Hukukumuzda evlatlıktan ret davası şeklinde bir dava yoktur. Genellikte filmlerde, “seni evlatlıktan reddediyorum” şeklinde söylemler bulunmaktadır. Bunlar sadece filmlere özel bir durumdur. Gerçekten evlatlıktan ret yoktur. Evlatlıktan reddetmeye yakın olarak değerlendirilebilecek durum, TMK m.510-513 arasında düzenlenen Mirasçılıktan Çıkarma müessesesidir. Evlatlıktan ret davası diğer adıyla mirastan çıkarma davası, günümüzde sık görülen davalardan biridir. Bu tür davalar, geri dönüşü olmayan kesin hükümlü davalardır. Kanunda öngörülen durumlardan birinin varlığı halinde mirasbırakan, yapacağı ölüme bağlı tasarrufla saklı paylı mirasçısını mirasçılıktan çıkarabilir. Evlatlıktan ret yani mirasçılıktan çıkarma TMK 501 – 513. Maddeleri arasında 2 durumda mümkündür. Bunlar;
- Mirasçının mirasbırakan veya mirasbırakanın yakınlarından birisine karşı ağır suç işlemesi (Hangi suçun ağır olduğuna dair kanunda belirtilmemiştir; ancak ailevi bağları zedeleyecek nitelikte olan suçlar adına geçerlilik taşımaktadır. Örneğin; mirasçının mirasbırakanı bıçakla yaralaması, evine girip hırsızlık yapması ağır suç olarak nitelendirilebilecektir),
- Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini (bakım, sevgi, ilgi, saygı, sorumluluk gibi) önemli ölçüde yerine getirmemiş ise ölüme bağlı tasarruf ile saklı paylı mirastan mahrum edebilecektir.
Bu noktada saklı paylı mirasçıların kimler olduğunu da hatırlatmak gerekir. Kanuna göre saklı paylı mirasçılar; miras bırakanın anne ve babası, altsoyu ve sağ kalan eşidir. Diğer mirasçıların ise saklı payı bulunmadığından, miras bırakan onların payı üzerinde tasarruf ederek, saklı payı olmayan mirasçıları mirasından mahrum bırakabilir. TMK’da mirasçılıktan çıkarma, cezai mirasçılıktan çıkarma (m. 510-512) ve koruyucu mirasçılıktan çıkarma(m.513) olmak üzere iki şekilde düzenlenmiştir.
Evlatlıktan Ret Davası Nedir?
Evlatlıktan ret davası soybağının reddi, nesebin reddi davası olarak tanımlanabilir. Evlatlıktan ret davası, çocuk ile baba arasındaki soybağını sona erdirmek amaçlı açılan davadır. Bu davada baba veya çocuk tarafından açılabilir. Davayı açan davacı, aralarında soybağı olmadığını belirtmeli, babalık karinesini çürütebilmelidir. Kanıtlaması halinde çocuk ile baba arasındaki soybağı kaldırılacaktır.
Mirasbırakanın yasal mirasçını mirastan mahrum etmek amacıyla ölüme bağlı tasarrufla saklı paydan mahrum ettiğini bildirmesi ile mirasçılıktan çıkarabilecektir. Ölüme bağlı tasarruf, mirasbırakanın ölümü sonrasında yerine getirilmesini istediği son arzuları yer almakta olup Türk Medeni Kanunu’na uygun olarak hazırlanmalıdır. Önemli olan ölüme bağlı tasarrufta, mirasbırakanın mirasçıyı mirastan çıkarma nedenini belirtmesidir (TMK madde 512/1). Mirasbırakan, mirasçıyı çıkarmaya bağlı olarak belirttiği nedenini detaylı olarak açıklamalı, birden fazla neden var ise olaylara dayandırarak (gerekli görülür ise saat ve tarih belirtilmelidir) belirtmelidir. Evlatlıktan ret davası asliye hukuk mahkemesine açılır.
Cezai Mirasçılıktan Çıkarma
Kanun koyucu mirasçılıktan çıkarma sebeplerini TMK m.510’ da sınırlı olarak belirtmiştir. Bu sebepler;
- Mirasçının, miras bırakana veya miras bırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemesidir.
Ağır suç tabiri burada, ceza hukuku anlamında kullanılmış değildir. Bu hususta bir ceza davasının varlığı veya mahkumiyet hükmü aranmamaktadır. Mirasçının mutlaka ceza alması gerekmez. Ancak, ceza hukuku anlamında suçun oluşması gerekir. Bu suç bir sonuca ulaşmasa, teşebbüs aşamasında kalsa bile yine bir ıskat sebebi teşkil eder. Ağır suç tabirinden, söz konusu hukuka aykırı fiilin aile hukukundan doğan ilişkileri zedelemesi, aile bağlarını koparacak nitelikte olması ve fiilen de koparmış olması anlaşılmalıdır. Ağır suçun değerlendirilmesi, ailenin toplumdaki konumu ve işlenen fiilin ağırlığı gibi durumları da göz önünde bulunduracak şekilde hakimin takdirine bırakılmıştır.
Yargıtay kararlarına göre, miras bırakanın dövülüp hakarete uğraması, iftiraya uğraması, sahtekarlık, dolandırıcılık, emniyeti suistimal, öldürme, haksız suç isnadı gibi fiiller mirasçılıktan çıkarma (ıskat) sebepleri olarak değerlendirilebilir. Ancak kabahat cinsinden olan fiiller bir ıskat sebebi değildir.
Maddeye göre, aile bağlarını koparacak bu fiil, “miras bırakana” veya “miras bırakanın yakınlarından birine” yönelmelidir. “Miras bırakanın yakını” ifadesinden şüphesiz ki miras bırakanın eşi, çocuğu, kan ve sıhri hısımları anlaşılmaktadır; ancak miras bırakanla hısımlık bağı olmayan kişiler de onun yakını sayılabilirler. Miras bırakanın çok yakın arkadaşı, çocuğu gibi sevdiği kişiler, nişanlısı, süt annesi, dadısı gibi kişiler de onun yakını sayılabilir. Burada önemli olan miras bırakanın bunlara karşı işlenen suçtan etkilenmesidir.
- Mirasçının, miras bırakana veya miras bırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemesi
Aile hukukundan doğan yükümlülükler Türk Medeni Kanunu’nun ilgili maddelerince düzenlenmiştir. Bunlardan biri 364. maddede düzenlenen nafaka yükümlülüğü olup kanun koyucu burada herkesin, yardım etmemesi durumunda yoksulluğa düşecek olan üstsoy ve altsoy ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlü olduğunu ifade etmiştir. Bir diğer yükümlülük ise 322. maddede yer alan karşılıklı dayanışma yükümlülüğü olup bu maddede kanun koyucu, ailedeki ana, baba ve çocukların ailenin huzur ve bütünlüğünün sağlanması için birbirlerine karşı yardım etme, saygı ve anlayış gösterme yükümlülüklerinin olduğunu ifade etmiştir. Yargıtay kararlarında, miras bırakanın eşi tarafından aldatılması (sadakat yükümlülüğünün ihlal edildiği zina fiili gibi), mirasçının aşırı ilgisizliği, kapıyı açmaması, telefonları yüzüne kapatması, miras bırakanın onur ve haysiyetini gözetmemesi, vekalet yetkilerini kötüye kullanması, uyuşturucu satması veya kullanması, miras bırakanı gereksiz yere tıbbi müşahede altına aldırması veya bakımını yerine getirmemesi ıskat sebebi olarak görülmüştür.
Sadece kötü bir hayat sürmek ise, örneğin aşırı alkol tüketmek bir ıskat sebebi değildir; ancak bu hayat tarzı yüzünden saklı paylı mirasçı, aile görevlerinin ihlali sonucuna varırsa (eşinin ve çocuklarının bakım ve geçimini ihmal eder veya aile isim ve şerefini lekeleyici bir hayat sürerse) bu durum, mirasçılıktan çıkarma sebebi olarak değerlendirilebilir.
Mirasçılıktan Çıkarmanın Usulü ve Sonuçları
Mirasçılıktan çıkarılan kimse mirasa ilişkin haklarını kaybetmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 511. maddesi bunu, “mirastan çıkarılan kimse mirastan pay alamadığı gibi tenkis davası da açamaz” şeklinde ifade etmiştir. Miras bırakan saklı paylı mirasçısını payının tamamı için ıskat edebileceği gibi mirasın bir kısmı üzerinde de yapabilmektedir.
Mirasçılıktan çıkarılma sonucu miras hakkını kaybeden kimse miras bırakandan önce ölmüş gibi muamele görür. Miras bırakan başka türlü tasarrufta bulunmadıkça, mirastan çıkarılan kimsenin yasal payı, mirasçılıktan çıkarılan kimsenin altsoyu (çocuğu) varsa o kimselere şayet yoksa miras bırakanın yasal mirasçılarına kalmaktadır. Mirasçılıktan çıkarılan kimsenin altsoyu, o kimse miras bırakandan önce ölmüş gibi saklı payını isteyebilir.
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, 2019/805 E., 2019/7396 K. Sayılı kararı; “Mirastan çıkarmada miras bırakan; mirasçı, miras bırakana veya miras bırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse, miras bırakana veya miras bırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse ölüme bağlı bir tasarrufla saklı paylı mirasçısını mirasçılıktan çıkarabilir. Mirasçılıktan çıkarılan kimse, mirastan pay alamaz. Mirasçılıktan çıkarılan kimsenin miras payı, o kimse miras bırakandan önce ölmüş gibi, mirasçılıktan çıkarılanın varsa altsoyuna, yoksa miras bırakanın yasal mirasçılarına kalır. Mirasçılıktan çıkarılan kimsenin altsoyu, o kimse miras bırakandan önce ölmüş gibi saklı payını isteyebilir” şeklindedir.
Mirasçılıktan çıkarma ölüme bağlı bir tasarrufla gerçekleştirilebilir. Ölüme bağlı tasarruf, vasiyetname olabileceği gibi miras sözleşmesi de olabilir; ancak çoğunlukla karşımıza vasiyetname çıkmaktadır. Miras bırakan tercih ettiği ölüme bağlı tasarrufu yaparken, saklı pay mirasçısını hangi sebeple mirasçılıktan çıkardığını açıkça belirtmelidir. Bu sebep açık olmalı, somut olaylara ve delillere dayanmalıdır.
Mirasçılıktan Çıkarmaya İtiraz ve Af
Kanun koyucu, mirasçılıktan çıkarılan saklı paylı mirasçıya “Mirasçılıktan Çıkarmanın İptali Davası” ya da “Tenkis Davası” açarak itiraz imkanı vermiştir. Mirasçılıktan çıkarmanın ölüme bağlı tasarruflara ilişkin genel iptal sebeplerine dayanılarak (şekil, ehliyetsizlik, irade sakatlığı halleri, hukuka ve ahlaka aykırılık) iptali istenebileceği gibi miras bırakanın mirasçılıktan çıkarma sebebinde açık yanılgısı da ölüme bağlı tasarrufun iptaline sebebiyet verir. Davada ispat yükü, ispat yüküne ilişkin genel kurala tabi olup davacıdadır ve dava sonucunda davayı kazanan mirasçılıktan çıkarılan kişi miras payının tamamını alır. Mirasçılıktan çıkarılan kişi, sebebin gösterilmemiş ya da gösterilen sebebin yeterli olmadığı hallerde, “Tenkis Davası” açarak saklı payını alabilir. Davada ispat yükü davacıda değil; mirasçılıktan çıkarmadan yararlanan davalıdadır. Evlatlıktan ret davası açarken bu hususlara dikkat edilmelidir.
Miras bırakan mirasçısını mirasçılıktan çıkardıktan sonraki süreçte affetmiş olabilir; ancak af, kendiliğinden ölüme bağlı tasarrufu hükümsüz hale getirmez. Miras bırakan iradesini başka bir ölüme bağlı tasarrufla açıklarsa bu durum mirasçılıktan çıkarmayı hükümsüz hale getirir. Bu hususta farklı bir pencere olarak, miras bırakan mirasçılıktan çıkardığı kişiyi sağlığında affetmiş olmakla birlikte af iradesini ölüme bağlı tasarrufla açıklamamış; fakat aile bağlarını bu kişiyle yeniden kurmuşsa, bu kişinin TMK m.512/III uyarınca tenkis davası açma hakkının olduğu ve bu davayı açarak saklı payını alabileceği söylenebilir. Mirasçılıktan çıkarma tasarrufundan vazgeçen miras bırakan daha sonra aynı sebebe dayanarak mirasçıyı mirastan çıkaramaz.
Koruyucu Mirasçılıktan Çıkarma (Borç Ödemeden Aciz Sebebiyle Mirasçılıktan Çıkarma)
Koruyucu mirasçılıktan çıkarma TMK m.513’ de düzenlenmiştir. Mirasbırakan, hakkında borç ödemeden aciz belgesi bulunan altsoyunu, saklı payının yarısı için mirasçılıktan çıkarabilir. Ancak, bu yarıyı mirasçılıktan çıkarılanın doğmuş ve doğacak çocuklarına özgülemesi şarttır.
Miras açıldığı zaman borç ödemeden aciz belgesinin hükmü kalmamışsa veya belgenin kapsadığı borç tutarı mirasçılıktan çıkarılanın miras payının yarısını aşmıyorsa, mirasçılıktan çıkarılanın istemi üzerine çıkarma iptal olunur. İptal üzerine mirasçılıktan çıkarılan miras payının tamamını alır; ancak miras bırakan onun miras payının kendi tasarruf nisabına giren bölümü üzerinde tasarrufta bulunmuşsa, o zaman saklı payının tamamı ile yetinmesi gerekir. Ayrıca, mirasçılıktan çıkarmayı içeren vasiyetnamede TMK m.557’deki iptal sebeplerinden biri varsa buna dayanılarak da çıkarma iptal ettirilebilir.
Mirasçılıktan Çıkarmanın İptali Nedir?
Miras bırakan saklı pay mirasçısını, mirasçılıktan çıkarmak için ölüme bağlı tasarruf yapmışsa da bu tasarruf iptalden muaf değildir. Mirasçılıktan çıkarma, yasanın ölüme bağlı tasarruf için aradığı şartları taşımadan ya da yanılma, aldatma, korkutma, zorlama sonucunda yapılmışsa, tasarrufun içeriği bağlandığı koşullar ya da yüklemeler hukuka veya ahlaka aykırıysa aynı zamanda miras bırakan tasarrufun yapılması esnasında ehliyetsiz ise bu ıskatın iptali istenebilir.
Keza miras bırakanın açık yanılgısı da ölüme bağlı tasarrufun iptaline sebebiyet verir. Bu halde ölüme bağlı tasarruf mahkeme kararı ile hükümsüz hale geleceğinden çıkarma tasarrufu da bununla birlikte hüküm ve kıymetini kaybeder. İptal kararı ile mirasçı, mirasçılıktan hiç çıkarılmamış gibi miras payını alır. Bu açıdan iptal kararı geçmişe etki eder. Mirasçılıktan çıkarmanın iptali dava edildiğinde ıskat sebeplerinin doğru olduğunun ispat yükü ıskattan yararlanan davalı mirasçıya aittir. Bu sebeple ölüme bağlı tasarrufta ıskat sebebinin açıkça ve delilleriyle birlikte açıklanması gerekir.