Dolandırıcılık Suçu ve Cezası (TCK 157-158. Madde)

dolandiricilik sucu tck 157

Dolandırıcılık suçu, hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kişinin kendisine veya başkasına yarar sağlamasıyla oluşan suçtur. Dolandırıcılık, en genel tanımıyla aldatma amacı ile yapılan ve menfaat elde etme amaçlı kasıtlı bir eylemlerdir. Ülkemizde hırsızlık suçundan sonra en fazla işlenen suçlar arasındadır. Bu kapsamda TCK’da malvarlığına karşı suçlar içinde bu suça yer verilmiştir. Nitelikli dolandırıcılık suçu ise suçun dini, kişinin bulunduğu tehlikeli durumu, algılama yeteneğini, kamu kurum ve kuruluşlarını, bilişim sistemini, basını ve mesleklerini araç olarak kullanılarak işlenmesidir. Nitelikli dolandırıcılık halleri şunlardır;

  • Dini inançları kullanarak,
  • Kişinin bulunduğu tehlikeli durumu ve zor şartları kullanarak,
  • Kişinin algılama yeteneğindeki zayıflığı kullanarak,
  • Kamu kurum ve kuruluşlarını kullanarak,
  • Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına,
  • Bilişim sistemlerinin araç olarak kullanarak,
  • Banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanarak,
  • Basın ve yayın araçlarını araç olarak kullanarak,
  • Mesleklere duyulan güveni kullanarak,
  • Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla,
  • Sigorta bedelini almak maksadıyla,
  • Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle,
  • Kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle

Günümüzde sosyal medya araçlarının ve teknolojinin hızla gelişmesi, buna paralel olarak insanlar arasındaki etkileşimin hızla artmış olması birlikte değerlendirildiğinde dolandırıcılık suçunda artış olması kaçınılmazdır. Artık basit ve klasik hırsızlık, yağma gibi suçlar, yerini özelikle bu teknolojik yeni gelişmeleri kullanarak daha sinsice işlenen dolandırıcılık gibi karmaşık suçlara bırakmıştır.

dolandiricilik sucu tck 157
dolandiricilik sucu

Dolandırıcılık Suçu Nedir?

Dolandırıcılık suçu; bir başkasının malvarlığına ilişkin değerlerini elde etmek amacı taşıyan failin, bu amacına varmak için araç olarak hileden yararlandığı ve araç niteliğindeki hileli hareketler neticesinde, hileli davranışlara muhatap kalan kişinin veya bir başkasının zararına, kendisinin veya üçüncü bir şahsın lehine malvarlığına ilişkin haksız bir yarar elde ettiği suçtur. Suç failin hileli bir takım davranışlarını gerektirmektedir. Bu hileli davranışlar müştekinin aldatarak bir malvarlığı değerini kendisine teslim etmesini sağlamak amacıyla yapılmaktadır. Fail böylelikle kendisi ya da bir başkası lehine bir yarar elde etmekte ve bu mağdurun zararına gerçekleşmektedir.

Dolandırıcılık suçu ve cezası TCK 157. maddesinde düzenlenmiştir. TCK 157. maddesinde dolandırıcılık suçunun basit halini hüküm altına alınmıştır. 158. maddesinde ise nitelikli dolandırıcılık suçu, 159. maddesinde ise dolandırıcılığı bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla işlenmesi halinde daha az cezayı gerektiren hal olarak düzenlemiştir.

Toplumsal hayatın bir gerekliliği olarak kişinin mülkiyet hakkı değerlerini korumak ve korunan mülkiyet hakkına karşı olası saldırıları engellemek için hukukumuzda birtakım düzenlemeler yapılmaktadır. Dolandırıcılık suçu yasal bir düzenleme olarak ilk kez 1858 tarihli Ceza Kanunnamesi ile düzenlenmiştir. 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda dolandırıcılık suçu çağdaş anlamda düzenlenmiştir. Günümüzde ise 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda kişilere karşı suçlar başlığı altında malvarlığına karşı suçlar başlıklı bölümde 157-159. Maddeler arasında düzenlenmektedir.

Bu bakımdan dolandırıcılık suçu, kişinin malvarlığını ilgilendiren ve mülkiyet hakkı ile bağlantısı olan bir suçtur. Dolandırıcılık suçunu, hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kişinin kendisine veya başkasına yarar sağlaması olarak tanımlayabiliriz. Dolandırıcılık suçu ile kanunumuzda sadece mülkiyet hakkı korunmamakta aynı zamanda hileli davranışlarla aldatılan kişinin irade özgürlüğünü de korumak amaçlanmaktadır.

Madde 157 – Dolandırıcılık

(1)  Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir. (Asliye Ceza Mahkemesi) ( Uzlaşmaya Tabi)

Madde 158 – Nitelikli Dolandırıcılık

(1) Dolandırıcılık suçunun;

a) Dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle,

b) Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle,

c) Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle,

d) Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle,

e) Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak,

f) Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,

g) Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,

h) Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında,

i) Serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle,

j) Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla,

k) Sigorta bedelini almak maksadıyla,

l) (Ek: 24/11/2016-6763/14 md.) Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle,

İşlenmesi halinde, üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. (Ek cümle: 29/6/2005 – 5377/19 md.; Değişik: 3/4/2013 6456/40 md.) Ancak, (e), (f), (j), (k) ve (l) bentlerinde sayılan hâllerde hapis cezasının alt sınırı dört yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz. (Ağır Ceza Mahkemesi)

(2) Kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır. (Ağır Ceza Mahkemesi)

(3) (Ek fıkra: 24/11/2016-6763/14 md.) Bu madde ile 157 nci maddede yer alan suçların, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında; suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde verilecek ceza bir kat artırılır.

Toplumsal hayatın bir gerekliliği olarak kişinin mülkiyet hakkı değerlerini korumak ve korunan mülkiyet hakkına karşı olası saldırıları engellemek için hukukumuzda birtakım düzenlemeler yapılmaktadır. Dolandırıcılık suçu yasal bir düzenleme olarak ilk kez 1858 tarihli Ceza Kanunnamesi ile düzenlenmiştir. 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda dolandırıcılık suçu çağdaş anlamda düzenlenmiştir. Günümüzde ise 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda kişilere karşı suçlar başlığı altında malvarlığına karşı suçlar başlıklı bölümde 157-159. Maddeler arasında düzenlenmektedir.

Bu bakımdan dolandırıcılık suçu, kişinin malvarlığını ilgilendiren ve mülkiyet hakkı ile bağlantısı olan bir suçtur. Dolandırıcılık suçunu, hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kişinin kendisine veya başkasına yarar sağlaması olarak tanımlayabiliriz. Dolandırıcılık suçu ile kanunumuzda sadece mülkiyet hakkı korunmamakta aynı zamanda hileli davranışlarla aldatılan kişinin irade özgürlüğünü de korumak amaçlanmaktadır.

dolandiricilik sucu nedir tck 157
dolandiricilik sucu nedir

Dolandırıcılık Suçu Şartları Nedir?

Dolandırıcılık suçu; hileli davranışlarda bir kişinin aldatılması, onun ya da başkasının zararına ve kendisine ya da başkasına yarar sağlanmasıdır. Yani suç kişinin malvarlığına karşı işlenir. Suç işlenirken kişi hileli davranışlarla aldatılır. Suç kasten yani failin her şeyi bilerek yapması ile işlenir. Dolandırıcılık suçu ile elde edilen menfaatin miktarı tam olarak belirtilmemiştir. Bu nedenle dolandırıcılık suçu için verilecek ceza hapis olabileceği gibi adli para cezası da olabilir.

Çok hareketli suç görüntüsü taşıyan dolandırıcılık suçunun oluşması için birden fazla fiilin gerçekleşmesi gereklidir. Bu hareketlerden ilki hile oluşturmaktır. İkincisi ise hilenin etkisiyle bu hileye maruz kalan kişinin veya 3. kişinin zararına olarak fail veya bir başkasının menfaat elde etmesidir. Bu hareketlerin hepsinin oluşumu ile dolandırıcılık suçu oluşur. Dolandırıcılık suçunun ortaya çıkması için:

  • Fiili işleyen kişi tarafından mağdurun inceleme eğilimini kaldıracak hileli eylemler icra edilmesi,
  • Fiili işleyen kişi tarafından hileli eylemin herhangi bir kimseyi aldatacak özellikte olması,
  • Mağdurun veya başkasının zararına, failin kendisi veya başkası yararına haksız bir fayda sağlaması şartları gerçekleşmelidir.

 

Dolandırıcılık suçu kapsamında CMK 128 uyarınca hak, alacak ve diğer malvarlığına el konulabilir.

 

Dolandırıcılık Suçu Türleri

  • İnternet Aracılığıyla Dolandırıcılık: Bilişim sistemlerinin kullanımının artmasıyla kişisel bilgilerimizin tamamını artık internet ortamında bulundurmak zorunda kalıyoruz. Bu durum zaman zaman akıllara olası güvenlik açıklarının bulunması halinde ne olacağı sorusunu da getirmektedir. Kişisel bilgilerimizin birçoğunun internet ortamında bulunmasıyla birlikte dolandırıcılar bu yöntemlere sıkça başvurmaktadır. Dolandırıcılar ele geçirdikleri kişisel bilgilerimiz sayesinde banka hesaplarımıza ulaşabilmekte kendi adlarına haksız kazançlar elde edebilmektedirler. İnternet üzerinden yapılan dolandırıcılığın tespiti bazen güç olmaktadır. Böyle bir durumla karşılaşmamız halinde IP bilgilerinin elde edilmesi adına dolandırıcılarla internet üzerinden yapılan yazışmaların veya tarafımıza iletilen herhangi bir gönderinin gerçekleştiği tarih ve saat gayet önemlidir.
  • Online Saadet Zinciri Dolandırıcılığı: Saadet zinciri kavramı çok da uzak olmayan geçmişte adına aşina olduğumuz bir kavram olup online olarak da yapılmaya başlanmıştır. Dolandırıcılar, internet ortamında verdiği reklamlarla sisteme dahil olacak olan kişilere yüksek kâr elde edileceğini vaat ederek mağdurların dikkatini çekmektedir. Dolandırıcılar, sisteme dahil olunması halinde sistem üyelerinin düzenli olarak yüksek oranlarda karlar elde edeceklerini vaat ediyor ve henüz üyeliklerinin en başında bonus adı altında yüksek meblağlarda ödemeler gerçekleştirmektedirler. Kolay yoldan para kazanmak isteyen ve gerçekten de yüksek gelir elde ettiklerini düşünen mağdurlar zamanla sisteme daha çok parayla dahil oluyorlar fakat platform yöneticileri üyelerin hiç de beklemediği bir anda ödemeleri kesmeye başlıyor ve  platformu sonlandırıyorlar. Sisteme dahil olan üyeler ise elde ettikleri kardan daha fazlasını dolandırıcılara kaptırmış şekilde bu suçun mağduru konumuna geliyorlar.
  • Forex Dolandırıcılığı: Forex Dolandırıcılığı hayatımıza yeni giren birçoğumuzun yabancı olduğu bir kavramdır. Forex Dolandırıcılığında platforma sahipleri insanların aldatmasıyla sürekli şekilde para akışı sağlanır. Platform para yatırma işlemiyle sürece dahil olanlara aslında pek de gerçeği yansıtmayan yatırım tavsiyelerinde bulunarak yüksek kâr vaadinde bulunurlar. Buna benzer diğer platformlarda da olduğu gibi sisteme yeni dahil olanlara gerçekten yüksek meblağlarda kazançlar sağlatarak güven kazanırlar. Bu süreç bu şekilde uzun bir süre gitmekte olup platform üyelerinin sürekli para yatırmasını sağlayıp parasını çekmemesi konusunda direktiflerde bulunulur. Tarif edilen bu süreç para yatırarak sisteme dahil olan kişilerin para kazanmasının pek de mümkün olmadığı ana kadar devam eder. Sisteme dahil olan mağdurlar bu noktadan itibaren bir dolandırıcılık vakasının mağduru olduklarını anlarlar. Forex Dolandırıcılığı da TCK’nın 158.maddesinde ifade edilen “Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,” işlenmesi nedeniyle nitelikli dolandırıcılık vasfına sahiptir. Forex yatırımı normal şartlar altında  yasal olarak yapılması gereken bir işlem olup kişilerin bu platformlara üye olmadan önce mutlaka Forex şirketinin yasal olup olmadığını e-Devlet üzerinden sorgulatması bu tür mağduriyetlerin yaşanmasının önüne geçecektir.
  • Telefon Dolandırıcılığı: Günlük hayatta en çok karşılaştığımız ve görünüşe göre karşılaşacağımız dolandırıcılık yöntemi telefon dolandırıcılığıdır. Dolandırıcılar numarasından ulaştığı şahsa kendilerini çoğunlukla polis, asker veya savcı olarak tanıtarak kişilerin bu mesleği yapanlara duydukları saygı ve güvenden istifade etmektedirler. Dolandırıldım ne yapmalıyım sorusunu soran bir çok vatandaşın dolandırılma şekli telefon dolandırıcılığıdır. Dolandırıcılar, arayarak ulaştığı şahsa kendilerini polis, asker veya savcı olarak tanıtarak isimlerinin terör örgütü faaliyetlerine karıştığını bu durumdan kurtulmaları için belirli bir tutarda para vermeleri gerektiğini ifade ediyorlar. Bu şekilde yapılan dolandırıcılıkta dolandırıcılar, daha çok mağdurların dalgınlıklarından ve polis, asker, savcılara toplumda duyulan güvenden faydalanmaktadırlar. Emniyet birimlerimizin de sık sık hatırlattığı üzere hiçbir polis, savcı veya asker vatandaştan şahsen para istemez. Telefon dolandırıcıları, 08504852131, 08505202825, 05488532781, 02162281325 gibi numaralardan arayarak sizi ikna ederek paranızı almaya çalışır. Dikkat etmelisiniz. Vatandaşlarımızın yukarıda ifade edilen dolandırıcılık yönteminin mağduru olmaları halinde hiç vakit kaybetmeden emniyet görevlilerine veya savcılığa müracaat etmeleri gerekir. Eğer ki telefonda yapılan görüşme esnasında banka bilgileri vs. gibi bilgileri paylaşmışlar ise buna yönelik tedbir almak adına bankalarıyla veya ilgili kurumlarla irtibata geçmelidirler.
  • Banka Hesabı Üzerinden Dolandırıcılık: Sıkça karşılaştığımız bir diğer dolandırıcılık yöntemlerinden birisi olan banka hesabı üzerinden dolandırıcılık kişilerin hesaplarından para çekilmesi suretiyle gerçekleştirilir. Dolandırıcılar, kişilerin kişisel bilgilerine bir şekilde ulaşır ve ardından edindikleri bu bilgiler üzerinden banka hesaplarına ulaşırlar. Dolandırıcılar kişisel bilgileri elde etme aşamasında sergiledikleri hileli davranışlarla mağdurları savunmasız bırakarak amaçlarına ulaşırlar. Bu yöntemin yaygın olmasının sebeplerinden birisi de internet bankacılığının yaygın olarak kullanılmaya başlanmasıdır. Dolandırıcılar numarasına ulaştığı mağdura kendilerini banka çalışanı olarak tanıtarak ele geçirmek istedikleri bilgileri ele geçirmekte ve akabinde banka hesabında bulunan paraları çekmektedirler. Söz konusu dolandırıcılık yöntemi çok sık karşılaşılabilen bir yöntem olması nedeniyle özen gösterilmesi gereken bir konudur. Hesabınızın bulunduğu banka çalışanları da olsa hiçbir banka çalışanının sizden kişisel bilgilerinizi istemeyeceğini aklınızdan çıkarmamalısınız. Bu suçun mağduru olunması halinde mutlaka gerekli işlemlerin başlatılması adına polis veya savcıya şikayette bulunulmalı, bankan bundan haberdar edilmeli ve şikayet süreci ve ardından yaşanacak süreçler için iyi bir ceza avukatı ile çalışmalısınız.
  • Legizi Dolandırıcılığı: Legizi dolandırıcılığı, son günlerde sıklıkla karşılaştığımız bir dolandırıcılık türüdür. Kadim Hukuk ve Danışmanlık olarak hukuki hizmet ve danışmanlık sunduğumuz dolandırıcılık suçu mağdurlarının tarafımıza aktardığı dolandırıcılık türleri her seferinde değişmektedir. Bu nedenle Legizi Dolandırıcılığı Nedir? Dolandırıldım ne yapmalıyım sorusuna son zamanlarda legizi üzerinden dolandırıldım cevabı veren vatandaşlardan dolayı Legizi uygulaması üzerinden dolandırılınca neler yapılması gerektiğine ilişkin bu kısmı yazma gereği hissettik.

Legizi, ‘Digital Vasiyet’ uygulaması kişilerin vefat etmeden önce son olarak söylemek istedikleri hususları söyleyip, mesaj bırakabilecekleri iddiasıyla geliştirilen bir uygulamadır. Yani bir nevi vasiyetname gibidir. Bu uygulama kişinin ölmeden önce yazdığı mesajı kişi vefat ettiğinde yayınlanacağı vaadiyle birçok şahsın ilgi odağı olmuştur.  Ancak her verilen hizmetin karşılığı olduğu gibi bu uygulamada üye olurken kişilerin kimlik bilgilerini girmek zorundadır. Kişi üye olurken, vasiyet alacaklısı olarak seçtiği kişiye ölmeden önce yazdığı mesaj veya ses kaydı, vefat ettikten sonra ilgilisine SMS bilgilendirmesi şeklinde iletileceği belirtilmektedir. Bu teknolojiyi kullanırken kişiler, aynı zamanda bir vasiyet veya bir dijital miras da bırakabiliyor. Esasında Legizi uygulaması dolandırıcı değil ( En azından şimdilik ) ve attığı mesajlarla birlikte merak eden insanları kendi sistemine üye ederek üye kasan bir uygulamadır. İşin sonunda sıkıntılı bir durum olabilir. Zira kimlik doğrulaması yapılması gerekiyor ve bu nedenle kesinlikle üye olunmaması önerilir.

Son günlerde Legizi uygulaması sebebiyle yüzlerce kişiye “Legizi uygulamasından birisi size vasiyet bırakmak için alıcısı olarak seçti.” şeklinde mesaj gelmesiyle haliyle vatandaşlar tedirgin olmakta ve acaba yeni dolandırıcılık yöntemi mi diye düşündürmektedir. Legizi uygulaması nedeniyle dolandırıldığınız düşünüyorsanız öncelikle sakin olmalı herhangi bir ödeme yaptıysanız kullandığınız kredi/banka kartınız için bankayla iletişime geçip kullanıma kapattırmalısınız. Daha sonra en yakın Cumhuriyet savcılığı veya karakola giderek şikayetçi olmalısınız. Paranızın tahsili içinde aşağıda belirtilen yollardan birini seçmelisiniz.

Dolandırıcılık Suçu Unsurları

  • Fail

Ceza hukuku anlamında, hukuka aykırı eylemi işleyen kişi suçun failidir. Dolandırıcılık suçunun faili olabilmek için herhangi bir özellik aranmamıştır. Bu suçun faili bakımından özgü suçlardan olmadığından herkes fail olabilir. Tüzel kişiler bu suçun faili olamaz. Ama TCK 169. maddesi uyarınca tüzel kişi yararına haksız menfaat sağlanırsa bunlara özgü güvenlik tedbirine hükmolunur. Kamu görevlisinin görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanarak hileli davranışlarla yarar sağlaması durumunda dolandırıcılık suçu değil, irtikap suçu meydana gelecektir. Ancak kamu görevlisinin görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmadan yarar sağlaması durumunda dolandırıcılık suçu söz konusu olacaktır. Dolandırıcılık suçunun, tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında, kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında işlemeleri halinde nitelikli hal meydana gelir. Tüzel kişiler dolandırıcılık suçunun doğrudan faili olamaz.

  • Mağdur

Mağdur, suçu oluşturan eylemden doğrudan etkilenen kişi veya kişilerdir. Bir başka deyişle mağdur, ceza normu tarafından korunan ve suç tarafından ihlal edilen yani suçun hukuki konusunu oluşturan hukuki çıkarların sahibidir. Dolandırıcılık suçunun mağduru herkes olabilir. Ancak aldatılan kişi ile malvarlığı zarara uğrayan kişi farklı olabilir. Dolandırıcılık suçunun mağdurunun gerçek kişi olması gerekirken, suçtan zarar gören tüzel kişi de olabilir. Dolandırıcılık suçunda mağdurun belirli veya belirlenebilen olması gerekmektedir. Dolandırıcılık suçu ile aldatılan kişi ya da malvarlığına zarar gelen kişi mağdurdur. Suçun mağduru gerçek kişiler olabilir, tüzel kişiler yalnızca suçtan zarar gören konumundadır. Temyiz kudretine sahip olmayan kişiler de bu suçun mağduru olabilir çünkü suçun nitelikli hali olarak belirtilen kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle dolandırıcılık TCK m. 158/1-c’de belirlenmiştir.

  • Suçun Hukuki Konusu

Suçun hukuki konusu, öncelikli kişinin mülkiyet hakkının ve malvarlığı ile ilgili menfaatlerin korunmasıdır. Dolandırıcılık suçu ile kişinin serbestçe karar verebilme imkanı elinden alındığından irade özgürlüğü de korunmaktadır. İyi niyet ve güvene dayalı insan ilişkilerinde aksi davranışta bulunulması nedeniyle iyi niyet ve güven de suçun hukuki konusudur. Suçun hukuki konusu malvarlığının herhangi bir unsuru olabilir. Yani sadece taşınır değil taşınmaz mallar ve her türlü hak bu suçun konusunu oluşturur. Ayrıca ekonomik eşyalar gibi ekonomik değeri olmayan eşyalar da bu suçun konusunu oluşturabilir. Örneğinin kişi için manevi değeri olan bir kağıt parçasının alınması bu suçu oluşturur. Yargıtay’a göre “dolandırıcılık suçuyla iki hukuki konu korunmaktadır. Birisi insan iradesinin özgürlüğü, ikincisi ise malvarlığına ilişkin varlık ve menfaatlerdir.” (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 07.02.2006 129/13)

  • Fiil

Dolandırıcılık suçunun meydana gelebilmesi için hileli davranışlarla gerçek bir kişinin aldatılmış olması gerekmektedir. Bir eylemin hile olarak sayılabilmesi için kişinin iradesi sakatlanarak bir şekilde gerçeğin gizlenmesi veya farklı gösterilmiş olması gerekmektedir. Bu bakımdan mağdurun iradesini sakatlayan her türlü eylem hile olarak kabul edilmektedir; bu nedenle eylemin hangi hareketle yapıldığı önemli değildir. Hile, icrai bir eylemle gerçekleşebileceği gibi ihmali eylem ile de gerçekleşebilir. Ancak bu durumda dolandırıcılık suçunun meydana gelmesi için kişinin hataya düşen tarafı bilgilendirmek hususunda yükümlülüğünün olması gerekmektedir. Yargıtay kararları bağlamında yalan söylemek dolandırıcılık suçunun hile unsurunun gerçekleşmesi bakımından yeterli değildir. Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için yalanın doğruluğunu kabul ettirebilecek, muhatabın inceleme eğilimini ortadan kaldırabilecek güçte olması gerekmektedir.

Dolandırıcılık suçundan bahsedebilmemiz için hileli eylem dışında mağdurun aldatılmış olması gerekmektedir. Mağdurun aldatılmış olması için normalde hataya düşmemiş olsaydı yapmayacağı bir şeyi hataya düşürülmesi nedeniyle yapmış olması gerekmektedir. Kısacası, mağdurun aldatılmış sayılıp sayılmayacağı mağdurun kişisel özelliklerine göre belirlenecektir. Dolandırıcılık suçunda failin hileli eylemi neticesinde mağdurun aldatılması suretiyle; mağdurun veya başkasının zararına olarak failin kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.

  • Manevi Unsur

Manevi unsurlar bir suçun işlenmesi yani fiil ile kişinin arasındaki bağdır. Bu bağ kurulmadıkça suçun manevi unsurunun varlığı oluşmaz. Örnek vermek gerekirse suçun kasten ya da taksirle işlenmiş olması suçun manevi unsurudur. Kısaca fiilin nasıl işlendiği, ne şekilde işlendiği suçun manevi unsurudur. Manevi unsur denildiği zaman suçun kasten mi taksirle mi işlendiği hususundan bahsedilir. Dolandırıcılık suçu ancak kasten işlenebilen suçlardandır, taksirle işlenmesi mümkün değildir. Bu durumda fail bilerek ve isteyerek eylemde bulunmaktadır. Olası kast ile de dolandırıcılık suçunun işlenmesi mümkündür.

  • Nitelikli Unsurlar

TCK madde 158’de nitelikli dolandırıcılık “Dolandırıcılık suçunun;

  • Dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle,
  • Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle,
  • Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle,
  • Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle,
  • Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak,
  • Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,
  • Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,
  • Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında,
  • Serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle,
  • Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla,
  • Sigorta bedelini almak maksadıyla,
  • Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle,
  • Kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak,

İşlenmesi halinde, üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Ancak, (e), (f), (j), (k) ve (l) bentlerinde sayılan hallerde hapis cezasının alt sınırı dört yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.

  • Bu madde ile 157. maddede yer alan suçların, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında; suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde verilecek ceza bir kat artırılır.” olarak düzenlenmektedir.

Dolandırıcılık suçunun nitelikli halinden bahsedebilmek için öncelikle suçun basit şeklinde aranan şartları taşıması gerekmektedir. Buna göre kredi kurumlarının aracı kılınmak suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, suçun nitelikli halleri arasında sayılmıştır. Burada önemli olan mağdurun kredi kurumlarında bulunan mevduatının elde edilmesi değil; failin mağduru aldatmak için kullandığı hileli davranışları içerisinde kredi kurumlarına yer vermesi, bu kurumları mağdurun aldatılmasında kullanmasıdır.

Konu Hakkında Emsal Karar Aramak İçin: https://karararama.yargitay.gov.tr/
dolandiricilik sucu ve cezasi nedir
dolandiricilik sucu ve cezasi

Dolandırıcılık Suçunun Nitelikli Halleri

  • Dolandırıcılık Suçunun, Dini İnanç ve Duygularının istismar Edilmesi Suretiyle İşlenmesi (158/1-a)

Dinin, dini inanç ve duygularının, hayır hasenat yapma hislerinin bir aldatma aracı olarak kullanılmasıdır. Aldatma aracı olarak kullanılan din veya mezhebin, hangisi olduğunun bir önemi yoktur. Ceza Genel Kurulunun 02/04/2013 gün ve 2012/6-1556-2013/109 – yılı kararında; aldatma aracı olarak kullanılan “cenaze için dua ya da Kur’an-ı Kerim okunması ve ardından ölen kişinin zekat borçlarının ödenmesi” hususunun dini inanç ve duygulara ilişkin olduğu ve mağdurun bu yönde aldatılarak faile yarar sağlamasında etkili olduğu kabul edilerek eylemin dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturduğu kabul edilmiştir. Yine Yargıtay kendisini hoca olarak tanıtıp muska yazarak para alma eylemini, kendisine büyü yapıldığını bildirip büyüyü bozmak için para almaları eylemini, büyü ve fal bakma bahane si ile para alma fiilini, iyileştirme bahanesiyle dua okumaları karşısında para alma eylemlerini bu fıkra kapsamında saymaktadır.

  • Dolandırıcılık Suçunun, Kişinin İçinde Bulunduğu Tehlikeli Durum veya Zor Şartlardan Yararlanmak Suretiyle İşlenmesi (158/1-b)

Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlar başkalarına güven duymaya en fazla ihtiyaç duydukları, ayrıca kandırılmaya en fazla müsait oldukları zamanlardır. Yargıtay suçun bu nitelikli halinin uygulanabilmesi için mağdurun içinde bulunduğu durumun gerçek ve yakın anlamda “tehlikeli veya zor şartlar” kapsamında kabul edilebilecek nitelikte olması gerektiğine işaret etmektedir.(15.CD. 23/01/2013, 18168/1054)

“TCK’nın 158/1-b maddesinde yer alan “zor şartlar” ibaresi, mağdur esas alınarak değerlendirilme yapılması gereken bir ibaredir. Mağdurun zor şartlarda bulunup bulunmadığı, olaysal olarak ve mağdur esas alınarak sübjektif olarak değerlendirilmelidir. Buna göre, mağdur, gerçekte zor şartta olmamasına rağmen, kendisinin zorda olduğunu düşünmesi durumunda ya da mağdurun zorda olduğuna dair sanığın sanal iknaları bu madde kapsamında değerlendirilemeyecektir. Sanığın hedefindeki mağdur, olayın koşullarına göre, çaresizlik içinde bulunmakta, bu psikolojik baskı altında daha çok savunmasız kalmakta ve bu anlamda kendisine uzanacak bir yardım eline her zamankinden daha fazla ihtiyaç duymaktadır. Bu kapsamda; kişinin bir trafik kazasına maruz kalması, değişik nedenlerle hastanede tedavi görürken kendisi veya bir yakını için acil ve yoğun bir yardıma ihtiyaç duyması, deprem felaketi sonrası ruhsal ve bedensel olarak muhtaç duruma düşmesi, zor şart kapsamında değerlendirilebilecek örnekler arasında sayılabilir, fakat, her trafik kazasında veya her hastalıkta kişinin zor şartlar altında olduğu kabul edilmemelidir. Söz konusu olayın meydana geldiği zaman dilimi, hastalığın veya yaralanmanın boyutu, olaya maruz kalan kişinin ekonomik ve sosyal durumu, olaydan etkilenme derecesi, olayın gelişim süreci, sanığın olaya müdahale tarzı ve zamanlaması gibi hususlar, anlık olarak kişinin zor durumda olup olmadığını belirlemede kriter olarak değerlendirilmelidir.” (15. CD. 13.02.2017, 15895/5902)

  • Dolandırıcılık Suçunun, Kişinin Algılama Yeteneğinin Zayıflığından Yararlanmak Suretiyle İşlenmesi (158/1-c)

Bu nitelikli halin uygulanması için, mağdurun yaşının küçüklüğü veya ilerlemişliği, akıl hastalığı, sağır ve dilsizlik, sarhoşluk, uyuşturucu madde kullanma gibi nedenlerle algılama, anlama ve değerlendirme yeteneğinin zayıf olması ve bu kişiye karşı hilenin kullanılarak onun aldatılmış olması gerekir. Söz konusu durumların, somut olay açısından algılama yeteneğini zayıflatmış olup olmadığının araştırılması gerekir. Sağır ve dilsiz olan kişilere karşı dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia olunduğu hallerde bu durumun mağdurun algılama yeteneğini zayıflatıp zayıflatmadığının araştırılması ve tespit edilmesi gerekir. Maddede geçen “algılama yeteneğinin zayıflığı” halinin somut olayda mahkeme tarafından uzman hekim veya adli tıp uzmanından alınacak rapora göre belirlenmelidir.

  • Dolandırıcılık suçunun Kamu Kurum ve Kuruluşlarının, Kamu Meslek Kuruluşlarının, Siyasi Parti, Vakıf veya Dernek Tüzel Kişiliklerinin Araç Olarak Kullanılması Suretiyle İşlenmesi

Kamu kurumu deyince akla; devlet tüzel kişiliği, il özel idareleri, belediyeler, köyler, üniversiteler, KİT’ler, Yüksek Öğretim Kurumu, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Kurumu ve katma bütçeli kuruluşlar gelmektedir. Ancak noterlik bürosu, avukat bürosu kamu hizmeti yapmalarına karşın, kamu kurumu değildirler. Bu nitelikli halin uygulanması için, sayılan kuruluşların araç olarak kullanılması gerekli olup, dolandırıcılığın bunların zararına olarak gerçekleştirilmesine gerek yoktur. Burada önemli olan, bu kurumların araç olarak, aracı olarak kullanılmasıdır. Hatta eylem, kamu kurumlarının zararına olarak gerçekleştirilir ise, d bendi hükümleri değil, e bendi hükümleri uygulanacaktır.

Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evrakının, makbuzlarının, taşıtının kullanılması mağdur üzerinde kurumdan gelindiği ne dair bir düşünce oluşturacak ve aldatılmasını kolaylaştıracaktır. Yargıtay’ın süregelen uygulamasına göre fail tarafından kıymetli evrakın sahte olarak tanziminden sonra icraya konulması hallerinde eylemin sahte belge ile kamu kurumu olan icra dairesini aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturduğu kabul edilmektedir. Yargıtay olayda nüfus cüzdanının kullanılması, trafik tescil belgesinin kullanılması, araç plakasının kullanılması, avukat kimliğinin kullanılması suretiyle dolandırıcılığın gerçekleştirilmesi halinde bu bent hükümleri uygulanacaktır.

  • Dolandırıcılık Suçunun Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Zararına Olarak İşlenmesi

Bu ağırlaştırıcı nedenin söz konusu olabilmesi için, dolandırıcılık eyleminin kamu kurum ve kuruluşlarının malvarlığına zarar vermek amacıyla gerçekleştirilmesi gerekir. Kamu kurum ve kuruluşlarının malvarlığına verilen zarar, o kuruluştan hakkı olmayan bir parayı almak şeklinde olabileceği gibi, kuruluşa gerçekte var olan bir borcu vermemek şeklinde de olabilir. Kamu kurumu ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçu, kamu görevlisi olan kimseler tarafından işlenebileceği gibi, kamu görevlisi olmayanlar tarafından da işlenebilir. Kamu kurum ve kuruluşunun zararına olarak işlenen dolandırıcılık suçunda suçun mağduru, kendisi aldatılan, iradesi sakata uğratılan kurum çalışanı iken, suçtan zarar gören ise, kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir.

Hukuken geçerli bir kararla boşandıktan sonra, eşlerin bir arada ya şamasının boşanmanın maaş almak amacıyla yapıldığının ve hileli davranışın kanıtı olamayacağını, nitekim 5560 Sayılı Kanunun 56. maddesinde bu durumu tespit edilen kimselerin gelir ve aylığının kesileceğini ve ödenmiş tutarların geri alınacağının belirtildiğini, bu hususta cezai düzenlemenin bulunmadığını, faillerin eyleminin hukuki ihtilaf mahiyetinde olduğunu, bu nedenle de dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarının oluşmadığını, başkasının sağlık karnesi ile muayene olmaya çalışan kimse için, bunu kontrol eden doktorun ilk bakışta durumu anladığında hile unsurunun gerçekleşmediğini bu nedenle suçun oluşmadığını kabul etmektedir.

  • Dolandırıcılık Suçunun Bilişim Sistemlerinin, Banka veya Kredi Kurumlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle İşlenmesi

Bilişim sistemi yoluyla dolandırıcılıkta, sistemin kandırılmasından söz edilemeyeceğinden, bu sistem aracılığıyla, bu sistemi kullanan karşıda ki insanların kandırılması söz konusudur. Bu nedenle sistemin bir kısım açıkları bulunarak, sisteme bazı şeyler varmış gibi girilmek suretiyle yarar sağlama, hileli hareketin insana karşı yapılmaması nedeniyle dolandırıcılık suçunu değil, hırsızlık suçunu oluşturabilecektir. Genellikle internet üzerinden bir şey satmak için ilan verip, paranın gönderilmesine rağmen ürünün gönderilmediği olaylarda bu bentin uygulanması söz konusu olmaktadır. Banka veya kredi kurumunun araç olarak kullanılmasında ise, zarar verilen banka veya kredi kurumu değildir, ancak bu kurumlar kullanılarak üçüncü kişilere zarar verilmektedir. Bankaların sadece ödeme vasıtası olduğu hileli hareketlerde vasıta olarak kullanılmadığı, aldatmada etkisinin bulunmadığı durumlarda, yani dolandırıcılık suçunda unsur olan hilenin kullanılmasından sonra, paranın banka aracılığı ile sanığa gönderilmesi eyleminde, hilenin gerçekleşmesinde ödeme aracı durumunda bulunan bankanın rolünün bulunmadığı dikkate alınarak eylemin 5237 Sayılı TCK’nin 157 maddesinde öngörülen dolandırıcılık suçunu oluşturduğu kabul edilmektedir.

  • Dolandırıcılık Suçunun Basın ve Yayın Araçlarının Sağladığı Kolaylıktan Yararlanmak Suretiyle İşlenmesi

TCK 158/1-g maddesi uyarınca basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanarak dolandırıcılık suçunun işlenmesini nitelikli hal olarak belirlenmiştir. Bu nitelikli halin uygulanması için, basın ve yayın araçlarının, dolandırıcılık suçunun işlenmesinde özel bir kolaylık sağlamış olması gerekir. Basın ve yayın araçlarını, basın mensubu olan kimseler bu suçu işlemekte kullanabileceği gibi, basın mensubu olmayan kimseler de kullanabilir.

Bu nitelikli halin uygulanması için, basın ve yayın araçlarının, dolandırıcılık suçunun işlenmesinde özel bir kolaylık sağlamış olması gerekir. Basın ve yayın araçlarını, basın mensubu olan kimseler bu suçu işlemekte kullanabileceği gibi, basın mensubu olmayan kimseler de kullanabilir. Örneğin, “kanser olan bir kimsenin hayatını kurtarmak için şu kadar para gereklidir” diyerek gazetelere ilan verip, yardım toplama veya “şu köye okul yaptırıyoruz” diye televizyonlarda yayın yapma veya hastane yapılacağına ilişkin ilan vererek kişileri aldatma durumunda, bu nitelikli halin uygulanması gerekir. Bu bent uygulamasına örnek olarak, “kupon karşılığı televizyon vereceğini açıklayan gazete sahibinin, sürekli gazete fiyatlarını artırması, dağıtacağını söylediği televizyonlarla ilgili herhangi bir anlaşma yapmamış olması ve günü geldiğinde söz verdiği TV’leri dağıtmaması eylemi” verilmiştir.

Yargıtay’ın bu nitelikli halin uygulanmasına ilişkin kararları farklılıklar göstermektedir. Bir kısım kararlarda failin gazeteye veya internete verdiği ilanın sadece mağdura ulaşmasına yardımcı olduğu, hileli hareketlerin gerçekleştirilmesi ve mağdurun aldatılmasında bir kolaylık sağlamadığından eylemin 5327 Sayılı TCK.nin 157. maddesinde düzenlenen “basit dolandırıcılık” suçu nu oluşturduğu, bir kısım kararlarında ise eylemin 5237 sayılı TCK.nin 158/1-g maddesi oluştuğunu kabul etmiştir.

  • Dolandırıcılık Suçunun, Tacir veya Şirket Yöneticisi Olan ya da Şirket Adına Hareket Eden Kişilerin Ticari Faaliyetleri Sırasında veya Kooperatif Yöneticilerinin Kooperatifin Faaliyetleri Kapsamında İşlenmesi (158/1-h)

Anılan maddede iki tür suç öngörülmüştür. Bunlardan birisi ticari faaliyet sırasında dolandırıcılık; diğeri ise, kooperatifin faaliyeti kapsamında dolandırıcılıktır. Bu suç, özgü bir suçtur. Bu suçu ancak, tacir olan şirket yöneticisi ya da şirket adına hareket eden kişiler ya da kooperatif yöneticileri işleye bilir. Bunların dışındakilerin bu suçu işleyebilme olanağı bulunmamaktadır. Bu nitelikli halin oluşması için, failin tacir veya şirket yöneticisi ya da şirket adına hareket eden kimse olması yeterli değildir. Aynı zamanda aldatıcı nitelikteki eylemin, ticari faaliyetleri sırasında gerçekleştirilmiş olması gerekir. Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif denir.

  • Dolandırıcılık Suçunun, Serbest Meslek Sahibi Kişiler Tarafından Mesleklerinden Dolayı, Kendilerine Duyulan Güvenin Kötüye Kullanılması Suretiyle İşlenmesi (158/1-i)

Bu suçun faili ancak, serbest meslek mensubu olan kimseler olabilirler. O halde, gerçekte serbest meslek mensubu olmayan kimseler bu suçun faili olamayacaklardır. Başkasına bağlı olmaksızın çalışan, serbest hekim mali müşavir, mimar, mühendis serbest meslek memurudurlar. Tacirler, esnaflar, serbest meslek memuru değildirler. Ancak, bir kimse serbest meslek mensubu olsa bile, mesleğini ön plana çıkarmadan, mesleğinden dolayı kendisine duyulan güveni kullanmadan hileli davranışta bulunarak bir kimseyi aldatırsa, bu durumda basit dolandırıcılık suçu oluşacak, bu nitelikli hal uygulanmayacaktır.

  • Dolandırıcılık Suçunun, Banka veya Diğer Kredi Kurumlarınca Tahsis Edilmemesi Gereken Bir Kredinin Açılmasını Sağlamak Maksadıyla İşlenmesi (158/1-j)

Bankanın her türlü işlemleri için dolandırılması, bu nitelikli halin uygulanmasını gerektirmez. Yalnızca banka veya diğer kredi kurumlarınca bir kredinin tahsisini sağlamak amacıyla dolandırılması durumunda, bu nitelikli hal uygulanacaktır. Bu nitelikli halin uygulanması için, banka veya kredi kurumundan bir kredinin tahsis edilmesi için, dolandırıcılık yapılması yeterli değildir. Tahsis edilmemesi gereken bir kredinin tahsis edilmesi için dolandırıcılık yapmak gerekir. Eğer aslında failin koşullarında bulunan birisine, normalde kredi tahsis edilmesi mümkün iken, fail koşullarını daha yüksek göstererek krediyi alırsa, bu nitelikli hal uygulanmayacaktır. Bu nitelikli halin uygulanması için, kredi elde eden kişinin banka ve diğer kredi kurumlarının görevlilerini hile ile aldatmış olması gerekir. Yoksa hiçbir hile olmadan görevlilerin yanılması sonucu kredi tahsisi halinde bu nitelikli hal uygulanmaz.

  • Dolandırıcılık Suçumun, Sigorta Bedelini Almak Maksadıyla İşlenmesi (158/1-k)

Bu nitelikli halin uygulanması için, sigortalayan şirketin dolandırılmış olması ve hakkı olmayan bir sigorta bedelinin kısmen veya tamamen alınmış olması gerekir. Burada aldatılan sigorta bedelinin ödenmesine karar verecek olan sigorta şirketinin çalışanı, suçtan zarar gören ise, ödemede bulunacak olan sigorta şirketidir. Suçun oluşması için, sigorta bedelini almak üzere, zararın gerçekleştiğini ileri sürerek bu bedeli sahte işlem ve belgelerle almaları ya da almaya kalkışmaları gerekir. Olayla ilgili belgeler sigorta kurumuna sunulmadıkça suçun icra hareketleri başlamaz. Failin sigortalı malını, sigorta bedelini almak için tahrip etmesi, yakması, bozması, yok etmesi kandırmaya yönelik ağır yalandır ve hiledir. Bu şekilde sigorta bedelinin alınması halinde dolandırıcılık suçu oluşur.

  • Dolandırıcılık Suçunun Kişinin, Kendisini Kamu Görevlisi veya Banka, Sigorta ya da Kredi Kurumlarının Çalışan Olarak Tanıtması Suretiyle İşlenmesi(158/1-l)

Bu nitelikli hal fıkraya 24.11.2016 tarih ve 6763 sayılı Kanunun 14. maddesiyle eklenmiştir. Bu tarihten önceki eylemlerin TCK’nin 157. Maddesi kapsamında değerlendirileceğine ve uzlaşma hükümlerinin uygulanacağına dikkat edilmelidir. Düzenlemeyle son dönemlerde yaygın olarak görülen ve medyaya da yansıyan telefon dolandırıcılığı fiillerinin daha fazla cezalandırılması amaçlanmıştır. Bu nitelikli halin uygulanması için kişinin kendisini sayılan nitelikleri haiz bir kişi olarak tanıtması veya sayılan kurum veya kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi ve bu şekilde aldatılmasında araç olarak kullanılması gerekir.

dolandiricilik sucu cezasi
dolandiricilik sucu cezasi

Dolandırıcılık Suçunun Cezası Nedir?

  • Dolandırıcılık Suçu Temel Hali Cezası: 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kısım Kişilere Karşı Suçlar Başlığı ve Onuncu Bölüm Malvarlığına Karşı Suçlar Başlığı Altında 157. Maddesinde dolandırıcılık suçunun basit hali ve cezası öngörülmüştür. Aynı kanunun 158. Maddesinde de nitelikli dolandırıcılık halleri sayılmıştır. Dolandırıcılık suçunun cezaları açıkça kanunda düzenlenmektedir. TCK madde 157’de dolandırıcılık suçunun yaptırımı 1 yıldan 5 yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıdır. Dolandırıcılık suçu ve cezası basit halinde bu ceza öngörülmüştür.
  • Nitelikli Dolandırıcılık Halleri: TCK madde 158’de nitelikli dolandırıcılık şu şekilde tanımlanmıştır. “Dolandırıcılık suçunun;
  1. Dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle,
  2. Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle,
  3. Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle,
  4. Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle,
  5. Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak,
  6. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,
  7. Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,
  8. Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında,
  9. Serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle,
  10. Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla,
  11. Sigorta bedelini almak maksadıyla,
  12. Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle,

İşlenmesi halinde, üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, (e), (f), (j), (k) ve (l) bentlerinde sayılan hâllerde hapis cezasının alt sınırı dört yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.

(2) Kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

(3) Bu madde ile 157. maddede yer alan suçların, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında; suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde verilecek ceza bir kat artırılır.” olarak düzenlenmektedir.

Dolandırıcılık suçunun nitelikli halinden bahsedebilmek için öncelikle suçun basit şeklinde aranan şartları taşıması gerekmektedir. Buna göre kredi kurumlarının aracı kılınmak suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, suçun nitelikli halleri arasında sayılmıştır. Burada önemli olan mağdurun kredi kurumlarında bulunan mevduatının elde edilmesi değil; failin mağduru aldatmak için kullandığı hileli davranışları içerisinde kredi kurumlarına yer vermesi, bu kurumları mağdurun aldatılmasında kullanmasıdır.

  • Daha Az Cezayı Gerektiren Haller: Dolandırıcılık suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 157. Maddesinde, bu suçun nitelikli hali ise 158. Maddesinde düzenlenmiştir. Ancak daha az cezayı gerektiren hal başlıklı TCK’nin 159. Maddesinde suçun hafifletici sebebi belirlenmiştir. Madde hükmüne göre dolandırıcılık suçunun işlenmesi, bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsil edilmesi için yapılıyorsa verilecek ceza 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası olacaktır. Ayrıca suçun takibi mağdurun şikayeti ile yapılacaktır. Hukuki ilişkiye dayalı bir alacak mutlaka para ile belirlenmek zorunda değildir ancak bu madde kapsamındaki suçun gerçekleşmesi için fail ile mağdur arasında gerçek anlamda bir alacak-borç ilişkisi doğmalıdır. Bunun dışında dolandırıcılık fiili alacağın tahsil edilmesi amacı ile yapılmalıdır. Alacağın tahsili dışında mağduru bir ödeme yapmaya zorlamak bu suçun kapsamına girmeyecektir.
  • Özel Görünüş: Suçun ceza kanununda işlendiği şekline bazı etkenler etki etmektedir. Bunlar teşebbüs, iştirak ve içtima olup suç hakkında verilecek cezada değişiklik yapılmasına yol açar. Örneğin teşebbüs suçun tanımdaki icraya elverişli hareketlerinin başlaması ancak failin elinde olmayan sebeplerle icrai hareketlerini tamamlayamaması şeklinde oluşur. Bunun dışında gönüllü vazgeçme icrai hareketlerin başladıktan sonra failin kendi isteği ile bu hareketleri sonlandırması şeklinde meydana gelir. Etkin pişmanlık ise failin icrai hareketlere başlayıp suçu tamamlaması ve sonuçlarından vazgeçmesidir. İştirak; suçun birden çok kişi tarafından birlikte işlenmesi şeklinde meydana gelir. Son olarak içtima da her suç türü için ayrı ayrı sorumlu olunması şeklinde ortaya çıkar.

Dolandırıcılık Suçu Özel Görünüşü

  • Teşebbüs

Teşebbüs, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda 35. Maddede düzenlenen ve verilecek cezada farklılık yaratan bir muhakeme kuralıdır. Kişi icrai hareketlerine başlar ancak elinde olmayan sebeplerle bunu tamamlayamazsa teşebbüsten söz edilir. Bu durum yani icrai hareketlerin yarıda kesilmesi failin iradesi dışında bir sebepten meydana gelmelidir. Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur. Dolandırıcılık suçu teşebbüse elverişli suçtur. Failin hileli eylemi neticesinde mağdurun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar elde edememesi halinde eylem teşebbüs aşamasında kalmış olur. Kısacası burada önemli olan zararın meydana gelip gelmediğidir.

  • İştirak

Kural olarak suçlar tek faille işlenebilir ancak bazen bu suça birden fazla kişi katılım gösterebilir. Bu durumda kişilerin cezai sorumluluğu genişler ve suçun işlenişine katılan herkes cezalandırılır. İştiraktan söz edebilmek için failin birden çok kişi olması gerekir. Ayrıca suçun icrası başlamış olmalı ve bu durum bütün iştirak eden failler için geçerli olmalıdır.yani failler işlenen suça az ya da çok katkı sağlamalıdır. İştirak, bir suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla kişi tarafından fikir ve eylem birliği içinde birlikte suç işlenmesini ifade eder. Birden çok kişinin katılımıyla bir suç işlendiğinde suça iştiraka ilişkin genel hükümlere göre ceza sorumluluğu belirlenir. Dolandırıcılık suçunda iştirak mümkündür.

  • İçtimaı

Suçların içtimaı bir kişinin ceza kanunu birden çok ihlal etmesi halinde söz konusu olur. Kural olarak bu durumda ihlal sayısınca suç meydana gelir. Bununla birlikte; yasada bazı hallerde birden çok ihlalin tek bir suç sayılacağı ve faile tek bir ceza verileceği öngörülmektedir. Her suç için öngörülen ceza gerçek içtima kurallarına göre belirlenir. Aynı fail tarafından işlenmiş birden çok suç bulunmasına rağmen, çeşitli nedenlerle faile tek cezanın verildiği kuruma Türk ceza hukukunda “suçların içtimaı” denmektedir. Dolandırıcılık suçu ile gerekli şartların oluştuğu takdirde suçların içtimai kurumunun oluşması mümkündür.

Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına Kararı

  • Adli Para Cezasına Çevirme

Kural olarak ceza hukukunda adli para cezası ve hapis cezası olmak üzere iki tür ceza vardır. Her ikisine de yalnızca yargı mercileri mahkemeler tarafından karar verilebilir. Çünkü devletin verdiği para cezası adli değil idari para cezası olmaktadır. İkisi arasındaki fark şudur: Adli para cezası ödenmezse hapis cezasına dönebilir, ancak idari para cezasında böyle bir durum yoktur. Adli para cezası sanıktan alınır ve devlete ödenir. Paranın mağdura ödenmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Adli para cezası, yargılamayı gerçekleştiren mahkeme tarafından, hükümlünün bir miktar parayı devlet hazinesine ödemesine karar verilmesidir. Dolandırıcılık suçunun yaptırımı, gerekli şartların oluşması halinde adli para cezasına çevrilebilir.

  • Erteleme

Mahkemeler tarafından hükmedilen cezanın ertelenmesi belirli bir süre için verilir. Erteleme hükümlerinin uygulanabilmesi için kişinin aldığı cezanın 2 yıl ve daha az hapis cezasını gerektiren bir suç olması gerekir. Eğer fail 18 yaşından küçükse veya 65 yaşından büyükse 3 yıl ve daha az hapis cezaları hakkında erteleme hükümleri uygulanır. Erteleme kararında, mahkemece yargılanan kişinin suçlu olduğu tespit edilmiş ve kişi hakkında hapis cezası hükmedilmiştir. Ancak, mahkeme tarafından kişiye verilen hapis cezasının, cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesi halinde erteleme kararı verilmiş olacaktır. Dolandırıcılık suçunda gerekli şartların varlığı halinde erteleme hükümleri uygulanabilir.

  • Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına Kararı

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi içerisinde belli koşullar yerine getirildiğinde ceza kararının hiçbir sonuç doğurmayacak şekilde ortadan kaldırılması ve davanın düşürülmesine sebep olan CMK 231. maddede düzenlenen yaptırımdır. Dolandırıcılık suçunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir. Dolandırıcılık suçunun basit veya nitelikli hallerinde de hapis cezasına hükmedildiği takdirde bu hapis cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi mümkündür. Erteleme kararı ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı (HAGB) ile aralarındaki en büyük fark; erteleme kararı hukuk dünyasında bir sonuç doğururken hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile kurulan hüküm hiç var olmamış gibi sonuç doğuracak olmasıdır.  Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile hakim hükme karar vermiş ancak belirli şartların gerçekleşmesi halinde hükmü açıklamaktan vazgeçmesi durumu mevcuttur.

Soruşturma ve Kovuşturma Aşaması

  • Soruşturma Aşaması

Kural olarak dolandırıcılık suçu resen takip edilir.  Fakat suçun TCK m.159’da belirtilen daha az cezayı gerektiren “nitelikli hal” kapsamında işlenmesi durumunda takibi şikayete bağlıdır. Türk ceza hukukunda suçu şikayet etmek ya da ihbar etmek suretiyle ya da Cumhuriyet savcının suçun işlendiğini düşünmesi üzerine yine Cumhuriyet Savcısının yaptığı araştırmaya ceza yargılamasında soruşturma denmektedir. Bu aşamada savcı, kovuşturma aşamasına geçip geçmeye yer olup olmadığına karar vermek üzere araştırmak üzere soruşturma başlatır. Türk Ceza Muhakemesi Kanunu’nda soruşturma aşaması 160.maddede düzenlenmiştir. Dolandırıcılık suçuna ilişkin olarak aşağıda daha detaylı izah edileceği üzere şikayete tabi bir suç olmadığı için hem şikayet üzerine hem de savcının re-sen araştırması üzerine soruşturma başlatılabilir.

  • Kovuşturma Aşaması

Dolandırıcılık suçuna ilişkin olarak, Cumhuriyet Savcısı  ilk ihtimal olarak şüpheli hakkındaki soruşturmanın sonucunda suçu işlediğine dair yeterli şüphe oluşmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vererek soruşturma aşamasını sonlandırabilir.  Ya da ikinci ihtimal olarak şüpheli hakkında iddianame düzenler. Ceza Mahkemesi savcı tarafından düzenlenen iddianameyi kabul ederse kovuşturma aşamasına geçilmiş olur. İşte bu yargılama süreci CMK’da kovuşturma olarak adlandırılmıştır ve CMK’nın 175. Maddesinde düzenlenmiştir. Kovuşturma aşamasında Cumhuriyet Savcısı tarafından hazırlanan iddianamedeki eylem ve şüpheli hakkında yargılama yapılır ve şüpheli artık sanık durumuna geçer.

Gözaltı ve Tutukluluk Hali

Kişilerin savcılık kararı ile kolluk tarafından (polis, jandarma) belirli bir yerde tutularak serbest hareket etme özgürlüğünün kısıtlanmasına gözaltı denmektedir. Gözaltına alınma için illa hakim kararı gerekmez. CMK’ya göre gözaltı şüphelinin/kişinin hakkındaki işlemlerin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi ve tamamlanması adına kişiyi hürriyetinden alıkoyarak,  kısıtlanmasıdır. Dolandırıcılık suçu ile yakalanan şüpheli de gözaltına alınabilir. Gözaltı kararı adli sicil kaydına (sabıka kaydı) işlemez. Dolandırıcılık suçuna ilişkin tutukluluk süresi CMK 102/1 maddesi kapsamında en fazla 1 yıldır. Zorunlu hallerde bu süre 6 ay daha uzatılabilir. Bu süreye kanun yollarında (İstinaf ve Temyiz) geçen süreler dahil değildir.

Tutuklama da yine aynı şekilde geçici olarak başvurulan bir koruma tedbiridir. Tutuklama kararı ile kişinin yine özgürlüğü kısıtlanmaktadır ancak gözaltı kararından farkı  ister soruşturma ister kovuşturma aşamasında olsun mutlaka bir hakim tarafından verilmelidir. Dolayısıyla Cumhuriyet Savcısı şüpheli hakkında tutuklama kararı veremez. Tutuklama hükümlerinin uygulanabilmesi için, şüphelinin dolandırıcılık suçunu işlediği yönünde kuvvetli suç şüphesinin ve CMK’nın 100. maddesindeki koşulların bulunması gerekir. Bu koşulların varlığı halinde tutuklama hükümleri uygulanabilecektir.

Şikayet Süresi, Zamanaşımı, Uzlaşma, Etkin Pişmanlık ve Görevli Mahkeme

  • Şikayet Süresi

Şikayet, takibi şikayete bağlı suçlar, bir suç hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılabilmesinin suçun mağdurunun veya suçtan zarar gören kişilerin şikayetçi olmasına bağlı olduğu suçlardır. Kural olarak dolandırıcılık suçu resen takip edilir.  Fakat suçun TCK m.159’da belirtilen daha az cezayı gerektiren “nitelikli hal” kapsamında işlenmesi durumunda takibi şikayete bağlıdır. Dolandırıcılık suçunun nitelikli hali hukuki işleme dayalı alacağın tahsil edilmesi için yapılan fiildir. Fail ile mağdur arasında bir hukuki ilişki bu ilişki de ir alacak verecek ilişkisi olmalıdır. Dolandırıcılık fiilinde amaç alacağın tahsil edilmesidir. Hem hukuki ilişki hem de alacak hukuk düzeni tarafından korunuyor olmalıdır. Haksız fiilden kaynaklanan alacağın tahsil edilmesi için bir dolandırıcılık yapılıyorsa 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 159. Maddesi kapsamına girmeyecektir.

  • Zamanaşımı

Dava zamanaşımı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 66. Maddesinde düzenlenmiştir. Zamanaşımı davanın düşmesine yol açar böylece yargılama sona erer. Madde hükmüne göre zamanaşımı sürelerinin belirlenmesi verilecek cezaya göre tayin edilir. Örneğin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda zamanaşımı süresi 30 yıl iken, beş yıldan fazla olmamak üzere hapis ya da adli para cezasını gerektiren suçlarda zamanaşımı süresi 8 yıldır. Zamanaşımı sürelerinin bitmesi ile artık mahkemeler bu suç hakkında yargılama yapamaz. Örneğin dolandırıcılık suçunun faili de soruşturma başladıktan sonra kaçmış olabilir. Böyle bir durumda dolandırıcılık suçunun zamanaşımı süresi olan 8 yıl geçtikten sonra artık kişi hakkında herhangi bir işlem yapılmaz.  TCK Madde 66/e’ ye göre, beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlarda kamu davası 8 yıl, geçmesiyle düşer. Dolandırıcılık suçunda zamanaşımı 8 yıldır.

  • Uzlaşma

Uzlaşma kurumu ceza hukukunda tarafların anlaşmaya varmalarını sağlamak için getirilmiş bir düzenlemedir. Amacı öncelikle mağdurun yararını gözetmek ve tatmin edilmesini sağlamaktır. Faile doğrudan cezasının verilmesi yerine, mağdurun zararının giderilmesi ile uzlaşma sağlanır. Uzlaştırmaya tabi suçlar 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda yer almıştır. Bunların dışında soruşturma ve kovuşturması şikayete tabi olan suçlar da uzlaştırma kapsamındadır. Ancak devlete karşı işlenen suçlar uzlaşma kapsamına girmez. Uzlaşma,  suçtan mağdur olan kişinin suç şüphelisi ile anlaşması sonucunda ceza yargılamasının sona ermesidir. Dolandırıcılık suçu uzlaşma kapsamındadır. Taraflar soruşturma aşamasında uzlaşırsa kovuşturma aşamasına geçilmez.

  • Etkin Pişmanlık

Etkin pişmanlık, kişilerin işledikleri suçtan sonra kendi iradeleri ile pişman olması, suçtan dolayı meydana gelen olumsuzlukların giderilmesi ve adalete katkı sunması ile bazı ceza indirimleri öngören bir kurumdur. Etkin pişmanlığın söz konusu olabilmesi için bahse konu suçun kanunda sayılan suç tiplerinden biri olması gerekir. Ayrıca hüküm verilene kadar verilen zarar giderilmelidir. Türk Ceza Kanununun 168. Maddesine göre; suç tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce, failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir.

  • Görevli Mahkeme

Görevli Mahkeme, TCK madde 157 kapsamında Asliye Ceza Mahkemesi, TCK madde 158 kapsamında nitelikli dolandırıcılık halinde Ağır Ceza Mahkemesi, TCK madde 159 kapsamında ise Asliye Ceza Mahkemesidir. Yani Dolandırıcılık suçunun basit şeklinde ve TCK m.159 kapsamında daha az cezayı gerektiren hal kapsamında işlenmesi durumunda görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesidir. Bununla birlikte; suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli haller kapsamında işlenmesi durumunda görevli mahkeme “5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 12. maddesi gereğince Ağır Ceza Mahkemesidir. Dolandırıcılık suçundan yargılanan kişilerin ceza avukatı hukuki bilgisinden yararlanması gereklidir. Zira dolandırıcılık suçunun alt ve üst sınırı çok yüksek olup hürriyeti bağlayıcı ceza ile karşılaşmanız bir hayli yüksektir.

Dolandırıcılık Suçu Yargıtay Kararları

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20.01.2004 tarihli, 2003/4-285 E, 2004/7 K sayılı Kararı

  • Dolandırıcılık Suçu ve Cezası
  • TCK 157. Madde

Ticarete hile karıştırmak suçu, Türk Ceza Kanun’da kamu güvenine karşı işlenen suçların yer aldığı altıncı babının 363. maddesinde düzenlenmiştir. Bu hüküm ile ticari yaşamda güvenilir bir ortamın sağlanması, ekonomi ve toplumsal yaşamın gelişmesinin güvence altına alınması amacı güdülerek, ticari hileler cezalandırılmıştır. Taraflar arasındaki ilişki, ticari yaşamda kendiliğinden var olan karşılıklı güven nedeniyle kurulur. Anılan maddede düzenlenen suçun oluşumunda asıl olan sözleşmenin çiğnenmesi olup, zarar doğması olasılığının bulunması yeterlidir, ayrıca mağdurun mal varlığında azalma biçiminde bir zararın doğması gerekmez.

Dolandırıcılık suçu ise, Türk Ceza Kanunun mala karşı işlenen suçların yer aldığı onuncu babını 503. maddesinde düzenlenmiştir. Bu suçta, hile ve desiseler yaparak bir kişiyi hataya düşürüp onun veya başkasının zararına, kendisine veya bir başkasına haksız çıkar sağlamak eylemi cezalandırılmıştır. Taraflar arasındaki ilişki, failin hile ve desiseleri ile elde edilen, mağdurun sakatlanmış iradesi sonucu kurulmaktadır. Suç, mala karşı işlenen bir suç olduğundan, mağdurun mal varlığında bir azalma, bir başka anlatımla zarar doğması gerekmektedir. Öğretide de yaygın olarak kabul edildiği gibi dolandırıcılık suçu iki konulu bir cürümdür. Bu suç ile mal varlığı yanında kişinin irade serbestisi ve rıza özgürlüğü de korunmaktadır.


Yargıtay 23. CD., 2015/17818 E., 2015/1624 K., 14.5.2015 T.

  • Dolandırıcılık Suçu ve Cezası
  • TCK 157. Madde

Şikayetçinin, şüphelilerle yapmış olduğu telefon görüşmesi sonucu, şüphelilerin yönlendirmesiyle …’da bulunan… ATM cihazına giderek kartsız işlem menüsünü kullanmak suretiyle 7 farklı telefon numarasına “cebe havale” yoluyla toplamda 3.500 TL para gönderdiği, şikayetçinin havale yaptığı anda paranın herhangi bir ATM cihazından çekilebilecek hale gelmesi sebebiyle haksız menfaatin bu esnada temin edilmiş olduğu ve dolandırıcılık suçunun tamamlandığı, bu itibarla suçun işlendiği yerin … ili olduğu, paranın sonradan herhangi bir yerden çekilmesinin suçun işlendiği yeri değiştirmeyeceği anlaşıldığından, kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce bu değişik gerekçeyle yerinde görüldüğünden …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 10.11.2014 tarihli 2014/1031 değişik iş sayılı kararının 5271 Sayılı CMK’nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine nazaran müteakip işlemlerin merciince yapılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na tevdiine, 14.5.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Yargıtay Ceza Genel Kurulu 27.11.2018 Tarih 2017/15-504 E. ve 2018/572 K. Sayılı Kararı

  • Dolandırıcılık Suçu ve Cezası
  • TCK 157. Madde

Petrolleri A.Ş.nin, bayilerinden akaryakıt alan ve belirlenen puanı toplayan müşterilerine promosyon olarak verilmek üzere düzenlediği televizyon kampanyası kapsamında katılanın sahibi olduğu A…. Petrol isimli iş yerine 74 adet televizyon gön- derdiği, kampanya sona erdikten sonra katılanı telefonla arayan Petrolleri A.Ş. görevlisinin kalan televizyonların iadesini istemesi üzerine adı geçen iş yerinde tele- vizyon kalıp kalmadığına yönelik yapılan incelemede, müşterilerin televizyon almak için teslim ettikleri puan sliplerinin bazılarının mükerrer olduğunun ve market görevli- si olan sanıkların yeterli puanı biriktirip kampanya ürünü almak isteyen müşterilere verdikleri sliplerin mükerrer üçüncü suretlerini çıkartıp televizyon aldıklarının tespit edildiği olayda; tüm dosya kapsamına göre, kampanyada kullanılan kartların belirli bir kişi adına düzenlenmemesi nedeniyle kart puanını gösteren sliplerde isim yazmadığı, sanıkların akaryakıt satışı karşılığı toplanan puanları gösteren ve müşterilere verdikleri sliplerin fazladan suretlerini alıp kampanyada kullandık- ları, dolayısıyla sanıkların ürettikleri mükerrer sliplerin aslı sahiplerinin de kampanyadan faydalandıkları, bu nedenle sanıkların, kartı olmayan müşterilerin yaptıkları alışverişlerin tutarını almış oldukları kartlara yükleyerek puan biriktirdikleri yönündeki savunmalarının inandırıcı olmadığı, mükerrer sliplerin gerçek bir akaryakıt satışından kaynaklanan puanları temsil etmediği nazara alındığında; sanıkların, akar- yakıt satışı karşılığı toplanan puanları gösteren ve müşterilere verilen sliplerin fazladan suretlerini çıkartarak, iş yeri müşterilerine promosyon olarak verilen suça konu tele- vizyonları almak şeklindeki eylemlerinin bir bütün hâlinde TCK’nın 157. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.


Yargıtay Ceza Genel Kurulu 20/10/2015 Tarih 2014/15-807 E. ve 2015/341 K. Sayılı Kararı

  • Dolandırıcılık Suçu ve Cezası
  • TCK 157. Madde

 Suç tarihinde bir kuaför dükkânını işletmekte olan şikayetçi Oktay’ın, yanında çalışan müşteki Salih’e bankaya yatırması için bir miktar para verdiği, müşteki Salih’in bankada sırada beklerken yanına gelen sanığın, kendisini Oktay’ın görevlendirdiği izlenimi uyandırarak Oktay’ın telefonla kendisine talimat verdiğini, parayı bankaya kendisinin yatıracağını, kendisinin ise B… Halıcılık isimli işyerine gidip Oktay’ın alacağı olan parayı alması gerektiğini söylemesi üzerine, Salih’in 500 Lirayı sanığa teslim edip bankadan ayrıldığı, ardından sanığın da bankadan çıkarak olay yerinden uzaklaştığı B… Halıcılık adlı işyerini bulamayan Salih’in Oktay’ı araması üzerine aldatıldığını anladığı olayda, Salih’e patronunun ismini veren ve ne için bankada bulunduğunu bildiğini gösteren sanığın basit bir yalanı aşan, içinde bulunduğu durum itibariyle müştekiyi yanıltacak ve kandıracak yoğunluk ve güçteki sözleri ile ustaca sergilediği hareketlerin hileli davranış olduğu, TCK’nun 157. maddesinin düzenleniş şekli ve maddenin gerekçesi göz önüne alındığında, zilyetliğin geçici olarak teslimini sağlamaya yönelik bile olsa hileli davranışlar kullanılmış ve bu hileli davranışlar sonu- cu zilyetlik teslim edilmişse dolandırıcılık suçu oluşabileceğinden, eylemin dolandırıcılık suçunu oluşturacağının kabulü gerekmektedir. Başka bir anlatımla, dolandırıcılık suçunda önemli olan husus zilyetliğin hileli davranışlar sonucu devredilmesi olup, zilyetliğin belirli bir süre için sanığa devredilmiş olması ve diğer şartların da varlığı ile dolandırıcılık suçu oluşabilecektir.


Yargıtay 15. Ceza Dairesi 17/09/2019 Tarih 2019/4600 E. ve 2019/8424 K. Sayılı Kararı

  • Dolandırıcılık Suçu ve Cezası
  • TCK 157. Madde

 Sanığın, katılan Mustafa K…’dan cenazesi olduğunu söyleyip 4800 TL değerin deki 150 adet plastik sandalye ve 10 adet masayı kiralayıp temyiz dışı sanık Abdullah Keka sattığı iddia edilen olayda; sanığın cenazesi olduğunu söylemesi dini inanç ve duyguların istismarı olmadığı cenazesi olduğuna inandırdığı katılandan sandalye ve masa kiralayıp sattığı şeklindeki eyleminin TCK’nun 157/1. maddesinde düzenlenen ve 6763 sayılı Kanun’un 31. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253 ve 254 maddeleri gereğince uzlaşma kapsamında yer alan dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde nitelikli dolandırıcılık suçundan ceza verilmesi


Yargıtay 15. Ceza Dairesi 24/04/2019 Tarih 2019/293 E. ve 2019/4153 K. Sayılı Kararı

  • Dolandırıcılık Suçu ve Cezası
  • TCK 157. Madde

Sanığın gazeteye verdiği ilan yoluyla otellerde iş bulma vaadiyle şikayetçilerden menfaat temin etmek şeklindeki eyleminin; sanık ile şikayetçilerin yüz yüze görüşmeleri ve menfaat temininin bu yüz yüze görüşme ile gerçekleşmesi sebebi ile gazetenin sağladığı kolaylığın ortadan kalktığı, bu nedenle eylemin basit dolandırıcılık suçunu oluşturduğu anlaşılmış ise de, “basit dolandırıcılık” suçunun, yasada öngörülen cezasının miktarı ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu aynı Kanunun 66/1 – e ve 67/4 maddelerinde öngörülen 12 yıllık olağanüstü dava zamanaşımının, suçun işlendiği 03.04.2006 tarihinden hüküm tarihine kadar gerçekleştiği anlaşıldığından; zamanaşımı nedeni ile düşme kararı verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, suç vasfında yanılgıya düşülmek suretiyle yazılı şekilde sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine hükmedilmesi


Yargıtay 15. Ceza Dairesi 30/01/2019 Tarih 2018/1383 E. ve 2019/138 K. Sayılı Kararı

  • Dolandırıcılık Suçu ve Cezası
  • TCK 157. Madde

Katılanın 15.03.2006 tarihinde zemin ve bodrum kattan oluşan dubleks bir evi emlakçı olan sanık İsmet … aracılığıyla sanıklar Huriye.. ve eşi Orhan K….tan 87.000 TL karşılığında satın aldığı, 2011 yılında evi satmak istediği sırada evin salon ve mutfak olarak kullanılan kısmının aslında otopark olduğunu, bu kısımların projeye aykırı olarak yapıldığını öğrendiği, sanıkların bu şekilde birlikte hareket ederek atılı suçu işledikleri iddia olunan olayda, dosya kapsamına göre, sanıkların suça konu eylemde, katılanın denetim imkanını ortadan kaldıracak ağılıkta ve nitelikli dolandırıcılık suçunun unsurunu oluşturacak şekilde hile kullanmadıklarının anlaşılması karşısında, atılı suçun unsurları itibariyle oluşmadığı gözetilmeyerek sanıkların beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyet hükümleri verilmesi


Yargıtay 15. Ceza Dairesi 29/01/2019 Tarih 2018/2114 E. ve 2019/88 K. Sayılı Kararı

  • Dolandırıcılık Suçu ve Cezası
  • TCK 157. Madde

Sanıkların, katılana ait mısırı nakletmek amacıyla sahte plakalı kamyona yükledikleri, sanık Mustafa Ö…’ın kendisini Mustafa K… ismi ile tanıtarak sevk irsaliyesini bu isimle imzaladığı ve yükün teslim edilmesi gereken yere götürülmediği, bu suretle sanıkların nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda; tüm dosya kapsamına göre sanıkların mahkumiyetlerine yönelik kabulde isabetsizlik görülmemiş olup, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 23/01/2018 tarihli 2015/8-962 esas, 2018/16 karar numaralı ilamı gereğince tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

Dolandırıcılık Suçu Şikayet Dilekçesi

ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA

MÜŞTEKİ: İsim Soyisim (TC Kimlik No) – Adres Bilgileri

VEKİLİ     : Av. Umur YILDIRIM – Söğütözü Mah. Söğütözü Cad. No:2 Koç İkiz Kuleleri B Blok Kat:4 Daire:7,  06530 Çankaya

ŞÜPHELİ : İsim Soyisim (TC Kimlik No) – Adres Bilgileri

SUÇ            : Dolandırıcılık (TCK Madde 157),

SUÇ TARİHİ VE YERİ : …/…/…

KONU      : Şüpheli hakkında işlediği suç nedeniyle soruşturma başlatılmasını, soruşturma sonucunda kamu davası açılması talepli şikâyet dilekçesidir.

AÇIKLAMALAR

  1. Burada müvekkil hakkında kim olduğu, şüphelinin kim olduğu, müvekkilin şüpheli tarafından hangi vasıta ile ne şekilde dolandırıldığı , bu durumun müvekkili nasıl etkilediğine ve nasıl zarara uğradığına, ilişkin bilgilere yer verilmelidir.
  2. Burada ise, yaşanılan olaya ilişkin hangi delillerin olduğundan bahsedilmelidir.
  3. Dilekçenin ekinde verilecek delillerin neler olduğu belirtilmelidir.

HUKUKİ SEBEPLER: TCK ve ilgili her türlü yasal mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER: Tanık, yemin, sözleşmeler, fotoğraf görüntüleri, mesajlar ve ilgili her türlü yasal delil.

SONUÇ ve İSTEM   : Yukarıda açıklanan nedenlerle şüpheli hakkında soruşturma başlatılmasını, soruşturma sonucunda kamu davası açılması yönünde karar verilmesini saygılarımla vekâleten arz ve talep ederiz.

                        Müşteki Vekili

                     Av. Umur YILDIRIM

                                İmza

Dolandırıcılık Suçu Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

  • Dolandırıldım. Ne yapmalıyım?

Dolandırıcılık suçu mağduru iseniz, hemen bir kolluk ya da Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmalısınız. Bu noktada hızlı olmanız sizin lehinize olacaktır. Kaybettiğiniz maddiyatı kazanmanız adına faillerin tespiti çok önemli olduğu gibi failler eylemi gerçekleştirirken ortada bir kanıt bırakmamak adına plan yapmış olabilirler bu nedenle hızlı olmak önemli olacaktır.

  • Kendini Polis/Savcı/Hakim Olarak Tanıttı ve Beni Dolandırdı Cezası Nedir?

Yukarıda da detaylıca izah ettiğimiz üzere dolandırıcılık suçunun basit halinin cezası 1 yıldan 5 yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıdır. Türk Ceza Kanunu’nun 158. maddesine “L” bendinde kendisini kamu görevlisi olarak tanıtmak suretiyle dolandırıcılık suçunu işleyen faillerin nitelikli dolandırıcılık suçundan dolayı cezalandırılması gerektiği belirtilmiştir. İlgili madde metnine göre kendisini kamu görevlisi olarak tanıtarak mağdurlara yönelik dolandırıcılık suçunu işleyen failler hakkında verilecek ceza 4 yıldan aşağı olmamak üzere on yıla kadar hapis ve elde ettiği menfaatin iki katından az olmamak üzere adli para cezasıdır.

  • Kendisini Banka, Sigorta Şirketi, Kredi Kurumu Personeli Olarak Tanıtarak Gerçekleştirilen Dolandırıcılık Suçunun Cezası Nedir?

Kendisini banka, sigorta şirketi, kredi kurumu personeli olarak tanıtarak gerçekleştirilen dolandırıcılık suçu TCK kapsamında dolandırıcılık suçunun nitelikli hali olarak düzenlenmiş olup, bu suçu işleyen failler hakkında verilecek ceza 4 yıldan aşağı olmamak üzere on yıla kadar hapis ve elde ettiği menfaatin iki katından az olmamak üzere adli para cezasına hükmolunur.

  • İnternet üzerinden dolandırıldım, ne yapmalıyım?

İnternette bir sosyal medya platformu üzerinden dolandırılmak, nitelikli dolandırıcılık suçuna sebebiyet vermektedir. İvedilikle bu duruma maruz kalmış iseniz, şikayet dilekçeniz ile Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat edebilirsiniz.

X
kadim hukuk ve danışmanlık