Evlenme Engelleri Nelerdir?

evlenme engelleri nelerdir

Evlenme engelleri, ikiye ayrılır: kesin evlenme engelleri (hısımlık, önceki evlilik ve evlenmeye engel akıl hastalığı) ve kesin olmayan evlenme engelleri (bekleme süresi ve bazı bulaşıcı hastalıklar)’dır. Evlenme, nişanlıların evlilik birliğini meydana getirmelerini sağlayan bir hukuki işlemdir. Aile; milletleri, toplumları oluşturan yapının ilk yapı taşı, ailedir. Aile; anne, baba ve çocuklardan oluşan en küçük yapıdır. Genel olarak herkes evlenme ehliyetine sahiptir. Ancak evlenme ehliyetine sahip olmak için bazı koşulların yerine gelmiş olması gerekir. Evlenme engelleri kanunda kesin ve kesin olmayan şeklinde ikiye ayrılmıştır. Bunlar:

  • Kesin evlenme engelleri, Türk Medeni Kanunu’nun  129-133. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bu maddeler uyarınca;
  1. Hısımlık: Üstsoy ile altsoy arasında; kardeşler arasında; amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenleri arasında, kayın hısımlığı meydana getirmiş olan evlilik sona ermiş olsa bile, eşlerden biri ile diğerinin üstsoyu veya altsoyu arasında, evlat edinen ile evlâtlığın veya bunlardan biri ile diğerinin altsoyu ve eşi arasında kesin evlenme engeli vardır.
  2. Önceki evlilik: Yeniden evlenmek isteyen kimse, önceki evliliğinin sona ermiş olduğunu ispat etmek zorundadır.
  3. Akıl hastalığı: Akıl hastaları, evlenmelerinde tıbbî sakınca bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla anlaşılmadıkça evlenemezler.
  • Kesin olmayan evlenme engelleri, bulunması halinde evliliğe engel olsa da kişi evlenmiş ise bu sebeplerin bulunması evliliğin geçersiz olmasına veya iptal edilmesine neden olmaz.
  1. Kadın için bekleme süresi: Evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün geçmedikçe evlenemez. Doğurmakla süre biter. Kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin yeniden birbiriyle evlenmek istemeleri hâllerinde mahkeme bu süreyi kaldırır.
  2. Bulaşıcı Hastalıklar: Umumi Hıfzısıhha Kanunu’nun 123. maddesine göre “Frengi, belsoğukluğu ve yumuşak şankr ve cüzzama ve bir marazı akliye müptela olanların evlenmesi memnudur. Bu hastalıklar usulü dairesinde tedavi edilip sirayet tehlikesi geçtiğine veya şifa bulduğuna dair tabip raporu ibraz olunmadıkça musapların nikahları aktolunmaz.” bu hastalıkların geçtiğinin sağlık kurulu raporu ile ispatı halinde evlilik gerçekleşebilir.

Kanunların öngördüğü koşullara uygun olarak gerçekleştirilen evlilik işlemi ile birlikte eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler, bu birliğin mutluluğunu el birliği ile sağlamak, birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar. Evliliğin gerçekleşmesi ile birlikte nüfus kayıtları farklı yerlerde bulunan tarafların kayıtları erkeğin kütüğünde birleştirilir. Bu birleştirme işlemi ile birlikte evlenen kadın, kocasının soyadını alır. Ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapılacak bir başvuru ile kocanın soyadıyla birlikte önceki soyadının da kullanılması mümkündür. Evlilik birliği içinde doğan çocuk ailenin, yani babanın soyadını taşır.

Evlenmek İçin Gerekli Şartlar

Evlenme akdinin yapılabilmesi için kanunda öngörülen evlenme engellerinin bulunmaması gerekir. Evlenme engelleri, ikiye ayrılır: kesin evlenme engelleri (hısımlık, önceki evlilik ve evlenmeye engel akıl hastalığı) ve kesin olmayan evlenme engelleri (bekleme süresi ve bazı bulaşıcı hastalıklar). 17 yaşını doldurmuş bulunan her kadın veya erkek evlenme ehliyetine sahiptir. Ancak 17 yaşını doldurmuş olmakla birlikte, 18 yaşını doldurmamış yani henüz reşit olmamış kişilerin evlenmesi kanuni temsilcisinin izni ile mümkündür. Kanuni temsilcisinin evlilik izni vermediği kişiler mahkemeye başvurarak hakimin iznini talep edebilirler.

Hakim, kanuni temsilcileri de dinlemek suretiyle bu konuda karar verir. Öte yandan kanuni olarak kısıtlılık altında bulunan kimseler de ancak kanuni temsilcilerinin izni ile evlenebilirler. Yine bazı olağanüstü hallerde veya çok önemli bir neden söz konusu olduğunda, hakim kararı ile 16 yaşını doldurmuş kadın ve erkek de evlilik işlemini gerçekleştirebilir. Evlilik birliğinin boşanma ile sonuçlanması durumu ise çok grift ve avukat eliyle yürütülmesi gereken bir durumdur.

İlgili Makale: İnfaz Hesaplama
medeni kanunda evlenme engelleri
medeni kanunda evlenme engelleri

Medeni Kanunda Evlenme Engelleri Nelerdir?

Evlenme yaşını doldurmuş olmak evliliğin gerçekleşmesi için yeterli değildir. Kişinin evlenebilmesi için evlenmeye engel hallerin bulunmaması gerekir. Evlenme engellerinin bulunması halinde kadın veya erkeğin evlenebilmesi mümkün değildir. Evlenme engelleri kesin evlenme engelleri ve kesin olmayan evlenme engelleri olarak ikiye ayrılır;

  • Kesin evlenme engelleri, Türk Medeni Kanunu’nun  129-133. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bu maddeler uyarınca;

Hısımlık: Bazı hallerde hısımlık bir evlenme engeli oluşturur (MK 129).

  1. Kan hısımlığı: MK 129 b.1 uyarınca üstsoy ile altsoy arasında; kardeşler arasında; amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenleri arasında evlenme yasaktır. MK uyarınca altsoy ve üstsoy hısımlar arasında evlenme yasağı derece yönünden sınırsızdır. Yansoy hısımlar arasında ise evlenme yasağı üçüncü derece ile sınırlandırılmıştır (amca yeğeni ile evlenemez; fakat yeğeninin çocuğu ile evlenebilir). Kardeşler arasında evlenme yasağı, hem tam hem de yarım kan kardeşleri kapsar. Baskın görüşe göre aynı esas, amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenleri arasındaki evlenme yasağı bakımından da geçerlidir. Buna göre mesela bir kadın, yarım kan amcası ile evlenemez.
  2. Kayın hısımlığı: MK 129 b.2 uyarınca kayın hısımlığı meydana getirmiş olan evlilik sona ermiş olsa bile, eşlerden biri ile diğerinin üstsoyu veya altsoyu (düz hat kayın hısımları) arasında evlenme yasaktır. Evlenme ile eşler arasında doğan kayın hısımlığı, evlilik birliğinin sona ermesi ile ortadan kalkmaz (MK 18/II). Mesela bir erkek, karısından boşanıp kayınvalidesi ile evlenemez. Ancak yasak, evlilik kurulurken var olan kayın hısımlığı için söz konusudur. Bir erkek, evlendiği zaman karısının başka bir evlilikten olan kızı ile boşandıktan sonra evlenemez. Fakat aynı erkek, eski karısının boşandıktan sonra başka erkekten doğurduğu kızı ile evlenebilir. Evlenme yasağı yansoy kayın hısımları için yoktur.
  3. Evlatlık ilişkisi: MK 129 b.3 uyarınca evlat edinen ile evlatlığın arasında evlenme yasaktır. Aynı şekilde bunlardan biri ile diğerinin altsoyu arasında veya bunlardan biri ile diğerinin eşi arasında evlenme yasaktır. Aksi takdirde evlilik, mutlak butlanla sakattır.

Önceki Evlilik: Medeni Kanun, tek evliliği kabul etmiştir. Bu yüzden evli bir kişinin yapacağı ikinci evlilik mutlak butlanla sakattır. MK 130 uyarınca yeniden evlenmek isteyen kimse, önceki evliliğinin sona ermiş olduğunu ispat etmek zorundadır. Evlenme ölümle sona ermişse ölüm belgesi ve nüfus kaydı; evlenme boşanma veya butlanla sona ermişse bunlara ilişkin kesinleşmiş mahkeme ilamı sonraki evliliğe yönelik başvuruda evlendirme memuruna sunulur. Gaiplik halinde ise MK 131 uyarınca gaiplik kararıyla birlikte evliliğin feshedildiğine dair mahkemeden karar alınması zorunludur. Gaibin eşinin yeniden evlenebilmesi için gaiple olan evliliğinin feshedildiğine dair kararı başvuruda evlendirme memuruna sunması gereklidir. Evliliğin feshine dair karar, gaiplik kararıyla birlikte veya daha sonra mahkemeye başvurarak alınabilir (MK 32; 131).

Evlenmeye Engel Akıl Hastalığı: MK 133 uyarınca akıl hastaları, evlenmelerinde tıbbi sakınca bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla anlaşılmadıkça evlenemezler. Burada söz konusu olan akıl hastalığı, ayırt etme gücünü ortadan kaldırmayan; fakat tıbbi açıdan evlenmeye engel oluşturan akıl hastalığıdır. Akıl hastalığının ayırt etme gücünü ortadan kaldırması halinde kişi, zaten evlenmeye ehil değildir (MK 125). Bunun dışında bazı akıl hastalıkları evlenmeye engel teşkil etmeyebilir (evliliğe zarar vermeyebilir; nesillerin sağlığı açısından tehlike yaratmayabilir). Bu hususun resmi sağlık kurulu raporuyla belgelenmesi halinde sözü edilen aklı hastalıklarına müptela kişiler, evlenebilirler. (MK 136)

  • Kesin olmayan evlenme engelleri: Kesin olmayan evlenme engellerinin varlığı halinde kural olarak taraflar evlenemezler; fakat evlenme akdi yine de yapılmışsa, yapılan evlenme akdi geçerli kalır.

Kadın İçin Bekleme Süresi: MK 132 uyarınca evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak 300 gün geçmedikçe evlenemez. Ancak doğurmakla süre kendiliğinden biter. Yine kadının önceki evliliğinden hamile olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin yeniden birbiriyle evlenmek istemeleri hallerinde mahkeme bu süreyi kaldırır. Burada hâkime bir takdir hakkı verilmemiştir. 300 günlük süre, soybağı (nesep) karışıklığına meydan vermemek için öngörülmüştür. Ancak bu süre içinde kadın evlenmişse, evlilik geçerlidir.

Bazı Bulaşıcı Hastalıklar: Medeni Kanunda sadece evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı evlenme engeli olarak öngörülmüştür. Buna karşılık Umumi Hıfzıssıhha Kanunu (Genel Sağlığın Korunması Hakkında Kanun) frengi, bel soğukluğu, cüzam gibi bulaşıcı hastalıklara yakalanmış kimselerin bu hastalıklarına dair hekim raporu getirmedikçe evlenemeyeceklerini düzenlemiştir. Zira bu hastalıklar, bulaşıcıdır. Ancak taraflar, buna rağmen evlenmişse, yapılan evlilik geçerlidir. Cinsi iktidarsızlık veya kısırlık evlenme engeli değildir.

Genel olarak evlenme engellerini sıralamak gerekirse;

  1. 17 yaşını doldurmamış ve evlenmesi için hakimin iznini gerektirebilecek önemli bir nedeni olmayanlar evlenemez.
  2. 17 yaşını doldurmuş fakat 18 yaşını doldurmamış olup kanuni temsilcisinin evlenmesine izin vermediği kişiler evlenemez.
  3. Kısıtlılık altında olup kanuni temsilcisinin izin vermediği kişiler evlenemez.
  4. Annenin veya babanın kendi çocuğu veya torunları ile evlenmesi yasaktır.
  5. Amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenlerin birbirleri ile evlenmesi kanuni olarak mümkün değildir.
  6. Kadın veya erkeğin evliliklerinin sona ermesinden sonra eski eşin çocukları, anne veya babası, büyükanne veya büyükbabası ile evlenilemez.
  7. Evlat edinen ile evlatlığın veya bunlardan biri ile diğerinin çocukları, torunları, anne, baba, büyükanne, büyükbaba ve eşi arasında evlenme yasağı söz konusudur.
  8. Halen evli olanların bir başkası ile evlilik yapması mümkün değildir.
  9. Evliliği sona eren bir kadının, evliliğin sona ermesinden başlayarak üç yüz (300) gün geçmeden bir başkası ile evlenmesi yasaktır. Bu süreye İDDET süresi denmektedir. Ancak önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması halinde hakim kararı ile bekleme suresinin kaldırılması mümkündür. Kadının gebe olması durumunda ise doğumla birlikte evlenme yasağı biter. Ayrıca evliliği sona eren eşlerin yeniden birbirleriyle evlenmek istemeleri durumunda da hakim kararıyla bekleme suresinin kaldırılması mümkündür.
  10. Çok uzun suredir kendisinden haber alınamayan ve gaipliğine karar verilen kişinin eşi mahkemece evliliğin feshine karar verilmedikçe yeniden evlenemez.
  11. Akıl hastası olanlar ile evlenmelerinde tıbbi sakınca bulunduğu resmi sağlık kurulu raporu ile anlaşılan kimseler evlenemezler.

Evlenmenin Kanuni Olarak Mümkün Olmadığı Hallerde Ne Olur?

Yukarıdaki evlenmeye engel haller mevcut olması veya aşağıda belirtilen durumlardan herhangi birinin var olması halinde söz konusu evlilik batıldır. Batıl olan evliliğin sona ermesi için Cumhuriyet Savcısı veya ilgilisi olan herkes dava açabilme hakkına sahiptir.

  1. Kişi evlenmeyi hiç istemediği veya evlendiği kişiyle evlenmeyi düşünmediği halde yanılarak evlenmeye razı olmuşsa,
  2. Eşinin namus ve onuru hakkında doğrudan doğruya onun tarafından veya onun bilgisi altında bir başkası tarafından aldatılarak evlilik gerçekleşmişse,
  3. Eşlerden birinin veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturan bir hastalık gizlenmişse,
  4. Kişinin veya yakınlarından birinin korkutulması, tehdit edilmesi suretiyle evlilik gerçekleşmişse.

Evlilik Birliğinde Eşlerin Hak ve Yükümlülükleri

Evlilik birliğinin içerisinde eşlere yüklediği yükümlülükler Türk Medeni Kanunu’nda sayılmıştır. Eşler bu doğrultuda saygı çerçevesinde davranmaları gerekir. Evlilik birliği tarafların birbirini kısıtladığı değil, saygı gösterdiği bir kurumdur. Evlilik birliğinin eşlere yüklediği yükümlülükler;

  • Birliğin Temsili: Eşlerden her biri, ortak yaşamın devamı suresince ailenin sürekli ihtiyaçları için evlilik birliğini temsil hakkına sahiptir.
  • Meslek veya Sanatın Seçimi: Eşlerden her biri, eşinin rıza veya iznini almaksızın meslek veya iş seçebilir. Yasanın bu düzenlemesi, her türlü keyfi tutumun serbest olması anlamına gelmemektedir. Eşler evlilik birliğinin mutlu ve huzurlu olmasını el birliği ile sağlamak zorunda olduklarına göre, eşlerin iş ve meslek seçiminde birbirlerine danışmaları ve ortak karar birliğinin sağlanması gereklidir.
  • Evlilik Birliğinin Korunması: Saygı, sevgi, karşılıklı güven ve birbirini koruma ve gözetme duygusunun var olduğu evlilik birliği içinde eşlerin ve çocukların mutluluğu gerçekleşir. Evlilik birliğinin korunması esas olarak eşlerin görevidir. Ancak devlet de sağlıklı bir toplumun oluşmasını sağlamak ve sağlıklı topluma giden yolun en başındaki oluşum olan aileyi korumak, gözetmek için bazı önlemler almıştır:
  1. Her şeyden önce aile içinde şiddet söz konusu olduğunda kanun gereği bazı koruma önlemleri alınır.
  2. Evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde, taraflar bu konuda hakimin müdahalesini talep edebilirler. Hakim, yükümlülükleri konusunda eşleri uyarır, uzlaştırmaya çalışır ve gerek gördüğü önlemleri alır.
  3. Ailenin geçiminde her bir eşin yapacağı parasal katkının belirlenmesinde çıkan sorunun çözümü için hakimin müdahalesi talep edilebilir.
  4. Bireyin kişiliği, ekonomik güvenliği veya aile huzurunun ciddi bicimde tehlikeye düşmesi halinde, hakim kararı ile tarafların ayrı yaşamaya hakları bulunmaktadır. Ayrı yaşama halinde tarafların parasal yükümlülükleri, reşit olmamış çocuklarla kişisel ilişki kurulması gibi konuları hakim belirler.
  5. Hakim, evlilik birliğinin giderlerine katılma yükümlülüğünü yerine getirmeyen eşin, başkalarından olan hak ve alacaklarının, diğer eşe ödenmesine karar verebilir.
  6. Evlilik birliğinin gerektirdiği yükümlülükleri yerine getirmeyen veya getirmemek konusunda ısrarlı olan eşin kendi malvarlığı üzerindeki her turlu işlemi için diğer eşin onayının olması koşulu, hakim tarafından kararlaştırılabilir.

Evlenme Engelleri Yargıtay Kararları

Yargıtay 2. HD., E. 2020/4574 K. 2020/5067 T. 22.10.2020

Eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunması veya evlenmeye engel olacak derecede akıl hastası olması, evliliği mutlak butlanla sakatlar (TMK. m. 145/2-3). Ancak, ayırt etme gücünün sonradan kazanılması veya akıl hastalığının iyileşmiş olması durumlarında mutlak butlan davasını, yalnızca ayırt etme gücünü sonradan kazanan veya akıl hastalığı iyileşen eş açabilir. Bu hallerde dava hakkı, sonradan iyileşen eşe aittir (TMK. m. 147/2). 11/10/2013 tarihli raporda “Hastalığın remisyonda” olduğu ifade edildiğine göre, davalının ayırt etme gücünü sonradan kazanmış veya akıl hastalığının iyileşme sürecinde olması ihtimal dahilindedir. İyileşme veya ayırt etme gücünün sonradan kazanılması halinde de, Türk Medeni Kanunu’nun 147/2. maddesi hükmüne göre, dava hakkı ayırt etme gücünü sonradan kazanan veya akıl hastalığı iyileşene ait olacaktır. Türk Medeni Kanunu’nun 145/2. maddesindeki sebeple evliliğin iptaline karar verilebilmesi için, eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir nedenle ayırt etme gücünden yoksun bulunması halinin her türlü şüpheden uzak sağlık kurulu raporu ile belirlenmesi gerekir. Mahkemece, tarafların evlenme tarihinde davalı kadının fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığı yönünde yapılan araştırmanın yeterli olmadığı da gözetildiğinde, davalı kadının evlenme tarihinde sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunup bulunmadığı veya evlenmeye engel derece akıl hastası olup olmadığı hususunun, davalının, dosya içerisindeki tüm tedavi kayıtları ve raporlarla birlikte bir kez de Adli Tıp Kurunuma sevk edilerek Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas dairesinden rapor alınmak suretiyle tespit edilmesi; buna göre mutlak butlan sebebi mevcutsa butlana karar verilmesi; davalı iyileşmiş ise, Türk Medeni Kanunu’nun 147/2. maddesi hükmü de nazara alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Bu husus üzerinde durulmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir.


Yargıtay 2. HD., E. 2013/14764 K. 2014/2 T. 13.1.2014

Dava eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede yakın hısımlığın bulunması (TMK md. 145/4) sebebine dayalı olarak açılan mutlak butlan davası olup Kumluca Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından davaname ile açılmıştır. Cumhuriyet savcısı, kanunda açıkça öngörülen hallerde hukuk davası açar veya açılmış olan hukuk davasında taraf olarak yer alır (HMK md. 70/1). Mutlak butlan davası açma Cumhuriyet savcısı için bir görev olduğundan (TMK md. 146/1) açılan davanın duruşmalarında hazır bulunması zorunluluktur. Bu nedenle; Cumhuriyet Savcısının karar verilen son celseye katılımı sağlanılmadan yokluğunda yargılamaya devamla hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.


Yargıtay 2. HD., E. 2014/24533 K. 2015/7732 T. 16.4.2015

Davalılar, evlenmeye engel teşkil edecek derece yakın hısım olmadıkları ve bu duruma yol açan nüfus sicilindeki kayıtların hatalı olduğunu savunmuştur. Mahkemece, 08.07.2010 tarihli oturumda “davalılara nüfus kayıtlarını düzeltmek için süre verilmesine, bu konuda dava açtıklarında mahkemeye bilgi verilmesine” denilmiş, 23.11.2010 tarihli celsede de verilen sürede nüfus kaydının düzeltilmesi davası açılmadığından, evliliğin mutlak butlan sebebiyle iptaline karar verilmiştir. Davalılara verilen mehil, ara kararının yerine getirilme süresi ve ara kararının yerine getirilmemesinin hukuki sonuçları açıkça hatırlatılmadığından hukuki sonuç doğurmaz. Nüfus kayıtlarının tutulması kamu düzenine ilişkin olduğundan (Y2HD, 21.10.2004, 10698-12317) mahkemece, davalılara usulüne uygun şekilde nüfus kaydının düzeltilmesi için dava açmak üzere süre verilip, sonucu beklenmeden, eksik inceleme ile evliliğin iptaline karar verilmesi doğru görülmemiştir.

X
kadim hukuk ve danışmanlık