel hükümlerde düzenlenen indirim nedenleri uygulanabilir.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Özel Görünüşleri
Teşebbüs
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu neticesi harekete bitişik bir suçtur. İhlalin yapılmasıyla suç tamamlanır. Bununla birlikte icra hareketlerinin bölünebildiği durumlarda suça teşebbüs söz konusu olabilir. Örneğin failin, bir kişiye ait e-postanın kullanıcı şifresini kırması ancak içeriğini öğrenmek üzereyken yakalanması halinde haberleşmenin gizliliğine ihlal suçuna teşebbüsten söz edilebilir.
Haberleşmenin içeriğinin tamamı değil, bir kısmı dahi açıklanırsa suç tamamlanmış olacağı için teşebbüsten söz edilmez. Ancak kişi televizyonda, yayın esnasında kendisiyle yapılan haberleşme içeriğini az sonra açıklayacağını söylese ve sonrasında programda bu konuda henüz konuşmaya başlamışken, yayının mahkeme kararıyla durdurulması halinde, suç teşebbüs aşamasında kalmıştır. Kişi telefon konuşmalarını dinledikten sonra, kaydetmek üzereyken yakalanırsa, suçun nitelikli haline (TCK m.132/1 c.2) teşebbüsten sorumlu tutulur.
İştirak
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu iştirak bakımından herhangi bir özellik taşımaz ve iştirakin her şekli gerçekleşebilir. Bu suçtaki tipik fiili birlikte gerçekleştirenlerin her biri TCK m. 37/1 uyarınca müşterek fail olarak sorumludur. Aynı şekilde bir başkasını araç olarak kullanmak suretiyle haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun işlenmesi halinde TCK m. 37/2 uyarınca dolaylı fail olarak sorumluluk söz konusudur yahut bir kimseyi haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu işlemeye azmettirerek, yasanın öngördüğü suçu işleten kişi, azmettirmeden (TCK m. 38) veya haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimseye yardımda bulunan kişi, bu suçun işlenmesine yardım eden olarak (TCK m. 39) şerik sıfatıyla sorumludur.
İçtimaı
Haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kişi, ayrıca bunu ifşa ederse hem m. 132/1 hem de m. 132/2 deki suçlardan ayrı ayrı sorumlu tutulur. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, Türk Ceza Kanunu’nun dokuzuncu bölümünde düzenlenen özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar arasında genel norm niteliğindedir. Bu nedenle haberleşmenin gizliliğini ihlal suretiyle özel hayatın gizliliğinin de ihlal edildiği durumlarda fail sadece haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan cezalandırılır. Örneğin, bir kişiye ait e-posta kutusuna ulaşılması ve içeriği öğrenilmese dahi kimlerle haberleştiğinin öğrenilmesi halinde failin sorumluluğu özel hayatın gizliliği suçundan değil, özel norm olan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundandır.
Fail, elde ettiği haberleşme içeriği ile kendisine veya başkasına menfaat sağlamaya çalışırsa, eylemin işleniş şekline göre hem yağma veya şantaj suçu hem de haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan cezalandırılır.
Failin hem kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal etmesi hem de bu haberleşme içeriğinin muhatabına ulaşmasını engellemesi halinde, fail haberleşmenin gizliliğini ihlal suçuyla birlikte TCK’ nun 124.maddesinde düzenlenen “Kişiler arasındaki haberleşmenin hukuka aykırı olarak engellenmesi” suçundan da cezalandırılır.
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu bilişim sistemine girmek suretiyle yapılmışsa, bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet verildiği için, bilişim sistemine girme suçu (TCK m.243) ile haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu (m. 132/1) bakımından fikri içtima söz konusu olur.
Haberleşmenin gizliliğini ifşası aynı zamanda hakaret suçunu (TCK m.125) da oluşturuyorsa fikri içtima kuralları uygulanır. Bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet verildiği için, bu suçla hakaret suçu arasında fikri içtima söz konusu olur. Failin sorumluluğu en ağır cezayı gerektiren suçtan olacaktır.
Bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda aynı kişiye karşı haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun birden fazla işlenmesi durumunda zincirleme suç hükümleri uygulanır. Zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için “aynı suçun” işlenmesi gerekir. TCK m. 43/1’e göre, bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri aynı suç sayılır. Bu bakımdan haberleşmenin gizliliğinin ihlali (TCK m.132/1 c.1) ile suçun nitelikli hali olan gizlilik ihlalinin kayıt suretiyle yapılması (TCK m.132/1 c.1) aynı suç sayılır. Bir suç işleme kararının icrası kapsamında önce bir kişinin telefonları dinlense, başka bir gün aynı kişinin telefon konuşmaları kaydedilse TCK m.43/1 hükmü gereğince ceza artırılarak verilir. Ancak TCK m.132’de üç ayrı suç tipi düzenlendiğinden, aynı kişiye karşı 132. maddenin değişik fıkralarındaki suçların işlenmesi halinde zincirleme suç söz konusu olmaz. Fail, her birinden ayrı ayrı cezalandırılır. Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun, birden fazla kişiye karşı tek bir fiile işlenmesi halinde de zincirleme suç söz konusu olur (TCK m.43/2). Örneğin, aynı mektubun iki kişiye gönderildiği durumda, mektubun açılarak içeriğinin öğrenilmesi hali.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı
Adli Para Cezasına Çevirme
Adli para cezası, işlenen bir suça karşılık hapis cezasıyla birlikte veya tek başına uygulanabilen bir yaptırım türü olup haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun hapis cezası, belli koşullarda adli para cezasına çevrilebilir.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Erteleme
Ceza ertelenmesi, mahkeme tarafından belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesidir. Erteleme, TCK m. 51/1’de; “İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir. Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır” şeklinde düzenlenmiştir. Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezasının ertelenmesi de mümkündür.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB), sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi içerisinde belli koşullar yerine getirildiğinde ceza kararının hiçbir sonuç doğurmayacak şekilde ortadan kaldırılması ve davanın düşmesine sebebiyet veren bir ceza muhakemesi kurumudur. Suçun cezasının 2 yıl veya altında belirlendiği hallerde HAGB kararı mümkündür. Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu nedeniyle hükmedilen ceza hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi mümkündür.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Soruşturma Kovuşturma Aşaması
Soruşturma Aşaması
Şikayet, TCK m. 73’te; “Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikayette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz” şeklinde düzenlenmiştir. Bir suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olabilmesi için kanunda bu durumun açıkça belirtilmesi gerekir. TCK m.139’da, “ (1) Kişisel verilerin kaydedilmesi, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve verileri yok etmeme hariç, bu bölümde yer alan suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır.” şeklinde yapılan düzenleme ile haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun soruşturulmasının şikayete bağlı olduğu açıkça öngörülmüştür.
Savcı, suçun işlendiği ile ilgili bilgi edindikten sonra araştırmaya koyulacak ve bu araştırmada şüphelinin aleyhine ve lehine olan delilleri toplayacaktır. Savcı, araştırması sonucunda yeterli delile ulaşırsa iddianame düzenleyerek dava açacak; aksi takdirde kovuşturmaya yer olmadığı (takipsizlik) kararı verecektir. Savcının bir iddianame düzenlemesi için, suçun işlendiği yönünde yeterli şüphenin varlığı gerekmektedir. Yeterli şüphe şartının aranmasının temel nedeni ise kişilerin gereksiz yere yargılanmalarının önüne geçilmesini sağlamaktır.
Kovuşturma Aşaması
Soruşturma aşamasının iddianame düzenlenip kamu davası açılarak tamamlanmasının akabinde artık bir ceza davasının varlığından bahsedilir ve kovuşturma aşamasına geçilmiş demektir. Başka bir deyişle, kovuşturma evresi, iddianamenin kabul edilmesi veya kabul edilmiş sayılması ile başlar. Kovuşturmanın içinde farklı evrelerden bahsedilebilir; duruşma hazırlığı, duruşma, hüküm ve kanun yolu bu evrelerdendir. Soruşturmanın tamamlanması sonrasında haberleşmenin gizliliğini ihlal suçuna ilişkin kovuşturma aşaması gerçekleştirilecek ve kovuşturma aşamasının sonunda faile verilecek sonuç ceza belirlenecektir.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Gözaltı ve Tutukluluk Hali
Gözaltı
Gözaltı hali, CMK’nın 91.maddesinde düzenlenmiştir. Usule uygun olarak (CMK m.90) yakalanan kişi, Cumhuriyet Savcılığınca bırakılmazsa, soruşturmanın tamamlanması için gözaltına alınmasına karar verilebilir. Gözaltı süresi, yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren yirmidört saati geçemez. Yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilme için zorunlu süre oniki saatten fazla olamaz. O halde gözaltı süresi toplam 36 saati geçemez.
Gözaltına alma, bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olmasına ve kişinin bir suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığına bağlıdır.
Toplu olarak işlenen suçlarda, delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle; Cumhuriyet savcısı gözaltı süresinin, her defasında bir günü geçmemek üzere, üç gün süreyle uzatılmasına yazılı olarak emir verebilir. Gözaltı süresinin uzatılması emri gözaltına alınana derhâl tebliğ edilir.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yer alan bu düzenlemelere göre haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu açısından Cumhuriyet Savcısı’nın gözaltı kararı vermesiyle gözaltı halinin gerçekleşmesi mümkündür.
Tutukluluk Hali
Tutuklama, koruma tedbirlerinin en ağırıdır; zira kişi, kısıtlı bir süreyle de olsa hakkında bir kesin hüküm bulunmadan özgürlüğünden mahrum bırakılmaktadır. Tutuklama, CMK m. 100 ve devamında yer alan hükümlerde düzenlenmiştir. Tutuklama kararını, sadece hâkim verebilir; savcının veya kolluk amirinin tutuklama kararı vermesi hiçbir şekilde mümkün değildir. Muhakemenin yürütülmesinde esas olan sanığın/şüphelinin tutuksuz olmasıdır; tutuklama ise her zaman bir istisna niteliğindedir. Tutuklama koruma tedbirinin zorunlu tutulduğu bir hal bulunmamaktadır. Olayda muhakeme şartı varsa, tutuklama kararı verebilmek için bunun gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Tutuklamanın somut koşulları bulunmaktadır. Bu koşullar;
- Kuvvetli suç şüphesi bulunmalıdır.
- Bir tutuklama nedeni bulunmalıdır.
- Tutuklama, somut olayda orantılı bir tedbir olmalıdır.
Sadece adlî para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez. İzah edilenler doğrultusunda, TCK m. 132’de haberleşmenin gizliliğinin ihlali suçuna ilişkin ceza miktarı dikkate alındığında, tutuklama şartlarının varlığı halinde bu suç bakımından tutuklama koruma tedbirinin uygulanabilmesi mümkün olabilecektir. Bu suçla ilgili tutukluluk süresi CMK’nın 102/1. maddesi uyarınca en cok 1 yıldır. Zorunlu hallerde 6 ay daha uzatılabilir. Bu süreye kanun yolunda geçen süre dahil değildir.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunda Şikayet Süresi, Zamanaşımı, Uzlaşma ve Görevli Mahkeme
Şikayet Süresi
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu düzenleyen TCK m. 132’nin tüm fıkralarının takibi şikayete bağlıdır. Müşteki şikayet hakkını kullanmadığı takdirde suçun soruşturulması mümkün değildir. Şikayet süresi, mağdurun fiilin işlendiğini ve fiili işleyen kişiyi öğrendiği tarihten başlamak üzere 6 aydır.
Zamanaşımı
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçuna ilişkin dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren 8 yıldır (TCK m. 66/1-e). Failin hapis cezası ile cezalandırılması halinde ise ceza zamanaşımı süresi 10 yıldır. Başka bir deyişle, fail hakkındaki mahkumiyet hükmü 10 yıl içinde infaz edilmezse hapis cezası zamanaşımı nedeniyle ortadan kalkar.
Uzlaşma
Uzlaşma, suç isnadı altındaki şahıs ile suçun mağduru olan şahsın bir uzlaştırmacı aracılığıyla iletişim kurarak anlaşmasıdır. Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, CMK m. 253 uyarınca taraflar arasında uzlaştırma prosedürü uygulanmasını gerektiren suçlardandır.
Görevli Mahkeme
Ceza miktarı göz önünde bulundurulduğunda görevli mahkeme, Asliye Ceza Mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise haberleşmenin gizliliğini ihlal suçlarında gizlilik ihlalinin gerçekleştirildiği yer mahkemesidir. Bir başka ifadeyle, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu yönünden gizlilik ihlali veya kaydetme eyleminin gerçekleştirildiği yer, haberleşme içeriklerinin ifşası suçları yönünden ise ifşanın yapıldığı yer mahkemesi yetkilidir.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Yargıtay Kararları
Yargıtay 12. Ceza Dairesi – 2017/874 K.
- Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu
- Türk Ceza Hukuku 132. Madde
Sanıklar hakkında verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan dolayı TCK’nın 136/1. maddesinin uygulanmasının talep edildiği iddianamede, sanıkların, katılan ile katılanın arkadaşının facebook hesaplarından birbirlerine gönderdikleri mesajları ele geçirip, kendi lehlerine yaydıkları şeklinde tarif edilen eylemlerinin, TCK’nın 132/1 ve TCK’nın 132/2. madde ve fıkralarındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilebileceği; ancak, katılan tarafından bilgisayarın açık halde unutulması nedeniyle tesadüfen katılana ait facebook mesajlarını gören sanık Gülşah’ın, katılanın, kendisine, annesine, personel amiri olan diğer sanık Bülent’e ve bir başka işyeri arkadaşına karşı haksız bir saldırıda bulunduğu düşüncesine kapılmasının ardından ve başkaca şekilde ispatlanması mümkün olmayan bir hal içerisinde iken, kaybolma olasılığı bulunan delilleri muhafaza etme ve sanık Bülent’in de iş akdinin haklı nedenle fesh edildiğini ispatlama amacını taşıyan eylemlerinde, hukuka aykırı hareket ettikleri bilinciyle davrandıkları kabul edilemeyeceğinden, sanıklara yüklenen fillerin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması nedeniyle sanıkların CMK nin 223/2-a maddesi gereğince beraatlerine karar verilmesi gerekir.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi – 2019/7462 K.
- Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu
- Türk Ceza Hukuku 132. Madde
İki veya daha fazla kişinin, başkalarının bilmeyeceği ve sınırlı bir dinleyici çevresi dışına çıkmayacağı yönünde haklı bir inanç ve iradeyle hareket ederek, herhangi bir aracı vasıta olarak kullanmadan, yüz yüze gerçekleştirdikleri, ancak özel bir çaba gösterilerek duyulabilecek, aleni olmayan, söze dayalı, sesli düşünce açıklamalarının, konuşmanın tarafı olmayan kişi veya kişilerce, ilgilisinin rızası olmaksızın, elverişli bir aletle (sesli bir açıklamayı kuvvetlendirerek veya naklederek onu ses alanının dışına çıkartıp doğrudan doğruya algılanabilir hale getirmeye yarayan her türlü düzenekle) dinlenmesi veya akustik olarak tekrar dinlenebilmesi imkanını sağlayan bir aletle kaydedilmesinin TCK’nın 133/1. maddesinde; en az üç veya daha fazla kişinin, yüz yüze gerçekleştirdikleri, aleni olmayan, söze dayalı düşünce aktarımlarının, söyleşinin tarafı olan kişi veya kişilerce, ilgililerinin rızası olmaksızın, bir aletle kaydedilmesinin aynı Kanunun 133/2. maddesinde kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması başlığı altında suç olarak tanımlandığı, söyleşiden farklı olarak, iki kişi arasında da gerçekleşebilecek olan konuşmada, konuşan tarafların, aralarında geçen sözleri kaydetmesi, TCK’nın 133/1. maddesi kapsamında suç olarak tanımlanmamış olup, koşulları bulunduğu takdirde eylemin aynı Kanunun 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturabileceği; elverişli bir aletle dinlenilen veya kaydedilen konuşma veya söyleşiden elde edilen bilgiler sayesinde kendi veya üçüncü kişi lehine, maddi ya da manevi yarar, yani; fayda veya avantaj sağlanması; bu bilgilerin, menfaat karşılığı olsun ya da olmasın, ilgilisi dışındaki kişi veya kişilere verilmesi ya da diğer kişilerin dolaylı olarak bilgi edinmelerinin temin edilmesinin TCK’nın 133/3. maddesinde ayrıca suç olarak tanımlandığı, hükümden sonra 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 80. maddesi ile TCK’nın 133/3. maddesinde yapılan değişiklikle kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların kaydedilmesi suretiyle elde edilen verilerin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi eyleminin suç olarak düzenlendiği,
Belirli veya belirlenebilir iki veya daha fazla kişinin, başkalarının bilmemeleri gerektiği yönünde haklı bir inanç ve iradeyle hareket ederek, gizliliği sağlamaya özen gösterip, elverişli araçlar (internet, telefon, telsiz, faks, mektup, telgraf, kağıt vb.) ve ortak semboller (söz, yazı, işaret vb.) aracılığıyla paylaştıkları bilgi, düşünce, duygu ve tutumlarının; özel hayata ilişkin olsun ya da olmasın, başka kişi veya kişiler tarafından, özel bir çaba gösterilerek, doğrudan veya dolaylı şekilde (zarfı açılmadan ışığa tutulan mektupta olduğu gibi), okunmak veya dinlenmek suretiyle öğrenilmesi eyleminin TCK’nın 132/1-1. cümlesinde; anlaşılabilir olsun ya da olmasın, başkalarının haberleşme içeriklerinin kaydı, yani; yazı, ses, görüntü, özel işaretler gibi ortak sembollerin, başka bir nesne üzerine taşınarak (örneğin; ses veya görüntünün, manyetik bant üzerine, yazının başka bir kağıt, defter vb. nesne üzerine geçirilmesi, kopyasının alınması, elektronik iletinin taşınabilir belleğe veya CD’ye aktarılması gibi işlemlerle) sabitlenmesi eyleminin TCK’nın 132/1-2. cümlesinde haberleşmenin gizliliğini ihlal başlığı altında suç olarak tanımlandığı, bu madde kapsamında yer verilmeyen kişinin kendisiyle yapılan haberleşme içeriğini kaydetmesi eyleminin, koşulları bulunduğu takdirde, aynı Kanunun 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturabileceği; haberleşme içeriklerinin, haberleşmenin muhatabı olan diğer kişi tarafından, belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanı bulunan aleni bir ortamda, ilgilisi veya ilgililerinin rızası dışında ifşa edilmesi, yani; yayılması, açığa vurulması, afişe edilmesi, ilan edilmesi, kamuoyuna duyurulması, özetle; içeriğini öğrenme yetkisi bulunmayan kişi veya kişilerin bilgisine sunulması eyleminin TCK’nın 132/3. maddesinde tanımlanan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirileceği,
Görüldüğü üzere, kişilerin tarafı oldukları konuşma ve haberleşme içeriklerini kaydetmeleri TCK’nın 133/1. maddesi ve 132/1-2. cümlesi kapsamında suç olarak düzenlenmediği gibi, konuşmada, kişiler arasında vasıta bulunmaksızın iletişim gerçekleştiği halde, haberleşmede, elverişli bir araç sayesinde kişilerin iletişime geçtikleri,
Bu açıklamalar ışığında incelenen dosya kapsamına göre; sanığın, babası olan katılan ile yapmış olduğu telefon konuşmasını kaydedip, yapmış olduğu kaydı annesine vermesi şeklinde gerçekleşen olayın TCK’nın 132. maddesinde düzenlenen haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilmesinin gerekeceği, ancak; sanığın, telefonla yapılan görüşmenin, tarafı olması nedeniyle TCK’nın 132/1-2. cümlesindeki haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun yasal unsurlarının somut olayda gerçekleşmediği gibi tarafı olduğu haberleşme içeriğini annesine vermesi eyleminde de TCK’nın 132/3. madde ve fıkrasında aranan aleniyet unsurunun gerçekleşmediği, konuşma içeriği incelendiğinde katılanın konuşmalarda geçen kendisinin başka bir bayan ile gayri resmi yaşadığına dair durumdan sanığın annesine bahsedebileceğini belirtmesi nedeniyle sanık hakkında TCK’nın 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun da yasal unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından sanık hakkında TCK’nın 132. maddesinde düzenlenen haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan beraate karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde ve suç vasfında yanılgıya düşülerek dosya kapsamına göre uygulama yeri bulunmayan TCK’nın 133/3. maddesinde düzenlenen kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan yazılı şekilde mahkumiyete karar verilmesi bozma nedenidir.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi – 2015/20 K.
- Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu
- Türk Ceza Hukuku 132. Madde
Sanığın, eşiyle arasındaki boşanma davasında tanıklık yapan ve aynı zamanda bacanağı olan katılanın, duruşmada, eşinin başka bir kişiyle ilişkisi olduğunu bildiği halde ilişkiyi bilmediğine dair yalan beyanda bulunarak suç işlediğini ispat etmek amacıyla, katılanla yaptığı telefon görüşmesinde, katılana özel olarak sorular sorarak, katılanın cevaplarını ve aralarındaki tüm konuşmaları cep telefonuyla gizlice kayda aldığı, bilahare ses kayıtlarını CD’ye aktarıp C.Başsavcılığına ibraz ederek katılan hakkında yalan tanıklık suçundan şikayetçi olduğu ve kayıtları boşanma davasına da delil olarak sunduğu olayda; sanığın, bir daha delil elde etme olanağının bulunmadığı bir durumda iken, kaybolma olasılığı bulunan mevcut delilin muhafazasını sağlamak için değil, önceden hazırlıklı ve planlı şekilde, katılan hakkında C.Başsavcılığına yapacağı şikayete ve boşanma davasına delil oluşturmak amacıyla hareket ederek gizlice kayıt yapıp, bu ses kayıtlarını içerir CD’yi, adli makamlara delil olarak sunduğu, somut olayda, sanığın, hukuka uygun davrandığı kabul edilmeyeceğinden ifşa suretiyle haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu oluşmuştur.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi -2015/3 K.
- Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu
- Türk Ceza Hukuku 132. Madde
Sanığın, haberleşme içeriğini kaydedip, bu kaydı içeren CD’yi, görülmekte olan dava dosyasına delil olarak vermesi biçimindeki eylemleri, 5237 sayılı TCK’nın 134/1-2. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal ve TCK’nın 132/3. maddesindeki haberleşmenin gizliliğini ihlal suçları kapsamında değerlendirilebilir ise de, görüşme ayrıntıları dökümünü üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıttığına dair hakkında bir iddia ileri sürülmeyen sanığın, boşanma davasındaki iddiasını ispatlama amacını taşıyan eyleminde, hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle hareket etmediğinden suç oluşmamıştır.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi – 2019/3132 K.
- Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu
- Türk Ceza Hukuku 132. Madde
Haberleşme içeriklerinin, haberleşmenin muhatabı olan diğer kişi tarafından, belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanı bulunan aleni bir ortamda, ilgilisi veya ilgililerinin rızası dışında ifşa edilmesi, yani; yayılması, açığa vurulması, afişe edilmesi, ilan edilmesi, kamuoyuna duyurulması, özetle; içeriğini öğrenme yetkisi bulunmayan kişi veya kişilerin bilgisine sunulması eyleminin TCK’nın 132/3. maddesinde tanımlanan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirileceği,
Görüldüğü üzere, kişilerin tarafı oldukları haberleşme içeriklerini kaydetmeleri TCK’nın 132/1-2. maddesi kapsamında suç olarak düzenlenmemiştir.
İncelenen dosya kapsamına göre; sanığın, katılan ile yapmış olduğu haberleşme içeriklerini kaydedip, tanık …’e dinletmesine konu olayda, sanığın söz konusu kaydı tanık …’e aleni bir şekilde dinletmemesi nedeniyle yerel mahkemece verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.”
Yargıtay 12. Ceza Dairesi -2014/14161 K.
- Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu
- Türk Ceza Hukuku 132. Madde
Sanığın, emri altında çalışan kardeşine disiplin cezası vermesi sebebiyle kendisini telefonla arayarak hakaret ve tehdit eden katılanla olan konuşmasını kayda aldığı ve telefonun hoparlörünü açarak odasında bulunanlara dinlettiği, sonrasında konuşmaya dair seslerin bulunduğu cd’yi Cumhuriyet Başsavcılığına vererek şikayetçi olduğu olayda; sanığın başka şekilde ispatlanması mümkün olmayan bir hal içerisinde iken kendisine yönelik hakaret ve tehdit içeren görüşmeyi kayda aldığı, sanığın eyleminin hukuka aykırı olduğunu kabul etmek mümkün olmadığı gibi, esasen bu halde, hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle hareket ettiğinden de söz edilemeyeceği için ifşa suretiyle haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu oluşmamıştır.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi -2014/13367 K.
- Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu
- Türk Ceza Hukuku 132. Madde
Taraflar arasında hakaret, tehdit, kasten yaralama suçlarından açılmış çeşitli davalar bulunmaktadır. Müşteki erkek, kendi amcasına hiçbir kadınla ilişkisi olmadığını, eşi olan kadın sanık tarafından iftira atıldığını söylemiş, bunu duyan sanık da iftira atmadığını ispatlama çabasına girmiştir. Taraflar arasında uzun süredir devam eden geçimsizlik olup, katılanın, amcasına, herhangi bir bayanla gayrimeşru bir ilişkisinin bulunmadığını beyan ettiğini öğrenen sanığın, katılanın kendisini zan altında bırakan sözlerinin doğru olmadığını, aile içi geçimsizliğin kaynağının, katılanın olumsuz tutum ve davranışları olduğunu ispatlama amacıyla daha önceden bildiği katılana ait elektronik posta adresinin ve bu adresle bağlantılı facebook hesabının internet şifrelerini kullanmak suretiyle bilişim sistemindeki katılana özel kısımlara girdiği ve katılanın S. isimli bir bayana gönderdiği elektronik iletileri ele geçirdikten sonra, eşi tarafından aldatıldığının eşinin yakınları tarafından öğrenilmesini sağlamak amacıyla onlara göndermesi haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu oluşturmaz.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi -2014/8990 K.
- Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu
- Türk Ceza Hukuku 132. Madde
Sanığın, sulh ceza mahkemesinde görülmekte olan şikayetçinin taraf olmadığı bir dava dosyasına delil olmak üzere şikayetçi ile yaptığı telefon görüşmesini, şikayetçinin rızası olmaksızın kayda alarak bu kaydı mahkemeye delil olarak sunarak ifşa etmesi şeklinde gelişen eyleminde, sanığın, şikayetçi tarafından kendisine karşı işlenmekte olan ve ani gelişen bir suç bulunmadığı halde, kaybolma olasılığı bulunan mevcut delilin muhafazasını sağlamak için değil, önceden hazırlıklı ve planlı şekilde, yeni bir delil elde etmek amacıyla hareket ederek, şikayetçi ile arasındaki telefon görüşmesini gizlice kaydedip, bu ses kaydını içerir CD’yi, şikayetçinin bilgisi ve rızası dışında, dava dosyasına delil olarak sunduğu, atılı eylemin TCK’nın 132. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen haberleşmenin gizliliğini ihlal etme suçunu oluşturur.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi – 2018/10736 K.
- Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu
- Türk Ceza Hukuku 132. Madde
Oluşa ve dosya kapsamına göre; katılanın erkek arkadaşı ile yapmış olduğu içeriği özel mesajlarını ele geçiren sanığın, bu mesajları katılana göndermek yerine yetkisiz üçüncü kişi olan tanık …’ya göndermesi nedeniyle sanık hakkında TCK’nın 132/2. madde ve fıkrasında düzenlenen haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyete hükmedilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan beraate karar verilmesi, kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA karar verilmiştir.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Şikayet Dilekçesi Örneği
……… (Suçun İşlendiği Yer Buraya Yazılacak) Cumhuriyet Başsavcılığı’na
Müşteki : İsim Soyisim (TC Kimlik No) – Adres
Vekili : Av. Umur YILDIRIM
Şüpheli : İsim Soyisim (TC Kimlik No) – Adres
Suç : Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu (TCK m. 132)
Suç Tarihi ve Yeri : …/…/…
Konu : Şüpheli hakkında işlediği suç nedeniyle soruşturma başlatılması ve soruşturma sonucunda kamu davası açılması talepli şikâyet dilekçesidir.
Açıklamalar :
- Burada müvekkil hakkında kim olduğu, şüpheli tarafından haberleşmenin gizliliğinin nasıl ihlal edildiğine ilişkin bilgilere yer verilmelidir.
- Yaşanılan olay ayrıntılı biçimde izah edilmelidir.
- Burada ise, yaşanılan olaya ilişkin hangi delillerin olduğundan bahsedilmelidir.
- Dilekçenin ekinde verilecek delillerin neler olduğu belirtilmelidir.
Hukuki Sebepler : TCK ve ilgili her türlü yasal mevzuat.
Hukuki Deliller : Tanık, yemin, video kaydı, fotoğraf görüntüleri, mesajlar ve ilgili her türlü yasal delil.
Sonuç ve İstem : Yukarıda açıklanan nedenlerle şüpheli hakkında soruşturma başlatılmasını, soruşturma sonucunda kamu davası açılması yönünde karar verilmesini saygılarımla vekâleten arz ve talep ederiz.
Müşteki Vekili
Av. Umur YILDIRIM
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Hakkında Sık Sorulan Sorular
- Kişinin Tarafı Olduğu Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Etmesi Mümkün müdür?
Suçun niteliği gereği kişinin tarafı olduğu haberleşmeyi ihlal etmesi mümkün değildir. Çünkü zaten haberleşme içeriğini kişinin bizzat kendisi üretmektedir. Bununla birlikte, kişinin tarafı olduğu konuşmayı diğer tarafın rızası olmadan ifşa etmesi suçun sübuta ermesine sebebiyet verecektir. Örneğin kişinin arkadaşıyla yapmış olduğu whatsapp konuşmalarını, onun rızası olmadan ifşa etmesi halinde bu suç oluşur.
- Şikayet Olmadan Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçundan Yargılama Yapılır mı?
TCK m. 139’da açıkça ifade edildiği üzere, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır. Yani mağdurun yetkili makamlara herhangi bir şikayeti olmazsa, Cumhuriyet Savcılığı re’sen (kendiliğinden) suçu soruşturmaya başlamayacaktır.